platonik (ÇT)

Від Gnelkan

174K 10K 3.1K

Yeni başladığın okulda kimsenin konuşmaya cesaret edemediği sadece okulun zorbalarıyla takıldığı çocuğu ilk g... Більше

bölüm 1 ~yeni okulun ilk günü~
bölüm 2 ~yardım çığlıkları mı?~
bölüm 3 ~~
Bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
bölüm 10
bölüm 11
bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
24. bölüm
bölüm 25
bölüm 26
bölüm 27
bölüm 28
bölüm 29
bölüm 31
bölüm 32
bölüm 33
bölüm 34
bölüm 35
bölüm 36
bölüm 37
bölüm 38
bölüm 39
bölüm 40
bölüm 41
bölüm 42
bölüm 43
bölüm 44
bölüm 45
bölüm 46
bölüm 47
bölüm 48
bölüm 49
bölüm 50
bölüm 51
bölüm 52
53. bölüm
54. bölüm
55. bölüm
56. bölüm
bölüm 57
58. bölüm
59. bölüm
60. bölüm
61. bölüm
62. bölüm
63. bölüm
64. bölüm
bölüm 65
bölüm 66
bölüm 67
bölüm 68
69. bölüm
70. bölüm
71. bölüm
72. bölüm
73. bölüm.
74. bölüm
75. bölüm
76. bölüm
77. bölüm
78. bölüm
79. bölüm
80. bölüm
81. bölüm
82. bölüm
83. bölüm
84. bölüm
85. bölüm
86. bölüm
87. bölüm
88. bölüm
89. bölüm
90. bölüm
91. bölüm
92. bölüm
93. bölüm
94. bölüm
95. bölüm
96. bölüm
97. bölüm
98. bölüm
99. bölüm
100. bölüm
101. bölüm
102. bölüm
103. bölüm
104. bölüm
105. bölüm
106. bölüm
107. bölüm
FİNAL

bölüm 30

1.8K 115 46
Від Gnelkan

Arda kalaycı (tiryaki)'nin anlatımı

Ben arda tiryaki.
Yani kimliğimde kalaycı ama gerçek soy adım tiryaki.

Üç yaşında...yirmi Ekim'de başladı benim hayatım.

Ailemin beni terk etiği gün ve yılar sonra kardeşimin dodğduğu gün.

Evet kardeşim yani Tuana doğduğu zaman terk edildim ben.

Bu yüzden yılarca hep onu suçladım.

O doğmasaydı beni bırakmazlardı.

Çocukken böyle düşünüyordum.

Annemin beni neden bırkatığını hiçbir zaman anlayamadım.

Bu saaten sonrada anlamak istemem zaten.

Ben hiç bir zaman annemi istemedim babamıda öyle.

Ama her zaman kardeşimi görmeyi istemiştim.

Yılar sonra araştırdım elimden gelen herşeyi yapıp buldum onu.

İlk başlarda onu uzaktan izlerdim.

Konuşmaya hiç cesaret edemedim.
Eyer gideceğini bilseydim ilk başta gider konuşurdum onunla.

Onunla konuşmak gibi bir planım yoktu.

Sadece uzaktan izleyecektim.

Gitiğim okulda çıktı karşıma.

Konuştuk,sarıldım.

İlk defa bir ev sıcaklığını onun kolarında hissetim.

Cesedine son kez sarıldığım zaman o ev başıma yıkıldı.

Cesedine sarılıp yılar sonra ilk defa hıçkıra hıçkıra ağladım.

O zaman analdım konuşmak için geç kaldığımı.

Ona ilk defa cansız bedenine sarılırken kardeşim dedim.

Keşke önceden söyleyebilseydim.

Ama korktum.

Benden uzaklaşmasından,gitmesinden deli gibi korktum.

Onu yılar sonra bulmuşken bir daha kaybetmek istemedim.

Aptaldım.
O gitmişti.
Onu çoktan kaybetmiştim.
Çok geç kalmıştım...

***


(üç yıl önce)

Beş hafta olmuştu..

İnanması zor ama gerçek.

Beş hafta olmuştu gideli gülüşünü görmeyeli.

Kabulendim ama alışmadım.

Hala bir enkazın altında gibiydim.
Ve asla çıkmayacak kadar derindeydim.

Hala düşünüyorum

Kim yaptı?
Neden yaptı?
Nasıl yaptı?

Her zamanki gibi cevap bulamıyordum.

Kim yapmış olabilirdi?

O katil?
Düşündüm ama onun olma ihtimali birazda olsa düşüktü.

Sonuçta o Türkiye'deydi.

Neden yapmıştı?

O masumdu.
Onun ölmesi gerekmiyordu.
Onun yanımda olması gerekirdi.
Ona bu kadar ihtiyacım varken,o bu kadar çabuk gitmemeliydi.

Nasıl yaptı?
Çok mu acı çektirdi?
Yoksa fazla oyalanmadan mı bitirdi işini?
Lütfen canı acımamış olsun.

Tekrardan dolan gözlerimi sildim

Anahtarı çevirip eve girdim

Ülkü:abi?

Dedi hemen.

Çağan:benim.

Diye cevapladım hemen ardından.

Ülkü:yemek yemiyor musun?

Çağan:aç değilim.

Dedim Onu arkamda bırakıp.

Ülkü:beş haftadır mı?

Diye sordu hemen.

Çağan:aç değilim ülkü.

Dedim tekrar.

Ülkü:abi hiçbir şey yemiyorsun. Beş haftadır ne kadar zayıfladın fakrında mısın?

Ona cevap vermedin
Ona dönüp başka birşey demesini bekledim.

Zayıflamıştım.
Dört haftadır nerdeyse hiç yemek yemiyor,odamdan hiç çıkmıyordum.

Şuan bile pek çıktığım söylenmezdi.

Yemek yemek bile ağır bir yük gibi geliyordu.

Ülkü:abi. Yetmez mi bu kadar odana kapandığın?

Gerçekten üzgündü.
Sesinden,başkışlarından dahi beliydi.

Ona cevap vermedim.
Kendimi yoğun hissediyordum.

Uyumak istiyordum.
Onu rüyamda görmek istiyordum.

Benden cevap alamayacağını anlayınca iyi geceler dileyip odasına giti.

Odama çıkıp soğuk suyun altına girdim.

Beş hafta olmuş muydu cidden?
Otuz beş gün?

Bir ayı geçmişti.
Bir ay boyunca onsuzdum.

Ne ara bağlandım ben bu kıza?
Ne ara aşık oldum?
Yada ona gerçekten aşık mıydım?
Ya benim aşk sandığım şey sadece vicdan azabıysa.

Suyun altında bir süre durdum.
Yutkundum.

Vicdan azabımı çekiyordum?
Aşk dediğim şey o değil miydi?

Ne yaşıyordum ben?
Neden girdi ki o kız hayatıma?
Neden aldım o kızı hayatıma?

Hep sorularla mı dolu olacaktım.
Hiçbir sorumun cevabını bulamayacak mıydım?

Ben bu zamana kadar hiçbir sorumun cevabını bulamadım. Ve sanırım bulamayacaktım da.

Düştan çıkıp leş gibi sigara kokan odamı havalandırdım o sıra üstümü giyimiş,balkonda oturuyordum.

Çağan:etrafta bir katil vardı. En masumları biz olmamıza rağmen bütün türkiye katil olarak bizi gösteriyor.

Sesli bir şekilde okumaya devam ettim.

Çağan:ye çok az kaldı,gittikçe daha çok korkmaya başlıyorum.
Ben masumum benim gibi onlarda masum.

Derin bir iç çekip bir dal sigara daha yaktım.

Çağan:benim korkularıma rağmen onlar gayet rahatlar bu bende daha fazla şüphe uyandırıyor.

Dudaklarıma yarım bir gülümseme yerleşti.

Çağan:onlara gübeniyorum ama onlara güvenmem ne kadar doğru bilmiyorum. Daha kim olduklarını bile bilmiyorum.

Çağan:arda;ona nedense çekiliyorum. Farklı hissetiriyor. Sanki onu hiç görmemiş ama tanıyormuşum gibi. Birbirimize benziyoruz. Hem dış görünüş hemde davranışlarımızla bunu tek ben fark etmiş olamazdım zaten ve birşey daha fark ettim bana her baktığında sanki gözlerinde bir özlem duygusu beliriyor,beni önceden tanıdığını düşünüyorum ama bunu ona soramaıyorum.

Dudakalarımı dişledim.
İstemsizce kasıldım.

Elimdeki defteri daha sıkı tutuyordum.

Bu bir günlüktü.
Onun günlüğü...

Doğru değildi biliyordum ama onu hergün okuyordum.

Sayfaları sınırlıydı ama yinede hergün okumaya çalışıyordum.

Ülkü, leya,demir,Berat hakımda ne düşündüğünüde okudum.

Çağan:yağız;bana ilk başından beri iyi davranıyor. Bunun sebebini merak ediyordum meğerse beni ölen kardeşine benzetiyormuş.

Yılar önce yağızın kız kardeşi ölmüştü.

Onu canlı bir şekilde görmesemde fotorafını görmüştüm.

Tuanaya cidden benziyordu.

Saçları tuananınkinden biraz daha uzundu.

Gözleri de aynı onun gibiydi.

İkiside sesiz ve kitap okumayı çok seviyorlardı.

Leya,ülkü,Berat,yağız ve demir hakımda ne düşündüğünüde okudum.

Diğer bir sayfa yırtılmıştı.
Kimin hakında olduğunu bilmiyordum.

Sadece bir söz vardı.

Çağan:babası tarafından bile sevilmemişken benim sevgimi hakketmiyor.

Haklıydı.
Babam bile sevmemişti.
Cidden babam niye sevmemişti beni?
Şuan fark ediyorum.
En büyük darbeyi babamdan almıştım. En çok güvendiğim,ilk sığındığım kişiden.

İkici darbeyi bana tekrar gülümsemeyi öğreten kişiden almıştım. Sevmeyi Hakketmediğim halde beni biraz sevmesini istediğim kişiden.

Yutkundum.
Derin bir nefes verdim ve bir diğer sayfaya geçtim.

Çağan:bugün yirmi Ekim.

Diğer sayfalarda tarih yoktu halbuki.

Çağan:bugün doğum günüm on yedi yaşına giriyorum,on sekiz yaşına girmemek üzere.

Bugün yirmi Ekim.
Bugün doğum günüm on yedi yaşına giriyorum,on sekiz yaşına girmemek üzere.

Evet kağıtta tam olarak bu yazıyordu.

İçimi bir hüzün sardı.
On sekiz yaşına girememişti.
Ve bugün yirmi ekimdi.

Telefonuma baktım tekrardan.
Evet yirmi ekimdi.

Onun bugün on sekiz yaşında olması gerekiyordu.

Onun bugün yaşması gerekiyordu.

Ani bir kararla mezarlığa gitmeye karar verdim.

Kimseye haber vermeden evden çıktım.

Önüme gelen ilk marketen birkaç şişe alkol almıştım.

Evet mezarlıkta alkol içecek kadar delirmiştim.

Deliriyordum.
Bunun farkındaydım.
Büyük bir çöküş yaşamıştım.

Normal değildim bunun herkes farkındaydı.

Mezarlığa girdim.

İlk başta oraya ilerleyemedim.

Ay ışığı beyaz mezar taşını iyice parlatıyordu.

Topraktaki Çiçeklerin bazıları kurumuş bazıları ise hala capcanlı duruyordu.

Kurumuş olanları almayı düşünsemde sonradan vazgeçtim.

Çağan:çiçekler kadar güzelsin...

Diye mırıldandım küçük bir çiçek bahçesinin önünden geçerken

duymasını beklemiyordum aslında.

Tuana:eyer bir çiçek olsaydım kurumuş olanların arasında olurdum.

Diye cevap verdi.

Duymuş olması beni biraz tedirgin etti ama bunu ona fark etirmedim.

Çağan:kurumuş çiçekler hep daha çok dikkatimi çekmiştir.

Dedim göz kırparak.
Çapkıca sırıtım ama ona büyülenmiş gibi bakıyordum bunu fark etimi bilmiyordum.

Tuana:yalancı.

Çağan:yalan söylemiyorum kurumuş çiçek biriktiriyorum hatta.

Yalan değildi bulduğum çiçekleri kurutup bir kutuya koyuyordum.
Bunu çok eskiden beri yapıyordum.

Çağan:hatta buradanda birkaç tane alabilirim.

Dedim hemen ardından.

Tuana:hepsi kurumuş nerdeyse hepsini alacak mısın?

Diye sordu hemen ardından kaşlarını çatarak çiçeklere baktı.

Tuana:geçen gün canlılardı bunlar ne ara soldu böyle?

Diye sordu benimle değilde çiçeklerle soruyor gibiydi.

Çağan:ışığın çiçeklere fazla gelmiştir. Güzeliğini görünce utanmışlardır.

Kısık sesle söylediğimi sanmıştım ama yine de duymuştu.

Bakışları hızlıca bana döndü.
Utanmış gibiydi.

Tuana:ne?

Çağan:güzelikleri yanında sönük kalmış,güzeliğini kıskanıp solmuş yaprakları.

Kendimi tebrik etmek istedim ilk defa bu kadar romatiktim.

Bana öyle bir baktı ki yutkunmadan duramadım.

Sanki...sanki...bir çocuğa bakar gibi,gökyüzüne bakar gibi,yıldızları izler gibi.

Fark etim bu bakışları beni ilk gördüğünde de görmüştüm.

Büyülenmiş gibi bakıyordu...
Ve ben bakışlarında boğuluyordum..

Dördüncü şişeyi diktim kafama.

Bu kadar hızlı içmem başımın dönmesini sağladı.

Elim boynumdaki alyansa kaydı.

Yaşıyor olsa hala bu yüzük parmağında olur muydu?

Reşit olmuş olacaktı bu yüzüğü takar mıydı hala?

Benimle beraber olurmuydu yine?

Telefonum titredi.
Saat çok geçti.
Ülkü uyuyordu diğerleri de bakmayacağımı bildiği için mesaj atmazlar direk ararlardı.

Cebimden telefonu çıkardım.

Bilinmeyen bir numaraydı.

Bilinmeyen numara:Geç kaldın elaların sahibi.
Senin birkaç dakikalık gecikmen onun elinden bütün hayatını aldı.
İstediğin kadar mezarına gidip ondan özür dile, istersen yılarca vicdan azabı çek. O öldü. Onu kurtarmak senin elindeydi.
Sen geç kalmak istedin,
O bugün on sekiz yaşında olacaktı.
Sen geç kalamasaydın.
Şimdi istediğin kadar vicdan azabı çek ama o olduğu yerden senden nefret edecek bunu bilerek başını yastığa koy.

Kaşlarımı çatım.

Çağan:kim bu orusbu çocuğu.

Diye mırıldandım.

Numaraya tıkladım.

Numara gizlenmişti.

Yutkundum.
Tuananın öldüğünü biliyordu.
Benim geç kaldığımı biliyordu.
Bana elaların sahibi dediğini biliyordu!

Kimdi bu?

Çağan:kimsin sen?

Diye yazdım.

Bilinmeyen numara:masal güzelini senden daha çok seven,senden daha çok değer veren. O öldüğü için onun gibi senden neferet eden. Baban gibi ölmeni isteyen,en çokta masal güzeli yerine senin ölmeni isteyen biri.

Yüzüm kasıldı.

O sadece benim masal güzelimdi...

Mesajı tekrar tekrar okudum.
Her okuduğmda kendimden daha çok nefret ettim.

Bunu yazan kişiyi öldürmek istedim.

Tuananın benden nefret etmesini düşündüm. Daha çok öfkelendim,daha çok yıkıldım.

Masal güzelini senden daha çok seven..

Kimdi?
Kim onu benden daha çok seviyordu?

Çağan:kimsin.

Dedim sanki yakınımda da beni duyacakmış gibi.

Alkol iyice kanıma karışmıştı.
Şimdiden sarhoş olmaya başlamıştım.

Bilinmeyen numara:senin yerinde olsam intahar ederdim. Bu vicdan zabı ile yaşayamazdım. Gerçi senin gibi bir duygusuz için pek sorun olmaz ama en azından onun ölüsüne saygı duyup intihar at.

Bilinmeyen numara:oda senin intihar etmeni isterdi,baban gibi.

Çağan:kimsin lan sen!

Elimdeki şişeyi fıtlatım.
Karşıdaki mezar taşına çarpıp param parça oldu.

Alkol iyice baş ağrısı yaptı.

Bilinmeyen numara:eyer birazcık gururun varsa o camla bileklerini kesersin.

Beni izliyordu?
Etrafa baktım ama kimseyi görmedim.

Gerçi zaten etrafı bulanık görüyordum.

Etrafa bakarken gözüm kırılmış şişeye kaydı.

Uzun uzun baktım parçalanmış camlara.

Dudakalarımı bir sırıtış belirdi.

Oda senin intahar etmeni isterdi, baban gibi.

Babam gibi!

Babam ölmemi mi isterdi?

Onun gibi senden nefret eden?

O benden nefret mi ediyordu?

O benden nefret ediyordu!

Bakışlarım bulanıklaştı.

Tekrar mezara baktım.

Dizlerimin üzerine çöküp biraz ileri gittim.

Alkol ilk defa bu kadar çabuk etki etmişti.

Cam parçalarından birini elime aldım.

Keskin olup olmadığını ölçmek için parmağıma bir çizik atım.

İnce bir kan aktı.

Kana sırıtarak baktım.

Bakışlarımla beraber cam parçasınıda bileğime çevirdim...

Продовжити читання

Вам також сподобається

efulim. Від rey

Підліткова література

1.4K 101 10
ve sen, içimde eskimeyecek en güzel hatırasın.
YASAK DENEY Від 👑

Наукова фантастика

166K 15.9K 34
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...
2.7K 161 18
Aşkta ve savaşta hiçbir şey adil değildir.. ᒪOᐯᗴ ᗩᑎᗪ ᗯᗩᖇ ☯ Hayat savaşı mı? Bu savaşın içinde yeşeren aşk mı? Hayatından sevdiği için vazgeçecek yür...
ASKERİM;)/TEXTİNG Від ZEYYDERLER

Наукова фантастика

35.2K 2.6K 29
TEXTİNG ASKER KURGUSU