Şu an eve garip bir kaos ortamı hakimdi.
Kim kıpkırmızı odaya Chay'ı çağırmıştı ama Chay kendi sırası geldiğinde odaya Macau'yu çağırmıştı. Kim bunu takmıyor gibi olsa da sinir olmuştu ve sinir olduğunu bile söylemek onun gibi birisi için gurur kırıcıydı.
Chay ise yaşları yakın olduğu için Macau'yu çağırmıştı. Ayrıca iyi de anlaşmışlardı.
Ve bu eşleşme ile kıpkırmızı oda eşleşmeleri son bulmuştu. Herkes yine büyük salonda toplanmış ve Öykü'nün sunum yapmasını beklemeye başlamışlardı.
Kim o sırada gözlerini bir an olsun Chay'dan çekmiyordu.
"Evet arkadaşlar, ilk kıpkırmızı oda deneyimleriniz sona erdi. Neler düşündüğünüzü sizinle konuşmak istiyordum. Öncelikle Chay seninle başlayalım. Kim seni kıpkırmızı odaya çağırdı, değil mi?"
"Evet Öykü hanım."
"Peki sen neden onu çağırmadın? Yani, aranızda bir etkileşim olmadı mı? Ya da Macau ile daha mı fazla elektriğin tuttu?"
"Şey..." demişti Chay ellerine bakarak. "Kim beni isteyerek çağırmadı çünkü o odaya. Ben de onu bir daha rahatsız etmek istemedim. Macau ile de iyi anlaşıyorum."
Chay bunu derken Macau'ya bakıp gülümsemişti.
"Yani şu an adayın Macau mu?"
"Hayır, ben onu şu an arkadaş olarak çağırdım. Zaten ona da söyledim ve biliyor."
"Şimdilik arkadaş olarak çağırdı Öykü hanım." Demişti Macau gülerek. "İleride bunu değiştirebiliriz."
"Pekala, ben Kim ile de konuşmak istiyorum. Kim sen Chay'ın bu davranışı hakkında ne düşündün?"
"Hiçbir şey." Demişti Kim umursamaz bir tavırla konuşup. "Chay bir birey ve kimi isterse odaya çağırabilir. Tıpkı benim de kimi istersem çağırabileceğim gibi."
"Peki Chay'ı neden çağırdın o odaya?" Demişti Öykü istediği cevabı alamadığı için.
"Herhangi bir sebebi yok, gözüme sevimli geldiği için çağırdım."
Kim bunu derken tekrar Chay'a bakmıştı. Ona sevimli demesinin Chay gibi genç bir çocuk üstünde küçük çaplı bir etki yaratacağını biliyordu çünkü.
"Onu beğendin yani?" Demişti Öykü gülerek. "Bundan bunu mu anlamalıyım?"
"Beğenmek için çok erken bence. Ben abim kadar hızlı değilim." Deyip Kinn'e bakmıştı Kim. "O daha kararlıdır."
"Evet adın geçmişken, Kinn seninle de konuşalım. Sen de kıpkırmızı odaya Porsche'u çağırdın ama anladığım kadarıyla aranız şu an biraz gergin. Nedenini sorabilir miyim?"
"Çünkü Öykü hanım, Porsche kararsız bir insan. Kendisi benimle o odaya geldi ama başkalarına da kapıyı kapatmış gibi durmuyor. Ben birisi ile olacaksam diğer herkese kapılarımı kapatırdım."
"Porsche, senin bu konuya bir yorumun var mı?"
"Kinn benim Vegas ile o odada olmamı içerledi ama ilk haftadan hepimiz birbirimizi tanımak istiyoruz. Vegas'a açık bir kapı bırakamadım ama Kinn ona ihanet etmişim gibi davranıyor. Vegas'ta gözüm olsa en yakın arkadaşımı onu odaya çağırması için teşvik eder miydim?'
"Evet bak, bunu iyi hatırlattın. O konuda da bir vtrmiz var aslında. Ekrana verilmesini istiyorum ki üzerinde yorum yapabilelim."
Kısa zaman sonra ekrana Pete ve Porsche'un iddia konuşması yansıtılmıştı. Evdekiler, özellikle Vegas olayı baya dikkatli bir şekilde izlemişti. Porsche ve Pete de kendilerini izlerken gülmemek için zor durmuşlardı.
"Pete, görüntülerden anlıyoruz ki sen Vegas'ı bir iddia sonucu o odaya çağırmışsın."
"Evet Öykü hanım, öyle oldu. Porsche'a uydum ve birazcık gaza geldim."
"Ben Vegas'ın bu konudaki görüşlerini meram ediyorum." Demişti Öykü Vegas'a bakarak. "Bu olayı nasıl değerlendiriyorsun?"
"Pek bir şey demek istemiyorum Öykü hanım. Sadece, Pete'in bundan sonra bu evde pek yüzü gülmeyecek. Bunun garantisini verebilirim."
"Olayın içinde sadece ben yokum, farkında mısın?" Demişti Pete sinirlenip.
"Hop hop, iki eğlendik. Tehdit mi ediyorsun sen arkadaşımı?" Deyip sırtını dikleştirdi Porsche. "Sıkıyorsa benim günlerimi berbat et bakalım."
Kinn karşısındaki manzarayı baya keyif alarak izliyordu şu an.
"Seni bu işin dışında tutuyorum Porsche."
"Direkt merkezinde tut beni. Pete bir sıkıntı yaşarsa kendim sıkıntı yaşamış sayarım, bil istedim."
"Tamam arkadaşlar." Demişti Öykü olaya müdahale edip. "Diğerlerinin de yorumunu merak ediyorum ben. Magnus, bu iddia olayı hakkında ne düşünüyorsun?"
"Yani... çok da büyütülecek bir şey degil bence. Sonuçta Pete Vegas'a ümit vermemiş ya. Vegas'ın bu kadar katı ve sert olmasına anlam veremiyorum."
Vegas ona kötü bir bakış atmış, Magnus ise göz devirmişti.
"Peki Alec, sen ne diyeceksin?"
"Savunmak gibi olmasın ama ben bunu onaylamıyorum. Herkes Vegas'a karşı kin ve nefret beslediği için onun tarafında yer almıyor ama bu yapılan çok da etik değil bence. Vegas duygusuz görünebilir ama kalp kırmaya da gerek yok. Vegas Pete'den etkilenmiş de olabilirdi ve bu durum kalbini kırabilirdi."
"Vegas mı benden etkilenecek? Odada durmak bile istemedi." Demişti Pete Vegas'a bakarak. "Yine de kırgınlığın varsa özür dilerim."
"Senin beni kırmaya gücün de nefesin de yetmez Pete, canını sıkma. İnan bana evcil kirpim bile gözümde daha değerli. Sense o hayvan kadar bile değerli olamazsın."
"Hey hey hey...." demişti Porsche yine sinirlenip. Pete'in hassas bir yanı olduğunu biliyordu ve müdahale ermişti.
"Sorun değil Porsche, istediğini diyebilir. Alınmıyorum."
Vegas başka bir şey dememişti çünkü uğraşmak istemiyordu. Bu iddia olayı canını yakmamıştı ama Porsche'un da dahil olması Kinn'e karşı bir gol yediğini hissettirmişti.
Ayrıca Pete ile uğraşmaya devam ederse Porsche ile de bozuşacaktı. Buna da son vermesi lazımdı.
"Asıl beni şaşırtan durumlardan birisi de Jace'in Tay'ı çağırmasıydı. Çok ilginç ki Tay onu değil de odaya Magnus'u çağırdı. Bunun nedenini öğrenebilir miyim?"
"Magnus ile arkadaş olarak iyi anlaştık ve Alec'in kıskançlık yapmayacağına emindim."
"Jace'i neden çağırmadın peki?" Dediğinde Tay Jace'e bakmıştı. Jace bu duruma içerlemiş gibiydi.
"Çağırsam farklı anlamlar çıkaracaktı ki ben bunu kesinlikle istemedim. Birisine güven duymadan önce belli bir zaman geçmesini istiyorum ve Jace'i bir süre gözlemlemem lazım."
"Anlıyorum. Peki Jace bu konuda ne düşünüyor."
"Öykü hanım, ben o zamanı Tay'a verebilirim ama şunu unutmasın, bastığı bir basamak çürük çıktı diye merdivenleri çıkmayı bırakırsa hiçbir yere ilerleyemez. Ya geri dönmeli ya da olduğu yerde kalmalı."
"Olduğum yerden memnunum ben." Demişti Tay ona bakarak.
"Öyle olduğuna emin değilim ben."
İkisi bir süre sessizce bakışmışlar, sonrasında Öykü tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Bu haftanın değerlendirmesi neredeyse bitti. Bugün burada toplanma sebebimiz popüler adayı size açıklamak. Biliyorsunuz internet üzerinden değerlendirmeler alıyorsunuz ve en yüksek oyu alan kişi istediği birisi ile bir günlük bir tatile gönderiliyor. Bu tatilde her şeyin serbest olduğunu da belirtmek istiyorum."
Evdekiler bu lafa kıkırdamışlardı ama Chay etrafına anlamaz bakışlar atmıştı. Sonrasında abisi ona bakıp "Anlama sen, boşver." Demişti.
"Evet, bu haftanın en yüksek oyu alan adayını açıklamadan önce... sizce bu kişi kim olabilir? Tahminleri alayım."
"Bence Vegas." Demişti Simon elini kaldırıp. "Bizim millet toksik karakterleri sever çünkü."
Vegas çıkarsa seçeceği kişinin Porsche olacağını biliyordu Kinn ve gerilmişti bir anda.
"Başka tahminde bulunmak isteyen var mı?"
"Bence Kinn olabilir." Demişti Chay tatlı tatlı konuşup. "Çünkü Kinn iyi bir profil çiziyor. O ya da abimden birisi olabilir diye düşünüyorum ve onların ikisini de destekliyorum. Açıkçası Vegas beni korkutuyor."
"Programın yaş sınırı 20 olmalıydı." Dedi Vegas Chay'a bakıp. "Çocuk, anne karnından çıktığı gibi evlilik programına gelmiş."
Vegas'ın dediğine Kim boşluğuna geldiği için gülmüştü ve Chay onun gülüşüne takılı kalmıştı.
"18 yaşında olabilirim ama en azından kuzenimin talip olduğu kişiye yazacak bir karakterim yok. Hem bu yaşımda beni iki kişi odaya çağırdı. Seni kaç kişi çağırdı? Ha şey, iddia sonucu Pete çağırmıştı, değil mi?"
Bu sefer evdeki birçok kişi güldüğünde Vegas ona gözlerini kısıp bakmıştı.
"Veledin dili de uzunmuş." Deyip önüne dönmüştü Vegas. "Yaşından dolayı bir şey demiyorum sana. Bir de kardeşimle iyi anlaştığı için. Yoksa seninle de uğraşırdım."
Chay ona dil çıkardığında Vegas bir an gülecek gibi olmuştu. Harbi çoluk çocukla uğraşıyordu.
"Sana oyuncak ayı alacağım, sözüm olsun. Ağlama daha fazla." Demişti Vegas saçını düzeltirken.
"Olur, hayır demem."
"Belli belli."
"Tamam arkadaşlar, konuşmanızı bittiyse haftanın popüler ismini açıklayacağım."
Bu sefer herkes Öykü hanımın konuşmasına dikkat kesilmişti.
"Bu haftanın popüler ismi.... gerçekten iyi bir oy aldığını söylemeden edemeyeceğim... açık ara olmasa da az bir oy farkıyla ikinciyi gerisinde bırakarak..."
Konuşmayı gereğinden fazla uzatmıştı.
"Ve bu haftanın popüler ismiii... Kinn oluyor arkadaşlar."
Kinn'in ismi çıkınca birkaç kişi hariç evdekiler Kinn'i alkışlamıştı.
"Önce duygularını alalım Kinn. İlk haftanın popüler ismi olmak nasıl bir his?"
"Güzel bir his Öykü hanım. Demek ki tavrım ve tarzım insanlara geçmiş ve bu hoşuma gitti."
"Şimdi hepimiz senin ödüle gideceğin ismi duymak istiyoruz Kinn. İyi düşünmeni ve öyle seçmeni istiyorum. Bu belki de bir şeylerin sonu ya da başlangıcı olacak."
Kinn eliyle hafifçe çenesini sıvazlamıştı.
"Sorunlar yaşadığımız için.... Porsche'u söylemek istemiyordum aslında." Deyip Porsche'a baktı Kinn. "Ama fark ettim de bu evde ondan başkası de pek ilgimi çekmiyor."
Porsche gülümsemesine engel olamamıştı.
"O yüzden Porsche diyorum Öykü hanım. Sanırım sonuna kadar da Porsche demeye devam edeceğim. Çok büyük bir sorun olmadığı sürece."
"Güzel, bu durum hoşuma gitti. Kararlısın ve kararlı insanları severim."
"Ben kararlıyım Öykü hanım, umarm Porsche da aynı şekilde kararlı olabilir."
....