RANDEVUEVİ | Texting

By vyolafae

1.4M 32.5K 8.1K

UYARI: Kitap +18 bu yüzden yaş sınırı altında kalan kişilerin ve rahatsız olacakların okumaması rica edilir. ... More

BÖLÜM 1- İLK GÖRÜŞ
2. BÖLÜM - İKİNCİ YÜZ
3. BÖLÜM - ÖLÜM EŞİĞİ
4. BÖLÜM - BİLMEZDEN GEL
5. BÖLÜM - YAKALANMA
6. BÖLÜM - BEKLENMEDİK
7. BÖLÜM - MAKUL BİR ŞEY
8. BÖLÜM - ORASI NERESİ
9. BÖLÜM - ÇOK GÜZEL
10. BÖLÜM - MÜHÜRLEYEBİLİR MİYİM?
11. BÖLÜM - ZEVK
12. BÖLÜM - YAPABİLİR Mİ?
13. BÖLÜM - GÖLGE
14. BÖLÜM - GEÇMİŞ
15. BÖLÜM - O DEĞİL GİBİ
16. BÖLÜM - YILDIZLI GÖZLER
17. BÖLÜM - AŞK - NEFRET
18. BÖLÜM - NEFRET
19. BÖLÜM - RÖPORTAJ
20. BÖLÜM - YEMEK
21. BÖLÜM - HATA
22. BÖLÜM - ÖDÜL
23. BÖLÜM - BAR
24. BÖLÜM - HAZİNEMSİN
25. BÖLÜM - BABAM GİBİ
26. BÖLÜM - İHANET
27. BÖLÜM - NEDEN?
28. BÖLÜM - GÜÇ
29. BÖLÜM - NEFHA
30. BÖLÜM - BEN SANA VURULDUM
31. BÖLÜM - BENİM KIZIM
32. BÖLÜM - CORALİNE
33. BÖLÜM - İYİ MİSİN?
34. BÖLÜM - BİR SEKS İŞÇİSİ
36. BÖLÜM - YILDIZLAR
37. BÖLÜM - BENİM KADINIM
38. BÖLÜM - AĞLAZ KEDİ
39. BÖLÜM - YOKLUĞUNLA TERBİYE EDEMEZSİN
40. BÖLÜM - SAVAŞACAĞIN KİŞİ
41. BÖLÜM - SÖYLEMELİSİN
42. BÖLÜM - YAKIŞMIYORUZ
43. BÖLÜM - GECE SEANSI
44. BÖLÜM - TESLİMİYET
45. BÖLÜM - BEN Mİ ÖLDÜRDÜM?
46. BÖLÜM - O ADAM
47. BÖLÜM - YOK OLUŞLAR
48. BÖLÜM - GÖRDÜĞÜM SON ŞEY GÖZYAŞINDI
49. BÖLÜM - SON
TEŞEKKÜR NOTU
! CANLAAAAR !

35. BÖLÜM - BANA DOKUNUYORSAN GERÇEĞİM DEMEKTİR

18.7K 613 120
By vyolafae

"Keskin Bey, Hera Hanım halüsinasyonlar görmeye başladı, kendine getiremedim! Şu an hastanedeyiz ve bu halüsinasyonlar devam ettiği için akıl hastanesine sevk ediyorlar, söz geçiremiyorum! Kaçıncı sakinleştiriciyi vurduklarını bilmiyorum ama durumu hiç iyi değil, çok kötü bir durumda!"

•••  YENİ BÖLÜM

Keskin önünde duran Demir'in gözlerinin içine baktı, Demir bu bakışı biliyordu; çaresiz olduğunu karşı tarafı inandırmak isteyen bir bakıştı bu.

"Ne zamandır böyle?" diye sordu, sesi fısıldarcasına kısıktı.

"Sabah dilekçeyi verdik eve dönüyorduk ama birden, birden garip davranmaya başladı... Sanki yanımda birini görüyor gibiydi... Kendine getiremedim, sarstım, sesimi duyması için konuştum ama aynı noktaya kilitlenmiş gibiy-"

"Kapat."

Keskin anında büyük adımlarını kapıya doğru atmaya başladı, arkasından birkaç çalışan imzalması gereken kağıtların varlığından bahsediyor lâkin Keskin duyuyora benzemiyordu.

Kapıdan çıktığı an Akif kendisine hızlı adımlarla yaklaşan patronuna arabanın kapısını açtı, Keskin arabaya bindi hemen ardından ise Demir yerleşti.

"Şirkete sür." dedi, Akif sorgulamadan itaat etti, çünkü yüzü oldukça buz kesmiş bir ifadeye bürünmüştü.

"Keskin, anlatsana. Neler oluyor?"

"Hera halüsinasyonlar görmeye başlamış, fakat öncekine benzemiyor bu."

Keskin nefesini düzene sokmaya çalışıyor, bir yandan Akif'in ne kadar hızla gittiğine bakıyordu.

"Şu sikik arabayı neden daha hızlı sürmüyorsun?!"

Akif irkildi, anında hızı ikiye katladı.

"Sakin ol önce. Şimdi söyle, şirkete neden gidiyoruz? Direkt Tayland'a gidelim." dedi Demir, ama söylediği Keskin için bir şey ifade etmiyordu.

"Sen gelmiyorsun."

"Ne demek ben gelmiyorum?"

"Şirketin başına çaycı Hüseyin'i koymamı mı bekliyorsun Demir?"

Demir başını salladı ve arkasına yaslandı.

"Senin ne işin var şirkette?"

"Akıl sağlığının yerinde olduğuna dair raporlar var, kasada saklıyordum. Öncesinde buna benzer bir olay yaşadığında bu raporları çıkarttırmıştım. Onu o lânet ülkenin akıl hastanesinden ancak böyle çıkarabilirim."

Demir gözlerini fal taşı gibi açtı ve arkadaşının yüzüne yaklaştı.

"Ne akıl hastanesi lan?"

Keskin eğildi ve ellerini yüzüne bastırdı.

"Mahvettim, her şeyi." dedi, Demir yutkundu.

"Hera hayatına girene kadar seni böyle görmemiştim, hiç."

Keskin ellerini yumruk yaptı, derin nefes aldı ve verdi. Bunu defalarca yaptı.

"O orospudan korumak için gönderdim, gene hata yaptım, ben neden konu bu kadınken hata yapıyorum amına koyayım?!"

Demir elini Keskin'in omzuna koydu ve sıvazladı.

"Mutlu son yaklaşıyor. Atlatacaksın, atlatacaksınız Keskin."

•••

Keskin, Akif'in kapısını açmasını beklemeden kendi indi ve koşar adımlarla şirketten içeriye girdi. Anında çalışanları toparlandı.

Asansöre yaklaştı fakat dolu olduğunu görmesiyle büyük adımlar atarak merdivenlerden ikişerli üçerli çıkmaya başladı.

Yorulduğu aklına gelmiyordu bile, belki de ilk defa bu kadar hızlı davranıyordu. Hemen odasına girdi, arkasından kapıyı kapattı ama karşındaki manzara gözünü döndürdü.

"Hoş geldin." dedi Banu, Keskin dişlerini sıktı ama görmezden gelmeye gayret ederek kasaya yöneldi. Eğildi, şifreyi girdi, raporları alıp doğruldu.

"Beni görmezden mi geliyorsun?"

Keskin telefonunu cebinden çıkardı, kapıya yaklaştı.

"Konu ilaçlar mı?"

Keskin'in arkası Banu'ya dönüktü. Duraksadı ve telefonunu cebine atıp ona döndü. Banu elindeki çikolatadan yiyor, masanın üzerine bacak bacak üstüne atmış oturuyordu.

"Ne oldu?"

Keskin ağır ve tehditkâr adımlar atmaya başladı.

"Ne biliyorsun?"

"Sadece ilaç kullandığını biliyorum, bir şey yaptığım yok. Sakin ol."

Fakat Keskin aksini yaptı ve ağır adımlarını daha büyük atarak Banu'nun önüne dikilip saçlarından kavradı ve masadan indirdi.

Banu topuklu ayakkabıları yüzünden bileğini burktu ve acıyla inledi. Keskin birden boğazına yapıştı, elindeki raporları masaya bırakarak Banu'yu duvara doğru sürüklemeye başladı. Banu'nun sırtı sertçe duvara değdi, Keskin ise parmaklarını Banu'nun boğazına sapladı.

Elindeki çikolatayı aldı ve Banu'nun nefes almak için açtığı ağzından içeriye soktu. Nefes alması imkânsız bir vaziyet almıştı. Banu çırpınıyor, Keskin ise daha da sıkılaştırıyordu parmaklarını. Banu'nun gözündeki damarlar ortaya çıktı, yüzü git gide moararmaya başladı.

Ellerini Keskin'in elinin üzerine koydu ama Keskin kendinde değildi, öldürmeye ant içmiş haldeydi.

Birden kapı açıldı ve Demir belirdi, arkadaşının Banu'yu öldürmek üzere olduğunu fark etmesiyle koşarak Keskin'in ellerini tuttu ve Banu'nun boğazından indirmeye çalıştı ama Keskin bırakmıyordu.

"Ölecek!" Demir'in korkusu ikiye katlandı. Banu halsizleşti, bilincini kaybedecek düzeye geldi.

Demir açıldı ve yutkundu, yumruk yaptığı elini kaldırdı ve sertçe Keskin'in yüzüne geçirdi. Keskin'in elleri Banu'dan ayrıldı, yüzü yana düştü ve sendeledi.

"Ne yapıyorsun lan sen?" Demir, Keskin'in yakasına yapıştı ve boş boş bakan arkadaşını kendine getirmek için sarstı.

Banu'nun boynuna Keskin'in parmak izleri geçmiş, kızarmış ve morarmıştı. Banu ise kayan gözleri ve güçsüz düşen bacaklarıyla odadan kaçmaya çalışırcasına koştu.

"Seninle işim bitmedi." fısıldadı Keskin, Banu gözden kaybolunca Demir, Keskin'i bıraktı.

"Katil olacaktın!" Keskin umursamadı ve masanın üstündeki raporları alıp katladı, ceketinin iç cebine yerleştirdi.

"Duyuyor musun?!"

Keskin telefonunu çıkardı ve pilotunu aradı, Demir'in gözlerine baktı.

"Sebebim geçerliyse, katil olmam pekte önemli değil."

Demir tam konuşacaktı ki Keskin çıkıp gitti.

{11 saat sonra}

Keskin, Tayland'a vardığından beri gördüğü her insana kin besliyordu. İnsanların ona olan bakışları Keskin'in bakışları ile bir değildi. Sanki her birine nefret kusuyordu.

Keskin, bir araç kiralamış, havaalanı önüne getirilmesi için talimat vermişti. Soner'in Hera'yı yalnız bırakmasını istemiyordu.

Akıl hastanesine vardığı an arabayı rastgele bir yere park etti ve araçtan indi. Telefonu çaldı, arayan Soner'di. Bekletmeden telefonu açtı ve hastaneden içeriye girdi.

"Efendim, üçüncü kat, sağ koridordan ikinci oda."

Telefonu kapattı, resepsiyonda bekleyen kadın birçok kez arkasından bağırmış ama Keskin anlamamıştı gerçi anlasa bile durmazdı.

Üçüncü kata vardı, koridordan geçti ve ilk Soner'i gördü. Soner hızla patronuna yaklaştı.

"İçeri almıyorla-"

"Sen onu o mahlukatlar ile baş başa mı bıraktın?!"

"Efen-"

"İşim bitsin görüşeceğiz."

Keskin bir anda söylenen odadan içeriye daldı, gördüğü manzara onu tekrar ve tekrar deliye çevirdi.

Hera'nın kolları iki yandan yatağın demirlerine bağlanmış, iki erkek doktro başında kağıda ona bakarak bir şeyler yazıyor, Hera ise ne kadar halsiz gibi görünse bile deli gücünde çırpınıyordu.

Anında doktorların gözleri Keskin'e döndü, Keskin'in hemen arkasından ise Soner girdi.

Hera doktorların baktığı yöne, Keskin'e döndü. Gözleri korkuyla kapandı, onun aksine Keskin gözlerini doktorlarda gezdiriyordu.

Özellikle bir doktora gözlerini ayırmadan, onu gözleriyle deşecek gibi bakıyordu.

Adamlar anında uyarmaya başladı, Soner ise tayca konuşarak ortamı yumuşatmayı denedi fakat nafile. Keskin birden o baktığı doktoru yakalarından kavradı ve kendine çekti.

"Sor, Soner; sor Hera'ya dokunmuş mu?!"

Soner anında yöneltti soruyu, Keskin ise gözlerini adamdan çekmiyordu. Doktor başını hayır dercesine salladı. Adamın bedenine büyük bir gerilim hakim oldu.

"Sikin öyle demiyor!"

Soner bunu çevirmeden Keskin'in kolunu tuttu.

"Efendim, ben işten attırabilirim sizin adınıza. Lütfen şu an Hera hanım ile ilgilenin. Size hiç olmadığı kadar ihtiyacı var."

Keskin'in nefesi adamın yüzüne değdi adam korkudan kaskatı kesilmişti. Yavaşça ellerini yakasından çekti.

"Çıkar şu pezevenkleri, şunun ise işine son ver. Olumsuz bir cevapta ben senin işine son veririm, Soner."

Soner onayladı ve iki adamla beraber odadan ayrılıp kapıyı kapattı. Keskin'in sırtı Hera'ya dönüktü. Önce omzunun üstünden baktı Hera'ya daha sonra usulca tüm bedenini sevgilisine çevirdi.

Hera Keskin'den korkarcasına bakıyordu, bu gözler Keskin'e çok ağır geliyordu. Keskin, Hera'ya yaklaştı. Gözyaşları için alt dudağını ısırdı ve sevgilisinin ellerini çözmeye başladı.

İki elini çözdü, yatağın yanına oturdu, Hera'nın elini tuttu. Kolları ineler yüzünden delik deşik olmuştu. Elleri titriyordu.

"Özür dilerim..."

Hera elini çekti korkuyla, kendini sevdiği adamdan uzaklaştırmaya çalıştı.

"Gerçek değilsin değil mi? Tıpkı Evan gibi... Deliriyorum değil mi?!"

Keskin hızla Hera'nın iki elinide tuttu.

"Hayır, hayır gerçeğim."

Hera'nın tek elini yanağına koydu, diğer elinin üzerine öpücük kondurdu.

"Bana dokunuyorsan gerçeğim demektir."

Hera şüphe barındıran gözlerle karşısındaki adamın gözlerine baktı. Şüphesi uzun sürmeden hızla Keskin'in boynuna sarılıp ağlamaya başladı. Keskin sevgilisinin bedenini sardı, boynuna öpücükler kondurdu.

"Beni buradan götür, yalvarırım!" Hıçkırıklar içinde kalmıştı Hera, Keskin saçlarını kokladı, yavaşça Hera'dan ayrıldı ve yüzünü avuçları arasına aldı. Hera ise Keskin'in yanağını okşuyordu.

"Gideceğiz, birlikte."

Oturduğu yerden kalktı, tek kolunu bacaklarının altından geçirdi tekini ise koltuk altından. Hera kollarını sevgilisinin boynuna sardı, başını göğüsüne gömdü.

Kokusu ciğerlerine yayıldı, Çok özlediği sevgilisinin kokusunu içine çekti.

••• BÖLÜM SONU

Continue Reading

You'll Also Like

7.2K 210 17
Aşkta en nefret ettiğim şey insanı zevkin doruklarına çıkarmasıdır. Çünkü aşk devreye girdiğinde mantığınız usulca sizi terk eder ve çoğu zaman hızla...
1M 8.5K 18
Şu an tek istediğim onun bana eziyet eden elleri ve içime girdikçe daha çok büyüyen, damar gibi atan erkekliğinin artık sonumu getirmesiydi. Bir hızl...
5.9K 362 12
Ünlü iş adamı Sadi Payaslıyla mesleğinde oldukça başarılı ünlü mimar Songül Acerekin şirkette geçen günleri.
1.9M 120K 42
Lina Kara, babasıyla ettiği kavga sonucu babasını kendi kafasına sıktığı bir kurşunla kaybeder. Bu kayıp kendisinden de birçok şey götürür. Borçlar v...