Babasının kızı / FİNAL/

By betonn_

618K 32K 3.9K

O gece Barlas Korkmaz, evinin önüne bırakılan pusetten habersiz bir şekilde önemli bir ihaleyi kazanmanın yo... More

KARAKTER TANITIMI-
1- Kapıdaki Puset-
2- DNA Testi-
3 -"Kızım..."
4-"Korkma.."
5- İş yemeği
6- Uykusuz bir gece
7- Magazin
8- "İyikim..."
9- "Kızım nerede?!"
10- İhale
11- Tatil
12- Uçan Balon
13- Arkadaş?
14- "Güneş..."
15- "Baba..."
Instagram bölümü
17- Kabus
18- " Sarılayım mı?"
19- " Anneme benziyor..."
📷 📸
Kısa Bölüm -1
20- "Senin kahramanın"
Instagram bölümü
21- Okul
22- "Kardeşim"
23- Anlaşmazlık
24- Plan
25- " Kızıma inanıyorum"
26- Terslik
27 - Karmaşa
İnstagram bölümü
28- Kavuşma
29- " Özür dilerim"
30- Mektup
31- Urfa
32- Akrabalar
KARAKTER TANITIMI 2-
33- " Yürüyen belasın güzelim"
34- Tarla
35- "Bittik biz"
İnstagram bölümü
36- Yaramazlık
37- İtalya
38- Düğün
39- Yeni okul
40- " Dikkat! Geliyorum."
41- Lünapark
42- " Hamile misin?!"
Instagram Bölümü
43- Avm
44- " Sarışın seviyorum" Part 1
‼️ ÖNEMLİ ‼️
" Sarışın seviyorum" Part 2
45- " Annen..."
46- Yüzleşme
47- Hisler
48- "Doğuruyorum!"
İnstagram bölümü
49-"Yarimizi başkasına yâr etmeyiz"
50- " İstemiyorum seni, git."
51- " Çok seviyorum"
52- " Sevgilim."
53- Çöpçatanlık
54- Kavga
55- " Yanındayım"
56- "İyi ki doğdun."
57- " Babasının kızı." /FİNAL/

16- Geçmişin acısı

11.4K 533 72
By betonn_

01/03/1983 (Barlas 4 yaşında) ~

(Yazarınızdan)

Bir kaç gün önce her yeri saran kar şimdilerde erimeye başlamıştı. Güneş batalı çok olmamıştı ama şimdiden gök yüzünü sarmıştı zifiri karanlık.

Küçük Barlas tüm gün boyunca evin içinde koşturmuş olmanın verdiği yorgunlukla beraber annesinin dizine uzanmış eskide olsa hala iş gören tüplü televizyondan çizgi filmini izliyordu.

Annesi oğlunun saçlarını nazikçe okşarken Barlas oldukça huzurlu hissediyordu kendisini.

Barlas annesine aşık bir çocuktu. Annesinin yaşama sebebiydi kendisi. Belki lüks içinde yaşamıyorlardı ama mutlu hayatları vardı, tabi bu günün yalnızca belirli saatlerinde geçerliydi.

Babası alkolik bir adamdı ve öfke problemleri vardı. Şule ve Servet yani Barlas'ın anne babası gençliklerinde birbirlerine tutkuyla bağlı bir çifti. Ailelerinin evlenmelerine rızası olmadığı için çareyi kaçmakta bulmuşlardı ve İstanbul'a gelmişlerdi.

Başta zorlansalarda bir şekilde kendilerine ev tutup çalışmaya, para kazanmaya başlamışlardı. Bir kaç yıl içerisinde işleri yoluna sokmuşlardı ve bu süre zarfında Şule hamile kalmştı.

Mutlu evliliklerinin bir meyvesiydi Barlas ama işler pekte beklendiği gibi gitmedi. Barlas doğduktan birkaç ay sonra geçimsizlik yaşamaya başladılar. Bunun nedeni Servet'in kumara yatırmış olduğu paralardı.

Şule onu çok kez uyarsada Servet kumar bataklığına girdi ve oradan bir daha da çıkamadı. Yoksulluk ve şiddetli geçimsizlik ile Barlas iki yaşındayken boşandılar.

Şule oğlunuda yanına alıp geri memleketi olan Urfa'ya ailesinin yanına büyük umutlar ile döndü ama kendi ailesi tarafından kapı dışarı edildi.

Şule'ye göre haklılardı çünkü o zamanında ailesini terk etmiş bir evlattı ama yine de ailesinin onu affetmesini çok istemişti çünkü her ne olursa olsun Şule onların kızıydı.

O gün zor da olsa bir gece konduyu bulup taşındılar.

Bir yıl boyunca bir çok zorluklara göğüs gerdi Şule ama çok yorulmuştu. Servet bir gün geri döndü ve Şule'ye pişmanlığını haykırdı. Çok dil döktü, göz yaşı döktü ve bir kaçta yalan uydurdu.

En nihayetinde Şule Servet'i affetti ve onunla İstanbul'a geri döndü ama o zamanlar bu kararının hayatınının hatası olacağından habersizdi. Başta her şey iyi gidiyordu, Şule yeniden hamile kalmıştı ama bir gün Servet eve zil zurna sarhoş gelince her şey değişti.

O gün evde kırılmadık cam kalmadı. Şule hayatındaki ilk tokadını aldı.

(Şu son cümlenin verdiği ağırlık...)

İşte o gün başladı Şule'nin cehennem günleri. Servet çoğunlukla eve içip geliyor ve öfkesini kırarak dökerek çıkarıyordu. Her kırdığı cam Şule'nin göğüsüne saplanıyordu sanki.

Allah'tan yalnızca tokat atıyor diye avuttu kendini çoğu zaman.

Düşündü hep, zamanında onun kalbini kırmaya çekinen adam nasıl olur da ona tokat atar diye, ama bulamadı bir cevap bir bahane. Çünkü bir kadına vurmanın hiç bir bahanesi olamzdı.

Kavgadan geçilmeyen bu evde Barlas büyümeye devam etti. Şule oğlunun, babasının o hallerini görmemesi için elinden geleni yapmıştı. Nitekim başarılı da olmuştu. Ne zaman kavga etseler Barlas uyumuş oluyordu ve uykusu oldukça ağır olduğundan uyanmıyordu.

"Uyu annecim." Dedi Şule oğlunun saçlarını okşarken. Servet yarım saat sonra gelecekti eve.

"Ama uykum yok ki." Dedi Barlas dudaklarını büzerek.

Annesi onun bu tatlı hallerine kocaman gülümsedi ve cevap verdi: " Ama uyumayan çocuklar büyüyemez ki. Hem sen süper kahraman olup beni kurtarmayacak mıydın?"

Annesi Barlas'a çoğu zaman kahramanım diye seslenirdi. Barlas gözlerini kocaman açtı. "Uyumazsam fasulye kadar mı kalırım ben?"

Şule güldü ve kafasını salladı. Barlas annesinin yanaklarını öptü ve hızla koktuktan aşağı indi.

" O zaman ben hemen uyuyacağım annecim. Büyüyünce de senin süper kahramanın olucam!"

Barlas koşarak odasına gitti ve yatağına yattı.

Şule Barlas'ın gidişini tebessüm ederek izledikten sonra mutfağa gitti ve yemek hazırlamaya başladı kocasına.

Tabakları sofraya dizerken kapı çaldı. Şule elini eteklerine sildi ve seri adımlarla kapıya gidip açtı.

Servet selam verme zahmetinde bile bulunmayıp içeri girdi. Allah'tan sarhoş değil diye geçirdi içinden.

Kapıyı kapatıp Servet'in peşinden mutfağa girdi. Önce tabaklara çorba doldurdu ve Servet'in karşısındaki sandalyeyi çekip çorbasını içmeye başladı.

O sırada karnın hafif bir sancı girdi ama belli etmedi. Sekiz aylık hamileydi yani şimdi doğamazdı kızı.

İçinden dualar etti sancısının geçmesi için. Öyle de oldu, bir kaç dakika sonra sancısı geçti. Şule teşekkür etmek istercesine okşadı karnını.

Nihayet yemek bittiğinde Servet salona geçip televizyon izlemeye başladı.

Şule'de bulaşıkları yıkayıp salona geçti ve bir koltuğa oturdu. Servet geldiğinden beri ilk defa ağzını açtı ve konuştu.

"Köşede bir yerde paran var mı?" Şule geldiğinden ber ağzından çıkan ilk cümlenin bu olmasına kırıldı ama her zaman ki gibi içine attı.

"Yok." Servet kaşlarını çattı ve yayıldığı koltukta dik bir pozisyona geçti. "Yalan söyleme bana."

Şule yutkundu ve konuştu. Son parasını bir kaç gün önce oğluna araba alarak harcamıştı ve cebinde beş kuruşu yoktu.

"Yalan söylemiyorum sana."

"Cüzdanında yüz lira vardı en son?" Tek kaşını kaldırarak sordu Servet.

"O parayla Barlas'a araba aldım geçen hafta." Dedi çekinerek.

Servet öfke ile saçlarından geçirdi ellerini. "Sikmişim Barlas'ını. O çocuğa neden oyuncak alıyorsun ki sen!"

"Dediğin gibi o bir çocuk ve çocuklar oyuncak ile oynar."

Servet "öyle mi?" dercesine baktı alayla ve ayağa kalktı. " Nereden buluyorsan bul ve bana para ver!" Delirmiş gibiydi, gerçi bu onun her zaman ki haliydi.

"Beş kuruş param yok diyorum sana neden anlamıyorsun?"

Servet eline geçen yastığı yere fırlattı. Etrafta kırılacak ne varsa daha öncesinden kırmıştı çünkü.

" İki gündür ağzıma alkol süremiyorum lan ben!" Diye bağırmaya başladı.

Şule daha fazla dayanamayarak ayağa kalktı. "Bağırma. Hem içmesen dünyanın sonu-

Cümlesini tamamlayamadan yanağına yediği tokat ile beraber başı yana savruldu.

Acıyan yanağını tutarak kafasını kaldırdı ve uzaklaşmak için salondan çıkıp mutfağa girdi. Bir bardak su içti ve yüzünü yıkadı. Bu sırada mutfağa Servet girdi.

"Ben konuşacakken nasıl yanımdan gidersin!" Ruh hastası diye geçirdi içinden Şule. " Önce bir sakin olur musun?"

"Olamam!" Diye bağırdı Servet ve eline aldığı bardağı yere fırlattı, parçalarının etrafa dağılmasını zevkle izledi.

Ruh hastasıydı gerçekten Servet. Bir şeyleri kırmadan rahatlayamazdı.

" Dur artık Servet!" Diye bağırdı Şule daha fazla dayanamayarak. Bunca zaman her şeyi içine atmıştı çünkü karnındaki bebeği için susmayacağı sözlere karşı hep susmuştu.

" Kes sesini orospu karı! Ben bilmiyorum mu sanıyorsun benim yokluğumda elin adamı ile beraber olduğunu?!"

Şule kaşlarını kaldırarak inanmazca baktı. "Sen ne dediğinin farkında mısın?! Bunca zamandır susuyorum ama artık yetti! O elin adamı dediğin senle ayrıldığımız zamanda bana ne kadar yardım etti biliyor musun?! Hem bana diyene bak, senin bar köşelerinde kadınlarla fingirdeşmediğini bilmeyen mi var?!"

Servet bir an durdu ama sonra yeniden bağırmaya başladı. " Sanane?! İster yaparım ister yapmam."

Şule histerik bir gülüş attı. " Senin kadar aptal adam tanımadım ben. Sen erkeksin diye her istediğini yapabileceğini mi düşündün?! Uyan Servet çünkü öyle bir Dünya yok! Kendi çamurunu bana atmaya çalışma yoksa bambaşka bir benle tanışırsın!"

Servet dumura uğrarken Şule bu durumdan faydalandı ve gizlice bir bıçağı ne olur ne olmaz diye kıyafetinin kolunun içine sokup salona geçti.

Kısa süre sonra da Servet geldi yanına.

" Bana bak Şule-

Şule hırsla Servet'in sesini kesti ve konuştu. "Bakmıyorum lan sana! Niye bakayım ben senin o mendebur suratına!"

Servet ilk defa Şule'yi bu kadar öfkeli görüyordu ve bu onu oldukça şaşırtmıştı.

" Senin dilin bu kadar uzun muydu?" Diye sordu alayla.

Bu sırada onları kapının önünde merakla izleyen oğullarının farkında bile değillerdi.

" Bunca zaman yuttum dilimi ama bundan sonra hayır. Bundan sonra asla susmayacağım çünkü biz sustukça sizin gibi aşağılık herifler tepemize bindi!"

" Kes sesini orospu karı-

Şule sinirle kahkaha attı. " Orospu, orospu, orospu! Başka bir kelime bilmez misin sen be adam! Beni o fingirdeştiğin asıl orospularla karıştırma sakın!"

Servet öfke ile Şule'ye atıldığında Şule kıyafetinin içindeki bıçağı eline aldı ve sımsıkı tutup Servet'e doğru savurdu.

Servet'i teğet geçmişti bıçak.

" S-sen, o bıçağın ne işi var sende?!" Servet tırsmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu.

" Öl artık Servet, öl! Ölki kurtulalım artık biz!"

Şule bu sefer bıçağı Servet'in karnına sapladı. Servet şok ile açtığı gözler ile baktı Şule'ye.

Bu sırada hiç olmaması gereken bir şey oldu, Şule'nin karnına güçlü bir sancı girdi, ağzından acı bir feryat çıktı. Bu durumdan faydalanan Servet'te karnına saplanan bıçağı acıyla çekip çıkardı ve Şule'nin boğazına yaklaştırdı.

Şule ise acıyla kıvranıyordu. Sancı git gide artıyordu ve Şule'nim Servet'e karşı koyacak gücü yoktu.

Barlas hala ne olduğunu anlamamıştı ve dikkatlice izliyordu olanları. Bilemezdi ki görmemesi gereken şeyleri izlediğini.

Annesinin acı feryatlarına karşı ona sarılmak istemişti ama nedendir bilinmez milim kıpırdayamıyordu. Ayakları yapışmış gibiydi zemine.

" Sonunda sesini keseceksin." Dedi Servet delice bakışlar ile bakarken.

Acımadı kesti Şule'nin boğazını.

Ama bir kaç saniye sonra Şule yere yığıldığında bir şeyler kafasına dank etti. O birsini öldürmüştü. Hayır iki kişiyi öldürmüştü.

" Baba annem niye yerde uyuyor?" Oğlunun sesini duyan Servet zorda olsa kafasını Şule'den kaldırıp Barlas'a baktı.

"O öldü." Dedi kendini buna inandırmak istercesine.

" Öldü mü? O ne demek ki baba?" Servet Barlas'a bir cevap veremedi ve titreyen elindeki bıçağı yere bıraktı ardından zar zor kendini koltuğa attı.

Gözlerini bir an bile Şule'den ayırmıyordu.

"Anne hadi kalk. Bana masal okumayı unuttun bu gün." Barlas nihayet hareket etmiş ve annesinin yanın gitmişti.

" Annecim yerde uyumamalısın, üşürsün ve hasta olursun." Barlas annesinin saçlarını geriye attı ve yanaklarından öptü.

Bu sırada annesinim boğazından akan kanı fark etti ve kaşlarını çattı. Bilemezdi onun meyve suyu değilde kan olduğunu.

" Baba, annecimin boynundan niye vişne suyu akıyor?" Servet ağzını açamadı.

Barlas elini kanın aktığı yere bastırdı. " Baba niye durmuyor bu? Benim annem vişne suyu olmaz ki?"

Yine ortamda ses yok.

" Baba seninde elinde de vişne suyu var?"

Ortamda ses yok.

" Annecim hadi artık uyan, beraber uyuyacaktık söz vermiştin."

Ses yok.

" Annecim kahramanın geldi neden uyanmıyorsun?"

Yok.

Hiç bir şey yoktu, Barlas'tan başka ses yoktu.

Barlas geri babasına döndü ama babası da yoktu, gitmiş miydi?

" Anne babam da gitti. Korkmaya başlıyorum artık uyansan mı?"

Barlas annesinin yanına uzandı ve sımsıkı sarıldı annesine. Üzerine bulaşan kanı, hayır vişne suyunu umursamadı.

" Tamam annecim, eğer sen burada uyumak istersen burada uyurum o zaman."

Bir kaç dakika sonra uzaktan gelen siren seslerini duydu Barlas.

" Anne bu ses ne? Anne neden hiç bir soruma cevap vermiyorsun? Yoksa kardeş istemediğim için mi bana küstün mü? Anne söz kardeşime çok iyi bir abi olucam."

Barlas ağlamaya başladı. " Annecim seni kırdıysam özür dilerim. Lütfen beni affet. Bana yine kahramanım de ne olur?"

Barlas ağlarken içeri polis ve sağlık çalışanları girdi.

" Anne uyansana artık. Evimize yabancı insanlar girdi."

İçeri girenler Barlas'a ve annesine acıyarak baktı.

" Anne uyan lütfen!"

Uyanmadı...

O gece Şule öldü, Servet kaçtı, Barlas annesine uyanması için yalvardı, Şule'nin karnındaki bebekte yaşam savaşı verdi ve hayata tutundu.

O gece bir yaşam son bulurken bir yaşam da hayat buldu.

➖️➖️➖️➖️➖️

Continue Reading

You'll Also Like

52.5K 1.3K 24
sevdiğini çatışmada kaybeden Kahraman Diken ve ona harp okulundan beri aşık olan Akşın Karaca.
Bostan Sokak By hel

Teen Fiction

26.7K 1K 15
Tanıtım 1 Babamın vefatından sonra bana bıraktığı mektupla sokağın başında duruyordum. Bostan Sokak. Girişinde sonunu gördüğüm, hayatımın 26 senesi...
1M 47.1K 58
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...
244K 2.8K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...