Taht odasına krala suçumuzun bildirilmesi adına gelmiştik. Suçumuz iki soylu birey olarak henüz evlenmeden yakın temasta bulunmamızdı.
İçime nedensiz bir ürkeklik hakimdi. Göz ucuyla Prens William'a baktığımda o benimkinin tam tersi olacak şekilde sakindi.
Odadaki insanları inceledim. Kraliçe, zümrüt yeşili, bir elbise giymiş, kralın yanında duruyordu.
Kral gri bir takım giymişti. Ceketinin fermuar kısmında çeşitli işlemeler mevcuttu.
Prens William'ın ablası olduğunu öğrendiğim Prenses Julia Laura Dainty Castom, krem rengi, omuzlarını açıkta bırakan bir elbise giymiş, turuncu saçlarını tepeden topuz yapmıştı. Eşi Prens Conroy Damian Dainty'in koluna girmiş, mavi gözleri şefkatle etrafta geziniyordu.
Küçük kız kardeşi Samantha Eva Castom ise beyaz bir takım giymişti. Beyaz ceketin bilek kısımlarında aynı renk beyaz tüller bulunuyordu. Ceketin omuzlarında ve kollarının bazı kısımlarında değerli taşlardan oluşan dekorlar vardı. Beyaz pantolonunun ceplerinde de aynı işlemeler mevcuttu. Dalgalı kahverengi saçlarını omzundan serbest bırakmıştı. Yeşil gözlerinde sert bakışları hakimdi.
Yanında erkek arkadaşı ve sarayın baş muhafızı Cedric Alexander Dean duruyordu. Bir muhafıza yakışır bir şekilde siyah bir zırh giymişti. Kahverengi uzun saçlarını ensesinden küçük bir topuz yapmıştı. Prenses Samantha' nın bir adım gerisinde duruyordu. Castom kraliyet ailesi oldukça karizmatik görünüyordu.
Prenses Katie ise eşi Prens Adam'ın koluna girmişti. Gri' ye kaçan gözleri öldürücü bir edayla üzerimizde geziniyordu.
Kralın diğer yanında ise Prens Sam Axel Castom duruyordu. Sarı saçları özenle taranmıştı. Yeşil gözleri Prens William'ın üzerinde geziniyordu. Üzerinde beyaz bir gömlek ve siyah bir pantolon vardı.
Kral elini kirli sakallarının üzerinde gezdirdi. Dakikalar sonra sesi duyulan ilk kişi Kral Harold Gilbert Castom oldu.
"Ne yaptılar, bu kadar mühim olan şey nedir Kraliçem?" Kraliçe bir şey söylemek için dudaklarını araladığında Katie hızla kraliçenin sözünü kesti.
"Kütüphanede öpüşüyorlardı!"
Kral kaşlarını çatarak Katie'ye döndüğünde tüm gözler o yöndeydi. "Bu ne terbiyesizlik!" Diye kükredi Kral Harold.
"Sen nasıl kralın ile böyle konuşmaya cüretkarlık gösterebilir ve kraliçene yöneltilen bir soruya cevap verme kefaletini kendinde bulabilirsin?!"
Katie beklemediği bu tepkiyle şaşırmış ve susmuştu. Kraliçe tekrardan krala döndü. "Yakın temasta bulundular demek daha hakikatli olur kralım."
Prens Sam annesine baktı. "Sen bunu nasıl yakaladın anneciğim? Ah doğru, kendi düşünce ve fikirlerine zihninde yer yok. Sevgili gelinin ne derse onu yapıyorsun. Katie'nin verdiği haberle hemen oraya koştun, değil mi?"
Kraliçe çatılı kaşlarla oğluna baktı. "Verdiğim kararı sorgulamak haddin değil Sam Axel Castom."
Sam göz devirerek William'a döndü. "Bir de haklı olduğum zaman şöyle itibarlarını kullanarak susturmaları yok mu?" William dudaklarında canlanan gülümsemeyi kafasını eğerek saklamaya çalıştı.
Kralın gözleri yeniden bize ulaştı. "Geleneklerimizde saygı göstererek intibak ediyorsunuz zannediyordum sevgili veliahtım ve ülkemin istikbal kraliçesi." Başımı önüme eğdim. Ancak Prens William'ın kulağıma fısıldayışıyla bu hareketimi sonlandırdım.
"Kaldır başını, sen Sara Castom'sun, başını eğerek teslim olmak sana yakışmaz."
Doğruydu, ben Sara Caren Castom'dum. Ben bu ülkenin istikbal kraliçesiydim. Başımı eğmemeliydim. Çünkü kraliçeler başını eğmezdi.
Kral dikkatini bize vermişti. Kafamı kaldırdığımda karşılaştığım manzara buydu.
"Şahsımı hayal kırıklığına uğrattığınızı bilmenizi isterim, ülkemize örnek olması gereken iki birey olarak, bilerek ve isteyerek geleneklerimize karşı gelmeniz itibarımız için oldukça yanlış bir davranış. Sizlerden böyle tavırların daha fazla kulaklarımda işitilmemesini ve bu tarz hadiselerde isminizin zikredilmesine müsade etmemenizi rica ederim, sevgili oğlum ve gelinim."
Sırayla ikimize baktı. "Tahtımızın sıradaki varisleri." Diyerek itibarımızı yineledi.
Bu ülkede, gerçek kimliğim ortaya çıkmadığı sürece saygın bir bayandım. Ya ömrümün sonuna kadar bir yalanın ardına sığınacaktım, ya da ölecektim. Buraya düzgün bir yaşantım olması adına gelmiştim, ama aynı zamanda büyük bir tehlikenin içinde idim.
Yazardan:
Katie odaya girip kapıyı eşi Prens Adam'ın yüzüne çarptı. Prens onun aksine sakince odaya girip kapıyı arkasından kapattı. Eşini sakinleştirmek adına yavaşça odada adımlar attı.
"Sevgilim, biraz sakin olmayı denemek istemez misin?" Katie vücudunda hüküm süren öfke kıvılcımı ile oturduğu yataktan ayağa fırladı. "Neden beni savunmanın?! William olsa karısı haksız bile olsa onu savunurdu!"
Her türlü olayda kardeşinin adının geçmesinden rahatsızdı. Sonuç olarak onlar kardeşti, Katie için yarışan iki rakip değil. Yutkunarak konuştu.
"Ordaki kişi babam olmasının yanında kralımdı, onun sözünün üstüne söz söylemek haddim değildi-"
"Hayır, çünkü korkağın tekisin!" Ona doğru bir adım attı. "Karını koruyamayacak kadar aciz durumdasın." Alayla sırıttı. "William'a yakın olmak için çabalamasaydım asla ama asla senin gibi aciz, korkak, ve itibarsız biriyle evlenmek gibi bir aptallık yapmazdım!"
Hızla odadan çıktığında prensin gözlerinden süzülmeyi bekleyen yaşlar yavaşça yanaklarına aktı. Ne kadar da masum bir âşk duyuyordu karısına karşı. O da güçlü olsa, o da kralına karşı çıksa, eşi sever miydi onu?
Selammm, nasıldı bölüm, beğendiniz mi ?
Şuana kadarki favori karakteriniz kim oldu?
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir, belirtebilirseniz çok sevinirim.
Kendinize çok iyi bakın, mutlu kalın :)
~Aleyna
İg: kt.offical.original