TİGER LEE -MinSung-

By illerwhale_k

24.1K 2.4K 3.3K

"Ateş!" Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küç... More

1.Bölüm~
2.Bölüm~
3.Bölüm~
4.Bölüm~
5.Bölüm~
6.Bölüm~
7.Bölüm~
8.Bölüm~
9.Bölüm~
10.Bölüm~
11.Bölüm~
12.Bölüm~
13.Bölüm~
14.Bölüm~
15.Bölüm~
16.Bölüm~
17.Bölüm~
18.Bölüm~
20.Bölüm~
21.Bölüm~
22.Bölüm~
23.Bölüm~

19.Bölüm~

729 94 170
By illerwhale_k

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayınn.

İyi okumalar~
__________

°

"Ateş!"

Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küçük beden..

Artık bıkmıştı. Bu rüyayı görmek istemiyordu. Jisung her gün bu rüyayı, küçük çocuğun ölümünü görmek istemiyordu. Kalbi acıyordu.

Rüyayı ayrıntısına kadar bilen genç artık istemiyordu. Orda olmasına rağmen birşey yapamamak acıtıyordu.

Rüyayı kendi görüyordu lakin elinden birşey gelmiyordu ve ne yazık ki o küçük çocuğun ölümünü görmeden uykudan uyanamıyordu.

Neydi bu bir çeşit ceza mı?

Hayatı zaten bir ceza değil miydi?

Neden rüyalarında da bu korkunç rüyayı görmek zorundaydı. Hayatı zaten acıtıyorken bari rüyalarında rahat olamaz mıydı?

Diğer herkes gibi güzel şeyler görüp huzurlu bir uyku uyuyamaz mıydı?

Her gözlerini kapattığında korkunç sesler duymayıp, kötü rüyalar görmediği bir gün gelir miydi?

Burnuna dolan sigara ve ter kokusuyla yavaşça gözlerini açmıştı genç, görüş açısına giren kaslı göğüsle yutkunurken kulaklarına dolan sesle irkilmişti.

"Merak ediyorum... Senin bu güzel kaşlarını çatıp, dudaklarının sıkıntıyla aralanmasını sağlayan o rüya ne?"

Genç bir kez daha yutkunurken, yanağında sıcak bir el hissetmişti. Yavaşça yanağını okşuyor sanki, sakin ol her şey geçecek der gibi rahatlatmaya çalışıyordu.

"Söyle.. söyle ki-"

"Ne? Rüyamın içine girip onları da mı öldüreceksin?"

Jisung aslında bunu derken ne düşündüğünü bilmiyordu. Ağzından birden çıkmıştı ve sanki "evet" demesini bekliyor gibiydi..

Ne ara karşısındaki adama bağlandığını bilmiyordu, lakin sanki ağzından çıkan her şeyi gerçekleştirecekmiş gibi hissediyordu.

Kendini onun yanında küçük çocuktan farksız hissederken utanmadan da edemiyordu. Her şey anlık gelişiyordu, sonrasını ise kulaklarında ve yüzünde kalan pembelikler tamamlıyordu.

Tabiki de utanıyordu. Kaç yaşında adamın çocuk gibi davranması ve hemcinsine sığınması ona göre oldukça garip geliyordu.

Ama genci oldukça rahatlatıyordu.

Resmen huzur buluyordu.

Sanki ruhundaki çatlaklar birer birer onarılıyormuş gibi hissederken aynı zamanda böyle hissetmesinin küçükken yaşadığı travmalardan da kaynaklı olduğunu düşünüyordu.

Aslında haksızda değildi. Bunca zaman pek ilgi görmüş bir çocuk olmadığından yeni yeni yaşadığı bu duygular gencin ruhuna dokunuyordu.

Ve bastıramadığı birtakım duyguların gün yüzüne çıkmasını sağlıyordu.

Yanağındaki parmaklar yavaş yavaş tenini okşamaya devam ederken karşısındaki adamın kaşlarının çatılmasıyla gerilmişti.

Dikkatle karşısındaki adamı süzen genç, hiçbir tepkisini kaçırmak istemeksizin bakarken merak ediyordu. Nasıl tepki vereceğini, ne diyeceğini merak ediyordu.

Onu anlayamıyordu.

Demişti. O çözülmesi gereken bulmacalardan bin kat daha zordu. Onu anlamak zordu. Nerde nasıl tepki vereceği. Neye sinirleneceğini veya da neye mutlu olacağını kimse göremiyordu.

Ve o göremeyenlerin içinde gencinde olması çok sinirini bozuyordu.

Karşısındaki adamın yanağındaki baş parmağı, yavaşça küçük ve dolgun dudaklarına doğru ilerlerken genç kalbinin hızlanmasına izin vermişti.

Yine olmuştu etkilenmişti.

Artık kalbi beynini dinlemeyi yavaşça reddediyorken içini saran huzursuzlukla yerinde kıpraşmadan edememişti. Yavaşça kaşları çatılmış ve küçük dudaklarına değen parmaklarla birlikte karşısındaki sarımsı gözlere dikkatle bakmaya başlamıştı.

"Bu dudaklar.. Ne dediğine dikkat etmeli"

Birden dudaklarını okşayan iri parmaklarla gözleri açılan Jisung, yerine sinerek cevap vermemeyi tercih etmişti.

Yine kaçmıştı. Her zamanki gibi kaçmayı seçerken sadece gözlerini kaçırarak yutkunmayı seçmişti.

Kafasını iyice yastığa gömdüğü için açıkta olan boynu daha çok açılırken boynuna değen sıcak nefeslerle bedenini değişik bir ürperti sarmıştı.

Öyle ki bütün tüğleri diken diken olmuş, huylandığından dolayı boynunu eğme gereksinimi hissetmişti.

"Yada.. Dilini mi deseydim?"

Ne yapacağını şaşıran Jisung elini yada gözlerini nereye dokunduracağını bilemezken gergince yerinde kıpırdanmaktan başka bir şey yapamamıştı.

Ve boynundaki sıcak nefesler her saniye tenine yaklaşırken kalbi ağzından çıkmak istermiş gibi atmaya başlamıştı.

Kurumuş olan dudaklarını yalayan genç, kırmızı yanaklarıyla birlikte, yüzüne düşen bir tutam saçla gözlerini kapatmıştı.

Tenindeki ıslaklıkla ağzı aralanan genç, boynunda hissettiği dille kaşlarını çatmıştı.

Boynuna diliyle 'L've'K' harfleri çizen adam, gence hiç yardımcı olmazken ağzından küçük bir inlemenin çıkmasını sağlamıştı.

Boynundaki ıslaklık hâlâ yerini korurken utançtan gözlerini açamayan genç, yüzünde tekrardan o iri ve uzun parmakları hissetmişti.

İşaret parmağıyla yavaşca yüzündeki bir tutam saçı kulağının arkasına götürürken adam, gencin dolgun ve küçük dudaklarına doğru eğilerek sıcak nefesinin dudaklarına çarpmasını sağlayarak konuşmuştu.

"Dilimle daha farklı şeyler yapabilirdim.. Ama şu anlık ismimi yazmakla yetiniyorum küçüğüm."

Genç gözlerini irice açarken karşısındaki adamın utanması olmaması karşısında pestil gibi ezildiğini hissetmişti.

Ardından gözleri sarımsı gözlerle birleşirken vücudunu bir ürperti sarmıştı.

Onun gözleri oldukça tehlikeliyken korkmadan edemiyordu ki hangi ara, korktuğunu belli ettiğini bile anlamamıştı.

"Hem oldukça yaramaz, hem de oldukça ürkeksin. Tıpkı... ceylan gibisin."

Ve duyduğu kalınımsı sesle küçük ve dolgun dudaklarına değen, vahşi dudaklar bir olmuştu.

Karşısındaki adamın söylediği bu cümle tüğlerini diken diken yaparken, gerçek anlamda karşısındaki adamın onu avı olarak gördüğünü anlamıştı.

Ve anlaşılan vahşi kaplanın, yakaladığı ürkek ceylanını bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Genç dudaklarında gezen dille irkilirken o çok öpmek istediği dudaklara karşılık vermek istemişti.

Lakin tereddüt etmişti. Korkmuştu. Kalbi yapmasını söylerken beyni yapmamasını söylüyordu ama yapmak istemişti.

Bu vahşi kaplanın hayatını merak ediyordu. Nasıl yaşadığını, nasıl beslendiğini her şeyi merak ediyordu.

Yavaşça dudaklarını hareket ettiren genç karşısındaki adamın boynuna kollarını dolamak istemişti. Lakin birden kolları yukarıya sabitlenirken Jisung'un ağzından garip bir ses çıkmıştı.

Beklemediği her halinden belli olan genç, kaşlarının hafifçe çatılmasına izin vermişti.

Ellerini kurtarmak için bir kaç hareket sergilemişti. Ama yaptığı şeyler karşısındaki adamın büyük ellerine hiç fayda etmemişken yerinde rahatsızca kıpırdanmış daha çok bedenlerinin temas etmesini sağlamıştı.

Ve dudakları dudaklarına değerken mayhoş sesiyle konuşmuştu.

"Ellerimi bırak."

Dediği bu cümle karşısındaki adamın dudaklarının kıvrılmasını sağlarken ağzının içine giren dille genç, küçük bir inleme bırakmıştı.

Biliyordu sözünü dinlemicekti ama ellerinin serbest olmasını deli gibi istiyordu.

Bir yandan vahşice ağzının her bir santimini açlıkla sömüren adam varken ellerini kurtarmak için yerinde kıpırdanmadan edemiyordu.

Arada belli yay gibi gerilirken kalçası her seferinde yukarıya havalanıyordu.

Ve her seferinde kalbi göğüs kafesini delip geçecekmiş gibi hissediyordu.

Yavaştan başı dönmeye başlayan genç iyice şarhoş olurken kendini serbest bırakmıştı.

Pes etmişti.

Ellerini kurtaramayacağını biliyordu. Zaten ne diye kaplanın pençlerinden kurtulmayı düşündüyse, imkansız gibi bir şeydi.

Kendini karşısındaki adamın ellerine teslim etmişti ve ağzının her bir santimi keşfetmesine izin vermişti. Lakin alttan alttan hissettiği sızı kalçalarını havlandırırken karşısındaki adamın sertçe, tek eliyle kalçasını yere yapıştırması bir olmuştu.

Anında kaşları çatılan gencin gözleri açılırken dudaklarından ayrılan dudaklarla bir kaç saniye o sarımsı ve oldukça vahşi duran gözlere baka kalmıştı

Gözlerindeki yoğunluğu artan adamın, yavaşça gözleri kısılırken Jisung, bir adamın bakışlarıyla nasıl korktuğunu anlamaya çalışıyordu.

"Oldukça yaramaz.."

Dudakları belli belirsiz bir hal alan adam, dişlerinin üstünü yavaşca yalarken kafasını sakince sağa sola sallamıştı.

Ardından gözlerindeki ürkütücülükle altında yatan ve hafiften korkmaya başlamış tatlı çocuğuna doğru bakmaya başlamıştı.

Öyle ki boynuna doğru sokulmuş, derin bir nefes eşliğinde boğuk sesiyle konuşarak altındaki tatlı çocuğu daha çok titretmişti.

"Dişlerim kaşınıyor ceylan gözlüm..."

Ceylan gözlüm..

Duyduğu cümlelerle kalbi hızlanan genç, boynunda derin derin nefesler alan adama biraz daha yer açmıştı.

İlk küçüğüm sonra bebeğim ve en son ceylan gözlüm..

Kalp ritmi giderek artarken dudaklarını sertçe ısırmıştı. Çok pis etkilenmişti ve boynunda dolanan o dudaklar onu nasıl etkileyeceğini gayet iyi biliyordu.

Bir kaplanın doğasıyla bir ceylanın doğası bir değildi. Kaplan avlanmayı seven vahşi bir yaratıktı. Et, kan kokusu severdi. Ama ceylan öyle değildi. Evcil bir hayvandı kimseye zararı dokunmazdı. Kaplanın sarımsı gözleri vahşeti cağrıştırırken, ceylanın iri, büyük ve kahverengi gözleri tatlılığı çağrıştıyordu.

Ve kaplan yakaladığı ceylanını ürkütmek istemiyordu.

Birden geri çekilerek üstünden kalkan adamla Jisung boşluğa düşmüştü. Bedenine anında soğuk hava temas ederken ayakta ona bakan sarımsı gözlere bakmıştı. Kaşları çatılmış, bedenini huzursuzluk kaplamıştı.

"Vahşi gözlerimi ve bedenimi senden çekiyorum ceylan gözlüm... şimdilik."

Sonradan ağzında mırıldandığı şeyi duyamayan genç, yatakta dikleşirken şaşkın gözlerle karşısındaki adama bakmaya başlamıştı.

Bu da neydi böyle?

Anlamamıştı. Her zaman bu adamın yaptığı birtakım garip şeyleri anlamadığı gibi, şu anda da yaptığı şeyi anlamamıştı.

"Birkaç işim var burda otur."

Jisung'un bedeni anında gerilirken bir anda karşısındaki adamın ruh halinin değişmesiyle gözlerini gerginlikle birkaç kez kırpıştırmıştı.

"N-nereye?"

Sesi hafiften çatlak çıkarken bu karanlık ve kasvetli odada tek başına kalmak nefes alışverişlerinin yavaştan hızlanmasına yol açmıştı.

Aldığı sert bakışla nerde yanlış yaptığını sorgulayan Jisung, kafasını dolu gözlerle karşısındaki adama çevirmişti.

"Gitme.. Korkuyorum."

Gözleri bir an olsun sarımsı gözlerden ayrılmazken karşısındaki adamın derince nefes alışı karşısında kafasını bir çocuk gibi yere eğmişti.

Ve hiç beklemediği sözcükleri duymasıyla iri iri açılmış ceylan gözleriyle karşısındaki o vahşi adama bakmaya başlamıştı.

"Sakın bir daha, ister yanımda ister başka bir yerde değmeyecek insanlar için ağladığını görmüyüm. Sakın."

Elleri yumruk olan adamın çene kasları sıkmaktan ortaya çıkmışken genç ne diyeceğini şaşırmış sudan çıkmış balık gibi ortada kalmıştı.

Karşısındaki o adam oldukça ürkütücü duruyorken kafasını tekrardan bir çocuk gibi yere eğmişti.

Yine olmuştu gözleri dolmuştu.

Resmen, birkaç gözyaşı döktü diye oldukça korkunç bir şekilde azarlanmıştı.

Elinde değildi. Vücudu küçüklükten beri hassastı ve hemen her ne olursa olsun gözleri dolardı. Sinirlenince de, üzülünce de, mutlu olunca da, her duyguyla bağlantılıydı ve bunu kontrol etmek oldukça zordu.

"Bana bak."

Duyduğu sert sesle küçük ellerini yumruk yaparken gözlerindeki yaşların gitmesi için dua etmeye başlamıştı.

Sanki hapishaneye girdiği için daha da hassaslaşmış hissederken bunda en büyük etken olarak karşısındaki adamı görüyordu.

Hepsi onun yüzündendi.

Yavaşca kafasını kaldırırken hafiften dolmuş gözlerle karşısındaki adama bakmaya başlamıştı. Düşmeye yakın yaşlar yüzünden gözleri parlarken bir dudağını stresle ısırmıştı.

Yine de onu bu odada tek bırakmasını istemiyordu.

"Sinirlenince ne kadar korkunç olabileceğimi tahmin bile edemezsin Doktor. O yüzden uslu bir çocuk ol ve sözümü dinle."

Doktor..

Nerdeydi küçüğüm, nerdeydi bebeğim, nerdeydi ceylan gözlüm?

İçine oturan garip bir duyguyla daha çok modu düşerken burnunun yandığını hissetmiş, parmaklarındaki etleri yolmaya başlamıştı.

O kadar alışmıştı ki bu tür ifadelere, ağzından herkesin dediği gibi 'Doktor' kelimesini duymak resmen genci dumura uğratmıştı.

Öyle ki başka birşey deme gereksinimi bile hissetmemişti.

Resmen doktor diyerek aralarında ki görünmez duvarı bir kez daha hatırlatan adamla, Jisung tekrardan emin olmuştu.

Bir ceylan bir kaplandan medet ummamalıydı.

Doğanın kanunu buydu.

Ceylan, kaplan için bir avdı. Kaplan ise ceylan için bir avcı.

İki birbirine zıt hayvan bir arada bulunmamalıydı.

Yoksa her türlü üzülen ceylan olacaktı.

Sıkıntılı bir nefes çeken Jisung ona bakan sarımsı gözlere bakmayarak yatağa yatarken, yorganı boğazını kadar çekmiş ardından konuşarak bir nevi karşısındaki adamı cevapsız bırakmak istememişti.

"Git sen. Ben biraz daha uyuyacağım."

Takındığı ifadeler gibi ses tonu da oldukça düşen gencin ardından ses gelmezken, sadece odada demir kapının sesi duyulmuştu.

Gitmişti.

Ve öyle çekip gitmesi Jisung'u daha çok kırarken kendi kendine kaşlarını çatmıştı.

Neden kırılmıştı ki?

Neden onun iltifat edip etmemesini bu kadar umursuyordu?

Neden onun kendine takdığı kelimeleri duyamadı diye üzülüyordu?

Bir kere o hiçbir şeyi değildi. Peki neden böyle bok gibi hissediyordu? Kalbi boşluğa düşmüş gibi hissediyordu.

Alışmamalıydı...

Alışmamalıydı iltifatlara, alışmamalıydı ilgiye, alışmamalıydı sevgiye...

Eğer alışırsa tıpkı kaybettikleri gibi bunu da kaybederdi.

Ona mutlu olmak haramdı. Sevinmek haramdı. Sevmek haramdı.

Bir kez daha alışırsa daha fazla kaldırabileceğini düşünmüyordu. Yine ortada bırakılırsa ki büyük ihtimalle öyle olacaktı, taşıyamazdı.

Daha fazla yükü taşıyacak, daha fazla birilerini sevecek güç bulamıyordu kendinde.

Gözünden bir damla yaş düşerken karşısındaki adamın, acıdığından böyle devrandığını biliyordu.

Zaten aklı karmaşıkken daha fazla beynini yormak istemiyordu.

Al işte 'değersiz insanlar için ağladığını görmüyüm' diyen adam, onun dengesizlikleri yüzünden ağladığını göremiyordu.

Belkide görüyordu sadece sessiz kalmayı tercih ediyordu.

Ne zamandır kendi kendine beyin fırtınası yaptığını bilemeyen genç, kafa dağıtma gereksinimi hissederken boş odada göz gezdirmeye başlamıştı.

Hiçbir şey yoktu.

Hayır ne bekliyordu onu da anlamıyordu. Duvarlar boş boş durdukça üzerine geliyor, gencin kalbini korkuyla daha çok geriyordu. Çabuk bir şeyler düşünmesi gerekiyordu.

Kalbi stresten hızlanmaya başlarken derin bir nefes çekmişti.

Çünkü şu anda kafasını dağıtmaya acayip ihtiyacı vardı.

Tekrardan bir panik yaşamak istemiyordu. O yüzden kötü şeyler düşünmemeye çalışarak ne yapacağını aklında kurmaya başladı.

Ne yaparsa aklı dağılırdı?

Bir süre gözleri kapalı yatakta yatmaya devam eden genç, burnuna dolan sigara ve erkeksi kokuyla gözlerini birden açmıştı.

Tabi ya! Neden düşünememişti.

Aklını dağıtmanın en kolay yolu kendini rahatlatmaktı. Yani şu anlık bundan başka yapacak seçeneği olmazken ne zamandır kendine dokunmadığı gerçeğide bir tokat gibi yüzüne çarpmıştı.

O yüzden daha hassas olacağına inanıyordu.

Aklına izlediği pornolar gelirken aklında bir kız canlandırmaya başlamıştı. Aynı zamanda kıyafetlerinin üstünden kendine dokunarak yavaşça okşamaya başlamıştı.

Utanmıştı. Hiç bunu bu zaman, hapishanede yapacağı aklına gelmezken vazgeçip vazgeçmemek arasında aklında zikzak çizmeye başlamıştı.

Penisini okşamaya devam ederken gözlerini kapatmış, rahat bir poziyon alarak yaptığı işe devam etmişti.

Giderek kulakları kızarmaya başlarken bir elide yavaşça göğüsüne doğru yol almıştı.

Kaşları yavaşça ara ara çatılırken burnuna dolan erkeksi kokuyla aklında canlandırdığı kişi birden değişmişti.

Aklına gelen sarımsı gözlerle gözlerini birden açarken utançtan ölmek istemişti. Nasıl aklına o korktuğu gözler gelirdi?

Penisi oldukça sertleşmişken ağzının içinde ufak bir küfür savurmuştu. Hemen bu şeyi halletmeliydi.

Kalp atışları mümkünmüş gibi daha fazla atmaya başlarken ağzından garip bir ses çıkmıştı.

Zaten ne diye bu işe kalkıştıysa...

Vücudu oldukça gerilirken kurumuş olan boğazını ıslatmak için derince yutkunmuştu.

Olabildiğince çabuk halletmeliydi.

Hızla elini iç çamaşırından içeri sokarken çekiştirmeye başlamıştı. Gözlerini kapatmış daha demin hayal ettiği kızı tekrardan hayâl etmeye başlamıştı. Lakin hayâl ettiği şeyin hiçbir etkisi olmazken yavaştan elinin yorulduğunu hissetmişti.

"Ah~ hay sıçayım"

Gözlerini utançla yumarken bütün vücudunun kızardığını hissediyordu bunu yapmak istemiyordu. Lakin rezil olmadan halletmeliydi.

Yatakta daha da yayılan genç gömleğini ağzının içine alırken kafasını yastığa doğru gömmüştü.

Aklında canladırdığı şeyi değiştirirken burnuna dolan erkeksi kokuyla ve sarımsı gözlerle hayâl ettiği adamın baskınlığını üzerinde hissetmeye başlamıştı.

Bir yandan kendini çeken genç bir yandan dudaklarını ısırırken kanattığının farkında bile değildi.

Kalbi ve vücudu kasılmaya başlarken mümkünmüş gibi kafasını daha çok yastığa gömmüştü.

Bu yaptığı şeyden sonra nasıl o sarımsı gözlere bakacağını düşünürken utançtan yatağın içinde kaybolmak istemişti.

İçinden bu yaptığı şey için kendi kendine oldukça kızarken nefes alışverişleri bütün odada yankılanmaya başlamıştı.

Saç dipleri boncuk boncuk terlermeye başlarken bir elide hâlâ göğüsüyle uğraşıyordu.

Bu yaptığı saçmalığı bitirmek için oldukça büyük bir çaba sarf eden genç, kulaklarına ilişen ayak sesleriyle ceylan gözlerini sonuna kadar açarken vücudu adrenalinle sarsılmıştı.

Şu anki poziyonu oldukça utanç vericiyken kulaklarında yankılanmaya devam eden adım sesleriyle kalbi yerinden çıkmak üzere atmaya başlamıştı.

Ölüm fermanını çoktan kafasında hazırlayan genç, büyük bir adrenalinle sarsılırken göz bebeklerinin titrediğini hissetmişti.

Her an kalp krizinden öbür Dünya'ya gitmek üzereyken demir kapının kilit sesleriyle gözlerini sıkıca kapatmıştı.

O sarımsı ve ürkütücü gözlerini şu an bile üzerinde hissediyorken ortadan kaybolmak istemişti.

Ve kulaklarını dolduran o kalın ve sert ses bütün odada yankılanırken tüğlerini diken diken etmişti.

"Ceylan gözlüm..?"

~Bölüm Sonu~

Ben geldimm nfleçdkflee

Bölüm nasıldıı?

Ya inşallah beğenmişsinizdir

Dedim artık bölüm atıyım böyle olmaz.

Neysee

Yazım yanlışları varsa kusura bakmayınnn

Sizi seviyorumm

Sonraki bölümde görüşmek üzeree

Bayy~

(Her ficte olmazsa olmaz klişe kesinlikle eksik kalamazdım)

Nclsçxlckslxödl

Continue Reading

You'll Also Like

136K 15.1K 15
Aşırı yakın temastan ve sosyalleșmekten korkan Jeongin yakışıklı bir çocuğa rezil olmuştu
157K 16.6K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
23.9K 2.2K 20
• Yüreğinden yaralı bizim hikayemiz, Kaderimden kalanı silsem de gitmiyor.• 19/01/23
223K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.