softcore, seungchan ✓

By kenyusiimii

234K 34.9K 20.5K

bunun için fazla genç değil miydik? More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0 ⭑

3.3

5.1K 657 406
By kenyusiimii

"Burası."

Seungmin gözlerini uzun bir zaman önce geldiği eve diktiğinde arkadaşları Chan'ın açtığı kapıdan sırayla içeriye girmeye başlamıştı, o en arkada kalıp gözlerini kapının hemen yanındaki duvara diktiğinde dudaklarında bağımsız bir gülüş oldu aklına gelen anılarla.

Evin önüne geldiklerinde Chan, Seungmin'i indirmiş ve hızlı bir hareketle evin duvarına yaslamıştı.

Seungmin heyecanla ona baktığında parmakları Chan'ın tişörtüne tutundu. Chan ona baktı. "Tavlardım cidden seni."

"Taktın buna..." deyip güldüğü zaman parmakları yavaşça boynuna doğru çıkmıştı. Parmak uçları Chan'ın boynuna değerken Chan tek elini duvara koyarak gözlerine baktı.

İçeri girmek üzere olan Chan durdu ve gözlerini Seungmin'e dikti, bakışları onun baktığı tarafa gittiğinde güldü.

"Bana bu kadar iyi geldiğin için," dedi Chan onun gibi. "İtmene rağmen geldiğin için, dün gece ağlarken gözlerimi sildiğin için, bileğimi öptüğün için, dün gece bileğimi öperken bana iyi ki yaşamışım dedirttiğin için seni seviyorum."

"Yaraları birbirine kapatma zamanı," diyen Seungmin ile Chan dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Tek eli beline sarılıp vücudunu kendine çekerken Seungmin çektiği kollarını tekrardan boynuna doğru sardı, dudaklarını aralayıp öpüşüne karşılık vermeye çalışırken, daha sıkı sarıldı.

"Anılar mı canlandı ne?" diyerek yanına geldiği zaman Seungmin güldü, kafa salladı. "Öyle oldu, bu evin yeri bende cidden ayrı."

Chan'ın uzattığı elini tutup içeri girmiş ardından da evi inceleyen arkadaşlarının yanından geçerek hızlıca camları açmıştı. İçeri yaz havasının girmesini sağlayıp tüm camları açtı.

"Alt kat temiz yine Seungmin temizlediği için ama üst katı temizlememiz lazım," dedi Chan. Minho elini mobilyaya sürtüp toz olan parmağını kaldırdı. "Bence de. Hep beraber girişelim, sekiz kişiyiz bitiririz. Ayrıca eviniz güzelmiş lan."

Chan'ın evini cidden merak ediyorlardı ama ona kötü geldiği için kimse lafını açıp buraya gelmeyi teklif etmemişti, Chan gülerken Seungmin de elektriği ve suyu kontrol ediyordu arka planda.

"Fazlaca oda var, temizledikten sonra yerleşebiliriz. Şimdilik üstlerinizi değiştirin rahat şeyler giyin, yerleşiriz birkaç saate." dedi. "Ben de temizlik malzemeleri alıp gelirim."

O evden çıktığında Seungmin üst kattaki odaları göstermiş, Chan'ın verdiği anahtarla da kilitli olan odaların kapılarını açmıştı. İster istemez yüzü buruştu, gerçekten de üst kattaki odalar yıllardır dokunulmadığı için fenaydı.

O da boş bir odada üstünü değiştirirken hepsi aşağı inmiş, eve bakıyordu. "Chan gelene kadar şu masayı bahçeye mı çıkarsak?" dedi Changbin fikir atarak.

"Olur, toplu otururuz da sandalye eksik."

Seungmin hemen atladı. "Az önce üst kattaki odada gördüm, bana yardıma gelin Felix, Hyunjin. Siz de masayı çıkarabilirsiniz."

"Bizde gelelim," dedi Jeongin, onlar üst kattan sandalyeleri çıkarıp bahçeye indirmiş, Seungmin bulduğu bezlerden birini ıslatıp masayı silmişti. Çok geçmeden de Chan gelirken Minho yanında getirdiği hoparlörüne telefonunu takıp şarkı açtı.

"Şimdi öyleyse üst kattaki odalara iki kişi girsin anca biter," dedi. "Mutfağı Seungmin bildiği için o halleder diye düşünüyorum, uyar mı sana bebeğim?"

Chan'ın direkt hepsinin içinde bebeğim demesi Seungmin'i heyecanlandırırken kafasını salladı. "Yaparım ben."

"Tamamdır, ben banyoları alıyorum. Felix, Minho siz koridorun sağındaki ilk iki odayı alabilirsiniz, Hyunjin Jisung siz de soldaki iki odayı. Changbin ve Jeongin de karşılıklı duran son iki odayı alırlar, başka.. Alt katı da ben hallederim. Tamam yoruldum konuşmaktan."

"Öğretmen olması dışında sorun yok," diyen Minho ile gülüşme yaşanırken herkes dağılmış, evin her bir yanından ses gelirken Chan bunu duyduğu için gülmüştü. Chan arada arkadaşlarından gelen küfürleri duymazdan gelerek bitirdiği banyolar ile beraber ellerini yıkayıp aşağı indi ve kollarını Seungmin'e sardı hızla, boynuna bir öpücük bırakarak geri çekilmiş, Jisung gülerek dahil olmuştu.

"Bölüyorum ama Seungmin tezgahın üstündeki şu açılmamış bezleri atar mısın?"

"Al," deyip gibi rulo paketi ona doğru attı Seungmin, Jisung indiği gibi geri üst kata koşarak çıkmış, Seungmin de Chan'a dönmüştü.

"Bitirdin mi?"

"Bitirdim şimdi burayı toplayacağım."

"Yardım edeyim, mutfağı bitirdim. Sen süpür ben sileyim, nasıl?"

"Uyar bana."

Chan ile ikisi büyük alt katı halletmiş, kenarlara ittikleri eşyaları yerlerine geri koyarken yorulan altı kişi de merdivenlere oturmuş, dinleniyorlardı. Minho üstündeki tişörtü çıkarıp göğsünü silmeye başlayınca hemen arkasında oturan Felix koca gözlerle ona bakmış, Changbin arkadaşına bakmıştı.

"Toplamışsın, en son erimişti."

Minho sırıtarak göz kırptı. "Manita beğensin diye yaptım."

Onların karşılıklı gülmesi ile Felix de kendini tutamadan gülerken Chan arkasını dönüp tişörtünü çıkarmış arkadaşına bakmış "Git üstüne bir şey giy ya!" demişti.

Minho iki basamak üstünde, arkasında olan sevgilisine yaslandı. "Hiç uğraşamam, çok yoruldum."

Felix onun yüzünü tutup severken Chan da kendini elindeki bezi kovaya fırlattı. "Bitti sonunda. Bir şeyler sipariş edeyim yemek için, siz de duş alın."

Öyle de olmuş, herkes sırayla duş alırken sipariş etmekten vazgeçen Chan alışverişe çıkmıştı. Salondaki koltuklardan birinde uzanan Seungmin onu beklerken, hava kararmaya yakın sonunda diğerlerinin duş sırası bittiği için kendisi girmiş, o çıktığında da Chan gelmişti.

"Ne yiyoruz?" dedi kaşlarını çatarak çünkü arkadaşları dışarıya bir şeyler taşıyordu. Chan elindeki sodaları dolaba yerleştirdi. "Et kızartalım dedi Minho, Felix ile ikisi bir şeyler hazırladı şimdi bahçedeler. Beğendim bu çifti, ikisi de yemek yapıyor, tüm yemeklerimizi onlar yapsın."

Tepkisi Seungmin'i güldürdü, Seungmin onu banyoya göndermiş kendisi kalanları yerleştirip bahçeye çıkmıştı. Bir sandalyeye oturup bacaklarını kendine çekerken Changbin ve Minho et kızarıyorlar, diğerleri de masada oturuyordu.

Hyunjin ve Jisung, Hyunjin'in omuzunda yatan Jisung'un telefondan izlettiği şeyi izlerken Seungmin, Felix ve Jeongin'e baktı. "Naber?"

"Yorgun ama iyi ya," dedi Jeongin. Felix kafa salladı. "Aynısından. Avustralya'ya gelmeyeli gerçekten çok uzun zaman oldu, eski evimizi gidip görmek istiyorum bir ara."

"Yarın gidelim," dedi muhabbeti duyan Minho. Anında gözleri parlayan Felix kabul etmiş, gelen "Senden naber?" sorusu ile Seungmin gülümsemişti. "İyi. Tüm her şey geçmiş gibi, okul, sınavlar, yaşadığımız stresli dönemler, her şey geçmiş gibi."

"Geçti," dedi Felix. "Geçmiş gibi değil bebeğim, geçti. O psikolojiden kurulduktan sonra hepimiz nasıl kendimizi düzelttik, canım babam ya, o olmasa ne olurdu?"

"Babam mı?" diyen Minho bir anda şaşkınlıkla onlara dönerken Seungmin ve Hyunjin koca bir kahkaha patlatmış, Jisung da bu muhabbeti bildiği için onlara katılırken "Dilim sürçtü hayatım!" diye bağırdı Felix panikle. "Hocam diyecektim, hocam. Yanlış oldu."

"Bir şey mi oldu Felix?" deyip bahçeye giren Chan ile Felix'in devreler iyice yanarken panikle "Babam!" diye tepki vermiş, Hyunjin artık kendini yere atarak gülerken Felix kendi dudağına vurmuştu. "Ay hocam! Yanlış oldu. Hocam, hocam nasılsınız, eviniz çok güzelmiş bu arada."

Hiçbir şey anlamayan Chan kaşlarını çatıp Seungmin'in arkasına geçtiğinde Seungmin onun elini tutarak başını karnına yasladı. Minho elindeki tabak ile masaya ilerleyip tabağı masaya bırakmış, sevgilisinin burnunu iki parmağı arasına sıkıştırmıştı.

Felix yüzünü buruşturup Minho'nun elini çekmesini bekledi, Minho elini çekince gülmüş, diğerleri de masaya yerleşirken keyifli bir akşam yemeği yemişlerdi.

"Seungmin hariç yatma düzeniniz umurumda değil bu arada," dedi Chan. "Oda var, kim kimle yatarsa yatsın. İsteyen tek yatsın."

"O kadar ilgilisin ki gözlerim yaşarıyor," diyen Changbin ile güldü. Chan boynunu esnetti. "Buradaki çarşaflar çok eski diye yeni sipariş ettim gelmeden önce, banyodaki dolaba koydum. Oradan alırsınız."

"Okay."

İlk gün hepsi yorgun oldukları için erkenden uyurken ertesi sabah kahvaltıdan sonra denize gitmişlerdi. Minho yüzmeyi bilmediği için, Seungmin de istemediği için yüzmüyor ikisi şezlonglarda uzanıyorlardı.

Aniden ona yumruğunu uzatan Minho ile kaşlarını çattı. "Bu neden?" diye sormuş ama yine de yumruğunu onunla tokuşturmuştu. Minho geri uzanırken sırıtarak gözlüklerini yüzüne indirdi. "Güzel toparladığın için."

Beklemediği cümle ile Seungmin güldü, ona baktı. "Felix'i üzme."

"Sana onu asla üzmeyeceğim gibi boş bir söz vermeyeceğim," dedi Minho gözlüklerinin üstünden. "Ama konuşurken ya da hareket ederken iki kere düşünüyorum, bunu bil."

Verdiği yanıt Seungmin'i memnun etti, o da geri şezlonga uzandığı zaman sırıtıyordu ki birkaç dakika sonra yanlarına üç kişi geldi. "Yalnızsanız size katılsak mı?"

Seungmin'in bakışları onlara giderken Minho gözlüğünü gözünden indirip "Değiliz," dedi. "Uzaklaş."

"Hey, hey, kızma adamım. Sadece bir soru sorduk. Koreli misiniz?"

Gözlüğünü saçlarının üstüne takan Minho uzandığı yerden oturur bir pozisyona gelmiş, Seungmin kaşlarını kaldırmıştı.  "Cevabını bildiği sorular sormanız ne kadar mantıklı?"

"Muhabbet başlatmaya çalışıyoruz diyelim."

"Bunlar kim?" Onları ilk fark eden Jeongin oldu, bu sorusu ile hepsi kumsala bakarken Minho'nun ciddi duruşu yüzünden Felix hızla suya atlayarak hızla yüzmeye başlamış, Chan da arkasından giderken Minho gülümsemişti.

"Gerek olmadığını söylemiştik."

"Adamım, bu kadar gergin olman zararlı değil mi?"

Felix sudan çıktı. "Minho?" Hızla yanlarına gelip saçlarını geriye atmış "Siz kimsiniz?" demişti merakla. Seungmin huysuzca mırıldanıp ayağa kalktı, yanlarına doğru Chan ilerleyip "Bir sorun mu vardı?" diyerek gelmiş, çocuklara bakmıştı.

"Yo hayır, sadece arkadaşınız biraz fazla gergin de."

Aralarından birisi onları çekiştirince selam verip uzaklaşmışlar, Chan Seungmin'e dönüp göz kırpmıştı. Seungmin onun yanına oturdu. "Bir şey olmadı ya, gelip takılalım mı gibi bir şey dediler, bahaneleri Minho hyungu sıktı biraz."

"Bakışlarında hayır yok ki amına koyayım," deyip oturdu Minho. "Tamam," dedi Felix. "Sorun yok, beraber suya girelim mi? Çok ilerlemeyiz."

Minho gözlüğünü ve tişörtünü çıkarıp ilerlemeye başladığında, Seungmin gülerek Chan'a döndü. "Sende de ne deniz aşkı varmış. Uğramadın yanıma saatlerdir."

"Oldu mu o kadar ya?"

"Oldu ya," dedi Chan'ın saçlarından damlayan suları yüzünden silerken. Chan aniden onu avuç içinden öpünce gülmüş, kolunu boynuna sarmıştı. Geriye doğru kendini attığı zaman Chan da üstüne doğru uzanmış, Seungmin onun boynuna dudaklarını bastırmıştı.

"Buruştunuz hepiniz."

"Sen de buruş biraz," dedi Chan geri kalmadan. Doğrulup Seungmin'i de doğrultunca Seungmin bir denize bakmış ardından da başını sallayıp tişörtünü çıkarmıştı. "Su nasıl?"

"Soğuk."

"O zaman bana müsaade."

Chan kahkaha attı. "Şaka yaptım, şaka. Sıcak. Gel hadi."

Elinden tuttuğu Seungmin'i denize getirmiş, birkaç adım atan Seungmin buz gibi suyla yerinde zıplamıştı. "Ya Chan hani sıcaktı ya! Gidiyorum ben, buz gibi duramam asla."

Chan hızla eğilip onu dizilerinden kavrayarak Seungmin hızla omuzlarına tutunmuş "Chan!" demişti. "Chan bak yemin ederim konuşmam seninle, buz gibi Chan sakın."

"Alışıyorsun girince," dedi Chan gülerek. "Sıcak sıcak."

"Chan," dedi Seungmin sonra omuzuna yapıştırdı. "Hocam."

Fakat umduğu gibi olmamış, Chan onu bırakmak yerine bir anda suya fırlatmıştı. Çığlığı suya karışırken Felix ve Jisung kahkaha atmış, Seungmin sudan çıkarak saçlarını geriye atmıştı hızla. Yüzeyde olmayan Chan ile kaşlarını çattı.

"Nerede o?"

"Ben görmedim," dedi Jeongin gülerek, ağzına fermuar çektiği zaman Seungmin gözlerini suda gezdirmiş ama Chan'ı göremeyince biraz daha derine yürümeye başlamıştı.

"Yakaladım seni!" deyip gördüğü karaltı ile suya atlayamadan onu bacaklarından tutan Chan suyun içine çekti, Seungmin hızla omuzlarına tutunup gözlerini açmış ve omuzlarına patlatmıştı bir tane.

Chan çocuk gibi onunla eğleniyordu.

Kaşları ile ileriyi işaret edince Seungmin reddetmedi, Chan'ın onu bırakması ile ikisi de hızla suyun altında yüzmeye başlamışlar, epeyce giderken dubanın oraya saniyelik farkla Seungmin varmıştı. Chan da elini koyduğu gibi doğrulduğunda "Soğuk mu?" dedi bilerek sevgilisine doğru.

Çoktan ısınmıştı Seungmin, cevap vermediğinde Chan ona gülmüş Seungmin "Jisung!" diye bağırmıştı aniden. "Orada dur!"

Chan ona baktı. "Yarış mı yapıyoruz?"

"Kazanan diğerine istediği bir şeyi alsın, ne dersin?"

Serçe parmağını uzatan Seungmin ile parmağını parmağına geçirdi. "Olur."

İkisi bileklerini birbirlerine değdirip sırıtmışlar, üç deyip uyarıyı veren Hyunjin ile suya atlamışlardı. İkisi de olabildikleri kadar hızlı yüzerken Seungmin kazanacağını sanıyordu, ta ki ona açık ara fark atıp çoktan Jisung'un eline vuran Chan'ı görünceye kadar.

"Az önce ben varmıştım ama!" dedi hayretle. Changbin sırıtarak yanlarına geldi. "Az önce bayağı uzun zamandır suyun altındaydı, ondandır, haberin yok mu Chan'ın profesyonel yüzücü olduğundan?"

Bu cümleyi duyan Chan kahkaha attığında kendi kendini kaybedeceği bir iddiaya sürükleyen Seungmin şokla başını iki yana sallamış, hayretle sevgilisine bakmıştı. Chan onu bellinden tutup daha uzağa sürükledi.

"Ne alıyorsun bana?"

"Ne istersen," dedi reddetmeden. Alnına düşen saçlarını geriye atıp ekledi. "Ama buradaki son geceyi tekrarlarsak belki ayrı bir şey de alabilirim."

Chan gülümsedi. "Ben kabul ettim bile."

***

Bir önceki bölümde chanın ekran kilidini merak edenler vardı, bir okuyucum pozun direkt aynısını bulmuş bakınnnnn 🥺🥺❣️❣️🧚🏻‍♂️🧚🏻‍♂️🧚🏻‍♂️

Continue Reading

You'll Also Like

311K 31.1K 40
[tamamlandı] Hyunjin, sürekli kaldığı dersten geçebilmek için 2 haftalığına öğretmeninin çocuğuna bakmayı kabul eder. -minsung, changlix, chanmin. ...
395K 36.2K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
34.4K 3.7K 21
seungmin'in aşığı kim [yan shipler ağırlıklı değil]
577K 65.6K 45
jeongin, sınıfın inek öğrencisi hyunjin'i bir gece kulübünün partisinde görür