Tuana:benim bir abim yok!
Dedim defalarca tekrar etiğim gibi.
Ülkü:tuana sakin ol artık.
Dedi oturduğu yataktan elimi tutup.
Tuana:kadının biri gelmiş bana abimin olduğunu söylüyor!
Dedim hızla.
Zeynep:sana değil yanlız tuana naz ak'a söyledi.
Tuana:ne fark eder Zeynep ikiside aynı kişi!
Leya:biliyorum üzgünsüm ama ardaya bu kadar yükselmemeliydin.
Bi an duraksadım.
Haklıydı ardaya tokat atmam gerekirdi.
Ama birden bire bana tanımadığım bir çocuğu savunması canımı yaktı.
Tuana:biliyorum ama bana birden o çocuğu savunması gerip geldi.
Dedim düşündüklerimi onlarla paylaşıp.
Leya:oda ailesi tarafından terk edildi...o yüzden duygulanmıştır.
Tuana:bilmiyorum bana başka birşey varmış gibi geldi.
Dedim yere oturup.
Tuana:sanki ofkeli gibiydi ama öfkesi tek banayadı.
Dedim hepsinin yüzüne teker teker bakıp.
Zeynep:o çocuğun. Suçu olduğunu düşünüyordun belki ondandır.
Tuana:biliyorum.
Ülkü:bir gün abin karşına çıkarsa ne yaparsın?
Dedi aniden.
Hiç düşünmedim aslında.
Bir abimin olduğuna asla inanmıyordum.
Tuana:bunca yıl yokmuş,bu saaten sonra olsa nolur olmasa nolur.
Diye cevap verdim.
Leya:ama sonuçta oda seni tanımıyormuş.
Tuana:biliyorumusun asla umrumda değil.
Dedim arkama yaslanıp.
Abim olması umrumda değildi.
Bu saaten sonra bir abiye ihtiyacım yoktu.
Benim kimseye ihtiyacım yoktu.
Ne o çocuğa ne başkasına.
Görmek istemezdim.
Asla da kabul etmezdim onu.
Benim bir abim yok.
Tamam bu kadar abartmaya gerek yok belkide kadın yalan söylüyordu.
Bir insan neden böyle bir konuda yalan söylesin ki?
Belkide akıl hastası felandır.
Zeynep:takma kafana...belki bir kardeşi olduğunu bile bilmiyordur.
Başımla onayladım.
Ülkü:hadi aşağı gidelim açım ben.
Dedi hızla.
Leya:bir kerede tok olun ya!
Ülkü:sanan ne be? İstediğim kadar yerim bu sadece beni ve göbüşümü ilgilendirir.
Güldüm.
Zeynep:hadi bende açım gidelim.
Dedi ayağa kalkıp.
Elini uzatı.
Uzatığı elini tutup kalktım.
Soradan şeyler konuşarak aşağı iniyorduk.
Diğerleri masadaydı.
Arda yoktu ama.
Gelmeyecek diye düsunüyordum ki taki omzuma çarpıp gidene kadar.
Evet merdivenden hızla gelip omzuma çarpmıştı.
Nerdeyse kendimi yerde buluyordum.
Onun arda ile birlikte gelmiyor olsaydı.
Arda ile birlikte aşağı iniyorlardı.
Arda bana çarpınca eli hızla beni tutu.
?:yavaş arda!
Arda:pardon.
Dedi ama bir kere bile bakmadı.
Dagla geçiyor gibiydi.
?:acıdı mı?
Tuana:niye öpecek misin?
?:öpmemi mi istersin?
Tuana:neden olmasın?
Demir:sevişin birde gözümüzün önünde utanmayın hiç.
İkimizde aynı anda göz devirdik.
Ama utanmadım da değildi.
Aşağı inmem için geri çekildi.
Ona kısa bir gülümseme ile aşağı indim.
Beste:bugün ne yapıyoruz?
Ona ters ters bakmaktan kendimi alı koyamadım.
Yağız:hiç bir şey.
Dedi salatalığı azına atarken.
Beste:buna sen mi karar veriyorsun?
Yağız:istersen gidip tek başına birşeyler yapabilirsin.
Dedi omzunu silkip.
Beste bozulmuşa benziyordu leya ise sırıtıyordu.
Berat:evde de birşeyler yapabiliriz degil mi?
Diye soddu hepimize bakarak.
Leya:olur aslında.
Diyince hepsi onu onayladı.
Berat:arda? Tuana?
Arda:siz bilirsiniz.
Dedi omzunu silkip.
Tuana:işim var.
Diye kısaca cevapladım.
Zeynep:butün gün mü?
Tuana:bütün gün.
Diye cevapladım.
Sonra herkes sesizliğe büründü.
Sesizce birşeyler yedikten sonra odama çıktım.
Dolaptan hızlıca çıkardığım kıyafetleri kısa bir duşun ardından giyidim.
Siyah bir kot pantolan eynı renkte üzerine siyah bir crop giyidim.
Siyah,üzerinde kırmızı sticker olan bir ceket alıp siyah convers ile konbinimi tamamladım.
Ve duşa girereken çıkartığım alyansı geri takıp ,Saçımı da at kuyruğu yapıp aşağı indim.
Leya:istersen seninle gelebilirim.
Demir:evet bana çilekli pastamı yaptıktan sonra gelebilir.
Leya:pastayı sana ülkü yapabilir!
Ülkü:yapamam tırnaklarım ojeli.
Demir:senin yaltıkların daha güzle amaaa.
Diyip leyayı gülümseti.
Tuana:sorun tek gidebilecek kadar büyüğüm.
Leya başını saladı.
Diyerlerine bakmayıp direk evden çıktım.
Sesizce yürümeye başladım.
Napıyordum ben?
Nerdeydim?
Daha ilk gün zorbalık gördüğüm insanlar ile aynı evdeydim.
Yurt dışına kaçmıştım.
Çünkü adam öldürmek ile suçlanıyorduk.
Ne biçim bir insandım?
Bir telefoncuya girip kedime yeni bir hat çıkardım.
Ve bir tane tuşlu bir telefon aldım.
İşim bitikten sonra atacaktım zaten.
Telefonu alıp şehirden uzak bir yere gitim.
Kimse yoktu güneş tam tepemde idi.
Sesizdi tam istediğim yerdi.
Ezbere bildiğim numarayı hemen yazdım.
Telefonu kulağıma yaklaştırıp korkuyla beklemeye başladım.
Seher:alo?
Yutkundum.
Sesiz kaldım.
Nefesimi tutum.
Bu sesi duyacağımı biliyordum.
Nedensizce bir telaşa kapıldım.
Tuana:a-alo.
Diye titreyen sesimle konustum.
Seher:kimsiniz?
Diye sordu bu sefer teker bir süre konusmadım oflama sesleri geliyordu.
Cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım.
Tuana:a-anne?
Karşı taraftan sesler kesildi.
Nefes seslerini bile duymadım.
Birden bir haraketlenme oldu.
Ama ne olduğunu anlayamadım.
Seher:tuana! Kızım?
Sesi hem telaşlı hemde neşeli idi
Tuana:benim.
Dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.
Seher:nerdesin tuana? Nerye gitin? Söyle gelip alalım seni?
Tuana:merak etme anne burası parmaklıkların ardından daha güzel.
Diye cevap verdim derin bir nefes verip.
Oda benim gibi derin bir nefes aldı
Seher:tuana kaçmamalıydın kızım. Geri gel cezanı hafifletiriz yalvarırım geri gel.
Tuana:ben suçlu değilim anne.
Seher:biliyorum kızım biliyorum.
Yalan söylüyordu benim suçlu olduğunu sanıyordu.
Tuana:ben başka birsey için aradım.
Dedim baska birşey sormamaması için.
Seher:söyle kızım.
Dedi sesi ağlamaklıydı.
Tuana:anne...ben bir abim mi var?
Diye sordum hızla.
bunun cevabını en iyi o verebilirdi.
Telefonun ucundan selser geliyordu.
Birden birden bir hıçkırık sesi geldi.
Seher:yok!
Diye bağırdı.
Seher:senin bir abin yok!
Dedi ve ağlamya başladı.
Tuana:anne.
Dedim ilk dafa titremeyen sesimle.
Tuana:bana yalan söyleme.
Dedim karşı taraftan hıçkırık sesleri geliyordu hala.
Seher:bilmiyorum!
Seher:bilmiyorum! Bilmiyorum!
İnsan kendi oğlunu bilmez miydi?
Tanımaz mıydı?
Bir kadın nasıl bu soruya bilmiyorum diye cevap verebilrid.
Seher:o cocuk yaşıyor mu yaşamıyor mu bilmiyorum!
Sustum.
Dondum.
Bu senin bir abin var ama yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum demekti.
Yani abim vardı.
O kadın haklıydı.
Seher:benim bir oğlum yok! Senin bir abin yok!
Tuana:anne.
Dedim titreyen sesimle.
Tuana:neden?
Dedim akan göz yaslarımla.
Tuana:neden öldürmeye çalıştın onu?
Sesim bir duygu barındırmıyordu.
Sher:yapamadım. Bakamadım ona.
Bu muydu?
Bu yüzden mi öldürmek istedi onu?
Cidden mi?
Tuana:öldürmek zorunda değildin!
Seher:napmam gerek bilmiyordum! Küçüktüm tuana...çok küçük...bir çocuğa balamzdım...daha kendimi koruyamazken o çocuğu koruyamazdım.
Tuana:sende daha iki yaşında olan bir çocuğu öldürmeye mi çalıştın!
Seher:başka şansım yoktu!
Seher:çok küçüktüm. Daha çocukken başka bir çocuğa bakamadım,bende bu şekilde ondan kurtulacaktım.
Onu dinlemedim ama o anlatmaya devam etti.
Tuana:beni neden öldürmedin?
Diye sordum birden.
Bana hamile kaldığında da küçüktü.
Beni neden öldürmedi?
Neden ona bunu yapıp bana yapamdı?
O daha çok küçükmüş.
Bir insan sırf küçük olduğu için öz oğlunu öldürür müydü?
Benim annem yapmıştı.
Abimi öldürmeye çalıştı.
Belkide başardı.
Ve belkide abim öldü?
Ağladı,ağladım.
O neden ağladı bilmiyorum ama ben öz annemin beni öldürmediği için ağladım.
Bir gecelik ilişki yüzünden iki kişinin hayatı mafolmuştu.
Birinin ne annesini tanıyordu ne babasını.
Biri hem annesinni tanıyordu hem babası ama ikisinide tanımamak istiyordu.
Annem ağladı.
Bana yalvardı.
Pişman olduğunu haykırdı.
O çocuğu yılarca aradığını söyledi.
Küçük olduğunu söyledi.
Ben ise sadece telefonu kapatım içindeki hattı param parça ettim.
Elimdeki telefonu ağaclara firlatım.
Dizlerimin üzerine çöküp hıçkırarak ağlamya başladım.
Benim bir abim vardı?
Ölü yada diri bir abim vardı!
Daha çok ağladım.
Saatler geçti belki ama ben hala ağlamaya devam ediyordum.
Yere uzadım saçlar toprakla buluştu.
Cenin bir pozisyon alıp tekrar ağlamaya başladım.
Annemden nefer ediyordum.
Bunu hiçbir zaman söymezdim.
Ama artık gerçektende annemden nefret ediyordum.
Annemden de nefert ediyordum.
Babamdan da.
Belkide en çok kendimden.
Belkide sadece nefret etmem gereken kişi kendimdi?
Gözlerim kapanmaya başladı.
Uyuyacak mıydım bayılacak mı?
Kalkmak istedim burda uyuyamazdım.
Kalmadım.
Kendime o gücü bulamadım.
Gözümüde açmadım.
?:merhaba masal güzeli.
Gözümü açmadım.
?:ağlamak seni daha bi güzel yapıya ha?
Ona döndmedim ama o beni net birşekilde görüyordu.
?:ama o kadar içten ağlıyordun ki üzülmedim değil.
Bana doğru yaklaştı.
?:şimdi gitsek iyi olacak.
Dedi yaklaşıp kucağına aldı.
İrkildim.
?:korkma güvendesin.
Dedi parmak uçları saçlarıma deyiyordu.
Anlımdan öptü.
Bir eli ile beni tutmaya çalışırken diğer eli kapıyı açtı.
?:iyi geceler masal güzeli'm.
Dedi kapıyı kapatıp şoför koltuğuna bindi.
Araba hareket etti.
Nereye gittiğimizi bilmiyordum.
ama kalkıp soramıyorum da.
Teker aktı göz yaşlarım.
Ama bu sefer başka birsey için ağladım.
O elaların sahibi değildi...