Kimsesiz Taht

By aleynanna_

1.3K 140 465

Sara Mannelig, Kıskançlığın kölesi olan o genç ruh. Ruhunun kuyuya kapatıldığı süreyi hesaplarsak, çok da ge... More

Giriş
Bölüm Bir: Bir Çift Safir Göz
Bölüm İki: Zalim Kraliçenin Masum Kurbanı
Bölüm Üç: Seçimler Ve İlkler
Bölüm Dört: Castom Sarayı
Bölüm Beş: Korunması Gerekenler
Bölüm Altı: Kraliyet Ailesi
Bölüm Yedi: Aşk, Sadakat Ve Güzellik
Bölüm Sekiz: Nişan Töreni
Özel Bölüm
Özel Bölüm İki
Bölüm Dokuz: Herr Mannelig
Bölüm On: İtiraf
Bölüm On Bir: Yasak Buse
Bölüm On İki : Sevgili Veliaht ve Ülkenin İstikbal Kraliçesi
Bölüm On Üç: Sefer Kararı
Bölüm On Dört: Pamuk Saçlı, Şeker Yanaklı İyilik Meleği
Bölüm On Beş: Kütüphane Yolu
Duyuru
Bölüm On Yedi: Jag Är Ocksa Kär İ Dig William

Bölüm On Altı : Hoş Renkler

34 4 0
By aleynanna_

   Aradan üç gün geçmişti. Düğünüm için uğraşan sayısız terzi vardı ve sonucunda on sekiz adet gelinlik elde edilmişti.

   Castom'da bir haftadan fazla vakit geçirmiştim ve bu süreçte en yakın arkadaşım Samantha olmuştu. Bana çok sıcakkanlı davranıyordu.

   Bugün yanımızda Prenses Julia da vardı ve bana düğün ile alakalı bazı şeylerden bahsediyordu.

   "Düğünün boyunca en az sekiz gelinlik  giymen gerekiyor. Birinci dans, ikinci dans, üçüncü dans ve dördüncü dansın her biri için ayrı giyinmelisin. Daha sonra nikah töreni, William'ın sana takacağı müzik merasimi, gelin ve damatlar hariç diğer aile üyelerinin kabul töreni ve eşine ömür boyu sadık kalacağına dair yemin töreni. Bunların da her biri için ayrı birşey giymelisin. Bizler ise en az iki elbise giysek yeterli olur. Normal düğün için ve aileye kabul töreni için."

   Prenses Julia'nın anlattıklarının hepsini kavradığımdan tam olarak emin değildim.

   Ve şuan Prens William ile buluşmaya gidiyordum. O gelinlikleri deneyip ona göstermemi istiyordu. Samantha ise sürpriz kalması için bunu yasaklamış ve düğün gününü beklemesini söylemişti.

   Hep birlikte gelinlikleri inceledik ve düğün gününde hangilerini giyeceğimi seçtik. Her biri birbirinden güzeldi.


  Seçtiğimiz gelinlikler ayrı bir yere bırakıldı. Gelinliklerin bulunduğu odadan çıkıp yan yana yürümeye başladık.

   Birkaç dakika sonra aramızdaki sessizliği bozan kişi Samantha oldu. "Benim gitmem gerekiyor, eğitim alanını kontrol etmeliyim. Giderken de babamın yanına uğrayacağım."

   Prenses Julia yarım ağız sırıttı. "Sevgilimi özledim demiyor da," Bana döndü ve konuşmayı sürdürdü. "Kesin sevgilisi eğitim alanında onu bekliyordur."

   Samantha'nın sinirlenmesini bekledim ancak onun mimikleri tam tersini işaret ediyordu. Alay ile sırıttı. "Eminim sevgili eşin de seni sıcacık yatağınızda bekliyordur, gidip bir kontrol et derim."

   Cümlesi biter bitmez koşmaya başladı. Prenses Julia'nın yanakları -utançtan olsa gerek- kıpkırmızı kesilmişti. Tıpkı bir domates gibi! Domates yeryüzündeki en güzel yiyecekti!

   Prenses Julia, hızla koşup uzaklaşan Samantha'nın ardından bağırmaya başladı. "Sürekli şu edepsiz imalarını yapmaktan vazgeç Samantha!"

   Kırmızı elbisesinin eteklerini tuttu ve hızla Samantha'nın peşinden koşmaya başladı. İkisi buradan bakınca kovalamaca oynayan iki küçük çocuk gibi gözüküyordu ve bu oldukça sevimli bir görüntüydü.

   Gülümseyerek onları izlerken ağır ağır koridorda yürümeye başladım. Bu koridor balkon taraflarındaydı. Ara ara iri pencereler mevcuttu. Duvarlarda meşaleler asılıydı ve bu ortamı daha görkemli gösteriyordu.

   İri, camsız pencerelerden birinin önünde durup dışarı baktım. Aşağısı sarayın küçük bahçelerindendi. Bahçede bir ağaca bağlı sandalye ve fıskiyeli bir çeşme vardı. Pencerenin tam karşısına bakan yerde sarayın diğer kesimlerinden birine ait olan, şuan bulunduğumun benzeri bir koridor vardı.

   Bakışlarımı o koridora sabitledim. O an elini pencerenin mermerden yaslayıp bu tarafı izleyen bir bedeni seçti gözlerim.

   Sam Axel Castom...

   Bu adam gözlerime bakınca herşeyi çözebilecekmiş gibi inceliyordu beni.

   Yine de o olduğundan emin olmak istedim. Zihnimde gözlerimin görüş açısını arttırarak karşımda duran manzarayı büyüttüm.

   Evet, yanılmamıştım. Bu beden Sam Castom'a aitti. Daha sonra kulaklarımın duyu yetisini arttırdım o dudaklarını aralayınca.

   Birden oldu, anlayamadım. Bunu nasıl kontrol edeceğim, bilmiyorum. Aniden yaklaşan bakış açım buğulandı ve küçüldü. Korkuyla gözlerimi ovalamaya başladım. Kahretsin! Göz rengim değişmişti! Sadece onun bunu fark etmemiş olması için dua ediyordum.

   Duyu yetim hâlâ uzaktaki sesleri duyabilecek düzeydeydi. Ve o korktuğum, günlerdir saklamaya çalıştığım, gerçeğimle bütünleşmiş olan  cümleyi serbest bıraktı dudaklarından.

   "Gözlerinizin rengi hoşmuş leydim."

  
  
    Selaaaammmm, nasıldı yeni bölümm?

    Sizce diğer bölümlerde ne olacak?

    Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın, kendinize çok iyi bakın, mutlu kalın :)

                                                ~Aleyna

Continue Reading

You'll Also Like

285K 24.9K 45
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
3K 391 23
Salvatore || Kapak Tasarım Atölyesi 22.04.23 3.05.23 #kapaktasarım 🥇 05.08.23 #kapaktasarım 🥇 3.05.23 #photoshop 🥇 6.05.23 #tutorial 🥇 9.05.23 #d...
28.1K 374 22
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...