Soluk Menekşe [Ggo Futbol]

بواسطة Just_APerson_Writing

630 80 6

Eşinin ölmeden önce kullandığı bazı eşyalarını koyduğu kutuyu tekrardan bulduğunda yıllar öncesine dönmeden e... المزيد

[0] Kutu
[2] Yağmurlu Bir Gün
[2.5] Hatırla
[3] Yorgun
[4] Fuar
[4.5] Garip Adam
[5] İyiki Doğdun
[5.5] Bekleyiş
[6] Birlikte
[7] Geride Kalanlar
[7.5] Şangay'da Yaşam
[8] Küçük Sorunlar, Büyük Sonuçlar
[8.5] Ayrı
[9 | Final]
[Ek Bölüm] Ev Arkadaşları

[1] Tanıdık Bir Yüz

90 7 4
بواسطة Just_APerson_Writing

***

Yavaş adımlarla yürürken yeni uyanmanın bıraktığı uyuşukluğu görmezden gelmeye çalışıyordu Coleman. 19 yaşında, başarılı bir mühendis adayıydı o zamanlar. Başarısızlığı göze alabildiği söylenemezdi ve bu yüzden de elinden geldiği kadar çalışıyordu.

O gün evden daha erken çıkmaya karar vermişti. Üniversitesinin kütüphanesine gitmeyi planlıyordu çünkü. Bir önceki akşam erkenden uyuyakalmıştı ve üzerinde çalıştığı projeyi bitirememişti. Kütüphanede o eksikliği kapatmayı planlıyordu.

Taşıdığı kitaplar omzunu ağrıtırken gittikçe yükselen Güneş, gözlerini kamaştırıyordu. Buna fazla dayanmak istemediğinden adımlarını hızlandırdı. Otobüs durağına olabildiğince hızlı varıp otobüs gelene kadar az biraz dinlenmek istiyordu.

Sonunda istediği yere varınca rahatlamış ifadesiyle derin bir nefes aldı. Oturup çantasını kucağına aldığında sırtı da rahatlamıştı. Saate bakmak için kolunu açtı. Otobüsün gelmesine daha 10 dakika vardı. En azından küçük yolculuğundan önce biraz dinlenebilecekti.

Pekin'in, Şangay kadar kalabalık bir şehir olmamasına seviniyordu bazen. Otobüs durağı gibi düzenli olarak gittiği yerlerde Şangay'da olduğu kadar beklemesine, diğerlerinin aradında sıkışmasına gerek kalmıyordu. Nüfus olarak büyük bir fark yoktu aralarında tabii, fakat yine de bu fark kendini belli edebiliyordu.

Ailesiyle arası iyi olduğu söylenemezdi. Bu yeni değil, yıllardır devam eden bir durumdu ve Coleman da sonuç olarak fırsatını bulduğu an üniversite için Pekin'e çekip gitmişti.

Kendisini -ev arkadaşları sağ olsun- yalnız hissettiği söylenemese de arkasında bıraktığı kişiler arasında kız kardeşinin de olmasını her düşündüğünde içinin burkulmasına engel olamıyordu. Telefondan düzenli olarak görüşseler bile Betty'nin hüzünlü olduğunu rahatlıkla fark edebilmişti. Zaten arada sırada Coleman'a bunun için sitem etmekten kaçınmıyordu.

Ne bekliyordu ki zaten? Daha 11 yaşında, henüz hayatın farkına varamamış küçük bir kızdı. Rol modeli olarak gördüğü biricik abisinin yaklaşık bir yıl önce başka bir şehire ayrılmasını olgunlukla karşılayabilecek hali yoktu ya.

Bunları düşündüğü her saniye yüzü daha da asılıyordu genç adamın. Omuzlarına kadar ulaşan dağınık koyu saçları, özensizce giydiği kırışık gömleği, ayağına geçirdiği yıpranmış terlikleriyle sirke satan yüz ifadesi bir olunca o anda pek de arkadaş canlısı gözükmüyordu.

Düşüncelerinden koşa koşa bulunduğu durağa gelen birinin soluklanmak için kendini oturduğu oturağa atmasıyla kopabildi. Yüzünü istemsizce nefes nefese kalan genç kadına doğru çevirdi kısa süreliğine. Hemen başını öne çevirip oturuşunu toplayarak oturağın en ucuna çekildi onu rahatsız etmemek için.

Pekin'de tanıdığı pek az yüz vardı ve o anda yakınında oturan kişi de tanıdığı yüzlerden biriydi. Üniversite'ye erken gitmek için durağa daha önce gelmesi Coleman için nadir bir durum değildi ve kaldığı yerden erken çıktığı çoğu zaman onu da görüyordu başka insanların arasından.

Dikkatini tek çekme sebebi orada bulunmuş insanların arasından sadece onu bu saatlerde durakta olduğunda rutin olarak görmesiydi. Çoğunlukla durağa ondan önce varmış olurdu ve otobüsü kaçırıp kaçırmadığını bazen onun durakta olup olmamasından anlardı.

'Buraya bakabilir misiniz, bayım?'

Müziği kısık sesle dinlediğinden ona yöneltilmiş seslentiyi duyabilmişti. Oturuşunu biraz daha toparladı bir kulağından kulaklığı çıkartırken. Başını tekrardan o yatıştırıcı ve bir o kadar da açık sesin sahibine çevirdiğinde yüz ifadesi yumuşamıştı.

"Buyrun?" diye yanıt verdi Coleman.

"Rica etsem saati söyleyebilir misiniz?"

Zarif kadının yüzünde küçük bir gülümseme vardı bunu sorarken. Büyük ve puslu mor gözlerinin solukluğuyla omuzlarına bile varmayacak kadar kısa kumral saçlarının arkalarına doğru keskinleşen stili ona garip bir hava katıyordu. Saçının önü az daha uzun olsa görüşünü engelleyebilirdi. Coleman'ın aksine giyimi özenliydi. Koşuşturmasından sonra rahatlamış gözüküyordu.

Uzaktan bakınca soylu bir bayanın yakınına oturmaya cüret etmiş yoksul bir adam gibi gözüktüklerine emindi. Bu pek umurunda olmasa da gülünç geliyordu bir bakımdan.

İlk defa gözlerinin içine bakmış ve nasıl göründüğünü daha net görmüştü. Muhtemelen aralarında geçen ilk konuşma olduğundan bundan önce fiziksel sıfatlarına dikkat etme ihtiyacı duymadığı içindi.

Gülümsemesine daha büyük bir gülümsemeyle karşılık vererek saatine baktı.

"Saat 6:25." dedi gözlerini kaldırırken.

Karşısındaki hafifçe başını salladı bunu duyduğunda ve teşekkür ederek önüne döndü.

Coleman da aynısını yaptı yüzündeki gülümseme kaybolurken.

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

884K 70.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
624K 43.4K 197
Bu kitap hiçbir kötü amaç taşımamakla birlikte sadece gülmeniz için yayımlanmıştır. İçerideki postlar instagram ve twitterdan alınmıştır. duyar kasan...
100K 5.4K 126
Yalan yanlış bilgilerden bıkmadınız mı? Fandomun en doğru bilgilerini öğrenmek için okumaya başla...
115K 4.4K 37
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulundaki ilk senesine başlayan Albus Severus Potter, tıpkı babası gibi belaya karışmadan duramıyor. Bilenlerin dediği...