Yalnız Çiçek

By zynpcee

2.1K 257 35

17 yaşında bir genç kızın hayatıyla başlayıp 25 yaşında bir anneye uzanan hikayemizde Zehra ile beraber bir y... More

Karakterler
Tanıtım
1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm

10.bölüm

56 12 5
By zynpcee

🖤
Talha hala yanımdaydı ve ortamdaki gerginliği sezince bana döndü. "Ben sınıftayım. Sen de gecikme."

"Uzun sürmez merak etme."

Talha uzaklaşırken tekrar Ateş'le göz göze geldik. Ama ağzını açıp tek kelime etmiyordu. Sıkıntıyla nefes aldım. "Sanırım beni bekliyordun."

"Bu kapıda daha önce başka birini beklemedim hiç."

"Ah evet haklısın. Oyununuz gereği hep beni beklerdin sen. Ee şimdi konu nedir?"

Başta soktuğum lafyan ötürü biraz bozulsa da üzerinde durmadı. Sanırım haklı olduğumu bildiğinden...

"Seni defalarca aradım. Evinizin oraya geldim. Ama ogün sen beni öylece bırakıp gidince sana zaman vermemin doğru olacağını düşündüm. Niyetim bugün seninle konuşup pişman olduğumu anlatmaktı ama sen böyle bambaşka biri gibi gelince şaşırdım. Ne söylemem gerektiğini unuttum."

"Söylemen gereken hiçbirşeyi zamanında söyleyemedin ki sen Ateş. Şimdi de söyleme. Çünkü o kadar geç kaldın ki..."

"Zehra..."

"Bak...Atlatması zordu ama başardım. Gerçekten yaptıklarınız umrumda değil artık. Hatta belki de size teşekkür etmeliyim. Ogünden beri herşey çok değişti. Özellikle de ben...Eskiden yapmaya cesaret edemediğim şeyleri yapabiliyorum artık. Ve mutluyum en önemlisi. Hayatta keyif aldığım herşeyi yapıyorum şuan. Hayat bazen bitti dediğin yerden başlar derler. Tam olarak onu yaşattın bana. Teşekkür ederim ve bu teşekkürde samimiyim."

Ben konuştukça daha da pişman olmuştu sanki. Gözlerindeki ifade git gide büyüdü. O kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım ki, gözlerinde gördüğüm o ifade gram etkilemedi beni. Ben daha birkaç hafta öncesine kadar aşıktım bu adama ve şuan hiçbir his barındırmıyordu içimde. Ne pişmanlığı umrumdaydı ne üzüntüsü. Hepsi sahte, hepsi oyundu sanki hala. Belki de gerçekten öyleydi bilmiyorum...

Ateş'e başka söz hakkı tanımadan sınıfa girdiğimde peşimden gelip kolumu tuttu. "Aşıktın hani bana? Bukadar çabuk bitmiş olamaz."

"Neden? Gurursuz birine mi benziyorum ordan bakınca? Yaptıklarından sonra hala sana karşı aynı aşkı hissedebileceğime inandın mı gerçekten Ateş?"

Tüm sınıf şuan susmuş bizi izliyordu ama ne Ateş'in ne de benim umrumda değildi. Sadece göz ucuyla gördüğüm yüzler bir dizinin en heyecanlı sahnesini izliyor gibi bakıyorlardı.

"Aşkta gurur olmaz derler. Belki de aslında aşık değildin?"

Alaycı bir ifadeyle güldüm. "Beni kendinle karıştırma. Ben hissetmediğim bir duygunun peşinden gidip de kimseyi kandırmam. Sana da söylemiştim. Daha 9.sınıfa başladığım ilk gün gördüm ben seni ve ogünden beri hayrandım sana. Sonra da aşık oldum ama hiçbir zaman umudum yoktu bize dair. Hep içimde yaşadım. Ama sen oyunlarınla içimde sakladığım duygularımı özgür bırakmamı sağladın. O kuşları özgür bıraktın bırakmasına ama o kuşların kanatlarını da yine sen kırdın. Yerde çırpınıp dururlarken ben yeniden iyileştirdim onları. Bu kez aşkla değil, hayallerle iyileştirdim. Geleceğe dair umutlarımla iyileştirdim. Ve o hayallerde, o umutlarda sen yoktun. Şimdi lütfen git ve bir daha sanki bana gerçekten aşıkmışsın gibi davranıp daha da çirkinleşme. Uzak dur benden."

Sırama yerleştiğimde o yöne bakmasam da yanıma oturan Talha'nın dediğine göre hala aynı yerinde durmuş bana bakıyordu Ateş. Bakmadım...Çünkü gözlerinde gördüğüm, yalan mı gerçek mi bilemediğim pişmanlık duygusu insani yanıma baskı yapıp gardımı indirmeye zorluyordu beni. Hala aşık olduğumdan değildi, sadece karşımda üzgün duran birine karşı katı duramamak benim huyumdu işte. Birisi karşıma geçip ağlasa, kim olduğuna bakmadan oturup onunla ağlayabilecek bir karakterim vardı malesef. İşte Ateş de bu duygusal yönümü kullanmıştı kaç ay boyunca.  Şimdi de aynı şeyi yapmasına izin vermeyecektim.

Öğlen arasına kadar her arada Talha ile çıkıp bahçede dolaştık. Artık gözler alışmıştı ama hala şaşkınlığını atamamış olanlar da vardı.

Öğlen arasına çıkacağımız zaman Dilek geldi yanımıza. "Zehra...Şey sana bir kaç soru soracaktım ama..."

"Olur tabi ama ben çok acıktım açıkçası. Sorularını alıp sen de bizimle kantine gel istersen? Orda hem sorulara bakar hem birşeyler yeriz."

"Bilmem ki...Rahatız etmeyeyim?"

Göz ucuyla Talha'ya bakınca gülümsedim. "Aramızda sandığın gibi birşey yok. Sadece yaşananlardan sonra Talha bana çok destek oldu ve sıkı dost olduk. Oyüzden rahatsız olmayız merak etme."

Yüzü aydınlandı ve başını sallayıp hemen kitabını alarak geri döndü yanımıza. "Hadi gidelim ozaman."

Üçümüz beraber kantine gidip yiyeceklerimizi aldıktan sonra boş bir masaya geçip oturduk. Ben afiyetle elimdeki çift kaşarlı tostumu yerken Talha ve Dilek de karşımda oturmuş birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı.

Yok artık!

"Ee..." diyerek dikkatlerini üzerime çektim.

"Ee?"

"Yani soruların vardı ya Dilek'ciğim...Onu diyorum. "

"Ha şey...Evet var. Bir saniye."

Panikle kitabını açıp soruları ararken Talha tebessümle izliyordu. Bense onları...Uzaktan okadar tatlı görünüyorlardı ki dayanamayıp 'çok yakıştınız' diye bağıracaktım nerdeyse kantinin ortasında.

Talha benim bakışlarımı farkedince toparlansa da yaptığım kaş göz işaretlerinden sonra gözlerini kısıp sus işareti yapınca üzerine gitmedim. Zaten o sırada soruları bulan Dilek'e odaklandım. Talha da pür dikkat bizi izliyordu. Birlikte hala sık sık çalışıyorduk ve artık birçok derste epey iyi durumdaydı. Her hafta yapılan deneme Cuma günüydü ve merakla orda nasıl bir sonuç alacağını düşünüyordu şimdiden. Ben iyi bir derece yapacağına emindim ama kendisinin hala tereddütleri vardı malesef. Oyüzden harıl harıl çalışıyordu akşamları bir süredir.

Şimdi de her soruyu kendisi de dinlerken yeni şeyler öğrenme peşindeydi. Dilek ve ben kritik yaparken Talha da arada fikir verince öğlen arası oldukça verimli geçmişti.

"Bence bu üçlü çok iyi oldu. Bundan sonra sen de bizimle takılmak ister misin Dilek?"

"Her zaman mı?"

"İstediğin her zaman. Sence de iyi olmaz mı Talha?"

"Ha...Şey...Olur tabi...Hatta süper olur bence de." Ensesini kaşıyarak biraz utangaç şekilde verdiği cavapla gülmemek için kendimi zor tuttum.

Dilek de mahçup şekilde gülümsedi. "Teşekkür ederim. Çok sevinirim."

Günün geri kalanında kayda değer birşey olmadan bir okul gününü daha geride bırakarak çıktık okuldan. Durakta otobüsümü beklerken Ateş'in arabası durdu yanımda ilk zamanlarda olduğu gibi.

"Zehra konuşmamız lazım. İzin ver eve ben götüreyim seni."

Arkadan gelen otobüsü görünce gülümsedim. Arabaya yaklaşıp cama eğildim. "Benim bu arabaya bir daha binmem için hafızamı falan kaybetmem lazım. Kaldı ki, seninle konuşacak birşeyim de yok artık."

Arabadan uzaklaşıp durağa yanaşan otobüse bindim. Yine bir köşeye çekilip kulaklıklarımı taktım ve camdan dışarıyı izleyerek Mabel Matizin çok sevdiğim bir şarkısı olan 'Aşk yok olmaktır' ı dinledim.

Çok kararlısın kalbimi çıra gibi yakmaya, niye?
Duvar çekiyorsam yanıyorum için için, bitti işim
Saklar mı yüreğin?
Yüreğimi içinin her yerinde?
Eski kelimeler, döndürüyor başımı sen söylediğinde

Korkular, arzular
Nasıl başım dar
Bilsen şaşarsın
Yar yerim, kördüğüm
Dolaşık ipin ucunu bul, çözeyim

Her ayrıntım sayıklıyor
Sükünetim deliliğimden
Aşk yok olmak diyor biri
Yar ben yokum yok zaten

Ayyaş ruhum sayıklıyor
Her zerrem sende çarpıyor
Aşk yok olmaksa şimdiden
Yar ben yokum ben de zaten

Bin çalıntı aşk tecrübesi bakıyor gözlerime ah
Soru soruyorsam tuzağına düşeceğim, bana günah
Saklar mı yüreğin?
Yüreğimi içinin her yerinde?
Eski kelimeler, döndürüyor başımı sen söylediğinde

Korkular, arzular
Nasıl başım dar
Bilsen şaşarsın
Yar yerim, kördüğüm
Dolaşık ipin ucunu bul, çözeyim

Her ayrıntım sayıklıyor
Sükünetim deliliğimden
Aşk yok olmak diyor biri
Yar ben yokum yok zaten

Ruhum depremlere gebe
Sükünetim deliliğimden
Aşk yok olmak diyor biri
Yar ben yokum yok zaten

Her ayrıntım sayıklıyor
Sükünetim deliliğimden
Aşk yok olmak diyor biri
Yar ben yokum yok zaten

Ayyaş ruhum sayıklıyor
Her zerrem sende çarpıyor
Aşk yok olmaksa şimdiden
Yar ben yokum ben de zaten

Tekrar tekrar başa sararak şarkıyı dinledim ve son birkaç ayda yaşadıklarımı gözden geçirdim. Kendi halinde, kenarda köşede tek başına takılan asosyal bir inekken okulun popüler çocuğunun oyunu ile gözler üstüme çevrilmişti. Çok mutlu olsam da o dönem aklımdan asla çıkmayan soru işaretleri beni yaşayacağım hayal kırıklıklarına karşı uyarmıştı sanki. Belki de buyüzdendi bukadar hızlı toparlayabilmem. Bu kadar çabuk atlatabilmem baştan beri var olan şüphemin sonucuydu belki. Ama şuan iyiydim. Sadece kandırılma hissi çok canımı sıkıyordu. Keşke dedim...Keşke böyle olmasaydı. Tek başıma olmaya alışmışken yaşananlar her konuda bir değişime sürükledi beni ve şuan bambaşka bir Zehra çıktı ortaya.

İnmem gereken durağa gelince indim kulağımda aynı şarkının artık bilmem kaçıncı tekrarını dinlerken. Önce markete uğrayıp birkaç atıştırmalık aldım. Kasaya yürürken bir kez daha bugün karşılaşmaktan, daha doğrusu karşıma çıkmasından sıkıldığım isimle yüz yüze geldim. Gözlerimi bıkkınlıkla devirdiğimde gülümsedi.

"Sen benimle konuşana kadar karşına çıkmaya devam edeceğim."

"Hayırdır Ateş? Nedir bu ısrar?"

"Seni geri kazanmak istiyorum anlamıyor musun gerçekten?"

"Ama ben istemiyorum. Peki sen bunu anlamıyor musun?"

Duraksadı. "Başka biri mi var?"

Alaycı bir ifadeyle güldüm. "Varsa vazgeçecek misin bu ısrarından?"

Kaşlarını çatıp kollarımı tuttu. "Vazgeçmem. Okadar kolay değil. Çünkü hayatında biri varsa bile yara bandı olarak hayatındadır. Başkasına aşık olduğuna inanmıyorum. Bu yüzden de vazgeçmem!"

Kollarımı ellerinden kurtardım. "Ben kimseyle oynamam. Korkma henüz hayatımda birisi yok. Ama bana iyi gelen birisi var. Zaman onunla ilgili ne gösterir bilemem ama bir şeyi iyi biliyorum. Seni bir daha hayatımda istemiyorum. Sıradan bir okul arkadaşından fazlası değilsin. Olmayacaksın da!"

Kasada aldıklarımı hızlıca ödeyip çıktım marketten. Eve gittiğimde cebimdeki telefon titredi. Poşeti mutfağa bırakıp teşefonuma gelen mesajı okudum.

Ateş;
"Her ne kadar sen inanmasan da ve bu konuda geçerli sebeplerin olsa da, ben senden bukadar kolay vazgeçmeyeceğim."

"Çünkü sana gerçekten aşık oldun."

"İster inan, ister inanma. Ama bu kez gerçekten hissettiğim duygularım için savaşacağım."

Arka arkaya yolladığı mesajlara sadece görüldü bıraktım ve aldığım atıştırmalıkları tabaklara koyup, aldığım içeceğimi de bardağa doldurup odama gittim. Annem yoktu bugün evde. Teyzemlerde gün vardı ve geç gelecekti. Yalnızlığı hep çok sevmişimdir. Tek çocuk olmamın da etkisi olsa gerek, evde yalnız geçirdiğim her andan keyif alıyordum. Hiç 'kardeşim olsaydı keşke' düşüncesi geçmemişti bu yaşıma kadar aklımdan. Çünkü annemin komşulara gitmesini küçükken de dört gözle beklerdim. O anlarda yüksek sesle müzik açıp dans etmeyi, şarkıya eşlik etmeyi severdim. Büyüdükçe de bu alışkanlığım değişmemişti. Bence evlenip anne olsam bile yaşlanıp her yerim ağrıyana kadar bu alışkanlığıma devam ederim gibi. Yalnızlığı seven insanlar kendi kendine yetmeyi başarıyor bence. Başkasının varlığına ihtiyaç duymuyor. Elbette arkadaş çok önemliymiş son zamanlarda özellikle Talha sayesinde anlamıştım bunu. Ama ondan önce de mutsuz değildim. Kendimi mutlu etmenin yollarını biliyordum.

Mesela facebookta açtığım bir sayfada hikaye yazıyordum kısa bir süredir. Henüz çok arkadaşım yoktu ama daimi olarak yazdıklarımı okuyan 5-6 kişi vardı. Çok yeniydim oyüzden kişi sayısına takılmadım hiç ve yazmaya devam ediyorum.

Bu konuda da bana akıl veren, destek olan Talha ve Alp'ti. Alp ve diğer grup arkadaşları dans klübündeydi ve dört ay kadar sonra bir yarışmaya katılacaklardı. Hem şarkı söyleyip hem dans edilecekti. Ben de birkaç konuda fikir vermiştin. Dans videoları izlemeyi seviyordum çünkü. Dans üzerine olan bazı filmler de çok hoşuma gidiyordu. Mesela step up serisi...4 filmi de izlemiştim ve bu yıl beşincisi çıkacaktı. Heyecanla bekliyordum.

Her nekadar özellikle aksiyon sahnelerini saçma bulsam da hint filmlerindeki dans sahnelerine de hayrandım. Student of the year mesela bence çok eğlenceliydi. Özellikle şarkı ve dansları...

Tabi bunları izlerken beğendiğim figürler üzerine evde yalnız olduğum zamanlarda çalışıyor olduğum iöin dans üzerine bikaç figür önerebilmiştim. Kendimce klip tadında bir kareografi öneridiğimde Talha ve Alp hayal gücümün çok iyi olduğunu, birşeyler yazmayı denememi söylemişlerdi. Başta abarttıklarını düşünsem de Talha yine beni gaza getirmeyi başarmıştı ve hesabı açıp ilk hikayemi kafamda kurup yazmaya başlamıştım. On günde tam olarak 17 bölüm yazmıştım çünkü başlayınca akıp gidiyordu sanki parmaklarım klavyede. Duramıyordum. Ama genelde gece tüm derslerimi bitirip yeterince soru çözdükten sonra yazmayı seçiyordum. Bazen 2, bazen de 1 bölüm yazarak 17 bölümü tamamlamıştım.

Başta tek like bile alamazken şimdi düzenli yorum yapan 4-5 kişi ve aynı zamanda like atan 20 kişi vardı. Arkadaş sayım ise şuan 46ydi. Bunun 7 tanesi zaten Alp, Eda, Gülay, Can, Harun, Talha ve bugün itibariyle Dilek'ti. Kalan 39 kişinin bir kısmı ya hiçbir tepki vermeyen okuyucuydu ya da öylesine takip ediyorlardı.

Kısacası doğum günümden bugüne yani 3 haftada bende değişen şeylerin haddi hesabı yoktu.

- Ateş'e olan duygularımı yok etmeyi başarmıştım.

- Bir kafede Alp ve grubuyla canlı müzik yapıyordum.

- Basket koçumuz ile basketbol çalışacaktım.

- Görünüş olarak herkesin dönüp dönüp baktığı bir genç kıza dönüşmüştüm.

- Özgüvenim ile eskinin aksine dışa dönük bir insan olmuştum.

- Ve hayal gücümü yazıya dökmeye başlamıştım.

Değişmeyenler ise ders ve beraberinde gelen başarılarım, kitap aşkım, müzik dinleme zevkim ve kendi kendime dans etmeye çalışmalarım. Hep olmak istediğim kişiydim artık.

Annemin yokluğunu fırsat bilerek yaptığım saçma dans figürlerinde  sonra atıştırmalıklarım ile testlere gömüldüm. Annemle babam geldiğinde yemek arası verip, onlarla kısa bir sohbet ettikten sonra tekrar sorularıma döndüm. Gece de yeterli sayıda soru çözdükten sonra hikayeme yeni bölüm yazmıştım. Ve kısa bir duş alıp kendimi yatağıma bıraktım. Uyku beni usul usul kollarına alırken son günlerde olduğu gibi bugün de yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı.

Sabah uyanınca basketbol oynarken giyeceklerimi bir çantaya yerleştirip üzerimi giyindim. İşim biter bitmez de gidip kahvaltı hazırlayan anneme yardım ettim. Babam erken çıktığı için haftasonu hariç her zaman olduğu gibi annemle kahvaltımızı yaptık. Sonra da yanağına kocaman bir öpücük bırakıp çantalarımı akarak çıktım evden.

Yeni bir gün daha başlıyordu benim için. Bakalım bugün neler olacaktı?

🖤

Continue Reading

You'll Also Like

ZEMHERİ By yudumsucan

General Fiction

67.7K 3.5K 11
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
946K 52.5K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
3.8M 233K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
2.7M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.