O KIZ BENİM +18

By psikopatcivciv012

623K 22.6K 8.1K

"Bana büyü mü yaptınız!" . Hayatını kurtardığı adam tarafından kaçırılan Lale. Hayatını kurtaran genç kıza... More

-1-
-2-
-3-
4
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
25
-26-
27
28
-30-
31
32
33
34
-35-
36
-37-
38
39
40.
41.

29

12.8K 481 158
By psikopatcivciv012

Lale nöbet geçirir gibi yatakta iki büklüm olmuştu.  Demir odasında Lale'nin çığlığını duyunca koşarak çıkıp Lalenin kapısını açtı.

Onu perişan bir şekilde görünce içinde korku patlarken hemen yanına diz çöktü. Lale tir tir titriyordu ne yapacağını bilemedi

"Lale.." dedi çaresizce

"Lale, ne oluyor kendine gel!" Lale'nin elindeki telefonu fark etti bir şey mi olmuştu! bir haber mi vardı! kafayı yiyecekti!

"Lale!" dedi yine

"Sakin Ol ne oldu, söyle bana!"

"Abim-" dedi zorla, nefesi tükenmiş gibiydi bu nasıl acıydı

"abim yaralanmış-" Demir'in kaşları çatıldı. Bunun imkanı yoktu, evlerini 7/24 izleyip onlara korumalık edenler vardı

"Tamam sen sakin ol ben halledeceğim-" Bu cümle Laleyi çileden çıkardı. Lale yatakta oturur pozisyona gelince Demir'i göğsünden itti

"Neyi halledeceksin!" diye bağırdı ayağa kalkıp itmeye devam ederken

"Neyi halledeceksin. Neyi! Senin yüzünden oldu hepsi, sen hayatımıza girdiğinden beri başıma gelmeye kalmadı!" Demir Lalenin elini tutacağı sırada Lale elini çekti

"Lale-"

"Ne Lale! Onlar senin düşmanların! Onların yaptığı her şeyin sorumlusu sensin!" Lale ağlarken daha fazla konuşamadı ve kendini yatağa bıraktı.

"Ne söylesem boş degil mi sana?"

"Neler olduğunu öğreneceğim-" Lale gözlerini kaldırıp Demire baktı

"Sensin. Sebebi sensin neyi öğrenecek mişsin!" Başını sallarken telefonu fırlattığı yerden alıp tekrar ablasını aradı. Lale ablasını ararken Demir de kendi telefonunu alıp kapıda olan adamlarını aradı

"Neler oluyor lan, siz ne sikime yarıyorsunuz orada Sait'i bıçaklamışlar! Ben size koruyun demedim mi!"

"Biz de anlamadık abi, ekmek aldı apartmana girdi. Ne olduysa apartmanın kapısından girdikten sonra olmuş ama yabancı kimse de girmedi."  Demir sinirle burun kemerini sıktı. Aklı karman çormandı

"Nasıl durumu?"

"Hayati tehlikesi yok muş, küçük bir ameliyata girdi çıktı."

"Bu olayı araştırıp kimin nasıl girip yaptığını öğreniyorsun!" Telefonu kapatırken lale'ye döndü Lale ağlayarak ablasıyla konuşuyordu

"Geleceğim abla ben bugün, döneceğim."  Telefonu kapatınca gözlerini Demir'e kaldırdı

"Beni hemen İstanbul'a götür!" dedi

"Ne saçmalıyorsun sen! Iyiymiş abin, hayati tehlikesiyokmuş. Hadi hazırsan inelim kahvaltıya." Lale Neredeyse zıvanadan çıkacaktı

"Sen beni duyuyor musun! Istanbul'a gideceğim!"

"Gitmeyeceğiz, yeter ısrar etme-"

"Ben sana gideceğim dedim, kim durduracak beni! sen mi! Ölsem de durmam artık, gideceğim dedim sana"

"Bu pervasızca konuşmalarının hepsini acına veriyorum ve seni 10 dakika sonra aşağıda bekliyorum.  Hemen inip kahvaltını yap okula gidelim." ayağa kalkıp Demiri göğsünden hızla itti. Çıldıracak gibiydi.

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle, yaralı olan senin ailenden biri olsa bu kadar sakin olacak mısın! hiç mi vicdanın yok senin! Ben İstanbul'a gidip abimi Kanlı canlı göreceğim!"

"Konuştum abinin durumu iyiymiş kötü olsa götürürdüm zaten!" Diye bağırdı Demir sakin kalmak istese de onunda sabrı taşıyordu

LALE

"Umrumda değil!" diye çığlık attım.

"Gitmek istiyorum, gideceğim!"

"Hiçbir yere gitmiyorsun!" deyip arkasını döndü ve odadan çıktı. Aklım  başımdan gitmişti o an. Hırsla kapanan kapının arkasından elime ne gelirse çarptım öfkeyle.

Odanın içine dağılan cam parçaları ayaklarıma batıyordu ama umrumda değildi. Gözlerim yerde sivri uçlu bir cam parçasına ilişince düşünmeden elime aldım.

Daha fazla dayanamıyordum, beni ve ailemi umursamıyordu! Tek düşündüğü kendi hisleri ve kararlarıydı! Artık kafayı yiyecektim. Cam parçasını bileğime bir an bile düşünmeden yaklaştırıp kestim acıyı iliklerime kadar hissederken diğer bileğime de aynısını yaptım.

Parkeye oturup ayaklarımı uzattım, daha fazla dayanacak gücüm yoktu. Ben bu kadardım işte, benim savaşım bu kadardı. Abim orada canıyla savaşırken benim burada normal davranmamı nasıl bekliyordu!

Bileklerimden akan kan parmak uçlarımdan  sızıp yere düşerken gözlerimle kanı takip ettim. Sanki vücudum gücünü tüketiyormuş gibi halsizdim.

Keşke acı çekmeden hemen ölseydim ölseydim de kurtulsaydım artık, bu olanlardan da Demirden de...

Şimdi de bir farkım yoktu ölüden yaşarken öldüm işte. Gözlerim kapanmak için uğraşırken kapının arkasındaki anahtarı fark ettim. Zorla ayağa kalkıp kapıya yaklaşıp anahtarı iki kere çevirip bıraktım.

Kendimi tekrar yere bırakırken gözlerim git gide kapanıyordu. Sona yaklaşıyor gibiydim. İçimde en ufak bir korku yoktu.

Ölüm korkusu çoktan beni terk etmişti...

⏳️

Demir yukarıdaki gürültüyü sanki göğsünün ortasında kopan kıyamet gibi sandı.

Kendisini hemen dışarı atıp duymamaya çalıştı ama mümkün değildi. Tabii ki de onu İstanbul'a götürürüp tehlikenin tam ortasına bırakamazdı. Bütün düşmanları orada durup her yeri sarmışken nasıl götürüp de Lale'yi orada tehlikeye atardı ki.

Sebebini Laleye anlatmak istese anlamayacağını biliyordu. Sigarasını yakarken sıkıntılı bir nefes aldı. Yukarıdaki çığlık çığlığa bağrışmalar kalbini yerinden sarsıyordu. Kırılan şeylerin sesi kulağına gelince bir yanı koşarak yukarıya çıkmak istedi ama geçen sefer ki gibi sinirini odadan çıkartmasını istedi.

Merve merdivenlerin sonunda durup yukarıya çıkıp çıkmamak arasında kaldı Lale'nin sesine o bile kayıtsız kalamamıştı, daha fazla dayanamayıp Demir'in yanına gitti

"Demir Bey ben bir gidip Lale Hanım'a baksam olur mu?"

"Gerek yok, sen karışma. "  Merve istemeyerek kabul edip mutfağa girerken sesler kesilmişti.

Demir huzursuz bir nefes aldı. Göğsü sıkışıyordu. Cebindeki telefonu çalınca hemen açtı

"Ne yaptın, Bir şeyler buldun mu?"

"İçeriye giren çıkan yabancı biri yok abi, her zamanki oturan insanlarmış. Yani bunu yapan kişi bu apartmanda oturan biri."

"Onun ben de farkındayım!" Dedi Demir dişlerini birbirine bastırırken

"Sana onun kim olduğunu bul diyorum, kim olduğunu bul ve bana isim ver. Bulunca feriştahına kadar sikeceğim onu!" deyip telefonu kapattı.

Yine uyuya mı kalmıştı acaba diye düşündü Demir sonra daha fazla dayanamadı ve merdivenlerden çıktı. Lalenin odasının önüne gelince Kapının kolunu indirdi kapının kilitli olduğunu fark edince kaşları çatıldı. Birkaç kere daha denediğinde kapı yine açılmayınca gözünün önüne bir sürü senaryolar geçti.

Geri çekilip kapıya omuz atınca kapı zorlansada açılmadı. Geriye çekilip tekrar omuz atınca kapı büyük bir gürültüyle açıldı.

Demir Laleyi yerde görünce durakladı sonra elinden sızan kanları görünce o anda nefes alamadı.

İçinde büyük bir görültü koparken ne Adım atabildi ne hareket edebildi. Birkaç saniye öylece durdu kalbinin bile atmadığını yemin edebilirdi.

Gözlerini kırpıştırırken ciğerlerine yetemeyen ufak bir nefes aldı ve hızla lalenin yanına diz çökerken onun bayılmış olduğunu fark etti. Ne yapacağını bilemedi o an aklını kaybedecek gibiydi

"Merve!" diye bağırdı evin içinde. Merve koşarak yukarıya geldiğinde

"Bir şeyler ver!" derken bile konuşamıyordu sanki.

"Bir şeyler ver koluna bağlayalım!" Merve gördükleri karşısında şaşkınlıkla hemen dolaba ilerleyeyim atlet çıkarıp Demire getirdi. Demir atleti yırtıp bileklerine bağladı.

Kollarına bağladıkları anda Demir Lale'yi kucağına alıp hızlı aşağıya inip arka kapıyı açıp arabasına bindirdi. Kendisi de şoför koltuğuna geçip çalıştırınca arabayı o kadar hızlı kullanıyordu ki ya ikiside ölecekti yada kalacaktı.

Arkasını dönüp Lale'nin bembeyaz olmuş yüzüne baktı. Kendisine bir küfür savurdu. İhmalliğine lanet etti.

"Allah'ım ne olur..... Ne olur bir şey olmasın!" diye fısıldadı sinirle ellerini direksiyona geçirip durdu.

Hayatında ilk kez ağlamak istiyordu. ilk kez bağıra bağıra ağlamak istiyordu. 6 yaşında annesini ve babasını kaybederken bile ağlamayan çocuk şimdi çocuk gibi ağlamak istiyordu. Dudakları titredi sertçe yutkunup tekrar Lale'ye baktı

"Ne olur Lale....ne olur bırakma kendini. Sen güçlüsün!" deyip tekrar önüne döndü.

En yakın hastaneyi bulup arabayı durdurunca tekrar kucağına alıp hızla kapıya yürüdü. Hastaneye girince

"Yardım edin!" diye bağırdı çaresizce. Sedyeyi getiren hemşirelere

"Bileklerini kesti." dedi yatırırken. Lale'yi alıp götürüyorlardı ama Demir Lale'nin elini hiç bırakmadı onlar nereye gidiyorsa Demirde arkalarından gidiyordu. Bir odaya aldıklarında Demiri durdurdular

"Giremezsiniz beyefendi." dediler

"Olmaz gireceğim." dedi Hemen

"Bir faydanız olmayacak, Lütfen burada bekleyin." deyip kapıyı kapattılar. Demir tükenmiş gibi kendini yere bıraktı, sırtını duvara yaslarken dizin birini kendine doğru çekti. Lalenin O anki hali gözünün önünden gitmiyordu.

Başını arkaya doğru defalarca vurdu.

"Allah benim belamı versin!" dedi

"Allah beni kahretsin, ben nasıl düşünemedim bunu! Nasıl ihmal davrandım!" Biraz sonra hemşire kapıda belirdi. Demir kalkıp hemşireye yaklaştı

"Hasta çok kan kaybetmiş kana ihtiyacımız var. Hastanın kan grubu 0 negatif sizin kanınız uyuyor mu?"

"Hayır..." dedi gözlerini kapatıp açarken.
"Allah kahretsin benimki B+"

"Acil kana ihtiyacımız var tanıdığınız, ailesi varsa-" 

"Halledeceğim..." dedi Demir

"Halledeceğim hemen!" hemen telefonu çıkarıp Şermini aradı.

"Şermin okulun hoparlöründe sıfır negatif kanı olan varsa hemen toplayıp sana göndereceğim adresteki hastaneye getiriyorsun!"

"Ne oluyor Demir! Ne kanı!"

"Sana söylediğimi yap!" diye bağırdı Demir ve telefonu kapattı kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Beyni uyuşuyor gibiydi titreyen elleriyle Sedat'ı aradı.

" Sedat kan grubun ne? Digerlerinin ki falan ne!"

"Kan grubum mu-"

"Lan soru sorma işte, cevap ver!"

"0rh+ diğerlerini bilmiyorum ki abi sıfır negatif olan var mı sanmıyorum ama bir sorayım, bir şey mi oldu abi iyi misiniz, Laleyi de getirmedin hala."  Demir başını duvara vurunca hiçbir acı lalenin içeride yaşam savaşı vermesi kadar acıtmadı.

"Bana değil Lale'ye oldu, bileklerini kesmiş lan!" Sedat ne diyeceğini bilemedi.

" Ben bir sorayım seni arayayım abi." dedi ve telefonu kapattı.

25 dakika gibi bir sürenin sonunda Şermin yanında Aras'la geldi. Demirin sinirli bakışları ikisinin üzerindeydi

"Ben sana ne dedim!"

"Yok Demir, Aras'la birlikte iki kişi daha vardı ama onlar düzenli ilaç kullanıyorlarmış sadece de Aras var."

"Sen..." dedi Demir "vereceksin değil mi?" dedi vermese de ayaklarına kapanıp yalvarırdı. Gerekirse zorla alacaktı o kanı.

"Tabii ki vereceğim Lale benim arkadaşım." Demir'in kaşları çatılsa da hemen onu hemşirelerin yanına götürdü

"Bir kişi yeter değil mi? sadece bir kişi var-" o anda arkalarında Ali geldi

"Benimki de 0 negatif abi." Demir neredeyse Mutluluktan bağıracaktı.

"O da varmış iki kişi yeter değil mi?" Derken küçük bir çocuğun yalvarışı gibiydi

"Yeter gelin benimle." dedi hemşire. Onlar giderken Demir kendini yere bıraktı ne ayakta kalacak dermanı vardı ne de koltuğa kadar yürüyecek hali.

Şermin Demirin yanına diz çöktü ve su uzattı

"İç biraz Demir." Gözü hiçbir şey görmüyordu Demirin, sadece karşıya baktı

"Benim yüzümden." dedi

"Allah benim belamı versin! Benim yüzümden oldu!"

"Böyle konuşma senin ne suçun var, sen mi kestin bileklerini!"

"Abisini bıçaklamışlar Şermin!"dedi Şermine bakarken

"Abisine gitmek istedi. Onu görmek istedi, ama izin vermedim..... izin vermedi diye o da kendini kesmiş!" Nefes almak istedi ama yüreğinde büyük bir yük varmış gibiydi.

"Keşke ne olursa olsun götürüp getirseydim." Slini Demirin omzuna koydu

"Yapacak bir şey yok. Olan oldu hem..." dedi sustu, söyleyeceği şeyin tepkisinden korkuyordu.

"Hem o senin hayatına ayak uyduramıyor, Demir bırak gitsin." Demir'in kaşları çatılırken neredeyse Şerminin boğazını sıkıp nefesini kesecekti

"Ne diyorsun lan sen! ne bırakması! ben ölsem de bırakmam, duydun mu! Bir daha böyle saçma sapan konuşma!" deyip Şermin yanından kalktı Sedat'a doğru ilerledi. Sedat, Kaan, Saffet ve Ali ile birlikte gelmişti.

"Bunu yapanın kim olduğunu aşağı yukarı tahmin ediyoruz değil mi?" Diye sordu Demir Sedata

"Evet abi."

"Onu istiyorum Sedat!" dedi ölüm kokan sesiyle

"Onu bul ve bana getir tamam mı, diri diri getir bana!"

" Tamamdır abi ama onu öldürürsen karşımıza Kartalı almış oluruz?"

"Bundan sonra hiçbir şey umrumda değil, önce o Gürkan denen orospu çocuğunu öldüreceğim sonra Kartal yanımızda değil de karşımızda durursa onu da öldüreceğim. Duydun mu beni, şimdi onu bana bul Sedat!" Sedat çaresizce başını salladı

"Tamam abi merak etme sen ben bugün İstanbul'a döner bulurum."

Uzun bir süre sonra doktor Lale'nin iyi olduğunu söylemişti bir odaya almışlardı ve Lale hala uyuyordu. Demir Lale'nin hemen yanında bir koltuğa oturmuş gözleri lalenin üzerindeydi. Bir an önce gözlerini açsın ve mavi gözlerini demirin gözlerine diksin istiyordu.

Lale yatakta rahatsızca kıpırdanınca Demir hemen ayağa kalktı ve Laleye yaklaştı

"Lale uyandın... iyisin değil mi?" Gözlerini Lalenin yorgun gözlerinden koparamadı

"Ben doktoru çağırayım-"

"Demir..." dedi Lale yorgun sesiyle.

"Beni neden kurtardın." dedi

"Bu nasıl soru Lale. Sen beni ne hale soktuğunun farkında mısın! Ben seni nasıl kurtarmam!" Sertçe yutkundu.

"Bunu seninle Ayrıca konuşacağız evde kendine kıymaya nasıl kalkarsın sen! beni de mi düşünmüyorsun sen ölürsen ben ölmez miyim!"

"Öyle konuşma." dedi Lale

"Birbirimizi tanımıyoruz bile benim için mi öleceksin!" Diye sordu Lale kuruyan dudaklarıyla.

"Bir an bile düşünmem." dedi Demir. 

"Hiç bu kadar cesur olmamıştım." diye fısıldadı Lale

"Cesurluğunu başka şeyler için harca. Bir daha böyle saçma sapan şeyler yapmayacaksın!" elleriyle lalenin saçlarını okşadı. Lalenin aklına abisi gelince gözleri buğulanmıştı

"Abim?"

"Abin de iyi merak etme, odaya almışlar. Uyanmış."  Lalenin gözleri tekrar doldu

"Konuşmak istiyorum."  dedi

"Eve gidersek konuşursun. Şimdi sen de çok yorgunsun uyu ve dinlen." Lale zaten zorla açtığı gözlerini birkaç kere kırpıp kapattı. Hala uykusu vardı

"Seni hiç affetmeyeceğim." dedi Demire gözleri kapalıydı ama uyumadan hemen önce. Demir onun alnına dudaklarını bastırdı

"Ben de kendimi hiç affetmeyeceğim." Diye fısıldadı

⏳️

Akşam olunca Doktor kontrolünde Lale'yi taburcu ettiler. Lale eve girince yukarıya çıkacak hali olmadığıni anlayınca  kendini salondaki koltuğun birine attı. 

Kolları sarılıydı, Gözleri kollarına düşünce bir an bile düşünmeden bunu yaptığına şaşırıyordu. Demek ki insan canı yanınca gözünün önüne hiçbir şey gelmiyormuş yaşam bile diye düşündü.

Demir yanına oturunca Lale kendini biraz geri çekti, ama ona bakmadı.

"Biraz daha iyi misin. Uyuyacaksan seni yukarıya çıkarayım hemen?"

"İstemez!" diye mırıldandı sertçe

"Merve!" diye bağırdı Demir

"Lalenin çorbasını hazırla getir buraya, burada yesin."

"Hemen getiriyorum Demir Bey." Diye bağırdı

"Yemek yemek falan istemiyorum." dedi Lale.

"Yine başa mı döneceğiz?"

"Umrumda değil, neye dönerse dönsün!" dedi ve kendini geriye yaslarken gözlerini biraz kapattı.

Demirin parmaklarını saçında hissedince kaşlarını çatıp gözlerini açtı.

"Dokunma!"

"Lale?"

"Ne Lale!" Diye çıkıştı dönüp Demire bakarken

"Yeter artık istediğin gibi hareket etmeyeceğim ben bıktım! Herşwyin sorumlusu sensin. Hepsi senin yüzünden oldu sana o gün söyledim, abime ve ablama zarar verecekler dedim. Sen de hiçbir şey yapamazlar koruyacağım onları dedin! Böyle mi korudun" Beni de koruduğunu söylüyorsun yarın öbür gün benim de kör bir kurşuna gitmeyeceğim ne malum!" 

"Konuşma şöyle salak salak!" diye kızdı Demir içkisini doldurup kafasına dikerken.

"Sözümü tutuyordum, içeriden bir şey olmuş dışarı ile alakası yok, apartmanda birinden yardım aldıkları belli-"

"Sen ne söylersen söyle sana inanmıyorum!"

"Bana inan demiyorum zaten içeriden biri yaptı apartmanda oturan biri adamlarım 7/24 saat korumak için peşindeler bizlik bir şey değil. Ortalık biraz durulsun götüreceğim seni ablanı ve abini görmeye."

"Görmeye mi?" dedi kaşlarını çatarken

"Ne görmesi Demir. Ben artık ablamla Abimin yanına gitmek istiyorum, senin yanında kalmak istemiyorum-" Tam o anda zil çaldı. Merve'nin kapıyı açtığını duydular.

"Demir Bey için Kargo var." dedi korumalardan biri. Merve kutuyu alıp Demir'in yanına geldi. Kare orta boylarda bir kutuydu. Demir Merve'den aldığı kutuyu sehpanın üzerine bırakıp açtı. Açtıktan sonra kaşları daha çok çatıldı.

Lale merakla kutuya baktığında telefon ve telefonun üzerinde not fark ettim.

"Geçmiş olsun Demir, kayınçon yaralanmış çok üzüldüm. Allah şifa versin. Lale hanıma da geçmiş olsun dileklerimi ilet lütfen ha birde dün verdiğimiz kötü telefondan dolayı özür dilemek için bu yenisini gönderdik ona umarım dün kü gibi bizi yanıltmaz." Demirin şeytanı andıran yüzü yavaşça Laleye döndü

"Ne demek bu?"

⏳️

20.000 oldukkk💞

Her şey için teşekkür ederim❤️

Vote vermeyi unutmayın 💋

Continue Reading

You'll Also Like

105K 6K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
1.6M 95.8K 40
"Yanlış anlamayın lütfen, bir anneye göre çok gençsiniz, bekar mısınız?" Kucağımda ki bebeğin bana ait olduğunu düşünmesine karşılık, utançla dudakla...
1.1M 15.4K 38
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
520K 38.4K 13
Boş kalan son sayfa dolmadan, kibritler yere saçılmadan, yanan son mum sönmeden, bu yabancı duman her yanımızı sarmadan ve onlar beni bulmadan bul be...