Komutan | Texting

By bokunucikarmayeto

1.1M 52.6K 11.1K

Numara sallayıp, komutana denk getirmek mi? 07.12.2022 #beyza etiketinde 1.sıra 29.06.2023 #avukat etiketind... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
Grup
2.8
2.9
3.0
3.1
Shoplar
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0

3.2

18.8K 1K 353
By bokunucikarmayeto

Takip edip, bol bol yorum yaparsanız çoook mutlu edersiniz beni.

Valizlerimi sürmeyi bıraktım ve Muğla'nın havasını içime çektim. Fazla güzeldi burası. İstanbul'un kalabalığından uzak, daha sessizdi. Valizlerimi zar zor taşıyordum, resmen ezitetti ama az kalmıştı. Biraz daha sabırdı.

Yanıma iki valiz, bir sırt çantası almıştım. Eşyalarım anca sığmıştı. Aslında bir çoğu sığmamıştı bile. Zaten bir valizi ve diğer valizin yarısını kıyafetlerim kaplıyordu. Çanta ve ikinci valizde kalan boşlukta ise önemli eşyalar, makyajlarım falan vardı.

Fakat beni şuan Muğla'da olmamdan daha çok heyecanlandıran bir şey vardı. O da, beni Özgür'ün alacak olmasıydı.

Kafayı yiyecektim!

Gözlerimi etrafta gezdirirken, gözlerimiz birleşti. Uzak mesafeden bile seçilen koyu kahve gözleri, birkaç saniye yeşil gözlerimde oyalandı. Ardından baştan aşağıya süzdü vücudumu. Yavaş yavaş kış
geldiği için üzerimde siyah, bol bir kot pantolon vardı. Üzerime ise hafif esse de umursamadan siyah, kolsuz bir bluz giyinmiştim. Siyah kabanım ve spor ayakkabılarımla kombinimi tamamlamıştım. Koyu tonlar kesinlikle favorimdi.

Özgür'ü incelemeye başladım. Üzerinde beyaz bir gömlek giymiş, ilk iki düğmesini açık bırakmıştı. Altında ise siyah bir pantolon vardı. Siyah ceketi ile çok hoş gözüküyordu. Yüzündeki gülümseme, gözlerini kısacak cinstendi. Tabii beni de bitirecek cinsten.

Karşılık olarak gülümsedim. Hint dizilerindekiler ile kapışabilecek olan bakışmamızı Özgür bozup bana doğru gelmeye başladı.

Adam çok yakışıklıydı. Düşüyordum. Ölüyordum. Bitiyordum. Kafayı yiyecektim.

Yanımda durduğunda, hafif kendimi toparladım. Gülümseyerek yüzüne baktım. O ise yüzüme ufak bir bakış atıp, kollarını belime sarıp beni kendine çekti.

Sarılıyorduk anam!

Birkaç saniye put gibi kalsam da ardından bende tek kolumu beline sardım. İyi bari, kolumuz beline yetişiyordu. Diğer kolumu da, belindeki kolumun hafif yukarısına sardım.

Onun kafası, çenesi omzuma gelecek şekilde duruyorken; ben ise kafamı göğsüne gömüp kokusunu içime çektim.

Kokusu çok farklıydı, sanki birçok şeyi içinde barındırıyordu. Ev gibi, yuva gibi kokuyordu.

Vatan gibi kokuyordu.

Derin bir nefes çektim ve ayrıldık. Ses tonu nasıldı acaba? Hiç aramalar dışında sesini duymamıştım ve aramalar sesimizi fazlasıyla değiştiriyordu.

Gülümseyerek yüzüme baktı. "Hoş geldiniz avukat hanım."

Gözlerimin irileşmesini engellemeye çalıştım. Sesi çok farklıydı. Hem nahif, hem kalındı. Anlatılmazdı. Adamın her zerresi mükemmeldi.

"Hoş bulduk komutan bey."

Valizlerime uzanacağım sırada elimi tutarak aşağıya indirdi.

Eli elime değdi.

Değdi eli elime.

Elime değdi eli.

Ben şaşkınlıkla elime bakarken, o iki valizimi aldı ve yürümeye başladı. Hâlâ elime bakarken peşinden yavaş yavaş gidiyordum.

O, arabanın bagajına valizleri yerleştirirken ben anca yanına varabilmiştim. Hâlimi zevkle izliyordu. Kendime gelmek için bacağımı cimcikledim.

Bagajı kapattı ve yanıma geldi.

"İstersen sırt çantanı da arka tarafa bırak."

Kafamı salladım ve dediğini yaptım. Hâlâ onunla yan yana olduğum için heyecanlı hissediyordum. O sürücü koltuğuna otururken ben arka kapıyı kapatıp, yolcu koltuğuna oturdum.

Arabayı çalıştırdığında birkaç saniye ikimizden de ses çıkmadı. Muhtemelen benim üzerimdeki heyecan onun üzerinde de vardı. Fakat benim gibi dışarı yansıtmıyordu.

Sessizliği bölen şey, çalan telefonum oldu. Uçaktan iner inmez uçak modundan çıkarmıştım.

Telefonumu kabanımın cebinden çıkardım ve ekrana baktım. Sinan arıyordu.

Aramayı onayladım ve telefonu kulağıma dayadım.

"He gülüm," dedim. Özgür'ün bakışları bana dönmüştü. Ona bakmasam da hissedebiliyordum üzerimdeki bakışlarını.

"Annem de arayacak akşama doğru. Ben önden bi' arayayım dedim. Napıyorsun?"

Gülümsedim. "Arasın, arasın. Uçaktan bi' 15 dakika önce indim. Özgür'le şimdi eve doğru gidiyoruz."

"He iyi. Şu Özgür kısmını anneme söyleyeyim mi?" dedi gülerek. Kaşlarımı çattım.

"Sinan, sakın bak." dedim sinirle
"Anneme söyleyeceğim ben bir ara. Sakın."

Sinan ismini duyduktan sonra yol ve benim üzerimde gidip gelen Özgür'ün gözleri, tamamen yola odaklanmıştı.

"Karşılık olarak?"

Ofladım. Bu çocuk neden parayla çalışıyordu?

"200?"

"Yuh abla. Bu devirde 200TL ile götümü bile alamazsın."

"Kalsın. Götünü isteyen yok zaten. 400?"

Cıkladı. "Arttır biraz daha."

"Son bak. Son. 550?"

Birkaç saniye sessiz kaldı. Düşünüyordu sanırım.

"Okey."

"Tamam kapa."

Telefonu tam tekrar cebime koycaktım ki tekrar çalmaya başladı.

Ekranda 'benim kari' ismini görünce isyan etmekten vazgeçip heyecanla açtım telefonu.

"Alo."

"Vardın mı kız?"

"Yok aşkım. Hâlâ uçaktayım, öyle merak etmişmisiniz diye telefonu açayım dedim."

Özgür'ün bakışları yine bana döndü. Aşkım dediğim için bakmıştı büyük ihtimalle.

"Ay ne bileyim be? Sordum öyle." dedi Hande gülerek.

"Bebeğim ben şimdi kapatayım, tamamen yerleşince ve müsait olunca ararım tamam mı?"

"Tamam o zaman görüşürüz aşkım."

"Görüşürüz bebiş."

Telefonu kapatıp, kabanımın cebine koydum. Özgür ise yolu inceliyordu.

"Ee nasılsın?"

Kafasını salladı. "İyiyim, sen?"

"Bende iyiyim."

Sessizlik...

Telefondan olunca her türlü konu açılıyordu. Fakat yüz yüze olduğumuz zaman heyecandan ağzımı bile zar zor açıyorum.

Sessizliği Özgür bozdu.

"Sevgilin, merak etmiş sanırım."

Sevgilim mi?

Hande mi?

Kahkaha atmaya başladım. Hande ve benim sevgili olduğumuzu düşündüm bir an.

"Sevgili mi?"

Kahkaham, gülümsemeye döndüğünde kaşları çatık bir şekilde yola bakıyordu.

"Ne? Sevgilin değil mi?"

Kafamı iki yana salladım.

"Hande."

Gözleri açıldı. Sonrasında tek eli ensesine gitti. Ovdu ensesini, suçlu bir çocukmuş gibi.

"Şu Hande." dedi.

"O Hande." dedim.

Biz görüntülü konuşurken Hande bir keresinde odaya dalmıştı. Oradan hatırlıyordu büyük ihtimalle.

Yolun devamı sessiz geçti. İlk önce Özgür'ün evine gidecektik, ordan Özgür'ün benim için ayarlattığı eve geçecektik. Parasını elbette eve vardığımız zaman verecektim.

Normalde asla bir insana bu kadar güvenmezdim. Fakat Özgür'e karşı duyduğum güven başkaydı. Belki de asker olmasından kaynaklıydı. Bilemiyordum.

Arabayı park ettiğinde, üzerinde olan bakışlarımı önüme çevirdim. Yol boyunca sapık gibi çocuğu izlemiştim.

Aradan inmeden önce Özgür konuşmaya başladı.

"Birkaç gün mecburen bende kalacaksın. Ev uzun zamandır kullanılmadığından yerler fazla tozlu. Normalde sen gelmeden önce halledecektim fakat vaktim olmadı. Yarın bir temizlik ekibi gidecek eve. Onun dışında üç gün kadar sonra da alışverişe çıkmamız gerek, eşyalar için. Eşyaların yerleşimi falan derken mecburen en az beş gün bendesin." dedi tek nefeste. Nefes alsaydın yiğidim.

"O zaman yarın gidelim eve. Temizlik yapıldığı zaman hem daha iyi olur. Bugün bir daha gitmeye gerek yok."

Evde kalma işine hayır diyemeyecektim. Otelde kalmak istemiyordum ve başka çarem yoktu. Hem bence iyi bile olabilirdi. Yiğidimin yüzünü görürdüm birkaç gün.

Kafasını sallayarak onayladı beni."Nasıl istersen öyle yaparız."

Anlaşmış gibi aynı anda kapılarımızı açıp, arabadan indik. Ben, arka koltuktan çantamı aldım. Özgür ise valizlerimi almak üzere bagajı açmıştı.

Çantamı alıp, kapıyı kapattım. "Kendini yormana gerek yok, ben çıkarabilirim." dedim. Çıkartamazdım, çok ağırlardı. Tamam diyip geri çekilirse mal gibi kalırdım.

Özgür bana kısa bir bakış attı. "Misafirimsin, ben ne istersem o."

Gülerek kafamı salladım. Hiç ısrar edemezdim, tırnaklarımı yeni yaptırmıştım. Taşımamam daha iyiydi.

Valizleri alıp, bagajı kapattı. Arabayı uzaktan kumandalı anahtar ile kilitleyip, valizleri tekrar eline alıp yanıma geldi.

"Teşekkür ederim, başka biri olsa umurunda bile olmazdı." dedim. Sesindeki minnet belli oluyor olmalıydı.

"Teşekkür etmene gerek yok. Dediğim gibi, bende kendime bir arkadaş arıyordum. İyi oldu buraya gelmen. Asıl ben teşekkür ederim."

Teşekkür edilecek bir şey yapmamıştım. "Neden teşekkür ediyorsun?"

Gülümsedi. İçten bir gülümsemeydi bu. "O gün bana mesaj attığın ve bir ay boyunca atmaktan vazgeçmediğin için, teşekkür ederim."

Kızardığımı hissettim. Başta bana kızıp, engellediği şey için şimdi teşekkür ediyordu. Yüzüme baktı, yanaklarımın kızardığını görmüş olmalı ki güldü.

Evin önüne geldik. Beş katlı bir apartmandı. Dış kapıyı, şifreyi girerek açtı ve içeriye girdik. Özgür iki valizle kapıdan düz bir şekilde  giremeyeceği için yan dönmüştü.

Asansöre bindik. Özgür, dördüncü katın tuşuna bastı. Asansöreden indik. Karşılıklı iki kapı vardı. Özgür, soldaki kapıya yöneldi. Nereye giderse annesini takip eden ördek gibi peşine takılıyordum.

Evin kapısının önüne geldiğimizde, ceketinin cebinden anahtarını çıkarttı ve kapıyı açtı. Kenara çekilip, kafasıyla kapıyı gösterdi. Önden buyur der gibi. Dediğini yaptım. Ayakkabılarımı çıkartıp, kenara koydum ve içeri geçtim.

Özgür de ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Bir odaya doğru ilerlediğinde, yine peşine takıldım.

"Hep böyle peşime mi takılacaksın?" dedi birden. Durdum.

"Takılmayayım mı?"

Güldü. Arkasında olduğumdan yüzünü görmesem de, çıkan sesten güldüğünü anlayabiliyordum.

"Hayır, aksine, mutlu eder beni. Hep böyle peşimde gez, hep yan yana olalım."

Bunu birden demesiyle kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Güzel hissettiriyordu.

"Bunu yüz yüze değil de, mesajlarda söyleseydin fena yavşardım sana." dedim gülerek. O da güldü.

"Yavşamış kadar oldun."

Kafamı salladım. Görmüyordu ama olsundu. Bir odaya girdi. Peşinden bende girdim. Kenarda, camın yanında tek kişilik bir yatak vardı. Kapının hemen yan tarafına, ufak bir dolap kurulmuştu. Yerde kare bir halı vardı. Bir tane de şifonyer vardı. Minik, tatlı bir odaydı.

"Burda kaldığın sürece, bu odada kalacaksın. Benim odam koridorun diğer ucunda. Gece herhangi kötü bir şey olursa gelebilirsin." dedi.

Gece mi? Kötü bir şey mi? Onun odası mı? Neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe.

Yine de kafamı salladım.

Valizleri yere bıraktı. Ardından odadan çıktı. Bende peşinden gittim. Hemen sağda kalan odaya geçti. Peşinden bende odaya girdim. Salondu burası. İki tane, üçlü koltuk çapraz bir şekilde duvar kenarlarına dizilmişti. Balkon kapısının hemen önünde bir masa vardı. Kapı neredeyse masa yüzünden kapanacatı, yalnızca
biraz boşluk vardı arada.

Özgür, koltuklardan birine oturunca, bende diğer koltuğa oturdum.

Umarım burada geçirdiğim vakit, zihnimde iyi anılar olarak kalırdı.

Normale göre uzun bir bölüm olduğu için, yazması zor bir bölüm oldu benim için. Emeğimin karşılığı olarak oy verirseniz mutlu olurum.

İnstagram: hasan.bunlar.ciddimi

Continue Reading

You'll Also Like

31.4K 2.1K 7
。⁠◕Bu his çok tuhaftı onlar benim gerçek ailemdi ama bir o kadarda uzaklardı...◕⁠。
71.7K 3.8K 24
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
105K 5.9K 41
Siz: Yarım saattir kahkaha atıyorum lan. Siz: Anan baban bu ismi koymak için ne yaşamış olabilirler ffdfdddss? Siz: Olm seni yaparken bu kadar zorlan...
3.7M 64.9K 20
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...