Kim gerçekten şaka gibi bir gece yaşıyordu şu an.
Chay yatmadan önce "Sınırı geçme." Diyerek aralarına yastık koymuştu ama kendisi defalarca sınır ihlali yapmıştı.
Sırtına en az 3 kez tekme yemiş, iki kez yataktan düşme tehlikesi yaşamış ve bir kez de kafasına bir tokat yemişti.
Artık bir ara Chay'ın bunları kasti yaptığını bile düşünmeye başlamıştı ama uyuduğuna da neredeyse emindi.
En son bacağını Kim'in üstüne attığında Kim derin bir of çekmişti. Saat gecenin üçüydü ve Kim anca bir saat uyumuştu.
"Bunun dinlendirici bir tatil olması gerekiyordu."
Kim böyle düşünürken Chay bacağının yanı sıra bir kolunu da onun üstüne atmış, neredeyse yarı bedenini onun üstüne yerleştirmişti. Kim şu an sırtında yarı bir insan ağırlığı taşıyordu.
Kim kişisel temasları fazla sevmezdi. Sevgilisi olduğu zamanlarda bile şu sarılıp uyuma saçmalıklarını ve saçma sapan el ele gezme muhabbetini yapmazdı. Onun için böyle şeyler çok abes ve anlamsızdı çünkü.
Onun için temas seks sırasında olandan öte değildi. Gereksiz temas sinirlerini germeye yetiyordu.
Ama şu an olan durum gereksiz temastan çok başkaydı. Chay'ın onu öldürmeye teşebbüs ettiğini düşünmeye başlamıştı.
"Yok, uyandırayım ben en iyisi şu çocuğu."
Kim ona doğru bedenini dönmüş ve uyuyan bir Chay ile yüz yüze gelmişti. Chay onun kendisine dönmesi ile başını onun göğüsüne dayamış ve bedenini ona biraz daha yaklaştırmıştı.
"Şey... belki de uyumaya devam etse daha iyidir."
Kim bunu dedikten sonra bi süre Chay'ın yüzünü incelemişti. Sanırım ona ilk defa bu kadar yakından bakıyordu.
Elini istemsizce Chay'ın saçlarına götürdü ve küçük bir çocuk sever gibi Chay'ın saçlarını sevdi bir süre. Bunu yaparken yüzüne istemsizce bir gülümseme yayılmıştı.
"Demek insanlar böyle hissediyorlar." Demişti Kim bakışlarını onun üstünden çekip tavana dikerek. "Bana çok uzak bir his."
Elini Chay'ın saçından çektikten sonra gözlerini kapatmış ve gariptir ki sabaha kadar deliksiz ve güzel bir uyku çekmişti.
....
Sabah Chay ondan önce gözlerini açmıştı. Kendisinin olduğu pozisyonu fark ettiği anda kaskatı kesilirken nefes bile almakta zorlandığını hissetmişti.
Son derece yavaş bir şekilde hareket edip Kim'den uzaklaşmış ve onu uyandırmamaya özen göstermiştir.
"Umarım bunu fark etmemiştir." Diyerek yataktan çıkmıştı Chay. Ne kadar zamandır ona sarılmış halde uyuyordu kim bilir.
Yataktan kalktıktan sonra aynada kendine bakıp üstünü başını düzeltmeye başlamıştı. O an yüzüne anlık bir gülümseme yayılmıştı.
Üstü başı resmen Kim gibi kokuyordu. Bunun onu mutlu etmesi çok saçmaydı, sonrasında daha kötü üzülecekti belki de.
Ama mutlu olmak onun da hakkı değil miydi? Aptallık ediyor olabilirdi ama o an kendisine engel olamamıştı.
"Neye gülüyorsun?"
Kimin sesi ile yerinde sıçramıştı Chay.
"Neye güleceğim, sonunda bu eziyet bittiği için mutluyum sadece." Deyip üstündeki tişörtü çıkarmıştı Chay. Sonrasında yandan kendine başka bir tişört alıp bunu üstüne geçirmişti.
"Merak ettiğim bir şey var." Demişti Kim yatakta doğrulurken. "Birlikte uyuduğun herkese ahtapot gibi yapışıyor musun?"
Chay böyle bir soru beklememişti. Kim'in fark etmemesi için ettiği dualar yanıtsız kalmış gibi hissediyordu.
"Genelde onları yataktan atıyorum. Ayrıca madem farkındaydın, beni neden uzaklaştırmadın?"
"Bütün gece beni tekmeledikten sonra sakin durduğun tek pozisyon olduğu için."
"Anlıyorum." Demişti Chay ona yandan bir bakış atarak. "Giyin hadi, eve dönelim artık."
"Çok huzurlu uyuyordun ama. Sevdin sanırım yerini. Arada bir uyumak için omzumu kullanabilirsin."
Chay sakin olmak adına bir nefes alıp vermişti.
"Seni nasıl yataktan atmam ya ben?"
....
Chay ve Kim eve döndükten sonra 4. Haftanın ilk günü de böylelikle başlamıştı. Chay ve Kim başta tatillerinden birazcık bahsetmişler ve Öykü hanım yeni konsepti açıklamak için onlara katılmıştı.
"Evet arkadaşlar, üçüncü hafta geride kaldı ve yepyeni bir haftaya hep birlikte merhaba dedik. Biliyorsunuz ki önümüzdeki birkaç hafta boyunca eve yeni adaylar gelmeyecek. Ve ekip olarak her hafta oda değişikliği yapmanın meşakkatli bir iş olduğuna karar verdik ve şöyle bir karar aldık."
Öykü hanım elindeki kağıtlara bakmıştı bir süre.
"Bu hafta oda değişikliği gerçeklesmeyecek, herkes yine aynı odalarında kalacak ama haftaya oda değişikliği yapılacak. Nasıl olacağını öğrenmek ister misiniz?"
Herkes onaylar bir şeyler söylemişti.
"Biliyorsunuz elimizde toplamda 4 tane iki kişilik odamız var. Biz ekip olarak çift temasını destekliyoruz. Bu yüzden çift odalarını 4 çifte verme kararı aldık. Yani şöyle, şu an resmiyette evde iki çiftimiz var. Haftaya o iki kişilik odalardan ikisine onlar yerleşecek. Geri kalan 2 oda içinse... size bir haftalık bir zaman tanıyoruz. Resmiyette çift olduğunu en erken açıklayan o iki çifte de diğer iki oda tahsis edilecek. Kalan odalara da diğer yarışmacılar rastgele dağıtılacak."
"Peki bu odalar bu saatten sonra değişecek mi?" Demişti Magnus elini kaldırıp.
"Çift odaları değişmeyecek ama diğer odalar değişebilir. Yine de birkaç hafta boyunca odalar haftaya belirlenen düzende ilerleyecek. Sorusu olan var mı?"
Vegas elini kaldırmıştı.
"Yani şimdi mesela biz Pete ile resmiyette bir çift olduğumuzu açıklarsak haftaya düzenlenecek odalarda bizim de bir odamız olacak, öyle mi?"
"Aynen öyle, doğru anlamışsın. Şu an için Kinn- Porsche ve Magnus- Alec çiftinin odaları var. Onlar hariç iki çift daha arıyoruz. Bu hafta o iki çifti bulursak odaların sahiplerini de bulmuş oluruz. Ama bulamazsak... o odalara da rastgele adaylar yerleştirilecek. Bu yeni düzen hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Alec senden başlayalım."
"Ben bu konsepti beğendim Öykü hanım. Hem Magnus ile aynı odada olacağım hem de diğer çiftlere de kendilerini açıklama konusunda bir fırsat tanınmış olacak. Gayet makul ve mantıklı bence."
Öykü hanım Alec dışında birkaç kişiden daha fikir almıştı. Daha sonrasında herkesi düşünme ve konuşmaları için yalnız bırakmıştı.
....
Vegas da Pete de düşünceliydiler. Pete bir oda için Vegas ile ilişkiye başlamak doğru mu onu düşünüyordu. Sonuçta bu şey çocuk oyuncağı değildi.
Ama bir şekilde buna vesile de olabilirdi. Vegas'ın kendisini nasıl ve ne şekilde istediğini bilmiyordu çünkü. Ya da doğru olay şey bu muydu emin değildi.
Vegas da benzer şeyler düşünüyordu. Pete ile henüz bir ilişki istemiyordu ama haftaya onunla başka odalarda olma düşüncesi de hoşuna gitmemişti. Pete ile daha yakın olup onu tanımak da istiyordu.
İkisi yan yana otururken birbirlerine tek kelime dahi edememişlerdi.
Onların haricinde Tay ve Jace tarafında da benzer bir karmaşa vardı. Jace elbette Tay ile bir ilişki istiyordu ama bu şekilde ilişkiye başlamak doğru gelmiyordu. Tay da Jace de iki taraflı olarak bunu istemezlerdi.
Bu yüzden onları ikna etme görevi Magnus ve Alec'e düşmüştü.
Magnus, Tay ve Jace'in yanına giderken Alec de Pete ve Vegas'ın yanına gitmişti.
"Ee ne zaman açıklıyorsunuz ilişkinizi?" Demişti Magnus Tay'ın omzuna kolunu atarken. Tay ona küçük bir bakış atmışsa da Magnus onu takmamıştı
"Böyle bir şey için açıklamak saçma değil mi Magnus?"
"Şu an açıklamak için en doğru zaman bence." Demişti Magnus gülümseyerek. "Tay yanlışlıkla Time ile aynı odaya düşerse ne yapacaksın Jace?"
"Ne mi yapacağım?" Demişti Jace sinirle çıkışıp. "Öyle bir şeyin olmasına izin vermem."
"O zaman izin verme Jace." Demişti Magnus arkasına yaslanıp.
O sırada Alec de Vegas ve Pete'i gazlamaya çalışıyordu.
"Pete istemediğin birisiyle aynı odaya düşerse ne yapacaksın. Hem de birkaç hafta boyunca kalacak o odada."
"Alec, beni gazlamaya çalışma."
"Sadece söylüyorum ben. Düşünsene, Raphael ve Time ile aynı odaya düşen bir Pete. Kurtlara kuzu emanet etmek gibi..."
"Alec, amacın ne senin?" Demişti Vegas arkadaşına bakarak. "Gidip Magnus ile ilgilensene sen."
"Onun da işleri var şu an. Ama ben sizin yerinizde olsam elimi çabuk tutardım. Sizden önce açıklayacak birileri olursa bu evde işiniz çok zor olabilir çünkü..."
....
Benim KimChay açıklamaz, yine bana hüsran bana yine hasret var...