NÖROSA

Από cerennmelek

820K 77.3K 83.5K

Bilinmezliklerle dolu bu girdabın içinde neler bulacağımı bilmiyordum. Tek bir hedefim vardı, o da sevgilimi... Περισσότερα

NÖROSA
1.Bölüm: İKİNCİ ŞANS
2.Bölüm: HAYALLER DİYARI
3.Bölüm:BAŞROL
4.Bölüm: HAYAL HIRSIZI
5.BÖLÜM: ÖLDÜRÜCÜ VE YAŞAM VERİCİ
6.Bölüm: SİLAH
7.Bölüm: ÇAKMA KRAL
8.Bölüm: KAYBEDİŞ
9.Bölüm: İLAÇ MI ZEHİR Mİ?
11.Bölüm: GÖRÜNMEZ TEHLİKE
12.Bölüm: OYUN KURUCU
13.Bölüm: DÜŞ KIRIKLIĞI
14.Bölüm: BEKLENMEDİK İHANET
15.Bölüm: HİNT KUMAŞI
16.Bölüm: SIRLAR
17.Bölüm: GERÇEKLER
18.Bölüm: ACI YALAN
19.Bölüm: HİPNOZ ETKİSİ
20.Bölüm: BİR HAYALİN KORKUSU
21.Bölüm: BAŞARILI BİR DENEY BAŞARISIZ BİR AŞK
22.Bölüm: KAYBEDİŞLER SİLSİLESİ
23.Bölüm: TUZAK
DUYURU

10.Bölüm: SUÇ ORTAĞI

25.3K 2.8K 2.6K
Από cerennmelek

Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın melodilerim. 🎼

Scars - Boy Epic

Wicked  - Boy Epic

10.Bölüm: SUÇ ORTAĞI

Annem beni sevgiyle büyütmüştü, annem beni pamuklara sarmış ve hep el üstünde tutmuştu. Babam doğası gereği hep sert bir adam olsa da annemin yumuşak kalbi onu da yumuşatmaya çalışıyordu. Görünen o ki sadece çalışmakla kalmış ve bir süre sonra da pes etmişti.

Babam hiçbir zaman ince ruhlu bir adam olmamıştı. Annemi hep sevmişti, bana kalırsa hala da aşıktı ama ona bunu hiçbir zaman gösterememişti.

Annem buna uzun bir zaman dayanabilmişti ama bir gün karşısında ona sevgi gösteren birini gördüğünde ondan vazgeçmişti. O sadece babamdan değil, çocuklarından da vazgeçmişti.

Bizi sevdiğini biliyordum ama sanırım bu adamı sevdiği kadar sevememişti. Ama asıl sorun annemin zengin bir adama âşık olup bizi terk etmesi değildi. Asıl sorun dünyanın başka bir ucunda, okyanusun ortasındaki bir ekranda annemi görüyor olmamdı.

Sessiz kaldım, hiçbir şey söylemedim. Zaten hepsi üstüme saldıracak bir sebep arıyorken Ozan'ın deneyini tehlikeye atamazdım ama Ejder'e bir şekilde söylemem gerekiyordu. İleride ortaya çıkarsa daha büyük bir sorun yaşayabilirdim.

"Eyüp Maran'a bak sen," dedi Uzay annemi gereğinden fazla süzerken.

"Konumuz bu mu şu an Uzay?" dedi Maya.

"Harbiden güzel kadın," dedi Enes de elleri ceplerinde kafasını ağır ağır sallarken.

"Ne yapacağız?" dedi Kutay, Ejder'e bakarken.

"Ona kiminle uğraştığını göstermem gerek. Siz bana Maran hakkında daha çok bilgi toplayın, ben biraz düşüneceğim. Yaptığı projelerden, son zamanlarda çalıştığı en küçük isme kadar tüm bilgileri toplayın bana. Akşama bende toplanıyoruz, her şeyi benim eve taşıyoruz." dedi ve üzerindeki önlüğü fırlatırcasına çıkardı üstünden.

Ben de önlüğü çıkardığımda çoktan yanıma gelmişti. Önlükleri bu sefer dolabına yerleştirmedi, fırlatırcasına askının üstüne attı. Ve birden bileğimi tutup çekiştirmeye başladığında bir kez olsun yüzüme bakmamıştı.

"Benim sevgilimi bu şekilde tutup götürmen doğru mu?" diye bağırmıştı arkamızdan Uzay ama Ejder dönüp ona da bakmamıştı.

Asansöre binip kapının kapandığı an beni çok sert olmayacak şekilde kendi bedeniyle birlikte arkadaki aynaya itti. Yüzünü yüzüme eğerken hem öfkeli hem gergindi.

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" dedi vücudu vücuduma yaslıyken.

Nefesi dudaklarıma çarpıyordu, göğsü göğsüme yaslıydı.

"Beni sürekli bir yerlere itip çekiştirmekten ve kendini bana böyle bastırmaktan vazgeçmen gerek. Bunun ilerisi artık tacize kayıyor." dediğimde hala uzaklaşmamıştı.

"Seni taciz etmediğimi biliyorsun." dedi eli saçıma giderken. Çünkü hareketleri sinirimi bozsa da beni rahatsız etmiyordu.

Yüzüme düşen bir tutam saçımı elinin tersiyle kulağımın arkasına itti.

"Konuyu değiştirmeye çalışma Melodi." dedi dudakları çeneme değerken.

Bu dokunuş tüm vücudumu ürpertirken nefes almakta zorlandım. Vücudum aniden sıcaklarken ne olduğunu anlayamıyordum.

"Konu neydi?" dedim masum şekilde gözlerimi kırpıştırarak.

Alt dudağını dişlerken kafasını yana çevirdi, "Sikeyim," dedi sadece. Onu çenesinden tutup kendime çevirdim.

"Ciddiyim, şunu yapmayı kes!" Sözlerimle vücudunu vücuduma yaslamaktan vazgeçti ama ben hala yüzünü bırakmamıştım.

"Neden rengin attı orada?" dedi ama dudakları büzüştüğü için tam olarak ne dediği anlaşılmamıştı.

"Ne?" dedim elimi yüzünden çekerken.

"O kadın kim? Ne gibi bir bağınız var?"

"Bunu neden düşündüğünü anlamıyorum." dedim gözlerimi irileştirerek.

Bir süre sadece yüzüme baktı ardından da nefesini vererek biraz daha uzaklaştı. Eli çenesine gidip kirli sakallarını okşadığında yine küfür etmişti. "Sikeyim," dedi yine. "Çok iyi bir yalancısın, az kalsın kanıyordum."

"Peki," dedim pes ederek. "Sen zaten üstüme çullanmasaydın eve geçince anlatacaktım." dedim onun aksine sakince.

Bu sırada asansörün kapısı açılmıştı ve dışarıda Sarp vardı. Bizi gördüğünde gözlerini ikimiz üstünde gezdirdi.

"Selam," dedi bana göz kırparak. Ejder ona cevap vermedi, sadece ters ters bakmakla yetindi. Biz indik ama o da binmek için bir adım atmadı, biz yürürken arkamızdan bağırıyordu.

"Uzay baya geniş bir herifmiş." Ejder onu takmadı, aksine elini belime atarak benimle yürümeye devam etti.

"Neden böyle söyledi ki puşt?" dedi Ejder hem hızlı hızlı yürüyüp hem de söylenirken.

Tişörtü biraz buruşmuş duruyordu ama bence sebebi bu da değildi.

"Bana çok tutku dolu bakıyorsun." dedim omuz silkerek.

"Hayır," dedi direkt kaşları çatılırken.

"Evet, bana çok fena bakıyorsun dostum." dediğimde bu kadar gergin olmasa kesinlikle gülerdi.

En sonunda tesisten çıktığımızda temiz havayı derince soludum.

"Nasıl fena bakıyormuşum?" dedi golf arabasına binerken. Ben de hemen yanına yerleştim. "Bana tasvir edebilir misin?" dediğinde kafamı iki yana sallayarak cıkladım.

"Sevgilim var benim, seninle dirty talk yapamam." Sözlerimle biraz daha şaşırdı.

"Konuyu değiştirmek için yaptıkların beni mahvetti." derken artık o kadar da sinirli durmuyordu.

"Mahv mı etti?" dedim başımı omzuma doğru eğip ona bakarak. Bu hareketim vücudumuzu yakınlaştırırken iç çekti.

"Sikeyim," dedi tekrar gözlerimden gözlerini ayırmadan.

"Kimi?" dediğimde zaten daha yeni hareket ettirmeye başladığı aracı sertçe durdurdu.

"Şu an konuyu mu değiştirmek için benimle gerçekten dirty talk mı yapıyorsun yoksa bugün ilaçlarını almadığın için içindeki azgın çılgın kadın mı ortaya çıktı asla emin olamıyorum." Hem çok hızlı hem de içten konuşmuştu.

Boğazımı temizleyerek dikleştim. "Seninle hiçbir kirli konuşma yapmam ben. Ayrıca azgınlığım seni ilgilendirmez, o sadece sevgilimin bileceği şey."

"Sikeyim Melodi!" dedi bu sefer bağırarak. "Kapat şu konuyu, lütfen." derken neredeyse yalvaracaktı.

Omuz silkerek önüme dönüğümde bir süre beni izlediği aracı çalıştırmadı.

"O kadına neden benziyorsun?"

"İnsan insana benzer dostum." dedim etrafı izlerken ve son kelimeyi sırf onu sinir etmek için söylerken.

"Bana dostum deme," derken önceki çapkın ve eğlenceli halleri tamamen yok olmuş gibiydi. İşte böyle insanlarla anladıkları dilden konuşmak gerekiyordu.

"Eve geçince anlatırım, aman be ne kastın." Her kelimemle daha da şoka giriyordu.

"Sen benim bu adaya getirdiğim kadın olamazsın." dediğinde yine bir şey söyleyecektim ki dudaklarımı birbirine bastırarak kendimi tuttum. Sonuçta hala Ozan'ın kurtulması onun elindeki bir şeydi.

"Beni nasıl bu kadar çıldırtabilirsin aklım almıyor, ben normalde insanları çok takmam." dedi yine kendi kaşınarak.

"Çünkü benimle daha tanışmamıştın."

"Şaka gibisin." dedi yolu izlerken. Evet bugün kesinlikle rolleri değiştirmiştik ve emin olduğum bir şey vardı ki bu rol çok eğlenceliydi. Hiçbir tasan olmadan sürekli karşıdaki kişiyi çıldırtmak...

Bir golf arabasıyla ne kadar hız yapılabilecekse o kadar hız yaptı eve gelene kadar ve büyük ihtimalle biraz daha sözlerimle çıldırmamak için yol boyunca hiçbir şey söylemedi.

En sonunda eve geldiğimizde salona geçip bir sigara yaktı. Eğer evin içinde sigara yaktıysa hemen havalandırmayı açıyordu tabletinden bazen de Bika'ya söylüyordu ama şu an o kadar gergindi ki bence Bika'yla bile konuşmak istemiyordu. Açtığı havalandırma o kadar güçlüydü ki hem hiç kendini hissettirmiyor hem de evin içine duman yayılmasına izin vermiyordu.

"Beni çıldırtma seansların bittiyse artık düzgün şekilde konuşabilir miyiz?" dediğinde başımı olumluca salladım ve karşısına geçip oturdum.

"Kendini yırtmana gerek yoktu, anlatacaktım zaten." dedim yanımdaki yastığı kucağıma alırken.

"Beni çıldırtıyorsun ve bundan zevk alıyorsun." derken hayret içindeydi ama bu kadar hayrete düşmesine gerek yoktu bence kendisi de öyleydi.

"O kadın benim annem." dediğimde durdu. Bugün daha fazla şaşıramaz derken daha fazla şaşırdığını görüyordum.

"Annen mi? Annen benim en büyük düşmanımla mı birlikte?"

"Öyle gözüküyor."

"Annenle baban ayrı mı?"

"E yani bir zahmet, biz Konya ovası kadar geniş değiliz. Benim babam general bir bakışıyla bir ordu devirir ayrıca çok da kıskançtır." dediğimde başını ağır ağır sallamıştı.

"Ne zamandır ayrılar?"

"Dört yılı geçti," dedim aniden kısılan sesimle.

"Anneni hiç görmedin mi bu süreçte?" derken ağzımı arıyordu ama zaten ona bildiğim her şeyi anlatacaktım.

"Birkaç kere yanıma geldi, onu görmek istemedim. Sık sık arardı aslında ama ben hiç yanıt vermeyince aramayı da kesti."

"O zaman sıkıntılı bir ayrılıktı?"

"Evet, bizi terk etti. Sürekli babamla tartışılardı ve bir sabah uyandığımızda," devam edemedim.

"Peki annenin en büyük düşmanımla olması bir tesadüf mü sence?"

"Bak beni neyle suçluyorsun farkındayım, zerre güvenmediğinin de farkındayım ama hiçbir şeye inanmasan bile Ozan'a olan sevgime inan. Onun hayatını tehdit edecek hiçbir şey yapmam. İstersen ben buraya geldikten sonraki telefon kayıtlarıma da bakabilirsin ama lütfen Ozan'a yapılacak şeyi durdurma." dediğimde aramızda uzun bir sessizlik oluştu.

"Sana inanıyorum ama tüm oklar bir şekilde sana dönüyor Melodi." dedi yerinden kalkıp sigarasını söndürürken.

Bakışlarım onu takip ederken yanıma oturdu. Çıplak kolu koluma yaslanırken bir bacağımı koltuğun üstüne aldım ve tamamen ona döndüm.

"O adam da teknolojiyle uğraşıyor ve en büyük hobisi rakiplerinin projelerini çalmak, onlara çomak sokmaktır. Bir şekilde öğrenmiş burada ne halt yediğimizi."

"Ben söylemedim," dedim başımı omzuma doğru eğerken. İster istemez yüzlerimiz yakınlaşmıştı.

Gözleri gözlerimde oyalanırken derin bir nefes aldı. "Cihazı düzeltmemiz biraz zaman alacak gibi ve bundan önce o herifin icabına bakmam gerek."

"İcabına mı bakacaksın? Sen organ mafyası mısın?"

"Hay senin organ mafyana! Diye diye organ mafyası yapacaksın beni." dediğinde yüzünde yarım ağız bir sırıtış oluşmuştu.

Elimi yanağına götürüp yavaşça okşadığımda nefesini tuttu. "Farkında mısın? Bana inandın." dedim gülüşümü bastırmaya çalışarak.

Bakışları gülüşümde gezinirken sertçe yutkundu. "Farkında mısın? Yanağımı okşuyorsun?" dediğinde elimi çekmedim, kirli sakallarını hafif hafif okşamaya devam ettim.

Kısa bir an gözlerini yumduğunda alt dudağını sabırla ısırdı. Onu rahatsız etmemek için elimi çektiğim an gözlerini yine açtı.

"Cihazı tamir etmeniz ne kadar sürer? Ozan'a ne zaman sıra gelir?" dedim merakla tamamen ona doğru dönerken.

"Bana motivasyon için bir öpücük verirsen bir gün." dedi alayla parlayan gözleriyle.

Güldüm ama beklemediği bir şey yaparak yüzümü yüzüne yakınlaştırdım. Bakışlarımı bilerek dudağına çevirdiğimde nefes alışverişleri hızlanmıştı.

Ona biraz daha yakınlaştım ama bunu yaparken koltuğun kenarını tutmam gerekti düşmemem için.

Dudaklarına doğru fısıldadığımda neredeyse konuşurken dudaklarım dudaklarına çarpacaktı. "Hadi lan oradan." Bozulmadı, güldü ve ben geri çekileceğim an elini hızla belime atarak beni durdurdu.

Geniş eli belimin tamamını kaplarken bedenimi kendi bedenine çekmişti ve dizlerim üzerinde olduğum için neredeyse üstüne çıkmış gibi durdum.

"Seni asla öpmem," dediğimde eli yanağımı buldu.

"Beni öpeceksin, beni öpmek için kıvranacaksın." dediğinde güldüm, başımı arkaya atarak güldüm hem de.

Ancak yüzümdeki eli hala düşmezken, aksine yumuşacık eliyle yüzümü okşamaya devam ediyordu.

"Sanırım sevgilin bir süredir kapsama alanı dışı olduğun için bazı tutkuların senin kafanı bulandırıyor. O tutkuları üstümde istediğin gibi kullanabilirsin." derken fazlasıyla ciddiydi.

"Sikeyim, artık komik değil." dedim ve ondan hızla uzaklaştım. "Böyle boş boş şeyler konuşma, aynı evde yaşıyoruz."

"O zaman bana o kadar yakınlaşıp bir de beni çıldırtacak bel altı imalar yapma." dedi o da aynı ciddiyetle.

"Gerçekten aramızda bir şeyler olabileceğini düşüneceğini düşünememiştim." dedim yine arkama yaslanırken.

"Allah Allah! Nedenmiş? Sağlıklı bir erkeğim ben ve sen de evimde sürekli gezinen ateşli bir hatunsun." dediğinde sıcakladığımı hissettim.

"Evinde gezmem seni tahrik mi ediyor?"

"Böyle bir şey söylemedim." dedi aniden o da ciddileşirken.

"Evet, söyledin." dedim başımı olumluca sallarken.

"Hayır, söylemedim." dedi o da başını iki yana sallarken.

"Evet söyledin,"

"Hayır söylemedim."

"Evet söyledin."

"Hayır, söyledim." dedi birden ve kelime oyunuma düşmesi beni eğlendirirken yerimden kalktım kahkahalarım arasında. "Sikeyim ya,"

Ben ayakta durmuş gülerken o da arkasına yaslanmış beni izliyordu. "Melodi, hadi güzelim bana ilaçlarını getir."

"Neden?" dedim birden gülmem kesilirken.

"O ilacı alan kişiyle şu an karşımda duran kişi aynı değil. Sana ilaçlarını bırak demiyorum ama ilaçlara bu şekilde takıntılı olmak normal değil."

"Seni ilgilendirmez." dediğimde sessiz kaldı. "Ayrıca ilaçlar karakterimi değiştirmiyor, sadece sana alışıyorum ve arkadaşım olarak görmeye başladım." dedim ve daha fazla bir şey söylemesini beklemeden salondan çıktım.

Ancak birkaç adım atmıştım ki durup salona geri döndüm. "Bu arada yeni hatırlıyorum ben dün gece odamdan çıkarken kapımı kilitlemiştim ama sabah sen direkt odaya girebildin." dediğimde Ejder bir süre düşünceli şekilde yüzüme baktı.

"Belki gece odandan çıkmışsındır?"

"Hayır, direkt uyudum." dediğimde yutkundu.

"Emin misin?" derken yüzüme bir şeyleri anlamaya çalışıyormuş gibi bakıyordu.

"Eminim."

"Endişelenme, biliyorsun evim fazla teknolojik belki kafası karışmıştır." dedi geçiştirircesine.

Onu daha fazla zorlamadım ve odama geçtim. Direkt olarak ilaçlarımı aldım, tüm gün çarpıntım vardı ve sadece bu ilaç bana iyi geliyordu.

Bir süre hattı kapalı telefonumda gezinip ardından sıkılarak gözlerimi yumdum.

Bir sesle gözlerimi açtığımda bir süre uyuyup uyuyamadığımı anlayamadım. Ancak bakışlarım kararan havaya kaydığında uyuduğumu anladım. Gözlerimi ovuşturarak saate baktım, neyse ki sadece birkaç saat olmuştu.

Kapı tıklatıldığında esnedim ve vücudumu da esnettim. "Gel," desem de yataktan kalkmak için hareket etmedim.

Hala yüzüstü yatakta yatıyordum, gelen kişiye bakmak için başımı kapıya doğru çevirdim. Ejder gelmişti.

Üstü çıplaktı, omzuna sadece bir havlu asmıştı ve seksi bir biscolata erkeği gibi duruyordu.

"Yemek hazır," dedi beni süzerken.

Bakışları dar elbisemin yukarı topladığı ve açıkta bıraktığı bacaklarıma gittiğinde hızla geri yüzüme baktı. Kalçalarıma bakmamak için verdiği çaba takdire değerdi çünkü cidden yuvarlak ve şekilli kalçalarım vardı.

"Sen yine uyudun mu?" dedi bir elini beline koyarken.

Uykulu şekilde başımı olumluca salladım. "Bu kadar uyuyan insanlara gıcık oluyorum."

"Hiç kalkasım yok," dedim yastığıma biraz daha sarılarak.

"Bu güzelliği şu yatakta sürekli uyuyarak harcaman çok yazık." derken dalga geçiyor mu diye yüzüne baktım ama hayır dalga geçmiyordu.

Bu sırada arkadan bir ses daha geldi. "Ya benim sevgilim nerede?" Bu Uzay'ın sesiydi.

"Buradayım!" diye bağırdım. Ejder hala eli belinde duruyorken kafasını koridora çevirdi.

O sırada bakışlarım baklavalarında gezindi, evet bir sürü baklavası vardı. Teni hafif bronz, biçimli ve fazlasıyla kaslıydı. Adonisleri de sıkı ve sert duruyordu çünkü gri eşofmanı tam belinde durmuyordu. Bir de sırtından beline doğru uzanan dövmeleri vardı. Dövmeleri çok olduğu için tam olarak ne olduklarını çözemiyordum.

Sikeyim.

Hızla bakışlarımı yukarı kaldırdığımda Ejder sırıtarak bana bakıyordu. İki kere sikeyim.

Tam imalı bir laf etmek için dudaklarını aralamıştı ki Uzay içeri daldı. "Sevgilim nerelerdeydin sevgilim! Açaydım kollarımı gitme diyeydim." derken fazlasıyla eğleniyordu.

Gülerek yatağımda doğruldum. "Ejder bana yürüdü." dediğimde başını hızla Ejder'e çevirdi. "Çok güzelmişim, harika bir vücudum ve yüzüm varmış ve bunları yatakta yatarak harcamamalıymışım. Bana sapık sapık şeyler söyledi."

"Sen yengene mi yürüdün?" dedi Uzay hızla Ejder'in üstüne atılırken.

Onlar boğuşmaya başlarken ben de kapının eşiğinde birbirleriyle uğraşan iki iri adamı izledim.

En sonunda birbirlerinden ayrıldıklarında ikisi de hala enerjikti. "Elimde kalacaksın en sonunda." dedi Ejder.

"Sevgilime yürüyemezsin."

"Melodi senin sevgilin değil lan çıldırtma beni." dedi Ejder sinirle yanımızdan uzaklaşırken.

Uzay bir süre onun arkasından baktı. "Ruh hastası," Bana döndüğünde gülümsedi ve yatağa attı kendini.

"Sevgilim, beni özledin mi?" dedi eli çenesine giderken.

"Biz gerçek sevgili değiliz Uzay."

"Bozmasan olmuyor değil mi?" dedi sanki kendi yatağına yatıyormuş gibi rahatça uzanarak. "Yani kırk yılın başında sevgilim olmuş şurada. Yalnız asansörde yaptığımız oyundan sonra bayağı dedikodu çıkarmışlar. Uzay'ın gizemli sevgilisi diyorlar senin için."

Tam konuşacaktım ki açık kapıdan bir davetsiz misafir daha girdi. Enes de sanki sürekli girdiği bir odaya giriyormuş gibi rahat şekilde içeri daldı ve bizim yatakta sohbet ettiğimizi görünce birkaç adım geriledi. Ardından koşarak ve aynı zamanda anlayamadığım şeyler bağırarak aramıza atladı.

Yatak dalgalanırken Enes aramıza uzandı. "Ejder ne yordu bizi ya, sabahtan beri şu Eyüp müdür nedir onun hayatını araştırıyoruz. Hayır adamın adı da çok imanlı, dedim ne çıkacak acaba. Adamın hayatı da imanlı, sürekli yardım yapan bağışta bulunan bir herif." Hızlı hızlı konuşurken durdu ve nefesini verdi, bizi inceledi.

"Siz neden aynı yatakta yatıyordunuz?" dedi gözleri parlarken.

"Sen sor diye," dedi Uzay bir yastık kapıp Enes'in yüzüne götürmeye çalışırken.

"Siz iyi alıştınız he bu sevgili işlerine, beni de aranıza alsanıza. Millete grup takılıyoruz diyelim herkesin aklını alalım." derken Enes fazla heyecanlı gözüküyordu.

"Siktir lan," dedi Uzay elindeki yastıkla Enes'i boğmaya çalışırken.

Sonunda Enes'in cidden nefessiz kaldığını düşünerek Uzay'ın elini ittirdim.

"Kahramanım!" diye boynuma sarıldı Enes.

"Manyaksınız siz, bu adada bir tane aklı başında insan yok." dedim söylenerek.

Enes sonunda kollarını üstümden çekebildiğinde nefes nefese arkasına yaslandı. O diğerleri kadar kaslı değildi, çok spor yapmadığı aşikardı.

Burada fazlasıyla boş vaktim vardı aslında spor yapabilirdim ama tüm spor salonuna yazılışlarım beni bir haftadan ileri götürememişti bu zamana kadar.

"Ejder ne yaptı yemekte?" dedi Enes karnını ovuşturarak.

"Sanki kendi yapıyor, makine yapıyor." dedim omzunda havluyla gezip hem de çıplak şekilde şov yapmasına atıfta bulunarak.

"O makineyi o yaptı ama," dedi Uzay hemen onu savunmaya geçerek.

"Aman hemen de savun sevdiceğini." dedi Enes, Uzay yine onun üstüne atılırken ikisinin yanında ezilmemek için onlardan uzağa kaydım gülerken.

Bu sırada açık kapıda yine Ejder belirmişti. Üstüne tişört giyinmişti, çatık kaşları üzerimizde gezinirken gergin gözüküyordu.

"Kalkın lan kızın yatağından!" Yüksek ve otoriter sesiyle Enes'le Uzay birbirlerinden ayrıldılar.

"Biz üçlü çok eğleniyoruz." dedi Enes yatakta yayılarak.

"Senin o çenenin bağını sikerim! Düzgün konuş, kalkın lan!" Bu sefer kükreyişiyle ikisi de yataktan kalktılar.

"Aa çello!" dedi Enes odanın köşesindeki çelloma yürürken.

Yanına kadar gittiğinde tam eline alacıktı ki buna dayanamadım. "Dokunma ona lütfen." dediğimde hızla elini geri çekti.

"Çıkın şu odadan." dedi Ejder yine.

Uzay da Enes de söylenerek odayı terk ederlerken ben de ayağı kalktım. Krem rengindeki dar elbisemin yukarı toplanan eteğini aşağı çekiştirdim.

"Ben rahatsız olduğum şeyleri söylemekte ustayımdır, merak etme." dedim yanına ulaştığımda.

"Doğru, bir tek benden rahatsız oluyorsun değil mi canım arkadaşım?" Ona arkadaş dememe gönderme yapıyordu.

"Evet, tabii."

"Yine gözlerin süzülmüş." dedi yüzüme daha yakından bakarken.

"O nasıl oluyor?"

"Bayık bayık bakıyorsun bana." dediğinde esnememek için kendimi tuttum. "Hadi acıkmışsındır." dediğinde onunla birlikte odamdan çıktım.

Koridorda yürürken ikimiz de bir şey söylemedik. Hava serinlediği için masayı dışarı değil, mutfaktaki yemek masasına kurmuştu Lena. Evet bu evdeki teknolojiye çabuk alışmıştım.

Maya da buradaydı ama neyse ki onun dışında diğerleri yoktu. Enes ve Uzay hemen masaya geçerken ben de kendime su doldurmak için bardaklara bakındım.

Üst dolabı açtığımda ön tarafta bardak kalmamıştı, arkadakilere yetişmek için elimi uzatmıştım ki yine yetişemedim. Bozuntuya vermeyerek biraz daha uğraşacaktım ki sırtımda sıcak bir bedenin yakınlığını hissettim.

Omzumun üstünden arkama baktığımda Ejder tam arkamdaydı ve bana bardak alıyordu ama bunu bu kadar baştan çıkarıcı şekilde yapmasına gerek yoktu.

Parmak uçlarımda durduğum için kendimi bıraktığım an dengemi kaybettim ve bedenim tamamen bedenine yaslandı.

Beni tutmak için elini yine belime koyduğunda başını da bana eğmişti. Bugün fazla gereksiz yakınlaşıyorduk.

"Bardağı almayacak mısın?" dedi kısık sesle, o sırada bardağı bana uzattığını yeni fark edebilmiştim.

"Orada neler oluyor öyle?" diye bağırdı Uzay. "Yengenden uzaklaşır mısın?"

"Ejder de bize diyor kendisi ayırmıyor kızın kıçından amına koyayım." Enes fısıldamıştı ama herkes duymuştu bunu.

"Düzgün konuş yavşak." dedi Ejder ama hala benden uzaklaşmamıştı.

En sonunda elindeki bardağı alıp ondan uzaklaştım. Kendime sürahiden su doldururken Ejder az önce belimde olan elini tezgâha yaslamış ve bir şeyler düşünüyordu.

"Bu su neden bu kadar lezzetli?" dedim merakla. Normalde de çok su tüketirdim ama bu adaya geldiğimden beri daha da çok içiyordum.

"Suyun lezzeti mi olur?" dedi Enes.

"Olur tabii," dedim hemen.

"Çünkü bu adanın doğal kaynakları çok değerli, ayrıca harika bir arıtma sistemimiz var." dedi Ejder tezgâhtan uzaklaşabildiğinde yine kendini överek.

Suyumu içtikten sonra ben de masaya geçtim. Masa donatılmıştı, bir sürü çeşit yemek vardı ve bunları bir makinanın hazırladığını bilmek tuhaftı.

Ejder de yanıma oturduğunda yemeğe başlamıştık. "Dediklerimi yaptınız mı?" dedi Ejder arkasına yaslanırken.

"Evet harfi harfine." dedi Maya itaatkâr şekilde başını sallarken. "Yemekten sonra detaylıca konuşalım."

"Cihazı da buradaki laboratuvara taşıdık." dedi Uzay ve birden durakladı. "Deneğe neden çift kişilik yatak yaptırdığını sorabilir miyim acaba?" dedi merakla.

"Soramazsın." dedi Ejder de gıcık bir şekilde. Ona yandan baktığımda bana göz kırptı sadece.

Bu sefer göz kırpışı beni gıcık etmezken ona gülümsedim. Önüme dönüp yemeğime devam ettiğimde bakışlarını hala üstümde hissediyordum.

Enes ağzını büzüp Ejder'in taklidini yaparken Maya ve Uzay kahkahalara boğulmuşlardı.

Sabah bir sandviçi bile iştahla yerken şimdi bu kadar çeşit yemeği yiyemiyordum, hiç iştahım yoktu.

Ejder bana doğru eğildi. "Ayva göbeğin var dedim diye diyete mi başladın?" derken bana takıldığını biliyordum.

"Ayva göbeğimin ilgi gördüğünü söyledim sana, üstelik spor yapmadan şekilli bir vücuda sahip olacak kadar şanslıysam ayva göbeğimde oluversin canım."

"Benimle spor yapabilirsin, çok hantalsın belki vücudun biraz esner."

"Vücudum yeterince esnek." dediğimde ağzına götürmek için havaya kaldırdığı çatalı havada kalmıştı.

"Öyle mi? Kesinlikle göstermelisin, ben daha iyi karar veririm esnek olup olmadığına." derken vücudumu sıcakladığını hissettim. Bu adamın hiç dilinin ayarı yoktu. Tamam çoğu zaman benim de yoktu ama karşıdaki kişide yapınca iş ciddiye biniyordu ve hoş olmuyordu.

"Utandın!" dedi hayretle ve büyük bir keyifle.

"Hayır utanmadım." dedim ve onu süzdüm. "Asıl sen utanmışsın, kulakların kızardı!"

"Utandığımdan değil o." dedi rahatça.

Önüme dönerken artık nefes almakta zorlanıyordum. Biraz daha imalı konuşursak artık rahatsız hissetmeye başlayacaktım.

Ozan orada bilinçsizce yatıyorken benim başka bir adamla bu şekilde konuşmam beni rahatsız etti ve zaten olmayan iştahım tamamen uçtu.

Diğerleri yemek yerken ben de tabağıma aldığım salatayı bitirmeye çalıştım.

"Herkes bugün bizim dedikodumuzu yapmış, millet nasıl yürüdü sevgilime!" dedi Uzay hevesle konuşurken.

"Sevgilin değil." dedi Ejder düzeltme yaparak.

"Karşıma sen lütfen." dedi Uzay ona gıcık verici bir bakış atarak. "Uzay turnayı gözünden vurmuş diyenler mi Melodi'ye yürüyenler mi yoksa birden nadide bir taşmış gibi değerlenmem mi..." Elini havada sallarken fazla mimik yapıyordu.

Gülerken bir bardak su daha almıştım kendime.

"Bir baktım Instagram hesabıma bizim tesisten elli tane kız yazmış, adadakileri demiyorum bile."

"Ben demiştim sana Instagram iş görüyor diye." dedim hemen.

"Öyleymiş vallahi, egom aşırı mutlu bu durumdan."

"Kim yazıyor ki sana?" dedi Enes ona yandan bakarak. "Bana niye yazmıyorlar? Ben yıllardır kullanıyorum."

"Bu adada takılmadığın kız kaldı mı senin? Daha kim yazsın sana?" dedi Maya.

"Doğru diyorsunuz." dedi ve birden Ejder'e döndü. "Neden adaya daha fazla seksi kadın almıyoruz? Hatta sana güzel bir tavsiyem var bak." dedi Enes ve yerinden doğruldu. "Şimdi adada zaten bir ton zeki insan var, zekâ işimiz tamam. Peki neden artık güzellik için de adamızı yükseltmiyoruz? Mesela son on yılın kâinat güzellerini neden adamıza almıyoruz?"

Enes söylediklerinden sonra sanki dünyanın en mantıklı şeyini söylemiş gibi ağır ağır kafasını sallamıştı.

"Güzelleri alınca ne olacak?" dedi Ejder merakla.

"Güzel güzel insanlarla sevişeceğiz ve bu adadaki herkes çok güzel olacak! Üstün bir ırk gibi."

"Aşırı cinsiyetçi konuşuyorsunuz şimdi kusacağım." dedi Maya araya girerken.

"Seni bu adaya neden aldığımı sorguluyorum bazen." dedi Ejder.

"Çünkü beni çok seviyorsun." dedi Enes ona öpücük atarken.

Yemekten sonra salona geçtiğimizde Ejder tabletini açarak koltuğuna yerleşmişti. Ben de yanına oturduğumda ikimiz de sabah fazla yakınlaştığımız koltuktaydık.

"Sana tüm dosyaları attım, Kutay'la adamın sistemini hackleyerek çok fazla şey bulduk." dedi Maya kendine bir bira açıp karşımızdaki koltuğa yerleşirken.

"Demek o da son zamanlarda yeni bir proje üstünde çalışıyor öyle mi?" dedi Uzay da kendi tabletine bakarken.

"Evet ve o da elini en az bizim kadar gizli tutuyor. Bence uğraştığımız şeyler benzer ve eğer öyleyse bizi taklit ediyor olmalı çünkü biz projeye başlamadan önce tamamen sessiz." dedi Enes de aniden ciddileşerek.

"Ne halt yediğini öğrenmemiz gerekiyor," dedi Ejder bir eli kirli sakallarını okşarken. O sakallarının ne kadar sert olduğunu neden biliyordum ben?

Belki de onun aklını karıştırmak için bir taraflarını okşamadan önce kendi aklımın karışmayacağına emin olmalıydım.

"Ve bunu bizzat yapacağız, kimseye güvenemeyiz." dedi Ejder düşünceli şekilde.

"Peki nasıl yapacağız? Ne yapacağız?" dedi Maya merakla.

"Türkiye'ye gideceğiz,"

"Kim kim?"

"İlk etapta ben ve Melodi." dedi Ejder ve söyledikleri hızla kafamı ona çevirmeme neden oldu.

"Ne?" dediğimde bakışlarını bana çevirdi. Bir şey söylemese de bakışları onu dinlememi anlatıyordu.

"Nasıl yani?" dedi Uzay.

"Ben ülkeye döndüğüm an babam eliyle koymuş gibi bulur beni ve emin ol senin de başın belaya girer."

"Kimlik değiştirerek gideceğiz." dedi omuz silkerek sanki bunun planını bir süredir yapıyormuş gibi rahatlıkla.

"Tam olarak nereye gideceğiz?" dedim merakla.

"Maran birçok alanda çalışıyor, henüz karar vermedim biraz daha araştırma yapmam gerekecek. Ve güven bana güzelim, babanın ruhu duymayacak."

"Peki yanlış anlamayacaksanız bir şey sormak istiyorum," dedi Maya. "Neden Melodi?"

Çünkü annem o adamla birlikteydi ve sanırım Ejder bunu bir şekilde kullanabileceğini düşünüyordu.

"Çünkü bana âşık oldu ve yanından ayırmak istemiyor." dedim gülerek Uzay ve Enes de gülmüştü.

Uzunca bakışan Maya ve Ejder'in yüzündeyse mimik bile oynamamıştı.

"Sizin burada olmanız gerek, cihazı düzeltmeniz gerek. Ara ara sizi de çağırabilirim ama çoğunuz burada olmalısınız. Melodi iyi bir oyuncu, insanları manipüle etmeyi beceriyor, kesinlikle iyi iş çıkaracağız." dediğinde ona şaşkınlıkla bakmıştım. O ise sadece göz kırptı bana 'yaptığın her şeyin farkındayım' dermiş gibi.

"Peki tam olarak orada ne yapacaksınız?" dedi Uzay.

"Gitmeye karar verdiğimiz yere göre rolleri ayarlayacağım. Bu gece uyumadan çalışmayı planlıyorum, eğer planı erken oluşturursak yarın direkt yola çıkacağız." dediğinde biraz daha şaşırmıştım. Daha bana hiçbir şey söylemeden beni hangi planlarına dahil etmişti merak ediyordum.

"Grubun kalanı bu fikri pek beğenmeyecek." dedi Maya.

"Beğenseler de beğenmeseler de elimden bir şey gelmez, herkes görevini yapsın. Bu süreçte benim evimde kalın, deneğe iyi bakın."

"Bir dakika, ya biz yokken Ozan'a biri gelip zarar verirse?" dedim telaşla. "Ya onu tamamen öldürürlerse diğer adama yaptıkları gibi?"

"Bunun olmaması için gitmemiz gerekiyor ya zaten." dedi Ejder beni yatıştırmak istermiş gibi. "Diğer deneğe bunu kimin tam olarak nasıl yapabildiğini bulmamız gerekiyor."

Hayır buraya katil polisçilik oynamaya gelmemiştim.

"Tamam siz konuya biraz daha netlik getirin ben tesise dönüyorum, diğerlerinin ne halde olduğunu görmem gerek." dedi Maya yerinden kalkarak. Enes de onunla birlikte kalktığında Uzay'ın hiç kalkmaya niyeti yok gibiydi.

Bir kolundan Maya diğer kolundan Enes çekiştirince söylenerek yerinde kalkmıştı.

"Bu gece her şeye açıklık getireceğiz." dedi Ejder sadece.

"Beni özle sevgilim tamam mı?" dedi Uzay işaret parmağını öpüp bana doğru uzatırken.

Ben de ona öpücük attığımda Ejder ters ters bize bakıyordu.

Onlar çıktıklarında Ejder tabletini kapattı ve ilgisini tamamen üzerime çevirdi. "Oraya birlikte gitmeliyiz."

"Her ne düşünüyorsan olmaz, annemin karşısına çıkmam ben."

"Senden bunu asla istemem zaten. Sadece anneni tanıdığını düşünüyorum ve orada işime yarayacağına eminim."

"Eğer babam beni bulursa," diye başlamıştım ki beni durdurdu.

"Güven bana, seni kimse bulamayacak kimse ülke sınırları içerisinde olduğunu bilmeyecek." dediğine kararsızlıkla alt dudağımı dişledim.

"Peki annem?"

"Onunla seni denk getirmemeye çalışacağım zaten kimlik değiştireceğiz."

Kimlik değiştirsek de annem beni gördüğünde tanır diyecektim ki diyemedim, sanırım tanımazdı.

"Orada ne yapacağız?"

"Ortalığı feci karıştıracağız." dedi gülümseyerek.

"Nereden biliyorsun iyi rol yaptığımı?" dedim merakla.

"Çünkü sürekli yapıyorsun." dedi o da rahatça.

"Beni yapmacık mı buluyorsun?" dediğimde cıkladı.

"Seni tehlikeli buluyorum." dedi kısılan sesiyle.

Öyle derin bakıyordu ki, sanki içimi görüyormuş gibiydi ve bu beni fazlasıyla rahatsız etti.

"Ayva göbeğimi ve beni tehlikeli mi buluyorsun?" dediğimde güldü.

"Dikkatimi dağıtmaya çalışma."

"Ayva göbeği kimin dikkatini dağıtabilir ki?" derken dar elbisemde oturduğumda hafifçe çıkan göbeğimi sıktım.

Biraz daha güldü. "Dikkatimi dağıtan ayva göbeğin değil, o ayva göbeğin üstünde neler yapabileceğim." Konuşurken sesi de bakışları gibi kısılmıştı ve öyle edepsiz söylemişti ki bir an onun karşısında çırılçıplakmış gibi hissettim.

"Neler yaparsın mesela?" dedim onunla dalga geçerek. Ciddi ciddi konuşacaktı ki abartılı şekilde göz devirdim. "Çüş artık şakanın da bir dozu var."

"Şaka yaptığımı kim söyledi?" dedi hala devam ederek.

"Peki biz gittiğimizde Ozan ne olacak?" dedim hızla konuyu kapatmaya çalışarak.

"Eğer birden uyanıp, ayaklanıp adayı gezmeye karar vermezse komada kalmaya devam edecek."

"Ciddi diyorum, ondan ayrılmak istemiyorum."

"Çok mu ciddi diyorsun?" dedi hala devam ederek ama ifademi gördüğünde yutkundu. "Ona bir şey olmayacak. Bunu onun için yapıyorsun."

"Yine de bu adada bir cinayet işlendiği gerçeğini görmezden gelemiyorum."

"Onun kılına bile zarar gelmeyecek, bu eve kimse giremez."

"Tesise de aynı şeyi söylüyordun."

"Ona Bika bakacak, sen de istediğin an canlı onu izleyebileceksin."

"Yine de ondan uzaklaşmak istemiyorum, biz on yıldır en fazla bir hafta birbirimizden uzakta kalmışızdır." dediğimde bakışları cama dalarken ağır ağır kafasını sallamıştı.

"Cidden cıvık bir ilişkiymiş,"

"Aşk bu, belki bilmezsin."

"Umarım bilmem." derken yüzüme bakmıyordu.

"Ne o? Daha geçen güne kadar aşk diye bir şey yoktur diyordun."

"Evet tezimin hala arkasındayım ama seni görmek, senin ona olan bağlılığını görmek bana bir şeyleri düşündürtüyor." Omuz silkti konuşmasının sonunda.

"Aşk güzeldir karşılıklıysa, aşk güzeldir sevdiğin yanındaysa ama aşkın en güzeli sabırlı olmaktır." dedim ben de onun gibi bakışlarımı okyanusa çevirerek.

"Vay be, tam aşk kadınısın. Ona karşı çok farklısın." dediğinde sessiz kaldım. "Sabrına biraz daha devam etmek gerekecek gibi." dediğinde başımı olumluca sallamıştım. "Hayret artık beklediğin için üstüme saldırmıyorsun."

"Çünkü bir şeylerin aceleye gelip mahvolmasını istemiyorum. O adamın yerinde Ozan olsaydı onu öldürebilirlerdi. Ben sadece onu istiyorum." dediğimde başını yavaşça salladı.

"Sana onu vereceğim, söz veriyorum."

"Bana söz verme, bana gerçeği ver." dedim tekrar yüzüne bakarken.

Başını olumluca salladı. "İyi bir takım olacağız seninle."

"Senin bir takımın var zaten."

"Biz seninle iki kişilik bir takımız, onlar arkadaşlarım ama sen daha farklısın sen benim suç ortağım olacaksın."

"Suç ortağı mı?" dedim şaşırsam da içimde oluşan heyecana anlam veremeyerek.

"Evet güzelim, suç ortağı."

Ne demek istediğini şu dakikada tam olarak anlamamıştım. Anladığım günse sadece suç ortağı değil, daha birçok şey olacağımızın henüz hiç farkında değildim.


🎼🎼🎼

Merhabalar, biliyorsunuz ki Nörosa yayımlanmaya başladığı ilk haftadan itibaren aralıksız her hafta sizlerleydi. Ancak ülkece yaşadığımız felaketten dolayı biraz kendime gelmem gerçekti. Hepimize çok geçmiş olsun. Hep olduğu gibi yine yazarak kendimi toparladım. Bir aksilik olmazsa ilerleyen zamanlarda da bölümler her hafta düzenli yayımlanmaya devam edecek.

Bölümlerin kısalığından şikayet ettiğinizi görüyorum. Bölümlerin kısa olma sebebi her hafta bölüm yayımlamam ve aynı anda Ateşpare'yi de yazıyor olmam. Nörosa'nın konusuna yavaşça girerken aslında şu an ne kadar başında olduğumuzu sizler de anlayacaksınız. Siz ne düşünüyorsanız Nörosa çok daha fazlasına sahip bir kurgu çıkacak.

18 Mart Cumartesi 13.00'da İzmir Tüyap Fuarında sizlerle olacağım.

Bölümler hakkında bilgi almak, gelişmeleri kaçırmamak için beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın. Kendinize iyi bakın, gelecek hafta görüşme dileğiyle. 

Instagram: cerennmelek

Twitter: cerennmeelek / #Nörosa

Tiktok: cerennmeleek / #Nörosa

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

ATEŞ VE SU 🔥💧/TEXTİNG Από ZEYYDERLER

Επιστημονικής φαντασίας

172K 8.3K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
ZAMANSIZ SEVGİ Από Rabia Karakuş

Επιστημονικής φαντασίας

779K 29K 43
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...
Şemsiye (Yarı Texting) Από Electrokız12

Επιστημονικής φαντασίας

962K 46.7K 70
0545 *** ** **: Hanımefendi şemsiyeniz bende kalmış Siz: Pardon tanıyamadım? 0545 *** ** **: Kader Ortağın 0545 *** ** **: Ruh Eşin 0545 *** ** **: v...
KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Από Zehra Doğan

Επιστημονικής φαντασίας

788K 50.6K 47
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...