Lost His Mind || Larry

By feverdreamxx

2.4K 330 593

Sonsuzluğun eşiklerinde yaşanan bir depresyonun içine düşmüş iki genç, her şeye rağmen birbirlerine iyi geldi... More

0.1- fear
0.2- the boy w gun
0.3- we can't sleep
0.4- tonight is the night i die
0.5- soon you'll get better
0.6- so sick and tired
0.7- can't escape my thoughts
0.8- drowning every day
0.9- you don't have to stay
1.0- down since July
1.1- you can stay
1.2- breakfast
1.3- I've lost myself
1.4- all alone
1.5 - why
1.6- okay
1.7- you've got to move on
1.8- feeling better?
1.9- full of anxiety
2.0- happy place
2.1- why he makes me feel like it's so real?
2.2- this house is a circus
2.3 -it's okay
2.4 -keep trying
2.6- doing better
2.7- you're late
2.8- i love you
2.9 -sorry
3.0- Final

2.5 -can you see him too?

44 10 63
By feverdreamxx

50 bebislerm
Bir onceki bolumu atlamayin

...

"İşten çıkıp hemen yanına geliyorum." dedi Niall telefondan. Aynı zamanda bir şeylerle uğraştığı gelen hareket seslerinden belliydi. "Bugün cok meşgul olduğum için arayıp haber veremedim, çok üzgünüm Lou."

"Önemli değil, seni merak ettim sadece."

Niall telefonun diğer ucundan gülümserken "Gelince seni öpebilir miyim?" dedi. "Lütfen izin ver, aşırı tatlı geldin şu an gözüme."

Louis kıkırdarken sırtını duvara yaslamıştı. "Öpebilirsin."

"Cidden mi?"

"Evet." dedi sonunu uzatarak. Bu Niall'ı daha çok güldürmüştü.

"İnanamıyorum, niye bu kadar tatlısın?"

"Tatlı değilim. Dün de gelmedin diye endişelendim, beni bozma ve keyfini çıkar bence."

"Şok içindeyim, her kelimende daha tatlı oluyorsun! Yanaklarını sıkayım de gör sen."

"Big Mary'nin arkasına saklanacağım, beni göremeyeceksin."

"Big Mary kim?"

"Buradan birisi. Herif beni görmeye çalışırken yakın gözlüğü kullanıyor."

Niall bu sefer kahkaha attı. Böylece Louis'nin gülmesini sağladığında bunu fark eder etmez duraklasayıp onu dinledi. Bu, yıllar sonra onun gülüşünün sesini duyduğu ilk andi.

"Niye sustun?"

"Keyfin yerinde gibi?" dedi telefona doğru.  Ses tonundan bile tebessümü hissediliyordu.

"Kendi kendimi üzmemeye karar verdim."

"Bak sen... Kendi kendini mi üzüyordun?"

Dudaklarını büzerken "Eh..." diye mırıldandı. "Bu zihin kendi kendisini bozmadı. Ben yaptım sonuçta. Yine düzelten de ben olacağımı umuyorum."

"Louis sanırım sana aşığım." diyerek Louis'nin tekrar gülmesini sağladı Niall. "Gülme! Tamam istedigin kadar gül ama ne yapayım ya... Çok seviyorum seni."

"Niall ciddiye alırım." derken sesinden alay ettiği anlaşılıyordu. "Ciddiye alıp karşılık veririm falan, beni hiç uğraştırma."

"Gelip seni öpeyim de sonra konuş sen."

"Mümkünse Harry'nin önünde yapar mısın?"

Havanın yumuşaklığından dolayı ağzından kaçan kelimeleri fark eder etmez donup kalmıştı Louis. Çok eskiden sadece üçünün şakalaşmak için birbirleriyle uğraşmaları -bu hep Harry olurdu- ve sonucunda sürekli gülmeleri aklına gelip bir anda ağzından kaçmıştı. Ne düşündüğünün, şu an nerede olduğunun farkında bile değildi.

Louis ve Niall'ı tanıştıran kişi Harry olsa bile, sonrasında Niall ve Louis çok iyi anlaşır olmuşlardı. Harry de kıskançlığını ortaya dökmekten hiç çekinmezdi. Onlar da bunu sürekli kullanarak alay malzemesine çevirirlerdi. Louis'nin geçmiş hakkında en çok sevdiği ve özlediği sayılı anlardandı.

"Harry mi?"

"Ne?"

Niall'ın şaşkınca sormasına karşı aynı şekilde cevap verdi Louis. Ona daha bu konuyu açmak istememişti, buna hazır hissetmiyordu, farkında olmadan ağzından kaçmıştı.

"Harry'nin önünde bunu yap, dedin."

"Öyle mi dedim?"

"Evet."

"Peki..." derken gözlerini boş odada gezdirdi. "Şaka yapıyordum. Yapmamalı mıydım?"

"Hayır, hayır, yapabilirsin de... Onun adını kolay kolay ağzına almazsın sen, şaşırdım sadece."

Niall hâlâ şüphe içinde konuşurken Louis onun neler düşündüğünü tahmin edebiliyordu. Bu yüzden derin bir iç cekip "Ben..." diyerek direkt konuya girdi. "Seninle gelince konuşurum diye düşünmüştüm, hatta konuşup konuşmama konusunda emin bile değilim ama madem konusu açıldı..."

"Louis, bir şey mi oldu?" diye sordu Niall anlayışla. "Ne olduysa tedirgin olmana gerek bile yok, bana anlatabileceğini biliyorsun..."

"Biliyorum, evet."

"O zaman dinliyorum."

Sesindeki yumuşaklık biraz daha rahatlamasını sağlarken "Harry..." diye mırıldandı. "Gitmişti ama geri geldi ve günlerdir, hatta haftalardır her gün onu görüyorum."

Niall sessiz kaldı. Louis "Bilmiyorum." diye ekledi. "Gerçek olup olmadığını bilmiyorum. Baya gerçek geliyor, ona dokunup hissedebiliyorum ama hâlâ bir parçam inanmıyor. Emin olamıyorum. Bu yüzden sana sormak istemiştim..."

"Louis..." derken Niall'ın sesi mutluluktan ve şaşkınlıktan titremişti. Ondan bunları duyduğuna inanamıyordu. En sonunda duyduğunda aylar süreceğini düşünmüştü, bu kadar çabuk istediklerini duyması inanılmaz hissettirmişti. "Aman Tanrım! Louis?"

"Niall?"

"Bir saate kadar yanında olurum, sana sarılmam lazım."

"Önce cevap verseydin..."

Niall güldü, hâlâ şaşkın olduğu için bir süre bekledi. Daha sonra "Ben zaten biliyordum." dedi. "Harry'nin her gün yanına geldiğini biliyorum. Çok özür dilerim ama onun adını ağzıma bile almamı yasakladı doktor, kendi kendine fark edip anlaman lazımmış çünkü bize inanmıyordun."

"Ciddi misin?" diye mırıldandı. Bunları kafasında kurmasına imkan yoktu, Louis Niall'ın ne tepki vereceğini daha önce hiç düşünmemişti. Düşünse bile bunları kesinlikle beklemezdi. "Gerçekten mi?"

"Evet!"

"Harry bir keresinde biraz bahsetmişti ama... Başlarda seninle beraber geliyormuş, yanıma gelmesine izin verilmiyormuş. Yani bunu söyledi ama inanmadım."

"İnanabilirsin, tamamen doğru." dedi Niall. Sesindeki neşe Louis'yi daha da şaşırmıştı. "Her gün gelip bahçede oturdu ve bekledi, bana her çıkışta nasıl olduğunu sordu. Benimle sana çiçekler gönderdi, her buluştuğumuzda özellikle fotoğraf çekilmemizi isteyen de en sevdiğin çikolataları alan da oydu, ben hangisi olduğunu bilmiyordum bile."

Bunu şimdiye kadar hiç düşünmemişti ama haklıydı. Her geldiğinde bunlar yaşanıyordu ve en çok hangi çikolatayı sevdiğini sadece Harry biliyordu. Niall'a hiç söylememişti, sürekli aynısından almasının açıklaması bu olmalıydı. Niall fotoğraf çekilmeyi sevmezdi; gitmeden önce her seferinde fotoğraf çekilmelerinin, hatta ısrarlarla sadece Louis'yi çekmesinin sebebi de artık netti.

"Özür dilerim, sana her şeyi açık açık anlatmak istediğimde bana inanmayacaktın."

"Haklısın, sorun değil."

"Peki şu an inanıyor musun?"

Louis düşündü, anlattığı her şey aşırı mantıklıydı. Şu an aklında başka soru bile yoktu, ki bu şaşırtıcı derecede ferahlamış hissettirmişti.

"Sanırım."

"Seni gerçekten öpmek istiyorum."

"Tamam." derken güldü Louis. "Gel hadi, telefonu kapatacağım."

"Yola çıkıyorum bile. Bekle beni."

"Beklerim."

Telefonu kapayıp hemen yanındaki tekli koltuğa otururken başını arkaya atıp tavanı izlemişti. Şu an kafasında soru olmaması, muhtemelen Niall geldiğinde söyleyeceği şeylerle kendisini daha da rahatlatacak olması o kadar garip hissettiriyordu ki, Louis bu hisse alışmayı istemişti. Yıllar sonra ilk defa tattığı bir hisse alışmak istemişti.

1 saat sonra Harry de geldiğinde ne yapacağını bilmiyordu. Ona olan tavrı konusunda gerçek olup olmaması hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Ona karşı hâlâ ne hissettiğini bilmiyordu, bir gün onunla büyük bir tartışma içine gireceğini biliyordu ama en azından yanında duran kişinin aslında kim olduğu hakkında kendi kendisine inatlaşmalara girmeyeceği hakkında rahattı.

Gerisi bir şekilde hallolurdu.







BBABAA EN HIZLI YAZXIGIM BOLUM ISTE MOLAMDA YAZDIM AKTTIIII SU GIBI ALIN BAKIM

BEN LOUISYI ISIRMAK ISTIYOM ARTIK HEM BUNU HEM GERCEGINI NEREYE BASVURMAM LAZIM

Continue Reading

You'll Also Like

2.3K 454 17
"Ne kadar inkar etsen de kalbin hep biliyor ya. Herkesi kandırsan da onu kandıramıyorsun ya. Hele de sevdiğini görünce deli gibi atıyor ya. O yüzden...
kangren By ilayda

Historical Fiction

61.2K 5.9K 36
mekanik veya termal hasarın neden olduğu karakterize kayıp
887K 71K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
29.2K 3.2K 53
Can: kimin sevgilisi cosplay yapmıyor ki bu devirde? bxb. gxg.