Kitaplarımı kütüphaneden alıp sınıfa doğru ilerledim.
Elimde kitaplar,kafamda çeşit çeşit düşüncelerle yürümeye devam ediyordum.
İki hafta olmuştu.
Ama hiç bir şey olmamıştı?
Kaçırılmıştım,bir kadın yılardır tutusak edilmişti ama hiçbir şey olmamıştı.
Piskopat müdürü iki haftadır görmüyordum.
Bu durumu daha masum bir şekilde anneme anlatınca cevabı pek istediğim gibi olmamıştı.
"Sen yanlış anlamışsındır"
"Elin adamı ne yapsın seni?"
"Saçmalama Tuana bir kadını niye yılarca tutsak etsin"
"O kadın bir yalancı ve sen çok safsın"
Olmuştu.
Eh annemden başka bir cevap bekleyemezdim.
Derin Bir nefes aldım.
Yine o güne giti aklım.
O güne değil Tuana o kişiye gitti aklın.
Hatırlamak yine üzülmeme sebep olmuştu.
Elaların sahibinin sözleri sanki birkaç saniye önce söylemiş gibi aklımdaydı.
Ve beni derinden etkiliyordu.
Kırıcıydı hemde çok.
Ama haklıydı da.
Onunla olma ihtimalini hiç düşünmemiştim bu saaten sonra düşünmezdim de.
Sadece iyi hissetmesini sağlamak istemiştim.
Üzülmüştüm aslında babası yüzünden böyle olduğunu düşünsemde sözlerinin ardından egoist olduğunu düşünmeye başladım.
Ah bu çocuk niye bu kadar çok aklıma geliyordu kii?!
Rüyalarımda dahi o vardı.
Sanki hayatımın her köşesinde kendine bir yer ayırtmış gibiydi.
Gecenin sonunda kendimi yağızın kolarında bulmam ayrı bir onur kırıcıydı.
Bir erkek yüzünden ağlayıp başka bir erkeğin kolarında teseli bulmam ne kadar doğruydu?
Tuana:ahh!
Dedim aflayarak.
Kafamı kaldırınca bana şaşkınca bakan çocuğu gördüm.
Onu okulda ilk defa görüyordum.
Yerdeki kitaplarıma baktı ve tekrar bana döndü.
?:şey..özür dilerim.
Dedi ekmeleyerek.
Çocuğu boydan aşağı süzdüm.
Evet evet onu bu okulda hiç görmemiştim.
İlk önce telaşla yanımdaki kitapları topladı.
Ayağa kalkınca nefesini tutu bir süre daha yüzümü inceledi tek odağı yüzümdü.
?:iyi misin?
Dedi elini uzatıp.
Kırmayıp elini tutum.
Tuana:iyiyim.
Dedim gülümseyerek.
?:bir an dalgınlığıma geldi...fark etmedim.
Dedi hızla.
Çekiniyor demek isterdim ama başka şeyler vardı.
Tuana:sorun yok bende seni fark etmedim.
?:şey...yani...eee
Diye kekelemye başladı.
Uzaktan bakınca özgüvenli birine benziyordu halbuki.
?:sana nasıl sesleneceğimi bilmiyorum o yüzden önce adını sormak istiyorum.
Dedi hızla.
Neden bu kadar hızlı konuşuyordu kii?
Terlemeye başlamıştı sanki.
?:arda...arda kalaycı.
Dedi hemen ardından.
Tuana:Tuana naz tiryaki.
Arda:ne?!
Diye tepki verdi.
İrkilerek bir iki adım uzaklaştım.
Dudakları arlandı, bana uzatığı eli kayıp yere düştü.
Nefes almıyordu,nefesini tutumuştu.
Gözlerini hiç ayırmadan yüzümd bakıyordu.
Kaş dakika geçti bilmiyorum ama boğluyor gibiydi.
Hala nefesini tutuyordu.
Arda:Tuana naz tiryaki?!
Diye mırıldandı.
Sonunda nefes almaya başlamıştı.
Neden böyle olmuştu ki?
Adımı sormuştu ve adımı söylemiştim.
Karşımdaki adama baktım.
Hala bana bakıyordu.
Bi dakika gözlerimi doluyordu?
Tuana:hey iyi misin?
Dedim ani bir hareketle elimi yanağına koyup.
Yutkundu ve gülümsedi.
Hala konuşmuyordu ama gözlerime bakıp gülümsüyordu.
Derin bir nefes aldı.
Zar zor dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
Arda:iyiyim.
Dedi birkaç adım geri gittim.
Arda:sadece şaşırdım.
Dedi.
Kaşlarımı çatım.
Neden şaşırmıştı ki?
Tuana:neden?
Diye sordum merakla.
Arda:tanıdığım birine çok benziyorsun.
Arda (tiryakinin)kalaycının analtımıyla...
"Bana çok benziyorsun"
Demek istesemde.
Arda: tanıdığım birine çok benziyorsun.
Dedim.
Onu ilk gördüğümde asla tanımamıştım.
Yerde afalayarak bana bakıyordu.
Beni tanımadığı beliydi.
Dikkatimi çeken ilk şey benim gibi olan gözleri olmuştu.
Beni ilk afalatan şey bana olan benzeriğiydi.
Yerdeki kitaplarını toplarken bunların ders kitabı olmadığını fark ettim.
Bazıları Wattpad bazıları klasik kitaplardı oda benim gibi kitap okumayı seviyordu.
Eline ilk dokunduğumda hissetiğim sıcaklığın ise tarifi yoktu.
Aynı şeyleri hisseti mi bilmiyorum ama ona ilk dokunduğumda hissetiğim duyguyu belkide hayatımda ilk defa hissediyordum.
Arda:sana nasıl sesleneceğimi bilmiyorum o yüzden önce adını sormak istiyorum.
Bu sadece bahaneydi ordan direk uzaklaşa bilirdim ama adını merak ediyordum.
Neden ilk dakikadan neden ona bu kadar yakın hissetmiştim ki??
Tuana:Tuana naz tiryaki.
Aradaki kan bağındanmış demeki.
Arda:ne?!
Verdiğim tepkiden korkmuş gibiydi.
İlkilerek birkaç adım geri gitmişti.
Önce derin bir nefes alamaya çalışmıştım.
Ama başaramayıp nefesimi tutum.
Öz ve öz kardeşim karşımda mı duruyordu şimdi?
Peki ya kardeşim değilse?
Diye düşünmedende edemedim.
Bu kadar benzerlik falzaydı ama.
Yüzünü izlemeye devam ettim şaşkınca bakıyordu.
Nefes alamaıyordum.
Nefesim kesilmişti.
Dudaklarımı araladım ama konusmamıştım.
Bir süre daha onun kardeşim olduğunu algılıyadım.
Daha falza nefesiz kalamaycağımı anlayarak dudaklarırmı aralamıştım.
Derin bir nefes aldım.
Arda:tuana naz tiryaki?
Diye mırıldandım hala aklım almıyordu karşımdaki kişi kardeşim miydi?
Tuana:hey iyi misin?
Diye yakalaştı birden elini yanağıma koyunca irkilmiştim.
Ama aynı sıcaklığı yanağımdada hissetmiştim.
Dokunduğu her yeri yakıyor muydu böyle? Yoksa ben bir aptal olduğum için mi yanıyormuş gibi hissediyordum.
Kısa bir bakış atmıştım eline.
Ardından istemsizce karşımdaki kıza gülümsemiştim.
Konuşmaıyordum çünkü Sesim çıkmıyordu.
Yılardır fotorafına bakmaktan korkarken birden karşıma çıkmasını bekliyordum.
Ama cidden kardeşim mi?
Sonuçta sadece adı benziyordu.
Ah bide yüzü.
Arda:iyiyim.
Dedimiştim en sonunda kız utanarak geri çekilmişti.
Arda:tanıdığım birine benziyorsun.
Diye geçiştirdim ama kendisi fark ettmişmidir bana olan benzerliğini diye düşünmedende duramamıştım.
Bir süre birlikte yürümeye başlamıştık.
Ne kadar merak etsemde,sormak istediğim birçok şey olsada susmak zorunda kalmıştım.
Arda:istersen senine gelebilirim.
Dedim gülümseyerek.
Tuana:ımm ders başlamak üzere.
Saatime baktım.
Başımı saladım.
Arda:peki görüşürüz.
Dedim diyecek birşey bulamayınca.
Tuana:görüşürüz.
Dedi gülümseyerek.
Arkasını döndü ve gitti.
Ama aklım çıkıyordu.
Ya kardeşim değilse?
Ama öz kardeşimde olabilir?
Diyelim ki kardeşim o zaman sonra ne olacak?
Kardeşim olduğunu biliyordum.
Ama kim olduğunu bilmiyorum tek bilmem gerek onun olup olmadığıydı.
Ama ben gereksiz bir korkuyla telefonumu alıp bakamıyordum.
Kardeşim olabilirdi.
Beni istemeyen annem ve babamın biricik kızları olabilirdi.
Babam ve annem niye istememişti beni?
Bazen düşünmemek lazım.
Ben yılarca düşündüm ve hiçbir cevap bulamadım.
Küçücük bir çocuk neden terk edilirdi?
Çok mu kötü bir çocuktum?
Küçücük bir bebek en fazla ne kadar kötü olabilirdi ki?
Derin bir nefes alım.
Cebimden çıkardığım telefonumla birkaç dakika uğraştım.
Aslında daha çok kendimi oyalıyordum.
Arda:tamam.
Diye mırıldanıp bakmaya karar verdim.
Oydu.
Karşımdaki fotoraf birebir oydu.
Aralarında tek bir fark bile yoktu.
Başka bir soru aklıma kürt düşürdü.
Öz abisi olduğumu öğrenince yine yanımda duracak mı peki?
İlk başta bu kadar yakın olmam aptalıktı.
Belki istemeyecekti, kabulen meyecekti.
Ama beni abisi olarak kabulde edebilirdi.
Arda:beni annem banam istememiş o niye istesin ki.
Dedim kendi kendime ardınan dikildiğim yerden uzaklaştım.
***
Tuana naz tiryaki'nin anlatımıyla....
Derin bir nefes aldım tekrardan.
Bakışlarımı ayırmadan izlemeye devam ettim.
Sıla:bakma atık anlayacak.
Diye fısıldadı kulağıma.
Tuana:sence kimi izliyor?
Dedim sesim kısık ve durgun çıkmıştı.
Aslı:futbol oynayanları izliyordur.
Dedi omzuma dokunup.
Tuana:belkide başka birni izliyordur.
Dedim umutsuzca tekrar oraya döndüm.
Aslı:bilmiyorum.
Diye mırıldandı.
Birkaç sınıf ile konferans salonundaydık.
Ve bu sınıflara elaların sahibide dahildi.
Ama o pek burda gibi değildi.
Kafasını cama yaslamış yarım saatir camdan dışarı izliyordu.
Bir kere bile kafasını kaldırmamıştı.
Birini izliyordu daha çok.
Kimi izlediğini deli gibi merak etsemde hiçbir şekilde öğrenememiştim.
Asıl aptalık bendeydi o gün beni yanında istemediğini net bir şekilde söylemişti niye hala onu merak ediyordum kii?
Aslı:hocanın bakışları üzerinde.
Desede kısa bir an tahtayı izleyip tekrar elaların sahibine döndüm hala bakmıyordu dudaklarında saf bir gülümseme vardı. Dışları izliyordu.
Ve kimi izlediğini deli gibi merak ediyordum.
Onur:gidelim artık!
Dedi Sılanın kulağına.
Sıla:bencede ya kusucam.
Onur:neden burdayız kii?
Onur kalabalıktan nefret ederdi benim gibi.
Ve son olaydan sonra iyice uzaklaşmıştı insanlardan.
Annesinin olduğuna inanmıyordu.
İki haftadır asla kabul etmemişti.
Aylin hanım ise bir süredir hastanedeydi.
Vicudunda bir süru yaralar vardı onların geçmesini bekliyorduk ve her hafta psikoloğa gidiyordu.
Ama tek söylediği oğlunu istediğiydi.
Aslı:tuana hadi.
Dedi nazikce omzuma dokunup.
Kısa bir an ona baktım.
Ayağa kalkıp çantamı aldım.
Hala kafasını kaldırmamıştı.
Onurun koluma dokunmasıyla odadan çıktık.
Aslı:bu çocuğa karşı ne hissediyorsun.
Tuana:hiçbir şey.
Dedim derin bir nefes verip.
Bana inanmayarak baktı.
Aslı:o yüzden mi bir saatir sapık gibi çocuğu izliyorsun?
Tuana:sapık gibi mi?
Dedim şaşkınca.
Onur:sapık gibi.
Dedi gülümseyerek.
Aslı:bir saat boyunca çocuğu izledin değil hocalar tüm okul fark ettmiştir.
Elimle anlıma vurdum.
Tuana:fark ettmedim.
Dedim utanarak.
Onur:çünkü onu izlemeye dalmıştın.
Kalbimin bu kadar hızlı atığını şuan fark ettmiştim.
Neden bu kadar hızlı atıyordu ki?
Bu bu aralar hep oluyordu.
Ne zaman elaların sahibi hakında konuşsak ya kalbimnduruyor yada hızlı hızlı atmaya başlıyor.
Tuana:sence kimi izliyordu?
Aslı:bahçede birsürü kız var bilemeyiz.
Dedi omzunu silkip.
Gercekten bir kızı izliyordu bakışları o kadar yoğunduki kıskandığım söylene bilirdi.
Derin bir nefes verdim.
Onun başka bir kızı izlediği düşüncesi bile deli gibi kıskanmamı sağlıyordu.
Daha adını dahi bilmediğim birine niye bu kadar yoğun hissler besliyorum ki?
Hayır! Hayır! Ona karşı hiç bir şey hissetmiyorum.