Yalnız Çiçek

By zynpcee

2.1K 257 35

17 yaşında bir genç kızın hayatıyla başlayıp 25 yaşında bir anneye uzanan hikayemizde Zehra ile beraber bir y... More

Karakterler
Tanıtım
1.bölüm
2.bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm

8.bölüm

66 13 0
By zynpcee

Yeni bölümle yeniden merhaba. Umarım hiksye akışından memnunsunuzdur. Düşüncelerinizi yazarsanız çok mutlu olurum :)

Keyifli okumalar...

🖤

Talha ile mekandan çıktığımızdan beri başımı etini yiyordu. Bunun benim için harika bir başkangıç olacağını söyleyip durunca sonunda kabul ettim. Ama aileme sormam gerektiğini söyledim. Ama sanki teklif yapılan o, kabul eden de oymuş gibi mutlu oldu. Bir kez daha benim için iyi bir dost olduğunu hissettirdi bana. Benim iyi olmam için çabalaması çok özeldi gerçekten.

Eve girdiğimde annemle babam beni bekliyordu. Her ne kadar arkadaşlarımla bugünümü geçirmeme izin verseler de asla kutlamadan geçmezlerdi doğum günümü. Yine ben girer girmez annem mutfağa koşturup elinde pastayla döndü.

"Mutlu yıllar meleğim."

"Canım kızım. İyi ki doğdun."

Tek tek sarıldım ikisine de. Ve pastayı birlikte kesip yedik. Ailem günümü sorarken ben kısaca iyi geçtiğini söyledim sadece. Daha sonra Hayal kafeye gittiğimi, orda şarkı söylediğimi ve teklif aldığımı anlattım. İkisi de şaşırdı. Herşeyden önce benim o cesareti gösterip şarkı söylememdi onları şaşırtan.

"Peki sen ne yapmak istiyorsun?" diye sordu şaşkınlığını üzerinden atan babam.

"Aslında hoşuma gitti. Ama becerebilir miyim ondan emin olamıyorum."

"Sen isterrsen herşeyi başarırsın ve bugün büyük bir adım da atmışsın zaten. Oyüzden bunu değil de asıl kabul ettiğinde bunda sonra neler olacağını düşünmelisin. Mesela sınav yaklaşıyorken derslerini etkileme ihtimali var mı?"

"Mutlaka zamansal olarak etkileyecektir baba ama ben kendime güveniyorum. Başaracağıma inanıyorum."

Bu kez annem sordu tereddütle. "Hergün mü gideceksin? Geç saate kalır mısın?"

"Açıkçası bunları pek sormadım ama ben kafeden ayrılırken onlar da toparlanıyordu. Çok geç saate kadar sürdüğünü sanmıyorum oyüzden."

"Sen saatleri ve gününü öğren ozaman. Eğer uygunsa ve sen de istiyorsan biz senin herzamanki gibi arkanda oluruz güzel kızım."

"Bizim için herzaman en önemli şey senin mutluluğun biliyorsun meleğim."

"Biliyorum anneciğim. İyi ki sizin kızınızım."

Dünyanın en anlayışlı anne babasına sarıldım sıkıca. Onlarla kısa süre oturup birlikte çay içerek sohbet ettim. Sonra da odama çıkıp bana numarasını veren çocuğu aradım. İkinci çalışta açıldı telefon.

"Alo?"

"Merhaba. Ben Zehra. Bugün tanışmıştık."

"A evet hatırlıyorum. Biz de sizden bahsediyorduk arkadaşlarla şuan."

"Neden?"

"Kabul etmenizi temenni ediyorduk. Eğer kabul ederseniz neler yapabiliriz diye kendi kendimize plan yapmaya başlamıştık."

"Ne gibi planlar mesela?"

"Şarkı seçimleri gibi. Mesela biz her tür müzik yapıyoruz. Bazı akşamlar rock, bazı akşamlar slow, bazı akşamlar pop...Slowda nekadar iyisiniz gördük. Popta da çok iyi olacağınıza hemfikiriz. Rock söylerken nasıl olabileceğinizi düşündük. Ses aralığınız kaldırır bizce ama..."

Zehra gülümsedi. "Rock severim. Ama nasıl söylüyorum bilmiyorum. Açıkçası bugün ilk kez başk birilerinin önünde şarkı söyledim. Oyüzden sesimin iyi mi kötü mü olduğunu bile bilmiyordum."

"Peki müsaitseniz yarın bi konuşsak? Bence sizi ikna edebilirim."

"Aslında ben de görüşelim diyecektim ama yarın gibi erken bir zamanı tahmin etmemiştim ama olur."

"Yarın yine Hayal kafede görüşelim ozaman. Saat 1 uygun mu?"

"Uygun. O saatte görüşmek üzere."

Telefonu kapatıp son günlerdeki en yakın dostumu arayıp haber verdim hemen. Talha kendisi de geleceğini beni tek bırakmayacağını söyleyince işime geldi kabul ettim. Çünkü tek başıma ne konuşacağıma dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Heyecanım üst seviyede olmasına rağmen bunu bastırmaya çalışıp soru çözmek için masamın başına geçtim. Telefonumu uçak moduna aldım anında ve gündelik hayatla bağımı koparttım.

Sabah olunca görüşmeyi yapmak için aileme haber verdim ve kahvaltıdan sonra hazırlanıp çıktım evden. Hayal kafeye geldiğimde Talha çoktan gelmiş dünkü çocukla konuşmaya başlamıştı bile.

"Merhaba."

"Hoşgeldin kanka. Biz de senin işle ilgili konuşuyorduk."

Gülümseyerek oturdum yanlarına. "Menajerlik mi yapıyorsun bana?"

"Neden olmasın? Bence sen bu sesle daha ne işler yaparsın. Benim gibi bir menajer lazım sana."

Gülerek gözlerimi teklifi yapana çevirdim. "Kusura bakmayın. Talha biraz şakacıdır."

"Bence haksız sayılmaz. Sesinizin bize çok fazla kapı açacağına inanıyoruz hepimiz."

"Abartmasanız? Ben alışık değilim ve açıkçası buraya gelirken bile tereddütlüydüm. İnsanların içinde bir deli cesaretiyle dün söyledim evrt ama sürekli bunu yapacak kadar cesur muyum bilmiyorum."

Talha girdi lafa. "Kızım sen herkesi, onlar seni rezil edeceğini sanırken yerin dibine sokmuş, heveslerini kursaklarında bırakmış nir kızsın ve bunu tüm okulun olduğu bir yerde yaptın. Şuan kiminle konuşsam senin tarafında. Sen kendinin farkında değilsin sadece. Kendine izin ver."

"Talha haklı. Biraz konuştuk kendisiyle. Yaşananlardan bahsetti. Daha doğrusu ben merak edip sordum Talha da yüzeysel olarak anlattı durumu. Ben bu konuda da yardımcı olabilirim belki."

"Nasıl yani?"

"Sen...Sen diyebilirim değil mi?"

"Şey...Tabi ki. Sizli falan zaten garip gelmişti."

İkimiz de karşılıklı gülümseyince devam etti konuşmasına. "Sen kırılmışsın. Hem de epey derinden. Talha intikam almanı, onları pişman etmeni istiyor ama sen pek istekli değişmişsin bu konuda."

"Açıkçası intikam benlik birşey değil."

"Ama bir söz vardır. İntikam almayı sevmem ama ödeşmek adettendir. Sen de ödeşmek istemez misin?"

"Nasıl olacak ki o? Ne yapabilirim mesela?"

Önümüzde 3 haftamız var. Talha'nın anlattığı kadarıyla okul birincisi olmana rağmen biraz asosyalmişsin."

Talha'ya bakıp gözlerimi devirdim. "Herşeyi mi anlattın?"

"Ne yapayım kanka. Dün çok kötüydün. Ateş geldi falan olayı merak etmişler. Sana sormadan anlattım kusura bakma ama bunlar üniversite öğrencisi. Bize fikir verebilirler diye düşündüm."

"Kızma arkadaşına. Gerçekten dünkü halin hepimizi etkilemişti zaten. Şarkı söylediğinde de sadece şarkı söylemediğinin hepimizin farkındaydık. Taze bir acın olduğunu anlamak zor değildi. Bu yüzden de öğrenmek istedik. Eğer seni üzüyorsa konusunu açmayız bir daha hiçbirimiz."

"Yoo...Üzülmüyorum. Yeterince üzüldüm. Ki o bile fazla bana bunları yapanlara. Oyüzden şimdi Talha'nın dediği gibi yeni bir başlangıç yapmak için geldim."

"Peki ödeşmek?"

Kısa bir an düşündüm. Ödeşmeye değer miydi? Aşkımı kullanan adamla nasıl ödeşebilirdim ki? Ama 8işman olmasını, en az benim kadar canının yanmasını ister miyim diye sordum kendime. Sanırım isterdim. Evet...Dün bana yaptıkları herşey için köpek gibi pişman olmalarını isteyen tarafımı bu kez susturmadım. "İstiyorum." diye cevap verdim.

"O zaman seni baştan aşağı yenileyeceğiz. Görüntü olarak değil sadece. Karakter olarak da değişeceksin. Hayatın boyunca kimsenin canını yakmamış, kalp kırmamış birinden intikam meleği çıkartacağız bir nevi. Hazır mısın buna?"

"Köklü bir değişime bir insan nasıl hazır olur bilmiyorum ama bunu yapmak istiyorum. Yepyeni biri olarak yepyeni bir başkangıç yapmalıyım. Bunu herkesten önce kendim için yapmaya ihtiyacım olduğunu hissediyorum."

Kafasıyla onayladı gülümseyerek ve arkasına döndü. "Eda, Gülay...Bir dakika gelir misiniz?"

Ekipte olan arkadaşları gelince beni gösterdi. "Yeni solistimiz olacak Zehra. Ama biraz yardımınıza ihtiyacı var. Şöyle etkileyici bir tarz bulacaksınız birlikte. Çok uçuk bir şey yapmayın tabii ki ama intikam meleğine yakışır şekilde olsun."

"İntikam alıyoruz demek. Her kimse şimdiden acıyorum ona. Çünkü Zehra'cığım seninle işimiz bittiğinde ortaya çıkan kişiye sen bile inanamayacaksın."

Okadar içten ve samimiydiler ki bunlarla birlikte kendimi asla kötü hissetmeyeceğimi düşündüm. "Ozaman kendimi size emanet ediyorum. İlk olarak ne yapıyoruz?"

"Gözlüklerden kurtulup lens alabiliriz."

"Diş tellerin nezaman çıkacak? Daha çok var mı?"

"Bir hafta sonra randevum var. Büyük ihtimalle çıkacak."

"Süper zamanlama. Ozaman kıyafet tarzı belşrleyelim sana. Gel hadi..."

Elimden tutup çekiştirerek en köşede bir masanın oraya götürdüler beni ve etrrafımda döndürerek incelediler. Okadar komiklerdi ki birlikte gülerek, internetten tarzları incelemeye başladık. Bazı benzetmeleriyle karnıma ağrılar girdi. İyi anlaşmıştık şimdiden. Diğer 2 grup üyesi kızların sevgilisiymiş bu arada. Cem, Eda'nın, Harun da Gülay'ın sevgilisiymiş ve on ları izlerken gülmemek elinde değil. Sürekli bir didişme halindeler ve bu onları daha güzel bir resim haline getiriyor.

Günüm okadar güzel geçmişti ki bikaç saat herşeyi unutmuştum resmen. Hepsine teşekkür edip eve gittiğimde aileme hangi günler saat kaçla kaç arası orda çalışacağımı söyledim. Bir de bikaç gün hergün gidip çalışacağımızı söyledim. Annemle yalnız kalınca tarzımı değiştireceğimi falan da anlattım. Yeni bir başlangıç istediğimi, asosyallikten kurtulacağımı söyleyince benim adıma sevindi. Hele gruptakilerle nekadar iyi anlaştığımı anlatınca mutluluktan havalara uötu desem yalan olmaz. Senelerdir istediği şey oluyordu tabii nasıl sevinmesin?

Günün kalanını derslerime çalışarak geçirdim. Artık yatma zamanım gelince de ertesi günün heyecanıyla kapattım gözlerimi.

Erkenden kalkıp hazırlanarak evden çıktığımda herzaman beni aldığı ve bıraktığı köşede Ateş'i görünce bir an duraksadım. Ne işi vardı ki bunun burda? Başka yol olmadığı için ordan geçmek zorundaydım. Adımlarım o tarafa ilerlerken arabasından indi. Umursamadan durağa doğru ilerleyecekken kolumu tutup kendine çevirdi beni.

"Konuşmamız lazım."

"Yeterince konuştuk bence."

"Hayır konuşmadık. Zehra lütfen bi yarım saat sadece..."

"Seni anlamıyorum biliyor musun? Oyununu oynadın bitti işte. Sen kazandın. Daha ne istiyorsun?"

"Seni özlüyorum."

Yüzümde mimik kıpırdamadı. "Buna mutlu olmam mı gerekiyor?"

"Bakışların...İçimi üşütüyor yapma bunu. Alışık değilim bana böyle bakmana!"

"Nasıl bakmamı istersin? Mesela aşkla mı bakmalıyım? Ama o duygumun üstünde arkadaşlarınla birlikte seve seve tepinen sendin. Bırakmadın ki içimde öyle bir duygu."

"Neler olduğunu anlatmama izin ver. Ben istemedim. Yani sonradan vazgeçmek istedim ama beni dinlemediler."

"Bu bir bahane değil. En azından karşıma geçip açıkça herşeyi anlatabilirdin. Ozaman belki inanırdım sana. Ama şuan...Sadece oyununa devam eden, kalbi olmayan Ateş'sin sadece. Kusura bakma ama benim seninle daha fazla konuşacak birşeyim yok. Rica ediyorum en azından ikinci dönem başlayana kadar bana izin ver kafamı toplayayım. Karşıma çıkma, buraya gelme, arama, sorma. Lütfen!"

Arkamı dönüp uzaklaşırken söyleyebileceği birşey bırakmadığım için sessiz kalmıştı. Ben de duraktan otobüse binip Hayal Kafenin oraya geldim. İçeri girdiğimde tüm grup üyeleri ordaydı.

"Hoşgeldin."

Hepsi tek tek beni gülümseyerek karşılayınca bende aynı şekikdee gülümseyerek cevap verdim. "Hoşbuldum. Nasılsınız?"

"Biz iyiyiz de sen nasılsın? Hazır mısın yeni başlangıca?"

"Sanırım tahminimden daha hazırım Eda. Ama bir yandan da tedirginim nasıl olacak diye."

"Kendini kasma. Herşey harika olacak."

Gülay'ın kgöz kırparak söylediğiyle biraz olsun rahatladım. "Ee ozaman ne yapıyoruz?"

"Önce grup çalışması yapalım. Sen adapte olana kadar sık sık prova alırız. Alp bahsetmiş sana. Her tür söylüyoruz. Her akşam burdayız ve her kesime hitap etmek için böyle bir anlaşma yaptık buranın sahibiyle."

"Ben de uyum sağlamak için elimden geleni yapacağım."

Ve başladık çalışmaya. Şarkıları genel olarak Alp'le beraber söyledik. Arada tek söylediğimiz şarkılar da olsa da genel olarak düet yapıyorduk her şarkıyı. Kendimi şarkı söylerken özgür hissettim. Sanki bulutların üzerinde yürüyordum. Her şarkıda bu his de arttı ve ben en doğru yerde olduğumu düşündüm.

Okul çıkış saatinde Talha da aramıza katılınca ara sıra sohbet ederek eğlenceli günü çok geçe kalmadan bitirdik. Talha ile durağa yürürken heyecanla bana döndü. "Sana acil birşey söylemem lazım. Herkesin içinde söylemek istemedim."

"Ne oldu?"

"Tüm okul Ateş ve arkadaşlarına cephe almış durumda. Ateş de arkadaşlarından uzaktaydı tüm gün. Nezaman görsem sınıfta senin oturduğun sıraya bakıyordu. Yalnız kaldı şuan."

"Ben onca sene yalnızdım. Hiç de şikayet etmezdim. Bence çok büyük kayıp değil."

"Sen var ya, sandığımdan çok daha güçlüsün. Bukadar hızlı atlatmanı beklemiyordum."

"Aslında ben de şaşırıyorum kendime. Ogün nasıl konuşabildim, nasıl içimdekileri anlatabildim, nasıl bukadar hızlı atlattım...Ben emin ol ikinci dönem başladığında nasıl okula geleceğim diye düşünüyordum kara kara. Şimdi ise bir an önce açılsın istiyorum."

Bu zor günlerde en büyük destekçimdi Talha. "Teşekkür ederim Talha. Yanımda olmasan belki bukadar kolay olmazdı." Diyerek bir kez daha minnetimi diye getirdim.

"Yeter ama kanka ya. Okadar kanka olduk diyorum sen ha bire teşekkür ediyorsun. Etme. Ben senin kalbinin bir daha kırılmasına izin vermeyeceğime dair kendime söz verdim. Oyüzden çok konuşma da otobüsüne bin artık."

Son kısımda gülmesiyle ben de kıkırdadım istemsizce. İyi ki yanımdaydı. Otobüsüme binip eve giderken de mutluydum. Evet garip değil mi? 2 günde...Demek ki değmeyecek insanlar için acı çekmekten vazgeçmek okadar da zor değildi.

Sonrasında günler hızla akıp gitti. Diş tellerimin çıktığı günün ertrsi gün ise alışverişe çıktık Eda ve Gülay ile beraber. Daha önce giymeye cesaret edemediğim şeyleri aldık. Kendime yakıştırmadığım içindi cesaretsizliğim. Şimdi de emin değildim ama kızlar ben giydikçe fiziğime iltifat edip cesaretkendiriyordu. Ben de bir süre sonra aynada beğendiğimi farkettim.

Alışveriş sonraki güzellik merkezine gittik. Saç, cilt ve tırnak bakımlarını yaptırdım. En son da gözlükler yerine doktorun önerisiyle lense geçiş yaptım. Güzellik merkezinde giyinip, lensleri takıp yepyeni halimle çıltım ordan.

"Kendimi garip hissediyorum."

"Alışırsın merak etme. Harika oldun hem. Hadi bizimkilerin yanına gidelim bakalım ne tepki verecekler."

Geçen sürede Alp'in bakışlarını ara sıra üzerimde hissettiğim için açıkçası en çok onun tepkisini merak ediyordum. Her göz göze gelişimizde kaçırıyordu bakışlarını, bu yüzden çözemiyordum neden baktığını. Ama o bakışlardaki şaşkınlığı ölesiye merak ediyordum.

Tanışalı on gün olmasına rağmen hepsiyle aramız okadar iyiydi ki bazen Talha şebeklik yapıp yalandan kıskançlıklarıyla bizi eğlendiriyordu. Hatta daha ilk günden beri Alp'in bakışlarında farklı birşey gördüğünü de söylüyordu ama duymazdan geliyordum hep. Talha'nın ne anlamda söylediği belliydi ama o konuda herhangi biriyle birşey düşünmem şuan imkansızdı. Her nekadar atlattım desem de kolay bir olay değildi yaşadığım. Ve güvenim kırılmıştı. Nasıl tekrar o gözle bakabilirdim ki birine?

Alp çok iyi biriydi bunu inkar edemem. Belki Talha haklı da olabilir bilmiyorum ama ben anlamamazlıktan gelmeyi tercih ediyordum. Yine de şuan en merak ettiğim şey onun tepkisiydi.

Hayal kafeden içeri önce kızlar girdi. Arkalarından da ben...Herkesin ağzı açık kalırken Alp'in adem elmasının hareket ettiğini gördüm. Gözlerini bile kırpmadan bakıyordu bana. Cem ve Harun yanıma gelip "Vay be, bu sen misin?" diyerek nekadar beğendiklerini dile getirdiler. Talha ise kızlara bakıp yine şebekliğini yaptı. "Kızlar kankam nerde? Orda mı unuttunuz naptınız? Ben bir koşu gidip alayım eğer unuttuysanız."

Gözlerimi devirdim önce ama sonra diğerlerinin gülüşlerine eşlik ettim. "Aşkolsun kanka. Okadar mı tanınmaz hale gelmişim yani?"

"Vallaha kanka ne desem bilemedim şimdi. Ama şundan eminim...Okula adım attığın an ortalık yıkılacak."

Utanınca bakışlarımı yere eğdim. Eda ve Gülay ise hala sesi çıkmayan Alp'e takılıyordu. Ben de başımı kaldırıp tekrar baktım tepkilerine.

"Alp? Sen birşey söylemedin?"

"Ohoo bizimki error vermiş baksana Gülay."

"Çarpıldı galiba çocuk. Alp!! Oğlum bak kendine gel yoksa tokat atacağım ona göre."

Harun atladı hemen. "Kardeşim yerinde olsam tokadı beklemezdim. Eli ağır valla uyarmadı deme."

Eda elini gözünün önünde sallayıp duruyordu ama hala tepki vermiyordu Alp. Haline güldüm dayanamayıp. "Alp? İyi misin?"

"Sen...Zehra?"

"Evet de okadar tanınmayacak gibi miyim ya? Çok mu çirkindim eskiden doğru söyleyin."

"Asla...Bence sen her halinle güzelsin de...Şuan çok başkasın. Acaba biz bu yeniliği yapmasa mıydık sende?"

"Neden? Beğenmedin mi?" Bu kez benden önce soran Eda'ydı ve sesindeki ima çok açıktı.

"Sorun da orda. Çok beğendim."

Sanırım artık neden sürekli gözlerinin üzerimde olduğunu düşünmeye gerek yoktu. Utandığım için anında değiştirdim konuyu. "Ee nezaman sahnede sizinle yer alıyorum?"

"Bence şuan, yani bu akşamki programda bir başlangıç yapabilir. Ne dersiniz ekip?"

Harun'un heyecankı sesiyle Gülay gülerek yanına gitti sevgilisinin. "Ben sevgilime katılıyorum."

Eda ve Cem de aynı şekilde onay verince Alp de başını sallamakla yetindi. Sonra da bu akşam neler söyleyeceğimizi netleştirip ön prova yaptık. Talha bizi izlerken gayet keyfi yerinde görünüyordu. Arada telefonunu çıkartıp resinlerimizi çekince ara verir vermez dayanamayıp yanına gittim. "Hayırdır kanka?"

"Ne hayırdır kankacığım?"

Salağa yatıyordu ama gayet iyi anlamıştı aslında. "Fotoğraf diyorum...Amaç ne diyorum."

"Haa onlar mı? Zamanı gelince paylaşalım diye çektim. Şarkı söylerken videoya da alacağım hatta. Ya şimdi ne gerek var falan diyerek beni delirtirsin sen kesin diye söylemeyecektim ama senden de birşey kaçmıyor ki."

"Kaçmaz tabi. Göster bakalım nasıl çıkmışım?"

Telefondaki çektiği resimleri gösterdiğinde ben bile beğenmiştim. Bazen tek beni, bazen Alp ve beni, genelde de tüm ekibi çekmişti. "Zamanı gelince bu fotoğraflarla seni okulun en popüler öğrencisi yapacağız. Hem başarılı, hem güzel, hem de çok yetenekli..."

"Peki o zaman ne zaman?"

"Ben sana söylerim zamanı gelince. Hadi git şimdi prpvana devam et. Parlayan bir yıldız gibi göz kamaştır kanka. Bu gece senin o yepyeni hayatının başlangıcı. Tadını çıkart."

Bu yeni başlangıcımı en iyi şekilde değerlendirmek için elimden geleni yapacağım!!

🖤

Continue Reading

You'll Also Like

3.9M 239K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
166K 7.5K 23
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
4.8M 228K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
HUN By Şeyma Özcan

General Fiction

321K 14K 30
Kan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yük...