UFAKLIK | Daddy Issues ✓

By -Kirilmisbirkalp

2.3M 98.2K 31.8K

Motor yarışlarının gözde ismi olan Demir Atasoy, yıllardır kendisine platonik olan genç kız ile talihsiz bir... More

TEASER I 🐻
TEASER II 🐻
1. DEMİR ATASOY
2. YARIŞ
3. HER ŞEYİN BAŞLADIĞI GECE
4. AMANSIZ İDDİA
5. PANSUMAN
6. GÜZEL GÖZLÜ KIZ DEMEK
7. HIÇKIRIKLAR
8. ŞÜPHELİ YARA
9. İLK TEMAS
10. DÖVÜŞ
11. KELEBEK ETKİSİ
12. VE KELEBEKLER ÖLÜR
13. DÜŞ KIRIĞI
14. KIVILCIMLAR
15. HESAPLAŞMA
16. KALPLİ ŞEKER 🍭
17. KARMA
18. BİR UMUTTUR SEVMEK
19. ERKEĞİN GÖZYAŞLARI
20. YAKICI ATEŞ
21. ATEŞİN KORLARI
22. KETENPERE
23. KENAN ATASOY
24. GEÇMİŞİN ACI DOLU PENÇELERİ
25. ISLAK BEDENLERİN ŞARKISI
CAST 🐻
26. KOR ATEŞİN KIVILCIMLARI
27. NEZARETHANE
28. UFAKLIK NEREYE İSTERSE
29. LUNAPARK
30. SOKAK ÇOCUKLARI
31. BERABER UYUMALIYIZ
32. AŞKIN SAÇTIĞI KIVILCIMLAR
33. YENİ EV
34. KURŞUN
35. ONA TUTUNMAK
36. KAYIP GİDEN ÖZGÜRLÜK
37. YAŞLI ADAM
38. SORGU
39. KASET
40. BEN VE SEVGİLİM
41. ECELİN
42. TUTKU VE ŞEHVET (+18)
43. BENİM İÇİN DÖVÜŞ
44. ÖLÜMCÜL KARAR
45. ÖLÜMCÜL DÖVÜŞ
46. UÇURUMUN KIYISI
47. İNTİKAM ATEŞİ
48. BENDEN NEDEN SAKLADIN?
49. MELİS & ATAKAN
50. AŞKIN VERDİĞİ MUTLULUK
51. ŞEHVETKAR DAVET (+18)
52. NUR & CENGİZ
53. İKİGAİ
AÇIKLAMA (2023)
54. NUR & CENGİZ
55. PASTA🍰
56. KÜLE DÖNMÜŞ HAYALLER
57. HER BİTİŞ BİR BİTİŞTİR
58. HAYAT HIRSIZLARI
59. BİR TUTAM MUCİZE
60. YENİ BAŞLANGIÇLAR
🐻
62. NUR & CENGİZ
63. KIZ KIZA
64. FUTBOL MAÇI
65. NUR & CENGİZ
💌
66. EN MUTLU GÜN 💌
67. JAGUAR VE PANTER (+18)
68. BAYRAM ÖNCESİ 🍭
69. TRABZON MASALI ☘️
70. TRABZON KABUSU🍃
71. AYI KABUSU 🧸
72. ÇİÇEK AÇAN PAPATYA
73. KÜÇÜK MUCİZE
74. TALİHSİZ DÜĞÜN
75. GÜVENLİ KOLLAR
76. NUR & CENGİZ
77. MELİS & ATAKAN
78. YENİ BAHARLAR
79. AL YANAKLI PAPATYA
80. VEDA
🤍♾️
1 MİLYON - Özel Bölüm

61. GÖNÜL SALINCAĞI

10.9K 613 154
By -Kirilmisbirkalp

Okuyan herkesten oy ve yorum istiyorum. Muuah! 🌝💛

"Bazen değer."

🤍

"Ee?" diyerek araya girdi Berk. "Siz ne zaman emekli oluyorsunuz Demir adam?" Siz derken gözleri Atakan ve Demir arasında mekik dokumuştu.

"Sen ne zaman boş boğazlığı bırakıyorsun?" dedi Demir. Sinsice sırıttı. "Bak kocaman adam oldun, artık sevgilin de var."

Yağmur'un gözleri kocaman açılırken, Berk masadan kalktı. Cengiz de ayaklandığında bakışları Berk'e döndü. Berk masanın soluna kaçarken Nur da ayağa kalkıp aralarına girmişti.

"İşte şimdi sıçtın kankacığım," derken, başımı iki yana salladım.

"Abi!" Telaşla araya girmeye çalıştı Yağmur. "Açıklayabilirim, Demir öyle demek istemedi!"

Ben sesli bir kahkaha atarken, Atakan da bana eşlik ediyordu. Demir rahatça arkasına yaslandı. Beni kendine çekerken "Zaten az önce açıklıyordunuz," dedi keyifle. "Açıklayın hadi." Yağmur öldürücü bakışlarını Demir'e diktiğinde, Demir kaşlarını kaldırdı. "Ne?"

"Ulan it!" diyerek hışımla Berk'in yakasına yapıştı Cengiz. "Sen kimsin de benim kız kardeşimin sevgilisi olacaksın lan!" Burnundan öfkeli bir nefes verirken yüzü öyle ürkütücü görünüyordu ki, daha fazla bakmak istemedim. "Benim gözümden sakındığım Yağmur'umla ha?" İnanamıyormuş gibi başını iki yana salladı. "Benim küçük kız kardeşimle ha?!"

"Abi!" Yağmur yeniden araya girmeye çalıştığında bu sefer Berk, "Yağmur, çekil." diyerek uyarmıştı onu.

"Yağmur, sen karışma." dedi Cengiz de. Öfkeli gözlerinin hedefinde yalnızca Berk vardı. "Ne zamandan beri?" diye sordu tutamadığı öfkesini dışarıya vururken.

"Cengiz!" Bu sefer araya giren Nur olmuştu. Cengiz'in kolundan tutarak kendine çevirdi. "Neden bu kadar saçma sapan davranıyorsun!? Nerede olduğumuza bir baksana!"

Cengiz etrafına bile bakmadan Nur'a doğru eğildi. "Yer ve zaman kavramı benim için boş şeyler, şimdi kolumu bırak ve çekil."

Nur, Cengiz'in sözlerinden gram etkilenmemiş gibiydi. "Boş konuşma da yürü koca ayı!" dedi kolundan çekiştirerek. Cengiz öfkeyle solurken Nur onu çekmeye devam ediyordu. Cengiz hareket etmeyince "Yürüsene be!" dedi çemkirerek. Başını sallayarak dudaklarını büzdü. "Şimdi kurbanlık danası kaçanları daha iyi anlıyorum!"

Melis'le beraber koca bir kahkaha attığımızda Cengiz çıldırmışa benziyordu. Demir ve Atakan da gülerken Berk de bıyık altından gülüyordu. Cengiz ona bakışlarıyla silah sıkarken Nur Cengiz'i çekiştirerek kafeden çıkarmıştı.

"Ay hiç güleceğim yoktu!" dedi Melis, hala gülmeye devam ederken.

"Kız resmen abimi dana etti!"

"Abinin de şimdi insana benzer bir yanı yok." dedi Atakan, keyifle gülerken.

"Haklı." dediğimde Yağmur aşk olsun der gibi bakıyordu. Ellerimi kaldırıp omuz silktim. Yağmur ve Berk masaya oturduğu sırada Demir'in elleri yavaş hareketlerle saçlarımı okşuyordu.

"Gidelim mi?" Fısıldadığında sıcak nefesi kulaklarıma hitap ediyordu. Bu durum beni neredeyse titretirken dudaklarım firar eden küçük hıçkırığa engel olamamıştım. Demir'in erkeksi kıkırtısını duyduğumda kaşlarımı kaldırdım.

Başımı ona çevirip "Ne?" dedim fısıldayarak. "Ne gülüyorsun?"

"Önüne dön." dedi, alt dudağını ısırarak. "Yoksa öpeceğim seni şimdi." Başımı hızlıca önüme çevirdiğimde bir hıçkırık daha kaçmıştı dudaklarımdan. "Yok bu böyle olmayacak," dedi Demir, aynı fısıltılı sesiyle. "Ben bu tatlılığa dayanamıyorum." Yüzüme yerleşen aşk sırıtışıyla birlikte yüzümü ellerimle kapadım. "Gidelim," dediğinde elimi tuttu. "Hadi, hemen, şimdi."

"Demir?" dedim şaşkınca. Yüzümü açtığımda inanamıyormuş gibi güldü. "Ne bu şiddet celal?" Onu dalgaya aldığımda kaşlarını kaldırdı. "Tamam ya," pes ederek elimi tuttuğu elini parmaklarımla sıkıca sardım. "Gidelim."

Demir gülümsedi. Gülümsemesi bana yaşamın varlığını unuttururken ayağa kalktı. Ben de kalktığımda masadakilere döndü. "Gevezeliğinize doyum olmazdı ama gel gör ki işimiz çıktı." Yalandan bir üzgünlükle başını iki yana salladı. "Sonra görüşürüz artık ne yapalım."

"İstersen hep görüşürüz." dedi Gökhan, adeta atlayarak. "Sonuçta arkadaşız?"

Demir dişlerini sıkarak gülümsedi. Anlaşılan Gökhan'ın onu ciddiye almasını bekleniyor gibiydi. "Bunu da nereden çıkardın, mor flamingo?" Gökhan aşk olsun temalı bakışını atarken Demir elimi tutarak masadan uzaklaştı. Geçerken Atakan'ın omzunu sıkıp "Hadi görüşürüz kardeşim." demeyi de ihmal etmemişti.

"Görüşürüz kardeşim!" Bir nevi vedalaşıyordu Atakan arkamızdan. Ben bu duruma kıkırdarken çoktan kafeden çıkmıştık. Kehribar'ın kaskını kafama giydiğimde Demir'in arkasına bindim. Hava neredeyse kararmak üzereydi.

"Acıktın mı?" diye sordu Demir, motoru çalıştırmadan önce.

Başımı salladım. "Evet." Gerçekten de çok acıkmıştım. Üstelik kahvaltı bile yapmadan yarışa koşmuştuk. Midem resmen kazınıyordu.

"O halde balık yemeye gidelim?" Sorarcasına konuştuğunda benden onay almak ister gibi başını geriye doğru çevirdi. "Sever misin balık?"

İçimde sevinç patlamaları yükselirken "Bayılırım!" diyerek yanaklarını sıktım. Bu hareketimle gülüp yüzünü buruşturduğunda başımda kask olması sinirimi bozmuştu. Eğer kask olmasaydı yanaklarını öpebilirdim.

"O halde gidelim." dedi, elimin üzerine öpücükler kondururken. "Sıkı tutun."
Motoru çalıştırdığında başımı sırtına yasladım. Kollarımı beline dolayıp mis kokusunun rüzgara karışmasının huzurunda gözlerimi kapadım.

❥❥

Motoru sahil kenarında bir mekanda park etmiştik. Işıklı köprünün süslediği, çiçeklerin duvar ördüğü, denizin üzerindeki balık restoranı gerçekten de büyüleyici görünüyordu. El ele cam kapıdan girdiğimizde beyaz yemek masalarıyla karşılaştık. "Şöyle geçelim?" dedi Demir, bakışlarının hedefinde cam kenarındaki masa vardı.

Onu başımla onayladığımda o masaya geçmiştik. Demir oturmam için sandalyemi çektiğinde güldüm. "Centilmenlik diyorsun?"

Sırıttı. "Bu daha ne ki?" Bakışlarındaki ima gülüşümü büyütürken oturdum sandalyeye. Demir de karşıma geçtiğinde garson elindeki adisyonla beraber gülerek bize doğru yanaştı.

"Hoş geldiniz, ne alırsınız efendim?"

Demir rahatça arkasına yaslanırken "Sen bize sardalya getir koçum." dedi. "Yeşillik bol olursa sevinirim."

Garson başını sallarken Demir'in dediklerini not ediyordu. "Balığın yanına meze ister misiniz?" diye sordu, başını kaldırırken.

Demir elini kaldırıp okey yaparken "Ne varsa getir." dedi, keyifle.

Garson giderken "Sardalya iyi seçim." dedim, gülümseyerek. "Çok severim."

Dirseklerini masaya koyup bana doğru eğildi. "Küçük kızımın ne sevdiğini az çok tahmin edebiliyorum."

"Hm..." Ben de ona doğru eğildim. "Düşünceli babacık." Yüzüne garip bir ifade yerleşirken afallayarak başını iki yana sallayıp güldü. "Ne oldu?" dedim, ben de gülerken. "Ne gülüyorsun?" Başını geriye çekip sırıtmaya devam etti, ama bana cevap vermedi. Zaten o sırada da garson mezeleri getirmişti. "Ee?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Ne içiyoruz?"

"Efnan." diyerek itiraz etmeye hazırlanmıştı ki, ona fırsat vermeden garsona döndüm.

"Bize duble rakı getirir misiniz?"

Garson başını sallayıp giderken Demir bana doğru eğildi. "Bak güzelim, benlik sorun yok ama sarhoş olursan," Rahatça arkasına yaslandı. "Ki olacaksın." Ellerini başının arkasına koyup sırıttı. "Olacaklardan sorumlu değilim ufaklık."

"Ne olacakmış?" dedim ona doğru eğilirken. "Ne olabilirmiş?"

"Birileri sarhoş olabilirmiş." dedi imayla. Kaşlarımı havalandı. "Ben onu alıp eve götürebilirmişim. Sonra onu öpebilirmişim. Sonra-" Boğazımı temizleyerek onu susturduğumda sesli bir kahkaha attı. "Sonrası malum."

Peçetelikten bir peçete çekip Demir'e fırlattım. "Ahlaksız terbiyesiz!"

Peçeteyi tutarken gülmeye devam ediyordu. "Bunu sen mi diyorsun?" dedi hayretle. "Sen değil miydin fermuarı..." Elimi ağzına kapadığımda konuşması kesilmişti. Bir şeyler söylüyordu ama elim yüzünden sesi çıkmıyordu.

"Sussana be!" Garson balıkları getirdiğinde geri çekilip gözlerimi kıstım. "Balık yiyeceğim sinirlerimi bozma."

Başını sallayarak "Ye güzelim, afiyet olsun." dedi, keyifle. Yüzündeki o ifade sanki içime işliyordu. Benimleyken mutluydu. Bunu saklamak istemiyordu hatta bunu bana göstermek ister gibiydi. Demir Atasoy benim yanımda çocuk gibi davranıyordu. Ben o çocuğa kalbimin en derinlerinde yer etmiştim. İçimde kuruyan çiçeklerin yeşermesi için o çocuğa ihtiyacım vardı. Hem de sonsuza kadar. "Efnan'ım?" dediğinde düşünmeyi bir kenara bırakıp gülümsedim.

"Demir'im?"

Bakışlarıyla balığı işaret ederken güldü "Yesene." Elini kaldırıp bir dakika der gibi gösterdi. "Hatta dur, ben yedireyim."

Kendimi kaybetmiş gibi gülerken "Demir ya, ne gerek var?" diye söylendim.

Balığın kılçığını elleriyle çıkarıp ayıklarken gözüme minnak bir kedi gibi görünüyordu. Kalbimin sahibi olan bu adamı ben çok seviyordum. "Aç bakalım ağzını." Balığı ağzıma uzattığında parmağını yalayarak balığı yedim. Kaşları havalanırken yutkunduğunu inip kalkan adem elmasından fark ediyordum.

"Hm..." Mırıldandım geriye çekilirken. "Lezzetliymiş."

"Ya." dedi başını hafifçe sallarken, afallamış görünüyordu. "Bir de bana sor."
Aramızda sessiz bir göz teması sağlanırken garson rakıyı getirmişti.

Tebessüm edip "Teşekkürler," dediğimde garson çocuk küçük boy rakı bardaklarını doldurdu.

Yanımızdan ayrılmadan önce "Afiyet olsun," demişti.

Bir yandan balığımı yerken bir yandan da garsonun koyduğu rakıyı içtim. Acı tat boğazımı yakarken yüzümü buruşturdum. "Yavaş ufaklık, yavaş." Demir'i dinlemeyip bir yudum daha içtim. O da rakısını yudumlarken bir yandan da yemek yiyorduk.

❥❥

Uzun süren sessizliği "Efnan." diyerek Demir bozmuştu. Tabağını bitirmiş, sanırsam doymuştu. Dirseklerini masaya yerleştirip ellerini birbirine kenetledi. "Sana sormam gereken bir şey var güzelim."

Gülümseyerek ona baktım. "Sor."

"Bir ara," dediğinde düşünür gibi gözlerini kıstı. "Bana bir sapık dadanmıştı." Yediğim balık boğazımda kalırken öksürmeye başladım. "İyi misin?" diye sordu endişeyle eğilirken.

Başımı salladım. "İyiyim." Suyu kafama diktiğimde yutkundum. Şimdi nereden çıkmıştı bu mevzu? Ne güzel kapanıp gitti diye seviniyordum!

"O halde devam ediyorum?" dedi geriye yaslanıp. "O sendin." Rakısını yudumladı. "Ama bana o mesajlarda garip gelen bir şey vardı." Cevap ister gibi gözlerine baktığımda gülümsedi. "Sanki sen beni çok önceden tanıyormuşsun gibi."

"Öyle," dedim birden.

Cevabıma afalladığında "Ne zamandan beri?" diye sordu, meraklı gözlerle.

Güldüm. Bu tamamen iradem dışında gelişen bir şeydi çünkü gülüşüme hakim olamıyordum. "Ben seni üç yıl uzaktan izledim." Rakı bardağının sonunu kafama dikerken daha fazla güldüm. "Üç yıl boyunca seni uzaktan sevdim." Yüzümü avucuma yasladığımda Demir gerçek anlamda şaşkın duruyordu. "Ben sana o kadar aşıktım ki, hiçbir yarışını kaçırmıyordum."

"Efnan?" dedi inanamıyormuş gibi. "Ben neden seni hiç görmedim?"

Bardağa rakı doldururken "Kaçıyordum senden." diyerek her şeyi itiraf ettim. "Saklanıyordum. Sen nereye bakarsan ben senin baktığın yerin tam tersindeydim."

"Peki ya neden?" diye sordu. Sesindeki isyan içime işliyordu. "Neden saklandın benden? Neden daha önce gelmedin bana? " Burukça kaşlarını kaldırdı. "Neden bana geç geldin ufaklık?"

Doldurduğum bardağı kafama dikerken dudaklarımı büzdüm. "Çünkü güzel değildim." Demir'in yüzüne şaşkın bir ifade yerleşirken başını iki yana salladı.

"Sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın."

"Yalan." dediğimde biraz daha içtim. "Etrafında o kadar güzel kadınlar vardı ki, özellikle de İlayda. İlayda hep senin yanı başındaydı. Sen onu hep elinin tersiyle ittin Demir. Bu yüzden korktum. Kaçtım. İlayda'yı bile reddeden sana mı bakacak Efnan dedim." Güldüm kendi kendime.

Bana doğru eğilip "Kendine haksızlık ediyorsun." dedi, yoğun sesiyle. "Sen karışma çıkan en güzel kadınsın Efnan. En saf. En temiz. Kalbinin güzelliğini saymıyorum bile." Gözümden bir damla yaş süzüldüğünde hemen sildi. "Eğer sen o zaman da karşıma çıksaydın benim olurdun. Çünkü sen bana aitsin. Ben de sana." Baş parmağı usulca gözümün altını okşuyordu. "İlayda konusuna gelirsek eğer, onunla kendini asla bir tutma. Ona çirkin diyemem ama onun davranışları ve kalbi benim istediğim kişilikten çok uzaktı. İnan bana onunla çok kez konuştum. Benden vazgeçmesi için o kadar dil döktüm yine de vazgeçmedi."

"Bu hoşuna gitmedi mi?" diye sorduğumda şaşırmıştı.

"Bu dediğin ne?"

"Senden vazgeçmemesi."

"Gitmedi," dediğinde şefkatle yanağımı okşamaya başladı. "Onunki sevgiden aşktan öte takıntıydı. Beni elde etmeye çalışıyordu. Eğer ona karşı bir şeyler hissetseydim beni kullanacağını çok iyi biliyordum."

Yutkunduğumda "Hissettin mi peki?" diye sordum, çekingen bir tavırla.

"Hayır," dedi dürüstçe. "Ben kimseye aşık olmadım Efnan. Kimseden senden etkilendiğim kadar etkilenmedim."

"Yani hiç sevgilin olmadı mı?" diye sordum cevabından endişe ederek. Bu cevap beni üzer miydi, bundan şüphe ediyordum.

"Oldu." dediğinde geriye çekildim. O da gülümseyerek rakısını yudumladı.

"Kaç tane?"

"Sanırım bir."

"Çok mu seviyordun?"

"Çok."

"Ne kadar çok?"

Gözlerini kıstı. Bana doğru eğildiğinde ben de ona doğru eğildim. "Dünyalar kadar çok seviyorum." Dudaklarım benden bağımsız büzülürken Demir dayanamıyormuş gibi kalkıp yanıma geldi. "Üzülme ufaklık, şaka yaptım." Eğilip bedenime sarılırken başımı omzuna yasladım. "Benim tek sevgilim oldu o da sensin." diye fısıldadı kulağıma doğru. "Senden öncesi olmadı, senden sonrası yok. Sadece sen varsın. Sen benim küçük kızımsın."

Dudaklarım yay misali iki yana kıvrılırken "Öyle miyim?" diye sordum, yılışık bir ifadeyle.

Geriye çekilip yüzümü avuçladı. "Öylesin güzelim."

O an sanki içimde bir enerji patlaması yaşıyordum. "Yaaa..." Masadan kalkıp yanaklarını tuttum. "Yerim seni Demir."

Garson bize tuhaf bakışlar atarken Demir alt dudağını dişleyerek "Eyvah," dedi alayla. "Sen gitmişsin."

Kollarımı boynuna dolayıp seslice yanağını öptüm. "Buradayım sevgilim ne gitmesi?" Başımı göğsüne koyup kedi gibi ona sürttüm. "Kızın burada babacık."

Erkeksi kıkırtısı kulaklarıma dolduğunda elini belime yerleştirdi. "Hadi gidelim güzelim, bunları evde konuşuruz."

Gözlerimi kapadım. "Gidelim bebeğim."

Demir hala kıs kıs gülerken masadaki telefonumu aldı. Kendininkini de aldığında cüzdanından çıkardığı sayamadığım parayı masanın üzerine bıraktı. "İyi günler efendim." dedi garson, saygıyla.

"Eyvallah koçum." dedi Demir, ikimizi birden yürütürken. Restorandan çıktığımızda beni motoruna yaslayıp bir eliyle hala belimi tutuyordu. Kaskı eline aldı. Takmadan önce güldü ve yanağıma küçük bir öpücük bıraktı.

"Aslanım benim!" Kaslı omuzlarını tuttum. "Nesin sen be terminatör mü?"
Sesli bir kahkaha atarken yanağımı yeniden öptü. "Sen benimsin tamam mı?" dediğimde başını salladı. "Benimsin." Başım göğsüne düştüğünde saçlarımı okşuyordu. "Benimsin..."

"Seninim." dedi içtenlikle. "İyi ki."

"Hıh," diyerek geriye çekildiğimde kaşlarını kaldırdı. "Kaskımı ver Demir adam."

"Pekala, gel buraya." Beni kendine yaklaştırıp kaskı usulca kafama geçirdi. İpini bağlarken gülen gözleri gözlerimde huzur buluyordu. "Sıkı tutun olur mu?"

Başımı salladım. "Olur."

Demir motora bindiğinde belimden tutarak bana da destek vermişti. Destek alarak bindiğimde sıkıca karnına sarıldım. Bir eli ona doladığım kolumu sarmalarken düşmemem için sıkı sıkı tutuyordu beni. Kafamı sırtına yaslayıp gözlerimi kaparken ilk kez bu kadar güvende hissettim.

❥❥

"Dikkat et." dedi Demir. Bir eliyle beni sarmalamış içeriye sokarken diğer eliyle kapıyı kilitliyordu.

"İyiyim." dedim kollarının arasından kurtulup koltuğa yürürken.

Koltuğa oturup bana döndü. "İyi görünmüyorsun. Kahve yapayım mı?"

Başımı iki yana sallayıp "Hayır." dedim, mırıldanarak. Demir ceketini çıkardığında ben de üzerimdeki ceketi çıkardım. O beni izlerken yanına gidip kucağına oturdum. Yerinde dikleştiğinde bacaklarımı beline dolayıp kollarımı da bedenine doladım. "Kahveden daha iyi."

Gülüşünü duydum. "Sen her şeyden daha iyisin."

Kafamı kaldırıp yüzünü avuçladım. "Yerim seni." dedim, yılışık bir şekilde.

Dudağının kenarı kıvrılırken ellerini belime yerleştirdi. "Yesene."

"Emin misin?"

"Evet." dedi hiç düşünmeden.

Benden günah gitti. "Al o zaman." Tuttuğum yanağına dişlerimi geçirip sertçe ıssırdığımda acı dolu bir inilti döküldü dudaklarından.

"Efnan!" Adımı söyledi kızar gibi.

"Ne?" Kaşlarımı çattım. "Yiyorum işte." Tam diğer yanağını ısırmak için uzanmıştım ki dudaklarımızı sertçe birleştirmesi bu hareketimi engellemişti. Dudakları ateşli bir şekilde dudaklarımla dans ederken gözlerimi yumdum. Yanağında olan ellerimi indirip boynuna doladım. Bacaklarımı ona daha sıkı dolarken altımdaki sertliği hissedebiliyordum. Bu durum hoşuma gittiğinde bedenimi ona bastırıp boynundan tutarak daha da kendime çektim. Belimdeki elleri kalçama inerken dudaklarımdan dökülen inlemeye engel olamadım. Olmak da istemiyordum. Bedenim ve aklım şu an ondan başka bir şey istemiyordu. Kalbim onun için debelenirken vücudum onun için yanıp tutuşuyordu.

Nefes almak için geriye çekildiğimde soluklarımız birbirine karışıyordu. Dudaklarını boynuma bastırdığında parmaklarımı saçlarına geçirdim. "O son bardağı içmeyecektin." dedi, keyifle.

Yanaklarından tutup yüzünü kaldırdım. "İçirmeseydin o zaman." dediğimde sırıttı.

Gözlerine yerleşen haylaz parıltılar hoşuma gidiyordu. "Ben halimden memnunum."

Gülümsedim. "Ben de memnunum." Eğilip başımı boynuna eğdiğimde boğuk bir nefes verdi. Dudaklarımı köprücük kemiğinin üzerine bastırıp boynuna doğru öptüm. Yeniden dudaklarımız buluşurken bu sefer yavaş ve şefkatle öpüşüyorduk. Sanki birbirimizi dinlendiriyorduk. Bu şehvetten çok aşktı.

Geriye çekildiğimde ikimiz de gülümsüyorduk. Bir eli yavaş yavaş sırtımı okşarken diğer elini bana doğru tuttu. "Unutmadan." dedi parmağını göstererek. Kemikli yüzüğü çıkardığında büyülenmiş gibi yüzüğe bakıyordum. Kuru kafa ve parmak tarzında kemikleri olan gümüş bir yüzüktü. Gerçekten de harika görünüyordu. "Ver elini." Elimi uzattığımda önce üzerini öptü ardından parmağından çıkardığı yüzüğü nazikçe orta parmağıma taktı. Çünkü yüzük parmağımda onun tek taşını taşıyordum.

"Çok güzel." dedim, hevesle yüzüğe bakarken.

Derin bir iç çekti. Gözleri tektaşımın üzerindeydi. "Efnan." Yoğun sesi içime işlerken yutkundum. "Bu işi daha fazla uzatmayalım. Artık tamamen benim ol istiyorum."

"Nasıl yani?" Başımı kaldırıp gözlerine baktım.

"Evlenelim." dediğinde dudaklarım bir parça açıldı. "Hemen, en kısa zamanda."

"Evlenelim." dedim aniden. Bir kez bile düşünmedim çünkü onunla evlenmek benim için hayalden de öteydi.

"Bak, düğündü gelinlikti ne istersen..."

"Hiç bir şey istemiyorum." İstemiyordum. Annem daha yeni ölmüşken ben düğün mü yapabilirdim. Gelinlik bile giymek istemiyordum. Hiç hevesim yoktu böyle şeylere. Sadece Demir'le evlenmek istiyordum. "Sadece seni istiyorum," dedim içtenlikle. "Annem yok Demir. Düğün falan istemiyorum. Nikahımızı kıyalım, arkadaşlarımızı çağıralım yeter bana."

Beni kendine çekip sarıldığında başımı göğsüne yasladım. "Sen nasıl istersen ufaklık." dedi, saçlarımı okşarken. "Sen yeter ki iste, dünyaları önüne sererim."

Başımı yavaşça iki yana salladım. "Sen benim için dünyalara denksin." Gülüşünü duyduğumda kıkırdadım. "iyi ki varsın Demir adam."

"Sen de." Dudaklarını saçlarımda hissettim. "Sen de iyi ki varsın güzelim."

❥❥

Yeni bölümde görüşürüz bebeklerim. ☺️😋🌞💛

Continue Reading

You'll Also Like

15K 565 17
"Allah katında duadan daha değerli bir şey yoktur." (İbn-i Mace, "Dua", 1) ₪28.07.2017₪
Sadist By dogadeniiz1

General Fiction

1.1M 31.1K 32
Bedenimi acıdan titretirken , ruhumu binlerce parçaya bölebiliyordu .gözlerinde en ufak bir pişmanlık bile bulamazken acı çektirmekten zevk aldığı yü...
Haz By 🍀

Romance

251K 3.3K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
118K 8.1K 82
Genç kız, psikoloğun odasına girdiğinde adam, eliyle otur işareti yaptı. Daha sonra da konuşmasına başladı. "Hoş geldin Ela. Kendini tanıtır mısın kı...