AYDAN GELEN : ELPADORA

By Luna_1rum

1K 140 1K

...🔮🌑🪽... Var olan.... Erişilenler... Duyulanlar ... Kaybolanlar... Onlar deli değil, onlar var olana eriş... More

...TANITIM...
1.BÖLÜM : UYANIŞ
2.BÖLÜM : ZİHİNDEN DOĞUŞ
3.BÖLÜM : PERDENİN ARKASI
4.BÖLÜM : AY YÜKSELİRKEN
6.BÖLÜM: DİYAR

5.Bölüm: SİS VE SIR

102 15 49
By Luna_1rum

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...

İyi okumalar...

Son baharda dökülen kuru yaprakların arasında yeni yeşeren bi çiçek gibiyim. Sert geçen kışa rağmen tomurcuklanan bi kardelen misali... Savaşın içindeki barışım ben. Karanlık gecede ışığını hiç yitirmeyen bir dolunay... Yaz gününde esen o tatlı rüzgarım ben. Soğuk kışın yakılan ateşi...

Zıttım ben herkese ve her şeye rağmen...

(...🌑...)

'Anne Runa'nın yanına gitmek istiyorum. O nerede?'

'Şuan derste Rina. Yanına gidemezsin.'

'Ama neden? Biz onunla hep birlikte derse gireriz. Şimdi neden o derste de ben değilim?'

'Çünkü o senin aksine sorumlulukları olan biri. Onun yapması gereken önemli şeyler var.'

'Her dolunayda olduğu gibi mi?'

'Evet her dolunayda olduğu gibi. Sadece onun başardığı şeyler gibi.'

Ve kıskançlığın tohumları minik bir kalbe ekildi...

İstemli ya da istemsiz fark etmezdi. Minik bir kalp artık nefreti öğrenmişti.

(...🔮...)

Ay tüm ihtişamı ile geceyi süslerken etraf gece olduğu ay olmasa anlaşılmayacak kadar aydınlıktı.

Kalenin büyük bahçesindeydiler, elpler ikiye ayrılmış durumda, zemini kumla kaplı arenada...

Taraflar belli...

Bi tarafta...

'RUNA! RUNA! RUNA!'

Diğer tarafta...

'KATA! KATA! KATA!'

Tezahüratlar artıyor... Arenadaki iki kızın yüzünde bi tebessüm var.

'Hazır mısın Rina?'

'Ben her daim hazırım asıl sen hazır mısın Runa?'

Minik bir kahkaha atıyor genç tanrıça. Bu gülüşe karşılıksız kalmıyor güzel soylu.

'Görelim bakalım kim hazır kim değil?' diye meydan okuyor tüm asaletiyle arenada dikilen kadın.

'Görelim' diyor ve meydan okumayı kabul ediyor göz alıcı güzelliğiyle herkesi etkileyen kadın.

İkisininde gözü aynı anda arenayı gören özel balkona çeviriyor. Oturan kişilere değiyor gözleri...

Bir tarafta soylulardan General Aron ve eşi leydi Elena. Onların aksine ayak dikilen oğulları, her iki kızında kalbinde yer eden Komutan Alex. Diğer tarafta Katarina'nın babası soylulardan Sör Karta ve eşi leydi Minevra. Tüm dikkatleri kızlarında...

Arkada oturanlara değiyor gözleri. Üç muhafız ailesine... En solda muhafız Bardu ve eşi Aril. Ortalarında oğulları Bilya. En sağa kayıyor gözler. Muhafız İvan ve eşi Linda. Onların sağında ise sağındaki kızı izleyen oğulları Leo. Leonun sağında Sira... Sira'nın sağında anne, babası... Muhafız Arga ve eşi Belin...

Hemen alt balkonda onları izleyen Ulu elpler...

En son gözleri birleşti kızların. Ellerindeki kılıçları aynı anda havaya kaldırdılar, Soylular ve Ulu elplerin önünde yemin sundular.

'Düello esnasında büyümü kullanmayacağıma, hile yapmayacağıma ve rakibime karşı saygımı bozmayacağzıma şerefim üzerine ant diçerim. Ay şahidim olsun andımı bozarsam Ay cezamı versin.' diye ilk yemini etti Runa.

'Düello esnasında -' duraksadı Katarina. Annesi kesişti bakışları, o bakışlar altında ezilmeden çekti bakışlarını ve devam etti.

'Düello esnasında hile yapmayacağıma ve rakibime karşı saygımı bozmayacağıma ant diçerim. Ay Tanrıçası şahidim olsun andımı bozarsam Tanrıça cezamı versin.'

General ayağa kalktı.

'Arena sizindir kızlar. Savaşınız sizi olgun kılsın.'

İki kızda kılıcını indirip birbirine döndü...

Bir tarafin tek amacı eğlence iken diğer tarafın amacı içindeki kıskançlığı kusmaktı...

Onlar Yin-Yang gibiydiler.

Biri tüm geceye karşı parlayan ışık...

Diğeri ise tüm ışığa karşı doğan karanlık...

(...🪽...)

Her şeyin açıklanmasına ramak kala bir ses duyuldu. Karşımdaki iki adam ecel terleri dökmekten yok olacaklardı. Saatlerdir tuttukları nefeslerini gelen sesle özgür bırakmışlardı.

"Runa! Sira! Nerdesiniz?"

Olga Allen...

Erken gelmişti hemde çok erken gelmişti.

Aniden salon kapısında belirmesiyle hafiften bir göt tutuşması yaşamış olabilirdik. Çok hafif...

"Ne yapıyorsunuz siz duvara karşı oturmuşsunuz?'

"Öyle, yukarıda sıkıldık birazda aşağıda oturalım dedik." Sira beni başıyla onayladı ve konuyu değiştirdi.

"Sen niye erken geldin hani sabah gelirdin? Bizde sensiz bir gece nasıl eğleneceğimizi hayal ediyorduk. Sayende sulandılar."

Büyükannem yüzünü ekşitti. Notta bizim için söylediklerinden pişman olmuştu sanırım.

"Evime istediğim zaman gelirim bu sizi ilgilendirmez. Eğer bensiz yaşamak istiyorsanız gidebilirsiniz."

"Sen Runa'nın başka bir yerde yaşamasına izin vermezsin Olga Allen kandırma bizi."

Sira'nın bu dediği beni güldürmüştü. Ama büyükannem benim aksime hiddetlenmişti.

"Bana kalsa sanada izin vermezdim eve çıkmak isteyen sendin."

Anlık ikimizide kal gelmişti. Ne yalan söyleyim bu konuda haklıydı.

Sira henüz yeni doğduğunda ailesi tarafından ölüme terk edilmişti. Daha bir iki günlükken ormanın girişindeki bahçemizin çardağına bırakılmış bir kız çocuğuydu o. Büyükannem onu benden farksız yetiştirmeye özen göstermişti. Biz iki yetim bir kadının eteklerinde büyüyüp serpilmistik.

Daha sonra Sira büyüdüğünü, artık kendine bakabileceğini ve büyükannemden bıktığını söyleyerek başka bi eve geçme kararı aldığını bize açıkladı. Bunlar bahaneydi tabiki. Onun kalbinde yatan gerçeği biz zaten biliyorduk. İlk başlarda Olga Allen buna karşı çıksa da Sira'nın üzülmemesi adına bu kararı onaylamıştı. Bizim evden çokta uzak olmayan küçük bir ev bulmuş içini eşyalarla döşemiş ve Sira için uygun hâle getirmişti. Hâlâ Sira'nın gitme eylemini kendine yedirememişti ve her öğün onu eve çağırırdı.

Sira ve yine laf değiştirme huyları aktive haldeydi...

"Neyse ne, sen niye erken geldin onu söyle?"

"Araç arıza yaptı. Geri dönmek zorunda kaldım. Bende sizi görmeye meraklı değilim herhalde. Araç düzelince geri gideceğim. Üstelik ben yokken herhangi bir halt yapamazsınız. Buna izin vermiyorum. Giderken kapıyı kitlemek vardı da sizin camdan atlayacağınızı bildiğimden onuda yapamıyorum. Şimdi bir yerinizi kırıp sakatlanırsınız bide size bakmak zorunda kalırım, hiç gerek yok."

Şaşkındım ama değilim de nede olsa o Olga Allen...

Sira ile kafalarımızı sallayarak onun haklı olduğunu belli ettik.

Karşımızdaki adamlar çoktan firar etmişti.

Büyükannem mutfaga giderken Sira ve ben odana çıkmıştık.

İstişare vaktiydi...

Yatağa uzandık, sessizce saatlerce düşündük.

(...🌑...)

"Niye böldün? Anlatmamız için gitmedin mi zaten? Niye erken döndün?"

Az önce konrtol ettiği ve uyuduklarından emin oldukları kızların ağır uykularına güvenerek bağırıyordu genç adam.

"Henüz bu kadarına hazır değiller Alex. Sizin nereden geldiğinizi bilmeleri yeterli. Daha fazlası onlar için ağır gelir. Biraz daha bekle. Zamanı gelecek."

Kendince bi savunma sundu Olga.

"Hadi ya! Ben nerede duracağımı gayet iyi biliyorum Olga. Bana ne yapacağımı söyleme! Bana duracağım yeri söylemeye çalışma! Ben asırlarca çektim onun yokluğunu biraz daha onunla ayrı bırakamazsın beni. Durmam! Duramam Olga!"

Bunlar bir adamın haykırışlarıydı. Yıllarca acı içinde birinin yolunu gözlemiş, tam kavuştuğuna inandığında ise ona beklemesi söylenmişti. O bunu kabul edemezdi, etmezdi.

"Tamam. Tamam, çok değil sadece bir kaç gün izin ver bana alışsınlar bir savaş için hazır olsunlar."

"Onu ben hazırlayacağım yanında ben olacağım. Geri gitmemiz gerek sen bunu anlamıyorsun. Yıllardır burada saklanmak senin için kolay tabi. Ya bizim için ya geride kalanlar için."

Sabredemiyorlardı...

"Elpler parçalandı çoğu elp esir, kaybımız fazla. Tanrıça geri çekildi, bir yönetici yok her geçen yıl umutları eridi. itaatsizler adalarından çıkıp asil adayı işgal ediyorlarlar. Dayanma gucumuz kalmadı. Bizim ona ihtiyacımız var. Sen ister anla ister anlama. Elpadora yıkılıyor onu ayakta tutacak büyüsü eskisi kadar sağlam değil. Nilpler güçsüzleşti çünkü baş nilpin elpi burada eski hayatını unutmus bir şekilde, catlak bi kadının yaninda kalmakta. Olmaz Olga biz beklesek de Elpadora bekleyemez."

Konuşmaya ilk defa dahil oldu Leo. Olga da biliyordu neyin ne olduğunu.

Olga Allen kim olduğunu unutmamıştı.

O 5 ulu elpden biriydi. Kanlı ay mucizesine şahit olmuş ayın kızını kucağına almış ve onu büyütmüş, yıllarca ona akıl hocalığı yapan bu kadın son asırda da görevini yerine getirmiş ve korumasi gerekenleri korumuştu.

Runa kapıyı açtığında bu olacakları biliyordu. Hesabetmişti ama bu kadar erken olmasını beklememişti.

Alexi evinin içinde görmek beklediği şey değildi. Haftalarca Runa'nın bir adım arkasından ayrılmamıştı Alex, bu şuan olmasını istediği bir şey değildi.

Bahçesinde kendi halinde otururken önünde biten iki adamın Alex ve Leo olması hiç beklemediği bir şeydi mesela.

Kabul ediyordu artık daha fazla bekleyemezlerdi. Durması gereken Alex değil kendisiydi ve o ona verilen görevi gerçekleştirecekti.

Sis ortada kalkacak ve sır açığa çıkacaktı...

                            ...The end..

Bittii...

Artık kısa yazmaya başladım ve bu hem benim hemde sizin yararınıza oldu sanırım.

Nasılsınız bakim?

Nasıl buldunuz?

Sizce sır ne?

Olga Allen...
Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bundan sonra bölümlerin başında biraz geriye gideceğiz bi ileri bi geri yapmayı planlıyorum.

Bölümün başında okuduğunuz yeri daha sonra daha ayrıntılı okumak isterseniz eğer yazabilirim.

İleri bölümde görüşmek üzere o zamana kadar mutlu kalın ay ışıkları...

Yıldızlara basmayı unutmayın...

Continue Reading

You'll Also Like

233 88 13
Her karanlık gecenin bir sabahı varmış ben ise o karanlık gecenin yarısıydım.
3.4K 1.7K 26
Okulunuzda çıkarılan yangının hedeflerinden biri olmak mı? o gizemli çocuğun kim olduğunu biliyor musunuz? Bu karmakarışık olayların içinde yanınız...
243 125 13
Küçüklüğümden beri Hawaii'ye gitmek istemişimdir... İstemez olaymisim...
341 119 5
Hayattan kopan şiirler