Çağan efe ak'ın anlatımı...
Korku?
Tehlike anında hissedilen ani ve yoğun hiss demekti.
İnsan çeşitli şeylere korkardı.
Bir hayvandan,insandan,filimden, oyuncaktan,kendinden veya bir başkasından belkide bir başkası için.
Ben çağan efe ak hayatımda belkide ilk defa bir başkası için korkuyordum.
Bir başkasına zarar gelecek,canı yanacak diye hiç korkmadığım kadar korkuyordum.
Belkide ilk defa bu kadar korkuyordum.
O kız bana ilk defa korkuyu tatırdı belkide.
Titrek bir nefes verdim.
Arda:birşey olmayacak.
Dedi benimle beraber yürürken.
Çağan:umarım.
Diyebildim sadece.
Daha fazla konuşmadım.
Arda:Allah aşkına biz demire güvenip niye bu ormana geldik?
Dedi oflayarak.
Çağan:en azından şansımızı deneyelim.
Dedim omzumu silkip.
Cevap vermedi,ormanda yürümeye devam ettik.
Karanlıktı,belkide sadece bana.
Hiçbir şey görmüyor,düşünemiyordum.
Onun burda ne işi vardı?
Koskoca ormanda onu nerde bulacaktım?
Arda:orda birşey var?!
Dedi koluma dokunup.
Gösterdiği yere baktım.
Kulube gibiydi ne çok küçük ne çok büyük.
İçimde bir umut büyüdü.
Hevesle o ev gibi olan yere ilerledim.
Bu karizmanın bu köpek kulubesinde ne işi vardı be Allahım?
Çağan:giriyoruz?
Arda:girelim.
Dedi onunla beraber eve girdim.
Boş gibiydi,boştuda kimse yoktu.
Biraz daha ilerledim.
Birkaç koltuk,tablo,masa ve kurumuş çiçek vardı.
Arda:burda kimse yok.
Dedi odadan çıkarken.
Çağan:burda da.
Arda:konumun burayı gösteriğine emin misin?
Diye sordu.
Tekrar konuma baktım.
Çağan:tam burayı gösteriyor.
Yutkundum.
Çağan:tam buranın altını.
Ardaya baktım.
Onunda gözümde bir telaş gördüm.
Arda:tuana!
Diye seslendi.
Cevap yoktu.
Hızla evde dolaşmaya başladım.
Evet konum tam buranın altını gösteriyordu.
Eyer bir yanlışlık yoksa o burdaydı.
Alt kata nasıl inecektim peki?
Onu orda bulabilecek miydim?
Ne halde bulacaktım peki?
Arda:çağan! Koş gel hemen.
Diye seslendi.
Hiç beklemden yanına gittim.
Merdiven vardı.
Tozlanmış bir halının altına gizlenmişti.
Halıyı kenara çektim.
Merdiven hemen önümde duruyordu.
Hiç beklemeden indim.
Hala kimse yoktu,veya gözüm sadece onu arıyodu.
İçimde bir telaş vardı,ama onu bulacak olmamın mutluluğunuda yaşıyordum.
Bir kapı gördüm.
Önünde birkaç damla kan vardı.
Evet kan!
Hemen oraya doğru gittim.
Arda peşimden geldi.
Kapıyı kolayca açabilmiştim ama içeri girmek pek kolay olmamıştı.
Hayatımda çok fazla kan görmüştüm.
Annemin kanı.
Babamın kanı.
Tanımadığım insanların aknı.
Çoğu zaman kendi kanım.
Benim yüzünden akan kanlar.
Benim akıttığım kanlar.
Benim kanım.
Hiç birinde etkilenmemiştim bu zamana kadar.
Ama şuan yerde yatan kanlı beden hepsinden daha beterdi.
Neden olduğunu bilmediğim akan kanlar hepsinden daha çok canımı acıtıyordu.
Yumuşacık saçları kanla kaplanmıştı.
Dokunmaya dahi kıyamadığım yüzü kıpkırmızıydı.
Ve bütün vicudu.
Canım acıdı.
Ağlamak istedim.
Çağan efe ak ilk defa çaresizdi.
Çağan efe ak ilk defa yıkılmıştı.
Çağan efe ak ilk defa yenilmişti.
Çağan efe ak ilk defa korkuyordu.
Çağan efe ak ilk defa kaybetme korkusunu bu kadar derinden hissetmişti...
Öfkeyle alev aldı bedenim.
Ona bunu yapan kişiyi bulmak istedim önce arda izin vermedi gitmeme.
Arda:çok kan kaybediyor!
Dedi ağlayacak kıvamda.
Arda:o ölebilir.
Dedi titreyen sesiyle.
Arda:çağan ölmesin.
Dedi bana dolan gözleriyle.
Arda:onu yılar sona bulmuşken bırakmasın beni.
Dedi akan birkaç damla göz yaşı ile.
Yılar sonra bulmak mi?
Anlamamıştım ama sorgulamadım.
Arda:durma öyle birşey yap!
Diye bağırdı kanlı bedenine öylece baktığımı görünce.
Elerim titredi.
Onun kanlı bedenine dokunurken hiç olmadığı kadar titredi elerim.
Kucağıma aldım,soğuk bedeni buz kesmemi sağladı.
Hislerimi kaybetim.
Kanlı bedeni beni ölmeye sürüklüyordu.
Ölmüş olsaydım da ona bu şekilde dokunasaydım.
Kör olsaydım da onu bu şekilde görmeseydim.
Yaşam durdu adım atamadım.
Kucağımdaki beden ile öylece kalakaldım.
Yaşadığından bile emin değildim.
İçimi bir korku sardı.
Ya şuan cansız bedenine dokunuyorsam?
Çağan:yaşa...
Diye mırıldandım.
Çağan:yalvarırım yaşa...
İlk defa ona yalvardım.
İlk defa birine yalvardım.
Bu kadın bana herşeyin ilkini yaşatıyordu.
Arda:çağan durma öyle!
Diye bağırdı.
Arda:geç olmadan kurtaralım lütfen.
Dedi dolu dolu gözlerle.
Binadan çıkınca gelen iki arabayı gördüm.
Demir:tuana?!
Dedi saşkınca ve telaşla.
Zeynep:noldu ona?!
Dedi ardaya.
Arda:bilmiyorum.
Dedi kekeleyerek.
Ardayı ilk defa bu kadar kötü görüyordum.
Benim kadar yıkılmıştı oda.
Leya:aman Allahım!
Dedi eliyle dudaklarını kapatım.
Ülkü:yaşıyor mu?
Diye sordu kanlı bedenine bakmamak için gözlerini kapatmıştı.
Çağan:umarım.
Dedim sadece.
Yağız:kim yaptı bunu?
Berat:sence tek sorun bu mu? O ölecek!
Dedi hızla.
Titriyordum o yüzden hızlı yürüyemiyordum.
Onu sıkıca tutuyordum her an kucağımdan alıncak gibiydi.
Arabaya bindirdim.
Kafasını dizime koyup saçlarını okşadım yapabildiğim tek şey buydu.
Yağız:nabzı çok az atıyor ama hala yaşıyor!
Dedi nabzını konturol ederken.
Gükümsedim.
En azından hala benimleydi.
Yağız:çok kan kaybetmiş. komaya girmerme imkanı var sadece bir kelime bile söylese yeter bize.
Dedi arabın ön koltuğuna geçip.
Demir:tıp okuyan öğrenci bir farklı oluyor.
Dedi işi şakaya vurarak.
Yağız tıp okuyordu bu bazı yerlerde çok işimize yarıyordu.
Hala çok kan akıyordu duracak gibi değildi.
Çağan:yalvarırım konuş.
Dedim saçlarını okşarken.
Çağan:sadece bir kelime olsun sesini duyayım lütfen.
Dedim eğilip kanlı saçlarını öpüp.
Çağan:bana yaşadığını beli et...buna çok ihtiyacım var.
Dedim boynuna da bir öpücük koyup.
Cevap vermedi.
Kafamı kaldırmadım.
Beni sarhoş eden kokusu yoktu.
Kan kokuyordu.
Araba hareket eti.
Araba ile oda kımıldadı.
Tuana:yüzük.
Dedi öksürerek.
Tuana:orda kaldı.
Dedi son kez.
Sonra bir dahada konuşmadı.
Parmağına baktığımda alyanstan bahsetiğini anladım.
Çağan:getireceğim.
Çağan:uyandığın an gidip alacağım.
Dedim son kez öpüp.
***
1. Saat.
Ülkü kan görmeye dayanamayarak birkaç kez kustu. En son serum verdiler.
O kadar kötü bir abiyimki kalkıp bit kere bile ona bakmadım.
Arda cama yaslanmış telaşla ne olacağını bekliyor,qrada ağlıyordu.
yağız durmadan onu teseli ediyordu.
Zeynep bir köşeye çekilmiş ağlayarak bekliyordu Berat ona sarılmış teleseli ediyordu.
Leya ve demir ülkünün yanındaydı.
2. Saat...
Hiçbir şey olmamıştı sadece çok fazla kan kaybetiğini biliyorduk.
Perdeyi kapatmışlardı artık onu göremiyordum.
Onu görmek için doktorlara yalvardım hata kriz geçirdim ama hala izin vermiyorlar.
Kapıya yaslanmış kıp kırmızı gözlerim ve elimdeki sigara ile bekliyordum ve kendimi ağlamamak için zor tutuyordum.
Yağızlar gitmem için fazlasıyla çabaldı ama onu bırakmayacağımı söyledim.
3. Saat...
Hala bekliyorduk.
Hiçbir bilgi veriyorlardı.
Bir ara fazlasıyla kan lazım olduğunu söylemişlerdi hepimiz telaşlandık ama nedense ardanın kanı oldu.
Arda kan vermekten korkardı ama ilk defa hiç korkmadan, düşünmeden, beklemden vermişti.
Zeynep hala bir köşede ölmemesi için yalvarıyor ağlıyordu.
Ülkü ardayı teseli ediyordu.
Bilmem kaçıncı paketin sigarası ile hala aynı yerde duruyordum.
6. Saat...
Kimse birşey söylemiyordu.
Hiçbir bilgi veriyorlardı.
Onu görmek istiyordum ama izin vermiyorlardı.
Bir kez daha kriz geçirip serum yemiştim kısa süre sonra eski yerimi geri almıştım.
Yorgundum,uykusuzluktan ölüyordum en çokta onu kaybetme korkusundan aklımı kaybediyordum.
Bütün vücudum oturduğum yerde titremeye başlmalamıştı.
Artık dayanacak gücüm kalmamıştı gözlerimden damla damala yaşlar akıyordu.
8. Saat...
Kalbi durmuştu...