TANIDIK HAYALET ⟬ 2SEOK ⟭

By daisy3044

714 117 558

"Sadece küçük bir yudum? En kötü ne olabilir ki ?" "Uh, gıda zehirlenmesi, alerjik reaksiyon, boğulma. Ölüm... More

Adsız Bölüm 1
Adsız Bölüm 2
Adsız Bölüm 3
Adsız Bölüm 4
Adsız Bölüm 5
Adsız Bölüm 6
Adsız Bölüm 7
Adsız Bölüm 8
Adsız Bölüm 9
Adsız Bölüm 10
Adsız Bölüm 12
Adsız Bölüm 13
Adsız Bölüm 14

Adsız Bölüm 11

33 6 20
By daisy3044

Tüm koma çilesinden sonra Hoseok'un kendisinde fark ettiği bazı değişiklikler vardı. Daha önce çoğunlukla kayıtsız kaldığı kapkeklere karşı bir iştahı vardı.

Krema kokusu bile onu gülümsetiyordu, dudakları bilinçsizce kıvrılırken ağzından kıkırdama şeklinde mutlu bir hava kabarcığı çıkıyordu.

Ekranda onu huzurlu bir bilinçsizliğe sürükleyen, yatıştırıcı bir arka plan gürültüsü yaratan hangi program veya film olursa olsun, televizyon açık olmadan uykuya dalmakta güçlük çekiyordu. Anlamadığı garip bir gece ritüeli haline gelmişti.

Şimdiye kadarki en garip gelişme ise duvarlara karşı ani ve şiddetli nefretiydi. Orada öylece durup onu bilinmeyen bir korkuyla tehdit eden lanet olası şeylerden nefret ediyordu. 

Mantıksız bir şekilde onlara dokunmaktan korkarak herhangi bir, büyük dikey yüzeyden aceleyle uzaklaştığını fark etmişti.

Jimin ve Taehyung onun yeni keşfettiği bu fobiyi fark etseler bile bundan bahsetmemişlerdi. Garip gelişmeler bir yana, Hoseok normal hayatına iyi bir şekilde adapte olmuştu.

Fizyoterapi, kaybettiği kas gücünü geri kazanmasına yardım ediyordu. Genç olanın karşı çıkmasına rağmen Jimin ile her gün dans stüdyosuna gidiyordu.

Hoseok dayanıklılığını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordu ama yorgunluktan yere yığılmadan önce iki dakikalığına da olsa müzikle birlikte hareket etmekten mutluydu.

İyi uyum sağlıyordu ve zorlu dönemlerde ona yardım etmek için oda arkadaşlarının -aşırı hevesli de olsa da- sürekli desteğini alıyordu. Gayet iyi gidiyordu.

Bu yüzden Beyaz Günün olduğu gece yarısı neden ağlayarak ve sarsılarak uyandığını anlamamıştı.

Beyaz Gün , Japonya Çin ve Korede ikinci sevgililer günü olarak kutlanan sevgililerin ya da birinden hoşlanan insanların birbirine hediye verdikleri gündür.

Yüzünü yastığa gömdü, hıçkırıklar göğsünü sıkıştırırken bile ağlama seslerini boğmaya çalıştı. Yan tarafına kıvrıldı, kollarını göğsüne doladı, nefes almaya çabaladı.

Kalbi, sanki bir şey elinden alınmış gibi acıyordu. Parmaklarını iki yanında kenetledi, parmaklarını derisini zedeleyecek kadar sert bir şekilde avucuna batırdı.

Yine de elleri boşmuş, parmakları kaybettiklerini geri almak için çaresizmiş gibi hissediyordu. Önemli bir şeyi düşürmüş gibi hissediyordu.

Yastığına inledi, burnu tıkalı ve gözleri yaşlarla bulanıklaşırken ağlamak için kendisine izin verdi. Yas tutmasına, acısını göz yaşlarıyla akıtmasına izin verdi ve anlayamadığı görünmez bir şeyin özlemini çekti.

Bir saat sonra uyuyakaldı, yanakları hâlâ gözyaşlarıyla ıslaktı ve ellerinin üzerinde gezinen ve asla gelmeyen bir dokunuşun hayaletini bekliyordu.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

"Hyung, geliyor musun?" Hoseok, dans stüdyosunun soğuk zemininden Jimin'e baktı ve gülümseyerek başını salladı.

"Biraz daha kalmak istiyorum." Jimin kaşlarını çatarken omzundaki spor çantasını düzeltti.

"Kendini fazla yormamalısın. Hastaneden çıkalı daha üç hafta olmadı." Hoseok omuzlarını silkti ve ağrısını biraz dindirmesini umarak baldırlarındaki kaslara masaj yaptı.

"Yakında eve gideceğim. Adımları birkaç kez daha gözden geçirmek istiyorum."

Jimin sinirle oflamıştı ama sonunda kapıya doğru ilerledi. Parmağını Hoseok'a doğrultup elinden gelen en sert sesle, "Bir saat içinde evde olmazsan, seni kendim almaya geleceğim," dedi. 

"Git," dedi Hoseok, gülümsemesini bastırarak.

Jimin, "Gidiyorum" dedi ve kapıyı arkasından kapattı. Hoseok hafifçe bacaklarına vurup kendi kendine başını salladı.

"Tamam, Hoseokie, hadi tekrar yapalım."

Ayağa kalktı, ellerini kalçalarına dayadı ve belini esnetti. Müzik setinin oynat düğmesine bastıktan sonra müziğin başlamasını bekledi, tekrar dans rutininin içinden geçerek, ritimde ve uzuvlarının akışında kayboldu.

Müziğin zihnini boşaltmasına izin verdi, sadece müziği, kesik nefesinin sesini ve kanında akan neşeyi dinledi.

Yakışıklı, sırıtan bir yüzün görüntüsü aklına geldiğinde tökezledi, yüksek bir gümbürtüyle yere düştü. Düşmenin yükünü çeken dizini ovuşturarak yüzünü buruşturdu.

Müziğin gümbürdeyen bası kulaklarına dolmadan önce, pencere gıcırtısına benzeyen ve yüksek sesli kahkahaları neredeyse duyabiliyordu.

Hoseok içini çekip kollarını dizlerine dayadı, yere bakmak için başını eğdi. Beyaz Gün'den beri, bir yüzün zihninde şimşek çakması ya da yumuşak bir sesin kulaklarında oyalanması gibi benzer küçük anlar yaşıyordu.

Sahip olmadığını bildiği anılar, onları yakalamaya çalıştığı anda belirsizleşip hızla solup gidiyordu.

Hayali yüz bir erkeğe aitti, Hoseok o kadarını bir araya getirebilmişti. Yumuşak karamel rengi saçlar, derin ışıltılı gözler, dolgun dudaklar ve midesinde kelebeklerin uçuşmasına neden olan büyük bir gülümseme...

Bu çok saçmaydı, çünkü hayali bir adam onu sersemletip heyecanlandırmamalıydı. Sanki bilinçaltı, içinde sıkışıp kaldığı erkek arkadaşsızlığını hafifletmek için, tüm ideal özelliklerini uydurma bir erkekte bir araya getirmişti.

"Bu bir rüya, Hoseokie," dedi kendi kendine tekrar ayağa kalkarak.

Müzik setine yöneldi ve müziği kapattı. Sessiz stüdyoda bir an durup boşluğa göz gezdirdi. Hiç tanımadığı bir ses duymayı umarak, sonunu hiç duymadığı bir cümleyi bitirerek, odaya hakim olan sessizliği dinledi.

"Sanırım ben-" Hoseok gözlerini sımsıkı kapattı.

"Bir rüya gördüm" diye tekrarladı, parmakları hiç tutmadıkları bir şeyi kavrayarak.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Hoseok'un odasının kapısı gürültüyle açıldığında Taehyung ceketini giymeye çalışırken sendeleyerek içeri girdi.

"Hyung, gidelim." 

Hoseok telefonundan başını kaldırırken yargılayıcı bir şekilde tek kaşını havalandırdı.

"Nereye? Neden? Ve son olarak, hayır."

"Hyuuung!" diye mızmızlandı Taehyung, protesto etmek için kollarını salladı, ceketi yarı açıktı, bir kolundan sarkıyordu. Hoseok omuz silkti ve dikkatini tekrar telefonuna verdi.

"Hâlâ herhangi bir cevap duyamıyorum ve yeni hayatımın ilk hedefi, sizin yapmamı istediğiniz hiçbir şeyi asla ama asla yapmamak."

"Bu haksızlık ama, bir seferlik bir şeydi o." Hoseok gözlerini kırpıştırdı ve Taehyung'a inanamayarak baktı.

"Bir seferlik bir şey de beni komaya soktunuz."

"Sadece bir kez oldu! Hem herkes hata yapar."

"Evet hyung, biraz bağışlayıcı ol," dedi Jimin, Taehyung'un omzunun üzerinden belirerek. Taehyung'un sallanan ceketini tuttu ve diğer kolunu geçirmesi için kaldırdı.

"Teşekkürler Chimchim."

"Bir şey değil, Taetae." 

Hoseok tavana bakarken sabır ya da yeni oda arkadaşları için dua etti. Tercihen ikincisi iyi olurdu. Derin bir iç çekti.

En sonunda vazgeçerek "Nereye gidiyoruz?" diye sordu.

"Geri ödeme alıyoruz," diye açıkladı Jimin, dolabından Hoseok'un ceketini aldı ve ona doğru fırlattı.

"Nereden?"

"Şaman hanımefendiden" dedi Taehyung, Hoseok'un arkasından gelip onu hafifçe kapıya doğru iterek.

"Nereye gidiyoruz?" Hoseok durmaya çalışmıştı ama Taehyung onu ileri doğru itti.

"Bizi tamamen kazıkladı."

"Evet, çok kötü kazıkladı hem de. Hayatının aşkını bulman gerekiyordu."

Taehyung, Hoseok'u kapıdan çıkarıp apartman koridoruna çıkarmayı başardı.

"Ya da birkaç aylığına yatacak birini," diye ekledi Jimin, dairelerini kilitleyip sırıtan bir ifadeyle onlara dönerek.

"Hadi gidip paramızı alalım ve biraz et yiyelim!"

"Bekle, hayır, ben bunu kabul etmedim."

Hoseok, Jimin ve Taehyung birer kolundan tutup onu merdivenlerden aşağı götürürken boş yere itiraz ediyordu.

"Ayrıca o para benim doğum günü hediyem içindi."

"Et, et, et,"

Taehyung tezahürat ederek Hoseok'u görmezden gelip ileri atlarken Hoseok, eve döner dönmez yeni oda arkadaşları için gazeteye bir ilan vermeyi aklına not etti.

Continue Reading

You'll Also Like

4.1M 234K 57
"This photo is from seven months ago and you heart reacted yesterday" "..." "You're a stalker aren't you?" When a girl finally gets noticed by her...
1.1M 19.3K 44
What if Aaron Warner's sunshine daughter fell for Kenji Kishimoto's grumpy son? - This fanfic takes place almost 20 years after Believe me. Aaron and...