FERNWEH (bxb)

mizuslovestories द्वारा

45.3K 4.8K 2.4K

[TAMAMLANDI] ✧༺♡༻✧ İyi ve kötü neydi? İyi ve kötü arasındaki fark neydi? Kime göre iyi, neye göre kötüydü... अधिक

1-Kraliyet Düğününe Davet Edilmeyen Misafir
2-Yeni Bir Ev Arkadaşı
3-Her Elma Yenmez
5-Amaca Giden Yolda Kalp Kırmak
6-Kömür Kalpli Krala Verilen Her Şey
7-Bu Sefer Beni Yenemezsin Sevgilim
8- Kalmayı Seçmek İçin Gerekenler
9- Kalbi Temizlemek ve Sonucunu Göğüslemek
10- Mahvolan Doğum Günü Telafisi
11-Bir Diş Ağrısı
12-Ailenin Getirdiği Kaos, Sevgi ve Daha Fazlası
13-Felaketler Silsilesi
14-Seviyorsan Gitmesine İzin Ver(me)
15-Sahil, Öpücükler ve Konser.. Yaz Aşkları Gibi
16-Büyülerin Sebep Olduğu O Garip Karmaşa
17-Yaşananlar, Hiç Yaşanılmamış Gibi Olduğunda Biz Nasıl Yine Biz Olacağız?
18-Ben Nasıl Ki Unutmadım Sen De Unutma Beni
FİNAL

4-Ayna Ayna Söyle Bana, Kalp Hırsızının Kalbi Var Mı Bu Dünya'da?

2.2K 307 97
mizuslovestories द्वारा

🍪

👑

Mavi Gri-Dünya'nın En Güzel Kızı

✧༺♡༻✧

Bir varmış bir yokmuş...

Her zaman olduğu gibi sarayda sıradan bir günmüş..

Beklenmedik şeyler de sıradan günlerin birinde yaşanmaz mıymış?

"Size bu camlar kapalı kalacak dememiş miydim!?" diye bağıran annesiyle gözlerini devirdi Kieran.

Yine cırtlak sesiyle bağırıp duruyordu çatlak karı.

Oturduğu yerden göz ucuyla eteklerini toplayıp tabureye çıkan kadının siyah perdeleri tutarak çekmesini izlerken kadın birden geriye doğru inişe geçtiğinde gözleri yavaş yavaş büyüdü.

"Anne!" diye bağırarak ayağa fırladığı an elini öne uzatıp kadının bedenini yere düşmeden önce güçleriyle tuttu.

Hizmetliler ve şövalyeler de şaşkınca olup bitene bakarken Kieran annesinin bedenini yere bıraktı.

Kadın farkında olmadan kalbinin olduğu tarafı kumaş üstünden sıkarken yanına çömelen endişeli olduğunun yanağını okşayarak "Vakit geldi. " diye fısıldadı.

"Hayır, anne.. Hayır! " Kieran başını iki yana sallarken "Bu bir gerçek oğlum, kabullen. " cümlesine de itiraz ederken "Sıra sana da gelecek, ne kadar erken kabullenirsen o kadar kolay olur. " fısıltısı zihnini delerken oturduğu yersen doğrulmaya çalışan kadının gözleri kayarak düşmeye başladığında hemen kollarıyla sardı.

Her zaman güçlü, korkutucu olan annesinin şu an savunmasız halde oluşu hatta ona hiç göstermediği sevgiyi gösteriyor oluşu canını çok sıkarken insanların bakışlarıyla "Bakmayın! Bakarsanız hepinizin gözünü oyar birbirinize yediririm!" diye avazı çıktığı kadar bağırdı.

Bütün gözler başka yerlere dönerken elini kaldırıp mor dumanların eşliğinde annesinin bedeniyle beraber yatak odasına ışınlandı...

"Korkarım ki çok hasta." diye mırıldandı odadan çıkan şifacı.

"Bir şey yapsana o zaman şifacı değil misin sen? "

"Artık yapabileceğim bir şey yok. " dedi şifacı adam korkuyla bir adım geri attığında çocuğun "Sorunu ne? " sorusunu "Kalbi hasta. " diye cevapladı.

Kieran donup kaldı.

"Ne demek kalbi hasta? " o an adamı gırtlaklamak istese de aklına gelen daha önemli bir şey için annesinin kalp mahzenine ışınlandı.

Atan onca kalp arasında odanın ortasına çömeldi. İki parmağını ustaca yerde gezdirip koruma büyüsü gibi bir sürü büyüyü bozarak taş parçasının havaya kalkmasını sağladı.Kutuyu alarak ondaki büyüleri de bozdu kapağı açtığı an kömür gibi olmuş kalbi dokunsa parçalanacakmış gibi dikkatlice avuç içine aldı.

Her yeri kararmıştı, yakında gerçekten bir kömüre dönüşüp toz olacaktı.

Annesi doğduğu andan beri kalbinde nefret taşımıştı. Büyüdükçe iyice büyümüştü bu nefret ve bununla yaptığı şeyler çok caniceydi sonuç olarak kalbin kömür olması şaşırtmamıştı onu ama bütün ailesini hayatını mahveden annesi de olsa yine de üzülüyordu. Buna engel olamıyordu.

Artık kömür olmuş bir kalbi geri döndüremeyeceğini de biliyordu.

Gerçekten her şey için çok geçti.

Kalbi yerine koydu büyüleri tekrar yaptı ve annesinin yanına ışınlandı..

Koca yatakta yatan kadının nefreti yorgun gözlerinden belliyken çatılı kaşlarıyla tavanı izliyoru.

"Ölüm döşeğinde bile nefret dolusun." diye mırıldandı Kieran ve annesinden alay dolu bir "Ölüm döşeğinde olan annene bile cırlayacak kadar acımasızsın. " cümlesiyle kalbinin acıdığını hissetti.

Dolan gözlerini saklamak için yatağa  uzanarak başını ,annesinin göğsüne yaslarken saçları arasına dalan ince parmaklarla titrek bir nefes verdi.

Normalde bunu yaptığında annesi saçlarına asılarak yataktan atıyordu onu ama bu sefer okşamaya tercih etmişti.

Sanırım ölüme yakın olduğundandı.

"Bana şu an sevgi göstermenin sebebi ne? " diye fısıldadı. "Ölüme yakın olman mı? "

"Hayır, hayatın boyunca son saniyeleri düşünüp madem beni sevebiliyordu neden hiç sevmedi diye düşünüp acı çekmen. "

Kieran güldü, üzgün bir şekilde güldü. "Hiç şaşırtmıyorsun. "

"Kieran." diye fısıldadı hasta kadın. "Unutma, sihir bize güçlü yapar lain yok olabilir ama kötülük her zaman kazanır. Hayatın boyunca nefret et ,her şeyden herkesten nefret et ki kaybedecek bir şeyin olmadığı için ne zaafın ne zayıf noktan olsun. Aşk ve sevgi denen hastalığın en büyük düşmanı sen ol. Sevdiğin herkes sana ihanet edecek, seni aldatacak, kalbini kıracak, güçlerini çalıp seni öldürmeye çalışacak kimse seni sevmeyecek sen de kendini sevmeyeceksin yoksa kaybedecek bir şeyin olur..Hayatın. İntikam, yıkım ve kötülük için var olacaksın. Seni kötü kral olarak tanıyacaklar bütün diyara korku salacaksın. "

Bu cümlelerin hepsi içini acıtırken "Bunlar seni üzmüyor mu?" diye sordu annesine. Başka anne çocuğuna 'Çok sev, çok sevil, mutlu ol, hayatına devam et zart zurt.. ' derken onun annesi neler diyordu!

Annesi ise boş bir şekilde ona baktı. "Üzmüyor çünkü kalbim yok. Olsaydı da üzmezdi çünkü ben kötüyüm Kieran ve sen de böyle olacaksın. Olduğum an senden istediğim ilk şey buradaki aciz şeyi çıkarıp atman. " yattığı yerden doğrultmuş olan oğlunun göğsündeki kalbi gösterdi."Böylece yoluna hiçbir engel çıkamaz. "

Kieran bir şey demeden başını tekrardan nefret ettiği kadar huzur bulduğu göğüse yasladı...

Kalbin yavaş atışlarını dinlerken uykuya dalmak üzereydi ki fark ettiği şeyle usulca akmaya başladı gözyaşları.

Kalbin sesi gelmiyordu..

Annesinin yüzüne bakmadan ağlamaya devam ederken avuçları içindeki kumaşları sıkarak "Anne! " diye bağırdı. Yüreğindeki acıyla sarayı ayağa kaldıracak kadar bağırarak ağlarken eğer kalbi olmasaydı bu kadar acı çekmeyeceğini çok iyi biliyordu..

Kalbini söküp atmanın kolay yol olduğunu düşünüyordu, acıyla yüzleşip gittikçe güçlenmek çok daha iyiydi ama ailesi hiçbir zaman öyle düşünmemişti. En başından kalbin olmazsa hiç zayıf olmaz her zaman güçlü olunur ,diye düşünüyorlardı.

Annesinin ölümü ,aldığı canların bedeliydi bunu biliyordu. Belki de ailesi bu yüzden 'Kalp yok, acı yok! ' mottosuyla hayatına güllük gülistanlık devam ediyordu çünkü ödedikleri bedellerin farkında olmuyorlardı, sevmedikleri için ölümler de üzmüyordu, her şeyi kabullenmek çok daha kolaydı...

Üstünde cam olan tabutta yatan annesinin siyah elbisesine, soluk yüzüne, siyah uzun saçlarına, her zaman kırmızı olan dudaklarının soluk oluşuna bakarken ağlamaktan şişmiş gözlerini zorlukla kadından çekerek yutkundu.

İçinde tartıştığı onca şey yok olmuş gibiydi.

Artık yapayalnız kalmıştı.

Kimsesi yoktu.

Tamam, annesi varken de yalnızdı ama en azından birisi ona bir şey yaptığında annesi çıkıp 'Ne oluyor? ' diyebiliyordu. Korunduğunu ve azıcık, ufacık, mini minnacık sevildiğini hissediyordu ama artık hiçbir şey kalmamıştı..

Saray hep bu kadar soğuk muydu?

Kollarını vücuduna sararak başı önde yürürken "Kieran." fısıltısıyla durup aynaya baktı. Olumsuz anlamda sallanan baş ve "Böyle olmaz. " cümlesiyle bir şey demedi sadece dudaklarını aralayıp kapattı.

"Acıyla yüzleşerek başa çıkmalısın. Böyle olmaz. " dedi Ayna ama Kieran onu dinlemeden kendisine ait kalp mahzenine girdiğinde pes etti.

Kieran annesinin mahzeni kadar gürültülü olmayan odada dururken dizleri üzerine çömeldi. Gözyaşları yere damlarken parmaklarını yerde gezdirerek betonu yukarıya kaldırıp altın kutuyu çıkardı.

Kapağını açarak bir süre öylece oturdu sonra titreyen elini kaldırarak daha fazla düşünmeden göğüs kafesine sokup acıyla bağırdı ve aynı hızla elini çekerek çektiği acıyı bağırarak atmaya çalıştı..

Birkaç saniye sonra sakinleştiğinde içinde büyük bir boşluk varmış gibi hissetti. Hiçbir şeyin anlamı yoktu artık, neye acı çektiğini bile unutmuştu. Azıcık siyah ve bolca kırmızının harmanlanmış olduğu kalbini kutuya koyarak kapattı..Annesinin yaptığı gibi bir sürü koruma büyüsü yaparak oturduğu yerden kalktı.

Üstündeki bütün yük kalkmış da biraz parmak uçlarında doğrulsa bulutlarda uçabilecekmiş kadar hafif hissederken dudaklarında bir tebessüm oluştu. Islık çalarak* sessiz sedasız, yavaş adımlarla geldiği koridorları bu sefer hoplaya zıplaya neşeyle döndü..

Annesinin tabutu üstündeki tacı kaptığı gibi büyük balkona çıkarken acı bağırışlarını duydukları çocuğun bu halini gören herkes şaşırıyordu, Ayna hariç. O ne olduğunu gayet farkındaydı ve acısı çok daha artmıştı.

"Sokak fareleri! " diye bağırdı Kieran kahkaha atarken sarayın önünde zorla toplanmış halka baktı. Elindeki tacı havaya kaldırıp "Kralınıza merhaba deyin! " diyerek cevap bekledi ama çıt çıkmazken "Merhaba demezseniz dillerinizi koparırım hayatınız boyunca konuşamazsınız!! " diye bağırdı ve herkesten istediği ama sahte olan neşeli selamlar aldı.

Gülümsedi.

Tacını başına takarak ellerini iki yana açtı. "Şimdi önümde diz çökün. " perişan halk istediğini yerine getirirken kocaman, korkutucu bir şekilde gülümsedi..

Onun bu neşesi seneler boyunca yanlış anılacaktı. Tahtı sonunda ele geçirdiği için mutlu olduğu, annesini bile bunun için öldürdüğü gibi çeşit çeşit dedikodu bütün diyarlarda yayılacak, çok geçmeden Kötü Kral diye anılmaya başlanmasıyla isminin hakkını verecekti.

Ama sadece gerçekten görenler, Kieran'ın kalbi olmadığı halde gözlerinin kenarından bir damla acı dolu yaşın düştüğünü görebilirdi...

Bir varmış bir yokmuş-Gerçekten de bir şeyler yokmuş hem de olması gereken şey yokmuş!

Talha sıkıntıyla yatakta otururken "Of! " diye cırladı."Ben bu histen nasıl kurtulacağım? " kendi kendisine sorduğu sorunun herhangi bir cevabı yoktu..

Hastanede yaşananlardan sonra hatta hastanede geçirdiği o vakitlerde de içinde sıkıntı gibi bir his büyümeye başlamıştı hatta öyleydi ki dün işe gitmekte bir hayli zorlanmıştı.

Köpeklerden korkan birisi değildi ama köpek gördüğünde korkmuştu, belalı tiplerin yanından rahat rahat geçer hatta selam bile verirdi ama bu sefer yolunu değiştirmişti, Sibel ona bir şeyler göstermek için telefonunu uzattığında kadından kaçmak istemişti, doğru düzgün kimseyle iletişim kuramamıştı, gece vakti çakan şimşek yüzünden saatlerce uyuyamamıştı.. Normalde asla böyle olmazdı! Hiç böyle hissetmemişti.

Hissettiği zamanlar olmuştu elbette ama düşününce anımsayamamıştı!

Ayrıca aslında içinde olması gereken şeyin, olmadığını fark edememişti bu yüzden içini sıkan şeyin bir his olduğunu sanıyordu..

Kendisini geriye bırakıp koca yatakta yalnız başına yatmaya devam ederken esneyerek yastığına sarıldı.. Kieran kokulu yastığa sarıldı daha doğrusu.

Narkotik köpeği gibi yastığı koklarken 'Çok güzel kokuyor. ' diye geçirdi içinden, gözleri yavaş yavaş kapanırken "Histen kurtulmak değil, hissi geri almak önemli. " cümlesiyle "Hmhm... " diye mırıldandı ama saniyeler içinde faltaşı gibi açıldı gözleri.

Başını kaldırıp normalde yansımasını görmesini gerektiği aynanın, siyaha boyanmış ve ortasında da tiyatroyu simgeleyen maskelere benzeyen bir yüz olduğunu gördüğünde dehşetle geriye kaçtı.

Sırtı yatak başlığına çarparken haline gülen aynaya gözlerini kırpıştırarak baktı, üstündeki uyku sersemliğinin etkisinden saniyeler sonra kurtulurken "Kieran? " diye mırıldandı.

"Oh, hayır. Ben Kieran değilim. Sihirli Ayna'yım. "

Esmer adam aydınlanırken dudaklarından "A! " şeklinde şaşkın bir nida döküldü. İşaret parmağını öne doğru uzatarak "Sen Sihirli Ayna'sın. " dediğinde aynadaki kişi kahkaha attı.

"Evet, az önce söyledim ya! "

"Vay canına.. Zehirli elmalardan sonra seni görmeye şaşırmamalıydım aslında. "

Ayna "Ah.. O mevzu. " diye mırıldandı kendi kendine ama sonra 'Olan oldu artık. ' diye düşünerek şu anki meseleye odaklanmaya karar verdi. "İçindeki his, aslında bir boşluk."

"Nasıl yani? " Talha yatağın ucuna gelerek bağdaş kurdu, kucağındaki yastığa sıkıca sarılıp merakla bakarken Ayna'nın gülümsemesiyle tebessüm etti istemsizce.

"Beni ilk defa bu kadar dikkatli dinleyen birilerini görüyorum, şaşkınlığımı maruz görün lütfen. "

"Yok! Hiç sorun değil.. " diye mırıldandı esmer.

Ayna biraz şey gibiydi.. Her açıdan çok iyi tavsiyeler, teselliler veren ama sözü asla dinlenmeyen lakin işin sonunda yine onun sözüne gelinen kişi!

"Hastanedeyken Kieran senden bir şey aldı."

Ela gözleri bir yerlere bakındı. Aklına cüzdan, anahtar, para, telefon gibi şeyler gelirken Ayna'dan hiç beklemediği şeyler duydu..

"Onun dudakları zehirliydi. Seni hastanede öptüğü an bütün cesaretini aldı. Eğer onu tekrar öpmeyi başarırsan cesaretini geri alırsın. "

"Cesaretimi mi aldı? " şokla mırıldandı. Birkaç gündür neden ota boka korktuğunu, her şeyin içini neden sıktığını o an anlarken hastanede kulağının yakınını öperek içini kıpır kıpır eden ,az önceye kadar da etmeye devam eden ,bedenin aslında ondan bir şeyler almak için bunu yaptığını öğrenmesi büyük hayal kırıklığına uğratmıştı onu.

Kieran kokan yastığı tuttuğu gibi geriye attı. Kollarını göğsünde buluşturup somurtmuya başlarken Ayna'nın gülüşüyle ela gözlerini ona çevirdi.

"Gerçekten küçük bir çocuk gibisiniz. Yanlış anlamayın çocukları severim, Kieran gibi bir çocuğu sevmeyi bile başardım. "

'Kieran'ı sevmek için onun yakınından biri olmak gerekir! ' diye düşündü içinden,gerçekten çok kırılmıştı yoksa böyle bir şey düşünmezdi."Siz.. Kieran'ın nesi oluyorsunuz? " sorduğu soruyla Ayna'nın yüzü düşerken "Özür dilerim. Hiç sormadım sayın. " dedi hızlıca.

"Hiç sorun değil. " diye mırıldandı Ayna. "Ben onun dedesiyim. "

"Neeee???? " şokla bağırdı Talha. "Oha, olaya bak! "

"Anneannesi, sizin bildiğiniz Kötü Kraliçe benim gerçek aşkımdı. " Ayna kendisini derinden yaralayan hikayesini Kieran'dan sonra ilk defa birisine anlatırken bir garip hissetmişti çünkü Kieran, annesinin anlattığı hikayeye inanıyordu. "Bir yanlış anlaşılma oldu, onu aldattığımı sandı. O kadar kinlendi ki bana.. Sonum aynaya hasiple bitti. "

"Size bunu o mu yaptı? "

"Zaten bizi en çok sevdiklerimiz cezalandırmaz mı? " diye sordu Ayna hüzünlü bir ses tonuyla olumlu bir baş sallaması alırken "O zamanlar hamileydi. Kieran'ın annesine.. " diye mırıldandı.

Anlaşılan hikayenin devamını anlatmayacaktı ama Talha "Benim kafam çok karıştı. Sizin sevdiğiniz Kraliçe gençken Pamuk Prensesi zehirlemedi mi o zamanlar çocuğu mu vardı? Ama benim bir arkadaşım Balım önce zehirlenmiş ve annesi onu kurtarmış.. Pamuk Prenses'in oğlu varsa Kieran'ın annesi şu an nerede? " şeklinde allak bullak olmuş kafasındaki soruları karmakarışık bir şekilde sorduğunda "Sakin olun. " diyerek onu sakinleştiren adama baktı.

"Kieran'ın anneannesi gençlik büyüsü kullanıyordu, Rapunzel'in annesi gibi. Önce Balım'ı zehirledi ama Balım gibi daha bir sürü insanı zehirledi çünkü elmanın işe yarayıp yaramadığından emin olmalıydı.. O zamanlar kızımız vardı ve ben aynaya çoktan hapsolmuştum. Beni lanetlediği zaman daha hamileydi..Pamuk Prensesi zehirlediği zaman içtiği şekil değiştirme büyüsü bir karmaydı, iksirin ona verdiği görüntüden kurtulamadı ve uçurumdan düşerek sakat kaldı. O zaman kızımı eğitmeye başladı ve çok geçmeden yaşlılığa yenik düşerek öldü. Kieran'ın annesi, beni annesinden kalan sihirli bir ayna olarak bilse de babası olduğumu bilmiyordu. Kieran'ın annesi, Pamuk Prenses'ten daha genç-ti. "

"Gençti? "

"Öldü." dedi adam.

Talha'nın içine bir öküz oturdu. Adam hayatı boyunca hem karısının hem kızının ölümüne, yaptıkları dehşet verici şeylere şahit olmuş üstüne bir de Kieran'ın yaptığı şeylere tanık oluyordu. Bu durumların Kieran'ın açısından düşünmemişti o an. "Sizin için çok zor olmalı. "

Buruk bir şekilde gülümserken Ayna "İntikamlarını sadece tek bir şeyle almıyorlar birden fazla şey yaparak alıyorlar. Sevgime inanmayı bıraktı, beni aynaya hapsetti, kızımıza onun babası olduğumu hiçbir zaman söyleyememem için lanet yaptı. Artık söyleyebiliyorum çünkü bir önemi kalmadı, Kieran dedesi olduğumu biliyor ama kabul etmiyor. Anneannesi, annesine 'O adam beni aldattı.. ' şeklinde bir hikaye anlattığından Kieran da ben her ne kader doğrusunu anlatmış olsam da inanmıyor..Hem canımdan çok sevdiğim kadının hem de biricik kızımın ölümüne şahit oldum ve böyle giderse torunumun ölümüne de şahit olacağım. "

"Deme öyle. " dedi Talha hızlıca. Tamam, Kieran'a darılmış olabilirdi ama Ayna da öyle demesindi! "Neden öyle olsun ki? Kieran çok genç daha! "

"Genç olmasının bir önemi yok ki delikanlı. " dedi Ayna. "Kalbi kömür gibi olan insan uzun süre yaşamaz. "

"Kömür gibi mi? "

"Kieran'ın kalbi kararıyor. Her bir kötülük, nefret, intikam ve lanette aydınlık bir yer kalmayacak kadar kararıyor.. Böyle giderse annesi gibi kalbi kömüre dönüşecek. "

Talha'nın dudakları aralandı hiçbir şey diyemezken biraz soluklanıp "Elden bir şey gelmez mi? " diye sordu çaresizce.

Yürüyen kötülüğü hayatta tutmaya çalışmak vicdan azabı çekmesine sebep olurken içindeki hisleri de işte tam olarak bu yüzden kabul edemiyordu.

Sokakta kendi halinde para kazanmaya çalışan çocuğu gözünü kırpmadan lanetleyip daha nicelerini yapabiliyorsa bu insanı sevmek ne kadar doğru olurdu?

Ayna "Seni anlıyorum Talha. " dediğinde daldığı düşüncelerden çıktı. "Aynı ikilemleri aşkımda yaşadım. Doğru değildi ama çok doğru hissettiriyordu.. Geldiğimden beri ikinizi izliyorum ve Kieran'ın içinde öldüğünü sandığım bazı şeylerin aslında yaşıyor olduğunu görebiliyorum. Eğer aklımdaki şeyler gerçekleşirse bir ihtimal Kieran kurtulabilir. "

"Aklınızdaki şey nedir? "

"Aşk."

"Aşk? " güldü Talha. "İmkânsız ben gözünü kırpmadan bir masum bir çocuğu lanetleyecek birisini sevemem! Bu benim gördüğüm ayrıca, kim bilir geldiği yerde neler yapmıştır! "

"Ben size, siz ona aşık olun demedim ki. " dediğinde Ayna, ela gözlerin panik bakışlarıyla bilmiş bir tebessüm etti. "Kieran'a hissettiğiniz şeyler şu an sadece hoşlantı hatta o bile değil. Ve kabullenmemenizi anlıyorum, ben de öyleydim. Sonunuzun benim gibi olmasını da istemiyorsunuz elbette.. "

Talha, günlerdir reddettiği hislerin dank diye söylenmesiyle irkildi.

"Eğer hisleriniz büyürse ve karşılık görürseniz Kieran'ın kalbindeki siyahlığı tamamen yok edemezsiniz ama kömürleşmesine engel olabilirsiniz. Omuzlarınıza bir yük bindiğini biliyorum ama bu yük,sizden çok Kieran'a ait. Kieran'ı  bir yere kadar onu kurtarabilirsiniz çünkü çoğunluk onun elinde. İnanın bana kurtarılmak istemiyor ,layığıyla ölmeyi kabullendi hem de çok uzun zaman önce. Sahte hisleri sevmez, kendisine acınılmasını sevmez bu yüzden gerçekten hissettiğiniz ve bunu,onu kabullendiğiniz zaman ona gösterin. .Karşılık alamanız çok düşük bir ihtimal zaten. "

"Kalpsiz birinden sevgime karşılık beklemem ki onu sevmiyorum sadece gözetimde olması için yanıma aldım. " dedi Talha ama sabahtan beri nerede olduğunu bilmediği adam yüzünden aynayla bir bakışma yaşadı. "Gördüğün üzere onu bile beceremiyorum! "

"Kalpsiz olduğu doğru. " dedi Ayna. "Ve gözetimde tutulması zor biri olduğu. "

"Evet ikisini de fark ettim özellikle de kalpsiz olduğunu! "

"Hayır, hayır.. Gerçekten kalbi yok. "

"Mecaz mı yoksa.. "

"Gerçek. Annesinin öldüğü gün kalbini söktü. Manevi kalbini..Bu yüzden hiçbir şey hissetmiyor. " dediğinde Ayna ,ela gözlerin şaşkın bakışlarıyla "Manevi kalp yerinde olduğunda her şeyi tam hissedersiniz ama olmadığında sadece bir kısmını hissedersiniz. Yani yüz histen bir hisse düşer. Kieran'ın bu yüzden merhameti kıt,gazabı bol. "

Son cümleyle istemsizce güldü Talha ve içinden 'Merhameti kıt, gazabı bol.' diye tekrar etti.

Bir süre sessizlik oldu sonra Ayna "Cesaretinizi geri almanın bir yolu var. " dedi. Ela gözler ona bakınca "Kieran beni buraya getirmeye çalışıyor ama ben zaten en başından beri buradaydım. Kendisine dargın olduğum için gözükmek istemiyordum ama cesaretinizi alması  başka seçenek bırakmadı.. Eve geldiğinde cesaretinizi aldığını öğrendiğinizi söyleyin.Nasıl olduğunu sorduğunda Ayna söyledi ,dersiniz.Muhtemelen delirip nerede o bozuk Ayna ,diye cırlayacaktır. Birkaç ayna kırmaya kalkışa eğer cesaretini geri verirsen sana gözükecek ,deyin ve bu konuda ısrarcı olun."

"İyi ki varsın! " dediğinde Talha, Ayna afalladı. "Yardımın için teşekkür ederim. " Talha ayağa kalkıp aynaya, daha doğrusu dolaba sarıldığında kalakalmıştı Ayna.

Yıllardır böyle bir sevgi görmemişti kimseden.

Duygulanarak gülümserken "Önemli değil. " diye mırıldandı. Ah!Acımasız kral ,esmerin kalbini çok kıracaktı!

Talha geriye çekildikten sonra evde yalnız olmadığını bilerek az sonra yapacağı şeyleri anlatmaya başladı. İlerledikçe koridor boyunca asılmış aynalarda adamın yüzü belirirken mutfağa girdiği zaman tezgah üzerindeki küçük aynaya bakıp gülümsedi.

Ellerini yıkayıp uygun malzemeleri çıkartırken "Var ya geçen markete gittiğinde canım çok mantar yemeği çekti ama hiç bilmiyorum nasıl yapacağımı! " diyerek küçük derdini anlatırken "Annem evlenince hanımın yemeğini yapar ,diyip mutfağa sokmadı beni. Bak, ne haldeyim! "

Güldü Ayna. "Üzülmeyin efendim, bu dünyayı gezdim. Cebinizde olan telefon her şeyi anlatıyor ama isterseniz yemeği ben de anlatabilirim."

"Yok, yok hiç yorma kendini. İnternetten bakarım.. Hem bana siz diye hitap etmene gerek yok! Biz arkadaşız. "

"Arkadaş mıyız? "

"Evet, elbette! " Talha bebek bebek mırıldanırken malzemeleri doğraması gerektiğini okudu bir yandan. Tezgah üstüne koyduğu şeyleri bıçak yardımıyla kesmeye başlamadan önce şarkı seçti. "Annem, tezgah üstünde doğradığımı görseydi, o da beni doğrardı! "

Kahkahalar attı Ayna, birisiyle arkadaşca konuşmak mükemmel hissettirmişti. Malum Kieran ile sadece didişip duruyorlardı.. Doğru ya, Kieran herkes ile didişip duruyordu!

Dünyanın en güzel kızı
Hem kalpsiz hem kalp hırsızı

"Kieran.. " diyiverdi Talha.

Ayna da güldü, onun da aklına Kieran gelmişti.

Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm
Gerçeklere bu kadar çok takılırsan
Bu hayatın tadını çıkaramazsın
Ben hayallerimle mutlu mesut yaşarken
Sen kaybettiklerinden kurtulamazsın
Ya da geri dönme, düşünme aşkımdan ölürken

Talha şarkıya mırıldanarak eşlik ederken dikkatlice mantarları, biberleri ve geri kalan malzemeleri kesmeye çalıştı..

Bile bile kandık dünyaya bu kadar kötüyken
Evinin içinde kedinle yapayalnız uyurken
Bi' odada sen ve ben, neler neler, aşkımdan ölürsem

Şarkının 'Dünyanın en güzel kızı, hem kalpsiz hem kalp hırsızı... ' kısmı geldiği an "Kieran! " diyerek işine ve şarkıyı söylemeye devam etti.

Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm
Eteğinde kırmızı çiçekler
Göğsünde açan kelebekler
Sen beni öptüğünde hayata dönüce'm

Tencere çıkarmak için başını tezgahtar kaldırıp yana döndüğü an havada uçan tuzluk, tencere ve kaşık ile karşılaştı.

"Ne Kieran Kieran diyip duruyorsun? " diye cırladı Kieran. "Kulağım çınladı. "

"Aaa.. Özür dilerim. Ben şarkı söylüyordum da... " utanarak şarkıyı kapatırken kralın havaya kalkmış tek kaşı ve kapıya yaşlanmış bedeniyle boğazını temizledi. "Neredeydin? "

"Sanan ne? "

"Of Kieran. "

"Oflama bana. "

"Offffff- " dudakları ,ince parmaklar arasına alınıp sıkıştırılırken siyah taşlı yüzükte ruh ve çığlık sesleri duyduğunu hissetti. Tüyleri diken diken oldu.

"Mantar yemeği mi yapıyorsun? " diye sordu Kieran elini dudaklardan çekip parmaklarını sağa sola sallamaya başladı. Malzemeler kendiliğinden uçmaya başlarken "Evet de sen yemek yapabiliyor muydun? " sorusuyla "Evet." diyip omuz silkti. "Ama sen bilmiyorsun ve mantar yemeği ,yemek yapmayı bilmeyen birine göre fazla cesurca bir seçim değil mi? Bizi zehirlemeye mi çalışıyorsun? "

"En fazla midemiz yıkanır ,sonsuz uykuya yatmayız ya! Ayrıca ben sana küsüm. "

"Cüce, deve küsmüş devin haberi yok. "

"Tavşan dağa küsmüş olmasın o?" diyerek dil çıkardı Talha ama dilini kıstıran parmaklarla öylece kalakaldı.

"Mantarı hiç sevmem." dedi Kieran sonra "Yumurta ile demedin mi hiç ?" diye sordu normal bir şekilde sohbet ettikleri ilk andı herhalde..

Yok,yok değildi. Barda geçirdikleri gece de normal konuşmalar yapmışlardı. Daha doğrusu siyâset yapmışlardı çünkü Kieran DÜNYA'YI ELE GEÇİRME planını hazırlamaya Dünya'nın düzenini öğrenerek başlıyordu.

Kieran,esmer bedenden aldığı "Hayır."  cevabıyla "İyi yapmışsın ,bok gibi oluyor. " dediğinde esmer beden önce afalladı sonra kahkaha attı.

Sırıttı.

Yemek kendi kendine olurken Talha meraklı bir şekilde "Madem büyüyle yemek yapabiliyordun geçen gün neden bana yardım etmedin ya da dışarıdan aldığım yemeği büyüyle değiştirmedin? " diye sorarken "Öyle eğlenceli olmuyor. " cevabıyla bozuldu. Ne zaman umutlansa, mutlu olsa kral her şeyi mahvediyordu!

"Cesaretimi çalmışsın. " dedi dayanamayarak. Kralın rahat bir tavırla "Nasıl anladın? " sorusuyla "Ayna söyledi. " dedi.

Siyah gözler birden ona döndüğünde irkildi, çok kötü bakıyordu.

"Nerede o? "

"Bir yerleri yakıp yıkmadan önce dur. Ayna benimle konuştu-"

"Tahmin edeyim.. Sana cesaretini vermemi yoksa benimle konuşmayacağını söyledi. "

Uslu uslu başını olumlu anlamda salladı Talha o anda dudağı kenarına bastırılan dudaklarla beyninden vurulmuşa döndü. İçindeki boşluk hissi doldu ama yanında başka bir his daha geldi, var olan bazı hisleri de dürtüldü.

"Aldın işte geri. " dedi Kieran. Öptüğü yeri baş parmağıyla okşarken gülümsedi."Ayrıca Ayna'nın burada olduğunu biliyordum,benimle konuşamayacağını da biliyordum bu yüzden senin cesaretini çaldım. Ayna'nın sana yardım edeceğini çok önceden biliyordum hayatım. " sandalyeye otururken elini boşluğa sallayarak törpüyü mor dumanla getirdi.

Göz ucuyla aynaya bakarken "Senden her zaman bir adım öndeyim unutma. " diyerek pis pis gülerken tırnağını törpülemeye başladı.

Aynadaki yansıması ortaya çıkarken derin bir nefes vererek ela gözlere baktı. Tebessüm etti, en azından iyi bir şeye yardımcı olmuştu.

"Çok kötüsün Kieran. "

"Teşekkür ederim hayatım. Bir daha öpeyim mi? "

"İstemem." diyerek burun kıvırdı Talha, diğer sandalyeye oturdu. Aslında isterdi ama bu sefer neyi çıldırırdı adama bilmiyordu."Neredeydin?"

"İşim vardı. "

"Ne işi? "

"Çok soru soruyorsun Talha. " ters ters esmere baktı kral. "Beni denetimde tutmak için daha fazlasına ihtiyacın var. "

"Kalbimi kırdın Kieran. " dedi Talha açık açık. "Hastanede beni.. Öptüğünde biraz bile olsun teselli etmeye çalıştığını düşündüm ama sen cesaretimi çalıp ayna ile konuşmak için hile yapmışsın meğer! "

"Talha, davranışlarıma kendi kendine anlamlar uyduruyorsun. Sen benim hiçbir şeyim değilsin, neden seni yaptığım şey için teselli edeyim. Salak mısın sen? " alayla güldüğünde Kieran ,esmer beden oturduğu yerden kalkıp mutfaktan ayrıldı.

Artık canı mantar istemiyordu!

Yatak odasına gidip kendini yatağa attı çocuk gibi uyuyor numarası yaparken istemsizce Kieran'ı bekledi ama dakikalar sonra Ayna "Gelmeyecek." dediğinde "Biliyorum." diye mırıldandı.

O an, Kieran'a karşı beslediği ufak hoşlantı yok oldu.

İyi bir insan olduğunu düşünüyordu, hayatı boyunca iyi olanı yapmaya çalışıyordu bu yüzden kötülük saçan, empati kurmayan, acımasız bir insandan ne olursa olsun hoşlanmayacaktı!

Ayrıca Kieran'ın nesinden hoşlandığını da bilmiyordu belki dış görüşünden etkilenmiş olabilirdi.. Evet, evet başka hiçbir seçenek yoktu zaten!

Akşam yemeği vaktinde Talha uyudu kaldı, Kieran ise yaptığı yemeği yiyip oturma odasında bağdaş kurmuş halde havada uçarken etrafı sarmış mor dumanlar, büyü kitapları ve ruhlar ile bir şeyler fısıldaşıp durarak sabahki işine devam etti..

Çok önemli bir büyü üzerinde çalışıyordu ve son noktaları bulmasına gerçekten az kalmıştı. Gidip çocuk gibi davranan kocaman bir adamla uğraşacak hiç vakti yoktu, hiçbir zaman da olmayacaktı!..

Talha yatağın sallanmasıyla gözlerini irkilerek açarken siyah gözlerle karşılaştığında derin bir nefes verdi. Yanağında gezen parmaklar çenesine doğru inerken "Uyumaya devam et bebeğim. " fısıltısıyla gözleri kapandı, gerçekten uyuyacak gibi oldu ama inat değil mi! Uykuya direnerek gözlerini açık tutmak için arka arkaya kırpıştırdı.

Kieran saçlarını geriye doğru atarak rahatça başını yastığa koyduğunda aradaki yastığa kolunu koyarak elini uzattı. Uykuya direnen esmer adama "İnatçı, uyusana işte. " dediğinde "I-ıh." şeklinde bir itiraz mırıltısı alınca gözlerini devirdi.

"Kalbin yokmuş.. " dedi Talha uykulu uykulu.

"Kim söyledi? "

"Aynalar."

Güldü Kieran. "Sana söyleyeceği her şeye inanacak mısın? "

"Evet." hiç beklemeden yanıtladı Talha. "Ayrıca kalbinin olmadığı çok belli. "

Kieran sahte bir kırgınlıkla "Üzüyorsun ama beni. " dediğinde "Sen de beni. " cevabıyla derin bir nefes verdi. "Talha, seni üzebileceğim bir kademeye yerleştirme beni. Bildiğin üzere bir kalbim yok, çocuk gibi ağlaman da küsmen de umrumda değil. "

"Yüz hissediyorsan bir hissedersin. " dedi Talha. "Bir tane bile olsa hissediyorsun. "

"Sandığın gibi bir şey değil. " dedi Kieran. "Hissettiğim bir damlanın hiçbir etkisi yok. "

"Bir damla çok şeye sebep olabilir. " dediğinde Talha, adamın gülüşüyle somurttu.

"Seni ilk gördüğümde ağırbaşlı birisi sanmıştım."

"Herkes ilk öyle sanıyor. Buraya gelene kadar fişeğin tekiydim ben. " dedi Talha bilmiş bir tavırla."Hayatta katlanamazdın bana, Çılgın Şapkacı'dan daha deliydim."

"Ne oldu peki? "

"Büyüdüm, yalnız kaldım, yoruldum. " diye sıraladı Talha. "Şimdi herkese değil sadece yakın arkadaşlarıma fişeğim. "

"Bu bebek hallerin kime? "

"Sadece sevdiklerime. Bir anneme böyleyim.. Bir de sana. "

"Talha." uyarır gibi fısıldadı Kieran. "Sus."

"Sustum.." diye fısıldadı Talha, esnedi ve saniyeler sonra "Neden kalbini söktün? " diye sordu.

"Kalpler ,kıymetlerinden çok beladırlar. "

"Bu kadar mı yani açıklaman? "

"Evet."

Bozuldu Talha, ne bekliyordu ki zaten Kieran'ın gelmiş geçmiş her şeyi anlatıp kucağında ağlamasını sonra  gerçek aşk fısıltıları eşliğinde gökkuşağı üzerinde el ele koşmalarını mı?

Gerçek aşk nereden çıkmıştı be şimdi!?

"Sabah neredeydin? "

"Çok soru soruyorsun. " homurdandı Kieran.Başkası bu kadar soru sormuş olsaydı çoktan dilini kesip, ağzını dikmişti!

"Merak ediyorum ne yapayım! "

"Fazla merak... " derken başını iki yana sallayarak "Neyse. " diye mırıldandı Kieran ama bebek Talha "Göte-" diye devam ettirecekken "Talha ,sus! " diye cırladı.

"Tamam ya.. "

Uzun bir süre sessizlik oldu. Esmer bedenin içi geçmişti ki "Kalp büyüsü. " fısıltısıyla gözlerini aralamadan "Hm? " diye mırıldandı.

"Kömürleşmeye başlayan ya da kararmış kalbi temizlemenin yolunu buldum. "

Ela gözler fal taşı gibi açıldı. "Gerçekten mi? "

"Kötüyüm, yalancı değil. " dedi Kieran, oysa yaptığı davranışların altında aldatmacalar vardı.Onun sözleri yalan değildi belki ama davranışları öyleydi. İnce parmaklarını, dağılmış kahve saçların arasına daldırarak yumuşak tutamları okşamaya başlarken "Nasıl düzelteceksin? " sorusuyla "Gözyaşlarıyla." diye cevap verdi.

"Nasıl? E, ben ağlıyayım sana! " heyecanla mırıldandı Talha. "Kolumu cimcikle."

"Salak." diye mırıldandı Kieran ,kahkaha atmadan saniyeler önce. "İşe yaramaz. Gerçek hislerden doğan gözyaşları gerekiyor. Yirmi yedi temel duygudan doğan gözyaşları lazım.. Kolunu cimcirip fiziksel acıdan akan iki gözyaşıyla olmaz. "

"Yirmi yedi tane mi? Yuh! Nasıl bulacağız o kadarını? " kara kara düşünmeye başladığında Talha saçlarındaki el duraksamış sonrasında " Beraber bulmayacağız. " cevabını aldı. "Ne? Neden?"

Kieran alayla "Ağlayan bir insana gidip ne olduğunu öğrenmeye çalışıp gözyaşını parmaklarınla veya şişeyle yakalamaya mı çalışacaksın? " diye sorduğunda ela gözler birkaç kez kırpıştırılmış sonrasında sessiz bir "Evet." cevabı almıştı. "O iş öyle olmaz Talha, sen karışma. Söylediğime de pişman etme! Eğer karışmaya kalkarsan hafızanı silerim. Kendi işine bak. "

Somurttu Talha. "Benim işim seni denetlemek. "

"Senin işin beni rahat bırakmak küçük bebeğim. " dudaklarını öne büzüp tatlı tatlı konuştu Kieran bir yandan işaret parmağının ucunu, adamın burnuna sürtmüştü.

Hapşurdu Talha.

Kieran ise kahkaha attı. O her kahkaha attığında dışarıda şimşek çakıyor ve yağmur daha da şiddetleniyordu ayrıca bipolar mıydı bu Kral, saniyeler içinde duyguları değişip duruyordu! Belki de kalbi olmadığından ne hissettiğini anlayamıyordu.

"Bugün biz gözyaşı alabildin mi? "

"Üç tane. "

"Hangilerini aldın peki? " esnerken sordu Talha.

"Zafer,kaygı ve hüzün. "  esnerken cevapladı Kieran.

"Zor oldu mu? "

"Çok değil sadece doğru kişileri ,doğru zamanda buldum o kadar. " pis pis gülerken "Alması zor olanlar var mı? " sorusuyla "İnsanlar belli duygulara ağlamıyor yani var ama alacağım. Her şeyi yaparım. " hırs ve acımasız bir ses tonuyla fısıldayarak cevap verdi.

Birkaç dakika kötü kötü güldü hemen ardından "Daha fazla soru sorma, yat uyu artık-"  dediği sırada horlama sesiyle uykuya yenik düşmüş esmere baktı...

✧༺♡༻✧


*Kieran ıslık çaldığında Kill Bill'deki ıslık gibi çalıyor isterseniz internetten dinleyebilirsiniz çok hoş.

Talha gerçekten bebek oldu bu adam bu kadar bebek değildi ya, tabii iş hayatı falan çarptı biraz ona şimdi zevzeklik yapamıyor bebeklik yapıyor böyle olmasına da çok üzülüyorum çünkü Kieran zorbası çocuğun ağzına sıçacak her bölüm :(

Öbür bölüm Kieran'ın üç gözyaşını nasıl aldığını ve yeni gözyaşını/yaşlarını alışını okuyacağız..

SİZLERİ SEVİYORUM.

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

Bir Doğu Aşkı | Gay Aksu द्वारा

सामान्य साहित्य

472K 31.9K 40
Yüzbaşı Demir ve Öğretmen Ali "Sakin ol öğretmen ben buradayken kimse sana hiçbir şey yapamaz" Ama ben kendim için değil onun için korkmuştum o gün...
818K 34.5K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
15K 1.5K 45
Stiles Stilinski ünlü bir pastacı. Hale şirketine girmek için tek şansı şirketin patronu hiçbir şey beğenmeyen Derek Hale'ye pastalarını beğendirmek...
15.6K 1.2K 21
Masumiyet ne renk Sakura Tıpkı senin gibi ....kapkara 6.15.3011 |2017| Gölge