| - KARIŞAN İKİ HAYAT - | T...

By geceninsarhosu0

1.1M 46.6K 8.4K

Sıradanlaşmış olan Gerçek Aile kurgularının en SIRADIŞI olanını okumak istiyorsanız, ee buyurun o zaman! 06.0... More

"İkra'nın Hatası"
"Hayatta olan bir kız"
"Son defa"
"Demirtaş Ailesi"
"Bal hamileymiş"
"Ferhat Karahan"
"Kaçıyor Musun Mustafa Demirtaş?"
"3 Eylül 2005"
"Aşk Karşılık Bekler"
"11 Numaralı Masa"
"Kız Çocuk Başka"
"Ailen Olduğuna Sevinmedin Mi?"
"Küçük Olaylar, Büyük Sebepler"
"Gitmem Gerek"
"Veda Etmek Bu Kadar Zor Muydu?"
"Korkulu İlk Adım"
"Siz Her Şeyi Halletmişsiz Zaten"
"Adın Ne Demiştin?"
"Her Şey Yeni Başlıyor"
"Seni Büyüten Bir Aile Varmış"
"Her Daim, Koşulsuz Şartsız Yanındayım"
"Kaybetmekten Korkma"
"Şerefsiz Ne?"
"Ne de olsa elin oğlu değildi, Abimdi"
"Öz Babam Bile Beni İstememiş"
"Tanışma"
"Torun Sahibi Olmak"
"Gözümü Yaşarttın"
"Aklımız Hep Sende"
İphone 14 Pro Max 1Tb
"Korkma, Ölmem"
"Getir, Sevdiğimi De Bana Getirir Misin? "
"Şimdi Okullu Olduk, Sınıfları Doldurduk"
"Pamuk Prenses"
"Sonunda Sen Varsan"
"Hakettin"
"Orhan Bey'in Mekanı"
"Ben Varım"
"Kırmızı Ruj"
"Olmayan Güven"
"Abi Olmak Kolay Değil"
"Sürpriz"
"Efekan İle Emrah"
"Bu Sefer Hatayı Biz Yaptık"
"İnanmıyorlar Bana Deniz"
"Sarılayım Mı?"
"Ya Şimdi Ya Da Hiç"
"Şuan Olsa Yine Öperim"
"Oğuz'dan Hiçbir Şey Olmaz"
"İftira"
"Ben Yapmadım"
Toprak Demişti, Dersin
"Ceza"
"Kimse Hata Yapmak Zorunda Kalmaz"
"Sırası Değil"
"Kumarda Kaybeden Aşkta Kazanır"
"Kardeşinize Sahip Çıkın"
"Dikkat Et Rana"
"Ankara'ya Dönüş"
"Aşığım"
"Özet"
"BİLSEYDİM..."
"FARKLI"
"Çünkü Oğuz..."
"Tutuklu"
"Seni Çok Özleyeceğim"
"11,14,15"
FİNAL
BİTTİ

"1 Nisan"

7.5K 398 119
By geceninsarhosu0

01.04.2023

Sabah yanlışlıkla elim çarptı ve daha yazdığım bölümün yarısı kadar bile olmayan yazıyı birden paylaştım. Umarım kimse görmemişti ehhe :( valla üzülürüm görmedim diyin 🙈

Bol Emrahlı bir bölümmmmm.

✨ İYİ OKUMALAR AŞKLARRIMMMM ✨

Okuldan sonra ki üç ders de boştu. Bu boş derslere güvenip kitlemişlerdi Rana ve Emrah'ı. Öğle arasından sonra ki ilk iki dersi müzik odasında geçirmişlerdi.

İkisi de çok gergindi. İki de çok sinirliydi. Ve yine ikisi de birbirlerinin bu hallerine çok alışıktı.

Emrah'ı, psikolojisi bozuk, Allah'ın akıl hastanesi kaçkını diye kodlamıştık ama Emrah hiç de öyle biri değildi.

Hiç yakın bir kız arkadaşı olmamıştı. Sevgilisi tabiki olmuştu ama aralarında ki sevgi, saygı gerçek miydi? O tartışılırdı işte.

En son okula gelen Peri diye bir kızı sevdiğini düşünmüştü. Aman ne sevmek, ne sevmek? Erkeklerin %80'i zaten gazla çalışıyordu. Okuldakiler yüzünden en yakın arkadaşı ile de arası bozulmuştu. En sonunda kız lez çıkınca Emrah ve Poyraz da ortada göt gibi kalmıştı işte. Ne Emrah ne Poyraz, o kızı gerçekten sevmemişti.

Sonra Rana çıkıp geldi. Aynı öz kardeşi gibi gördüğü Kaan'ın bir anda hayatına girdiği gibi...

Kaan, saf bir çocuktu. Eğlenceliydi, komikti, sırdaştı, iyi bir arkadaştı ama onun iyiliği bu bok gibi dünyaya fazlaydı. Onu burada yerlerdi. Tabi Emrah'ın annesi Sevda Hanım, Kaan'ın babası Serdarla evlenene kadar.

Ağlamak, güçsüzlüktü. Ağlamak, yenilgiyi kabul etmekti.

Kaan'ın gücü de dili de Emrah olmuştu. İlk başlarda o da ısınamamıştı, bir an da evin içine dahil olan iki erkeğe. Kaan'ı tanıdıkça, yaşadıklarını öğrendikçe ona soğuk davrandığı günler için çok üzülmüş, çok özür dilemişti. Hep bir erkek kardeşi olsun istemişti ve olmuştu da. Belki Kaan onunla futbol oynamıyordu, dövüşmüyordu ama varlığı bile Emrah için yeterdi.

Emrah, anne ve babasının kavgalarını duymazdan gelerek büyümüştü. Çünkü bu hayat her şeyi kafaya takıp, umursamak için çok kısaydı. Bu hayatta neyiniz olacaktı biliyor musunuz?

Eli sadece maddiyattan değil de maneviyattan da bol olan dedeniz. Emrah belki ailesinden, kendisinden bahsetmişti Rana'ya ama onunda çok sevdiği, başına bir şey gelirse hayatının duracağı bir dedesi vardı.

Bu konuda Rana ile benziyorlardı biraz.

Anne ve babasının hiçbir zaman birbirlerine sevgi dolu sözcükler söyleyip aşkla bakmayacağını biliyordu. Sevgiyi dedesinden öğrendi.

Annesinden sabretmeyi, babasından da keşke hiç almasam dediği sinir duygusunu öğrendi. O da sevmiyordu bir an da parlamayı ama kendine engel olamıyordu işte.

Neyse Rana'ya gelelim biz.

Rana diğer kızlar gibi değildi. Ne yılışıktı ne de çok uzaktı. Her seferinde huysuzlanacak, kavga edecek bir şeyler buluyorlardı. Zıt kutupların birbirini çekmesi bu işte. Rana'nın hiç istemediği bir kişilikte Emrah ve Emrah'ın doğuştan gelen sinirini katbekat üstüne katarak arttıran Rana.

Yalan söylemiyordu Emrah. O gerçekten alışmıştı. Rana giderse eminim en derinden hissedecekti onun yokluğunu.

Rana bambaşka biriydi.

Yanlış zamanda onun karşısına çıkan en doğru kişiydi.

Bugün bir nisandı. Şaka yapma günü diye ilan ettiğimiz gün de şaka gibi doğan Emrah! Aslında bir hafta sonrasıydı doğumu ama dokuz ay sabrettiği yetmişti ona. Bir haftadan bir şey olmaz diyerek bir nisan gecesi, saat 02.22 de doğmuştu.

Samet ve Kaan, ikiliyi kilitledikleri odadan çıkarmıştı. Korkuyorlardı bir şey diyecekler diye ama bekledikleri gibi olmamıştı. Çünkü beklediklerinden daha kötüsü olmuştu.

1 NİSAN!

Rana ve Emrah, moralleri iyiyken kimseyi bozup yanında kendileri de bozulsun istemediği için bugünlük sessiz kalmışlardı bu duruma. Yarın ne olurdu? Allah bilirdi.

Emrah acaba ne seviyordu? Saat takar mıydı? Ama çok klasik. Sweatshirt? Yaz gelecek. Ee?

Aslında ne alacağını çok iyi biliyordu Rana. Ona en güzel fikri Toprak çoktan vermişti. Gümüş tesbih, gümüş yüzük ve çakmak!

Aldığı küçük, kırmızı fiyonklu simsiyaj kutunun içine aldıklarını yerleştirdi.

Kutunun kapağını kapattıktan sonra gardırobunun önüne geçti. Çünkü hediyeden daha önemli şeyler vardı. Ne giyecekti bu kız?

Hava kötü görünmüyordu ama akşam saatleriydi. Tişört, pantolon kombininden sıkılmıştı. Eşofmanla asla gitmezdi. Biraz sonra sadece götünün değil her yerinin donacağını bilerek elbiselere yöneldi.

Uzun kollu, kahverengi mini elbise ile göz göze geldi o an. Bence aradığı elbise tam olarak da buydu.

Elbiseyi giydikten sonra, ısıttığı maşa ile saçına şekil vermeye başladı.

Maşayı prizden çektikten sonra siyah el çantasının içine parfümünü, rujunu ve telefonunu yerleştirdi. Hediye paketini de aldıktan sonra aşağı indi. Siyah montu ve giyeceği siyah uzun botları vestiyerdeydi.

Rana ne zaman ailesine söyledi? Ne ara izin aldı? Hiç bilmiyoruz değil mi?

Buyrun geçelim.

Dün akşam, yemek yiyorlarken açmıştı konuyu. Tabii nereden bilecek Poyraz'ın, Emrah'ın doğum gününün hangi gün olduğunu unutmadığını...

" Yarın Emrah'ın doğum günü."

Söz konusu Emrah olunca Mustafa Bey, Dilek Hanım ve Rana hariç herkese bir kal geliyordu.

" Emrah'ın doğum gününe gitmeyi düşünmüyorsun umarım güzelim." Yoo, tam olarak da onu düşünüyor Deniz.

" Bu Emrah, sarışın oğlan değil mi? "

" Aynen anne. "

" Ne alıp veremediğiniz var birbirinizle?"

" Aman anne ya boşver."

" Sizi ilgilendiren meselenin benim kızımla hiçbir alakası olmadığı için gidebilirsin kızım." Vay be Musti. Kral adamsın.

" Teşekkür ederim. "

" Ama baba-"

" Aması yok Poyraz. Çocuk gibi didişip duracağanıza düzeltin aranızı." Ara da didişilip durulması gereken gerçekten haklı bir sebep olsa gözüm
arkada da kalmayacakta yok işte.

Abileri gece boyu Rana'yı rahat bırakmadığı için o da bu saate bırakmıştı her şeyi. Neyse ki yetiştirmişti.

Eğer abileri ile giderse, kesin onlar da gelmek isteyecekti ve büyük ihtimalle ortada ne doğum günü kalacaktı ne de doğum günü çocuğu. O yüzden babasıyla gidecekti.

" Ne güzel olmuş benim kızım."

" Maşallah de Mustafa."

" Sanki doğum günü olan sensin gibi olmuş."

" Abime katılıyorum. Çok abartı olmuş."

" Ben de abilerime katılıyorum hiç olmamış."

" Üç tane koca adam. Yalan söyleyecek hallerini yok ya ben de onlara katılıyorum. "

Erkek dayanışması mı bu?

Rana, götünün donmasını göze aldığına göre gayet de güzel olmuştu.

" Siz ne anlarsınız?"

" Onlar bir şey anlamaz kızım. Gel çıkalım biz. "

Bu adamın da eşitlik anlayışı beni öldürecekti. Yeminime kuran, şuan sadece Rana'yı seviyordu. Hani nereye gitti Aslan Deniz, Zeki Yiğit, Biricik Poyraz aşkı... Hani nerede? Yok.

Rana da kendini kötü hissediyordu böyle. En çokta Oğuz'un gözü önünde böyle yapınca, daha da kötü oluyordu.

Emrah bile adam oldu, sen ne zaman olacan be Musti?

Baba, kız evden çıktı.

Emrah hiç doğum gününü kutlama yandaşçısı değildi. Tamamen annesinin süpriziydi. Evlerinin bahçesinde, kadın her şeyi özenle dizayn etmiş, Emrah'ın arkadaşlarını teker teker arayıp çağırmıştı. Ek ve özel davetli sadece Rana'ydı. Evleri çok uzakta değildi neyse ki, on dakikalık bir araba yolculuğundan sonra varmışlardı.

" Sen çıkacağın zaman ara beni ben geri gelir alırım seni kızım."

" Peki."

" Dikkat et kendine, olur mu?"

" Ederim." Nedense sarılası gelmişti babasına... Ama sarılmadı. Bu kızda yazım hatası vardı gerçekten. Sürekli zaman, zaman diyordu ama yapmak istediği şeyleri hep sonraya bırakıyordu. Rana'ya da özel bir resetleme lazım.

Arabadan inip zaten açık olan kapıdan bahçeye girdi. Buradan asla tek başına hareket etmeyeceğine göre, doğum günü çocuğu felan demeden Emrah'ı aradı.

" Emrah."

" Geldin mi Rana?"

" Geldim de -"

" Ee, gelsene."

" Sen gel al beni."

Bir şey demeden kapattı telefonu Emrah. Galiba geliyordu yani galiba...

Neyse ki galibalarımda yanılmıyorum. Gelmişti. Deniz haklıydı, galiba gerçek doğum günü çocuğu Rana'ydı. Çünkü Emrah hiç süslenmek için çaba harcamamıştı. Üstüne giydiği açık kahverengi kazak ve altında ki siyah pantolonla her yere gidilirdi.

" Rana."

" Doğum günün kutlu olsun Emrah." Bugün kesinlikle ranaileimanadogru adlı privine dgko açıklamalı bir post atması gerekiyordu.

Bu ikili birbirlerine sarılmaya iyice alışmıştı. Hiç yadırgamıyorlardı artık. Rana'nın, Emrah'ın boynuna sarılan kollarına karşılık Emrah'ta ellerini Rana 'nın beline dolamıştı.

Her gün owersize giyinen Rana gitmiş yerine cidden bambaşka bir kız gelmişti.

" Oğlum." Zaten hep böyle anlarda biri çıkıp gelir ve anın içine eder...

Sevda Hanım gelince ikili sarılmalarını sonlardı. Önce oğluna sonra da az önce oğlunun sarıldığı kıza baktı Sevda Hanım.

" Merhaba kızım."

" Merhaba. İyi akşamlar. Rana ben."

" Sevda, Emrah'ın annesiyim."

" Memnun oldum."

" Geçelim mi Rana?"

" Olur." Emrah, annesinin Rana'yı soru yağmuruna tutmaması için bileğinden tutup içeri soktu. Mutfaktan açılan kapı da bahçeye açılıyordu. Sanırım en geç o gelmişti. Çünkü herkes buradaydı.

Rabia, Anıl, Petek bile gelmişti.

" Rana! Çok güzel olmuşsun!" Rabia da giydiği siyah crobu aynı renk pantolonla kombinleyerek sade ve güzel olmuştu ama tek cesaret edip elbise giyen Rana'ydı. Ya da enayilik eden mi deseydim?

Petek de pembe bir üst ve altına siyah bir pantolon giymişti. Bebek gibi duruyordu.

" Teşekkür ederim, sen de çok hoj olmuşsun."

" Hoşgeldin Rana!"

" Hoşbulduk Petek!"

Geri kalan Anıl, Kaan ve Sametle de selamlaştıktan sonra, Sevda Hanım'ın sanki sünnet çocuğuymuş gibi tek tek bağlayıp fiyonk yaptığı sandalyelere oturdular.

" Emrah. "

" Hmm? "

" Benim hediyemi en son aç tamam mı? Kimse görsün istemiyorum. "

" Hiç gerek yoktu, daha kolay hediyeleşme yöntemleri de var biliyorsun. Ama böyle söyleyince de merak etmedim değil."

" Odan hangi pencere?" Yukarı bakıp konuşmuştu.

" En sonda ki. Gidelim mi? "

Hee odaya at kızı değil mi? Fanfinfon diyorsun.

" Gidelim. " Lan Rana!

Emrah, Rana'yı kaldırıp bahçeye girdikleri mutfak kapısından tekrar içeri girdi. Karşılarına çıkan uzun merdivenden yukarı çıkmaya başladılar. Sonda ki odaya gelince Emrah kapıyı açıp ilk Rana'nın girmesini sağladı.

" Bu ne siyahlık içimi boğdun." Tek siyah olmayan şey duvardı ama o da griydi. Pek bir farkı yoktu yani.

" Sen siyahı felan boşver de bence tekrar aşağı inmeyelim biz. Burası da doğum günü için gayet iyi bir yer."

" Emrah!"

" Ciddiyim."

Rana, onu umursamayarak odaya göz gezdirmeye devam etti. Kocaman boydan bir aynası vardı. Tam fotoğraf çekmelik diye düşündü. Birkaç tane de bebeklik fotoğrafı vardı.

Bu bebek ona bir yerden tanıdık gelse de seçememişti şuan...

" Hediyeni açacağım artık."

" Yaa! Hayır olmaz. En son benimkini açacaksın." Emrah'ın elinden hediyesini alıp çalışma masasının üzerine bıraktı.

" Gelsene. Fotoğraf çekelim."

Geçirdiği her saniyeyi fotoğraflamak isteyen kız ve ona ayak uydurmaya çalışan erkekten ben razıydım.

Emrahla arasında bu kadar boy farkının olacağını o da tahmin etmemişti. Emrah elini, Rana'nıb beline koyduktan sonra bu temas ikisini de biraz huylandırsa da belli etmediklerini düşünerek fotoğrafı çektiler.

- Temsili -

İkisinin de yüzünün görünmemesi ne ayrıntı ama de mi?

" Bundan da çekelim." Kendi telefonunu verdi bu sefer  Rana'nın eline.

Emrah elini, Rana'nın belinden çekmeden kafasını boynuna gömmüştü. Ee yuh ama! Doğum günü çocuğusun diye bir şey demiyorum Emrah ama sen baya yürüyorsun. Ne yürümesi uçuyorsun!

- Temsili -

Bu fotoğrafın daha güzel çıkması şaka mıydı?

Emrah'ın, Rana'yı bırakmaya pek niyeti yoktu. Ona doğru döndüğünde daha da yakınlaşmıştılar birbirlerine.

" Emrah."

" Efendim."

" Bıraksan mı artık?"

" Aslında ben burada çok rahatım."

" Ama ben değilim." Bizim bildiğimiz Emrah normalde, Rana'nın söylediklerinin aksine daha da yakınlaşırdı değil mi ama bu Emrah onu bırakmıştı.

" Bugün çok güzel olmuşsun."

" Normalde çirkinim yani?"

" Yoo, normalde de güzelsin. "

" Teşekkür ederim. Sen de işte, var bir giderin."

Rana, Emrah hediyesini en son açsın diye paketi odasında bırakıp birlikte aşağı indiler.

Sevda Hanım'ın görüş alanına giren bu ikili canını epey sıkmıştı. Oğlunun şurada sınav senesine bir yıl kalmıştı yine başına bir şey gelsin, derslerden uzaklaşsın istemiyordu.

" Nereye kayboldunuz siz ya, doğum günü çocuğu diye geldik çocuk ortalıkta yok."  Evet kendisi sizden kaçıp Rana'yla ilgilenmekle meşgul Anıl.

" Aha, annenle baban." Samet'in sesiyle herkese projeksiyonun önünde ki kadınla adama bakmıştı. Sevda Hanım ve Emrah'ın öz babası Ekrem Bey sadece oğullarının doğum gününde bir araya geliyordu.

Zengin doğum günüsü de böyle oluyor işte. Konuşmalar felan yapılıyor nasıl ama?

" Canım oğlum. Bugün bu hayatta ki en kıymetlimin 20. yaş günü. Her gün biraz daha büyüdüğünü görmek beni hem gururlandırıyor hem de üzüyor. Yeni yaşın sana mutluluklar getirsin oğlum."

Babasının da, annesinin söylediklerini biraz değiştirerek yaptığı konuşmadan sonra Emrah gidip ailesine sarılmıştı.

" Şimdi hediye zamanı! " Kaan en başta olmak üzere herkes hediyesini vermek için Emrah'ın yanına gitmişti. Rana da olduğu yerde oturuyordu işte.

Yani erkeklere hediye edilecek o kadar kısıtlı şey vardı ki ona rağmen kimsenin, Rana'nın aldıklarını almaması onu mutlu etmişti.

Hediyeleşme faslı bittikten sonra yine hepsi toplanmıştı. Samet'in de djlik yapası tutmuştu. Dans etmelik, romantik müzikler yerine keşke daha eğlenceli müzikler açsaydı.

Mami, Zeynep'i; Anıl, Rabia'yı, Doğan, İlkay 'ı hatta Samet'te Petek'i dansa kaldırmıştı. Allah'ım ship sesi!

Emrah da, Rana'yı dansa kaldırmak için gelmişti.

" Bu güzel hanımefendi, doğum günü çocuğunu kırmayarak benimle dans etmeyi kabul eder mi acaba?"

" Bilmem eder mi?"

" Bence etmeli."

Gülümseyerek, Emrah'ın uzattığı elini tuttu.

" Doğum günümü hiç sevmem."

" Neden ya?"

" 1 Nisan da doğmam kadar saçma bir şey yok. "

" Doğduğun günle ne alakası var ya? Doğum gününü nasıl sevmez bir insan? "

" Sen seviyor musun? " Sevmiyordu, sevemezdi...

" Sevmiyorum ama-"

" Ne zaman doğdun?"

" 3 Eylül. "

" Normal bir gün en azından senin ki."

" Dedemin öldüğü gün. "

Emrah'ın 'bilmiyordum, özür dilerim' bakışlarını görmek yerine kafasını göğsüne yasladı.

Sonra da aklına gelen fikirle güldü.

" Emrah. Sana bir şey söylemem gerek. "

" Dinliyorum. "

" Ben, yapamıyorum daha fazla burada. Gerçekten kendimi o kadar yalnız o kadar kötü hissediyorum ki, çok özledim Ankara'yı. Arkadaşlarımı, ailem dediğim insanları, dedemi..."

Emrah, adımlarını durunca Rana da durmuştu.

" Ben seninle vedalaşmak için geldim."

" Hani gitmeyecektin? "

" Yapamıyorum Emrah. "

" Tamam." Hemen de inandı eşek!

Ellerini Rana'dan çekip gitmek için hamle yapmıştı ki Rana, kolundan tutup durdu onu.

" Emrah ya. Sen de ne saf çıktın? Hemen inandın gideceğime."

" Hay ben sizin şakanızı sik-"

Rana elini, Emrah'ın dudaklarına koyup susturdu.

" Çok ayıp. Alt tarafı minik bi' 1 Nisan şakasıydı."

" Öyle mi Rana Hanım?"

" Eveett!"

" Bak o zaman bu da senin, alt tarafı minik bi' 1 Nisan şakası olan, şakan. "

Emrah, Rana'nın kolundan tutup sırtına aldı. Hiç de zor olmayacağını biliyordu. Eli ne kadar ağır olsa da zayıf bir kızdı Rana.

" Emrah! Ya Emrah, tamam, bırak!"

Kimsenin görmemesi ise en tuhaf tarafıydı.

Emrah, Rana'yı şuan içinde ılık su olan havuzlarına getirmişti.

" Emrah! Sakın, sakın düşündüğüm şeyi yapma."

" Neymiş senin düşündüğün? Bu mu?"

Rana, Emrah'ın boynuna kollarını doladıktan sonra eliyle de hızlıca burnunu tuttu. Allah'ın deniz olmayan Ankarasın da yüzmeyi öğrenmek hiç de aklından geçmemişti.

Birlikte suyun içine girdikten üç, dört saniye sonra suyun kaldırma kuvveti sağolsun kafaları sudan çıkmıştı.

" Aptal!"

Önce biraz öksürdü. Sonra da ağlamaya başladı Rana. Zaten çocukken izlediği boğulma videoları sağolsun korkuyordu havuzdan, denizden. Ama gel de şuan olduğu konuma bak!

" Rana. Neden ağlıyorsun?" Emrah sıkıca tutuyordu
tutuyordu Rana'yı.

" Korktum çünkü salak! Yüzme bilmiyorum ben."

" Bilmiyordum güzelim. Özür dilerim tamam ağlama bak çıkıyoruz."

Kenara yaklaştıktan sonra ilk Rana'nın çıkmasını sağladı sudan. Sonra da kendisi çıktı tabii. Ama çıktığı gibi geri girdi.

" Çok kötüsün." diyerek itti Emrah'ı.

" Cidden sikecem bak!"

" Küfür etme! "

Çok pardon bölüyorum ama ikiniz de biraz daha ıslak ıslak bu hava da dışarıda durmaya devam ederseniz bu hikaye de yazacak karakter olmayacak.

Neyse...

Kimse görmeden Emrah'ın odasına çıkmışlardı.

Emrah'ın kız kardeşi yoktu, annesinin bedeni ile Rana'nın bedenin aynı olmadığı da bariz belliydi. O yüzden sadece kendi kıyafetlerinden bağlamalı siyah bir eşofman ve siyah, düz bir sweat verdi.

Rana, banyoda giyinirken, Emrah da hızlıca değişti üstünü.

" Eve bırakalım seni."

" Senin yüzünden hasta olacağım Emrah."

" Benim de senden pek bir kalır yanım olacağı söylenemez."

Birbirlerine göz devirdikten sonra tekrar konuştu Emrah.

" Açayım mı artık hediyeni?"

" Aç."

Emrah eline aldığı siyah kutunun kapağını açtı. Karşısına çıkan gümüş tesbihi eline alıp şöyle bir baktı da ilk defa ona böyle bir şey hediye ediliyordu.

Yüzüğe baktı sonra. İçine E harfini kazıtmıştı Rana. Sevmezdi bir şeyler takıp takıştırmayı ama bu yüzük gayet de güzeldi.

Sonra çakmağı aldı eline. İşte bunun üzerine bi cigara yakılırdı...

Yüzüğü, yüzük parmağına takıp çakmağı cebine attı.

" Bu çakmak bir sigara hak ediyor. Hadi gel."

Birlikte aşağı indiler. Maalesef ki vedalaşmaları gereken insanlar vardı.

Projeksiyon da gösterilen fotoğraflara gözü takıldı Rana'nın. Emrah mıydı bunların hepsi?

Bu bebek ona gerçekten çok tanıdık geliyordu.

Biraz daha baktı fotoğraflara. Biraz daha... Sonra nereden tanıdığını aklına getiren o fotoğraf belirdi ekranda.

Bu Erdaldı.

Kucağında ki bebek ise Emrah.

Continue Reading

You'll Also Like

695K 42.8K 47
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
459 86 5
Hayatını İslam'a adamış iki genç ve bu gençlerin hayatlarının aileleri sayesinde birleşmesi daha birbirlerini görmeden daha birbirlerini tanımadan çı...
128K 4.1K 34
bir genç kız düşünün asker olmak için çalışıyor ve bir asker düşünün yıllar sonra kızını buluyor bir şans verin bence hikayeme
598K 17.6K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...