Siyah Ve Beyaz

By Yazel_aselkazan

29 5 4

Bu ilk cinayetim değildi biliyordum ki son da olmayacaktı More

2. Siyah ve Beyaz
3. Yarış
4. Tuzak

1. Kirli Kalp

13 2 3
By Yazel_aselkazan

Ellerimdeki kanlı eldivenleri çıkarıp kenara bıraktım bu sırada arkada çalan fon müziğide piyano eşliğinde bitmişti karşımda acıdn kıvranan adam ise tamamen ölmüştü kesik bilekleri ve boğazından hala kan akmaya devam ediyordu onu burda bırakıp yalıtımlı kapıya yöneldim evimin bodrum katındaydım yukarı doğru on altı tane merdiven çıkıp evimin kapısına ulaştım kenardaki elektronik cihaza avucumu okutup içeri girdim evim tamamen akıllı bir sisteme bağlıydı ben istemediğim sürece evimin içinde sinek bile dolaşamıyordu, içeri girdiğimde direkt banyoya girdim bu işlediğim her cinayetten sonra yaptığım bir tür arınma işlemiydi küvetin dolmasını beklerken telefonumdan yardımcıları aradım bodrum katı temizleyip cesedi yok etmelerini istedim gerçi ben söylemesemde yapacakşarı şey buydu

Telefonu kapattığımda küvetin çoktan dolduğunu fark edip suyu kapattım üstümdekileri tek tek çıkarıp küvete oturdum akıllı sisteme duş başlığının asılı olduğu duvarın altında gizli olan televizyonu açmasını söyledim televizyon açıldığında ise kaptanı televizona istedim denizci değildi hehangi bir pilotluk deneyimide yoktu soy adını lakabı olarak kullanıyordu, dakikalar sonra kaptan görüntüyle televizyona bağlandığında ben kollarımı iki yana koyarak omuzlarımı düzelttim

"Sana kaç kere daha söyleyeceğim yazel duşa girdiğimde beni hatta bağlama"
"Alışık olmadığın bir durum değil kaptan, ayrıca seninle duş muhabbeti yapmayacağım"
"İşi bitirdin mi"
"Bitirdim ve kimsenin ruhu dahi duymadı duymayacakta"
"Güzel, paran bşrazdan ibanında olacak ayrıca mail adresine bir kaç dosya yolladım onlarada bakmayı unutma"

Yerde olan pantolonuma uzanıp elimi cebine attım sigara paketimi ve çekmağı çıkardım kutudan tek dal sigarayı alıp damaklarımın arasında yaktım bir dumanı çekip üflediğimde kaptana baktım

"Ne garip dimi kaptan"
"Garip olan ne yazel"
"Yazel, kelime anlamı günahsız derler"

Dudağımın kenarı histerik bir şekilde kıvrıldı günahsız değildim hatta en büyük günahların ev sahipliğini yapıyordum hayat herkeze bir oyun oynardı bana en kanlı oyununu sunmuştu ve ben hala bu oyunun içinde ordan oraya sürükleniyordum, bir dumanı daha ciğerlerime çektiğimde konuşmaya devam ettim

"Halbuki ben günahkarım"
"Herkez günahkardır yazel kimisi öldürdüğü insanların günahını taşır, kimisi öldürdüğü duyguların"

Akıllı sisteme bağlantıyı kesmesi için emir verdiğimde televizyon ekranı siyaha büründü ve ben kendi yansımamla baş başa kaldım, saatler sonra duştan çıkyığımda bornozumu üstüme alıp mutfağa geçtim kendimi hızlı bir filtre kahve yaparak salondaki koltuğa oturdum yanımdaki kumandayı aldım karşımdaki dev camı tv ekranına çevirerek telefonumu led ekrana yansıttım ve kaptanın yolladığı dosyalara bakmaya başladım dosyada bir kadın adı vardı efida özalan sözde ünlü bir modacı, kadının yasa dışı bir sürü işi ayrıca siciline işlenmemiş bir kaç tanede başta çocuklar olmak üzere cinayetleri vardı kaptanın yolladığı bilgilere göre yakında bir moda evi açılışı yapacaktı kılık değiştirip davette onu öldürebilirdim ikinci dosyaya geçerek bir sürede ikinci dosyada oyalandım bunu efida dan sonra halledebilirdim kahvemi yudumlarken efida için kısa bir plan yaptım ama herşeyden önce dvetli listesine adımı yazdırmam gerekiyordu bir süre daha salonda oyalandıktan sonra planımı uygulamak için odama çıktım efida özalanın kılığına bürünecek davetli listesine adımı yazdıracaktım efida' nın sosyal medya hesabına girip fotoğraflarını incelemeye başladım fazla uzun olmayan sarı saçlara sahipti kısa sarı bir peruk seçip saçımı topladım peruğu güzelce kafama oturtup tarafım ardından hafif dalga verip makyaja geçtim plastik makyaj malzemelerini makyaj masama serip başladım efida özalanın yanakları çıkıntılıydı dudaklarında da gözle görünür şekilde dudak dolgusu vardı dudaklarımı ve yanaklarımı makyaj dolgusuyla doldurup fondoten ve kapatıcı yardımıyla kapattım.

Bir saati aşkın bir süredir makyajımla uğraşıyordum son rütuşları da yapıp giysi odama yürüdüm efida özalan gördüğüm kadarıyla pembe renk tutkunuydu dolabımda pembe bir şeyler aradım fakat pembe rengi sevmediğim için kıyafetlerimin hiç biri pembe değildi pembe yerine eflatun rengi mini bir elbise giydim altınada elbiseye uygunn bilekten bağlamalı topuklu ayakkabı elbiselerin yanı sıra efida silver takılarında tutkunuydu boynuma ve parmaklarıma gümüş takılar takıp hazır olduğuma kanaat getirdim telefonumuda alarak garajdaki arabama inmek üzere asansöre bindim arabamın bulunduğu kata geldiğimde asansörden inip araba yerleştim, parlak siyah bir maserati, arabalara karşı hassasiyetim vardı kullanıp hız yapmayı seviyordum anahtarı takıp kontağı çevirdiğimde garajdan çıktım yarın davetin yağılacağı yer boğaza yakın bir mekandı dosyada gördüğüm konumu arabanın sistemine girip tarif ettiği istikamette yol aldım, hali hazırda bir saat sürecek yol trafik yüzünden tam iki saat on beş dakika sürmüştü en nihayetinde davet salonuna vardığımda efida gibi kıvırtarak yürümeye başladım kapıya yanaştığımda papyonlu bir adam elinde kağıtları kontrol ediyordu yaka kartına baktım murat yazıyordu çocuğa seslendim

"Buyrun efida hanım"
"Davetli listesimi elindeki"
"Evet efendim"
"Listeye birimi daha eklemek istiyorum"
"Tabi efendim isim soy isim alabilir miyim"
"Serce karaca"
"Ekledim efendim"
"Güzel, yalnız murat bu isimden kimseye bahsetme özel bir isim benim sana eklememi söylediğimi dahi unut"
"Tabi haddime değil ama nedenini sorabilir miyim"
"Ünlü bir modacı aynı zamanda çok yakın arkadaşım adının en son yazıldığını bilirse duyarsa benimle çalışmak istemez"
"Anladım efendim merak etmeyin"
"Teşekkürler kolay gelsin"

Arkamı dönüp arabama bindim beklediğimden de kolay olmuştu sırada o gece giyeceğm kıyafetler vardı adımı gizleyerek sadece soy adımı vermiştim yazel deniz karaca soy adım babamın bana bıraktığı en lanetli şeydi babam öldüğünde kaptan babamın yerini doldurmam için beni seçmişti bende boyun eğmiştim şimdi ise dünya üzerinde aranan bi seri katildim polisler bile bu işe şaşırıyordu nasıl oluyordu da arkamda beni ele verebilecek tek bir iz bile bırakmıyordum anlam veremiyorlardı, evimin önüne geldiğimde telefonuma bir mail geldi kaptandan gelmiş olmalıydı ve evet doğru tahmin etmiştim kaptan bu gece boş olursam diye yeni bir cinayet yollamıştı arabayı garaja koyup asansörle eve çıktım elimi gösterip çelik kapıyı açtığımda gizem ve ezgi salonumda dedikodu yaparak çekirdek çitliyorlardı

"Ne işiniz var sizin burda ne zaman geldiniz"
"Yeni geldik sayılır da senin bu halin ne sanki şeye benziyorsun"
"Efida özalan"

Gizemin cümlesini ezgi tamamlamıştı

"Doğru tahmin yeni cinayetim için kılık değiştirip halletmem gereken bir şey vardı"
"Yeni kurbanın efida özalan mı"

Dedi ezgi merakla, başımı evet manasında salladım

"Zaten o kadının hakkında pek iç açıcı şeyler söylemiyorlar"

Bu sefer konuşam gizem olmuştu ben ise odama geçip temizleme solisyonumu ve temizleme pamuğunu aldım üstümü değiştirmeyide es geçmemiştim rahat bir şeyler giyip kızların yanına döndüm

"Kadının dosyasına bakabilir miyim"
"Hayır ezgi bunların gizli tuttuğumu biliyorsun"
"Kimseye söylemiyoruz biliyorsun yazel lütfenn"

Ezgi bana yalvarır gibi bakarken akıllı sisteme komut verdim karşımızdaki cam koca bir televizyon olurken telefonumdan televizyona yansıttım ezgi bir süre dosyayı inceledi

"Ee nasıl yakalanmamış içinde çocuklarında olduğu bir sürü cinayeti var"
"Sanırsam adamlarından birinin üstüne atmış suçu"

Efida ünlü bir moda tasarımcısı olması dolayısıyla ezginin odak noktasıydı ama artık emindim ki o kadından nefret ediyordu bu lanet sırrı bir ezgi birde gizem biliyordu, gizem sessizce çekirdek çitlerken dosyayı kapattım ezgi kapattığım için mızmızlanırken bende pamuğa solüsyon sürüp plastik makyajı silmeye başladım en son çıkardığım kabartmaları ve kirli pamukları çöpe atarak yerime geri oturdum

"Bu akşam çıkıp eğlenelim diyorum tarıklarıda çağırırız"
"Saçmalama ezgi çağıralımda yazel tarığıda parçalasın"
"Nesş varmış tarığın"
"Nesi yok 404 kılıklı yapıştı yazele bırakmıyor"
"Sorun değil siz gidin ben gelemiyorum zaten"
"Neden ?"
"İşlerim var o yüzden, hem şu efida özalan cinayeti için çalışacağım biliyorsunuz pürüzsüz ve sorunsuz olması gerekiyor"
"Peki sen bilirsin"

Çekirdekleri bir köşeye bırakan ezgi gitme vakitlerinin geldiğini söyleyerek gizemi tutup kaldırdı birlikte tartışa tartışa evden çıktıklarında salonda bıraktıkları dağınıklıkları topladım ardından bodrum kata indim silahlarımı temizleyip akşamki cinayete hazır etmem gerekiyordu merdivenleri indiğimde iki adamım beni karşıladı

"Bu akşam ki adamı buraya istiyorum olabildiğince sağ getirin bulunduğu konum mailinizde mevcut"
"Emredersiniz yazel hanım"

Elimi okutup işkence odama girdiğimde ciğerlerime nüfuz eden kan kokusu gözlerimi kapatmama neden olmuştu bu odayı ne kadarda temizletsem kan kokuyordu tıpkı ellerim gibi, ruhum gibi, kenarda duran metal masaya doğru yürüdüm silahlarım üstüne dizilmişti yanına ise adamlarım temizleme suyu bırakmışlardı bezkerden bir tanesini alarak temizleme suyuna batırıp sıktım tabancalarımı şarjörlerinden ayırıp temizledim temizleme işlemi bittiğinde şarjörleri geri takıp tabancaları kenara bıraktım, sırada bırçaklarım, makaslarım ve hançerlerim vardı yeni bir bezi ıslatıp sıktığımda koleksiyonumun en nadide parçası kıbrıstaki cinayetimden sonra gümüş oyma hançerimi temizlemeye başladım özenle siliyor parlatıyordum son kez üstünden geçip kenara bıraktım yeni bir bez alıp tekrar ıslattım sıradaki hançeri elime aldım pariste kılık değiştirerek işlediğim bi cinayetin sonunda kaptanın bana hediye ettiği siyah mat ve oldukça ağır bir hançerdi bende kelopatra gibi kadındım sonuç olarak bütün eşyaları temizlediğimde hepsini sıralayarak odadan çıktım içeride kalan kirli bezleri ve suyu adamlarım yok edecekti bu yüzden direkt odama çıktım saat nerdeyse altı buçuktu biraz dinlenmemin sakıncası olmazdı

Kafamı yastoğa koyalı tam bir saat kırk beş dakika olmuştu ama gördüğüm o harika kabuslar yüzünden beş dakika bile doğru düzgün uyuyamamıştım, telefonumun komodinin üstünde titremesiyle doğruldum annem arıyordu telefonu açıp kulağıma götürdüm

"Efendim anne"
"Yazel bu gün gelmeyecek misin"
"Bu akşam işim var annecim ama söz yarın sabah kahvaltı için yanına uğrayacağım nasılsın"
"İyiyim ya sen"

Çok kötüyüm demek istesemde diyemedim onun yerine

"Çok iyiyim uykudan yeni kalktım rüyaöda ikimizi gördüm"

Külliyen yalandı tam yedi senedir uyku ilacı almadan kabussuz uyuyamıyordum

"Arayacağımı hissetmi gibi rüyana girmişim"

Annemin o gülen şen sesini duyduğumda kendime lanetler ediyordum bu kadar masum bir kadının kızı bu kadar günahkar olmamalıydı, anneme cevap vereceğim sırada aşağıdaki adamlar telefonuma çağrı yollamıştı anlaşılan kurbanım gelmişti

"Anne şimdi kapatmam gerek şarjım az yarın sabah görüşürüz"
"Görüşürüz güzel kızım iyi geceler"

Sahiden iyi mi geceler anne, telefonu kapatıp ayaklandım telefonumuda yanıma alarak koridordaki asansöre yürüdüm binip -1' e bastım dakikalar sonra -1' e geldiğimde asansörden inip kapıya yürüdüm içeriden yardım çığlıkları atan kurbanımın sesleri geliyordu elimi okutup beyaz odaya girdim

"İmdat yardım edin"

Bırakın dercesine işaret yaptım adamlarım kurbanımı yere atarken bende saçlarımı teoeden sıkı bir at kuyruğu topladım

"Kalk!!"

Dedim emir dolu bir sesle kurbanım her ne kadar korksada yanındaki sandalyeden destek alarak kalktı elimi çenesine götürdüm sıkıca kavrayıp sandalyeye oturttum adamlarımdan kelepçeleri uzatmalarını istedim kurbanımı sandalyeye kelepçelediğimde bacaklarınıda sıkıca iple bağladım kangren olacağına yüzde yüz emindim zaten bunun için yapmıştım adam daha şimdiden acı acı bağırıyordu metal masaya yönelip minik bir çakı aldım adamın yanına döndüğümde yapmamam için yalvarıyordu

"Sen o masum canlara acıdın mı"
"Ne diyorsun sen"
"Sokaktaki çocukları toplayıp onlarla bir genel ev kurduğunu çocukları pazarladığını onlara tecavüz ettiğini diyorum hatırladın mı"
"Yapma özür dilerim bir daha olmayacak"
"Geri geldimi o çocuklar minicik masum canlara bunu yapmaya ne hakkın vardı"

Sona doğru bağırmıştım adam göz yaşı dökerken çakıyla tişörtünü ardından pantolonunu çizerek kestim göğüsü ve bacakları da çakının sivri ucu sayesinde çizilmiş kanamaya başlamıştı bu adam kırk gün de işkence etsem içim soğmayacaktı

"Yapma lütfen yapma"

Duymamazlığa vurup çakıyı kalem tuttuğum pozisyona getirdim soğuk sivri ucunu göğsüne değdirip insanlık için adalet yazdım harflerin çiziklerinden kan akıyor her harfte adam küfrederek bağırıyordu iple bağladığım ayaklarıda morarmaya başlamıştı çakıyo göğüsünden kasıklarına doğru vücudundan ayırmadan getirdim boxerini çakıyla kesip kabartısına büyük bir çizik attım ardından metal masadaki makasa uzandım oldukça büyük bir bahçe makasıydı ve tamamen paslanmaz çelikti az önce silmenin verdiği parlaklıkla gümüş misali parlıyordu, makası iki elimle açıp önümdeki kabartıyı arasına aldım

"Yapmaa bari bunu yapma sık kafama"
"Aa ama böyle daha eğlenceli bundan sonra sıkarım kafana"

Gözelerinin içine histerik bir kahkaha atarak bakıyordum oda korkuyla bana bakarken aniden makası kapattım kopan parça soğuk fayans zeminle buluştuğunda suratıma bir kaç damla kan sıçramıştı adam ise küfürler ederek bağırıyordu makası adamlarımdan birinin eline verdim hemen ölmemesi için bir kaç cc' lik adrenalin iğnesi istedim iğneyi adama vurduğumda gözleri açıldı bu benim için daha çok oyun demekti fakat şuan içimden bir his direkt kafasına sık diyordu metal masaya makası bırakıp tabancamı aldım

"Cehennemde görüşürüz zebanilere benden çok selam söyle"

Alnının ortasına nişan akıp silahı ateşledim tam ortasından geçen kurşun arka duvara çarparak durmuştu beyaz oda kırmızıya bürünürken adamlarımla cesedi baş başa bırakıp banyoya çıktım kısa bir duş alıp nemli saçlarımla balkona çıktım balkonda bulunan içki dolabından bi viski çıkarıp bardağa doldurdum içerde bıraktığım sigara paketinide alıp balkona kuruldum saat sekize geliyordu nane aromalı sigaramı dudaklarımın arasına alıp yaktım uzun bir dumanı ciğerlerime çekip kaptanı aradım kulağıma götürdüğüm telefon ilk çalışta açıldı

"Cesedi nereye bırakayım kaptan"
"Dikkat çekmeyecek bir yere gerekirse ormanın ortasına hiç değilse kurtlar ve ayılarda cesedi parçalarsa otopside işimiz kolaylaşır"
"Yeni dosyayı ne zaman yollarsın"
"Bu hafta başka cinayet yok yazel çok dikkat çekeceksin"
"Ne yani koca bir hafta efida özalan dan başka cinayetim yok mu"

Sigaramdan bir duman daha çektim

"Yok yazel sadece efida özalan cinayetine odaklan unutma dikkatlı olmak zorundasın"
"Ne zaman yakalandım kaptan"
"Bu kadar egolu olma yazel"
"Egolu değilim kaptan sadece kendime güveniyorum"
"Güzelce dinlen yazel efida özalan' ın cinayetinde ihtiyacın olacak
"Hoşçakal kaptan"

Telefonu kapattığımda bardaktaki viskiden bir yudum aldım, içkim ve sigaram tamamen bittiğinde ise uyuyamayacağımı bildiğim halde yatağıma girdim pikeyi üstüme çektiğimde tavanı seyrediyordum gözlerimi kapattım içimin geçtiğini hissetmeye başlamıştım ki aşağıdan bardak kırılma sesi geldi sıçrayarak yatağımdan kalktım ilk başta gerçekçi görünen kabuslarımdan biri olabilir mi diye düşündüm fakat değildi ayaklanıp sessiz ama hızlı adımlarla merdivenleri indim mutfağın duvarına sırtımı dayadığımda hafifçe içeri baktım içerisi boştu bir kaç adım atıp mutfağa girdiğimde biri ağzımı kapatmaya çalışmış hızlı çalışan reflexlerim sayesinde başaramamıştı karşımdaki maskeli adamı duvara sıkıştırdım

"Kimsin! Evime nasıl girdin"

Karanlık yüzünden silüeti seçemiyordum yüzünde maske olmasıda benim için bi dezavantajdı adamı duvara sıkıştırıp kollarını sıkıca tuttuğum için acı bi inleme çıkmıştı ağazından

"Bırak beni"

Dedi zor bela

"Kimsin"
"Siyah"

Dalgamı geçiyordu bu herif benimle

"Evime nasıl girdin"
"Zor olmadı evin elektrikten ibaret şalterleri indirip jeneratörü bozdum''

Kolunu daha çok sıktım acı bir inleme daha ağızından çıkarken onu itercesine bıraktım mutfaktaki adaya kalçasını çarparken düşmemek için ada mermerine tutuldu

"Çıkar şu maskeni"
"Sanki çıkarsam tanıyacaksın"
"Çıkar dedim"

Maskesini tek hamlede çıkardı arkasındaki perdesi açık pencereden vuran ay ışığı suratını görmeme yardımcı oluyordu esmer bir tene sahipti iri bir vücuda ve oldukça güzel kaslara hatta giydiği kısa kollu tişörtten omzumda ki dama deseni dövmesinde belli oluyordu

"Adın ne ?"
"Dedim ya siyah"
"Buna küçük çocuklar bile inanmaz"
"Ya senin adın ne ?"
"Beyaz"

Dudağı iki yana doğru kıvrıldı hafif belirginleşen gamzesi gözüme çarpmıştı iki elinide tezgaha dayadı

"Adımın siyah olmadığını iddia ediyorsun ama adının beyaz olduğunu söylüyorsun sana nasıl inanacağım"
"Bana inanıp inanmaman umurumda değil nede olsa birazdan öleceksin"
"Buna sen mi karar vereceksin"
"Evime hırsız gibi girdin belkide hırsızsın bilemem seni öldürüp ortadan yok edeceğim"
"Unutmuşum sen kusursuz bi seri katilsin yazel karaca"

Histerik bir gülüş kopardım bir kaç saniyenin ardından tekrar ciddileşen suratım dikkatinden kaçmamıştı

"Bu iş fazla uzadı akşam akşam evime girmiş benimle taş*ak geçiyorsun "
"Haklısın fazla kaldım hoşçakal"

Hızla açtığı mutfak penceresinden atladı mutfaktaki çekmecenin altına sabitlediğim tabancamı alıp bir kaç el ateş ettim doğrusunu istemek gerekirse bacağından vurmuştum fakat bu onun koşmasını engelleyememişti evimin arazisinden çıkıp tenha sokakta gözden kaybolduğunda ana şaltere yürüdüm şaltere ulaştığımda açık olan kapağından içerideki tuşları tek tek kaldırdım ışıklar bir bir devreye girerken jeneratöre bakmak için aşağı kazan dairesine merdivenleri kullanarak indim

"Hah güya bozmuştu bir kablo sökmüş"

Mavi olan kablonun tellerini birbirine değdirerek bağladım jeneratörün tuşları yandığında çalıştığına kanaat getirip yukarı geri çıktım, mutfağa ulaştığımda duvardaki dijital saate baktım 3:45, uykum olmadığı için çalışma odama geçip mantar panoma efida özalanın cinayeti ile ilgili bir kaç fotoğraf iğneledim herşey çok basit olacaktı içeri girecek kameraları devre dışı bırakacaktım ardından efida özalanın yalnız kaldığı zaman dilimini kollayacak yalnız kaldığında ise kimsenin görmeyeceği şekilde sessizce öldürecektim son kez planın üstünden geçtiğimde saat 4:20 olmuştu bu işi bu akşam bitirecektim

Odama çıkıp üstüme sıkı bir şeyler giydim her zaman ki günlük spor rutinim için koşuya çıkacaktım, kıyafetlerimi giydiğimde odamdaki boy aynasının karşısına dikildim saçlarımı söküp taradım tekrar tepeden at kuyruğu topladığımda güneş doğmaya başlamıştı saat sekizden önce evde olmalıydım anneme kahvaltı sözüm vardı ardından akşamınada işlemem gereken bir cinayet, telefonumu cebime atmış kulaklıklarım kulağımda arazide koşuya başlamıştım, iki tane evim vardı birincisi içinde bulunduğum ama hala kaç hektarlık araziye sahip olduğunu bilmediğim şehirden uzak hatta istanbulun dışında denilecek kadar uzaklıktaki bu evim, birde şehrin içinde olan apartman dairem, apartman dairemde annem yaşıyordu kendi evi vardı fakat babam öldükten sonra orda kalmak istemedi bende ona üsküdar daki dairemi verdim, tempolu yürüyüş ve koşumun sonuna geldiğimde iki buçuk saattir koştuğumu fark etmiştim ilk defa bu kadar kısa sürmüştü genelde böyle şeyleri bilinç altıma bağlardım zihnim ne kadar doluysa hepri tek tek zihnimde çözüme kavuşana kadar koşardım ama bu koşu farklıydı aklımda o maskeli adam vardı nasıl girmişti evime birde çıkarken caman atlamıştı iyi deli cesaretiydi en şaşırdığım nokta ise vurulmasına rağmen ceylan gibi seke seke koşarak kaçmasıydı evimin etrafında adamlarım yoktu dikkat çekmesin diye koymazdım çünkü sizde ormanın ortasında teknoloji bombası atılmış gibi duran önünde ise korumaların beklediği bir evi merak ederdiniz, koşumu bitirip eve doğru tembelce yürümeye başladım ne oluyordu bana böyle, kısa bir yürüyüşten sonra eve ulaşmıştım hızla duşa girip bornozumu üstüme geçirdim

"Akıllı sistem aşağıdaki adamları yanıma çağır"
"Adamlar çağırılıyor"

Dakikalar sonra dört tane iri yarı adam elleri önüne bağlamış karşıma dikilmişlerdi

"Dün gece eve maskeli bir adam girdi"

Adamlar aynı anda yutkundular gerildiklerini seziyordum

"Biz fark etmedik yazel hanım kusura bakmayın"
"Sizin probleminiz değil buraya sizi azarlamaya çağırmadım sadece bundan sonra kapının, ve jeneratör odasının önleride tutulacak"
"Adamları bu gün çağırırım efendim sizin aklınızda belli bir sayı var mı ?"
"Burda 15 kişi olsanız yeterli"

Dördüde başlarını onaylar anlamda sallayıp ortadan kayboldu ben ise odama geri çıkıp dolabımın önüne geçtim anneme gideceğim için çiçekli tiril tiril bi elbiseyi elime aldım elbie giymekten nefret ederdim özelliklede böyle çiçeklilerden, iç çamaşırlarımı giydikten sonra elbiseyi üstüme geçirip yandaki ufak fermuarını kapattım ayna karşısına geçtiğimde saçlarımı yandan örüp tutturdum yanaklarıma hafif toz pembe allık sürüp saçımdaki örgünün tutturduğum ucuna beyaz pembe çiçekli elbiseme uygun pembe kurdeleyi taktım ben pembelikten kusacak duruma gelirken buna annem için katlanıyordum kızının bir seri katil olduğunu bilse kalpten giderdi, son kez aynada pembeler içindeki yazele baktım  böyleydim işte bir bedende iki kişi taşıyordum biri yazel karaca biri ise beyaz, daha fazla ayna işkencesine katlanamayarak elbiseme uygun çantaya telefonumu koydum çıkmam gerekiyordu anahtarlarıda aldığımda aşağı indim ayakkabılıktan beyaz stiletto topuklularımı alarak giydim

"Akıllı sistem arabamı garajın önüne çıkar"

Garajda da sistem vardı garaj kısmı asansör şeklindeydi arabalarım kat kat dizilmişti

"Hangisini tercih edersiniz"
"Siyah range"
"Lütfen garajın önüne geçini"

Dediini yapıp kapıdan çıktım garajın önünde durduğumda garaj kapısı açıldı siyah range karşımda duruyordu anahtarları ise arabanın yanındaki duvardan çıkan beyaz kare çıkıntıdaydı anahtarı alıp arabaya yerleştim kontağı çalıştırdığımda evden ayrıldım bu gün istanbul durgundu haziran ayında olmamıza rağmen hava kasfetliydi genelde kasvetli havaları severdim fakat bu gün nedense içimi baymıştı, kısa süre sonra annemin yaşadığı evin önünde arabayı durdurdum el frenini çekip indim yalancı gülümsememi suratıma takarak arabayı kilitledim ardından girişteki dört basamaktan oluşan merdivenlere yürüdüm tek tek çıkıp zile bastım ikinci çalışta açılan kapının arkasında annem fırfırlı mutfak önlüğüyle duruyordu suratında da sıcak samimi bir gülümseme vardı

"Hoşgeldin yazel"
"Hoşbuldum annecim"

Bende gülmeye çalıştım, içeri geçtiğimde annem bana sıkıca sarılmıştı ardından mutfaktaki işlerini hatırlamış olacak ki koşarak mutfağa girdi bense salonu incelemeye koyuldum annem salonuna yeni çiçekler almış babamla olan fotoğrafımızı çerçeveletip duvara asmıştı uzunca çerçeveye baktım babam gitmişti giderkende bana bu yükü bırakmıştı derin bir iç çektim bu sırada annemin mutfaktan yükselen sesini duydum beni çağırıyordu çantamı koltuğa atarcasına bırakarak dar koridordan annemin yanına mutfağa ulaştım

"Otur hadi acıkmışsındır"
"Seni bekleyeceğim dayanabilirim"

Dedim annem ise gülümsemekle yetindi bir süre önümdeki doğranmış salatalara baktım sonrasında ise beyaz duvarda asılı ablamla olan resmimize gözüm kaydı

"Anne hiç konuştun mu onunla"
"Ablanlamı evet dün konuştuk neden ki ?"
"Merak ettim artık beni aramıyorda"
"İşleri çok yoğunmuş öyle dedi"

Ablam babam öldüğünden beni hiç aramamıştı çünkü herşeyi biliyordu yinede bozuntuya vermeden anladım dercesine başımı salladığımda annem elindeki pişi tabağıyla sofraya oturdu yine hünerlerini konuşturmuştu sofrada bir kuş sütü yoktu, bir pişiyi alıp ısırdım

"Olmuş mu ?"

Annemin gülümseyerek sorduğu soruya içten bir gülümseme sunarak başımı salladım

"Her zaman ki gibi harika"

Annem elini ördüğüm saçlarıma götürdü duştan çıktığımda kurutmadığım için nemliydi bir süre başımı okşadı ardından oda kahvaltısına döndü, iki saat süren bu işkencenin sonunda arabama binmiş kontağı çalıştırmıştım, annemle olmaktan sıkılmıyordum fakat annem bazen gözlerime öyle bir bakıyordu ki içimdeki saf kötülüğü gördüğünü düşünüyordum, araba camını aralayıp anneme el salladım oda aynı şekilde bana elini sallamıştı camı geri kapatıp yola odaklandım geldiğim saate nazaran yollarda oldukça trafik vardı trafik beni yormazdı daha çok daha çok dünaydan kaçırırdı kendimi dinlememe yardım ederdi ama bu seferki farklıydı canım olduğundan çok sıkılıyor araba olduğu yerden milim oynamıyordu sessiz bir küfür savurduğumda arabanın ekranında bir isim belirdi hakan aramayı yanıtladım

"Alo yazel nasılsın
"İyiyim hakan ya sen"
"İyiyim umarım müsaitsindir bir şey söyleyecektim"
"Dinliyorum"

Hakan benim çocukluktan arkadaşımdı her şeyi birlikte yaşamıştık tabi o üniversite okuyup doktor olmuştu ben ise üniversiteyi yarıda bırakarak anca seri katil,

"Yakında bi poliklinik açacağım, açılışa senide davet etmek istedim gerçi evine davetye yolladım fakat adamların davetyeyi getiren adamıma biraz sert davranmışlar bende seni aradım"
"Davetin için teşekkürler katılacağıma emin olabilirsin ayrıca adamın için kusura bakma dün akşam evime maskeli bir adam girdi bende güvenliği arttırdım"
"Anladım günü ve yerini mailine yolladım bakarsın dikkat et kendine"
"Sende hakan hoşçakal"

Telefonu kapattığımda nihayet yolda açılmaya başlamıştı bu çocukta keramet vardı, dakikalar sonra trafikten tamamen kurtulmuş evimin tenha yoluna girmiştim gözümle saati inceledim efida özalanın daveti iki saat sonra başlayacaktı trafik yüzünden geç kalacaktı gaza biraz daha yüklenip hızımı arttırdım boş yolda süratle gittiğim için evime ulaşmışmayı başarmıştım

"Arabayı garaja koyun, biraz sonra tekrar çıkacağım maserati kapıda hazır olsun ayrıca iki kişi benimle gelecek"

Bir tepki beklemeden eve girdim kaybedecek zamanım yoktu plastik makyaj için eşyaları makyaj masama serdim önce tenimi açacaktım kendi tenimin tonundan bir fondotene nemlendirici krem karıştırıp fondotenin tonunu açtım, önce yüzüme ardından vücudumun elbiseyi giydikten sonra açık kalacak yerlerine sürdüm, fazla göze batmayacak kimliğimi belli etmeyecek bir makyaj yapıp yeşil renkte lens taktım son olarak elbisem vardı yatağımın üstüne serdiğim elbiseyi aldım yanındaki fermuarını açarak giydim ince parmaklarımla fermuarı kapatıp aynaya tekrar yaklaştım saçlarıma dolaptan çıkardığım peruğu özenle taktım, tarayıp maşaladığımda ise tamamen farklı biriydim yazel gibi değilde serce gibiydim son kez aynada görüntüme baktım elbisemin omuzlarını düzelttim aynanın önündeki parfümü alıp sıktım işte şimdi hazırdım telefonumu aynanın önünde bırakarak aşağı inmeye başladım garajın önüne geldiğimde adamlarımın uzattığı takıları taktım bunlar özel takılardı yüzüğü ve kolyeyi boynuma takıp hazır olan arabaya bindim iki adamda yerleştiğinde araba çalışmıştı

"Yazel hanım yanınıza silah almayacağınıza eminmisiniz ?"
"Eminim bu takılar yeter pardon silahlar diyecektim"

Histerik bir gülüş yanağımda peydah olduğunda adamlarım yutkunmuştu korkuyor olmalılardı bende olsam bende korkardım çünkü çalıştıkları seri katil bir kadındı ve bu kadın tek bir insanı bir kolyeyle öldürebilirdi, kararan havayla beraber davet salonuna gelmiştik

"Bu gece görev bitene kadar adım serce yazeli ağızından kaçıranı yakarım acımam"
"Peki efendim"

Adamlarımdan biri benden önce inmiş kapımı açmıştı ben ise arabadan merdivenlere serilmiş girişe kadar uzanan kırmızı halıda yürümüştüm içeri girerken adımı yazdırdığım çocukla karşılaştık

"Hoşgeldiniz adınızı rica edebilirmiyim"
"Serce, serce karaca"

Bıkkınlıkla işini yapan çocuk adımı duyduğunda cin çarpmış gibi bembeyaz kesildi ardından kekeleyerek konuşmaya başladı

"B-bu-buyrun serce hanım"

İçeri doğru bir yılan edasında süzüldüm boş bir masa bulup oraya geçtim efida özalana görünmek niyetinde değildim çünkü eminimki beni daha önce hiç bir yerde görmemişti dakikalar sonra müzik hafiflerken efida özalan gülümseyerek sahneye çıktı konuşma yapacaktı mikrafona yaklaştı

"Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz"

Büyük bir alkış komuş bende prosedür gereği alkışlamak zorunda kalmıştım alkışlar kesildiğinde devam etti

"Bu güzel günü benimle paylaştığınız için teşekkür ederim başta ailem olmak üzere iş arkadaşlarımda açılış için kollarını sıvayıp bana yardım etiiler hepinize tek tek minnetlerimi iletiyorum daha nice güzel günlere"

Efida özalan ağlayacak gibi olmuştu onu gördükçe midem bulanıyordu sahneden inip kulisine doğru yürüdü planıma başlama zamanım gelmişti ben girdiğim an adamlarımın devre dışı bıraktıkları kameraları ne olur ne olmaz kontrol ettikten sonra efida özalanın kulisine girdim beni görünce gülümsedi

"Tebrik için mi geldiniz1
"Evet"

Dedim yapmacık yapmacık bir tebessümle ve devam ettim

"Ve size harika bir hediye getirdim "

Merakla beni süzerken aynada kendine bakıyordu boynumdaki kolyeyi yavaşça çözdüm elimin içine saklayarak efida ya yaklaştım

"Bu kolye özel tasarım sizin için"
"Zahmet etmişsiniz teşekkürler"
"Ne zahmeti takmamı istermisiniz"

Onaylar manada başını salladı arkasına geçip kolyeyi taktığımda bir pireden azıcık büyük minik tuşuna bastım o andan itibaren boynunu her oynattığında kolye boğazını sıkmaya başladı bir süre sonra nefes alamadığını yardım etmem gerektiğini söyledi yapmacık bir panikle kolyeyl oynamaya başladım ben oynadıkça kolye daha çok sıkılıyordu en nihayetinde yere yığılıp öldüğünde eğilip kolyeyi boynundan çıkardım hazırlandığı aynanın önünde duran mentollü şekeri fark edince paketten çıkarıp ağızına attım böylelikle şeker yüzünden boğulduğunu düşüneceklerdi kolyeyi avucuma alıp özalanın kulisinden çıktım hızımı kesmeden çıkışa yöneldim kapıdaki adama iyi geceler dileyip arabaya bindim

"Eve gidiyoruz"
"Emredersiniz serce hanım"
"Göre bitti fuat yazel hanım demeye devam edebilirsin"

Sustu arabas ölüm sessizliğine bürünürken, eve yakın yolda inemk istedim yürüyecektim kıyafetlerim pek uygun değildi ama kafamı dağıtmam gerekti araba sağda durduğunda indim araba ilerlerken topuklularımı çıkardım ve yürümeye başladım eve yakın arkamdan gelen sesle durakladım

"İyi iş çıkardım beyaz kusursuzdu"
"Yine mi sen"

Arkamdaydı yürüyordu bende yürüyordum

"Bakıyorumda pek memnun değilsin benden"
"Neden memnun olayım önce evime giriyorsun şimdi burdasın benden ne istiyorsun"
"Seni"

Durup aniden arkama baktım ama kimse yoktu bir anda nereye kaybolmuştu hayal mi görmüştüm beynim bana oyun mu oynamıştı hayır emindim onu duymuştum görmüştüm iyide o zaman nasıl bu kadar kısa sürede ortadan kaybolmuştu tebrikler sonunda temiz delirmiştim.

Continue Reading

You'll Also Like

584K 4.7K 4
Olaylar ve kişilerin hepsi kurgudur. Bir kız var doğduğu topraklara aşık, Bir kız var milletine aşık, Bir kız var bayrağına aşık, Ve yine bir kız va...
109K 7K 37
Bakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşları...
275K 14.5K 48
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
841K 75.1K 38
❝Savaşı durduramam ama elime mikrofon alarak insanların sesini duyurabilirim.❞ Savaş kaybolmaktır. Ben bu savaşta kayboldum. Beni babam bile bulamadı...