not yardımı/texting

By solaldin

1.2M 76.8K 13.8K

05** *** 0987: sorması ayıp Selim değilseniz siz kimsiniz? Siz: ben Selin Siz: sanırım arkadaşınızla isimleri... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54-FİNAL
Özel bölüm

35

19.9K 1.4K 546
By solaldin

Teyzem Emir'in beresini takarken bana da Emir'in kullanım kılavuzunu anlatıyordu. "Eğer ağlamaya başlarsa insanlardan uzak tut, herkesin saçına yapışıyor. Kaydırağa binmek isterse yanında git, ters binmeye çalışıyor, düşer sonra. Spor aletlerinden uzak tut, kafasını vuruyor. Ha bir de salıncağa binmek isterse sakın hayır deme, eğer dersen olacaklardan ben sorumlu değilim." Çocuğu parka mı götürüyorum yoksa savaşa mı hazırlanıyorum belli değil.

"Tamam teyze yüz kere tembih ettin, hadi çıkalım artık biz." Teyzem Emir'in ayakkabılarını giydirirken durdu ve bana baktı "Selin bak son kez soruyorum, başedebilecek misin?" Biz nelerin üstesinden geldik be teyze bununla mı başedemeyeceğiz? "Hadi Teyze, sal artık çocuğu." Teyzem Emir'i öptü ve evden çıktık.

Emir'le paytak paytak parka doğru yürümeye başlamıştık. Allah'tan gideceğimiz park yürüme mesafesindeydi. Allah'ım hoşlandığım çocukla çocuk parkında buluşuyorum, nerde bu adalet?!

Biz yürümeye devam ederken Emir birden durdu ve yere çömeldi. Şimdiden sıkılmış olamazdı değil mi? "Hayır Emir, daha yeni başlıyoruz bana ihanet rdemezsin!" Dedim eğilerek. Yüzünü buruşturdu. Sanırım ağlayacaktı. Bir anda mızmızlanmaya başladı ve ağladı. Tamam, şuan eve dönmem daha mantıklıydı. Sevdiği çocukla buluşmak için şeytan bakmak zorunda kalınca nasıl da yarrama benziyor insan.

Maalesef Batı özlemim o kadar ağır basıyordu ki bu deccale katlanmak zorundaydım. "Ne istiyorsun evladım?" Diye sordum. Hayır derdini de söyleyemiyor ki! Yerinde tepinmeye başladı. "Noldu Emir, bir yerin mi ağrıyor?" Dedim ama o zırlamaya devam etti. An itibariyle çocuk yapmamaya karar verdim.

Emir ellerini havaya kaldırınca ne istediğini anladım. Yürümek istemiyordu. Hızlıca onu kucağıma aldım ve kucağıma alır almaz sustu. "Bu muydu lan derdin?!" Dedim ve bana güldü. Daha parka gidemeden çektiğim çilelere bak. Görünüşe göre daha çok çekeceğim var bu çocuktan.

Biraz daha yürüdükten sonra parkı görmüştüm. Kucağımdaki Emir heyecandan saçlarımı çekmeye başlamıştı. Yedireceğim artık bu saçları çocuğa! "Emir sıçacağım ağzına, saçlarımı bozuyorsun!" Dedim sessiz bir şekilde. Emir'i yolda bırakıp parka tek gitme fikri çık aklımdan.

Parka girince gözüm Batı'yı aradı. Kardeşini gülerek kaydırağın başında bekliyordu. Gülüşüne bin tane adam ölür deme isteğimi bastırarak ağır adımlarla yanına gittim. Kucağımdaki Emir, kaydırağa yaklaştıkça daha çok heyecanlanıyordu. Batı'nın yanına varınca sakin bir sesle "selam." Dedim. Aslında sarılmak istedim ama önümde Emir diye bir engel vardı.

Batı, beni duyar duymaz bana döndü. Gülerek "selam." Dedi ve kucağımdaki Emir'e baktı. "Selam ufaklık." Emir bunu duyar duymaz güldü. Batı'ya bu deccal çocuk bile dayanamıyor.

"İsmi ne?" Diye sordu. "Emir." Dedim ve etrafa baktım "kardeşin nerde?" Kaydırağıla bakarak "geliyor." Dedi. Kaydıraktan inen kıza baktığımda tekrardan ne kadar benzediğimizi gördüm. Kız gülerek yanımıza geldi fakat beni görünce gülüşü yavaş yavaş soldu. "Tanışmıştınız ama sizi tekrar tanıştırayım." İlk beni göstererek "Selin." Dedi ve daha sonra küçük kızı göstererek "Derin." Dedi. Kıza gülerek "memnun oldum Derin." Dedim. Kız sakin bir sesle "bende." Dedi ve kucağımdaki Emir'e baktı. "İsmi ne?" Diye sordu. "Emir." Dedim gülerek. Sanırım Emir'i sevmişti.

"Abi bu senin sevmediğin hocanın çocuğu mu-" demesine kalmadan Batı hızla Derin'in ağzını kapattı. Gülerek "Ne diyorsun abicim, olur mu öyle şey?" Diye uyardı. Güldüm ve "Evet o Derin." Dedim. "Ama tatlıymış." Dedi Emir'e bakarken. Daha sonra yine bana döndü ve gülüşü kayboldu. Bu kz neden bana böyleydi? "Abi ben kaydırağa gidiyorum." Dedi. Batı kafasını sallayarak "Tamam, kaybolma bir yere." Dedi ve Derin yanımızdan ayrıldı.

Batı bana döndü ve "Kusura bakma, kardeşim biraz açık sözlüdür ama yani öyle bir şey dediğimden değil." Dedi. Sıçtıkça daha çok sıvıyordu. Gülerek "Önemli değil." Dedim. "Ee oturalım mı bir banka?" Diye sordu. "Olu-" dememe kalmadan kucağımdaki deccal cırladı ve saçlarımı çekti. Onun çekmesiyle bende kısık sesle bağırdım. Rezilsin Emir, gerçekten!

Batı Emir'in elini saçlarımdan kurtarmaya çalıştı ve en sonunda başardı. "Sanırım Emir'i kaydıraktan kaydırsam iyi olacak." Dedim. Batı da kafasını salladı "bence de." Ben buraya Emir'le ilgilenmeye gelmemiştim ama!

Emir'i yere indirdim ve "hadi çocuğum, git çık merdivenden." Diyerek Emir'i göndermeye çalıştım. O da paytak paytak merdivenlere gitti. Tek başına bir şeyler yapmayı öğrenmesi gerekti ve bende yardımcı oluyordum.

Batı'ya döndüm ve "ee nasılsın?" Diye sordum. "İyiyim, sen nasılsın?" Gülerek "bende iyiyim." Dedim. "Bunu bir buluşma olarak saymıyorum biliyorsun değil mi?" Diye sordu. Gülerek kafamı salladım ve "Dedim sana, ne zaman istersen buluşabiliriz." Dedim. "Seni her gün görmek istesem her gün buluşabiliriz yani?" Yavrum ama sen çok şey istiyorsun. "Sonra teyzem de desin bu kız her gün napıyor." Güldü ve "Ne zaman dönüyorsun?" Diye sordu. "Bu hafta sonu dömem gerekiyor, malum okul falan." Bunu dememle yüzü düştü ve aramızda bir sessizlik oldu.

"Abi, Emir'i tutun!" Duyduğumuz endişeli sesle o tarafa döndük. Emir kaydırağa ters binmiş, Derin'de Emir kaymasın Diye onu tutuyordu. Endişeyle "Emir!" Dedim ve kaydırağın başına gittim. "Emir napıyorsun? düz bin şu kaydırağa!" Emir umursamaz bir şekilde hala öyle duruyordu, zavallı Derin ise zorla onu tutmaya çalışıyordu. "Emir düşersin ama öyle bize dönsene yavrum." Endişeyle Konuşan Batı'ya baktım. Bana da desene bir kere yavrum.

Derin'in endişeyle "daha fazla tutamıyorum." Demesiyle içimden 'ağzına sıçmaya geliyorum Emir' Dedim ve kaydığın merdivenlerine yöneldim. Tek çare onu ordan almaktı. Hızla Derin ve Emir'in yanına gittim. "Tamam Derin, sen bırakabilirsin." Dedim ve Emir'i kucağıma aldım. Derin kaydıraktan kaydı ve yanımızdan ayrıldı. Kimsenin bize bakmadığından emin olduktan sonra Emir'in kolunu ısırdım. "Bana bak velet, bir daha muzurluk yaparsan seni salıncağa bindirir uzaya fırlatırım!"

"Selin, hadi gelsenize." Aşağıdan bize bağıran Batı'ya baktım. "Geliyorum." Dedim ve merdivenlere yöneldim. Tam giderken Emir'in adeta yeri göğü inleten ağlamasıyla durdum. Allah'ım şuan beni al yanına. "Selin, sanırım kaydıraktan kaymak istiyor." Diyen Batı'ya hüzünle baktım. "Ama-" dememe kalmadan Emir saçlarımı çekmeye başladı. "Selin, bence hemen kaymalısın." Diyen Batı'ya uyarak kaydırağa oturdum. Emir'in kulağına sessizce "mutlu musun Allah'ın cezası?!" Dedim ve kaydıraktan kaydım.

Emir kucağımdan indi ve gülerek ellerini çırpmaya başladı. Saf kötülük bu çocuk. "İyi misin?" Diyen Batı'ya baktım. "İyiyim, iyiyim." Diyerek ayağa kalktım. Ben nolduğunu anlamadan Batı eliyle saçlarımı düzeltmeye başladı. Ben ise kaskatı kesildim. "Çok acıdı mı?" Kafamı sallamakla yetindim. Ağzımı açarsam konuşamayacağımı biliyordum.

"Abi!" Derin'in sesiyle Batı elini saçlarımdan çekti. "Efendim abicim." Derin cevap vermeden bir süre ikimize baktı. "İsterseniz biz Emir'le kaydırakta oynamaya gidelim." Bu kız beni seviyor muydu sevmiyor muydu çözemiyordum ama bu garibanın yüzünü güldürdün ya Derin, Allah'ta senin yüzünü güldürsün. Batı güldü ve "Tamam dikkat edin, biz de şuradaki banklarda oturuyor olacağız." Derin kafasını salladı ve Emir'in elinden tutarak uzaklaştı.

Biz de Batı'yla bir banka oturduk. "Kardeşin çok tatlı." Dedim. Güldü ve "öyledir." Dedi. "Ona çok değer verdiğin belli." Kaydıraktan kayan Derin'e baktı ve "Evet, o benim her şeyim." Dedi. Kardeşine gerce6kten büyük bir sevgiyle bakıyordu.

"O değilde Sinem hocanın çocuğunu hiç böyle düşünmemiştim." Dediği şeye güldüm ve "Neden?" Diye sordum. Bana döndü ve "Bilmem, daha sessiz, sakin bir çocuk olur diye düşünmüştüm, Sinem hoca gibi. Yani yanlış anlama kötü anlamda demek istemedim." Teyzemden bu çocuk nasıl çıktı bizde hala şaşkındık. "Hayir haklısın. Kınamayayım ama Allah düşman başına vermesin." Dediğim şeyle kahkaha attı.

Muhabbet açmak için "ee ne okumak istiyorsun, hedefin ne?" Diye sordum. "Psikiyatrist olmak istiyorum." Demesiyle kaşlarımı çattım. "Tıp okuyacaksın ardından 4 yıllık bir eğitim daha alacaksın yani?" Dedim. Ben anlatırken bile ömrümden bir kaç sene gitmişti. Kafasını salladı. "Bunu seçmenin bir nedeni var mı?" Diye sordum. "Yoo, sadece ilgimi çekti." Gülerek "zoru seviyorsun yani?" Dememle güldü ve "biliyorsun." Diyip göz kırptı. Yapma yanarız. Elimi omzuna attım ve "helal sana aslan parçası." Dedim. Aynen kanka ense tıraşı al bide.

"Sen ne okumak istiyorsun?" Diye sordu. Omuzlarımı silktim ve "bilmiyorum." Dedim. Kaşlarını çatarak "nasıl?" Diye sordu. "Bilmiyorum, iki sene öncesine kadar hedefim belliydi fakat yaşanan şeylerden sonra her şey karıştı, sonra da ne olmak istediğimi hiç düşünmedim." Dedim ve devam ettim. "Zaten bu matematikle ne olurum bilmiyorum."

Bunu dememle "matematik demişken sınavdan kaç aldın?" Diye sordu. Beni sınava o çalıştırmıştı. Bilmemezlikten gelerek "Ne sınavı?" Diye sordum. "Matematik sınavı." Gözlerimi kısarak "nolmuş matematik sınavına?" Dedim. "Bende onu soruyorum Selin, noldu matematik sınavına?" Alık gibi bakmaya devam ettim "bir şey mi olmuştu matematik sınavına?" Dedim. "Soruya soruyla cevap verme." Dedi gözlerini kısarak. "Nasıl soruya soruyla cevap verme?" Kural 1: karşınızdakinin kafasını karıştırın.

"Selin!" Demsiyle "Tamam, tamam." Dedim "40 aldım." Güldü ve "bir dahaki sınavda daha sıkı çalışırız." Güldüm ve "birlikte çalışırız yani?" Dedim. "Çalışmayalım mı?" Kafamı salladım ve "çalışalım" Dedim. Aklıma gelen bir gerçekle durdum. "Ama benim matematik düzelmez." Dedim ve devam ettim. "Gerçi matematiğim iyi olsaydı çıkarabilecek miydim seni aklımdan?"

Bakışları bende kitlendi ve öylece durdu. Kabul, bunu demeyi bende beklemiyordum. "Selin sence de bir şeyleri konuşmanın vakti gelmedi mi-" demesine kalmadan duyduğumuz ağlama sesiyle o tarafa döndük. Emir salıncağın başında ağlıyordu ve yanında da Derin vardı. Batı'yla birlikte hızla kalkarak yanlarına gittik.

Ağlayan Emir'i kucağıma aldım. "Derin, noluyor abicim?" Derin kafasını kaldırıp abisine baktı. Gözleri dolu doluydu. Batı eğildi ve Derin'i kollarından tuttu. "Derin, noldu?" Diye sordu endişeyle.

Derin bir süre sustu, sonra titreyen sesiyle "Emir salıncağa binmek istediği için oraya götürdüm. Bir teyze çocuğunu sallıyordu. Baya bekledik ama teyze çocuğunu indirmedi. Rica ettim kabul etmedi. Bende, ama bizim sıramız, siz çok salladınız diyince bana 'kardeşini başka bir şeye bindir, zaten anneniz başı boş salmış sizi sokağa' dedi." Derin konuşmasını bitirdikten sonra gözünden bir yaş düştü.

Batı bunları duyar duymaz yüzü sinirli bir hal aldı ve ayağa kalkarak hızla salıncağın başındaki kadına yöneldi. Bende kucağımdaki ağlayan Emir'le peşinden gittim. Batı'yı ilk defa böyle görüyordum.

"Hanımefendi çocuğunuzu artık salıncaktan indirir misiniz? ayrıca kardeşimle nasıl böyle konuşabildiğinizi de anlamış değilim." Söylediği şeyler ne kadar kibar sözcükler olsa da sesi asla öyle değildi. Kadın önce Batı'ya daha sonra Derin'e baktı. "Nasıl konuşmuşum kardeşinizle?" Dedi Kadın labualli bir şekilde. Batı sinirli bir şekilde derin bir nefes aldı ve "Bakın buraya olay çıkartmaya gelmedim, lütfen çocuğunuzu salıncaktan indirin!" Sesi biraz emir verici çıkmıştı.

"Neden indiriyor muşum? Daha yeni bindi benim çocuğum." Dedi Kadın diklenerek. Batı gözlerini kapattı ve "ya sabır!" Dedi. "Zorluk çıkartıyorsunuz." Dedi Batı fakat Kadın onu takmıyordu. "Benim çocuğum daha yeni bindi, inene kadar şuralarda oynasın kardeşiniz." Kadın ciddiye alamamakta ısrarcıydı. Gerçekten sinir bozucuydu.

"Hanımefendi önce siz beni bir ciddiye alın, kardeşime söylediğiniz şeyi zaten görmezden gelmeye çalıştım fakat siz hala zorluyorsunuz!" Kadın tekrar umursamaz bir şekilde "Ay ne demişim kardeşinize?!" Dedi. "Anneniz sizi başı boş bırakmış ne demek Hanımefendi?!" Batı'nın sesi biraz yüksek çıkmıştı. Kadın başta afalladı fakat daha sonra "Ne bileyim, tek başına gelmiş kardeşiyle, malum siz de ilgilenmeyince."

Bu kadının artık susması gerekiyordu. Savaş başlasın amına koyayım. "Aa yeter ama, burda sustum sustum sizde çok fazla oldunuz!" Diye olaya bir anda girdim. Kadın bana dönerek "Neyden bahsediyorsunuz siz, çocuğum daha yeni bindi salıncağa, bende kardeşinize daha sonra gel dedim, neyi uzatıyorsunuz!" Dedi Kadın kaşlarını çatarak.

"Hanımefendi biz salağa mı benziyoruz? Ben bu parka geldiğimden beri siz salıncağın başındasınız, görmediğimi mi sanıyorsunuz!" Gerçekten öyleydi. Ne zaman salıncağa baksam bu kadın hep oradaydı. "Sizene bizim ne zamandır burda durduğumuzdan!" Tabii haksız olduğunu bildigi için saçma salak savunmalar yapıyordu. İlla bana çirkef tarafımı göstertecekti.

"tapulu malınız mı sizin bu, siz mi diktirdiniz bunu buraya?! Size burda kibarca anlatmaya çalıştık, nedir bu labuali tavrınız?! Lütfen daha fazla uzatmadan çocuğunuzu indirin yoksa ben çocuğunuzu ordan kazıyarak indireceğim."

Kadın ağzını bir karış açtı "Sen utanmıyor musun senden büyük biriyle böyle konuşmaya?!" Dedi "sen utanmıyor musun küçücük çocukların haklarını yemeye ve şu küçücük çocuğu üzmeye?" Dedim Derin'i göstererek. Bir ellerimi belime koyamadığım kalmıştı. Cık cıkladı ve "terbiyesiz!" Dedi. "Terbiyesiz mi?!" Dedim ve bir adım attım. Adımımı atmamla Batı bir kolumu tuttu. O kadar da yapmazdım. Çirkefiz de o kadar değil.

Biz laf dalaşındayken yan salıncak boşalmıştı. Kadın hemen orayı gösterek "Bakın boşaldı, orada sallayabilirsiniz kardeşinizi." Hemen karşı çıkarak "hayır ben bu salıncağa bildirmek istiyorum." Dedim kadının çocuğunun bindigi salıncağı göstererek. Artık bu bir kan davasına dönüşmüştü. O salıncağa benim kuzenim ve görümcem binecekti.

"Eğer çocuğunuzu sallandırmak istiyorsanız asın tavanınıza bir ip sallandırın, ayrıca bu huyunuzdan da vazgeçin bence, barinamazsınız böyle bir yerde, naçizane fikrim, simdi lütfen çocuğunuzu alın." Bunu dememle Kadın cık cıklayarak çocuğunu salıncaktan aldı. "Sizinle uğraşacağıma alırım çocuğumu, alın şimdi rahat rahat sallanın!" Dedi ve omuz atarak bizden uzaklaştı. Tenhada denk düşmeyelim teyze.

"Ya sabır!" Dedim ve önüme döndüm. Batı Derine döndü ve eğilerek gözyaşlarını sildi. "Tamam bak geçti." Dedi. Derin abisine sıkı sıkı sarıldı. Şuan ben bile ağlayabilirdim ama benim yerime Emir ağlamaya başlamıştı. Gittim ve gururla Emir'i salıncağa oturttum. Biz teyzeyle cebelleşirken boşalan yanımızdaki salıncağa da Derin oturdu. Hemen "Durun!" Dedim ve cebimdeki telefonu çıkartarak fotoğraf çektim. İşte galibiyetin resmi. İleride bu fotoğrafa bakıp 'ulan nasıl indirdim o çocuğu salıncaktan!' Diyip gururlanacaktım.

Bir süre Derin ve Emir'i salladıktan sonra binmek için diğer çocuklar gelmişti. Aynı duruma düşmemek için artık onları indirmeniz gerekiyordu. "Hadi Emir, artık inelim." Bunu dememle Emir'in yüzü buruştu. "Sanırım bu iyi bir şey değil." Dedi Batı, Emir'in yüzüne bakarken. Derin de Emir'e korkarak bakıyordu. "Hadi Emir." Dedim ve onu kucağıma aldım. Kucağıma alır almaz tepinmeye başladı. "Evladım bir dur!" Adeta kucağımda can cekişiyordu.

En sonunda cırladı ve ağlamaya başladı. Ve ardından o öldürücü hamlesini yaptı. Saçlarıma tüm gücüyle asıldı. Bunu yapmasıyla ufak bir çığlık attım. Rezil olduk ya vallahi rezil olduk! "Emir bırak saçlarımı!" Kendimi ondan kurtarmaya çalıştıkça çocuğun ağlaması dahada güçleniyordu. Acıdan besleniyordu şeytanın oglu. Batı yanımıza geldi ve Emir'in elini saçlarımdan çekmeye çalıştı. Fakat Emir onun da saçlarına yapıştı. "Emir!" Asla bizi dinlemiyordu.

Artık son çare zar zor kolunu ısırmıştım ama asla bırakmıyordu. Emir tüm gücüyle saçlarımızı çekti ve biz o çekmeye kafalarımızı birbirine vurduk. Emir en sonunda kafalarımızdan çıkan sesten korkmuş olacak ki saçlarımızı bıraktı. İşte öyle bir ses çıkmıştı ve sanırım beynim yavaş yavaş içeride kendini imha ediyordu.

Batı'yla birbirimize acıyla baktık. "Bence tekrardan ağlamaya başlamadan kaydırağa bindirelim." Derin'in mükemmel fikriyle kaydırağa yöneldik. Tam Derin'le Emir merdivenden çıkacakken "biriniz de bizimle gelebilir mi? Çünkü Emir'i tek başıma tutamıyorum." Dediği şeye gülsem mi yoksa üzülsem mi bilememistim. Batı "ben gelirim, senin bugün yeterince saçların yolunda bence" Dedi ve merdivenlere yöneldi. Nasıl düşünceli, nasıl düşünceli.

Batı Emir'i kucağına aldı ve kaydı, peşlerinden de Derin kaydı. Bende onları uzaktan izledim. Bir süre Batı, Derin ve Emir'le oynadı. Evet çocuk bakıcılığıdan hallice buluşmamız Emir'i eğlendir başlıklı olaya dönüşmüştü.

.....

Selam. Nasılsınız, iyi misiniz? Umarım iyisinizdir. Bu bölüm Emir'in ağlamalarını yazarken kendimi imha ettim. Gerçekten sinirden geberiyordum ama hala favori karakterlerimden. Bu arada kapağı değiştirsem mi değiştirmesem mi diye düşünüyorum. Acayip kararsızım. Şimdi diyeceksiniz bu mu derdin. Benim de derdim bu.

Neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir. Birdahaki bölümde görüşelim, öptüm. Behlül kaçar.

Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 734 40
vedalarkalicidir: Durmuş bütün saatler bizim için sevgilim vedalarkalicidir: Uzaklarda kaldı mutluluk bize ruhdakibosluk: Yillar sonra bir an gelirse...
382K 23.4K 56
Ülkenin dört bir yanından gençler bir grupta toplaşırsa ne olur? Gırgır şamata dedikodu! Burası Delikodu. Tüm hakları Gökdeniz in gitarında, Selen in...
694K 18.4K 72
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...
36.9K 2.8K 47
Emre: Boyun kaç ki senin? Milkshake: Öğrenmek istediğine emin misin? Emre: Evet, neden? Milkshake: 1.56'yım da ondan ;) Emre: Ne? Emre:1.92'yim ben...