jannabi, midnight music
🐾
Kim Taehyung'un kokusu mayışmamı sağlıyordu. Onun yatağında uzanıyor, pikaptan yayılan müziği dinliyorduk. Parmakları saçımda geziniyordu, başımı karnının üzerine bırakmıştım. Sessizdik, bakışlarımız onun beyaz tavanında geziniyordu. Tek kelime etmek, bu büyülü anı bozmak istemiyordum. Ona aşıktım. Tüm benliğimle ona bağlıydım, biliyordu. Parmaklarının dokunuşları gözlerimin kapanmasına neden oldu, uyumak istiyordum. Kim Taehyung'un üzerimde bıraktığı sakinleştirici etkiyi seviyordum. Müzik değişti, içimi ısıtan bir piyano melodisine geçti.
Hislerim benim beklemediğim bir noktaya ilerliyordu. Kanımın hızlı aktığını, sıcacık bir hissin onunla beraber tüm vücudumda gezindiğini hissediyordum. Her dokunuşu yüreğimi kanatlandırıyordu. Dokunuşları beni yerlebir ediyordu. Birine ihtiyaç duyuyor olmak öylesine tuhaf geliyordu ki bana, korkup kaçmaktan korkuyordum. Her adım atışımız, yakınlaşmamız içimdeki o titrek korkuyu gözler önüne seriyordu. Korkumun nedeni barizdi. O mangalara laf ederken biraz olsun kendimdeki garipliği fark edecek kadar gözü açık olmak isterdim. Kim Taehyung'a yetememe korkusu yüreğimin en derininde kendini belli ediyordu.
Kedi-insanların cinsel ilişkideki aktif rolleri hakkında düşünmek istemiyordum. İnsanların sözlerini her zaman görmezden gelmiş, aldırmamıştım. Kim Taehyung bir kedi-insan ile ilişki yaşamıştı, yeterli bir cinsel ilişki yaşadığına emindim. Hiç konuşmamıştık bu konuda lakin mangalarındaki anlatımlarından anlıyordum bir şeyleri. "Gerginsin." dedi Taehyung, parmakları alnıma indi, derin çizgilerin üzerinde gezindi. "Düşünüyordum." diye mırıldandım, başımı yana çevirdim ve ona baktım. "Ne düşünüyordun?" diye sordu, ona nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Alnımdaki eline dokundum, dudaklarıma doğru çektim ve avuç içini öptüm. "Konuşmasak olur mu? Kendimi hazır hissetmiyorum." dediğimde kararsız olduğunu görebiliyordum, beni kendi halime bırakmak ve üstelemek konusunda tartıyordu bir şeyleri.
"Anlamsız bir savaş içine sokuyorsun kendini Jeongguk. Bana anlat ve çözelim. Aklından geçenlere yeni bir yol bulalım."
Doğruldum ve bağdaş kurarak bedenimi ona çevirdim. Üzerinde pembe rengi bir tişört vardı, esmer teniyle olan uyumu beni mest ediyordu. Dağınık saçları yatak başlığına yaslanması ile daha çok dağılmıştı. "Kendimi yeni keşfediyorum, Taehyung. Bir boşlukta süzülüyorum. Tepkilerime, içimde olanlara, sıcaklığa anlam veremiyorum bazen. Sana dokunmak istiyorum. Sarılmak, öpmek, yaklaşmak. Ellerim titriyor bunları düşündükçe." Taehyung beni yüzünde tatlı bir gülümseme ile dinliyordu. Gözlerinin içine bakmak bile yüreğimi ısıtıyordu. "Bebeğim, çok tatlısın." dedi, elimi tuttu, dudaklarına götürdü. "Taehyung, ben korkuyorum." Bakışları endişeyle bana döndü, biraz doğruldu ve anlamaya çabaladı.
Ona biraz daha yaklaşmaktan kendimi alıkoyamadım, anlatamıyordum içimdekileri. Beni yanlış anlamasından korkuyordum. "Bebeğim, seni korkutan nedir?" diye sordu, beni kendine çekti biraz daha. Bir kolu belime dolanarak kendine yaklaştırdı beni. Başımı göğsüne yasladım, ona bakmadan anlatabilecek olmak daha rahat geliyordu şu an bana. "Ben tecrübesizim. Ne aşk, ne de cinsellik anlamında hiçbir şey bilmiyorum. Biliyorsun, her şey yeni benim için ama sen... Bir kedi-insan ile birliktelik yaşadın ve tüm duyguları biliyorsun." Taehyung elini çeneme yerleştirdi, bulunduğu noktayı okşadı. Ona bakmamı sağladı.
"Hayır, devam etmeni istemiyorum Jeongguk. Ben sana aşığım, yemin ederim, çok aşığım. Her halin beni mest ediyor. Sana dokunmak beni iyi hissettiriyor. Jeongguk, ben sana deli oluyorum. Sana dokunmak kadar beni mutlu eden bir şey olamaz. Bebeğim, cinsel anlamda aklımdan hiçbir şey geçmedi sana bakarken. Beni sev, başka hiçbir şey istemiyorum ben."
Taehyung'un sözleri gözlerimden yaşların süzülmesine neden oluyordu, beni sevişi öyle bir sarmalıyordu ki yüreğimi, ağlamamı durduramıyordum. Kollarımı onun boynuna doladım, beni kucağına çekti. "Korkma, güzel bebeğim, minik kedim. Senin beni mutlu edişin kadar hiçbir şey iyi hissettirmez bana. Sana dokunduğum her an en iyisi, en güzeli olacak. Kendini kötü hissetme." dedi, onun kolları arasında mutluydum. Kim Taehyug kendi varlığımı kabul etmemi sağlayacak tek kişiydi belki de. "Biliyorum, sen de beni mutlu ediyorsun. Ben korkuyorum, beni yeterli görmemen gerçeği yüreğimi sıkıyor." Taehyung beni yeniden kollarının arasına aldı.
"Yeterli görmemek? Jeongguk, delirdin mi sen? Benim için senden daha yeterli kimse yok. Kalbimi dolduruyorsun tamamen. Bedenime, ruhuma, kalbime daha yeterli bir insan yok senden başka. Senin kendini benimle keşfedecek olman beni nasıl mutlu ediyor, anlatamam sana. Düşünceleri at kafandan, ben hep seninle olacağım."
Onu öptüm. İçimden gelerek, ona ait olduğumu bilerek öptüm dudaklarını. Parmakları tişörtümden içeri girerek tenime değdi, beni sıkı bir şekilde kavradı. Alt dudağım dudakları arasında yeni yerini aldı. Dudaklarımdan dökülen minik mırıltılar onun dudaklarına karıştı. "Tanrı'm, çok aşığım sana." dedi Taehyung, bir kez daha öptü dudaklarımı. "Ben seni seviyorum, Kim Taehyung." dedim, ben de bir kez daha öptüm onu. "Aklından geçen düşünceler her zaman güzel olsun, olur mu? Ben senin yanında olacak, her zaman seni seveceğim. Sana çok aşığım, minik kedim." Bana minik kedim deyişi gülmeme neden oluyordu, boynunu öptüm.
Onun kolları arasında saatler geçirirken mutlu hissediyordum. Önyargılarımın belleğimi sardığı bir dönemde okumaktan kaçındığım bir mangasını okuyordum onun kucağında. "Birbirlerini çok güzel seviyorlar." dedim, saçlarımı öptü. "Ah, öyle mi? Ben sadece cinsellik yazan bir manga yazarıyım sanıyordum ama güzel şeyler de yazabiliyormuşum!" Kim Taehyung'un alaylı sözleri beni güldürdü. "Özür dilerim, hyung. Seni tanımadan yargılamak doğru değildi. Kelimelerinin, çizimlerinin ardında kalanları göremedim. Sevginin nasıl olduğunu anlamıyordum." dedim, elleri, ellerime dolandı. "Önemli değil. Beni anladın, bana geldin. Bu yeterli sevgilim. Senin sevgini hissediyor olmak yeterli benim için." Biraz daha sokuldum ona doğru, uyumak istiyordum onunla.
Kapının açılma sesini duyduğumuzda ne kadar istemesem de kollarından kalkmak zorunda kaldım. "Bay Kim?" diye seslendi biri, kapı tıklatıldı. Taehyung'un izin vermesi ile içeri adımladı. Yena üzerinde krem rengi bir elbise ve tepeds toplanmış saçlarıyla girdi odaya. Onu görmek bir anda moralimin yerle bir olmasına neden oldu. Kim Taehyung'un beni sevdiğini biliyordum lakin içimdeki kıskançlığa engel olamıyordum. Yena'nın gülümseyen yüzündeki beni görünce değişen ifade bana karşı benzer hislerde olduğunu gösteriyordu. "Hayoon ve ben geldik, haber vermek istedim." dedi, gözlerini bir kez olsun bana değdirmemiş, beni yok saymayı tercih etmişti. "Tamam, sen çıkabilirsin. Biz ilgileniriz." dedi Taehyung, bu karardan pek hoşnut görünmese de iyi günler dileyerek ayrıldı odadan.
Birini ilk defa böyle seviyor olmak mıydı anlam veremediğim bu kıskançlığın nedeni? Kim Taehyung bir tek bana baksın, beni görsün istiyordum. Onu tek görebilen ben olmalıydım ama olmuyordu. Kim Taehyung'un dokunuşlarını, sevgisini, ilgisini isteyen onlarca insan vardı ve onlarla nasıl başaçıkabileceğimi de biliyor sayılmazdım. "Bebeğim, iyi misin?" diye sordu, dudakları yanağıma değdi. "İyiyim, Hayoon'u özledim yanına gidelim." Yataktan çıkmak için öne kaydım, belimden tutarak beni kendine doğru çekti. "Bir şey oldu ve yine susuyorsun, bebeğim, bana içinden geçenlerin hepsini söyle." Onun kolları arasında olmayı seviyorum, bir an olsun ayrılmak istemiyordum oradan. Her an böyle kalalım, zaman aksın gitsin diye diliyordum.
"Seni kıskandım. O kadının hâlâ etrafında olmasından, bana kıskançlık dolu bakışlar atmasından hoşlanmadım. Sen bana aitsin. Bir sahiplenme değil bu lakin biz seviyoruz birbirimizi, birbirimize aidiz."
Kim Taehyung sıkıca sarıldı bana. "Ben her zaman sana aidim bebeğim, sen de bana aitsin, biliyorsun. İşine son vermek istedim fakat henüz Hayoon için nitelikli birini bulamadım. Yena'ya alışkın. Birbirlerini anlıyor ve tanıyorlar. Hayoon iyileşme sürecindeyken onu bir anda karmaşanın içine sokmak istemiyorum." dedi, ona hak vermeden edemedim. "Abartıyorum..." dedim, parmakları yanaklarımı sıktı. "Abartmıyorsun. Davranışlarının aşırıya kaçmasına izin vermiyorum. Beni rahatsız ettiği anda nerede durması gerektiğini hatırlatıyorum. Benim sevgilimsin, Jeongguk. Seni rahatsız eden birini yakınımda tutarak seni huzursuz edemem." Kim Taehyung'un anlayış dolu kelimeleri içimdeki sıkıntıyı bir nebze katlanır hâle getirdi. Hayoon ona seslendiğinde beraber yataktan çıktık. Yena kapıda dikiliyor, kabanını giyiyordu. Hayoon beni gördüğü an sevinç çığlıkları atarak kollarıma koştu. "Bebeğim, nasılsın?" diye sordum ona, eski yorgun halini üzerinden atmış görünüyordu.
Pizzaa yemeye karar verdiğimizde Taehyung bizim için sipariş etti. Her zaman kendi işini kendi gören biriydim fakat sevdiğin ve seni seven bir insanın bir şeyler yapıyor olması insanı mutlu ediyordu. Kendi pizzamı sipariş verebilirdim fakat bir köşede dikilmiş telefonda konuşurken yüzünde beliren gülümseme yeterliydi benim için. "Pizzalarımız birazdan geliyor. Puzzle mı yapalım, bloklarla mı oynayalım?" diye sordu Taehyung. Yemek yerken Karlar Ülkesi izlemeye karar vermiştik. Bloklar ile ev yapmayı seçtiğinde saçlarını okşadım. Bir aile hissi veren bu anlar karşısında dilim tutuluyordu bazen. Ne diyeceğimi bilemiyor, yaşıyor olduğum her anın tadını çıkarmaya çabalıyordum. Küçük renkli bloklar ile bir apartman kurmaya karar vermiş, ilk katı tamamlamaya çabalıyorduk. Hayoon'un kahkahaları beni mutlu ediyordu. Seokjin hyungun beni dizinin dibinden ayırmadığı o anları anımsamadan edemiyordum. "Jeongguk." dedi Taehyung, bakışlarımı Hayoon'dan çekerek ona çevirdim.
"Bir gün evlenelim mi seninle?"
🎞️
merhaba,
nasılsınız?