bölüm yarı düzyazı yarı text.
bol yorum isterim tamam mi 🥺😋💖
**
Siyah kabanlı adam, hızlı adımlarla yürürken adamının bahsettiği kafe görüş alanına girmişti. Hızlı adımları ysvaşlamış en sonunda durmuştu. Yüzüne yerleştirdiği sırıtmayla birlikte bakışları karşı kaldırımdaki kafedeydi. Yapacağı şeyi hesaplarken kabanının yakasını düzeltti. Hava çok serin değildi ama o üşüdüğünü hissediyordu, işi bittikten sonra bir doktora görünse iyi olurdu. Daha fazla burada beklemesinin anlamsız olacağını fark etmiş, karşı kaldırıma geçmek için hareketlemişti.
İşinin uzun sürmeyeceğini düşünüyordu. Kelimeleri nasıl kullanması gerektiğini iyi bildiği için genellikle karşı tarafı ikna etmesi zor olmazdı. Ama bu sefer karşısındaki kişi Jungkook'tu, yani dişli biriydi. Kafenin girişine geldiğinde kahverengi saçlarını perma yaptıran adamla karşılaşmış ve gözlerini devirmişti. Şu kısa boylu adam Jungkook'tan daha fevri biriydi ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu."Sen," Kısa boylunun sesini duyduğunda işte başlıyoruz dedi içinden.
"Ne işin var burada, adi herif." Jimin içeride müşteriler olduğu için sesini alçak tutmaya çalışıyordu. Jungkook iki hafta önce oldukça nezih bir konumda olan ve içi yeteri kadar ferah olan bu kafeyi, Seokjin'in aracılığıyla tutmuş ve işletmeye başlamıştı. Jimin bu sıralar işini evden yürüttüğü için arkadaşına yardım edecek vakti oluyordu.
"Jungkook, burada mı?" diye sordu. Jimin ağız dolusu sövmek için yeniden kalın dudaklarını araladı ama aceleci adımlarla yanlarına gelen kişi buna engel oldu. "Hyung, sakin ol. Müşteriler sizi izliyor." Jimin, susup etrafına baktı. Beş masa doluydu ve gerçekten de dört masa onlara bakıyor, bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Beşinci masadaki adam ise dünya yansa umrunda olmayacak halde bilgisayarına odaklıydı, yüzü de maskeliydi.
"Gelmiş bana seni soruyor, yollayalım şunu. Yüzsüz herif." Jungkook hyungunu sakinleştirip mutfak tarafına yolladı. Müşterilerin siparişleri tam olduğu için şu anlık boştaydı. Bu yüzden siyah kabanlıyı müşterilerden uzak bir masaya yönlendirip kollarını göğsünde kavuşturdu. "Evet, Haein. Burada ne işin var?"
"Biraz sohbet etmek istiyorum."
"Saçmalıyorsun, derdin neyse lafı dolandırmadan söyle."
"Peki öyle olsun. Oturmayacak mısın?" Haein başıyla karşısındaki sandalyeyi işaret etmişti. Jungkook gözlerini devirerek sandalyeye oturdu. Konuşmanın kısa sürmesini umuyordu.
"Evet, seni dinliyorum."
"Kafen güzelmiş." Jungkook, sadece başıyla onaylamıştı.
"Benimle çalışmanı istiyorum." Jungkook kulağına ilişen üç kelimeyle önce afalladı ve ardından kısa bir kahkaha savurduu.
"Farkında mısın bilmiyorum ama ben zaten çalışıyorum. Bak kafe açtım."
"O anlamda bir çalışma değil. Taehyung'da bana ait olan bir şey var, onu benim için almanı istiyorum." Jungkook, karşısındaki adamın cümlelerini dinlerken göğsünde kavuşturduğu kollarını iki yana bırakmış, masağa doğru eğilmişti.
"Artık Taehyung'la işim olmadığının farkında değilsin sanırım."
Demek artık Bay Kim demiyor, diye düşündü genç adam. Tam konuşmak üzereydi ki içeri giren esmer adamla dudaklarından o an aklında olan cümleden farklı şeyler dökülmüştü.
"Ama sanırım onun seninle hala işi var." Jungkook, duyduğu cümleyle kafasını Haein'in baktığı yere çevirmişti. Kim Taehyung yanlarına doğru adımlıyordu.
Haein, içinde tuhaf bir rahatlık hissediyordu. Kabanı olmasına rağmen kollarını göğsünde birleştirip az sonra olacakları izlemek için sandalyesine iyice yerleşti. Taehyung için Jungkook sıradan biri değildi. Bunu anldığından beri Jungkook'un üzerine oynamaya çalışıyor ama her seferinde başarısız oluyordu. Jungkook'un esmer olanı hala affetmemesi Haein'in işini kolaylaştıracak bir etmendi. İçten içe buna inanıyordu.
"Burada neler oluyor?" Taehyung'un kalın sesi masaya yumruk gibi indiğinde Jungkook'un bakışlarındaki tereddüt Haein'in gözüne çarpmıştı. "Siz ikinizi yine yan yana görüyorum ve bu sefer Jungkook karşısındakinin kim olduğunu biliyor."
Davet gecesine bir gönderme yapmıştı. Güvendiği biri tarafından yine ihanete uğradığına inanan Taehyung ve patronu tarafından en ufak bir şeyde örselenen, kandırılmış Jungkook... Haein zihnine sızan görüntülerle gülümsememek için kendini zor tuttu. Aralarındaki güven bağı asla onarılamayacak şekilde zedelenmişti, Haein bunu biliyordu.
"Jungkook'la sadece sohbet ediyorduk." dedi, Haein. Dışardan gören biri onun yüzündeki ifadeye baktığında ne kadar masum olduğunu düşünürdü.
"Jungkook," dedi Taehyung, Bakışları Haein'e asla değmiyordu. "Beni yine yanıltıyorsun." Taehyung yine yargısız infaz yapacak gibi görünüyordu.
"Beni dinler misin?" Jungkook'un saygı ekini kaldırıp sen diye hitap etmesi Haein'i şaşırtmıştı.
"Dinleyecek bir şey yok. Ne bok yediğiniz beni ilgilendirmiyor. Ne yaparsanız yapın. Hala sana güvenmeye çalışan aklımı sikeyim." Taehyung'un bu kadar yükselmesini Haein de beklemiyordu. Esmer olan ikisine de tiksinme dolu bakışlar yollayıp kafeyi terk etmişti.
Tarihin tekerrür etmesi onu şaşırtmıştı. Davet gecesinin bir benzerinin yaşanmasını beklemiyordu. Amacı sadece Jungkook'u Taehyung'a karşı doldurup kendi tarafına çekmekti. Ama Taehyung Haein'in zorlanacağı görevi tek başına sırtlanmış Jungkook'u yine karşısına almıştı.
Haein yüzüne sahte bir üzüntü yerleştirdi. "Sana güvendiğini söylüyor ama zerre güvenmiyor. Bu çok onur kırıcı."
Siyah saçlı çocuğun bakışları yerdeydi. Az önce yaşananları sindirmeye çalışıyor olmalıydı. Harika, Kim Taehyung yine kimseye söz hakkı tanımadan zehir zemberek sözler savurup ardından çekip gitmişti.
Genç çocuk bakışlarını Haein'le buluşturdu. O harelerde hüzün göremeyen Haein şaşırmıştı ama belli etmedi. Belki ona kafeyi terk etmesini söyleyecek ama Haein onun ağzından dökülecek kelimeleri sabırsızlıkla bekliyordu.
"Taehyung'da sana ait olan şey neydi?"
*
dört saat önce
uperasyon grubu
taehyung:
bu ne?
hacker namjoon:
grup patron
ikiden fazla insan aynı anda
mesajlaşabilsin diye kurulur
ajan min:
salak
patron grubun ne demek olduğunu biliyor
bu grup ne diye sordu
hacker namjoon:
anladım
patron bana ayrı yoongi'ye ayrı yazmakla
uğraşma diye açtım grubu
taehyung:
👍🏻
avukat hoseok:
uperasyon ne ya
rumelili miyiz?
taehyung:
hoseok
senin ne işin var burada?
avukat hoseok:
bilmiyorum
evimde smoothiemi içerken
bir anda bildirimler gelmeye başladı
hacker namjoon:
başımıza bir iş gelirse
bizi savunacak kişi hoseok
her şeyi bilmeli diye düşündüm
taehyung:
👍🏻
avukat hoseok:
kore'ye geleli iki buçuk hafta oldu ama
hala dinlenemedim
başınızı bir süre belaya sokmayın lütfen
uğraşamam
taehyung:
hoseok'u duydunuz
hacker namjoon:
ben zaten bu sıralar
belaya bulaşamayacak kadar masum işler yapıyorum
ajan min:
masum iş dediğin jungkook'un hesaplarını incelemek mi?
avukat hoseok:
ne?
sapık mısınız?
rahat bırakın çocuğun hesaplarını
taehyung:
namjoon
artık inceleme hesapları
hacker namjoon:
niye patron?
jungkook hesabını kapattıranın
sen olduğunu öğrendi diye
hala konuşmuyor mu seninle?
avukat hoseok:
ikinci bir şok geliyor
dağ ayısı mısın taehyung
çocuğun hesabını kapattırmak ne?
taehyung:
bir sürü mesaj ve
takip isteği gelmişti ama
avukat hoseok:
bu neyi değiştirir?
o da yetişkin bir birey
ayrıca sen hesabını açık kullanıyorsun
hacker namjoon:
patron sadece jungkook'u stalklamak
için giriyor hesabına ama
taehyung:
namjoon
biraz daha konuşursan
adını ölü namjoon olarak değiştireceğim
hacker namjoon:
ben bu tehdit karşısında
ufaktan saldım galiba
üç kişi tarafından görüldü.
avukat hoseok:
kokusu geldi
neyse
taehyung neden bu çocuğu kendinden uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyorsun?
taehyung:
hoseok
özelden konuşuruz
ajan min:
rahatsız olmayın patron
biz her şeyin farkındayız
taehyung:
nasıl?
hiç de belli etmiyordum oysaki
ajan min:
jungkook'tan bahsettiğimizde buga girmiştiniz
o zaman bir işkillendim
avukat hoseok:
şaşırmadım
taehyung:
👎🏻
hacker namjoon:
patron bunu beğenmedi
ajan min:
patron
avukat hoseok:
bizim arka sokağa bir kafe açılmış
tatlıları çok güzelmiş
akşam üzeri oraya gidelim mi?
ajan min:
patron
hacker namjoon:
orası jungkook'un kafesi
gidelim mi patron
taehyung:
bakarız
ajan min:
patron
hacker namjoon:
jungkook'a hediye olarak
peluş kanguru götürsem korkar mı?
taehyung:
namjoon
şansını zorlama istersen
ajan min:
HAEİN DE BUGÜN JUNGKOOK'UN
KAFESİNE GİDECEK
yarım saat önce söyledi
taehyung:
ne?
bunu şimdi mi söylüyorsun?
ajan min:
patron patron
diye yazdım ama
kimse takmadı..
taehyung:
şu piç de bir türlü jungkook'un
peşini bırakmadı
avukat hoseok:
sen nasıl onu jisoo'yla vurmaya çalışıyorsan
o da seni jungkook'la vurmaya çalışıyor işte
hacker namjoon:
vay
çok mantıklı
taehyung:
onu öyle bir vuracağım ki...
namjoon
dosyalar ne alemde?
hacker namjoon:
patron
internetteki verilerini 7/24 inceliyorum
ama çok ince ayrıntılı çalışıyorlar
biraz sıkıntılı
ama bir şey fark ettim
taehyung:
ne?
hacker namjoon:
bazı veriler
yok
olanların da aralarında
boşluklar var
avukat hoseok:
bu nasıl mümkün olabilir?
taehyung:
min
bunun sabah bahsettiğin
şeyle alakası var mı?
ajan min:
evet patron
var
haein yurt dışından dönünce
bayan park'la böyle bir sistem geliştirmişler
bu sabah haein odasındaki
kasadan bahsedince
emin oldum
avukat hoseok:
nasıl bir sistem?
ajan min:
verilerin ve belgelerin bir kısmını
kasada tutuyorlar
internet üzerindeki verileri ele geçirilse bile
kasadakiler olmadıkça
hiçbir işe yaramayacak
hacker namjoon:
yok babaannemin nikahı
bu haein in midir cin midir?
taehyung:
zeki biri
ama gözünü hırs bürüdüğü zaman
önündekini bile göremiyor
jungkook'un etrafında yüzsüzce
dolanmaya devam etmesi de
hırslandığını gösteriyor
ajan min:
patronun uzun cümleler yazdığını görmek|
vay be|
hırs insanı hataya sürükler
avukat hoseok:
bu bana bir yerden tanıdık geldi
harf alayım?
baş harfi taehyung
taehyung:
önümdeki hırs perdesi
kalktı hoseok
her şey yolunda gitsin
yeter
hacker namjoon:
jungkook konusunu ne yapacağız
haein'e pek yüz vermez gibi görünüyor ama
önlem almalıyız
ajan min:
bence jungkook'a bahsetmeliyiz
ona göre hareket eder
taehyung:
ben söylerim ona
avukat hoseok:
aslında
benim aklıma bir fikir geldi
taehyung:
?
avukat hoseok:
jungkook ona yardım etmeyi kabul etsin
üç kişi tarafından görüldü.
hacker namjoon:
agam bizimle eylenir
taehyung:
hayır
ne demek istediğini anlıyorum
ama bu çok riskli
jungkook'tan bunu istemeyemem
ne güzel kendi
düzenini kurmaya çalışıyorken hem de
avukat hoseok:
o düzende sen de olmak istiyorsan
bunlar yaşanmalı
hacker namjoon:
yoongi
sen de hiçbir şey anlamadın değil mi?
tek anlamayan bensem kendimi
hdmi kablosuyla boğarım
ajan min:
fakir kablosuyla mı intihar edeceksin
bari daha pahalı bir şeyle öl
hacker namjoon:
işte gerçek sevgiyi sadece
yoongi'mden görüyorum
ajan min:
sus namjoon
avukat hoseok:
o dosyaları senin için alabilir
taehyung:
onu bu riske atmam
atamam
hayır
başka şey bulalım
avukat hoseok:
jungkook'un mesajlarına cevap vermemesini ağlayarak günlüğüne yazmaya devam et
ajan min:
patronun günlüğü mü var?
hacker namjoon:
günlüğe yazı yazarken neden ağlar insan?
avukat hoseok:
siz jungkook'u ekleyin gruba
gerisi bendeee
taehyung:
hayır
onun bu işe bulaşmasını katiyen istemiyorum
anladınız mı beni?
katiyen
*
şimdiki zaman
uperasyon grubu
⭐:
bu iş tamam
artık haein'in adamıyım
söylerken bile midem bulandı
***
bölümü karışık bulmadınız umarım..
taehyung hani çocuğu jungkook diye kaydetmiştin aslanım😋
bleak'in bu halini düşünmeden iki yıl önce tasarladığım oneshot'ın giriş bölümünü attım ona bakmayı unutmayın lütfen 💖