Yalnız Çiçek

By zynpcee

2.1K 257 35

17 yaşında bir genç kızın hayatıyla başlayıp 25 yaşında bir anneye uzanan hikayemizde Zehra ile beraber bir y... More

Karakterler
Tanıtım
1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm

9.bölüm

87 16 2
By zynpcee

Sanırım wattpadde problem var. Ben döndüm ya eksik olmaz artık. 8i yayımlamak için epey uğraştım ama bir türlü yayımlamadı. Bir ara insaf etti bana galiba yayımlanıverdi ama şimdi hala giremiyorum bölümlere. Bu bölümü yazıyorum ama umarım aynı sorunu yaşamam diyerek yazıyorum.

Not:Yine zor bela yayımlasam da başardım. Keyifli okumalar :))

🖤

Hayat bazen bitti dediğimiz an başlarmış. Ben de herşey bitti zannederken, yıkıldım, dağıldım, toparlayamam zannederken hiç beklemediğim bir fırsat çıktı karşıma. Beni baştan aşağı değiştiren bir fırsat. Ve ben de değerlendirmek istedim ilerde 'keşke' dememek için. Şimdi de o fırsatın tam içindeyim.

Şuan karşımda kimine göre az olsa da bana göre yeterince fazla insanın karşısında ve mikrofonun başındayım. Heyecandan kalbim deli gibi atıyordu ve bayılmamak için dua ediyordum içten içe.

İlk olarak şarkıya giren Alp oldu.

Kimilerine göre lazım değil aşk
Kimilerine göre hain
Ama ben seni çok
Ben seni çok, çok sevdim

Sıra bana geldiğinde derin bir nefes alıp devamını getirdim sözlerin.

Küçücük bir kalpten sana açılan
Dünyalar kadar büyük bir ışık
Ama ben seni çok
Ben seni çok sevdim

Ve birlikte nakarattan devam ettik. Alp'in gözleri aynı anda şarkıyı söylerken gözlerimdeydi sürekli.

Derler ki unutmalı, zamana bırakmalı
Nasıl olsa sarılır yaralar bir gün
Ama benimki aşk değil, sen gibi taş değil
Benimki kalbine sürgün

Derler ki unutmalı, zamana bırakmalı
Nasıl olsa sarılır yaralar bir gün
Ama benimki aşk değil, sen gibi taş değil
Benimki kalbine sürgün

Kimilerine göre lazım değil aşk
Kimilerine göre hain
Ama ben seni çok
Ben seni çok sevdim

Sıcacık bir bakışın bana yetiyor
Dünyalar benim oluyor
Ama ben seni çok
Ben seni çok, çok sevdim

Derler ki unutmalı, zamana bırakmalı
Nasıl olsa sarılır yaralar bir gün
Ama benimki aşk değil, sen gibi taş değil
Benimki kalbine sürgün

Derler ki unutmalı, zamana bırakmalı
Nasıl olsa sarılır yaralar bir gün
Ama benimki aşk değil, sen gibi taş değil
Benimki kalbine sürgün

Şarkının sonunda alkış sesleri mutlulukla gülümsememi sağladı. Talha da eliyle 'harikaydı' işareti yapınca heyecanımı az da olsa dindirmiştim. Alp'e baktığımda hala bana baktığını görünce utanarak çevirdim kafamı. O öyle bakarken ve ben karşılık veremezken kendimi kötü hissediyordum. Henüz bir aşk besleyebilecek kadar beni tanıdığını düşünmediğim için sadece hoşlanıyordur en fazla diyordum kendi kendime. Daha doğrusu öyle umuyordum.

Sıra ikinci şarkıya gelince yeniden birlikte söyledik. Ve bir sonrakini de...Sonrakini de...Sonunda yaklaşık on iki şarkıyı tamamlayıp sahneden indiğimizde kendimi çok daha iyi hissediyordum.

"Harikaydın Zehra. Herkes bayıldı sana."

"Teşekkür ederim Eda.Yüzünüzü kara çıkarmaktan korkuyordum ama sanırım okadar kötü değildi."

"Kötü mü? Patrona baktım bir ara. Adamın gözleri dolar işaretine dönmüştü. O bile beğendiyse düşün artık."

"Ay sana bir şey söyleyeyim mi Zehra? Bizim daha önce de bayan solist denemelerimiz oluyordu. Bikaç kişi getirip denedik falan. Baya bi araştırarak bulmuştuk hem de. Ama hiçbirini beğenmedi. O yüzden o bile beğendiyse sakın kendinden şüphe etme."

"Teşekkür ederim desteğiniz için. Hepsi sizin sayenizde."

Bu ekip ve Talha son zamanlarda tüm hayatımı kaplamışlardı ve onlarlayken çok daha özgür hissediyordum kendimi. Evde bile eskisinden daha neşeli, daha konuşkan, daha rahattım. Annem de babam da bendeki değişiklikten memnun oldukları için herley harika ilerliyordu hayatımda.

Tabi asla eksik etmediğim derslerim ve eskiden beri en yakın arkadaşım olan kitaplarım da her daim hayatımdaydı. Ben artık aslında olmak istediğim ama asla cesaret edemediğim ve özgüvenim olmadığı için olamadığım kıza dönüşüyordum yavaş yavaş.

Tatile girmeden önce basketbol koçumuz aramıştı bu arada. Mutlaka oynamam gerektiğine inanıyordu. Ona daha önce söz verdiğim için içinci dönem haftada 2 gün çıkışta 1er saat çalışma yapma konusunda karar aldık. Çok fazla şeyi aynı anda ve en iyi şekilde yapma isteğim hep olsa da bunu başarmanın nekadar zor olduğunu da tahmin edebiliyordum. Bu yüzden açıkçası beni özgür hissettiren şarkılarka mutluyken bir yanım hiç basketbola bulaşmamam gerektiğini söylüyordu ama hocalarım benim için herzaman değerli olduğundan hayır diyememiştim. Bunu Talha'ya anlattığımda ise beni çok etkilemeyeceğini düşündüğünü ve hatta sporun her açıdan bana iyi geleceğini söyledi. Biraz içimi rahatlatmıştı açıkçası bu bakış açısı ve Talha'nın iyi niyetinden şüphem olmadığı için kendimden emin şekilde haftalık programımı yaptım anında.

Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri canlı müzik için Hayal kafede olurken, Salı ve Perşembe günleri de okul çıkışı bir saat basket çalışacaktım. Eve döndüğümde ise Pazar hariç her gün uyuyana kadar derslerime devam edecektim. Pazarlarımı ise hayatımda ilk kez tamamen kendime ayırdım. Birkaç saat grupla prova, kalan zamanda da bazen sinema, bazen konser, bazen de tamamen gezip eğlenmek üzerine planlar yapmaya karar vermiştim. Okullar açıldıktan sonraki ilk pazar aktivitem ise belliydi. Alp'in ayarladığı biletlerle Şebnem Ferah konserine gidecektik. Grup + Talha olarak...

Tatil boyunca hergün grupla çıkıp hem grup üyelerine hem mekana hem de olduğum konuma iyice alıştım. Artık özgüvenim diğerlerinin de gazıyla iyice artmıştı. Özellikle Alp benim için herşeyi çok ince düşünüp uyguluyor, modumu en zirveye taşıyor ve kendime güvenimi her an tazeliyordu. Ona çok şey borçluydum.

Eda ve Gülay ile konuşurken öğrendiğim kadarıyla beni öneren de Alp'in bizzat kendisiymiş. İlk gördüğü an benden etkilendiğini kızlardan duyduğumda biraz gerilsem de, Alp'in davranışları rahatsız edici olmadığı için kısa sürede o gerginliği attım üzerimden. Şimdi çok iyi arkadaşlığı olan 7 kişiydik.

Ve günler akıp gitti. Büyük gün gelmişti. Okula bambaşka biri olarak dönecektim ve beni okula Alp götürecekti. Talha kimsenin beni tanımayacağını, yeni öğrenci zannedeceğini düşünüyordu ama okadar da abartmamasını söyledim defalarca. Ama o inatla fikrini savunuyordu. Üstelemedim...

Asıl soru okula giderken nasıl bir tarzla gidecektim?

Dolabımın önüne geçip 7 kişilik whatsapp grubumuza fikir danışmak adına birkaç kom bin attım. Evet forma ile gidecektim ama sıradan bir şekilde forma giyip gitmeyecektim. Her kafadan çıkan sesler sonucu Eda'nın güvendiğim zevki ile karara varmıştım. Gönül rahatlığıyla yatağıma yatarken yarın okuldakilerin tepkileri vardı aklımda ve son derece heyecanlıydım. Okulun kapısından girdiğimde heyecandan düşmem umarım diyerek gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim ettim.

Sabah erken saate kurduğum alarm ile uyanıp elimi yüzümü yıkadım. Annem daha uyanmamıştı, çay suyunu koydum ve odama dönüp aynanın karşısına geçerek saçlarımı taradım. Sonra da hafif dalga vererek serbest bıraktım. Üzerinde beyaz gömlek, altında koyu gri pileli etek olan formamı üzerime geçirip, siyah kalım çorabımı giydim. Ayağıma beyaz uzun botlarımı geçirip, mont olarak da yine beyaz deri mont tercih ettim. Hava ne sıcak ne de soğuktu. Buyüzden çok kalın bir şey tercih etmedim. Yüzüme çok hafif bir makyaj yapınca hazırdım. Güneş göz alıcı olmasa da siyah güneş gözlüklerimi de kafama takıp mutfağa gittim. Annem herşeyi hazırlamıştı. Yanağına kocaman bir öpücük bırakıp hazırladıklarını afiyetle yedim. Sonra da Alp geldiğini haber veren mesaj atınca evden çıktım.

Alp beni görünce arabadan inip yanıma geldi. "Günaydın."

"Günaydın."

"Heyecanlı mısın?"

"Fena haldeyim. Bugünü bir atlatsam gerisi kolay da..."

"Atlatacaksın merak etme. Peki Talha'nın söylediği şeyi yapmamakta kararlı mısın?"

Talha yine ortaya bir fikir atmış, Alp sevgilimmiş gibi davranmamı söylemişti ama ben kabul etmemiştim. "Henüz erken öyle birşey için. Ateş'in benimle oynadığı gibi ben de onunla oynamış gibi olurum bukadar kısa sürede sevgili yapmış olursam. Ben öncelikle pişmanlıklarını görmek istiyorum. Eğer gerekirse daha sonra yaparız sen de kabul edersen."

"Ben zaten kabul ettim. Nezaman daha uygun gelirse sana ozaman hazırım ben."

"Teşekkür ederim. Gidelim mi artık?"

"Gidelim."

Alp önce benim kapımı açıp siyah havalı spor arabasına binmeme yardımcı oldu. Daha sonra kendisi de şoför tarafına yerleşip arabayı çalıştırdı. Bu arada arabasını ilk gördüğüm an aşık olmuştum. Açıkçası Alp'in bukadar zengin olduğunu tahmin etmemiştim.

"Biz sürekli tanıştığımızdan beri benden bahsediyoruz Alp. Sen kimsin? Okulda konservatuarda okuyorsun onu biliyorum. Canlı müzik yapıyorsun. İlk bu işe sokakda şarkı söyleyerek başladınız. Peki ailen? Ya da başka nelerle uğraşıyorsun?"

"Ailem İstanbul'da. Annem, babamın ikinci eşi. İlk eşi daha abim küçükken vefat etmiş. Abimle ben çok iyi anlaşırdık ama abim yurt dışına gitti üniversite için. Annemle babam hiç istemediler ama abim orda okuyup bir yandan oyunculuk eğitimi almak istediğini söyledi. Hayaliydi ünlü bir oyuncu olmak. Ama bir yandan babamın şirketinde de zamanı gelince yer alabilmek adına İngilizce İşletme okudu. Şuan bir gençlik dizisinde oynuyor."

"Hadi ya. Ben pek dizi izlemem. Daha doğrusu derslerden zaman bulamam ama annem belki tanır. Ee çok yakın değil misiniz peki şuan abinle?

"O döndükten sonra ben buraya geldim üniversite kazanıp. O setlerden zaman bulup buraya gelemiyor. Eğer denk getirebilirsem vizelerden, finallerden, işlerden falan, ben arada gidiyorum İstanbul 'a. Görüşüyoruz, beraber güzel vakit geçiriyoruz."

"Çok renkli bir ailen var belli ki. Abin oyuncu, sen muhtemelen geleceğin müzisyeni...Sanat yönü gelişmiş bir ailesiniz."

"Öyleyiz. Annem de resim yapar. Ünlü değildir ama bikaç kere sergi açtı. Bayağı gelen oldu. Bir tek babamın yeteği yoktur. Daha doğrusu annem babanın da sesi çok güzel ama bir tek bana söylüyor der. Havasını da atar laf arasında yani. Çok severler hala birbirlerini."

"Umarım bizler de ömür boyu bizi sevecek insanlarla geçiririz hayatımızı."

"Umarım."

Okula yaklaşınca yerimde kıpırdandım. "Ben biraz gerildim sanırım."

"Rahat ol. Herkes sana bayılacak. Özellikle kim olduğunu anlayınca şok olacaklar. Bence suratlarındaki ifadeyi görmek için bile o havalı girişi yaparsın sen."

"İyi ki varsınız hepiniz ya. Teşekkür ederim Alp. Bugün de yalnız bırakmadın beni."

"Sen yeter ki mutlu ol. Ben hep yanındayım."

Gülümseyerek okulun önünde duran arabadan indim gözüme gözlüklerimi takarak. Daha arabadan iner inmez gözlerin üzerime dönmesi ile heyecanım artsa da Alp'in söylediklerini düşünüp derin bir nefes aldım ve okula doğru kendimden emin adımlarla girdim.

Tüm bakışları üzerime çekmeye başarmıştım ilk dakikadan. İlerde bankta oturan Talha yine kamerayı açmış herkesi tek tek çekiyordu. Kimsenin görmeyeceğini bilerek gözlerimi devirdim. Gerçi daha sonra şuan bakmadığım her suratı tek tek incelemek istiyordum bu yüzden o videoları çektiği için teşekkür de edebilirdim sanırım.

İleride tek başına oturan ve bana kaşları çatık şekilde bakan Ateş ve az ilerisinde beni tanımadıkları yüz ifadelerinden belli olan Ateş'in arkadaş grubu...

Saçlarımı hafiften savurarak Ateş'in yanından geçtim ve Talha'nın yanına ilerledim. "Günaydın kanka?"

"Ah be kanka az daha ağır çekimde gelseydin ya. Herkesi yeteri kadar çekemedim."

Gülerek başımı iki yana salladım. "Sen akıllanmazsın."

"Sakın bana merak etmediğini söyleme, inanmam."

"Tamam kabul ediyorum. Aşırı merak ediyorum ama şuan izleyemem. Sen bana at da akşama eve gidince izlerim rahat rahat."

Bikaç tuşa basıp gülerek tekrar bana döndü. "Tamamdır. Yolladım. İzleyince fikrini yazarsın."

Tam içeri birlikte girecekken arkadan adımın seslenmesiyle durdum. Benimle beraber herkes durdu sanki. Etrafıma baktığımda gerçekten de ilk andan daha  büyük bir şaşkınlıkla bakan yüzlerle karşılaştım. Demek ki Talha haklı çıkmış ve herkes beni yeni biri falan sanmıştı. Zehra ismini duymak herkesi şok etmişti.

Yavaşça arkamı dönüp gözlüklerimi de aynı yavaşlıkta çıkarttım. Göz göze geldiğimizde yutkunduğunu gördüm.

"Zehra...Sensin değil mi?"

"Evet Ateş. Benim."

"Çok...Farklı olmuşsun."

"Asosyal inek olmak pek hoş anılar bırakmadı bende. Ben de değişmeye karar verdim."

"Yakışmış."

"Teşekkürler. Şimdi müsadenle. Serhan hoca beni bekliyordu."

Cevap vermesine olanak tanımadan arkamı dönüp okula girdim. Talha arada göz ucuyla bakıp beni bilgilendirmeyi ihmal etmiyordu.

"Kanka, yerinde dondu kaldı. Sadece Ateş de değil, herkes. Kimse inanamadı değişimine. Of kanka yaa keşke o hallerini de çekebilseydim."

"Boşver. Bence yeterli etkiyi oluşturmayı başardık. Şimdi okula odaklanma zamanı. Beni sen gaza getirdin şimdi de yanımda olacaksın ve şu basket işini de çözeceğiz."

"Herzaman yanındayım kanka ayıp ettin. Gerçi bu ara tek kankan olmadığım için ihmal edildiğimi düşünüyorum ve her an seni protesto edebilirim ama yine de kankamsın işte, kıyamıyorum."

"Sağol be kankam. Bir de kıysan demek ki..."

Gülüşerek öğretmenler odasına geldik. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde Serhan hoca cam kenarında kahvesini içiyordu. "Serhan hocam günaydın."

Diğer hocalar gibi Serhan hoca da beni tanıyamadığı için garip bakıyordu. "Günaydın?"

"Hocam ben Zehra. Basketbol için konuşacaktık."

"Zehra?"

Herkes şaşkınlıkla aynı tepkiyi verince gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Evet hocam benim."

Hiçbiri börşey söylemedi ama onların da bu değişime şaşırdığı belliydi. Serhan hoca ile beraber başka bir odaya geçip, orda ilk dönem pek de uygulayamadığımız programı netleştirdik. Yarın daha ciddi bir şekilde çalışmalara başlayacaktım.

Eh! Her konuda önemli adımlar atmaya alıştı artık bünye. Basketbolda da madem yeteneğim var, neden o konuda da adım atmayayım değil mi? Eksik kalmasın.

Hocanın yanından ayrılıp sınıfa gittik Talha ile gülerek. "Kızım sen de bir açıldın, pir açıldın. Dikkat et çarpmasın."

"Abartmakta üzerine yok yani. Sadece içimdeki Zehra'yı özgür bıraktım. Ve bu konuda bana gaz veren de sensin unutma."

"Ama iyi ki vermişim."

"Kesinlikle."

Gülmeye devam ederken sınıfın kapısında gördüğüm kişiyle yüzümdeki gülümseme silindi. Bakışları üzerimde, bana yine o yalan bakışlarıyla bakıyordu. Kalbimi dinledim ona yaklaşana kadar. Hala hızlanıyor muydu? Ya da artık bemim için ne anlam ifade ediyordu? Hala özel miydi yoksa tamamen geçmiş miydi? Yaram hala kanıyor mu? Yoksa çoktan iyileşmiş miydi?

Kafamda sorularla beni bekleyen Ateş'in yanına ulaşıp tam karşısında dikildim. Gözlerimi kaçırmadan, tam gözlerinin içine baktım sadece. Kaçmadım, korkmadım ya da utanmadım. Sadece baktım. Kısa süre öncesine kadar aşığım dediğim adama bu kez sadece baktım.

🖤

Continue Reading

You'll Also Like

3M 161K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
426K 22.4K 49
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
2.9M 151K 17
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
101K 5.7K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...