Dudaklarını birbirine bastırıp gülüşünü yok etti.
"Hadi ye"
Si cheng adama baktı ona güvenmiyordu ve yemeğe birşey katmadığından emin değildi.
"Ahh"
Yuta çatalını çocuğun tabağına uzatıp yedi.
"Bak yok bir şey"
Yemekten bir çatal alıp si cheng'e uzattı. Çocuk şaşkınlığını gizlemeye çalışarak adama bakıyordu. Sanki sevgilisini vurmamış kendisini kaçırıp bağlamamış canını yakmakla tehdit etmemiş gibi karşısında oturuyordu. Kendi sebep olduğu yaralarına merhem sürmüş ve şimdi de yemek yapmıştı.
Çocuk çatalı itti.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Ha"
Adam çocuğun eliyle ittiği çatalı ağzına götürdü.
"Tuhaf davranıyorsun"
"Ne gibi?"
Yuta yemeği ağzına alıp ağır ağır çiğnemeye başladı.
"Dalga mı geçiyorsun? Jaehyunu belki de öldürdün beni kaçırdın bağladın ve canımı yakmakla tehdit ettin. Sonra kendin sebep olduğun kızarıklıklarıma merhem sürdün ve yemek yaptın. Psikolojik sorunların mı var?"
Yuta yemeği yutup gülmeye başladı. Çocuk yüzündeki dehşeti saklamaya çalışmadı çünkü bu adam nefes almadan kahkaha atıyordu. Bir an önce burayı terketmeliydi.
Çocuk masadan kalkıp geri çekilince yuta gülmeyi bırakıp konuşmaya başladı.
" Jaehyun da bunu söylemişti"
Si cheng ondan bahsedince içten içe yanmasını umursamadı.
"Şuan canım istediği için böyle davranıyorum suistimal edecek olursan gerçek yüzümle tanışırsın şimdi otur ve yemeğini ye"
Si cheng ağır ağır sandalyesine geri oturdu.
"Ye"
Acıkmıştı ve bu adamdan korkuyordu. Yemeğini yemeye başladı.
"Sadece japon yemekleri yiyorum senin de seveceğin birşey olsun istedim hesabında görmüştüm udon sevdiğini"
Si cheng kafasını kaldırıp adama baktı.
"Japonsun demek"
Ağzının içinden bunları söyleyip küçük bir lokma daha aldı.
"Telaffuzumdan farketmedin mi?"
"Telaffuzun gayet iyi"
"Teşekkür ederim"
Si cheng çocuk gibi gülümseyen adama bir süre daha bakıp tabağına döndü.
"Aslında tam japon değilim babam koreli Johnny'nin babası yani.."
Si cheng şaşkınlıkla kafasını kaldırdı.
"Sen Johnny ile kardeş misin?"
Adam kafasını salladı ve yemeğini yemeye devam etti. Lokmasını hızlıca yutup konuşmaya başladı.
"Ama birbirimizi pek sevdiğimiz söylenemez"
Si cheng kafasını indirip yemek yemeye devam etti. Adamın yüzüne bakmadan "Adın ne" dedi adam kafasını kaldırıp ona bakmayan çocuğu süzdü.
"Yuta"
"Yuta"
"Hıhım"
"Beni burada ne kadar tutmayı düşünüyorsun yuta?"
"Emm sonsuza dek?"
"Komik mi?"
"Ciddiydim"
"Ama neden?"
"Çünkü seni istiyorum"
Si cheng sustu neyden bahsediyordu bu adam?
"Şaka mı yapıyorsun sen?"
"Hayır"
Çocuk yemeğini yemeyi bıraktı ve dikleşip adama baktı. Adam son lokmasını alıp ağzını sildi. Suyu kafasına dikti ve ona izleyen çocuğa baktı.
"Konu jaehyun değildi evet o sadece işi hızlandırdı."
"Ne demek bu?"
"Seni zaten yanımda istiyordum"
"Oradan bakınca oyuncağa falan mı benziyorum?"
"ıhm hemen hemen porselen bebeğini andırıyorsun"
Si cheng sinirden güler gibi oldu.
"Git kendine başka bir tane bul o zaman"
"Ihı ben seni istiyorum"
Si cheng iki eliyle gözlerini ovuşturuken ofladı.
"Şımarık çocuğun tekinin oyuncağı olmak istemiyorum rahat bırak beni"
"Sana fikrini sormadım zaten"
"Deli misin lan sen?! Kimseyi zorla yanında tutamazsın bırak beni dedim sana!"
Yuta hiç birşey olmamış gibi sinirle ayağa kalkıp masaya vuran çocuğu izledi. Çocuğun sinirden gözleri dolmuştu. Ve o hala karşısında hiç birşey olmamış gibi oturuyordu.
Si cheng adamın onu umursamadığını farkedince masanın üzerindeki bardağı yere fırlattı ne yapacağını şaşırmıştı buradan çıkması gerekiyordu. Yuta çocuğu bu hareketine de tepkisiz kalmıştı. Sessizliği bozan Yuta'nın telefon sesi olmuştu.
"Alo ne var?"
"Neden"
"İyi tamam geliyorum"
Telefonu kapatıp sabrının sınırlarını zorlayan çocuğa döndü. Ayağa kalkıp onu bileklerinden birinden yakaladı.
"Ne yapıyorsun? bırak beni!"
Çocuk adamın elinden bileğini kurtarmaya çalışıyor başarısız oluyordu. Adam onu yatak odasına kadar sürükledi. Kaçmaya çalışan çocuğu yatağın üzerine fırlattı.
Canı yanan ve dengesini bir anda kaybeden çocuk toparlanmaya çalışırken adam onu ikinci kez bileğinden çekiştirdi.
"Napıyorsun sen?!"
Çocuk adamın elindeki kelepçeyi görünce daha çok çırpınmaya başladı.
Yuta elleriyle ona müdahele etmeye çalışan çocuğa hiç bir tepki vermeden ellerinden birine kelepçeyi taktı. Çocuk çekiştirmeye çalışırken bir diğerini yatağın kenarına vurdu.
Nefes nefese kalan çocuk kelepçeyi çekiştirmeye başladı.
"Ben gelene kadar burada bekle"
Si cheng adama yalnızca nefret dolu bakabildi çünkü karşısındaki adamın gözü dönmüştü.
Yuta hızla çıktı.
🥂
"Ne var?"
"Babam mal paylaşımı hakkında konuşmaya başladı."
"Yani?"
"Ona çocukluk arkadaşım tarafından öldürüleceğin için tüm malı bana bırakmasını mı söylemeliyim?"
Yuta ufak bir kahkaha attı.
"Tam olarak nerede yapacak bunu bilinç altında mı?"
"Uyanacak biliyorsun"
"Iyi onu o zaman düşünürüz mal paylaşımı pek farketmez benim için babam adaletli davranacaktır"
"Sence sen bu adaleti hakkediyor musun?"
"Buna babam karar verir"
"Amerikan bir iş kadınından sonra bir Japon fahişesiyle kırıştıran biri doğru kararlar vermez"
Johnny Yuta'nın attığı yumrukla dengesini kaybedip yere düştü.
"Annem hakkında doğru konuş piç kurusu"
"Ben yanlış birşey söylediğimi, sanmıyorum anne fahişe değil miydi? Sen aslında bir piçsindir belki de fahişe annen babamı kandırıyordur"
Yuta yerdeki abisine tekme attı. Johnny bundan zevk alır gibi gülümsedi. sakinleşip abisinin gülümsemesine karşılık verdi.
"Japon fahişesi amerikan ezik bir kadından daha iyiymiş demek ki tercihler iyi olan tarafadır değil mi?"
Johnny yerden kalkıp kardeşine bir yumruk attı.
"O çöplükten hiç çıkmamanızı dilerdim neyse ki jaehyun seni o çöplükteki mezara geri gömecek tabi cesedini bırakırsa."
Yuta çenesine doğru akan sıcak kanını umursamadan dişlerini göstererek gülümsedi.
"Elinden geleni ardına koymasın o zaman bekliyor olacağım."
Yuta düştüğü yerden kalktı ve abisine yaklaştı kaşındaki yarayı baş parmağıyla silip parmağında kalan kana baktı.
"Sevgilisini altımda inletmeden yetişse onun için iyi olur ahh...ünlü winwinin o güzel sesiyle benim adımı inlediğine şahit olmadığı için üzüldüm ona"
Yuta yalandan ağlama sesleri çıkardı daha sonra sahra hıçkırıkları yerini kahkahalara bıraktı. Yuta arkasını dönüp Johnny'nin odasından ağır adımlarla çıktı. Çıkarken bir melodi mırıldanmaya başladı. Johnny terini elinin tersiyle silip kardeşi çıkar çıkmaz masaya bir tekme attı.
Yuta sakın kalmaya çalışarak arabaya bindi ve eve doğru sürmeye başladı.
🥂
Kapıda adamlarını görmeyince onlara izin verdiğini hatırladı. Cebinden anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. Merdivenlerden çıkıp çocuğun yanına geldi. Ama o yerinde değildi. Yuta dehşetle odadan çıkıp merdivenlerden aşağı baktı. Daha sonra banyoya baktı ve çıktığında karşıdaki pencerenin açık olduğunu farketti.
Pencereden uçsuz bucaksız ormana baktı. Çok uzaklaşmış olamazdı.
Yuta yeterince öfkeli değilmiş gibi sinirlerini bozan çocuğa yapacaklarını düşünerek hızla evden çıkıp arabasına bindi.
________________
Merbalar merbalar
Yavaş yavaş aile meselelere ve geçmişe dönmeye başladım umarım sıkılmazsınız.
İnşallah yan çiftlere de giricem
Jaehyun babayı uyuttum çünkü dont want chaos now
BUGÜN LUCAS DÖNDÜ YANİ GECE İKİ DÜN DÖNDÜ AMA OLSUN İŞTE DÖNDÜ.
Nasıl özlemişim ya kuzum benim baya da zayıflamış zaten
Neyse neyse Dwayne kaçarr
☆