O KIZ BENİM +18

By psikopatcivciv012

629K 22.8K 8.1K

"Bana büyü mü yaptınız!" . Hayatını kurtardığı adam tarafından kaçırılan Lale. Hayatını kurtaran genç kıza... More

-1-
-2-
-3-
4
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
25
-26-
27
28
29
-30-
31
32
33
34
-35-
36
-37-
38
39
40.
41.

-18-

15.4K 563 189
By psikopatcivciv012


Söylediği şeyden sonra öfke ile yukarıya çıktım. Odanın kapısını açıp hızla ve büyük bir gürültüyle duvara çarptım.

O kadar çıkmazdaydım ki elim kolum bağlıymış gibiydi.

Şaka mı yapıyorum sanıyordu? Söylediklerimi yapmayacağım mı sanıyordu!

Öfkem kat be kat yükselirken makyaj masasının önündeki pufu kaldırıp pencereye fırlattım, pencere tuz gibi dağıldı büyük bir gürültüyle.

Komodinin üzerindeki saati alıp aynaya attım sanki geçecekmiş gibi çığlık attım. O çığlık beni sakinleştirecek sanmıştım ama hayır elime ne geldiyse duvara çarptım.

Ne yaptığım yada nasıl yaptığımdan, hiçbir şeyden haberim yok gibiydi. Ne yaparsam yapayım o öfke de asla sönmedi.  Odadaki herşeyi yıktım, kırdım, yatağımın üstündeki Yorganı alıp ayaklarımın altında ezdim.

"Allah senin belanı versin!" diye bağırdım

"Seni gördüğüm o güne lanet olsun!" tüm gücüm vücudumdan çekilmiş gibi hissettiğimde duvarın köşesini sinip ayaklarımı kendime çektim.

Ne yapacaktım şimdi? ömrümün sonuna kadar onun yanında mı kalacaktım!

Ailemi görmeden onun yanında mı kalacaktım! Belki de sadece canını kurtardım diye bana ilgi duyuyordu, belki bir zaman sonra benden hevesini alıp öylece bırakacaktı.

Ama o zamana kadar beni içten içe yıpratacaktı, buna izin veremezdim! Madem telefonlarım dinleniyordu, ben de yarın okula gittiğimde başkasının telefonundan arardım. Aileme bir şekilde haber vermem lazımdı.

Ya da direkt polise mi söyleseydim, onu yarın düşünecektim.  Gözlerim yorgunlukla kapanmaya başlayınca yüzümü dizlerime gömdüm.

⏳️

Gözlerim sabahın ışığına alışınca araladım ,aralayınca bir yatakta olduğumu fark ettim. Hemen doğruldum.

Demir'in odasında ve Demir'in yatağındaydım, beni hangi ara buraya  getirmişti? Uykum bu kadar ağır mıydı benim!

Yataktan kalktım ve pencereden dışarıya bakınca artık iki değil en az 15 tane adamın dışarıda beklediğini gördüm.

Neydi bu, gözdağı mı?

Demirin odasından çıkıp kendi kaldığım odaya girmeye karar verdim. Onun banyosuna girmek istemiyordum. Hem benj kendi odasına bile getirirkensormamıştı.

Odaya girince yerde hic bir kırık dökük olmadığını fark ettim.  Sadece pencere ve makyaj masası hariç herşey dün hiç yaşanmamış gibiydi. Hangi ara yapmıştı?

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra çıktım, aşağıya indim. Inince salonunda hiçbir şeyin dünle aynı olmadığını fark ettim kırılan şeyler kalkmıştı ve mutfakta sesler geliyordu.

Tam mutfağa gideceğim sırada Demiri camdan dışarıyı izlerken buldum.  Yüzüme buruştururken mutfağa girdim 28 li yaşlarda bir kadını kahvaltı masası kurarken buldum. Beni görünce mesafeli bir şekilde bakıp başını öne doğru eğdi.

"Günaydın Lale Hanım, kahvaltınız 5 dakikaya hazır olur."

"Kahvaltı etmeyeceğim diye mırıldandım." Kendime bir bardak su doldurup içtim. Demir'in gelecek diye bahsettiği çalışan buydu herhalde.

Bir kaç saniye sonra ayak sesleri duyunca Demir'in geldiğini anladım. ama ona bakmadım.

"Kahvaltını yap okula gideceğiz." Dedi sıcak nefesi enseme vururken.  Biraz geri çekilip ona bakmadan konuştum.

"Okula gideceğim ama kahvaltı yapmayacağım."

"Yapacaksın." yüzümü bu sefer ona çevirip dik dik  baktım

"Yapmayacağım, istemiyorum çünkü. Ona da mı karışacaksın?"

"Evet karışacağım, karnını doyurmadan hiçbir yere gidemezsin." Sert bir nefes alıp sandalyenin birini gürültülü bir şekilde çekip oturdum

"Yavaş." Diye mırıldandı Demir de kendi sandalyesini çekerken.

Çayl bardaklara dökülürken kollarımı göğsümde bağlamış çatık kaşlarımla önümdeki boş tabağıma bakıyordum.

"Neden beni odana götürürken sormadın?"

"Sence ben öyle herşeyi soracak birine benziyor muyum? Sormadim çünkü sormak istemedim."  sinirle gözlerimi kapattım tam cevap vereceğim sırada

"Kahvaltını yap. Yapmazsan yapana kadar bu sofradan kalkmayız. Sen de ben de."  dediğini yapacağını anladığım anda kahvaltı yapmaya başladım. Ama stres gerçekten iştahımı etkilemişti. Hic bir şey yemek istemiyordum. Zorla bir kaç şey yedim.

⏳️

Ikimiz de evden çıkıp arabaya bindiğimizde Demir telefonuyla konuşuyordu.

"Geliyoruz biz.... hayır  kapıda bırakacağım. İşim var..... Yarım saate oradayım."  kapattıktan sonra bana yandan bir bakış attı

"Tekrar tekrar uyarmak istemiyorum. Ne yapacağını biliyorsun, kimseyle iletişim kurmadan okula git gel. Unutma eğer istemezsem okula da gidemezsin." kaşlarım kalkarken hayret le ona baktım

"Çok sağ olun saygı değer Paşam. Siz de olmazsanız ben nasıl giderdim okula" Öfkeli sesim dalga geçer gibi çıkmıştı

"Ben zaten okula gidiyordum. Sen bana bir şey bahşetmedin. Ben birkaç gündür senin yüzünden gidemiyordum-"

"Daha fazla konuşup sinirlerimi bozma benim!" Diye kesti sözümü sıkıntılı bir nefes aldım. Hep böyle yapıyordu en ufak şeyde sonorlaromo bozmo bonom!

İçimden yaptığım iğrenç espriye güldüm...

"Ne olacak şimdi, ne zamana kadar burada olacağım? ne zamana kadar ailemden uzakta olacağım?" Diye sordum bu sefer

"Unutacaksın."

"Neyi?" diye sorarken sesim içime kaçmış gibiydi

"Aileni, geçmişini, herkesi."  dişlerimi birbirine vurdum sinirden, neredeyse dün akşamki gibi patlayacaktım.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun! sen aileni arkadaşlarını bırak benimle gel desem gelir misin?"

"Gelirim." Dedi hiç düşünmeden.

"Benim bir ailem yok." Dönüp yüzüme baktı

"Senden başka." ağzım açık kalırken. Birkaç saniye şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne Ailesi ben senin ailen değilim."  Dedim dürüstçe. Demir kibirle gülümsedi

"Sen benim hiç olmayan ailem olacaksın." 

"Ne oluyor sana! bir öylesin bir böyle! Bir iyi gibisin bir kötü."

"Ben hiçbir zaman sana kötü değildim. Dün de değildim bu günde. Sadece aklımı karıştıran şeylerden dolayı üzdüm seni-"

"Sen beni ailemden ayrı koydun?"

"Evet yaptığım tek kötü şey oydu. O da elimden gelen bir şey değil."

"Seni istemiyorum." dedim dürüstçe

"Seni de bu hayatın da istemiyorum. Dün o adamın eline ne yaptığını gözlerimle gördüm."

"O gördüğün hiçbir şey." dedi yüzüme bakıp

"Sen aslında daha hiçbir şey görmedin."  tırnaklarımı etime geçirirken sertçe yutkundum. Daha fazlası olduğunu tahmin edebiliyordum tabii ki.

"Ayrıca beni isteyip istememen umurumda değil. Önemli olan gözümün önünde olman ve hayatımda olman."

"İstediğin kadar beni ailemden uzak tut. Ben eninde sonunda onlara kavuşacağım." diye mırıldandım yolu izlerken

"Yerinde olsam denemezdim."

"Yerimde değilsin."

"Bana zıt giderek hiçbir şey elde edemezsin."

"Hiçbir şey elde etmek istemiyorum zaten."

"Lale!" dedi uyarıcı bir tonda, susup ellerimi göğsümde birleştirdim. Görecektik kim kaybediyordu, kim bir şey elde ediyordu.

Araba yarım saatin sonunda durduğunda bir okulun önündeydik. Kapıda büyük yazılarla Lodos Koleji yazdığını görünce sırtımdan bir ürperti geçti. Yutkunup Demire döndüm.

"Ne defterim ne kalemim hiçbir şeyim yok, kitabım bile yok."

"Halledecekler içeride." deyip arabadan inince ben indim. Kırmızı saçlı beyaz tenli gayet güzel bir kadın bize doğru gelince Demir durup kendini arabaya yasladı.

Tam Demir ile karşı karşıya geldiklerinde Demire genişçe gülümsedi

"Demir, seni gördüğüme çok sevindim. Uzun zaman olmuştu." demirin bakışları bana döndü

"Ne dediğimi anladın değil mi?" Kızıl kadının yüzü bir an bozguna uğradı, sonra hemen toparlayıp gülümsedi

"Anladım. Sen hiç merak etme. Bu küçük kıza burada sahip çıkacağım."

"Ben küçük değilim ayrıca kimsenin bana sahip çıkmasına ihtiyacım yok." deyip kollarımı göğsümün üzerin de birleştirdim. Kadın bana döndü yüzündeki o neşeli gülümseme gitmiş zoraki bir gülümseme vardı

"Merhaba bu arada, ben okul müdürün Şermin." Yüzüne dik dik bakmaktan kendime alıkoyamadım.

"Merhaba hocam." hocam kelimesi bastıra bastıra söylemiştim. Demir içtiği sigarayı ayağının altında ezerken. Sabırsızlıkla etrafıma baktım öğrenciler okula giriyordu.

"Ben gidiyorum. Bundan sonrası sende  Şermin." Şermin başını salladı

"Aklın kalmasın." Demir bana doğru gelince bir adım geri gittim ama o umursamadan aramızdaki o mesafeyi de kapattı ve kulağıma doğru eğildi

"Uslu durursan ablanı ve abini aramana izin veririm."

"İzin?" sinirle gözlerimi devirdim.

"Hani geçmişimi unutacaktım? Neden inanayım sana?"

"O da olacak zamanla. Sen şimdilik dediğimi yaparsan karşılığınıda alırsın."  Sadece başımı salladın. Bu okula girdiğim gibi yardım isteyecektim. Çekilip gözlerime birkaç saniye bakınca başımı salladım. Çok garip bakıyordu çok dikkatli ve rahatsız edici.

"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?"

"Hiç." deyip yanımdan geçti ve arabasına binip uzaklaştı. Şermin eliyle okula girmem için yönlendirdi.

"Hadi bakalım yeni okuluna hoş geldin." Cevap vermedim. O bir adım önde ben de hemen arkasında okuldan İçeriye girdik.

Normal bir hayatım olsaydı kolejde okuyacağım için o kadar mutlu olurdum ki şimdi ise bu mutluluk yoktu. Hatta hüzünlü mutsuzdum. Okulda herkes forma giymiş arkadaşlarıyla konuşuyordu. Gozlerimin önünde Ceylanla kahkahalarımız gecti.

Şu an Ceylan ne yapıyordu acaba, Can? ı

Can'ı da da özlemiştim...

Beraber okula girdikten sonra "Sana kıyafet bakalım, gel." Diyen Şermini takip ettim. Asansöre binince ben de hemen arkasında bindiğimde ikimizden başka kimse yoktu.

Özel okulda asansör mü vardı?

Neyse...

"Demirle akraba mısın?" soru sorar gözlerle baktığında başımı salladım

"Hayır."

"Neyisin o zaman?"

"Hiçbir şeyi değilim o hastanın." Gozleri şaşkınlıkla aralandı. Asansörün kapısı açınca konuşacağı zaman sustu

"Burada okul kıyafetleri var, bedenine göre ayarlayacaklar." deyip beni resmen okul kıyafetlerinin olduğu küçük bir mağaza gibi bir yere soktu.

40 lı yaşlarının başında bir kadın hemen yanımıza geldi

"Hoş geldiniz Müdüre Hanım." 

"Hoş buldum Selma. Yeni öğrencimiz  için kıyafet gerekiyor. Ne lazımsa yap," sonra bana döndü

"Benim işlerim var ihtiyacın olduğundan beni odamda bulabilirsin İkinci katta. Ayrıca," deyip orada bulunan masanın üzerinde siyah bir çantayı bana uzattı.

"İçinde gerekli olan, kalem defter gibi kitapların var." elinden çantayı aldım.
Çantaya fazla ihtiyacım olmayacaktı.

"Sınıfım?" diye sordum

"11-A." başımı salladım

"Peki." Diye mırıldandım Şermin çıkarken. Adının Selma olduğunu öğrendiğim kadın bana döndü

"Hazırlanalım o zaman." Uzattığı etek ve gömleği elinden aldım.

"Hemen şurada giyinebilirsin."  deyip kabin gösterdi.

Allah'ım resmen okulun içinde mağaza vardı ve mağazanın içinde de kabin vardı!

Eteği ve gömleği giyip kabinden çıktım etek de gömlekde üstüme tam olmuştu. Kadın bakar bakmaz bedenimi anlamıştı sanki. Ayaklarım kiloma göre ince olduğu için o kadar kötü de durmamıştı.

"İyi oldu gibi, ama sen memnun musun." Diye sorunca

"Evet teşekkür ederim.... şey bunun ücretini-"

"Hayır ücret ödemenize gerek yok."  Rahat bir nefes aldım.  Param yoktu çünkü

"Peki." deyip eski kıyafetlerimi de çantama koyup sırtıma taktım

Oradan çıktım, birini bulup telefonla konuşmam lazımdı. Sonra aklıma az önce bana kıyafet veren kadın gelince tekrar girdim

"Sizden bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabii?"

"Telefonunuzu kullanabilir miyim?"

"Maalesef vermek istesemde veremem. Dün okulda sizin fotoğrafınızı gösterip kimsenin size kesinlikle telefon vermemesi söylendi." Kaşlarım çatılırken öfkeyle gözlerimi kapattım. Gerçekten böyle bir aptallık yapmışlar mıydı?

"Çok önemli ama lütfen, kimse görmedeniki dakika arayacağım?"  dedim kadına

"İşimi kaybetmek istemiyorum. Lütfen beni anlayın." anlıyordum Allah kahretsin ki anlıyordum.

Oradan çıktım başka bir öğrenciye soracaktım belki içlerinden biri verirdi. Yürürken uzun boylu bir kız öğrencinin elinde kitapla test çözdüğünü gördüm. Hemen yanına adımladım

"Merhaba." başını kitaptan kaldırıp bana baktı

"Merhaba?"

"İki dakika telefonunuzu kullanabilir miyim?" Bir süre yüzüme baktı.

"Maalesef veremem dün sizin-" elimi kaldırdım

"Anladım, tamam teşekkür ederim."  Gözlerim dolmaya başlayınca kendimi hakim olmaya çalıştım. Bu Allah'ın cezaları nasıl böyle bir şey yapmışlardı. Hiç mi düştüğüm konumu tahmin etmemişti!

Bir tuvalet bulup girmem lazımdı çünkü neredeyse ağlayacaktım. Kendimi durduramıyordum, başımı eğerek yürüdüm.  Başkalarının ağladığımı anlamaması için hızlı hızlı başımı eğerek yürüyordum.

Sonra birden birine çarpıp geriye düştüm. Çarptığım kişi 1.80 boylarında beyaz tenli bir çocuktu. Hemen eğilip kalkmama yardım etti

"Kusura bakmayın acelem vardı,  göremedim." diye mırıldandı

"Önemli değil. Ben de dikkat etmedim." elini uzattı

"Daha önce görmedim seni galiba, ben Aras."  Ben de elimi uzatıp tuttum

"Ben de Lale."

"Memnun oldum." deyince ben de başımı salladım. sonra az önce söylediği şey aklıma geldi.

"Şey.... telefonu kullanabilir miyim? Benimkinin şarjı bitmiş de?"  cebinden telefonu çıkarıp uzattı

"Tabii ki..."

⏳️

Vote vermeyi unutmayın lütfen ❤️🥰

Continue Reading

You'll Also Like

142K 7.7K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
2M 73K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
4.4M 122K 41
054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :
7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...