[Yazar]
Jungkook eve geldikten sonra hyunglarının isteği üzerine uyumaya karar vermişti.
Bu yüzden üzerindeki kiyafetleri soyunup üzerine salaş duran tişört ve altına da kalçalarına kadar olan şort giyindikten sonra yatağa girip uyumuştu.
Ne kadar uyuduğunu bilmiyordu lakin zil sesini duymasıyla anında irkilmişti. Uyuşuk uyuşuk yerinden kalkmış kapıyı açmaya gitmişti.
Hyunglarının geldiğini düşündüğü için üzerini değiştirme gereksinimi duymamıştı.
Gözlerini kaşıya kaşıya kapıyı açtığındaysa hyungları yerine kaplan sevgilisini görmek bütün algılarının yavaş yavaş açılmasına neden olmuştu. Üzerinde temiz okul kiyafetleri vardı.
Jimin hyungu Taehyung'un üstünün kanla kaplı olduğunu söylemişti. Bu da demek oluyordu ki okuldaki yedek kiyafetlerle üzerini değiştirip çabucak sevgilisinin yanına gelmişti.
Ellerinde ise abur cubur poşetleri vardı.
"Sevgilim?" yeni uyandığı için sesi boğuk ve her zamankinden biraz daha kalın çıkmıştı. Bu yüzden boğazını temizledi.
Taehyung ise karşısındaki doğal afeti gördüğü gibi donup kalmıştı. Bembeyaz bacaklar açıktaydı ve Taehyung onları morartmamak için şu an kendini zor tutuyordu.
Kızışma dönemi çoktan bitmişti lakin önündeki bacaklar onu tekrar kızışmanın içine sokacak kapasitedeydi. Bu yüzden Jungkook'un kendine seslenişini dahi duymamıştı.
Jungkook ise Taehyung'un bakışlarının yüzünde değil de daha da aşağıda olduğunu gördüğünde kendisi de bakışlarını aşağı kaydırmıştı. Taehyung aç bakışlarla nereye bakıyor olabilirdi ki?
Beyaz bacaklarıyla karşılaştığında ise uyumazdan önce şort giydiği beynine dank etmişti. Bu yüzden de "S-Sen içeri geç. Ben geliyorum." diyip odasına doğru ilerlemişti. Altında şortu daha uzunuyla değiştirmek istemişti.
Ancak kemikli eller tarafında kolundan tutulmasıyla adımlarını durdurmuştu. "Sen nereye gidiyorsun?"
"Odama gidip üzerimi değiştireceğim."
"Hayır değiştirme böyle kal lütfen." sevgilisinin ısrarları üzerine başını sallamıştı.
Jungkook önden Taehyung ise onun arkasından salona geçmiştiler. "Bir şey ister misin mutfaktan? Getireyim hemen."
"Hayır istemiyorum canım." diyip koltuğa oturmuştu Taehyung. Jungkook ise o sırada Taehyung'un aldıklarını mutfaktaki masanın üzerine yerleştirmişti.
O üç piçi hastanelik ettikten sonra Taehyung'un buraya gelmesi sevgilisinin kafasını dağıtmak içindi.
Onlar için harika planları vardı. Şimdilik bunları es geçti.
Çünkü yanında içindeki galaksileri barındıran gözlerle kendisine hayranlıkla bakan birisi vardı.
Taehyung nasıl Jungkook'un güzelliğine dayanamıyordusa Jungkook da Taehyung'un yakışıklılığına dayanamıyordu. Hayran hayran bakmasının nedeni de buydu zaten.
"Okula ailenin geldiğini öğrendim. Bir sorun yok değil mi?" endişeliydi. Sevgilisine zarar gelmesini istemiyordu. Kaplan olduğunu biliyordu yine de endişeliydi çünkü aşıktı işte.
Değil kaplan kral da olsa Taehyung -sevdiği adam- için endişelenmeye devam edecekti.
"Merak etme güzelim. Hiçbir sorun yok. Her şey yolunda."
"Taehyung başına bir şey gelmez, değil mi? Sonuçta onların türleri çakaldı ve aileleri sana karşı kinlenmiş olabilirler." sevgilisi için endişeleniyordu.
"Hiç kimse Kim ailesine bulaşacak kadar aklını yitirmedi sevgilim. Ben onları öldürsem bile yine bana bir şey olmazdı. Sevgilinin kaplan olduğunu bazen unuttuğunu düşüneceğim tavşanım."
Son cümlesini hafif Jungkook'a yakınlaşıp nefesini tavşan olanın kulağına vererek söylemişti.
Ardından uzun kemikli parmaklarıyla salaş tişörtün üzerinden incecik beli kemer gibi sarmış kısık ve kalın sesiyle konuyu tamamen değiştirerek "Kucağıma gelsene güzelim." demişti flörtöz edayla.
Burada oturduğundan beri kucağına Jungkook adlı bi tavşanın oturmasını istiyordu.
Teklifi duyan Jungkook'un ise yanakları sıcaklamıştı. Cevap vermek yerine oturduğu yerden kalkarak poposunu kaslı baldırlara yaslamıştı. Sevişseler bile Jungkook bu konularda toydu, utanıyordu.
Gerçi Taehyung'un da ondan geri kalır yanı yoktu. Jungkook duyuyor muydu bilmiyordu ama kalbi maraton koşmuş gibi hızlı hızlı atıyordu.
Hayran hayran önündeki tatlılığa bakıyordu. Elinde olsa ömrünün sonuna kadar bu yüze bakabilirdi. Sanki Jungkook bu dünyaya Taehyung'u çıldırtmak için gelmiş gibiydi.
"Ha bu arada Jimin ve Seokjin yanına gelecektiler ama ben gelmemeleri için ricada bulundum."
"Oh demek bu yüzden gelmemişler..." dudağını büze büze konuşuyor Taehyung'un sabrını zorluyordu.
"Evet aşkım bu yüzden gelmediler."
Canım, bebeğim, sevgilim, güzelim, şimdi de aşkım...
Bu hitaplar Jungkook'un kalp krizi geçirmesi için yeterli sebeplerdi. Hele bu hitapları kucağında olduğu yakışıklı şahsın söylemesi...
Bir süreliğine havadan sudan sohbet ettikten sonra Jungkook "Film izleyelim mi?" diye sormuştu. Sevgilisi ile baş başa film izlemek istiyordu. Taehyung da anında kafasını sallayıp güzelini onaylamıştı.
"O zaman sen film seç, ben de mutfakta atıştırmalık hazırlayayım." diyip salondan ayrılmıştı Jungkook.
Taehyung'un aldığı abur cuburları servis edecekti.
Mutfağa girdiği gibi iki tane tepsi çıkarmıştı. İlkine cips doldurmuş ortasına ise kasede sos koymuştu. İkinci tepsiye ise marshmallow, çilek, oreo ve ferrora çıkolatasından yerleştirmiş ortaya ise kasede çikolata sosu koymuştu. İçecek olarak ise ikisine de birer kola çıkarmıştı.
Öncelikle kola kutularını eline alıp salona ilerlemişti. Taehyung filmi seçmiş sevgilisinin gelmesini bekliyordu.
Kolaları sehpaya koyduktan sonra yine mutfağa girmiş ve tepsileri eline alıp hızla salona ilerlemişti. Elindekileri de yine sehpaya yerleştirdikten sonra ait olduğu yere -Taehyung'un yanına- kıvrılmıştı.
"Başlatıyorum filmi."
"Başlat Taehyungie."
İkili filmi izleye izleye sehpadaki atıştırmalıkları mideye indiriyordular.
Her ikisi filme odaklanmıştı. Ta ki Jungkook çileği çikolata sosuna batırıp ağzına koyana kadar...
Sos fazla gelmiş olmalıydı ki Jungkook'un dudağının kenarına da bulaşmıştı ve tabii sevgilisi bunu farketmişti.
Jungkook'un peçeteyle temizlemesine izin vermeden hızla ona yakınlaşmış ve oraya dilini değdirip sosun temizlenmesini sağlamıştı.
Tabi Jungkook bu atağı beklemediği için donup kalmıştı. Bütün odağı dağılmıştı. "Sosun tadı daha da güzelleşti sanki." diyerek biricik sevgilisinin yanağının kızarmasına neden olmuştu.
Dudak kenarındaki ıslaklığın karşısındaki adama ait olması filmi siktir etmesine neden olmuştu. Acilen sevgilisiyle öpüşmeliydi.
Öyle de yaptı.
Kaplanın kucağına yerleşerek onun şaşkın bakışları altında küçücük elleriyle esmer yanakları kavramış incecik dudaklarını kalın dudaklarla birleştirmişti.
Bu atağı tavşanından beklemediği için bir kaç saniye donup kalsa da sonrasında kendine gelerek kucağında duran adamın incecik belini tuttuğu gibi küçüğüne karşılık vermeye başlamıştı.
Hoyrat öpüşmeleri devam ederken Jungkook esmer yanaktan ellerini çekerek kollarını Taehyung'un boynuna sarmıştı.
İlk başlarda kaplan olduğu için korktuğu Taehyung'un üst dudağını dişleri arasına alıp ısırıyor kanatıyordu.
Böyle cürretkar şekilde öpüşmeyi Taehyung ile sevişirken öğrenmişti.
İkisi de nefessiz kaldıklarında ise aralarında tükürük köprüsü olacak şekilde birbirlerinden ayrılmıştılar.
Bu tükürük köprüsünü ise Taehyung dilini dışarı çıkarıp o tükürüğü ağzının içine alarak bozmuştu. Bunu yaparken ise Jungkook'un gözüne bakmayı bir an olsun kesmemişti.
Jungkook kanının güneylerde toplandığını hissettiğinde yalandan öksürerek Taehyung'un yanına kıvrılmıştı. Az önceki olanları düşünmemeye çalışarak filmi izlemeye devam etti.
Taehyung da Jungkook'un daha da ileri gitmek istemediğini anladığında ise o da aynı şekilde filme odaklanmaya çalıştı.
Sadece çalıştı çünkü bir kaç dakika önceki olanları aklından çıkaramıyordu. Gözünü kapayıp kendine bir kaç saniyeliğine şans tanıdı.
Şayet aklından çıkaramasaydı Jungkook bu koltukda onun altında olacaktı.
Çıplak bir şekilde.
Gözlerini açtığında ise Jungkook'un şakağına öpücük kondurarak filmi izlemeye devam etti.
Film bittiğinde ise yeni bir film açtılar. Bu döngü akşam olana kadar devam etti.
Akşam olduğunda ise Taehyung ayaklanıp gitmek istediğinde tavşanı buna izin vermemişti.
Odasında birlikte uyumak istiyordu. Kaplan olan tabii ki de bu teklifi geri tepmedi ve tavşanıyla aynı yatakta uykuya teslim oldular.
.
.
.
[Jungkook]
İki günün ardından sonunda okula gitmek için hazırlanıyordum. Okulu özlediğim söylenemezdi, malum hyunglarım ve Taehyung'dan başka pek bir yakınım yoktu.
Yine de gitmek için hevesliydim çünkü hyunglarımı görecektim.
Bu iki günü Taehyung ile geçirmiştim. Hyunglarımla ise sadece mesajlaşmıştım.
Okul uniformamı giyindikten sonra dışarı çıkmıştım. Taehyung dışarıda arabasına yaslanmış bir şekilde beni bekliyordu. Kollarını birbirine bağdaştırdığı içinse sırt kasları epey belli oluyordu.
Bu adam benim iki katımdı resmen!
Yanına yaklaşmamla kollarını çözmüş ve bir elini belime atıp hafif eğilerek dudağımı öpmüştü.
Taehyung hakkında bu iki günde çok şey öğrenmiştim. Bunlardan en önemlisi ise aşırı temas bağımlısı olmasıydı. Sadece bana karşı.
O kaslı kollarının ince belimden ayrılmasına dayanamıyordu. Onun olmadığı bir odaya geçtiğimde bile anında peşimden geliyor ve kollarını belime sarıyordu. Bu durumdan asla şikayetçi değildim, sonuçta ben de onun temaslarına bağımlıydım.
"Okula gitmek istediğinden emin misin? Önceki günlerdeki gibi yine baş başa vakit geçirebiliriz, hm?"
Başını boynuma yasladığı için sesi hafif boğuk çıkıyordu ve her konuştuğunda nefesleri boynuma vuruyordu.
"Hyunglarımı özledim Tae. Onları görmek istiyorum." daha fazla diretmemiş ve kafasını sallamıştı. Ardından hafif geri çekilmiş beni arabaya doğru yönlendirmişti.
Ön kapıyı centilmen bir şekilde açtığı gibi hafif gülümseyerek koltuğa oturmuştum. Sevgilim de hemen şoför koltuğuna oturmuş ve arabayı çalıştırmıştı.
"Kuyruğunu kucağıma koysana, okşamak istiyorum." dışarıdan bakınca fazla yumşak gözüküyordu.
"Aslında başka yerimi de okşayabilirsin." hafif sırıtarak kurduğu cümleye karşın gözlerimi büyütmüştüm. Benim sevgilim gerçekten de fazlasıyla arsız ve doyumsuzdu.
"Taehyung ya of!"
"Şaka yaptım güzelim." diyerek kuyruğunu kucağıma yerleştirmişti. Sağ elimle yumşak kuyruğunu okşamaya başlamıştım.
Ben Taehyung'un kuyruğunu okşadıkca ağzından hafif mırıldanmalar çıkıyordu. Kuyruğunun okşanılmasını seviyordu.
"Akşam ben de senin beyaz kuyruğunu okşayayım mı?"
"Olur." demiştim gülümseyerek.
Araba yolculuğumuz onun kuyruğunu okşamamla geçmişti. Okula geldiğimiz gibi arabadan inmiştik. Sevgili kaplanım anında dibimde bitmiş ve elimi kemikli eliyle sıkı sıkıya kavramıştı.
Etraftakilerin bakışlarını üzerimizde hissetsem de onlara bakmıyordum lakin Taehyung sert bakışlarını onlara göndermekten geri durmuyordu.
Sınıfa geldiğimizde yan yana oturan hyunglarımı gördüğüm gibi onlara seslenmiştim. Anında bakışları bize dönmüştü.
Hızla onların yanına gidip sımsıkı sarılmıştım tek kolum yardımıyla. Çünkü canım sevgilim tuttuğu elimi bırakmamakta kararlı gibiydi!
"Taehyung? Elimi bıraksan mı aşkım?" dediğim gibi tuttuğu elimi dudaklarına yakınlaştırıp öpmüş ve istemeye istemeye elimi bırakmıştı.
Hyunglarımın oturduğu sıranın önüne yerleşdiğimiz gibi zil çalmıştı.
Ben dersi dinlerim diye düşünürken telefonuma mesajlar gelmeye başlamıştı. Arkadan dürtülmemle ise kimin yazdığını anlamıştım. Hyunglarımdı.
Sıranın altında telefonumu açmış ve gruba girmiştim. Taehyung ise yan gözle telefonuma bakmış hyunglarım olduğunu gördüğünde ise bakışlarını öğretmene çevirmişti.
.
.
.
[Hayat Çok Bayat🚬]
Sarı hyungum🐣:
Pişt Jungkook
Gruba bak
Tavşan🐰:
Hyung dersin ortasında niye yazıyorsun ya?
Sarı hyungum🐣:
Sanane lan
İstediğim zaman yazarım
Yakışıklı hyungum🦊:
Neyse onu bunu boşver de sen bize iki günde naptınız onu anlat çabuk
Sarı hyungum🐣:
Aslında biz gelecektik ama Taehyung seninle yalnız kalmak istediğini söylediğinde mecbur kabul ettik
Tavşan🐰:
Sorun değil hyung 🤍
Hem bu durumu anlayışla karşıladığınız için de teşekkür ederim
Yakışıklı hyungum🦊:
Her türün kendine has özelliği vardır Koo
Kaplan türlerininki de eşinin sıkıntılı zamanında sadece kendisinin onun yanında olmak istemesi
Taehyung zaten seninle yalnız kalmak istediğini söylediğinde bunu anlamıştım
Sarı hyungum🐣:
Onun doğası bu
Anlayışla karşılamamak aptallık olurdu
O en güçlü ırk
Eşine karşı yetersiz hissettiğini düşünürse gururu kırılır
Bu arada iki günde ne yaptığınızı hâlâ söylemedin :D
Yakışıklı hyungum🦊:
Seviştiniz mi lan yoksa?
Tavşan🐰:
O raddeye geldik diyelim|
Hayır
Film izledik, yemek pişirdik, evi temizledik ve gün sonunda beraber uyuduk
Yakışıklı hyungum🦊:
Düğün davetiyeniz ne zaman?
Sarı hyungum🐣:
Nikah şahidiniz ben olurum sıkıntı yok
Tavşan🐰:
Universite bitsin sonra düşünürüz evlenmeyi...
görüldü×2
Yakışıklı hyungum🦊:
Ananıskm yalnış duymadım değil mi?
Sarı hyungum🐣:
Taehyung'un Jungkook'un bu yazdığını görüp sırıtarak kulağına eğilip 'bebek de yapar mıyız?' söylediğini duyduysan yalnış duymadın Jinnie
Yakışıklı hyungum🦊:
Tavşanımız utanıyor 🥺
.
.
.
[Yazar]
Zil çaldığında herkes kantine üşüşmeye başlamıştı. İkili kantine vardığı gibi kendilerine tost ve içecek aldıktan sonra masa bulup oturmuştular.
Ancak dakikalar sonra kantinin girişinde sosyal medyadan Jungkook'a hakaret edenler belirmişti. Hepsinin yüzünde korku ve kızgınlık karışımı ifade vardı.
Korkuyordular, çünkü kaplan türünden olan Taehyung tarafından tehdit edilmiştiler.
Kızgındılar, çünkü bir kaç dakika sonra 'ezik' diye hitap ettikleri, kendilerinin alt türü olan birinden -Jungkook'dan- özür dileyecektiler.
Diz çökmüş bir şekilde.
Taehyung o şahısları gördüğü gibi alayla sırıtmıştı. Kaplan Kim Taehyung sözünü her zaman
'Hepsi Jungkook'un önünde diz çöküp ondan af dileyecekler.'
Yapmıştı.
Jungkook o şahısları tanıyordu. Hepsinin çete gibi bir arada olması onu tedirgin etmişti. Kötü bir şey yapmayacaktılar, değil mi?
Hepsinin çekine çekine ikilinin masasına doğru gelmesi Jungkook'u germişti. Bu yüzden de yanındaki heybetli bedene sığınmıştı.
"Korkma, onlardan korkman onları öldürmek istememe neden oluyor." hafif hırıltılı sesi duymasıyla yutkunmuş ve kafasını sallamıştı.
Tam masalarının önüne geldiklerinde ise birbirlerinin yüzüne bakmaya başlamıştılar. Hiç kimse diz çökmek istemiyordu. Hele bir tavşanın önünde asla!
Taehyung ise tepkisizce kalmalarına karşın sinirle bağırmıştı.
"Diz çökün lan!" kaplan ses tonunu kullanması her kesin anında dizlerini yere koymasına neden olmuştu.
"Aferin, şimdi de özür dileyin."
Her kesin anında özür dilemeye başlamasıyla kaplan olan zevkle sırıtmıştı.
Jungkook ve kantindekiler ise hâlâ olayın şokundaydılar.
"E hayatım sen ne diyorsun? Onları affediyor musun?" alayla söylediği cümleler diz çökenlerin sinirden titremesine neden olmuştu. Bir tavşanın onları affetmesini bekliyordular resmen!
"B-Ben..."
"Hm evet sen?" diyip burnunu küçüğünün boynuna sürtmüştü. Tavşanın kokusu çok güzel ve hoştu.
"A-Affediyorum." demesiyle Taehyung bakışlarını diz çöken şahıslara çevirerek "Yatıp kalkıp sizi affettiği için şükredin, yoksa ben size ne yapacağımı bilirdim. Siktirin gidin şimdi gözüm bir daha görmesin sizi."
Anında ayağa kalkmış ve hırsla yumruklarını sıkıp oradan uzaklaşmıştılar. Hoş Taehyung onları kovmasaydı bile burada bir saniye bile durmazdılar, çünkü gururları kırılmıştı.
Bu durum ise ne Jungkook'un ne de Taehyung'un umrundaydı.
"Artık sana bulaşamayacaklar güzelim." diyip tavşanının yanağını öpmüştü.
Artık Jungkook'a bulaşmamaları gerektiğini bütün kantin öğrenmişti.
Sonuçta tavşanın arkasında onu daim her pislikten koruyacak olan bir kaplanı vardı.
.
.
.
Yüce Kaplan Kim Taehyung ve tavşanı Jeon Jungkook'un önünde diz çökün 🙇♀️
Bu bölüm sınır koymuyorum lakin oy ve yorumlarda düşüş olursa diğer bölüm geç gelir
Daha dün cips yedim ama bu foto yüzünden canım cips çekti
Dipnot: 100k olmuşuz🥳 Okuyan, oy veren, yorum yapan herkese teşekkür ederim❤