Merhaba arkadaşlar uzun süre sonra 10 cü bölümle yeniden karşınızdayım. Bu hikaye Araz, Aylin, Sadi, Songül, Gelsin Hayat Bildiği ve Tarihi Kurgu seven her kes içindir. Bu hikayenin gerçek tahirle hiç bir alakası yokdur sadece GHBG fanfiction olarak yazılmakdadır. Bölüm çok uzun değil am umarım yinede sıkılmadan okursunuz. Bu arada farklı başlıklarla hikayeni bölmekde amacım kim hangi kısmı isterse onu okusun. Muhteşem Yüzyıl ArLin ve SadGül karışık Tarihi Kurgu hikayemi okuyacak olan her kesi selamlıyorum ve eğer beğenirseniz yorum ve votelerinizi görmek beni çok sevindirir. Her kese iyi okumalar.
Sevgiyle kalın💞
Bölüm İçerikleri💕✨
#SongülHatunKaçırılmaSahnesi🔥
#SongülHatunAksiyonSahnesi⚔️
#İkiTayfanınSavaşı🗡️
#ÇerkezGüçlüSongül 🐎
#KanKorkusu🩸
#Pusu
#YaralanmaSahnesi🥀
#SadGülTarihteİlkKarşılaşma💞
#SadGülBaşlıyor💘
#MuhteşemAksiyonSahneleriSadGül💟
#SongülHatunuKaçıranlarKim?🆘
Arka Fön Müzikleri 💞 🎶
💞SadGül💞 Tarihte İlk Karşılaşma Bölümü💞 Aksiyonlu⚔️
Songül Hatun Aksiyon Sahnesinin Devamı. Songül Hatunu Kaçıranlar Kim?✨🔥
On beş kişilik yüzü kapalı haydutlar iki kişilik askerlerin üzerine doğru geliyordu.
Asker1 hançerini çekerek Asker2 ye yaslanıp: Ulan diğer askerleride gönderdik. Şimdi biz ikimiz nasıl baş edeceğiz bunlarla.
Asker2: Bilmiyorum ama şu an konuşmanın bir faydası yok gibi. Hadi üç diyince saldırıyoruz.
Her iki taraf bir birine saldırmağa başladı. Songül hatunu daha önce kaçıranlar şu an sadece iki kişi olmalarına rağmen iri yapılıydılar ve belliki çok güçlü olan askerler seçilmişti Songül Hatunu kaçırmak için. Hançerler havada oynuyor, her tarafı kanlar bürüyordu. Songül Hatunsa ne yapacağını şaşırmış öylece durup bekliyordu. "Ben şimdi ne yapacağım? Düşün Songül düşün. İki grupta seni kaçırmak peşinde olan askerler. Eyvahlar ola bu işin içinde çok kötü bir iş var. Yoksa bu yeni gelenler beni bunlardan kurtarmaya mı gelmiş?" diye düşünüp bir anda teslim olmağa karar verdi ve bir kaç adım öne gitti sonra aklına gelen şeyle yerinde durup kala kaldı.
Songül kendi kendine "Bilemezsin Songül bilemezsin hangisi hayır hangisi şer. Elbet ikisinden biri hayır biri şerdir ama bunu tayin edecek ne gücün ne de zamanın yok" diyip geri çekilerek ayağı bir cesede takılarak yere düştü.
Tam bu anda pusucu askerlerden biri onun üzerine doğru gelmeye başladı ve Songül Hatun korkuyla kollarını tutup çaresizce durmuştuki asker1 bu adamı hançerinin darbesiyle vurup yere serdi. Songül Hatun teşekkür eder gibi asker1 e başını salladı ve kendi kendine "Bak Songül bunlar seni öldürmek istese bu adamı öldürmezdi dimi? Ama o zaman da nereye götürüyorlarki seni? Yaveri de elimden aldılar. Ah Yaverim ah. Ah vıyyy dillim kim bilir nerelerdesin, senin başına neler geldi şimdi...Olmaz Songül asıl bir Çerkez gibi davran ve kimseye güvenme!"
Sonra yanında kanlar içinde yatan askere bakmaya başladı. İçi bir fena oldu. Çocukluktan kalma bir kan tramvası vardı yeşile çalar ela gözlü Songül Hatunu kan kokusu bile onu bayıltmaya yetecek kadar güçlüydü.
Songül Hatun savaşan askerlere ve birde yerde yatan ölü askere bakarak gözlerini yumup kendi kendine: Şimdi olmaz Songül şimdi kendinden geçemezsin. Eğer şimdi bayılırsan bir daha nerede uyanacağını asla tahmin bile edemezsin. Sen Songülsün, bir Çerkez kızısın, yedi yaşından beri kılıç kullanan o cesur kız sendin işte. Hadi bir kez daha" diyip elleri titreyerek yerde yatan adamın elinde hançerini almak için elini uzattı. Eli hançerden önce yere su gibi yayılan kanın ağır dokusuna dokununca refleks olarak elini bir anda geri çekse de daha sonra "Hadi başara bilirsin hadi" diyip derin nefes alarak titreyen elini tekrar o kanın içine sokarak hançeri eline aldı ve ayağa kalktı. Kan kokusu Songül Hatunu ayağa kalkarken başını hafiften döndürse de arkasındaki ağaca yaslanarak bulanan miydesini, korku ve heyecanla deli gibi hızla atan kalbini az biraz sakinleştirip savaşan askerlere doğru baktı.
Tam da o sırada pusucu askerlerden biri asker2 ni tam kalbinin orta yerinden hançerledi. Songül Hatunun bedenini daha da beter bir korku sardı. His ediyordu bu adamlar tekin değil ve bir öncekiler kadar ona nazik davranmayacaktılar. Yeni gelen askerlerin yüzlerindeki tiksindirici ifadeyi gördükçe kendi kendine " Eyvah bu adamlar kesin benim sonum olacak. Şimdi ya kaç ya da öl Songül" diyip arkasına bile bakmadan o an adrenalinin verdiği gücle geriye doğru kaçmaya başladı.
Haydutlardan biri kızın kaçtığını fark ederek yanındakına "Hatun kaçıyor lan!" diye bağırdı. Oda "Koş lan hemen ikimiz onun ardınca gitmeliyiz" dedikten sonra ikisi hepberaber kızın ardınca koşmağa başladılar.
Songül korkuyla arkaya baktığında "Eyvah geliyorlar" diyip daha da hızlı koşmaya başladı ve bu adamların atının yanına gelip yetiştiğinde hemen ata dokundu. At ters tepki verdiğindeyse "Sakin ol güzelim bir şey yok. Hadi ama sakin ol" diyip atı sıvaslıyıp gözlerinin içine bakarak onu manipüle etdi ve hemen atın üzerine atlayarak tam bir Çerkez kızı gibi ati sürerek oradan uzaqlaşmağa başladı.
Haydut1: Ulan kız gidiyor ne bakıyorsun hemen atlara! - dedikten sonra ikiside atların üzerine atlayarak kızın peşinden gittiler...
Asker1 kendini dereden yuvarlayarak haydutlardan sağ salim kurtarmağı başardı.(Songül Hatunun yol boyunca söve söve bitiremediği, yol boyunca küfür ettiği ama az önce onun hayatını kurtaran asker). Haydutların başçısı onun arkasından bir kaç ok atsada olmadı. Hepsi adamdan es geçti.
Haydut3: Efendim sizce sizi tanıdı mı dersiniz?
Haydutların başçısı: Sanmıyorum. Tanımış olsa saklayamaz belli ederdi. Ama görmüş olsa bile söylerse emin ol kellesinin bizzat benim tarafımdan alınacağını ve herkesin bana inanacağını mutlaka biliyordur.
Haydut4 koştura koştura gelerek: Efendim kız... kızı elimizden kaçırdık.
Haydutların başçısı Haydut4 ün yakasından yapışarak: Neee?...Ne demek kızı kaçırdık lan?
Haydut4: Biz fark etmeden ata binerek kaçmış. İki kişide ardından.
Haydutların başçısı: Hemen herkes atlara kızı bulmadan dönmek yok!
Sağ kalan haydutlar hepberaber kızın gittiği yoldan peşinden gittiler...
Songül Hatun atla gidiyorduki birden karşısına büyük bir göl çıktı.
Songül Hatun kendi kendine: Hay aksi tam yeriydi şimdi.
Atı ne kadar suya sokmaya çalışsa da at kişneyerek bunu red etdi. " Of geliyorlar Songül hemen kaçmalısın!" diyip attan inerek göle girip gölü yüzerek geçmeğe başladı.
Haydutlar göle yetişince durdular ve haydut1 okunu yayını eline alarak Songül Hatuna doğru doğrulttu. Haydut2 hemen eliyle ona engel olarak: Dur!!! Yapma!!!
Haydut1: Kız kaçıyor ulan görmüyor musun?
Haydut2: Sen duymadın mı başçının emrini gerizekalı? Kız bize canlı lazım!
Haydut1: Evet haklısın. Bizanslara köle edilecekti bu kız. Peki şimdi kızı nasıl bulacağız buna da bir fikrin var mı acaba bay çok bilmiş?
Haydut2: Kapa o zevzek çeneni de beni takip et. Bu kız buraya yabancı yolları bilmiyor da sana noluyor?...Hadi daha çok sallanmadan sağ taraftan gidip kızın önünü keselim"- dedikten sonra hepberaber sağ taraftan gittiler...
Songül Hatun gölden çıktığında sırılsıklam olmuş nefes nefese kalmıştı. "Oh iyi kurtuldun Songül bu iki şerefsiz haydut ekibinden. Yakalayamadılar çok şükür...Ama Yaver onlarda kaldı yaa...Ha bide ben buralar neresi bilmiyorumki ne yapacağım böyle tanımadığım yerlerde. Nereye kaçırdıki beni bu şerefsizler?" dedikten sonra yere çömelerek çiçeklere baktı.
Songül Hatun kendi kendine: Bunlar bizim bölgedeki çiçeklere katiyen benzemiyor. Ama burası neresi ola bilir?.
-Az sabır etsen görecektin!.
Songül Hatun: Sen ne arıyorsun burada be? Bir seni alt edemediler mi onca insan?
Asker1: Beni alt etmek o kadar kolay olsaydı ta seni Çerkez sarayından kaçıranların başında görev almazdım. Bana güvenleri sonsuz.
Songül Hatun: Kimin? Kimin ya kimin? Susmasana söyle kimin güveni sonsuz? Sana beni kaçırmanı kim emr etti söyle?! Yetti be kaç aydır senin o pis suratını görmekten bıktım.
Asker1: Kes be kadın kes. Bir susmadın yol boyu vır vır vır vır bari şimdi sus. Bende bayılmıyorum senle yolcu olmağa.
Songül Hatun: Bırak!!! Çek o pis ellerini üstümden bırak!!!
Haydut1: Bırak diyorsa bırak kızı. Belliki bizle gelmeğe gönlü var - dedi alaycı bir tavırla.
Songül Hatun: Ne istiyorsunuz ya benden? Kabus gibi bir burakmadınız pesimi!
Asker1: Siz nereden çıktınız lan yine!
Haydut2: Gelde gösterelim nereden çıktığımızı - diyip tekrar hançerini çekip Asker1 e saldırdı ve tekrardan savaşmağa başladılar.
Haydut1 ise Songül Hatunu yakalamak için yanaştığında Songül Hatun cesurca hançerini eline alıp dövüş pozisyonu aldı.
Haydut1 in gülmekten karnına kıraplar girerek iki kat kalarak "Şuna bak ya. 50 kiloluk bir kız eline hançer almış bana kafa tutuyor." dedi.
Songül Hatun: Hata!
Haydut1: Neymiş hata olan bakalım?
Songül Hatun: Karşındaki rakibini güçsüz görmek!...Bunu asla unutma şerefsiz haydut en büyük askeri bile rakibini güçsüz görmek yıkanmış. Çünkü o an o asker yeterli tedbir almağı unutur."
Yaralanma Sahnesi Ve O Tarihi Karşılaşma⚔️💞✨
Haydut1: Vayyy...Felsefeçi karı seni. Ama maalesef savaş meydanlarında felsefe geçmiyor güzelim burada kolu güclü olan kazanır felsefesi değil...Ama dur ben önce seni becerip sonra teslimi iade edeceğim.- diyip kıza doğru yürüdü.
Songül Hatun adamın üzerine üzerine geldiğini görüp hançerini ona doğru savurdu ve karşılıklı kılıçla savaşmağa başladılar.
Asker1 bu sahneni görüp "Ulan napıyor bu danğalak! Kızı öldürürlerse bu benimde sonum olur." diyip tekrar Songül Hatuna doğru gitmek istedi ama Haydut2 önünü keserek buna izin vermedi.
Songül Hatun ve Haydut1 bir birleriyle çok kızgın bir savaş içindeydiler. Songül Hatunun savaş yeteneği oradaki herkesi hayran etmişti. Songül Hatun hançeriyle Haydut1 in yüzüne ve boynuna bir çizik açmağı başardı. Haydut1 yüzünden akan kanı görüp siniri tepesine atarak "laaaannnn" diye bağırarak Songül Hatunun üzerine zıplayarak hançeri karnına sapladı.
Songül Hatunun elleri gücünü kayb ederek elindeki hançerini yere düşürdü ve refleks olarak elleriyle karnında kanayan yaranı bastırdı. Haydut1 kızın yenildiğini görüp üzerine üzerine gitmeye başladı. Asker1 bunu fark ederek "Hayır lan olamaz" demiştiki arkadan gelen bir ok hemen hemen Songül Hatunun arkasındaki gövdesi kalın ağaca saplandı...
Herkes şok içinde okun nereden geldiğini çözmeğe çalıştı. Ama oku atan kişi herkimse ortada yoktu. Songül Hatun da meraklı gözlerle ortamı incelese de oda hiç bir şey göremedi. Bu ok nereden gelmiş ola bilirdiki?...
Haydut1 yerinde donup kalmıştı. Sol taraftakı yoldansa haydutların başçısı ve sağ kalan haydutlar geliyordu. Birden Haydutların başçısı "Ulan sen!...Benim geriye dönmem lazım siz gidin...Durun!...Eğer yakalanırsanız ne yapacağınızı biliyorsunuz değil mi?" dedi.
Haydutlar hepsi bir ağızdan "Tabiki efendim" diye cevapladılar ve haydutların başçısı korku ve heyecan içinde arkasına bile bakmadan atının üzerinde geriye doğru kaçtı...
Haydut1 okun geldiği çalılıklara doğru gidip bağırarak: Çık ortaya her kimsen şerefsiz!...Kimsin lan sen kimsin?!!!!
Oku atan adam: Zebanin!- diye tok bir sesle çalıların arasından çıkarak bağırdı ve soğuk deniz mavisi gözleriyle Haydut1 in gözlerinin içine bakarak korku ateşi saldı.
Haydut1: Sende kimsin lan? Nereden çıktın - diyip adamın üzerine yürüdüğünde yüzü kapalı adam tek bir hançer darbesiyle adamı kanlar içinde yere serdi. Songül Hatun bu adama doğru şaşkınlık içinde dikkatle bakıyordu. Haydutların diğerleride adamın üzerine yürüdü hemen. Ama adam hepsini ya ilk ya da ikinci darbede yere seriyor, doğduklarına pişman ediyordu.
İşte bu soğuk mavi gözlerin sahibi Sadi Paşaydı. Ve o gün belkide tarihte yaşanacak en güzel aşklardan birinin temeli koyulacaktı.💞💘
✨10 bölüm sonu✨