GECE KELEBEĞİ |DÜZENLENİYOR

By beyzanuria_

145K 8.1K 6.8K

Ateş kahvesi gözleri öyle bir parlıyordu ki, karşısında kim olursa olsun gözünü dahi kırpmadan yok edebileceğ... More

[1. BÖLÜM]: KADERİN İPİ
[2.BÖLÜM]: RUH PRANGALARI
[3. BÖLÜM]: KAÇ ATEŞ GÜZELİ
[4. BÖLÜM]: SAKLAN-KAÇ
DUYURU I
[6. BÖLÜM]: KUMRAL KAPLAN
[7. BÖLÜM]: ÖLÜMÜN KIYISINDA
[8. BÖLÜM]: ÖLMEK İÇİN ÇOK ERKEN YAŞAMAK İÇİN ÇOK GEÇ
[9. BÖLÜM]: PRENSİN PRENSESİ
[10. BÖLÜM]: ÇAKMA SARIŞIN
[11. BÖLÜM]: KAPLAN DEĞİL KEDİCİK
[12. BÖLÜM]: AŞK MATEMİ
DUYURU II
[13. BÖLÜM]: KAPLAN'IN ZAAFI
[14. BÖLÜM]: KARANLIĞIN KAPLANI
[15. BÖLÜM]: KARACA'NIN KIZI
[16. BÖLÜM]: KAN MAKYAJI
[17. BÖLÜM]: ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA
[18. BÖLÜM]: 15. YAŞ HEDİYESİ
[19. BÖLÜM]: KÜL KABUSLARI
[20. BÖLÜM]: KARANLIK YOLLARIN AYDINLIĞI
[21. BÖLÜM]: GERÇEK LİDER
[22. BÖLÜM]: ATEŞ VE BARUT
[23. BÖLÜM]: GÖLGE
[24. BÖLÜM]: SOKAĞIN SESSİZ ÇOCUKLARI
[25. BÖLÜM]: MAVİ AKÜLÜ ARABA
[26. BÖLÜM]: SADAKAT'İN KÜLLERİ
[27. BÖLÜM]: KELEBEĞİN GÖZYAŞLARI
[28. BÖLÜM]: SADAKAT Mİ İHANET Mİ?
[29. BÖLÜM]: KAN KADEHİ
[30. BÖLÜM]: KIRIK ANILAR
[31. BÖLÜM]: YALANLAR CEHENNEMİ
FİNAL: KAPLAN VE KELEBEĞİN MASALI

[5. BÖLÜM]: ATEŞLİ KELEBEK

6.4K 367 389
By beyzanuria_

OYLAMAYI UNUTMAYIN LÜTFENNN

Ben bu düşüncelere dalmışken dışardan gelen gök gürültüsüyle yerimden sıçradım. Tam da zamanıydı yağmurun. Ben hiçbir zaman gök gürültüsünden uyuyamamıştım çünkü bana kaplanları hatırlatıyordu ve Buray bana küçükken 'gök gürültüsü varken uyursan kaplanlar gelir' diyordu. Evet biliyordum öyle bir şey yoktu ama travma kalmıştı işte. Hay ben şansımı...

Acaba Asrın'ın yanına gitsem kızar mıydı?

Odanın kapısının kırılırcasına açılmasıyla yerimde sıçradım ve bu yataktan düşmeme neden oldu. Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktığımda kapının kenarına yaslanmış, sırıtır vaziyette duran Buray'ı gördüm. Korkuyla bir iki adım geriye gittiğimde dudakları hazla yukarı kıvrıldı.

''Benden korkmanın bana verdiği hazzı tahmin bile edemezsin Gece.'' kafasını yere eğip gözlerini kapattı ve başını ağır ağır sağa sola salladı.

''Kalk, gidiyoruz.'' dedi tek düze bir sesle.

''Ne-nereye?''

''Madem uyuşturucu ticareti yapacaksın, öğrenmen gereken şeyler var.'' ne zaman öğrenmişti uyuşturucu ticareti yapacağımı?

''Asrın arabada bekliyor, 5 dakikan var.'' bir şey dememe izin vermeden çıkıp gitti. Hızlıca dolaba yöneldim. Dolabı açtığımda karşımda Asrın'ın kıyafetleri olduğunu görünce afalladım. Elime ilk gelen beyaz sweatshirt ve gri eşofmanı alıp giyindim. Tabiki ikisi de oldukça büyük olmuştu. Eşofmanın iplerini sonuna kadar sıktım ama sweatshirt için yapabileceğim bir şey yoktu.

Vakit kaybetmeden dışarı çıkınca Asrın'ı siyah Range Rover'ın önünde sigara içerken görmemle sıkıntıyla derin bir nefes verdim. Dışardan bakılınca fazlasıyla nefes kesici gözüküyordu ama bir katilden fazlası değildi. Gözlerim Range Rover'a kaydı. '06 ASR 2492' bu plaka bana bir yerden tanıdık geliyordu. Tabi ya, Buray'ın arabasının plakasının sonu da 2492'ydi.

Yavaş adımlarla Asrın'a yaklaştığımda beni yeni fark etmiş olacak ki gözleri bir süre üstümde oyalandı. Giydiklerimi görünce yüzünde her zamanki sırıtışı belirdi.

''Üstündekiler yakışmış.'' eğlenir bir tavırla söyledikleri üzerine kaşlarımı çattım.

''Başka kıyafet yoktu, mecbur kaldım.''

''Eğer yan dolabı açsaydın orada sana uygun kıyafetlerin olduğunu görürdün, ama eğer illa da seninkileri giyeceğim diyorsan, istediğin zaman alabilirsin.''

Dediği şeyle donup kalmam kahkaha atmasına sebep oldu. Tam arkamı dönüp eve geri girecekken koluma sarılan eli gitmemi engelledi.

''Geç kalıyoruz.'' gözleriyle ön koltuğu işaret ettiğinde mecburen dediğini yapmak zorunda kaldım. Kapıyı açıp oturduğumda bir kez daha güldüğünü duydum. Şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırıp ısınmasını bekledikten sonra yola çıktık.

''Nereye gidiyoruz?'' dedim çekingen bir tavırla.

''Buray söylemedi mi?'' sesindeki şaşkınlık Buray'ın yine kafasına göre hareket ettiğinin en büyük kanıtıydı.

''Bana 'madem uyuşturucu ticareti yapacaksın, öğrenmen gereken şeyler var.' dedi.'' Bu dediğimden sonra kahkaha atmaya başladı. Anlamaz gözlerle ona bakınca gülerek yanağımdan makas aldı.

''Benim saf avım, seni böyle çok kandırırlar.''

''Nereye götürüyorsun o zaman beni?!''

''Kaçırıyorum.'' dedi gülerek.

"Sanki yapmadığın şey! Nereye kaçırıyorsun!" Sinirlenmem onu daha çok keyiflediriyordu.

"Hmm bi düşünelim, ilk önce Gürcistan oradan da aktarmayla Almanya. Uyar mı?" Tek seferde hepsini birden deyince durup biraz düşündüm.

"Uyar, dur ne?!'' deyince yine ve yine güldü.

"İndir beni gelmiyorum ben."

"Gelir misin demedim, gidiyoruz dedim."

"Gelmiyorum zorla mı götüreceksin. Bu suç biliyorsun değil mi!" Sesimin yükselmesiyle boynundaki damarlar belirginleşti. Sanırım asla sevmediği 2. Şey de ona bağırılmasıydı. 1 şey ise kesinlikle sözünün dinlenmemesi.

"Gece," dedi sinirli sesini bastırmaya çalışarak. "Ses tonuna dikkat et, beni istemeyeceğim şeyler yapmak zorunda bırakma."

Sert ve kendinden emin çıkan sesinden sonra seslice yutkundum ama o konuşmaya devam etti.

''Beni hafife alma Gece, asıl korkman gereken kişi Buray değil.'' korkak ve anlamaz gözlerle ona bakınca bı anlığına gözlerimiz kesişti.

"Neden mi?" Dedi alaylı sesi ve beni daha da korkuttu. ''Çünkü yanında bir kaplan duruyor.'' Kaplan kelimesine yaptığı vurguyla hızlıca gözlerimi kapattım.

"Aç gözlerini" kapalı gözlerimin ardına Buray'ın siması gelince korkuyla bağırıp ellerimi yüzüme siper ettim.

"Gece, sana bir şey yapmayacağım." Sinirli sesini duyunca göz pınarlarımdaki damlalar yavaş yavaş kendini bıraktı.

Asrın'ın bir eli direksiyonu tutarken diğer elini bana doğru uzatıp yüzüme siper ettiğim kollarımı tutmaya çalıştı ama ben geri çekilince istediğini yapamadığı gibi sinirli solukları da arttı.

''Gece'' dedi adımı zikredercesine. ''bir şey yapmayacağım'' sıkıntıyla derin bir nefes verdi. ''Asrın Karaca tavsiyesi.''

Son dediği şeyle birlikte ellerimi yavaşça yüzümden çektim ve dolu gözlerimi buluşturdum ateş kahveleriyle. Gözleri öyle bir yoğun bakıyordu ki bana, toprağına gömülüyordum adeta. Gözlerim öyle bir yoğun bakıyordu ki ona, ormanımda kayboluyordu adeta.

''Şunu yapmayı kes!'' sert sesiyle birlikte ne zaman durdurduğunu bilmediğim arabayı tekrar çalıştırdı. Arabanın hızı an be an artıyordu. İbre artık son raddeyi gösterdiğinde elim korkuyla Asrın'ın vitesteki eline gitti. Bu yaptığımla vücudu kasıldı ve birden sertçe en sağ şeride geçip kulak tırmalayan bir sesle birlikte durdu.

Bu zamana kadar belki de görüp görebileceğim en sinirli haliyle bana doğru döndü. Titreyen ellerimi bacaklarımın altına saklamaya çalışarak ürkek gözlerle Asrın'a doğru döndüm.

"Özür dilerim bilerek yapmadım sen aniden hızlanınca bende korktum ve-" konuşmamı engelleyen şey Asrın'ın sıcak dudakları oldu.

Beni o kadar kısa bir süre öptü ki ne olduğunu idrak edemedim. Saniyelik bir şey bile kalbimin bu denli hızlanmasına yetmişti.

"Kalbine sahip çık, ritmi sinirimi bozuyor." Söylediği cümle sitem cümlesi olmasına rağmen sesi oldukça keyilfliydi.

"Ben ne yani şimdi sen az önce beni?" Panikle iki elimle yüzümü kapatınca Asrın gülerek arabayı çalıştırdı. Kafamı dağıtmak için ellerimi usulca yüzümden çektim ve çekingen bir tavırla radyodan önüme ilk gelen şarkıyı açtım. Şarkı güzel başlamıştı belki biraz olsun az önceki yaşananları unuttururdu bana.

Düşünsem ne olur düşünmesem
Beni çılgına çeviren neydi?
Dirensem ne olur direnmesem
Ten eşini seçiyor haydi, 

Hadi deli oğlan
Hadi belime dolan
Hele bi' öp bakalım
Kızı dudağından...''

Son duyduklarımdan sonra gözlerim yerinden fırlarcasına açıldı. Göz ucuyla Asrın'a baktığımda sırıtarak yola bakıyordu ama aklından geçenleri anlamak zor değildi. 

''Bu şarkıyı sevdim ben, ismi ne?'' sorunun altında yatan anlamı anladığımda utançla başımı öne eğdim. 

''Hadi deli oğlan, Hadi belime dolan.'' gülerek şarkıyı devam ettirdiğinde daha çok utandım. ''Hele bi öp bakalım, kızı dudağından.'' bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eli usulca çeneme doğru gitti ve ona bakmamı sağladı.

"Bizim kız biraz fazla utangaç sanki." Gözlerim gamzelerine takıldığında dudağının kenarı biraz daha yukarı kıvrıldı.

"Hoşuna gidiyor dimi?" Dediği şeyle kaşlarımı çattım. Anlamaz gözlerle yüzüne baktığımda gülerek devam etti.

"Bana böyle hayran hayran bakmak."

"Hayır yani ne! Sana öyle bakmıyordum buda nerden çıktı?"

"Ben yanlış görmüşüm demekki." Alaycı sesiyle birlikte aklına bir şey gelmiş gibi dudaklarının kenarı tekrardan yukarı kıvrıldı.

"Sıkı tutun ateş güzeli." Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki arabanın hızını tekrar arttırınca susmak zorunda kaldım.

"Ya-yavaşla." Titrek çıkan sesimle kahkaha attı.

"Hmm, tch. Canım yavaşlamak istemiyor, aksine daha da hızlanmalıyız bence." Gazı köklemesiyle elim hızlıca Asrın'ın eline gitti.

Şaşkınca bir elime bir yüzüme baktı. Bunu iki kez tekrar etti ve yüzüne her zamanki bilindik sırıtışını yerleştirdi.

"Birileri korktu mu sanki ne?" dedi ve gülerek devam etti. 

"O tırnak izlerinin elim yerine sırtımda olmasını tercih ederdim ateşli kelebek." İmali cümlesiyle birlikte kafamı öne eğdim, az önce resmen bana ayıplı şeyler ima etmişti.

Göz ucuyla bana bakıp biraz daha hızlanınca tırnaklarımı tekrardan eline geçirdim. 

"Allah'tan korkmuyorsun ateş güzeli, korksan ne olurdu kim bilir."

"As-Asrın dur artık, lütfen."

"Niye? Korkmuyordun hani?"

"KORKUYORUM ALLAH'IN CEZASI KORKUYORUM DUR ARTIK!" Bağırmamla arabanın hızı yavaş yavaş normale döndü. Ben derin bir nefes alırken Asrın her zamanki gibi gülmeyi ihmal etmiyordu.

"Şunu baştan söylesen de beni uğraştırmasan olmazdı dimi ateş güzeli."

Tam bişey diyecekken karnımın guruldamasıyla bütün ciddiyeti bozulmuş, kahkaha atmaya başlamıştı.

"Miden senden daha konuşkan, 15-20 metre ilerde bı benzinlik var oradan bişeyler alırız."

Dediği gibi 15-20 metre ilerdeki benzinlik görüş açımıza girdiğinde hevesle yerimde dikleştim ve ellerimi arabanın ön göğsüne koydum.

Asrın bana baktığında yüzünde anlamsız bir tebessüm oluştu. Arabayı park edip birlikte mini markete girdiğimizde eliyle işaret yaptı. Koşarak reyonları gezmeye başladım ve elime her gelen abur cuburu aldım. Asrın yanıma geldiğinde şaşkınca elimdekilere baktı. Yüzündeki ifadeyi görünce gülmemek için kendimi zorlasam da pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Aldıklarında doğru düzgün yiyecek bir şey yokki."

"Nasıl yok ya? Bu kadar şeyi boşuna mı aldım ben." Resmen iki saniyede moralimi bozmuştu gıcık adam.

"Yüzünü düşürme hemen." Yanımdan geçip beni beklemeden yürümeye başladı. "Umarım soğuk sandviç seviyorsundur ateş güzeli."

Soğuk içeceklerin olduğu bölüme doğru yürüdük. Asrın dolabı açıp içinden iki tane soğuk sandviç aldı ve bana doğru döndü.

"İçecek olarak ne içersin?" Biraz düşündükten sonra hevesle,

"Çilekli süt!" Diye bağırdım. Bu dediğimle yüzünü buruşturduğunda umursamazca omuz silkip çilekli süte uzandım. Zar zor da olsa elime alıp kasaya doğru yürüdüğümde Asrın söylenerek peşimden geliyordu.

"Soğuk sandviç ve çilekli süt mü? Nasıl bir damak zevkin var senin?"

"Seninkinden çok daha iyi merak etme."

"Eminim öyledir ateş güzeli."

Kasanın önüne geldik. Elimdeki abur cubur yığınını kasaya koyunca kasiyer çaresizce yüzüme baktı. Sanırım çok yorulmuştu ve bende dinlenmesine izin vermeden önüne koca bir yığın abur cubur yığmıştım.

Yaklaşık 2 dakikalık beklememizin ardından sonunda abur cuburlar bitti ve kasiyer bize ödenecek tutarı söylediğinde gözlerim yuvarlarından çıkacak sandım.

"Toplam 1697 lira 50 kuruş."

"1697 lira mı?" Dedi Asrın. Ben 'sadece soğuk sandviç ve içecekler gerisi kalsın' demesini beklerken o beni bozguna uğratacak bir cümle kurdu.

"Bende bir şey sanmıştım." Cüzdanında tomarla para çıkardı ve kasiyere uzattı. Kasiyer parayı sayarken bende hızlıca aldıklarımızı poşete koydum.

Kasiyer parayı kasaya koydu ve tam para üstünü uzatacağı zaman Asrın,

"Üstü kalsın." Dedi ve beni itekleyerek çıkışa doğru yürümemi sağladı.

"Üstü kalsın dediğin miktar 400 liraydı farkında mısın?"

"Evet? Sen neden bu kadar şaşırdın ki?"

"Hiç ya öylesine."

Arabaya geldik ve poşetleri arka koltuğa bıraktık, yaklaşık 15 poşet arabanın arka koltuğunu tamamıyla doldurunca mahcubiyetle Asrın'a döndüm.

"Sanki biraz fazla mı olmuş?"

"Bence az bile, bir dahakine hatırlat en az 25 poşet dolduralım." Demesiyle gülmeden edemedim.

"Ciddiyim Asrın, fazla olmuş birazını geri iade etmeliydik."

"Bende ciddiyim ateş güzeli, bunlardan birini bile iade etmeyeceğiz."

Arabaya bindiğimizde arka koltuğa uzanıp sandiviçleri ve içecekleri aldım. Asrın benim aksime çilekli süt yerine kola almıştı. Damak zevki sıfır cidden.

Elimdeki kola ve sandiviçi Asrın'a uzattığımda eliyle gerek yok işareti yaptı.

"Şimdilik aç değilim, belki sonra." Sandiviçini geri yerine koydum ve hevesle kendi sandiviçimi açıp büyük bir lokma aldım.

"Bu kadar aç olduğunu bilseydim benzinliğe daha önce uğrardım."

"Bondo bolmoyodom bo kodor ac oldoğomo."

"Hangi dilde konuştun sen az önce." Gülüşleri her seferinde beni etkisi altında bırakmayı başarıyordu.

'Bilmem' dercesine omuz silktim. Sandiviçimi bitirince çilekli sütümden son yudumu almak için dudaklarımı çilekli süte yaklaştırmıştım ki Asrın benden önce davranıp çilekli sütümden koca bir yudum aldı.

Kocaman açtığım gözlerimle ona baktığımda o sadece sırıtmakla yetinmişti. Ettiği küfürle birlikte yola bakınca ilerdeki çevirmeyi gördüm. 'Ne yapacağız?' dercesine Asrın'a baktığımda yola bakarak,

"Sıkı tutun." Dedi ve gaza yüklendi.

5. Bölümün sonu

Bölüm nasıldı?

Gecenin damak zevki nasıl?

Sizce Asrın ve Gece neden yurtdışına gidiyor? Ve Buray nerde?

Gelecek bölüme kadar ölmeyin haaa wjxjeuxhehcjshwq

Sınırımızzzz 10 vote 15 yorum (bölüm uzun ya ondan)

Bundan sonra bölümler daha kısa sürede gelir şimdilik öptümmmmm ~spyke_light

Continue Reading

You'll Also Like

2.8M 145K 57
Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela a...
228K 56 2
#romantik #komedi #dahası da #var! #pek #tabii #ki #aşk #💕 #🍸👠🕯️ #👩‍❤️‍👨 Hikayemi 20 Ocak 2022 tarihinde yayından kaldıracağım lütfen ona göre...
ELZEM By Medine Nur Karatas

Mystery / Thriller

20.7K 965 31
Gözlerimin kaydığı yeri görmüş olmalı ki güldü gülüşü çok güzeldi bana yaklaştı elim tişörtüne gitti onun izni ile üzerinden çıkardım. Ortam bir anda...
3.2K 752 22
🔮 21.yy içerisinde hayat süren beş kadim renk, beş ayrı Disiplin ve yüzlerce hayat ışığının bir araya getirdiği sırlar, gizemler, İhanet ve kehanetl...