Yazarın anlatımıyla....
Çağan gözleri kapalı uykuya geçiş yapmıştı.
Bestenin telefonunun çalmasıyla çağanın üzerinde kalktı.
Beste:Allah kahretsin!
Diyerek kalkmıştı.
Yere koyduğu çantasından telefonunu çıkardı.
Beste:ne var rüzgar?
Rüzgar:aptal mısın sen?
Beste rahatça koltuğa oturmuş çağanın duymasından korkmayarak konuşuyordu.
Beste:sana bunu düşündüren ne?
Diye sordu.
Rüzgar:karnında bir bebek varken nasıl başka biriyle ilişkiye girmeyi düşünüyorsun?
Sesi öfkeliydi.
Beste de ona öfkeyle cevap verdi.
Beste:kameralardan bizi mi izliyorsun?!
Rüzgar:reziliğini izliyorum.
Dedi alayala.
Beste:rüzgar-
Rüzgar:sen hamilesin beste! Karnımda benim çocuğum var ve sen gitmiş başka bir adamla sevişmek için yalvarıyorsun!
Beste cevap vermedi.
Çağana baktı onun duymayacağımdan emin olduktan sonra konuştu.
Beste:bebeği istemediğini söylemiştin!
Rüzgar:ona acı çektirmek yerine onu aldırabilirsin beste!
Beste hamileydi.
Bebeğinin babası rüzgardı.
Tek gecelikten olan bir bebeği istemediğini söylemişti.
Besteden bebeği aldırmasını istemişti.
Beste bunu yapmamaakta ama bebeğe acı çektirmekte kararlıydı.
Beste:beni rahat bırak!
Rüzgar:kendine gel beste...o kızı ortaya çıkarmak sadece birkaç dakikamı alır.
Dedi tehdit eder gibi.
Beste:onlara o kızı sakladığını söylesem sence seni yaşatırlar mı rüzgar?
Dedi oda aynı tehdit içeren bir şekilde.
Beste:sustun?
Dedi alayala.
Beste:hadi gelip söylesene 'çağan ben senin üvey kardeşinim ve sevdiğin kızı ilaçlarla hafızasını siliyorum' diye?
Rüzgar:hatırlartırım beste bu işin içinde sende varsın Benimle beraber sende yanarsın.
***
Çağan efe ak...
Türkiyedeydik.
Yılar sonra tekrar olamam gereken ülke de türkiyedeydim.
Aslında iş için gelmiştik.
Sadece birkaç aylık.
Ortak olduğunuz adamın oğlu ile birlikteydik.
Bu birkaç ay birlikte yaşayacaktık.
Tek ben değil diğerleride benimleydi.
Rüzgar yani ortağımızın oğlu.
Pek ısınmış sayılmam ama iyi bir çocuk gibi.
Ama sanki ikiz gibiydik.
Hayır ciddiyim ilk başta diğerlerine inanmamıştım ama iyice inceleyince fark ettim.
Saç rengimiz,yüz hatlarımız,göz rengimiz birebir benziyordu.
Tabiki ben ondan daha yakışıklıydım.
Kapı çaldı.
Yağız:ben baktım.
Dedi ayağa kalkıp.
Kapıyı açtı kasıldığını fark ettim.
Yağız:demir saygıya.
Dedi kaşlarını çatıp.
Demir:ne o?
Diye sordu.
Yağız:DNA testi?
Dedi sorgulayarak.
Arda:ne?
Çağan:cidden mi demir?
Dedi oflayarak.
Demir geldiğimizden beri test yaptırmamızı istiyordu.
Bunu ikimizde kabul etmemiştik.
Dün siz yapmazsanız ben yaparım derken ciddiymiş demek ki.
Rüzgar:inanmıyorum demir.
Demir:ne var canım.
Dedi omzunu silkip.
Demir:kardeşleri kavuşturacağım işte.
Dedi yağızın elindeki kağıdı alıp.
Demir:al sen bak.
Dedi bana uzatıp.
Çağan:istemez.
Rüzgara baktı.
Oda istemiyorum diyerek geçiştirdi.
Demir zarfı açacakken kapı çaldı.
kapıyı açmaya gitti hemen.
Rüzgar:baba! Gelmeni beklemiyordum?
Dedi ayağa kalkıp.
Adam içeri girdi.
Hepimiz ayağa kalktık ama ben düşmek üzereydim.
Arda:iyi misin oğlum?
Dedi kolumu tutup.
Başımı saladım.
Yutkundum,ateş bastı.
?:sizi görmek istedim-
Bakışları beni buldu.
Ona baktığımı anlayınca olduğu yerde bana baktı.
Onu en son gördüğümde altı yasındaydım.
O gün bana nefretle bakan gözleri şimdi afalayarak bakıyordu.
Kimse ne olduğunu anlayamamıştı.
Ama ben sadece ona bakarak bir çok şey aöyledim.
Yılar sonra karşımdaydı.
Altı yaşında beni bırakıp giden adam şimdi elinde altı yaşında bir kız ile yanıma gelmişti.
Rüzgar ona bana demişti?
Rüzgar benden bir yaş büyüktü?
Daha fazla nefesiz kalamayarak derin bir nefes verdim.
Yasin:iyi misin evlat?
Dedi dudaklarını oynatarak.
Kaşlarını çattı.
Yasin:daldın?
Rüzgar:baba şaşırdın birden ne oldu?
Yasin:ortağımın bu kadar küçük olması beni şaşırtı.
Diye cevap verdi rahatça.
Yalan mı söylüyordu?
Beni tanımamazlıktan mı geliyordu?
Hangi insan oğlunu tanımamış gibi yapardı ki?
Yasin:ben yasin ak.
Kendime gelmeye çalıştım.
Çağan:ça-çağan efe ak.
Diye mırıldandım.
Yasin:aaa şansa bak.
Dedi gülerek.
Beni tanımamıştı!
Öz babam beni tanımamıştı!
Yasin:ismin çok tanıdık geliyor sanki?
Yılar önce terk etiğin oğlun.
Demek istedim.
Çağan:yani koskoca dünya vardır birkaç tane daha.
Dedim alayla.
Ona bakmak bile beni zorluyordu.
Havadan sudan konuşmaya başladılar.
Ben hala yılar sonra onu görmenin şokunu yaşıyordum.
Babam burdaydı tam karşımda.
Ve iki çocuğuyla.
Rüzgar onun öz oğluydu?
Ve benden büyüktü.
Bu demek oluyor ki babam annemi aldatmıştı!
Nasıl bir çukurun içindeydim ben?
Derin bir nefes verdim.
Arda:iyi olduğuna emin misin?
Çağan:iyiyim.
Dedim onlar oda konuşurken ordan uzaklaştım.
O adamı daha fazla göremezdim.
Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım.
Şaka gibiydi.
babam yıllar sonra karşıma çıkmıştı. ve beni tanımıyordu, öz babam beni tanımıyordu beni tanımamıştı!
Derin derin nefes verirken içimi bile öfke sardı.
Hesap sormak istiyordum.
Neden gittiğini sormak istiyordum.
Neden beni bıraktığını sormak istiyordum.
Onunla yüzleşmek istiyordum.
Rüzgarın odasına gitmeye karar verdim.
Ne diyeceğimi bilmiyordum ama sormam gereken sorular vardı.
Onun bir suçu yoktu.
Ama bilmiyorum ona da öfkeliydim.
Odasına ilerledim.
Kapısı aralıktı.
İçeri girmedim telefonla konuşuyordu.
Elinde bir sigara vardı.
Rüzgar:bir kıza sahip çıkamıyor musunuz?!
Diye bağırdı.
Kimden bahsediyordu?
?:efendim bizi çok zorluyor.
Diye bir ses geldi karşı taraftan.
Rüzgar:size boşuna mı para veriyorum ben!
Diye bağırdı bu sefer.
?:ilaçlarını içmek istemiyor,her an sizi soruyor efendim ve.
Dedi kekeleyerek.
Neyin ilaçlarındam bahsediyordu bu adam?
Rüzgar:devam et!
?:ilaçların dozunu düşürmemizi istemiştin bizde öyle yaptık ama artık eskisi kadar etki etmiyor. Uyuduğu zaman durmadan 'elaların sahibi' diye sayılıyor.
Beynimden vurulmuşa döndüm.
Yanlış duyduğumu düşündüm.
Tamam sakin ol çağan yanlış duydun.
Gözleri ela olan tek kişi sen değilsin.
Dünyada milyonlarca insanın gözleri elaydı.
Rüzgar:ilaçların dozunu hemen artırın!
Diye bağırdı.
Telefonu kapatı.
Onun yanına gitmekten vazgeçip burda kaldığım odaya gitmeye karar verdim.
Dizlerim titriyordu.
Zar zor nefes alıp veriyordum.
Yatağa uzandım.
Onun ölümüyle tekrar yüzleştim.
Öldüğünü tekrar hatırladım.
Tuana:elaların sahibi bekle beni!
Diye bağırdı arkamdan.
Olduğum yerden durup ona baktım.
Çağan:elaların sahibi mi?
Tuana:gözlerin ela değil mi?
Diye sordu.
Çağan:ela?
Tuana:gözlerinin sahibi sen değil misin?
Çağan:gözlerimin sahini başka biri de olabilir? Belki de sahibi sensindir?
Dedim kısık bir sesle.
Tam istediğim tepkiyi verdi.
Geriye sendelendi,gözlerini kırpıştırarak bana baktı ve ardından gözlerini kaçırdı.
Tuana:komik değilsin.
Dedi hızla.
Çağan:neden bana ismimle hitap etmiyorsun?
Diye sordum alayla.
Tuana:adınız bayım...devlet sırrı gibi mübarek bir türlü öğrenemiyorum.
Dedi tatlı bir öfkeyle.
Çağan:dediğim gibi tek bir öpücük ile ismimi öğrenebilirsin.
Dedim sırıtarak.
Tuana:üzgünüm elaların sahibi benim için isimsiz kalmalısınız.
Çağan:peki sen bilirsin...kocasının ismini bilemeyen ilk kadın olarak tarihe geçersin.
Tuana:biz evli değiliz!
Dedi hemen.
Elimdeki yüzüğü gösterdim.
Omuzlarını düşürdü Oflayarak bana baktı.
Gözleri bir an dudakalarımda kaydı.
Tuana:tek bir öpücük?
Dediğinde büyük bir savaşın galibi olmuş gibi gülümsedim ve başımı saladım.
Tuana:küçük, masum ve tek bir öpücük?
Çağan:evet sadece masum bir öpücük.
Tuana:ah boşversene yapmayacağım.
Dedi omzunu silkip.
Bende onun gibi omzumu silktim arkamı döndüm.
Birden omuzlarımda bir el hissetim.
Beni kendine çevirdi parmak uçlarına yükselip dudakalarını dudaklarıma bastırdı.
Beni duvara yaslamıştı,elim sıkıca belini kavradı.
Öpmemişti.
Kendisi bile bu yaptığına afalamıştı.
Onu öpmek yerine beni öpmesini bekledim.
Dudakaları hareket etmeye başlmaıştı ki.
Demir:Allahın cezası çağan telefonunu evde unutmuşsun!
Diye bağırınca hiç beklemeden geri çekildi.
Demire ters ters baktım.
Tuana da bana bir umut bakıyordu.
Çağan:bu sayılmaz masal güzeli.
Tuana:ne demek sayılmaz!
Dedi hüsranla.
Kahka attım.
Demir bize şaşkın ördek gibi bakıyordi.