boy in the bubble' taekook

By adorekimh

133K 17K 2.1K

kim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir ki... More

put down those bubbles and that belt buckle in this broken bubble.
1🐾
2🐾
3🐾
4🐾
5🐾
6🐾
7🐾
8🐾
9 🐾
10 🐾
11 🐾
12 🐾
13 🐾
14 🐾
15 🐾
16 🐾
17 🐾
18 🐾
19 🐾
20 🐾
21 🐾
22 🐾
23 🐾
25 🐾
26 🐾
27 🐾
28 🐾
29 🐾
30 🐾
the end 🐾

24 🐾

2.3K 320 17
By adorekimh

🐾

Kızgınlığa girmekten, onun getirdiği hislerden, beni aciz düşürüşünden hoşlanmamıştım.

Kendimi geliştirmek için çabaladığım hayatıma beklemediğim bir darbe indirmiş, inşa ettiğim tüm o gücü yerle bir hale getirmişti. Şehvet duygusunun verdiği o his ile kendimi teslim etmeme neden olmuştu. Kim Taehyung'a yenilmiş olmaktan pişman değildim. Ona karşı savunmasız olmaya da sözüm yoktu lakin onun sevgisi için yalvaracak hislere bürünmek benim kendi karakterime o kadar ters geliyordu ki, ilk günlerin sonuna geldiğimde kendime karşı düşüncelerim değişmişti.

İnşa etmeye çabaladığım o gücü yersiz bir güvenden kaynaklı olduğunu görmek beni bitirmişti. Ben de herkes gibiydim. Tüm karşı çıktığım o davranışların hepsini ruhumda, yüreğimde barındırıyordum. İnsanlardan ya da kendi türümden farklı olduğumu düşünmemin tek sebebi bir insana yenilmemiş olmaktı. Kim Taehyung'a yenilmiş, benliğimin o sarsılmaz olduğunu düşündüğüm gücünü yok etmiştim.

Evimin balkonunda oturmuş kızgınlık günlerimden kalan hayal meyal hatırladıklarımla analiz yaparken kendimi tanımakta zorlanıyordum. Kim Taehyung'u yüz yüze gördüğüm ilk günlerdeki cesaretim, karşı koyuşum nereye kaybolmuştu? Kim Taehyung'a gösteremiyor olmam, başka insanlara karşı aynı dik duruş ile duramayacağım anlamına da gelmiyordu ki! Ben Kim Jeongguk'tum. Kim Seokjin'in doğrularıyla büyümüş, kendini yetiştirmiş, insanlara kendi türü hakkında konuşurken bir kez geri adım atmamış o kişiydim ama şu an, o Jeongguk neredeydi?

Aşk bu kadar mı değiştiriyordu insanı?

Kim Taehyung'un bana söylediği ya da söylemekten kaçındıkları için gözyaşları dökecek kadar güçsüz birine dönüştürmüştü beni kızgınlık. Bana dokunması için yalvarmış, benimle sevişmediği için ağlamış, gözlerinin benim üzerimden çekildiği her an için kendimi suçlayacak bir neden olmuştum. Güzel mi değildim? Onun için çekici değil miydim? Beni yakışıklı bulmuyor muydu? Kim Taehyung benim için yemek hazırlıyor olduğu hâlde yatağıma uzanmış, gözyaşları içinde kendimi onun için yetersiz bulduğum kusurlar saymıştım. İlk kez hissettiğim bu duygular beni beklediğimden daha fazla sarsmış, kendimi tanımakta zorlanmama neden olmuştu.

"Sevgilim."

Başımı çevirdiğimde Taehyung balkon kapısına bedenini yaslamış, gözlerini bana dikmişti. Yorgun görünüyordu. Birkaç gündür benimle ilgilenmek zorunda olmanın verdiği bir yorgunluktu belki de! "Senin için sıcak çay hazırladım, içelim mi?" diye sordu, benim için bir şeyler yapmayı asla bırakmıyordu. İyi hissetmem onun için önemliydi. Her anımda yanımda olacağına dair verdiği sözü aksatmıyordu. "Seninle bir şey konuşmak istiyorum." dedim, Taehyung'un bu konudaki düşüncelerim hakkında benimle konuşmasına ihtiyacım vardı. Onun sözlerinde beni etkileyen bir şey vardı. Ne zaman konuşmuş olsak, ona kapılıp gitmiş oluyordum. "Tamam, ben çaylarımızı buraya getireyim. Kurabiye de ister misin?" diye sordu, endişeli görünüyordu. Onu yatıştırmak için gülümsedim.

Taehyung balkona bir sandalye ve küçük bir sehpa çıkardı. Fincanları ve kurabiye dolu tabağı onun üzerine koyduktan sonra yanıma oturdu, tüm dikkatini benim üzerime verdi. "Benim nasıl biri olduğumu düşünüyorsun?" diye sordum ona, tamamen şeffaf olmasını istiyordum. Beni nasıl gördüğüne dair sayfalarca yazı yazabileceğini söylediğinde gülümsedim. "Sen güçlüsün, Jeongguk. Yaşadıkların, atlatmak için verdiğin çaba, hayata devam edişin, kendi içinde bir hayat amacı belirlemen ve onun için elinden geleni yapmana hayranım. Düşüncelerini ifade etmeyi, hayır demeyi, isteklerin doğrultusunda ilerlemeni seviyorum." dedi, fincanı elime alarak dudaklarıma götürdüm. Gözlerimin dolmasına engel olamadım sözleriyle. Bana bakışındaki içtenlik sözlerinde samimi olduğunu, beni güçlü gördüğünü doğruluyordu.

"Seninle ilgili kabul etmen gereken bir gerçek var, Jeongguk. Sen duygusal birisin. Kırılgansın. Duvarlarını indirmen gerekiyor. Kendi içine kapanmak yerine insanlara neler hissettiğini söylemelisin. Kendine kırılmak için, gözyaşı dökmek için zaman verdiğin anlarda pişman olma. O Jeongguk da sensin. Güçlü her insan tamamen demirden örülmüş duvarlara sahip olmak değildir."

Balkona oturduğu andan beri zihninde dolanan düşüncelere hâkim olduğuna emin bir şekilde konuşuyordu Taehyung. Kendini güçsüz hissettiği her anı kabul etmesini istiyordu. "Senin zayıflık olarak gördüğün her an senin gücünün ayrılmaz bir parçası. Herkese göstermek zorunda değilsin sevgilim ama bana gösterebilirsin. O güçlü Jeongguk'un gölgesine sığınmaktan da, o duygusal Jeongguk'un altında ağlayabileceği, rahatlayacağı bir gölge olmaktan da mutlu olurum ben." derken sesi titredi, elimdeki fincanı sehpanın üzerine bıraktı. "Kızgınlıkta yaşadıklarım kendimi tanımakta zorlanmama neden oldu. Birinin sevgisinden kırıntılar isteyecek biri değilim ben. Kendimi biri için yetersiz hissetmem, bana dokumması için ağlamam. Ben her zaman kendime yeterim ama o hisler... Beklenmedikti. Beni öyle bir sarstı ki, kim olduğumu unuttum." Kendimi net ifade edebildiğimden emin değildim, beni anlasın istiyordum.

Dudaklarımda hissettiğim yumuşak dokunuş gülümsememe neden oldu. "Bebeğim, o hisler bambaşka. O anlarda kendin olmaktan çıkarsın. Kızgınlık seni ele geçirir, o tatmin olmak ister. Bunun için yalvarır, ayaklarına kapanmasına neden olur. Kızgınlıktaki benliğin ile kendini yargılama. O başka bir Jeongguk. İlgiye muhtaç kedi. O sevilmek, sahiplenilmek, tatmin olmak, sevişmek ister. O senin kapalı kapılar ardında kalmış duyguların değil. Şehvetin, arzun." Taehyung ellerimi tutuyordu konuşurken, gözlerimin içine bakıyor, onu anlamamı istiyordu. "Bilmiyorum, sanırım haklısın. İlk kez kızgınlığa girdim ve ne yapacağımı bilemedim sanırım." dedim, gülümsedi. Ellerimi dudaklarına götürerek avuç içlerimi öptü teker teker. Sıcak dudakları beni iyi hissettirdi. "Jeongguk, sana dürüst olacağım." dedi, bana doğru biraz daha eğildi.

"Ben yanındaydım. Aşık olduğun insan olarak hemen oradaydım ve sana dokunmuyordum. Bu yüzden hırçınlaştı, seni zorladı, istemediğin düşüncelere sevk etti. Benim ona dokunmamı istedi. Seni yalvarttı, ağlattı. Benim her geri çekilişim onun kendini yetersiz hissetmesine, kinlenmesine neden oldu. Ben sadece seni korumak istedim. Kızgınlığının ani hislerinden çok, ikimizin de birbirini tamamen hissettiği bir an istediğim ilk birlikteliğimiz için. Özür dilerim, kendimi tutmak için böylesine bir çabaya girmeseydim, seni kötü hissettirmeyecektim."

Kim Taehyung'a aşıktım lakin bir gerçek vardı ki, asla onun aşkı ile yarışamayacaktım. Dudaklarımı onun dudaklarına örterken böğürtlen kokan nefesi, tatlı dudakları beni mest etmişti. Bir elini boynuma attı, orayı okşarken biraz daha kendine çekti. Onu seviyordum. Ben birini seviyordum. Henüz bu gerçeği tamamiyle idrak edemediğimin farkındaydım. Nefes alabilmek için dudaklarımızı ayırdım. "Sana aşığım, hyung. Ben... Nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Sözlerinin bana ne kadar iyi geldiğinin farkında değilsin. Kim olduğumu bulmaya çabaladığım bu yolculukta her zaman yanımda oldun. Ben... Seni kaybetmek istemiyorum." Taehyung alnımı öptü. "Beni kaybetmeyeceksin. Ben seninle olacağım. Senden sonram yok benim. İlk karşılaşmamızdaki nefret dolu bakışlarının yerini alan bu sevgi dolu bakışları tattım bir kez, ayrı kalamam." dedi, çayımı içmemi ve yarın okula gideceğim için uyumamı ekledi.

Birkaç kurabiye yedim, böğürtlen çayını içtim. Hafif ılık bir hava vardı, arada esiyor, yeniden dinginliğine geri dönüyordu. Hemen yanımda oturan Taehyung arada üniversite yıllarından anılar anlatırken ona gülüyordum. Mutluydum. Hayatımda olmasını dilediğim aşkı bana vermiş olan adamla birlikteydim. Kim Taehyung mangalarının ötesinde biriydi ve onu görebildiğim, onun sevgisine sahip olduğum için minnet doluydum. "Jeongguk." dedi bana dönerek, bakışlarımı karşı binanın ışıklarından çekerek ona çevirdim.

"Sana aşığım, sevgilim."

Aynı yatakta uyuduğumuz ilk gece değildi fakat diğerleri kızgınlığımın hazin hisleriyle doluyken kendimde olduğum ilk geceydi. Taehyung pijamalarıyla yanıma geldi, yorganın altına girerek uzandı, bir kolunu uzattı ve belime sararak beni kendine çekti. "Uyumak yerine seni izlemek istiyorum." dedim, onun uyurken olan hareketlerini izlemek, mırıldanmalarını duymak, onu dilediğim kadar öpmek istiyordum. "Yarın erkenden okula gitmen gerekiyor. Sabah erken kalkmayacağın bir gün istediğin kadar izleyebilirsin beni." dedi, Taehyung'un yarın herhangi bir işi yoktu, evde beni bekleyeceğini ve akşamında güzel bir randevuya çıkacağımızı söylemişti. Bana bir sürprizi olduğundan bahsedip durmuştu. Kokusu beni huzurlu hissediyordu. Bir kedi-insan olmanın en sevdiğim yanı buydu, sevdiğim adamın kokusunu hiçbir engel olmadan alabiliyordum.

Sabah gün ışığı kalın perdelerimi zorlayarak odaya dolmak isterken gözlerimi araladım. Alarmın çalmasına kırk dakikaya yakın bir zaman dilimi vardı. Taehyung dudakları öne büzülmüş uyuyordu. Bir kolumu ona sararak yaklaştım, yeniden uykuya dalmak için bir çaba göstermiş olsam da nafileydi. Uyumak benim için imkânsız bir hâl almıştı. Alarmı kapattım, çalmasını ve Taehyung'u uykusunda rahatsız etmesini istemiyordum. Dudaklarımı yanağına değdirdim, duşa girmek için yataktan çıktım. Dün gece yaptığımız konuşmanın sonunda kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Aciz hissetmeme neden olan duygusal yanım sadece o kızgınlık anına aitti, benimle alakalı hiçbir olumsuz yanı yoktu. Taehyung'un sözleri bir kez daha beni kabuğumdan çıkartmış ve iyi hissettirmişti.

Okula geç kalmak istemiyordum. Bir süredir derslere girmek konusunda geri kalıyordum ve birkaç konuda insanlara yetişmeliydim. Taehyung'u bir kez daha öptüm. Yerinde kıpırdandı, ıslak saçlarım onu rahatsız etmiş olmalıydı. Telefonumu ve çantamı alarak evden çıkmadan önce bir kez göz gezdirdim. İnsanın sevdiği biri yanında olduğunda evi bile farklı gelebiliyordu ona. Otobüs durağına yürürken kulaklıklarımı takmış, herhangi bir şarkının çalmasını beklerken gözüm ana caddede, Kim Taehyung'u ilk kez gördüğüm kitapçının önündeki vitrine takıldı. Yeni bir manga cildini diziyorları. O ana kitlenmiş olmamın tek sebebi kapağındaki çizimin kendim olmasıydı. Kim Taehyung, beni çizmişti. Bana göstermiş olduğu taslak çizimler hayat bulmuş, vitrin camlarını süslüyordu. Kedi halim bir halının üzerinde uyurken siyah postallarım, kargo pantolonum ve siyah deri ceketimin içinde tek kişilik koltukta oturuyordum.

Euphoria, Kim Taehyung.

Mutluluk sebebi.

-

merhaba (⁠◕⁠દ⁠◕⁠)
nasılsınız?

Continue Reading

You'll Also Like

16.8K 771 29
Kim Taehyung'un bir skandala ihtiyacı vardı onu tekrar yükselticek ve trendlere girmesini sağlıcak bir olay . Jeon Junkook'un ise paraya ihtiyacı var...
69.2K 5.7K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
112K 13.1K 34
değişiyorsun, dayanamıyorum
44K 2.9K 14
{Tamamlandı} Taehyung, okulun basketbol takımının kaptanıydı, Takımı, okulun en iyi spor takımıydı. Taa ki Voleybol oyuncusu olan Jungkook okulların...