"İnsan acılarında yalnızdır."
- Frida Kahlo -
...
Kadın Çağan dan ayrılarak adımlarına bana çevirdi
Yanıma geldiğinde konuşmasına izin vermeden "Hani Çağana gözükmeyecektiniz?" Dedim şaşkın bir tonda.
Kadın dediğim şeyi beklemiyormuş gibi öksürmeye başlamıştı.
"Ne alakası var kızım şaka yaptım ben." Tek kaşımı kaldırarak zoraki gülmeye başladım.
"Anladım."dedim. Kadın o kadar tuhaftı ki değişik değişik düşünmeye başlamıştım onun hakkında.
Geri geri giderek Çağanın yanına gitti.
Çağan şaşkın bir şekilde bana bakarak ne oldu der gibi bakmaya başladı.
Ben cevap vermeyince hızla yanıma gelerek kulağıma eğildi "Ne oldu güzelim cevap verir misin?" Bir yok der gibi kafamı salladım.
Kadına bakmaktan gözlerim çıkacaktı artık, çözmeye çalışıyordum.
Kadın gözlerini bana çevirerek "Eee gelin oturalım hadi sohbet ederiz." Eve doğru ilerleyerek koltuklara oturduk.
Damla mutfaktan serinlememiz için soğuk içecekler getirdi.
Tam çağana uzatacakken kadın eliyle durdurdu "Dur!!" Dedi tedirginlikle "Alerjisi var çileğe içinde çilek var değil mi?" dediğinde damla kafasını sallayarak onayladı
Bunu ben bile bilmiyordum o nereden biliyordu.
Damla hızla geri alarak masaya koydu.
Kadına dönerek "Ne çok şey biliyorsunuz çağan hakkında" dedim alayla "Çağanın doğum günü ve 1 günlük iş için gelen bir kadının bu kadar çağan hakkında şey bilmesi ne kadar garip." Kadın avuç işlerini kaşımaya başlamıştı.
Yerinde duramıyor gibiydi.
Yapmacık bir gülümsemeyle "Ne alakası var kızım" dedi kıvranarak "Öyle duymuştum."
Kollarımı bağlayarak öne doğru geldim "Siz önceden nerede oturuyordunuz." Dedim merakla.
Kadın tek kaşını kaldırarak "Çağanların evinin arka sokağında kime sorsan bilir zaten de neden sordun?" Dedi korkuyla
"Yok, hiç öyle daha iyi hatırlamak için." Dedim geçiştirerek.
Kadın kafasını sallamıştı anlamış gibi yaparak ama anlamadığı kesindi.
Çağan samimi bir gülüşle "Naz ne bu merak dur kadın daha yeni geldi." Bilmiyor ki o kadını hiç gözüm tutmadı.
Bora yanıma iyice kayarak kulağıma fısıldadı "Bu kadın ne iş ya hiç sevmedim." Yengesinin gülü ya oda öyle düşünüyor sonunda.
Evet der gibi kafamı salladım "Bende hiç sevmedim." Dediğim sırada
Bora kollarını bağlayıp bacak bacak üstüne atarak koltuğa yaslandı imalı bir tavırla "Ablacım ben Bora siz kimdiniz?" Dedi düz bir sesle Soyadını öğrenmeye çalıştığı çok belliydi
"Ayşe bende yavrum." Bora gözlerini devirerek kadına tekrar baktı
"Ablacım bir soyunuz yok mu hani insanda soyisim olur." Kadın gülümseyerek
"Ayşe Dündar evladım." Dündar, evet tamamdır öğrendiğimiz iyi oldu.
Şimdi bir yol bulup dışarıya çıkmam gerekiyordu en acilinden
Bora hızla ayağıya kalkarak "Eee yengesi, aman doktor hanım bir gelir misiniz?" Ayağıya kalkarak dışarıya çıktık.
Kollarını bağlayarak "Ben arabayı alacağım şimdi, gidelim bakalım şu eve" kafasını eve çevirerek "Meymenetsiz hiç sevmedim kadını" Hızla kafamı sallayarak evet demeye başladım.
"Tamam deki içeridekilere hastası varmış ona bakıyor sende kendin için biri çağırdı de işte ya." Bora gülerek içeriye koştu.
Bende hastaların olduğu kısımdan hırkamı Alarak borayı beklemeye başladım.
Bora kapıdan çıktığı gibi yanıma gelerek arabaya doğru koşmaya başladık sessiz sessiz.
Boranın koşma şeklini gördükçe ne kadar kahkaha atasım gelse de tutmaya çalışmıştım kendimi.
Arabaya bindiğimiz de kafasını bana çevirerek "Yengesi şöyle çabuk ev neresiydi hatırlıyor musun?" Kafamı sallayarak evet dedim.
"Sen sür ben navigasyonu açacağım ondan bak." Arabayı çalıştırarak sürmeye başladı.
Elim ayam karışmıştı sanki telefonu tutamıyordum elimde heyecandan.
Bora sabırsızlıkla "Yengesi açsana şunu hadi gidiyoruz nereye gittiğimiz belli değil anasını satayım."
"Of dur, bak açtık al." Telefonu arabanın köşesine koyarak geri arkaya yaslamıştım.
Aradan 1 saat kadar geçtikten sonra bir sokağa girmiştik.
Acı bir gülümsemeyle evlere bakmıştım aralarında oturduğumuz eski evde vardı.
Arabadan indiğim gibi Çağanın evini görebiliyordum zaten.
Kafamı Boraya çevirerek "Ben biraz salağım yengecim arka sokak tam olarak neresi oluyor."
Bora gülerek eliyle tarif etmeye başladı oraya doğru gittiğimiz de sokak bomboştu.
Bora koşarak bir kapıya giderek zile basmaya başladı
"Bora!!" Dedim sinirle "Ne yapıyorsun manyak öyle zile mi basılır?"
Tam bir şey söyleyecekken kapı açıldı bir anda kadın bize doğru konuşarak
"Kimsiniz çocuklar" kafasını boraya çevirerek "Askersin galiba evladım." Elimi kafama götürerek eyvah dedim sadece.
Bende salak gibi bununla bir yere gidiyorum ünüformasıyla gelmiş.
Bora gülerek "Çıkarmayı unutmuşum ablacım ama evet askerim, hiç öyle bir şey soracaktık belki bilirsin sen." Kadın söyleyin der gibi kafasını salladı.
"Buralarda Ayşe Dündar diye birisi yaşadı mı yada tanıyor musunuz?" Kadın içten bir gülümsemeyle
"Tanımam mı çok severdim onu." Hızla kadının yanına giderek
"Nerede oturuyordu?" Eliyle sokağın sonundaki iki katlı evi göstererek
"Gelin götüreyim sizi onun eviydi orası o gidince anahtarı bana bıraktı" kadın bir anda durarak "Ama siz onu tanıyorsunuz değil mi haberi olmadan göstermeyeyim." Bora hızla kafasını sallayarak
"Tanıyoruz tabiki yanından geliyoruz hatta." Kadın gülümseyerek evden çıkıp kadının oturduğu eve doğru yürümeye başlamıştık.
Kafamı Boraya çevirerek "Yalan makinası olduk iyice." Dediğim sırada Bora omuzlarını sallayarak
"Ne alakası var gerçekten de yanından geliyoruz." Gülerek yürümeye devam ettik.
Hastanenin müdürü beni buralarda görse ne işin var diyerek azarlardı kesinlikle buna eminim.
Eve girdiğimizde hala çok yeni gözüküyordu.
Evde tablolar vardı, resimlerle doluydu.
Kadın koltuğu göstererek "Oturun sohbet edelim biraz." Bora hızla sanki kendi eviymiş gibi yığıldı koltuğa
Sabır çekerek sakince koltuğa oturdum bir yandan da boraya kaş göz işareti yapıyordum düzgün otur diye.
Kadın yanıma oturarak "Eee siz nereden tanıyorsunuz Ayşe'yi?" Elimle sanki Çağanın evini gösteriyormuş gibi
"Çağanın evinden tanıyorum önceden görmüştüm." Kadın bir anda kıvranarak saçlarını kaşıdı
"Yeter çıkın artık evden." Dedi bir anda.
Bora korkarak "Abla iyi misin içine bir şey mı girdi ne oldu bir anda." Boranın koluna vurarak susmasını söyledim.
"Ablacım sakin olun bunun için geldik zaten." Dediğim sırada kadın pes eder gibi koltuğa geri oturdu manyak herhalde haraketleri bak deli.
"Biliyor musunuz gerçeği?" Dediği sırada kafamı Boraya çevirdim
Bora lafa atlayarak "Biliyoruz tabiki sadece daha açık bir şekilde öğrenmek istiyoruz açık böyle çok açık." Hızla kadının yanına oturduğumuz da bize dönerek
"Daha açık anlatamam size ne biliyorsanız sormayın hiç birşey söylemem yemin ettim." Dediği sırada kafam aynanın önünde ki resme gitti bir anda.
Ayağıya kalkıp oraya doğru gittiğimde fotoğrafta küçük bir bebek vardı yanında ki ise kesinlikle Ayşe denilen kadındı.
Fotoğrafı kadına doğru götürerek "Bu bebek kim?" Kadın elimden fotoğrafı alarak acıyla fotoğrafa bakmaya başladı
"Ayşenin bebeğini ilk doğurduğu zamanlardı." Dediği sırada merakla kadına dönmüştüm.
"Bebeğini doğurduğu zamanlar çok varlıklı bir insan değildi tam tersi çok yokluktaydı, hatta 40 günlükken çekilmişti bu fotoğraf" dedi nefes alıp vererek
"Sonra bir aile geldi bir gün kapıya şans eseri, bir eve baktı birde Ayşe'nin elindeki bebeğe, artık oradan sonra ne olduysa Ayşe bebeği onlara vermişti neden verdin diye sordum ama bakamıyorum olmuyor diyerek geçiştirmeye başlamıştı" acı bir gülümsemeyle "Hatta daha adı bile koyulmamıştı." O kadar korkuyordum ki tahmin ettiğim şeyleri söyleyecek diye.
"Sonra çocuğu verdikten sonra emanet ettiğimiz aile bizi evine davet etti Ayşe ile, eve gittiğimizde bebeğin uyuduğunu söylemişlerdi bize, sonra kadın Ayşe'ye ne zaman istersen gelip görebilirsin ama annesi olarak değil bir çalışan olarak geleceksin diyerek tehdit etmişti o günden sonra hep oğlu onu bir çalışan olarak gördü" kafasını bize doğru kaldırdığında
"Ayşe sordu adını koydunuz mu diye?" Bora bir anda lafa atlayarak
"Neymiş adı?" Dedi merakla
Kadın gülümseyerek "Çağan" dedi düz bir sesle "Çağan Efe Ak koymuşlar adını, soyadını bile değiştirmişler" dedi üzülerek
O kadar kötü hissediyordum ki kalbim acıyordu sanki
Ne annesi Elif ablaydı nede babası Mehmet abiydi.
Duyduğum şeyler beynimi durdurmuştu sanki o an.
Çağan öğrense ne derdi ne tepki verirdi diye düşünmekten aklım çıkıyordu.
Ben söylesem üzülür müydü?
Onu üzer miydim? Diye düşünmekten dona kalmıştım sanki.
Umarım bölümü begenmissinizdir oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim <3