Bahçede oturmuş boş boş gökyüzünü izliyordum ilk defa gökyüzüne bakmak bile hiçbir şey hissetirmiyordu.
İlk defa oraya gidip kaybolmak istedim.
Kimsenin göremeyeceği, duyamayacağı, fark edemeyeceği, göremeyeceği tek yer oraydı.
Tekrar derin bir nefes verdim ama benimle beraber başka bir nefes sesi daha vardı?!
Evet! Evet! Başka birinin nefes sesini duyuyordum.
Ve tam arkamdan geliyordu.
Titrek bir nefes verdim.
Arkamı dönmedim ama sanki adım adım bana yakalaşıyordu.
Korkuyla bir nefes verdim.
Ama o gayet rahat hatta fazlasıyla eğleniyor gibiydi.
Evet bunu sadece nefes alış verişinden anlamıştım.
?:arkadan bir adam gelip kafana sıksa haberin olmayacak... lütfen arkanı dönüp benim seksi ve karizmatik suratıma bak.
Dedi rahatça yanıma oturup.
Tuana:demir?
Dedim afalayarak.
Evet şuan demir yanımda oturuyordu ve bana alayla sırıtıyordu.
Demir:ta kendisi.
Dedi eliyle kendini -sanki çok değerli bir şeymiş gibi- kendini gösterdi.
Tuana:hayırdır bu saate?
Diye sordum duvara yaslanmaya devam ederken.
Demir:seni merak ettim
Kaşlarımı çatım.
Tuana:neden?
Demir:arda kötü olduğunu söyledi yani o geri zekâlı arkadaşım yüzünden.
Dedi bakışlarını gökyüzüne çevirdi.
Ama ben arda'ya onun beni ağlatığını söylememiştim.
Tuana:ama-
Demir: biliyorum söylemediğini...arda öğrenmiş bir şekilde.
Dedi derin bir nefes verdi.
Demir:görmen gerekiyordu o kadar sinirliydi ki nerdeyse öldürecekti.
Dudaklarım aralandı.
Arda gerçekten onu dövmüş müydü?
Bunu beni ağlatığı için mi yapmıştı?
Ama onlar çok yakın arkadaştı.
Benim için arkadaşını mı dövmüştü?
Ama neden!?
Evet kahga ettiklerini biliyordum.
Ardanın onun nerdeyse hastanelik edeceğinize biliyordum.
Ama bunu benim için yaptığını yeni öğreniyordum.
Demir:gel...
Dedi ayağa kalkıp.
Tuana:nereye?
Diye sordum elinden tutup ayağa kalktım.
Demir:dolaşalım...yanlış anlama sadece buraya gelirken seni gördüm mahalleyi turluyordun.
Yürümek istiyordum ama nerdeyse gece yarısıydı ve gidebileceğim yerler sınırlıydı.
Demir:eyer istemezsen burda da durabiliriz.
Tuana:hayır! Hayır! Eyer biraz beklersen evin anahtarını alacağım.
Demir:hızlı ol! Bekleyen teraf değil bekletilen taraf olmayı tercih ederdim.
Dedi abartılı ifadelerle.
İkisininde aynı şey olduğunu söylesem ne derdi acaba.
Göz devirdim ama hareketlerine gülümsemeden edemdim.
Demir;neşeliydi,komikti,mutluydu -belkide taklit yapıyordu- ama gurubun neşe kaynağı olduğunu fark ettim. O olmadığı sürece hepsinin yani arda,demir,leya,ülkü,ela gözlerin sahibi ve diğerleri hep somurturdu. Ama demir ileyken de hepsini yüzü gülüyordu.
Demiri bahçede bırakıp eve girdim.
Nasıl bir guruba girdiğimi sorguladım.
Biri beni ölen kardeşine benzetir.
Biri 'ben onurun öldüğüne inanmıyorum' diyerek bizimle katil arar.
Abisi olan şahıs bana fahişe damgası vurur.
Abim olarak gördüğüm adam en yakın arkadaşı olmasına rağmen benim için onu döver.
Biri gece yarısı evime gelir.
Üst kata çıkıp sesizce anahatarımı aldım.
Aynı sesizlikte babamın odasına girdim.
Parmak uçlarımda nefesimi tutarak yürümeye başladım.
Babamın uyuduğu taraftaki çekmeceyi açtım.
Bana doğru döndü ama uyanmadı.
Sesizce egilip çekmecedeki kelebek bıçağı aldım.
Demirden kortuğum için değildi.
Saat geç olmuştu başımıza her türlü şey gelebilirdi.
Sadece kendimizi korumak içindi.
Aşağı inip ceketimi aldım ayakkabılarımıda giyip tekrar bahçeye gittim.
Demir:sonunda be!...hadi gidelim.
Dedi ve beraber bahçeden çıktık.
Demir:sözleri için üzgünüm.
Dedi sakince.
Demir:evet bazen çok kırıcı oluyor şerefsiz ama sadece dışarıya karşı.
Tuana:bencede demir gelip sana fahise diyemez.
Diye dalga geçtim ama o sözlerinin ağırlığını tekrar üzerimde hissetim.
Demir:tek sen değil tuana...okuldaki herkese karşı böyle.
Okuldaki her kızı öpüyor muydu?
Demir:neden böyle söylediğini bilmiyorum...sana karşı bir şeyler hissetiğini düşünüyordum...
Diye mırıldandı.
Tuana:saçmalıyorsun!
Demir:ciddiyim...seni önemsiyordu...o gün o baloda belkide ilk dans etiği kız sensin.
Dedi omzunu silkip.
Onun ilk dans etigi kişi ben miydim?
Nasıl yani bu çocuk hayatında hiç dans etmemiş miydi?
Acaba demirde mi çocuğun adını bilmiyordu?
Bir kere adını söylese bari çocuğa nasıl selseneceğimi bilmiyorum.
Demire adını sorsam muhtemelen dalga geçerdi o yüzden hiç gerek yoktu.
Demir:o gün onurun öldüğü gün onur için değilde senin ağladığın için üzgündü...sadece seni soruyordu 'hala ağlıyor mu?' 'İyi mi?' Her gece ardaya mesaj atırıyordu.
Gözlerimi kocaman açtım.
Mesaj atan arda değil miydi yani?
O mu mesaj atırıyordu?
Allahım nasıl biriyle uğraşıyordum.
Normalde olsa mutluluktan havaya uçardım ama o günden sonra ona olan düşüncelerim tamamen değişti.
Ama neden hem iyi davranıp hemde sözleri bu kadar kırıcı olabirdi?
Belkide demir yalan söylüyordu.
Derin bir nefes verdim ve demiri dinlemeye devam ediyordum.
Gayet sakin konuşuyordu ,arada kendini övmekten hiç çekiniyordu ve çok küfür ediyordu.
Demir:alkol kulanır mısın?
Tuana:bazen.
Demir:alıyorum o zaman.
Basımı saldım.
Demir hemen geleceğim diyerek gitti.
Normalde kolay kolay alkol kulanmazdım ama onurun öldüğünden beri biraz fazla kulanıyordum.
Alkolün fazlasıyla kötü olduğunu biliyordum.
Ama içtikten sonra kendini rahatlamış gibi hissediyordun.
Alkolün etkisi birkaç saat sürsede verdiği o rahatlık hiçbir yerde yoktu.
Demir:gel bura çok kalabalık.
Dedi elini omzuma atıp.
Hiç çekinmeden kendimi ona yasladım.
Konuşarak kalabalık olmayan bir yere girdik.
İkimizde aynı anda yere çöktük.
Demir:çok kırgınsın dimi ona?
Şişeyi kafama diktim.
Tuana:çok kırgınım.
Dedim itiraf ederek.
Tuana:sözleri çok kırıcıydı...bakışları kendimi bir hiçmişim gibi hissetiriyordu...dudakalarındaki o gülümseme bende ölme isteği uyandırıyordu.
Demir tek kaşını daldırıp bana baktı.
Demir:o kadar mı bağlandın ona?
Tuana:ona bağlanmadım böyle bir şey yapacağını düşünmezdim hiç beklemediğim sözler hiç beklemediğim bir adamdan çıktı...ondan beklemezdim.
Tekrar şişeyi kafama diktim.
Hala bir şişeyi bitirmemişken etkisini gösteriyordu.
Derin bir nefes verdi.
Demir:amann siktir et yarın gelir köpek gibi ayağına kapanır.
Dedi üçüncü şisesini kafasına dikip.
Yarın...
Bugünde gelse kabul etmezdim artık.
Demir dördüncüye gecerken ben ikinci sişeyi bitirmek üzereydim.
Demir cebinden telefonunu çıkartıp rahsegele bir şarki açtı.
Şarkının adına dahi bakmamıştı.
Alkolü biraz daha bedenimde hissetim.
Demir o kadar içmiştiki sarhoş olmasına az kalmıştı.
Demir:ama sen çok sıkıcısın yaa.
Dedi oflayarak.
Tuana:ne yapmamızı istersin demir?
Diye sordum yarı alay dolu bir sesle.
Demir:şarkı söyleye bilirimmm.
Dedi neşeyle.
Sarhoş olamaya başlamıştı bile.
Tuana:söyle hadiii.
Dedim bende dahada gaza geldi.
Bana sırıtarak baktı.
Telefonundan bir sarkı açtı melodisini bile ezbere biliyordu.
Demir meoldisine kadar ezbere biliyordu şarkıyı.
Evet bunu bende zeyneple ezbere biliyordum ama herkesin içinde söyleyecek kadar cesaretli değildim ama demir herkesin içinde -diyar pala pompalamsyon - söyleyecek kadar cesaretliydi.
Sabah uyandım,bi an şaşırdım
Burası neresi? Ben burayı tanımadım
Kolarımda bir kadın
Şşş acaba neydi adın?
Ne zaman geldin? Kafa güzeldi? Dün gece ben bayıldım
Hemen yıldım çvereye bakındım
Ortalık dağnıp pantolonu bulamadım
Kıza sordum;'pantolonu nerde?'
Dedi;boşver benimkide yerde
Kıza bakınca canım yine onu çekti
Seksi bakışlarıyla verdi bana yetki.
Demir bağırarak şarkıyı söylemeye devam ediyordu.
Çoğu kişinin bakışları üzerimizdeydi.
Rezil olmuştuk.
Ama demir bunu umursmayacak kadar kendini kaptırmıştı.
Tuana:demir yeter demir!
Demir beni takmadı bile.
Tuana:demir insnalar bize bakıyor!
Umursmadı
Çok güzlesin,çok şkersin
Ama falza bağlanırsan kafayı çizersin
"Gel" deme gelmem,bekleme sevmem
Elleme veremem kalbimi
Sana ben kaç kere söyledim?
Bu iş böyledir
Oyunun kuralı bu biri gider biri gelir.
Tuana:demir yeter!
Demir hala şarkı söylemye devam ediyordu.
Herkesin garip bakışları üzerimizdeydi.
Özelikle yaşlı olablar demire çok tepki gösteriyordu.
Tuana:hadi başka yerde şarkı söyleyelim.
Demir:olmaz! Bak burda benim fanlarım var.
Dedi eliyle etrafındaki insanları gösterip.
Ağlamaklı bir nefes verdim.
Demiri kolundan tutum ama etrafında dönerek onu birakmamı aağladı.
Bir melek ver içimde,saklı gizli bekleyen
Sevgilisiyle iyi bi'yerde mutlu günler isteyen
Seytan ver içinde,azgın bir biçimde
Önüne çekici kız çıkınca gidip çöker üstüne.
Tuana:demir yeter artık!
Diye bağırdım.
Demir:neden ki..sesimi mi beyenmedin?
Dedi elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi.
Tuana:hayır hayır sesin çok güzel...ama şimdi gitmemiz gerekiyor.
Demir:gitmek istemiyorum şarkı söyleyeceğim.
Demir:pompalamsyon-
Demesine kalmadan tekrar ayağa kalkıp Demiri tutum.
Tuana:gidiyoruz artık!
Kolundan tutup çektim.
Kısa bir an durup yerdeki şişleri aldı.
Demirle beraber neresi odluğunu bilmediğim bir yere girdik.
Demir arkamızdan kapıyı kapatı.
Işığı açınca buranın bir mutfak olduğunu fark ettim.
Ama pekte mutfak gibi durmuyordu.
Dolap yoktu ama musluk vardı.
Sanırım depo olarak kulanılıyordu kenarda bir sürü karton kutu vardı.
Nerde oldugumuzu umursmadan yere oturduk.
Biraz daha alkol ve biraz daha onun hakında konuştuk.
Tuana:yine mi?
Dedim bıkınlıkla demir tekrar sarkı açmıştı.
Ama bu sefer daha değşikti.
Şarkının adını bilmesemde türklet tarafından mezdeke diye geçiyordu.
Demir karşımda sarhoş bir şekilde dans ediyordu.
Ne kadar komik olsada bi o kadar iyiydi.
Dans eğtimi aldıp almadığını düşündüm.
Çünkü şuan çoğu pavyoncuya taş çıkartırdı.
Demir:hadi gelsene!
Başımı olumsuz anlamda saladım.
Gülerek demiri izliyordum.
Dahada ileri giderek.
Dezgaha çıkıp orda dans etmeye devam ediyordu.
Tişortünü hafif kaldırarak belini kıvırtı,kendi etrafında dönerken.
Dolop felan olmadığı için rahattı.
Demir:hadi! hadi! ge!
Ben ise hala gülerek demiri izliyordum.
Belini benden daha iyi kıvırtıyordu.
Elini uzatı ikimizde sarhoş olmak üzereydik.
Utancı bir kenrara bırakıp elini tutum.
Benide yanına çekti.
Nerde odluğumuzu bilmeyerek bir dezgahın üzerinde dans ediyorduk.
Demir bana arkasını dönüp dans ederken birden bana doğru eğildi.
Ama hala dans ediyordu.
Cebimden çıkardığım yüz lirayı demirin anlına yapıştırdım.
O hala o şekilde kıvırtıyordu.
Kendimizi iyice şarkıya kaptırmış deli gibk dans ediyorduk.
Demir ceketimi beline bağlamış o şekilde dans etmeye başlamıştı.
Demir bu sefer kapıya doğru twörk atarken birden açıldı.
Pardon pardon sert bir şekilde kapı açıldı.
Yerde alkol şişeleri ve telefonlar vardı.
Telefondan gelen adını bilmediğimiz ama bizi deli gibi dans etiren bir sarkı açıktı.
Biz dezgahın üzerinde deli gibi dans ediyorduk.
Ve demir twörk atıyordu.
Tuana:hass.
Dedim ama devam edemedim.
Demir:siktir.
Diye beni tamamladı.
Demir:hassiktir.
Tuana:hassiktir.
Diye aynı anda konuştuk.
Yutkundum.
Demirin yuktunuş sesini duydum.