Kur-an Kursunun Muallimi ღ

By verdayadair

61.4K 3.4K 455

Açılan kapının ardından görülen iki bedende gezdirdim gözlerimi. Bir müzekkerin elini tutan ufak biz kız çocu... More

Kur-an Kursunun Muallimi Teaser
episode 1
episode 2
episode 3
episode 4
episode 5
episode 6
episode 7
episode 8
episode 9
episode 10
episode 11
episode 12
episode 13
episode 14
| new story |
episode 15
episode 17
episode 18
special section

episode 16

1.6K 96 24
By verdayadair


Ben onun özlemiyle geçen zamanın bir ömür gibi gelmesini değil, bir ömür onunla olmak istiyordum.


°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°•○●°

  (Ömer Özyılmaz'ın anlatımıyla...)

   Kalbim ağırıyordu. Gördüklerim kalbimi binlerce okla delik deşik edilmişçesine ağrıyordu hemde. Bu ağrıyı iyileştirebilecek bir güç bende bulunmuyordu. Bu ağrının oluşmasını var eden beden... İşte ben o bedenin sahibini çok seviyordum. Ona karşı bu denli sevgi besliyor oluşum belki de ağrının ham maddesiydi.

Görüntüler gözümden bir bir silikleşerek yokluğa gömüldüğünde  büyük bir kuvvetle sarsılarak uyandığım zaman  gözlerim bulunduğum mekanı keşfetmek istercesine dolandı etrafta. Yoğun bakım odasının önüne dizilmiş koltuklardan birinde oturuyordum. Karşımdaki camın ardında gördüğüm beden içime soğuk suları boca ederken hızla yerimden kalkarak camın önüne geldim.

  Ellerimi cama yaslayarak olanları kavramaya çalışırken gözlerimi ondan asla ayırmıyordum. Nihayetinde olayları kavrayan beynim, kalbimin mutlulukla çırpınmasını sağladı.

   Rabb'ime binlerce kez şükürler olsun... Sevdiğimi bana bağışlamıştı. Gördüklerimin hepsi bir rüyadan ibaret olmasına rağmen acıyı bu kadar derinden hissediyor olmam garipti ya da değildi hakikatinde ona duyduğum sevgi diğer duygularımı yerle bir edecek kadar güçlüydü. Bedenimde barındırdığım duyguların en büyüyüydü Ümame'ye olan sevgim.

  Bedenim ani gelen rahatlama hissiyle gevşediğinde olduğum yerde yere çökerek ellerimle yüzümü örttüm ve kaç kere olduğunu sayamadan şükürlerimi sundum Rabb'ime. 

   "İsteyen olursa içeriye alabiliriz fakat yalnızca bir kişi." Doktorun sesini duymamla yerimden hızla kalktım.

  "Ben! Ne olur ben gireyim..." Gözlerimi diğer aile üyelerinde gezdirdim izin istercesine. Hiçbirinin benden bir farkı yoktu lakin genel olarak baktığımızda en çok etkilenen bendim. Tabii bunda gördüğüm rüyanın etkiside büyüktü. Rüya o kadar gerçekçiydi ki... Bedenimde bıraktığı etkinin çabucak geçebileceğine dahi inanmıyordum.

  Girdiğim düş yeri bütün benliğimi büyük bir sarsıntıya uğratmıştı. Beni, sevdiğimi kaybettiğim bir senaryoda oynatmıştı ve ben bu sahnede rol yapmamıştım. Tamamiyle saf halimle bulunuyordum o sahnede.

  Ümame'ye karşı beslediğim saf sevgiyle...

  Gerekli olan prosedürleri yerine getirdikten sonra araladığım kapıdan içeriye girdim. Gözlerim kabloların bağlandığı, ten renginin solduğu ve vücudunun bazı bölgelerinde yer edinen morluklara ev sahipliği yapan bedene değdiğinde içim titredi.

  Adımlarımı hızla yanına doğru attığımda eğilerek alnına dudaklarımı değdirdim. Dudaklarım hâla konumunu korurken derince bir nefes alarak kokusunu akciğerlerimin en ücra köşelerine kadar ilettim.

İşte bu kokuyu çok özlemiştim.

Kokusu burnumda tütüyordu. Belki çok uzun süre ayrı kalmamıştım bedeninden ama bendeki etkisi bir ömür gibi gelmişti. Ben onun özlemiyle geçen zamanın bir ömür gibi gelmesini değil, bir ömür onunla olmak istiyordum.

  Dudaklarımı alnından çekerek elini avucumun içine hapsettim. Yatağın yanına çömeldiğimde gözlerimi yüzünden ayırmaksızın bakıyordum güzelime. Kulaklarım sesini duymak için sabırsızlanırken aynı şekilde gözlerim de gözleriyle buluşmak için sabırsızlanıyordu. Her ayrıntım her ayrıntısıyla kavuşabilmek için can atıyordu adeta.

  "Çok... Çok özledim seni," diyerek boğazımı temizledim. Onunla bu vaziyetteyken konuşmak o kadar zordu ki sesim dudaklarımı duvar bilmişçesine onlara çarpıp geri dönüyordu. Sanki ona duyuramayacakmış gibi.

  "Oğlumuz da çok özlemiştir bizi." Kurduğum cümleyle göz yaşlarım kendilerini serbest bırakıp yol çizdi yanaklarımda.

  "Ümame, ne olursun beni bırakma. Ne olursun rüyamdaki gibi beni bırakıp gitme." Hıçkırıklarım dudaklarımın arasından kaçıp ikimizden başka kimsenin bulunmadığı odada kendine yer edindiğinde avucumun içine hapsettiğim elin hareket ettiğini hissettim.

  Gözlerim anında sevdiğim kadının yüzüne çevrildiğinde aralanan gözlerinin odağı olduğumu fark ettim. Gözleri tıpkı benim gözlerim gibi dolu doluydu.

  Hızla avucumun içindeki eline kokulu bir öpücük bıraktığım gibi ayağa kalkmam bir oldu. Aynı öpücüğü saçlarına, alnına ve yanaklarına da kondurduktan sonra araladım dudaklarımı.

  "Doktorları çağırıp geleceğim güzelim. Bekle beni," diyerek hızla odadan çıkıp dolmuş gözlerle bana bakan aile üyelerime sevecenlikle baktım.

  "Gördünüz değil mi? Ümame uyandı, bırakmadı bizi!" Heyecanın ve mutluluğun ele geçirdiği sesimi duyurduktan sonra koşturarak doktora haber vermeye gittim.

(Ümame Özyılmaz'ın anlatımıyla...)

Koşuyordum...

Koskocaman bir ormanın içinde kaybolmuştum. İnce ve uzun gövdelere sahip olan ağaçlar her tarafımı çevrelemiş, kaçabilmek için bir yol bulma imkanını sıfıra indirmişti. Hem ağaçlar hem de sis bulutları etrafımı çevrelemişken görebilecek alanım da kısıtlanıyordu.

Hapsolmuştum.

Kelimenim tam anlamıyla hapsolmuştum. Ne tarafa dönsem o tarafta engeller git gide artıyordu. Nerede olduğum hakkında bir fikrim dahi yoktu. Düş yerinde kaybolmuşum gibi hissediyordum kendimi.

Yeryüzüne inen bulutlar beni alıp gökyüzüne çıkartmak istiyor olabilir miydi? Tabi ya...

Ben ölüyordum.

En son hatırladığım sevdiğim adamın dizleri üzerinde bilincimi kaybedişimdi. Puzzle parçaları birbir yerine otururken bir türlü oturmayan bir kısım vardı.

Ölüyordum ama ölüyor gibi de değildim. Sanki ruhum arafta sıkışıp kalmıştı.

Çimlerin üzerine oturmuş bir puzzle ile uğraşıp uğraşıp duruyordum. Her parça yerli yerindeydi fakat elimdeki bir türlü yerine yerleşmiyor, bir neticeye varmamı engelliyordu. Bir ipucu bulabilirdim belki ama nasıl?

Ayağa kalkarak bir ileri bir geri yürüdüm durdum. Ta ki ağaçların arasından yükselerek kulaklarıma dolan bir sesi işitene kadar...

"Ümame, ne olursun beni bırakma. Ne olursun rüyamdaki gibi beni bırakıp gitme."  Ses beynimi ele geçirdiğinde vücudumun kontrol mekanizması bozuldu ve yerle buluştu bedenim. Çimlerin üzerinde boylu boyunca uzanırken gözlerim gökyüzüne değdi. Ve hava aydınlıkla kavuşmuştuğunda eş zamanlı vücudumda ağrı hissetmeye başladım.

Ve araladım gözlerimi.

İşte tam da o anda düş yerimdeki sis bulutları dağıldı ve gözlerime indi.  Aralanan gözlerimin dolmuş oluşuyla her an ağlayacakmış hissiyatıyla bakıyordum elimi avuçları içine almış, alnını ellerimize dayayarak yanıma çömelmiş eşime.

Saçları dağılmıştı. Ellerimi saçlarının arasına atarak düzeltmek istiyordum her telini. Belki de bu yüzdendir güçlükle de olsa elimi kımıldatma çabam.

Ve o an geldi...

Gözleri gözlerimle buluştuğunda içimde bir yerlerin hareketlendiğini hissettiğimde odada ritmik bir ses duymaya başladım. Çok güçlüydü...

Ömer öpücüklerini tenime kondurduktan sonra koşarak odadan çıktı ve o an sesin makineden geldiğini anladım. Ömer'in  kalp atışlarımı ciddi anlamda hızlandırdığının kanıtıydı makineden duyulan hızlı kalp ritimlerim.

Ömer...

Kalbimi eline almış, ritmini kontrol ediyordu.
Sanki kalbim ellerinin arasındaydı ...

Bölüm Sonu


Selamunaleyküüm!
Yeni bölüm ve ben geldik.

Aslında bakarsanız Ümame'nin ölmesini planlamıştım finalde Ümame'nin cenazesi ve aradan geçen yılların söndüremediği aşkla yanıp tutuşan Ömer'i anlatacaktım bir de anne özlemiyle mücadele etmeye çalışan Onur'u.

Gelin görün ki ilk kurgum olduğu için bir tarafım mutsuz sonla bitirmek istemedi ve galip geldi. Biraz ters köşe yaptım ama olsundu.

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.

Bir de yeni kurgum olan Bana Dinimizi Anlat adlı kitabımın bölümünü yayınlamıştım. Okumak isteyenleri oraya da beklerim 🤗

Oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın lütfen.

Allah'a emanet olun 🫀

~Verda

Continue Reading

You'll Also Like

180K 7.8K 16
NOT: Bu çalışma, sıradan bir mahalle hikayesidir. Camlarda, dedikodu bulmak için çırpınan teyzeler, Kahvehanede, hiç aralıksız mahalle geyiği döndüre...
leylâ By 📚

Spiritual

44.4K 3.5K 50
Yüreğine kazıdığı bir sızıydı o adam. Her geçen gün canı bir öncekinden daha çok yansa da, her gece başını yastığa koyduğunda gece karası gözlerinden...
1.3M 92.8K 51
0526******: Hocam inşAllah bu evde kalma sorunsalım biterse nikahımı kıyar mısınız? Hoca Efendi: Ne? 0526******: Nikah diyorum hocam, kıyar mısınız? ...
1.1K 91 12
Camiide ikindi namazını kılıyorsunuz. Tam namazın farzını kılacakken ansızın tanıdığınız aynı zamanda öğrenciniz olan çocuk sizi camiinin avlusunda...