Love Killa / ChanBaek

By mokyooo

2.3K 290 196

gangster x yakuza içerir. More

Karakter tanıtımı
1
2
3
5
6
7
8
9
10
11

4

132 28 29
By mokyooo

Şafak sökmek üzereydi Baekhyun'un eşyalarıyla,  onun kokusuyla ve ders kitaplarıyla dolu odadan çıktığımda. 'Birisinin sevgisini hissetmek istiyorum' adlı konuşmasını yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranacağını düşünmüştüm ancak Baekhyun bu konuşmanın devamını her an yapabilirmiş ya da en azından okuduğu kitaplardan bu durumlarla ilgili örnekler verebilirmiş gibi duruyordu. Ancak davranışlarının aksine son derece sessizdi. Hiç değilse sessizliğinin ardında bir şey saklamadığını , aramızdaki her şeyin yolunda gittiğini belli eden davranışlarda bulunup, biraz daha rahat hissetmemi sağlamıştı. Onu sessiz ve sakin bir şekilde kitaplarıyla vakit geçirirken ilk kez izleme şansını yakalamıştım. Eğer geceyi benimle geçirmek istediğini söylememiş olsaydı onu kitaplarının arasında zaman geçirirken, getirdiğim meyveleri sevimli bir şekilde yerken ya da uyumamak için direnip sonunda kendini yatağına atarken asla göremeyebilirdim. 

Bütün gece boyunca aramızdaki gizli anlaşmayı bir kenara kaldırmış gibi davranmış olmasının nedenini düşünmemeye çalışırken ağır adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Acaba yakınlaşma konusunu hızlandırmam onu ürkütmüş müydü? Ama korkusunu geçiştirmeye çalışarak bana dokunan o değil miydi?  

Aslında bunun nedenini bildiğimi fark ettiğimde bir türlü ekranına odaklanamadığım telefonuma uzun bir süre baktığımı fark ettim. Onun için sıradan bir korumadan fazlası değildim ve sadece ikinci kişiden korkmamaya devam etmek için benim yardımıma ihtiyacı vardı. Diğer tüm zamanlarda, eğer istediği başka bir şey yoksa ve tek başına olmaktan son derece mutluysa benimle konuşması için herhangi bir nedeni de yoktu, değil mi? 

''Günaydın.'' Minhyuk uykulu gözlerle yanımdan geçip gittiğinde telefonumu hızlıca cebime soktum. 

''Günaydın. Saat uyanman için hala çok erken değil mi?''

Göz ucuyla bana bakıp omuz silkti. Kendine bir bardak su koyup içerken sessizce onu izledim. Bardağı avucunun içinde tutarken derin bir nefes aldı. ''Dün haraç kesmek için gittiğiniz dükkanın sahibi elinde kalan son parayı bizi öldürmesi için birisine vermiş. Tüm gece herkes alarm modundaydı, kimse uyumadı açıkçası bunun çok büyük bir sorun olacağını düşünmüyordum ancak Bay Byun'un avucunun içinde olan yerlerde ardı ardına yangınlar çıkmaya başladı. Bir gecede beş gece kulübünü ve bir atıştırmalık dükkanını yaktılar. ''

''Bunu kim yaptı?'' Bardağı tezgaha bıraktığında elinin üzerindeki kan lekelerini fark edebildim. Ona bu şekilde - üzerinde kan varken- eve girilmediğini söyleyeceğim anda tamamen bana çevirdi bedenini. Fena bir kavgaya giriştiğini açıkça belli ediyordu yüzü, gömleğindeki kan damlalarının bir çoğunun ona ait olduğunu yüzüne bakarak kolaylıkla anlayabilmiştim.

''Yedi sene önceki olayın arkasında kimin olduğunu hatırlıyorsun değil mi? Kendilerine yeni bir patron bulmuşlar , herkese karşı savaş açmak için doğru zamanı beklemişler ve bunu yaparken  yavaş yavaş çevrelerini de genişletmişler. Kim Jongdae ... Başlarındaki adamın adı bu. ''

Duyduğum ismi zihnime kazıyarak diğer soruya geçme kararı aldım. Kim Jongdae denen adamı daha sonra kendi başıma araştıracaktım her zaman yaptığım gibi.  ''Bay Byun bu konu hakkında bir şey söyledi mi? Yapmamızı istediği bir şey var mı?''

Başını hafifçe iki yana salladı. ''Sen sadece içeride uyuyan masum genci korumaya devam et, gerisini bana ve diğerlerine bırak olur mu?''

''Minhyuk...'' Aramızdaki mesafeyi kapatmadan önce adını söyledim. Sıkıcı bir konuşmanın içindeymiş gibi surat asmaya başlamıştı bile ama açıkçası bunu umursamıyordum. Sadece Baekhyun'u düşünmem belki de her şeyi mahvedebilirdi, buradaki herkes gibi ilk önce Bay Byun'un güvenliğinden sorumluydum daha sonra kişisel olarak Baekhyun'un güvenliğinden sorumluydum sıralama böyleydi. O yüzden beni kenara atmasına sessiz kalamazdım. 

''Israr etme Chanyeol sana bu konu hakkında başka hiçbir şey söylemeyeceğim. Herkes asıl görevlerinde kalıyor ve senin asıl görevin Baekhyun'u korumak. Her yere koşup, herkesle ilgilenemezsin değil mi?''

''Peki ya diğerleri?'' Ellerimi tezgahın üzerine bastırıp rahatlamaya çalıştım. '' Yedi yıl önce o çeteden olanların birçoğunu öldürmüştük, şimdi kaç kişiler? Kendilerine başka bir patron seçmeyi nasıl kabul edebildiler? Dahası... Ne yapmak istiyorlar?''

Kan izleriyle kaplı parmaklarını izledi birkaç saniye boyunca ardından mutfağın ortasındaki adanın yüksek sandalyelerinden birine oturdu. ''Baekhyun'un durumu nasıl? Şu üzerinde bir şeyler denemeye çalıştığınız iş nasıl gidiyor?''

''Gelişme kaydediyor, her ne kadar yavaş ve sakin davranmaya çalışsam bile bir tarafım onun bir an önce normal bir genç gibi insanların içinde rahat takılması için baskı kurmak istiyor. Dışarıya çıkmasını, sıkılana dek susmadan konuşmasını, bedenine büyük gelen onu daha da solgun gösteren kıyafetlerdense daha canlı renklerde giyinmesini, iştahla yemek yemesini, korkmadan aynaya bakmasını istiyorum. Bazen bunu o kadar çok istiyorum ki onu zorlayacak olan kişi benmişim gibi hissediyorum, onu iyi hissetmesi için teşvik etmek yerine bir kabusa dönüşmekten korkuyorum. ''

''Bu hafta sonunu yine evde mi geçirecek?''

Hımladım. Ona dışarı çıkmayı ve annesini ziyaret etmeyi teklif etmiş olsam bile kabul etmemişti, babasının yoğun olduğunu ve annesinin ölüm yıl dönümü yaklaştığında babasının araya görünür bir çizgi çizdiğinin de farkındaydı, bu yüzden evde kalmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. 

''Babasının yerine geçmeyi kabul etti.'' Mırıldandığımda Minhyuk masanın üzerine doğru eğildi. Yanlış duyduğunu düşünüyor olmalıydı , tekrar etmem için sessizce bana beklerken şaşkınlıkla büyüttüğü gözleriyle bana bakıyordu.  ''Başta kızgınlıkla söyledi, daha sonra sakinleştiğinde tekrar etti o an kendinden emindi. Gelecekte başka şeyler yapmak istese bile onun için başka bir dünyanın olmadığına emin olmuş gibi konuştu. Sanki sanatla ilgilenmek istese geride kalmış tüm ailesinin ona karşı çıkacağını ve zorla onun eline ağır silahlardan birini vereceğini biliyor gibiydi. ''

''Doğrunun bu olduğunu biliyorsun değil mi? Başka bir şeyle ilgileniyor olsa bile izin vermezler, başka birisiyle evlenmek istiyor olsa bile çetenin çıkarları doğrultusunda kim uygunsa onunla evlenmesini sağlarlar, başka bir yerde yaşamasına da izin vermezler. Ona ait bir hayatı olmadığını en iyi o biliyor.''

Üzgün gözlerle bana bakmaya devam ettiğinde kapının sesini duydum. Daha sonra zayıf bir öksürüğü ve hemen ardından titrek bir sesle fısıldanan ismimi. Mutfaktan çıkıp koridora ulaşmam bir saniye bile sürmemiş olmalıydı, ne zamandır tuttuğumu bile bilmediğim nefesi verirken Baekhyun uykulu gözlerle bana bakıyordu.

''Yanımda yoktun.'' dedi, işaret parmağı gözünü ovuştururken. Olduğu yerde durmaya devam ediyordu, ona yaklaşmak istesem bile yeni uyandığı için vereceği tepkiyi kestiremiyordum. ''Bir anlığına gözümü açtım ama odada değildin. Seni rahatsız mı hissettirdim?''

''Hayır .''

''Uyuyamadığın için mi odamdan çıktın?''  Doğruca bana baktığında soruya hazırlıksız yakalandığımı hissettim. Sandalyede oturmak rahat değildi ancak onunla aynı yatağı paylaşacak kadar yakın değildim, o böyle bir şeyi teklif etmemişti ve bu teklifi dile getirecek kadar delirmemiştim henüz. Uyuyamadığım doğruydu ama odadan çıkma nedenim sadece bu değildi. 

''Kontrol etmem gereken şeyler vardı.  Rutin kontroller önemli bir şey yok ayrıca çok fazla uykuya düşkün birisi de değilim. Bunun hakkında düşünüp kendini suçlu hissetme lütfen.''

Tırnaklarıyla işaret parmağının kenarını tırmalamaya başladığını fark ettiğimde söylediğim sözler için biraz geç kaldığımı anlayabilmiştim. Uyandığında beni odasının içinde, hala o sandalyenin üzerinde oturuyorken görse ne olacaktı ki? Onun için bunun ne anlama geleceğini gerçekten anlayamıyordum. Aramızdaki iki kol açıklığı olan mesafeyi yavaşça kapattığımda gözleri şuursuz bakışlarla beni bulmuş, onu iyi hissettirecek bir şey söylememi istercesine yüzüme bakmaya başlamıştı. İrkilirse ya da korktuğunu hissedersem hızlıca geri çekileceğimi söyledim kendime parmaklarım soğuk parmak uçlarına doğru uzanırken. Tırnağıyla zarar verdiği parmağını daha sonra diğerlerini avucumun içine alırken ifadesini dikkatli bir şekilde izliyordum. Dün kendi isteğiyle omzuma, göğsüme ve yanağıma dokunurken oldukça cesur görünüyordu her ne kadar korkudan tir tir titriyor olsa bile, şu an karşımda nasıl bir Baekhyun görmek istediğimden emin değildim ancak sadece kendisinden emin olmasını istiyordum. Bir şeyleri kendi isteğiyle yapmasını ve evet cevabını daha çok kullanmasını.

''Bahçede yürüyüş yapmak ister misin? Hava biraz soğuk ama sıkıca giyinirsen üşüyeceğini düşünmüyorum. ''

Gözlerini kaçırdı teklifimi duyduğunda. Kabul etmeyeceğini biliyordum çünkü onun yürüyüş yaptığı saatlerin çok dışındaydık. Gecenin ilerleyen saatlerinde, korumaların bile orada olmadığı bahçede tek başına dolaşırken şimdi onu güneş ışıklarıyla ve korumalarla dolu bahçeye çıkarmak istiyordum. Avucumun içinde ısınan ellerine kaydı gözleri bir anlığına, onun ellerini tutuyor olduğumu yeni fark ediyor gibi şaşkınlık kapladı yüzünü. 

''Dışarıda çok fazla kişi var bu yüzden şimdi çıkamam. ''

''Orada olduğunu fark etmeyeceklerine inanıyorum. Üstelik yürüyüş yaparken sana kendim hakkında bir şeyler anlatmayı düşünüyordum.''

Kaşlarını çatıp, küçük bir çocuk gibi somurttu. ''Beni kandırmaya mı çalışıyorsun? Anlatacağın şeyleri burada da anlatabilirsin.''

Bilinçsiz bir şekilde ellerini göğsümün üzerine yasladım onun yüzünün aldığı şekle gülümserken. Bir şey söyleyecekti ancak kendini durdurdu, parmakları nazik bir şekilde gömleğimin üst düğmesinde dolaştı. Ne yapmak istediğini ya da ne düşündüğünü bile anlayamıyordum ancak koşulsuz bir şekilde ona izin vermekten başka bir seçeneğim olmadığını biliyordum. Gömleğimin üstten üçüncü düğmesini açtığında nefesimi tutmuş ona bakıyordum. Sessiz olması böyle anlarda iyi değildi, bir şeyler söylemesini isterdim hiç değilse bunu yapmak istiyorum diye söylemesini isterdim.

''Baekhyun...'' 

Belki de konuşmasam, onun adını kötü bir şey yapmış gibi söylemeseydim her şey daha iyi olabilirdi. Sanki girdiği transtan çıkmış gibi irkildi ve dördüncü düğmemi açmak üzereyken durup aniden parmaklarını kendine çekti. Sol elinin parmaklarını endişeli bir şekilde diğer  avucunun içine aldığında başını hızlıca iki yana sallamaya başladı. Yaptığı şey kötü, korkunç ya da azar işitmesine neden olacak bir şey değildi kesinlikle ama o neredeyse korkudan ağlamak üzereymiş gibi duruyordu. Sorun olmadığını söylercesine ellerimi ona uzattığımda geriledi, aralıklı duran kapısına çarpıyordu eğer zamanında durmasaydı. 

''Üzgünüm.'' diye fısıldadı, ona doğru uzattığım ellerime bakarken. ''İstemeden kötü bir şey yaptım, özür dilerim.'' 

Konuşmama izin bile vermeden kendisini odasına kapatıp, bugün gerçekten beni görmek istemiyormuş gibi kapısını kilitlediğinde ileri uzattığım ellerim hayal kırıklığıyla iki yanımda sallanmıştı. Ne olmuştu böyle? Yaptığı şeyin bu halde sonlanacağını bilseydim asla adını söylemez ve onu kötü bir şey yaptığına dair pislik düşüncelere boğmazdım. Ayak seslerini duyduğumda dikkatim biraz olsun dağılmıştı, gözlerimle kilitli kapıyı parçalamayı bırakıp derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Bu yaşanan şey kötüydü ancak bir şekilde iyiye döndürebilirdim.

''Ürkek bir ceylana nasıl yaklaşman gerektiğini bilmiyor gibisin Chanyeol. Bırak sana dokunsun, sana hakaret etmek istiyorsa etsin, geceleri yanında uyumanı istiyorsa bunu gerçekleştirmekten başka yapacağın hiçbir şey yok.  Başta durumun daha kötü olduğunu düşünmüştüm ancak görünce anladım, oldukça iyi gidiyorsun bu durumun cesaretini kırmasına izin verme. ''

Omzumu sıkıp yanımda geçtiğinde onu onaylarcasına başımı salladım sadece. Minhyuk sessizce evden çıkıp gittiğinde Baekhyun'un az önce benden korktuğunu ve bu yüzden kapısını kilitlediğini görmezden gelmeye çalıştım. Umursamaz olmak belki bana düşündüğüm gibi bir şey kazandırmayacaktı ama hiç değilse kendimi suçlamakla zaman kaybetmemi önlüyordu. 

*

Neredeyse kararmış elma dilimlerini çöpe atarken bugünün beklediğimden de sessiz ve bir o kadar yavaş geçtiğini fark etmiştim. Baekhyun yemesi için kapısının önüne bıraktığım hiçbir şeyi yememiş ve bir kez olsun odasından dışarı çıkmamıştı. Sabah gerçekleşen olayı bir şekilde tersine döndüreceğimi söylemiştim kendime ve bunu yapabileceğimden oldukça emindim ancak hiçbir şey yapamamış, tüm gün sessizliğin içinde düşüncelerime yenilmiştim. Onu kabuğundan çıkarmak için sakin olmalıydım ancak bir türlü duygularımı kontrol altında tutamıyor, zihnimdeki cümlelerle beslenen öfkemi hissizleştiremiyordum.  Onunla iletişim kurmadan önce bu gibi durumlarda asla kendimi suçlu hissetmez ve olayların akışında ilerliyor olmamasını bile umursamazdım ancak onunla daha sık konuşmaya başladıktan sonra bir 'koruma' olduğumu bilmeme ve sadece işimi yapıyor olmama rağmen çok fazla kendimi suçladığım an olmaya başlamıştı. 

Elimde tuttuğum tabağı tezgahın üzerine fırlatıp zihnimdeki sese odaklanmış bir şekilde mutfaktan çıktım. Ayaklarım beni doğruca Baekhyun'un odasına götürürken bir yanım bunun işleri daha da kötüleştireceğini ve belki de geriye alamayacağım kadar berbat bir hale getireceğini söylüyordu. O sesi susturmak istercesine Baekhyun'un odasının ahşap kapısını yumruklamaya başladım. 

''Konuşmalıyız Baekhyun, daha fazla o odada yalnız kalmana izin veremem. Lütfen kapıyı aç! Yanlış anladığın şeyleri şimdi düzeltmeme izin ver. Kapıyı aç Baekhyun!''

Ahşap kapının sert yüzeyinde tutunmaya çalışan ellerimle ona seslenirken bunun onu korkutabileceğini çok sonra fark edebilmiştim. Alnım kapının yüzeyinde tok sesler çıkarırken bu kadar aptal olduğum için kendime kızdım. Onunla konuşup olayları rayına oturtmak istiyordum ancak bu davranışımla onu kendimden daha çok uzaklaştıracağımı anlayamamıştım. İçeride ne halde olduğunu bilmiyordum ancak korkuyla bir yere sinip, kendisini sakinleştirmeye çalıştığını az çok tahmin edebiliyordum. 

''Özür dilerim. ''  Birçok geceyi onun kapısının önünde geçirdiğimi anımsarken yavaşça dizlerimin üzerine çöktüm ve sırtımı kapıya yaslayıp içeriden gelecek bir sesi duymaya çalıştım. ''Sana kızgın değilim yaptığın şey sana kızacağım bir şey değildi, kesinlikle değildi. Sadece çok şaşırmıştım ve nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum. Düğmelerimi neden açtığını ve nereye kadar bunu yapmaya devam edeceğini düşündüm bir saniyeliğine ve o an bunun cevabını duymak ister gibi adını söyledim. Özür dilerim, duygularıma kapıldığım ve bunun sonucunda seni korkuttuğum için. ''

Sustuğumda evin içinin korkunç derecede sessiz olduğu gerçeği bir kez daha yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Birkaç dakika geçtikten sonra onun konuşmayacağını ve doğru olan şeyin ona zaman tanımak olduğunu anlayabilmiştim. Kendi kabuğuna çekildiğinde yapmam gereken şeyin onu rahat bırakmak olduğunu çok iyi biliyordum ancak artık bir şeyleri sessizlik içinde, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirmek istemiyordum. Kafamı dağıtmak için evden çıkıp gitmemin en iyisi olacağına karar verdim, belki hala burada olduğumu bildiği için odasından dışarı çıkmıyor olabilirdi.

''Birkaç saatliğine evde olamayacağım, istersen dışarı çıkabilir ve bir şeyler yiyebilirsin. Eğer korkarsan diye Junmyeon'u evin önünde tutacağım, bir şey istersen ona söyleyebilirsin. Eve geri dönmeden önce mesaj atarım.''

Yavaşça ayağa kalktım ve ceketimi almak için salona doğru yürümeye başladım. Birkaç adım atmıştım ki Baekhyun'un odasının kapısı büyük bir gürültü ile açıldı. Hemen gitmiş olacağımı düşünüp, odasından çıkmış olmalıydı ancak  odasının kapısından birkaç adım uzaklaşabilmiştim sadece. İki saniyede ortadan kaybolacağımı düşünmemişti değildi mi?

Ağladığını açıkça belli ediyordu gözleri, buna daha fazla seyirci kalmamak için başımı çevirip yürümeye devam ettim. İç sesim daha kaba bir dille bana buradan gitmemi ve böylece Baekhyun'un gerçekten mutlu olacağını söylerken koltuğun üzerine bıraktığım ceketimi hızlıca aldım. Aynı anda tuhaf bir mırıltı duymuş ve hemen ardından gömleğimdeki ağırlığı hissetmiştim. Baekhyun ne zaman peşimden gelmiş farkında değildim ancak ona bakmamı istiyormuş gibi iki parmağının arasında tuttuğu gömleğimi çekiştirip duruyordu. 

''Buzdolabında sevdiğin yemekler var sadece ısıtman yeterli. ''   

''Yemek yemek istemiyorum.'' Başımı sağa çevirip onun yüzüne bakmadan önce derin bir nefes aldım. Bütün gün aç durarak bir şey elde edemezdi bunu anlaması gerekiyordu.  ''Kaçtığım için üzgünüm.  Her zaman bunu yapıyorum biliyorum ama artık kaçmak ve odamda saklanarak bir şeyleri çözmek istemiyorum. ''

''Gerçekten bunu yapmaya devam etmeli miyiz bilmiyorum. Başka birilerinden korkmaman için gerçekten bana ihtiyacın olup olmadığını anlayamıyorum çünkü açıkça söylemem gerekirse benden de korkuyorsun.''

''Hayır.'' dedi, sesini yükselterek. Onun cevabına inanmadım, ne kadar öyle olmadığını iddia etse bile her şeyi görebiliyordum. Kendisini zorlasa bile günün sonunda rahatsız olduğunu ve herkesten, her şeyden ve en önemlisi benden uzaklaşmak istediğini biliyordum. 

''Sana karşı dürüst olacağım Baekhyun. Son zamanlarda yaşadığım şeyler çok fazla düşünmeme ve bir şekilde kendime kızmama neden oluyor. Yetersiz ve çoğu zaman ne yapacağımı bilmiyormuş gibi hissediyorum , bunu engelleyecek hiçbir şeyim yok ve bu durum tekrar ettikçe benliğimden uzaklaşmaya başlıyorum. Sana karşı sakinliğimi her zaman korumam gerekiyor özellikle kabuğuna çekildiğin zamanlarda ama artık kendimi durduramıyorum. Sürekli iyi, mutlu ve kabuslarından uzak olmanı istiyorum. Benimle her şeyi konuşmanı, korkmadan dışarıya çıkmanı, nefret ettiğini söylediğin vücudunu kendi bedeninden daha büyük kıyafetlerle kapatmamanı, etrafındayken gerçekten eğlenebileceğin arkadaşlarının olmasını istiyorum. Bunun için zamana ihtiyacın var ama sana zaman tanımak istemiyorum seni hemen, şimdi, şu anda mutlu görmek istiyorum nedeni ne olursa olsun. Zihnim o kadar sen ve seni ilgilendiren düşüncelerle dolu ki kendimi işime odaklayamıyorum , gerçekte yapmam gereken şey ne diye sorup duruyorum kendime. Seni korumak benim işim ama artık daha öncelikli düşüncelerle doluyorum ve bundan nefret etmeye başladım. Sanırım başka bir plan bulmam ikimiz için de daha iyi olur. ''

''İstemiyorum.'' Gömleğim avucunun içinde kırışırken inatla başını iki yana salladı. Bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini anlaması gerekiyordu, böyle yaparak her şeyi daha da zorlaştırıyordu.  ''Hafta sonu dışarıya çıkmak istiyorum.''

''Hayır, istemiyorsun. Bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun özellikle böyle bir durumun içindeyiz diye. ''

İlk önce ıslak yüzünü daha sonra alnını ve saçlarını sırtıma yaslayıp sessizce durdu. Parmakları hala sıkıca gömleğimi tutuyor, avucunu biraz bile açmıyordu sanki bunu yaptığı an kaçıp uzaklaşacakmışım gibi. Yumruklarımı koltuğun üst kısmına bastırıp biraz sakinleşmeyi denedim ya da Baekhyun'un bu davranışının bir şeyi değiştirmeyeceğini fark etmesini bekledim diyebilirim. Gömleğimdeki ıslaklığın tenime geçtiğini hissederken ve onun zaman geçtiği halde hala ağlamaya devam ettiğini bilerek öylece durmak benim için zordu. Bu zamana dek onun için sorun yaratan şeyleri ya da en azından sorun yaratabilecek şeyleri ortadan kaldırıp durmuştum ancak hiçbir zaman bir süre sonra sorunun ben olacağını düşünememiştim. Kaçıp gitmek istesem bile onu gerçek anlamda bırakabileceğim hiç kimse yoktu. Onu anlayan ve anlamayan tek kişi bendim.

''Annemin zambak sevdiğini biliyorsun. Yine onun için alır mısın?''

''Elbette.''

''Teşekkür ederim.'' dedi, ilk önce ellerini daha sonra yüzünü sırtımdan çektiğinde. ''Eğer bunu yapmak istemiyorsan söylemen yeterli seni zorunluymuşum gibi hissettirmek istemem. Bana diğer konularda yeterince yardımcı oluyorsun zaten bu yüzden bunu kendi başıma halletmeye çalışacağım. ''

Uzaklaştığında kendime onlarca kez 'hayır' demiş olsam bile kelimelerimi çiğnemiş ve kendi yeminimin üzerine tükürmüş haldeydim. Kucaklanması gereken zavallı bir çocuk gibi odasına dönmesini izleyemedim ve hızlıca onu yakaladım. Parmaklarım ıslak, soğuk parmaklarını kavradığında irkilmiş ama benden uzaklaşmamıştı.

''Baban şu an eve bir fahişe ile dönse ne yapardın Baekhyun?''

''Ne?'' diyebildi kabus gibi soruma karşılık. Gözleri evin giriş kapısının olduğu koridora doğru çevrilmişti bile gerçekten babası yanında bir fahişe ile eve gelmiş gibi. 

''Kaçar mıydın? Ağlayıp bunu yapmak istemediğini mi söylerdin?  Yoksa dün gece yüzüme dokunduğun gibi korkmadan o kadına da dokunur muydun?''

Başını iki yana sallarken gözlerindeki korkuyu görebilmiştim. Bununla kendi başına ilgileneceğini söylediği halde hayalinden bile ölesiye korkuyordu. Koridor tarafında dolaşan bakışlarını üzerime çekmek için hafifçe yanağına dokundum, dolu gözleri yüzümün her bir yerinde dolaşıyordu ona yardım etmemi söylercesine. Parmak uçlarım avuç içlerine, bileklerine, yumuşak gömleğine dokunurak omuzlarına ulaştığında her şeyin yolunda olduğunu söylercesine gülümsedim.

''Böyle bir şeyi isteyen kişi sen oluncaya dek babanı oyalayıp, senin için yalan söyleyebilirim Baekhyun.   Senden istediğim tek şey bana açık olman. Beni kendi düşüncelerimle birlikte bıraktığında emin ol hiçbir şey düşündüğün kadar iyi olmuyor benim için.  ''

''Yani...''  Gözlerini sıkıca kapatıp birkaç saniye boyunca öyle durdu. Parmakları ürkek bir tavırla göğsümün üzerinde duruyordu kıpırdamadan ve gözlerini açtığında ağlayacakmış gibi bakmıyordu artık. '' Seninle uyumak istediğimi söylesem bunu yapar mısın?''

''Benimle uyumak mı istiyorsun?''

Hımladı parmakları sürekli birbirine çarpıp duruyordu ama bunu yaparken bile tam olarak bana dokunmamaya özen gösteriyordu. '' İstemiyorsan dün geceki gibi sandalyede oturup ben uykuya dalana dek odamda durabilirsin ya da yapacağın bir iş varsa onu halledip odama gelebilirsin, seni beklerim.''

''Başka bir işim yok.'' Sessizce söyledim gözleri benimkilerle buluştuğunda. ''Bu gece seninle birlikte uyuyabilirim.''

Yapmak üzere olduğum şeyin mantıksızlık çukuruyla dolu olduğunu fark edememiştim bile, Baekhyun dolabından aldığı pijama takımını çekingen bir tavırla bana uzattığında bu olayın nereye varabileceğini hiç düşünmeden hareket ettiğimi anlayabilmiştim. Baekhyun her gece yanında uyumamı isteyebilirdi bu hisse alışabilirdi, daha kötüsü ben alışabilir ve onun yanında uyumak için havanın kararmasını bekleyebilirdim, Bay Byun eve gelebilir ve oğlunun odasına girdiğinde beni onunla aynı yatakta görebilirdi. 

''Pijamaya  ihtiyacım yok, böyle uyuyabilirim.''

''Bütün gün üzerinde olan kıyafetlerle yatağıma yatman doğru olmaz Chanyeol. Üstelik gömleğin ve pantolonun kırışabilir, onları buraya asabilirsin.'' Kıyafetlerimi asmam için askı uzattığında sessizce verdiği her şeyi kabul ettim ve onun yatağa doğru yürümesini izledim. 

''İstersen beni izleyebilirsin.''

Şaşkın bakışını gördüğümde neredeyse kahkaha atacaktım. Sanki ona küfür etmişim gibi gözleri büyümüş, kaşları kalkmıştı. Bacaklarının üzerinde yumruk halinde duruyordu elleri sanki bana olan sabrı doluyormuş gibi.  

''Önümde mi üzerini değiştireceksin?'' İnanamıyormuş gibi sorduğunda başımı sallayarak onu onayladım. Kendi vücudundan başka kimsenin vücudunu görmediğinin farkındaydım bu yüzden hem şaşkın hem de endişeli olması normaldi.

''Öncelikle üzerimdekileri çıkaracağım, dikkatlice beni izle tamam mı? ''  Kıpırdamadan duruyordu sadece ne bir cevap ne de bir hareket. Kemerimdeki silahı çıkarıp çalışma masasının üzerine bıraktığımda Baekhyun'un gözleri silahın üzerinde asılı kalmıştı. Korktuğu şeyin bu olduğunu biliyordum ve benim yanımda uyurken aslında bir silahın yanında uyuyacak olacağını da biliyordum ancak o bunu tamamen unutmuş olmalıydı. Az önce sırtıma asılırken de, bana uyumayı teklif ederken de bir silahımın olduğunu unutmuşa benziyordu. ''Sana asla zarar vermem bunu biliyorsun değil mi? Silahı sadece seni korumak için yanımda taşıyorum ve o durumda kullanacağım.''

''Sorun değil.'' Sessizce söyledi ancak gözlerini zorlukla ayırabilmişti masanın üzerinde duran silahtan. 

''Buraya gelebilir misin?'' Elimi ona doğru uzattığımda istemediğini belli edercesine başını iki yana salladı. ''Hadi ama kötü bir şey olmayacak söz veriyorum.'' 

İstemese bile yataktan kalkıp ayaklarını sürükleyerek yanıma geldi, ürkek bakışları masanın üzerindeki silahtaydı ve onu hızlıca ortadan kaldırmamı istiyormuş gibi duruyordu. Sağ elini tutup havaya kaldırdım ve yavaşça onun arkasına geçtim. Aramızda onun daha fazla endişelendirmesine neden olmayacak kadar boşluk vardı, yarım daire çizip onu masaya yaklaştırdığımda patisi suya değen bir kedi gibi olduğu yerde zıplayıp, kaçamaya çalıştı.

''Sakin ol Baekhyun, yavaş yavaş kara listende olan şeylerin icabına bakmalıyız öyle değil mi?  İnsanlar, silahlar, kan, patlamalar...  Bunları sırasıyla aşmamız gerektiğini benden daha iyi biliyorsun. Şimdi sadece silaha dokunmanı sağlayacağım gün geçtikçe onu eline alıp nasıl kullanman gerektiğini de öğreteceğim sana.''

''Hayır!'' Yüzünü göğsüme yaslayıp masaya yaklaştığını reddetmeye çalışırken defalarca aynı kelimeyi tekrar etti. Parmaklarımı sıkıca tutuyordu o kadar çok sıkıyordu ki parmaklarımın boğumları beyazlaşmış, uyuşmaya başlamıştı. Diğer kolumu karnının üzerine sardığımda aynı kelimeleri tekrar etmeyi kesti. 

''Güçlü olduğunu biliyorsun Baekhyun, bunu yapabileceğini de biliyorsun. Tek bir parmağınla ona dokunsan yeter sonra seni serbest bırakacağım.''

''Gerçekten mi?''  

Kızarmış yüzü açığa çıktığında hımladım. Gözlerimle masanın üzerini işaret ettiğimde bir anlığına alt dudağını ısırmış ama hızlıca bunu yapmayı kesmişti. Kontrol edeceğimi söylediğim andan itibaren dudaklarını ısırmıyor, parmaklarının kenarlarını (bugünkü olay hariç) tırnağı ile çekiştirmiyordu. Sırtını göğsüme yasladığında derin bir nefes aldığını hissettim, bunu birkaç kez daha tekrarladı ve karnının üzerindeki kolumu sıkıca tutan elini yavaşça havaya kaldırdı. İşaret parmağı masanın üzerindeki silaha doğru uzanırken bunu yapıyor olduğu için bile onunla gurur duyduğumu söylüyordum kendime.  Titreyen parmağı silahın şarjörüne dokundu ve bir saniye bile beklemeden geri çekildi.

''Gayet iyiydin. Gittikçe daha da iyi olacaksın.'' 

Onu bıraktığım anda koşarcasına yatağına girmiş ve örtüyü yüzüne dek çekip ortadan kaybolmuştu. 







Continue Reading

You'll Also Like

25.8K 5.5K 33
+82 10 1311 5960: Hamileyim. JJK: Kimsin?
20.6K 3.6K 11
"Başka birine aşık olmaktansa, fazlasıyla senin olmakla meşgulüm." "Bebeğim, ikimiz de biliyoruz."
414K 41.9K 61
Taehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfak...
29.3K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !