Konu: Bonten'in (bu kitap) asıl geçmişe dönüşü
_toman toplanma yeri_ _sadece bölük başkanları_
Mini Mikey- yani siz bizim büyüklük hallerimizsiniz.
Mikey- evet.
Baji- eee? Biz neredeyiz?
Kaku- siz kendinize bir hayat kurdunuz. Biz çetelikle devam ediyoruz.
Sanzu- He. Toman'dan bi ben kaldım.
Durumu anlatacak olursak; Bonten yanlışlıkla (!) geçmişe döndü. Diğerleri oturarak durumları ve geleceği anlatıyorken Takemichi arkasını dönmüştü.
Altında tüm bacaklarını gösteren bir pantolon, üstünde pantolonu göstermeyecek uzunlukta bir sweatshirt vardı. Kafasında sweatshirtün şapkasını takmıştı. Ağızında bir şeker ile telefonuyla ilgileniyordu.
Draken- eee... peki o kim?
Take-...
Take- söyleyenin ağzına sçarım.
Sanzu- Oy tanrım ne kadar korktum tüh.
Ran, Rindo- MANSLSBSKSJLDHD
Take- bir sonraki Toman toplantısında söylerim kim olduğumu.
Take- ama öncelikle...
Takemichi ayağa kalktı ve Chifuyu'nun yanına gitti. Boyu ondan biraz -2cm- uzundu.
Takemichi onun yanaklarına dokunup sıkmaya başladı.
Chifuyu- n-ne yapıyorsun?
Take-...
İzana- lan- bizim yanımızda bu hareket bile etmiyo Chifuyu'yu görünce hemen nasıl değişti.
Take- gel benimle gezelim.
Chifuyu- e-eh?
Mikey- hayır.
Mini Mikey- ona emir mi veriyorsun?
Take- Yoo tehdit bu.
Mikey- ne alaka?
Take-...
Takemichi tekrar aynı pozisyonuna geri döner. Diğerleri konuşmaya devam ediyordu.
...
Bir sonraki gün bu durumla ilgili Toman'da doğlanto yapılacaktı. Sadece saatin gelmesini bekliyorlardı.
Sanzu, Mikey, Takemichi ve Haitani ikizleri vardi. Diğerleri "biz eskiden Tomanda değildik işimiz yok" diyip gelmediler. Haitani'lerin gelmesinin sebebi Takemichi'yi koruma görevi onlardandır o yüzden.
Takemichinin giydiği kıyafet/
Takemichi yine merdivenlere oturmuş bir şekilde bekliyordu. Diğerleri ise ayakta konuşuyordu.
En sonunda -23 dk sonra- mini Mikey ve Draken gelmişti. En üst katmana çıkıp konuşmaya başladı.
Mikey- *olanlar anlatır* (kesinlikle ne yazacağımı biliyorum(!))
Baji- ben hala şu "kızın" kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
Ran,Rindo- Ne- kshskhsjsgzözjzkzjzkhzlzhzkz
Sanzu- *kendini tutar* pfft-
Take- Çok komik Ya.
Ran- t-tamam. Özür.
Take- *yeni bir şeker açar*
Mini Mikey- gelecekteki ben... Toman şu an nasıl?
Mikey- Toman'ı dağıttım.
Draken- ne?...
Take- *şekeri çıkartır* ne bekliyorsun? 26 yaşındaki insanların Hala çocuk gibi çetecilikle uğraşmasını mı?
Smiley- siz şu an nesiniz?
Take- komik olan da o zaten bunlar hala çete işinde ama işe dökmüşler.
Mikey- evet. Şu an Bonten adında bir çetem var.
Angry- kimler var?
Take- sen değil. Burdan sadece Sanzu var.
Mini Sanzu-...
Sanzu- yazık daha konuşamıyom.
Take- bak senin taktığın şu maskeye hep sinir olmuştum zaten.
Chifuyu- bir şey sorabilir miyim?
Ran- sor.
Chifuyu- eerm. Sen çok tandık geliyorsun.
Take- ben mi? Normaldir bende şuan Toman çetesindey"dim"
Birisi- Toman'da kız yok ki.
Take- bana bir daha kız derse seni öldürürüm.
Sanzu- uuuu.
Take- *göz devirir*
Takemichi tekrar telefonuyla oynamaya başladı. Diğerleri biraz geride durarak toplantının bitmesini bekledi.
En sonunda toplantı bitmişti. Sanzu önceden ayarladığı arabayı almak için çıkmıştı. Diğerleri beklemeye başlamıştı. Yanlarına Toman başkanları gelmişti. -diğer üyelerde hala orda-
Mini Mikey- Hey~~
Ran- uiy.
Baji- Hey sen.
Take- Hm?
Baji- söylicek misin artık kim olduğunu?
Take- He. Ben-
Birisi- Oi! Sen!
Take- ananın-
Take- Ne var Kiyomasa?
Kiyomasa- Dövüş benle!
Take-...
Take-yoo.
Herkes bu sözler karşısında orayı izlemeye başlamıştı. Özellikle Mini Takemichi oraya odaklanmıştı.
Kiyomasa- noldu? Korktun mu?
Take- lan Sktir git daha geçen aylarda bana yenildin.
Kiyomasa- ha?! Neyden bahsediyorsun?
Take- Mikey sal beni öldiriyim şunu.
Mikey- karışmıyorum.
Take- *sırıtır*
..
*3dk sonra*
Kiyomasa yerde 7 büklüm yatıyordu. Takemichi elindeki kana bakıp bıtkın bir ses çıkardı. Üstündekileri daha yeni yıkamıştı. Ellerini suyla temizledikten sonra herkesin şaşkın bakışlarına baktı. -Bonten hariç-
Sanzu, Haitaniler- *ıslık çalar*
Sanzu- geçmişte böyle olsaydın sana tapardım.
Mikey- sen ne ara geldin?
Sanzu- Takemichi tam başladığında.
Toman- NE?!
Mini Mikey- O Takemichy mi?!
Take-...
Mini Take-...
M. Mikey- Oha! Takemichy sen dövüşebiliyor muydun?!
M. Take- h-hayır Mikey-kun.
Take- ıy. Mikey-kun mu diyordum buna ben.
M. Mikey- Şu an ne diyorsun ki?
Take- Konuşmuyorum ki. Canı cehenneme.
Mikey- bende burdayım?
Take- Sıkıntı yok yüzüne de söylerim.
Sanzu- kaşınıyorsun. Bence sus.
Take-... *ağzına şeker atar*
Mikey- artık şu arabaya binelim.
Take- *titrer*
...
Mikey- artık öyle konuşmazsın.
Kaku- b-bu biraz fazla değil miydi?...
Mikey- işime karşıma. Gidiyoruz.
Takemichi yerde kanlar içinde yatıyordu. Bir gözünün için kan tutmuştu, sol kaşı patlamıştı, vücudunun neredeyse her yeri morarmıştı. Kafasından kan akıyordu, çenesinden ve saçlarının ucundan damlayarak yere düşüyordu. Ayağa kalkamayacak haldeydi. Mikey onu cezalandırılırken tüm zaman boyunca boynundaki şok cihazını açık tutmuştu. Hala boynu karıncalanıyordu. Sanırım izi uzun süre duracaktı.
Takemichi'nin kalkacak hali olmadığı için zorlasa olsa sürünerek lavaboya girdi. Orada olan -her ihtimale karşı olarak koyduğu- sandalyeye oturdu. Yüzüne baktı ama baktığı gibi ağlamaya başladı.
Eski kendisindeki yüzde sadece onları korumak için aldığı aralar varken şimdi korumaya çalıştığı insanlardan aldığı yaralar vardı.
Yaklaşık 20 dakika boyunca Takemichi, kanayan yerlerini ilk yardım çantasındaki şeylerle temizleyip sarmıştı. Sadece kafasındaki kanamayı nasıl durduracağını bilmiyordu.
Bacaklarındaki açık yaralardan dolayı yürüyemediğinden tekrar sürünerek yatağa gitti. Zorlanarak yorganı açtı ve içine girdi.
Bir kaç dakika bile geçmeden içeriye Kakucho girmişti.
-Not: nerde kalıyor derseniz özel bir otelde kalıyorlar. Odalar ses geçirmiyor ve yan yana 10 oda var.
Takemichi gelen kişiye bakmadı bile. Yine takılmış gibi duvar eşliğine bakmaya devam ediyordu.
Kaku- bakamichi, gel kafanı saralım...
Take-...
Kakucho yatağın kenarına oturdu ve Takemichi'nin yarasını sarmaya başladı.
Kaku- bugün biraz fazla haddini aştın.
Take-...
Kaku- uzun sürendir yanımızda olman seni "kaçırdığımız" ve "zorla yanımızda tuttuğumuz" gerçeğini değiştirmiyor.
Kaku- kendine çeki düzen ver.
Take-...
Kaku işini bitirince hemen odadan ayrıldı. Takemichi tepkisiz bir şekilde orada dursada gözlerinden firar eden damlaları durduramıyordu.
Kaçamayacağını biliyordu. Çünkü denemişti ve bundan daha kötü yapmışlardı onu. Üstüne o zaman bu elektro şok veren tasmayı takmışlardı.
Kakucho haklıydı. O kaçırılmıştı. O'na zaman zaman iyi davranmaları onların hala böyle bir şey yaptığı gerçeğini değiştiremez.
Bunları düşünmeyi bıraktı ve kanlı göz yaşlarını -gerçekten kanlı- silmeye başladı.
Canı acısa da uyumaya çalıştı.
...
Takemichi, kolundaki ince acıyla aniden uyandı. Yine Sanzu elindeki boş iğneyi onun koluna batırmıştı.
Sanzu- kalk. Patron seni çağırıyor.
Takemichi içi burularak lavaboya gitti. Yüzünü yıkadı, banyosunu yaptı, dişini fırçaladı ve her zaman yanında getirdiği makyaj malzemeleriyle yüzünü ve -kapatabildiği kadar- vücudundaki yerleri kapattı. Lavabodan çıktığında yatağının üstünde bir kıyafet poşeti buldu.
Poşettedirler giyince yüzü kızarmıştı. Mikey neden böyle bir şey getirmişti ve giymesini istemişti ki?
-bacaklarında hala morlukların belirtisi oluyor-
Takemichi, Mikey'in odasına geldi. Herkes oradaydı.
Ran- tamam da nasıl kendi zamanımıza dönücez?
Mikey- bilmiyorum. Şimdilik şu anki duruma ayak uyduracağız.
Koko- Takem yüzünü nasıl düzelttin lan?
Take-... makyaj.
Mikey- sil. İstemiyorum.
Take-...
Takemichi odadaki lavaboya girdi. Kapıyı kapatıp yüzünü yıkamaya başladı.
...
Mikey- tamam. Haitaniler.
Ran- Hm?
Mikey- Takemichi'ye dikkat edin. Garip şeyler yapacakmış gibi hissediyorum.
Rindo- peki~
Takemichi lavabodan çıkınca onun yüzünü ilk defa görenlerin - Mikey, Koko ve Kakucho dışındakiler- içleri acımıştı.
İzana- bu... bu kadar abartmana gerek yoktu.
Mikey- işime karışma.
Take- *yerine oturur*
Mikey- şimdi dışarı çıkıyoruz. Anlaştığımız gibi.
Bonten- evet.
Herkes dışarı çıkarken Takemichi olduğu yerde durmaya devam etti. Bacaklarındaki yaraların birazı fazla yürümekten tekrar acımaya başlamıştı sanırım kanayacaktı. Şimdi kalkarsa yere kapaklanacağını biliyordu.
Mikey- Takemichi buraya gel.
Take-...
Mikey- Hanagaki!
Take-...
Kaku-*yanına gider* sorun ne?
Take- *kanayan bacaklarına bakar* y-yürüyemem.
Kaku- *nefes verir* siz gidin. Ben arkanızdan gelicem.
Mikey- geç kalma.
...
Takemichi, kendi odasında yatıyordu. Odasının kapısı ve pencerelerini kilitlemişlerdi. Kendi yatağında biraz dikleşerek etrafa baktı. Işıktan dolayı komidinde parıldayan şeyle kendi gözlerinde parıldamıştı.
Çatal ve kaşığın yanındaki o parıldayan şey.
bıçak.
...
Sanzu- cidden geçmişte ne kadar saçma şeyler yapıyormuşuz.
Koko- yoo. Osonai ve Pah'ın kavga edişi gayet komikti.
Kaku- Bakamichi yine haklı çıktı.
Ran- ha?
Kaku- savaş başlamadan önce böyle olacağını söylemişti. Nasıl biliyor?
Rindo- kendisine soralım? Eminim ki birkaç aptaldan öğrenmiştir.
Ran- bence korktuğundan sallıyordu tuttu.
Rindo- var mısın iddiasına?
Rindo- nesine?
Ran- 1 hafta kölem olacaksın.
Rindo- kabul!
Mikey- boş konuşmayın.
İzana- geldik zaten. *kapıyı tıklatır*
İzana- Oi! Takemichi müsaitsen giricez.
Odanın içi-...
İzana- *daha şart vurur* uyuyon mu?!
Odanın içi-...
Mikey- açın şu kapıyı.
Kakucho anahtarla kapıyı açtı.
İçerisi dehşetti.
Takemichi Hanagaki, hayatına dayanamamıştı. Bulduğu et bıçağıyla hayatını sonlandırmıştı.
Yanına gelenler onu ayıltmaya çalışmada o, gözlerindeki soluk maviyle buğulu şekilde son kes görmüştü. Ses yok, görüntü yok, akli düşünce bitmiş. Kalbi durdu, beyin iflas etti.
Buraya kadar.
Ama belkide yanlıştı.
Belki beyni iflas etmedi. Belki ölmedi.
Nabzı yoktu yada yok gibiydi.
Bir yaşam belirtisi var mıydı acaba?
...
Bölüm sonu
<3