Min-ho kapının önüne koşup Jungkook'a bakıp duymak istemeyeceğim şeyi söyledi.
"BA-BA"diye bağırdıktan sonra yavaş adımlarla koşarak bacağına sarıldı.
Jungkook yüzüme şaşkın bir ifadeyle bakıp "baba mı dedi?"deyip bacağına sarılan min-honun bedenini zorlanmadan kucağına alıp yüzüne baktı.
"BA-BA!"dedi heceleyerek.
"Jungkook içeriye geç anlatacağım."dedikten sonra girince oturma odasına gidip rastgele bir yere oturup min-ho ile oynamaya başladı.
"Ben özür dilerim. Oğlunu senden saklıyordum."deyince yüzüme gülümseyerek baktı.
"Ha-rin güzelim seni ne kadar özlediğimi bilemezsin o yüzden hem seninle hem de oğlumla hasret gidermek istiyorum. Asıl ben özür dilerim.. hamile olduğun zamanlarda seni yalnız bıraktım."deyince yüzüne gülümseyerek baktım.
Min-ho Jungkook'un kucağından yanıma gelip göğsümü tutarak "ma-ma"deyince kucağıma aldım.
Jungkook meraklı gözlerle ikimizi de izliyordu.
Jungkook'dan utanmadan geceliğimin askılığını indirip göğsümü açığa çıkardıktan sonra min-honun dudağını meme ucumla birleştirmesini izledim.
Kafamı kaldırıp Jungkook'a baktığımda şaşkınlıkla izlediğini gördüm.
Min-ho emerken ses çıkarttığı için kafamı eğip çıkarttığı sese odaklandım.
Aradan geçen yarım saatin ardından min-ho süt emerken uyuyakaldı.
Yavaşça meme ucundan ayırıp askılığı düzelttikten sonra min-ho'yu kucağıma yerleştirip yerinden kalkıp merdivenlere yöneldim.
Sırtımda hissettiğim bakışlar ve adım seslerinden Jungkook'un peşimden geldiğini anlamıştım.
Min-ho'yu yatağına daha doğrusu beşiğine uzattıktan sonra arkamı döndüm.
Arkamı dönmemle Jungkook'un bedenine çarpmış düşmemek için omuzlarına tutunmuştum.
Beni düşmemek için tutan belimden kendine daha çok çektikten sonra burnunu burnuma sürtüp "seni çok özledim Ha-rin. Buraya geldiğini duyar duymaz koşarak geldim. İyi ki gelmişim."dedikten sonra saçımı kulağımın arkasına ittikten sonra dudağımda gezinen dilime bakıp yutkundu.
Daha sonra bir saniye bile beklemeden dudaklarını dudağıma birleştirip bacaklarımı beline dolayıp öpüşünü derinleştirdi.
Öpücük sesinden dolayı mırıltı çıkan min-ho uyanmasın diye Jungkook en sondaki odaya götürüp dudaklarını ayırmadan beni rahat yere uzattı.
Uzattıktan sonra uzun süre dudağımı morartacak şekilde öptükten sonra dudaklarını boynuma yöneltip boşta kalan ellerini göğsüme koyup sıkmaya başladı.
Boynumu ısırmasıyla ağzımdan çıkan inilti hoşuna gidince daha sert ısırmaya başlayınca inleyerek "davam var aşkım... Lütfen iz bırakma.."dedikten sonra "umrumda değil"dedikten sonra aynı sertlikle ısırmaya devam etti.
Bir elini göğsümden çekip okşayarak kalçama götürdükten sonra sertçe okşamaya başladı.
Kalçamda olan elini geceliğimin altından külodumu kavrayıp bir çırpıda çıkartıp okşamaya başladı.
Okşayınca ağzımdan farklı sesler çıkartıp odanın içinde yankılanmasına neden oluyordu.
"Daralmıştır şimdi"deyince ne dediğini anlayıp yüzümün yandığını hissettim.
İki parmağını bir anda kızlığıma soktuğunda ağzımdan çığlık kaçınca jungkook daha hızlanmaya başladı.
Hızlanınca acıttığı için ellerimle koluna dokunup ayırmaya çalıştım.
"Dur güzelim. Kelepçe getirmediğime pişman etme beni."deyince bunu söylediği için rahatlayınca tırnağımı derisine geçirdiğinde onunda ağzından inilti kaçtığında küfür mırıldanıp boşta olan eliyle kemerini çıkartıp kollarımı birbirine bağladı.
"Şimdi kaç kaçabilirsen."dedikten sonra bu sefer üç parmağını soktuğunda tekrar aynı acıyı hissettiğimde ağzımdan acı dolu bir çığlık kaçtı.
"AH!"deyip art arda inlemeye devam ettiğimde dört parmağını elini çıkarmadan soktuğunda daha hızlı devam edip parmağını kızlığıma sokmaya devam etti.
Karnıma kayan geceliği elimdeki kemerden dolayı yırtarak çıkarttığında boşta olan elini göğsüme koyup sıkmaya başladı..
Kızlığımda olan elini çıkarıp erkekliğini koyduğunda daha hızlı darbelerle vurmaya devam edip bir süre sonra durdu.
Yorulduğunu anlayınca jungkook'u karnından iteleyip yatağa uzattıktan sonra erkekliğinin üzerine oturup kızlığıma koyduktan sonra zıplamaya başladım.
Jungkook ellerini kalçama koyup sıktıktan sonra kalçalarıma destek verip daha da hızlanmamızı sağladı.
Yaklaşık 5 dakika sonra Jungkook inleyerek içime boşaldığında eğilip dudağına buse kondurup üzerinden kalktıktan sonra yanına uzandım.
"Biliyor musun? En çok da seninle uyumayı özlemişim."dedikten sonra elimdeki kemeri çözüp yere attığında uzanıp jungkook'u çıplak olan göğsüme çekip saçını okşamaya başladım.
Jungkook halinden memnun bir şekilde mırıltılar çıkarttığında kafasını çevirip dilini göğsümde dolaştırdıktan sonra ısırınca ses çıkartmamak içim dudaklarımı ısırdım.
Aradan geçen bir saatin ardından duş almış üstümü giyinip yatağa geri uzanmış bilgisayardan davaya bakıyordum.
Saate baktığımda gece 1 olduğunu gördüğümde bilgisayarı kapatıp gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
Üzerimde bir ısı hissettiğimde Jungkook'un bana sarıldığını anladım ama gözlerimi açmadan uyumaya devam ettim.
Gözlerimi yatağa çıkmaya başlayan min-ho ile açmış oturur vaziyete gelip min-ho'yu kucağıma aldım.
"Ma-ma"dediğinde beklemeden kazağımı kaldırıp göğsümü dudağına koyduktan sonra içmeye başladı.
Gözlerim kendiliğinden kapanıp açılıyorken sırtımda bir baskı hissettim.
Jungkook sırtını sırtımla birleştirip oturmuştu.
"Gözlerini kapat aşkım."deyince beklemeden gözlerimi kapatıp uyumaya devam ettim.
Gözlerimi tekrar açtığımda yatakta dümdüz şekilde uzanmıştım.
Yanıma baktığımda Jungkook ve görmeyince yavaş adımlarla aşağıya inip mutfağa baktım.
Bakar bakmaz gözlerim dolmuştu. Çünkü Jungkook hem min-ho'yu kucağında sallayarak tutmuş hem de kahvaltı hazırlıyordu.
Gözlerimiz birleşince yüzüne gülümseyip yanına gidip dudaklarına dudaklarımı bastırıp öpmeye başladım.
İkimizin adasında kalan min-ho anlıyormuş gibi sesler çıkartırken dudaklarımı ayırıp min-ho'ya da öpücük kondurup kucağıma aldım.
"Ne zaman evimize döneceğiz aşkım?"diye sorunca "min-ho buraya alıştı aşkım biraz zaman geçsin sonra gideriz. Annem yok zaten sende burada kal."deyince arkamdan sarılıp açıkta kalan karnıma dokunup okşadı.
"Tamam güzelim." Aklıma bugünkü dava gelince "bugün min-ho'ya sen bakabilir misin aşkım."deyince kaşlarını çatıp "bakarım da bensiz nereye gidiyorsun?"deyince "davam var bugün... Tamam sizde gelin ama uzaktan izleyeceksiniz."dediğimde kafasını hafif salladı.
Min-honun eşyalarını hazırlayıp koltuğun üzerine indirdikten sonra odama çıkıp kıyafet baktım.
Üzerimi giyinip makyajı yaptıktan sonra aşağıya inip Jungkook'a baktım.
Kucağında min-ho'yu dolaştırıyordu.
Bu görüntüye hasret kaldığım için min-honun dudağına hafif bir öpücük bırakıp çekildiğimde jungkook gözlerime istekle bakıyordu.
Onunda dudağına buse kondurup bir kaç saniye bekledikten sonra geri çekildim.
"İlk önce min-ho'yu öpmen gözümden kaçmadı. Telafisini alırım haberin olsun."dediğinde gülerek çantamı alıp evden çıktım.
Kapının önünde duran şoförden arabanın kilidini alıp sürücü koltuğuna oturdum.
Emniyet kemerimi takıp arabayı çalıştırıp evin kapısına baktığımda Jungkook kucağında min-ho ve onun çantasıyla çıktığında torpidoyu açıp içinden parfümü çıkarıp sıktıktan sonra Jungkook görmeden geri torpidoya koyup kapattım.
Jungkook min-ho'yu kucağına oturtup emniyet kemerini bağladıktan sonra arabayı şirkete doğru sürdüm.
Yol boyunca dava ile ilgili şeyleri düşünmüş parçalarını kafamda oturtmuştum.
Şirkete geldiğimizde odama çıkıp "isterseniz odamda oturabilsiniz Jungkook. Sıkılırım diyorsan benimle gel."dedikten sonra mahkeme önlüğümü giyinip aşağıya indim.
Jungkook önlere doğru oturduğu için dava süresinde beni gülümseyerek izliyordu.
Davayı kazanarak çıktığımda Jungkook dudağıma öpücük bırakıp sarıldı.
"Avukat hanım bugün çok güzelsiniz... Acaba boş musunuz kahve içmeye vaktiniz var mı?"diye sorduğunda"senin için hep zamanım var aşkım."dedikten sonra elinden tutup yürümeye devam ettim.
Arabayı cafeye yakın bir yere park ettikten sonra arabadan indikten sonra jungkook min-ho'yu alıp önden gittiğinde tam kafenin kapısından giriş yapacağım sırada davasını kazandığım müvekkilim beni gördüğünde gülümseyerek baktı.
"Bayan Jeon size çok minnetarım. Sizin sayenizde kan davam olan birisinden kurtuldum. Size ne yapsam az gelir. Kafeye mi giriyorsunuz? " diyerek sorduğunda "Ah evet" dediğimde heyecanla konuşarak "size katılmayı çok isterim. " dediğinde kafenin kapısı açıldığında bir adım müvekkilime doğru bir adım attığımda yüzüme gülümseyerek baktığında "eşlik etmeyi isterdim ama eşimle ve çocuğumla yalnız vakit geçirmek istiyorum." dediğimde "eşinizle barıştınız mı!? " diyerek heyecanla soru sorduğunda bunu nereden bildiğini sorguladım.
Kendi beynimin içinde sorgularken bir anda yanımda jungkook belirip "biz hiç küsmedik ki barışalım!? " deyip müvekkilimin önünde dudağımı öpüp geri çekildi.
"Evet. Nereden biliyorsan yanlış duymuşsun" diyerek düzeltme yaptıktan sonra "Ben değil. Herkes biliyor! " dediğinde Jungkook'un yüzüne baktım.
"Yanlış biliyorlar o zaman! " dedikten sonra baş selamı verip müvekkilimin yanından ayrılıp restoranın içine girdim.
"Hemen magazincileri kapının önüne topluyorsun aşkım. Biz yemek yiyene kadar kapının önünde adım atacak yer olmasın istiyorum tamam mı!? " dediğimde "tamam karıcığım. Yeter ki sen sinirlenme. " deyip yüzüme gülümseyerek baktı.
Yemek sipariş verip yedikten sonra min-ho'yu kucağıma alıp Jungkook'un elini tuttum.
Kapıdan çıkar çıkmaz önümüze gazeteci ve magazinciler geldiğinde ciddi bir yüz ifadesine büründüm.
Magazinciler ard arda soru sormaya başladığında önümüzdeki koruma "Arkadaşlar teker teker sorar mısınız!? Bu uğultuyla hiç bir sorunuza cevap gelmez. " dediğinde en önde duran bir kadın soru sormak için öne atıldı.
"Kucağınızdaki bebek ikinizin çocuğu mu? " diyerek soru sorduğunda gülerek "evet." dedim.
Kendi çocuğum olmasa niye kucağımda taşıyayım ki!
Soru sormak için soruyordu resmen!
Yanındaki kadın söz hakkı alıp konuşmaya başladı.
"Amerika'ya eşiniz bay Jeon ile küstüğünüz için mi gittiniz!? " diye sorduğunda yüzüne gülümseyerek bakıp "Hayır. Daha iyi bir avukat olmak için üniversitemi tamamlamak için Amerika'ya gittim. Jungkook'un işi olduğu için Kore'de kalmak zorunda kaldı. Sık sık beni ziyarete gelirdi tabii. Haftasonlarını hep beraber geçirirdik. " dediğimde kadın cevabım ile memnun olmuş gibi gülümsedi.
"Anneniz ünlü bir avukattı. Gitmeseniz bile işiniz elinizin altındaydı. Sadece diploma almanız gerekiyordu. Neden bunları göz ardı ederek Amerika'ya gittiniz?" diyerek soru sorduğunda yüzüne ciddiyetimi bozmadan bakıp
"Ben her zaman kendi işimi kendim halletmeyi tercih ederim. Benim gözümde annemin ünlü bir avukat olması benim için bir avantaj değildi aksine dezavantajdı. Eğer bunu düşünerek Kore'de kalsaydım şimdiki konumuma gelmezdim. Sadece avukatlık değil başka mesleklerde de uğraş olmazsa isterseniz dünya size ait olsun yine de hep geride kalırsınız. Amerika'ya kendimi geliştirmek için gittim. "diyerek gülümsedim.
Arka taraftan bir kişi söz hakkı istediğinde " Dinliyorum. "dediğimde direkt konuşmaya başladı.
"Avukat olmaya neden karar verdiniz? Sizi avukat olmaya iten sebep neydi? " dediğinde aklıma babam geldiğinde gülümseyerek cevaplamaya başladım.
"Ben 10 yaşındayken babam gözlerimin önünde can verdi. 10 yaşımdan beri kendimi babamın katilini bulmak için avukat olmaya adadım. Biliyorsunuzdur annemi de sonradan buldum. Bu yüzden annemin olduğu konum beni avukat olmaya zorlamadı. Kendi tercihimdi." dedim.
Arkadan başka bir ses "Babanızı öldüren kişi Jungkook'un babası bay Jeon olsaydı ne yapardınız!? " diye bir soru sorulduğunda gülen yüzüm anında düştü.
Bunu nereden biliyorlardı!
©©©©©©©©©©©©©©©©©©©©©©©
Evettttttt arkadaşlar uzun zamandır yb atmıyordum özlemişsinizdir💗