boy in the bubble' taekook

By adorekimh

126K 16.5K 2K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
24 🐾
25 🐾
27 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

26 🐾

1.7K 260 14
By adorekimh

jannabi, summer

🐾

"Genetik araştırmalar sırasındaki yanlış deney yöntemlerinin bir sonucu olduğumuz konusunda ne düşünüyorsunuz, Profesör Han?"

Kaba olmak istememiştim ama ses tonumun da alçak çıkmadığının farkındaydım. Bilim insanlarının bu teoriyi her zaman olanaksız görerek inkâr etmelerinde rağmen aklımı kurcalıyordu. Üzerinde durmamalarının bir nedeni olmalıydı. Klonlama yapabilen bir bilimin ortaya yeni bir tür çıkarması neden olmasındı? Profesör Han gözlerimin içine bakarken tedirgin görünüyordu. Bir cevap bekliyordum lakin saniyeler geçerken ümidim azalıyordu. "Bay Han." dedim sesimi bu kez alçak, tevazu dolu tutmaya çabalayarak. "Kim Jeongguk." diye seslendi, bedenini kürsüye yaslamış hâldeydi.

"Teorine yanlış diyemem. Bilim insanlarının belli bir zaman sonrasında delirdiği kanısına varıyorum. Yeni bir şey bulma ve üretme telaşı içerisine giriyorlar. Bir deneyin yanlışlığı konusunda sana kesin bir hayır diyemem, Kim."

Profesör Han'ın sözleri amfinin buz tutmasına neden olmuştu. Ben de en az onlar kadar şaşkındım. Deney yanlışlığının olabileceğini bile dile getirmek beklenmedikti. Soru dudaklarımdan çıkarken net bir cevap beklediğim söylenemezdi. Profesör Han'ı zorlamak istemiştim. "Nasıl bir deney yapıyor olabilirler ki de, kedi-insanlar ortaya çıkabilir?" Adının Ahyeong olduğunu hatırladığım kızın sorusu Profesör Han'ın bakışlarını benden çekmesine neden oldu. "Kim bilebilir? Bilim insanları delidir, çocuklar. Akıllarından geçenleri saptamak zordur." dedi Profesör Han, soruları keserek ders konusuna döndüğünda hepimizin aklında onlarca soru işareti bırakmıştı.

Ders sona erdiğinde Hoseok ile bina girişindeki merdivenlere oturduk. "Profesör Han aklımızı karıştırmak istedi ve başardı." dedi Hoseok, ona katılıyordum. Aklım karışıktı. Bay Han'ın sözlerinin anlamı hakkında düşünmek ve Kim Namjoon ile konuşmak istiyordum. "Yoongi hyung bu hafta sonu Jeju'ya gidelim diyor. Seokjin hyung ve Jieun noona da gelir." Hoseok'un önerisini değerlendireceğimizi söyledim. Jieun noona ve Seokjin hyung konusunda bir çalkantı olduğunu hissediyordum. Benim evden ayrılışım onların arasında bir şeylerin kopmasına neden olmuş gibi geliyordu. Ne zaman eve gitsem Jieun noona iş için dışarıda oluyordu ve sormaktan çekindiğim o soruların zamanı gelmiş duruyordu.

Kendimi Kim Taehyung'a öylesine kaptırmış durumdaydım ki evin içindekileri görememiş olmaktan pişmandım. Hoseok derslerden sonra ne yapacağımı sorduğunda Seokjin hyung ile buluşacağımı söyledim. Kızgınlığım boyunca yanımda olamadığı için üzgün olduğunu söylemişti telefonda ama kim bilir ben hangi acılarında ondan uzaktaydım. Seokjin hyung konusunda düşünmek beni üzüyordu. Bir ders daha kaldıracak hâlim olmamasına rağmen devamsızlık hakkımı yeterince doldurmuş olduğum için girmek zorundaydım.

Seokjin hyung beni küçük kafenin köşe masalarından birinde bekliyordu. Önünde bir cheesecake, bir de içmekten keyif aldığı kahvesi vardı. Dalgın bakışları duvardaki bir gökyüzü tablosuna takılmıştı. Beyaz kazağının kolları hafif yukarı çekilmişti ve ona aldığım saat görünüyordu. "Hyung." dedim karşısındaki sandalyeye otururken, gözleri beni görmesiyle beraber ışıldadı. "İyi görünüyorsun. Yorgun bekliyordum." diyerek ilk analizini sundu. Ona geçirdiğim duygusal nöbetleri anlatırken gülümsüyordu. "İyi hissetmene sevindim, bebeğim. Senin kendin olman benim için yeterli." derken iç geçirdim, kendim için kahve istedim.

"Hyung, Jieun noona ile ayrılacak mısınız?"

Konuya ortadan girmemi beklemediği açıktı, belki de bu konuşmanın hiçbir zaman olmamasını diliyordu ama buradaydık ve konuşmamız gerekiyordu. "Bir şeylerin farkındasın." dedi ilk, garson kahve fincanını önüme bıraktı. "Kör değilim. Jieun noonayı en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyorum. Onunla telefonda konuşuyorum, mesajladıyoruz ama uzak biri gibi... Hyung, o benim annemdi ve ben anlayamıyorum." dedim, açıklamaya ihtiyacım vardı. "Jieun ile bir senedir anlaşamıyoruz Jeongguk. Her şey tuhaf olmaya başladı, çözemiyorum. Jieun benim aşık olduğum kadın olmaktan çok uzak. Hayat enerjisi değişti, beni sevişi değişti, öpüşü bambaşka oldu. Bitirmemizin en iyisi olduğu konusunda anlaştık." Seokjin hyung fincanını sıkı bir şekilde kavramıştı konuşurken, bir şeylere tutunma ihtiyacı hissettiği belliydi.

Benimle neden en başından konuşmadıklarını merak ediyordum. "Jieun, ilişkinden memnun değildi. Kim Taehyung'tan uzak durman gerektiği konusunda başımın etini yiyordu adeta. Sana söylenemiyordu çünkü aranızı açmak istemedi. Öz baban konusunda da... Seni ondan uzaklaştırdığımı söylüyordu. Sana karışıyormuşum, kendi düşüncelerimi empoze ediyormuşum. Jeongguk, seni biz büyüttük. Nasıl acılar içinde olduğunu gördük. Sen görüşmek isteseydin tek kelime edemezdim ama uzak durmak istemene de sevindim. Bu konu bardağı taşıran son damla oldu, tüm eşyalarını alarak gitti." diye bitirdi konuşmasını. Benim yüzümden tartışmış olduklarına inanamıyordum. "Bay Son'ı görmek istemeyen bendim, hyung. Senin aile adını aldım çünkü benim ailem sen ve Jieun noona." dedim, gerçek buydu.

İnsanların duygu ve düşüncelerinin bu denli değişmesini kabullenemiyordum. Kim Taehyung'u sevmediğim bir anın var olmayacağından emindim ama bir anlık düşüncesi bile midemi bulandırıyordu.  "Jeongguk, tüm bunları yaşamak zorunda olduğun için özür dilerim. Sana iyi ebeveynler olmak için elimizden geleni yaptık ama beceremedik sanırım." dedi Seokjin hyung, yanılıyordu. "Siz sahip olabileceğim en iyi aile oldunuz, hyung. Benim için endişelenme, yetişkin biriyim. Sizi anlıyorum." dediğimde masanın üzerindeki elime uzandı, sıcak dokunuşu bile yeterdi. Onlar benim ailemdi, tüm gerçek bundan ibaretti.

Birkaç gün Seokjin hyungun evinde kalmaya karar vermiştim. Onunla konuşmak, vakit geçirmek bana da iyi gelecekti. "Ben de oğlumu evimde görmeyi özledim." dedi Seokjin hyung, hesabı ödedikten sonra eve gitmek için kafeden çıktık. Taehyung'a nerede olacağıma dair mesaj attım. "Taehyung ile nasıl gidiyor?" Seokjin hyungun sorusu gülümsetti, emniyet kemerimi bağladım ve çantamdaki mangayı çıkararak ona gösterdim. "Romantik bir hareket. Taehyung iyi bir insana benziyor zaten, seni sevdiğini ve koruduğunu görebiliyorum. İyi bir aşkı hak ediyorsun, Jeongguk." dediğinde gözlerimin dolmasını engellemek zordu. Bir hayatım olduğunu hissediyordum. Kim Taehyung yaşadığımı, sevildiğimi, onun olduğumu hissettiriyordu.

"Kendimi eski kedi-insan sevgilisi ile kıyas etmeden duramıyorum, hyung. Onunla yaşadıkları olağan ilişkide olmasının aksine benimle olan ilişkisinde kendini durdurmak zorunda hissediyor."

İçimden geçenleri ondan başka kimseye açık bir şekilde anlatamazdım. "Seni seviyor ve korumak istiyor. Jeongguk, sen tecrübesiz birisin. İlk ilişkin, ilk öpüşün ve ileride ilk sevişmen olacak. Taehyung sana karşı kendini durdurmakta haklı. Ben de bir anda oğlumu kendi dünyası içine çeken birini istemem." dedi Seokjin hyung, başımı sallamakla yetindim. "Bir kızın olsaydı da onunla sevişmek hakkında bu kadar dürüst konuşabilir miydin?" diye sordum ona, reddetti. "Ona yaklaşımım daha güven dolu olurdu. Sana konuştuğum kadar açık olmazdım belki de ama aynı anlamlara gelen başka sözcükler bulurdum." dedi, ben öyle bir durumda nasıl davranırdım, bilemiyordum.

Seokjin hyung ile yaşadığım evi özlemiştim. Kedi yatağım, oyuncaklarım, mama ve su kabım aynı yerlerinde duruyordu. "Son zamanlarda kediye dönüştün mü?" diye sordu Seokjin hyung, ben oyuncaklarımı incelemeye devam ediyordum. Aptal kumaş parçası fare şu an yüzüne bakmadığım bir ürün iken nasıl oluyordu da kediye dönüştüğüm an peşinden koşmadan duramıyordum. "Hayır, o zamandan beri kediye dönüşmedim." Seokjin hyung cevabımı dikkatli bir şekilde inceliyor gibiydi. "Kedi-insanlar, bir insan ile duygusal bağ kurduktan sonra kedi bedenine daha az dönüşür diye okumuştum, doğruymuş. Sana en sevdiğin kurabiyelerden yapayım, özlemişsindir." dedi, açık mutfağa ilerledi. Ona Kim Taehyung'un kolları arasında kediye dönüşmek istemem konusunda sessiz kalsam daha iyi olacak gibi duruyordu.

Sevdiğim kurabiyelerin kokusu evi sararken odamdaydım. Eşyalarımın hepsi yerli yerindeydi. Bir anda kendimi güvenli ortamın içinde bulmuştum, hoşuma gidiyordu. Seokjin hyung bana seslendiğinde çocukluğumdan kalan bir fotoğraf ellerimin arasındaydı. Jieun noona ve Seokjin hyungun arasında, dudaklarımda samimi bir gülümseme, kollarımın arasında ise yeşil dinazorum vardı. O günü hatırlıyordum. Bir eğlence parkında saatlerce eğlenmiştik. Dönemeçlerle inen küçük kayığa binmekten korkmuş, kaçmak istemiştim lakin Seokjin hyung ellerimi tutmuş ve beni korumak için her zaman orada olacağını söylemişti. Onun varlığı benim için yeterli olmuştu her zaman. Aramızdaki sevginin gerçekliği yüzüme çarpıyordu.

Kurabiyeler tabaktaki yerlerini bulmuş, pati desenli bardağım bu kez kahve ile doluydu. "Eline sağlık hyung, kurabiyelerini özlemişim." dedim, beraber salondaki koltuklara geçtik. "Babanı daha sık görmen gerektiğine dair bir işaret bu, küçük bebek. Kendini özletmezsin artık." diye bana şaka yollu sitem ederken gülümsemekle yetindim. Çizmeli Kedi filmini açmıştı bizim için. "Aile olduğumuz zamanları özlüyorum fakat bir şey fark ettim, bizi aile yapan senmişsin. Kendi evine çıktığın andan beri bizim için bir şeyler yolunda gitmemeye başladı. Jeongguk bazen bir çocuk, aile yapar. İyi ki benim oğlumsun." dedi, kelimeleri öyle düzensiz ve sessizdi ki odaklanmadığım sürece duymam zordu. Elindeki kahve kupasıyla gözlerini televizyona dikmişti. "Kim Seokjin." dedim ona, ismiyle seslenmem onu gülümsetti.

"İyi ki benim babamsın."

-

merhaba (⁠◕⁠દ⁠◕⁠)
seokjin'imi özledim.
nasılsınız?

Continue Reading

You'll Also Like

17.4K 1.3K 28
Aşkın matematiği farklıdır Lavinia, ikiden bir çıkınca sıfır kalır.
142K 15K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
54.8K 4.1K 29
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
146K 12.9K 36
eğer düşersem bin defa geri geleceğim, bir milyon kez texting, düzyazı