Kayıp Varis

By hg_neriii

223K 17.2K 10.1K

(Dikkat! Acemice yazılmış bir kitaptır.) Burası Elfrad. 4 büyük anahtar dengeyi sağlıyor. Ateş Hava Toprak v... More

Geçmiş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
~FLASBACK~
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
Karakter Tanıtımı
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
Açıklama
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm (Final)

23. Bölüm

3.3K 330 201
By hg_neriii

Yorumlarınızı bekliyorum.

°°°

"Hayaller gerçekleştirmek içindir."

Şunu anlıyoruz ki, bazen gücümüze güvenmemek lazımmış.

Bazen rahat olmamak lazımmış.

Ve karşımızdaki kişiyi de hafife almamak lazımmış.

Bıçağı biraz daha bastırmıştı, konuşamayacak haldeydim.

"En ufak bir büyü yaparsan, o boğazını kesmeden çekilmem. Bunun bilinciyle yap herşeyi." dedi tehditkar bir şekilde.

Korku.

İliklerime kadar benimleydi.

Ölümün bu kadar yakın olacağını hiç düşünmemiştim.

Vampir midir her haltsa, burnunu boynuma sürttü.

İğrençti.

"Kanını şimdiden çok istiyorum." dedi.

Bıçağı biraz daha bastırdı ve bir kesik oluştu. Yavaş yavaş kanamaya başladı boynum.

Canım acımıyordu, sadece Vampirle bu kadar yakın olmak midemi bulandırıyordu.

Yaşadığım şeyleri bir kere daha yaşamak istemiyordum.

Vampir kafasını daha çok yaklaştırdı boynumdaki kanı emmeye başladı.

Kendimden iğreniyordum.

Vampirden iğreniyordum.

Öldürmek istiyordum.

"Amacın ne senin?" diye sordum zar zor konuşarak.

"Victoria'nın intikamını almaya geldim." dedi.

Victoria, Lucas'ın eski sevgilisi.

Cidden onun intikamı için mi gelmişti.

Gereksiz birisi için beni öldürmesine izin vermezdim.

"Senden izin isteyen olmadı." dedi ve ardından sivri dişlerini boynuma sürttü.

"Kanının tadı, Ve fiziğin fazla güzel. Bu güzelliğe yazık olacak gibi ha." dedi kafası boynumda konuşarak.

Tanrıçam sen affet.

Hava elementini kullanarak elini boynumdan uzaklaştırmaya çalıştım, ama stresten odaklanamıyordum.

Yaptığım şeyi fark etmiş olacak ki bıçağı daha çok bastırdı. Derim baya kesilmişti, nefes almam zorlaşıyordu.

Nefes alamıyordum.

En kötüsü de elimden bir şey gelmiyordu.

Ve yardıma gelecek kimse yoktu.

Amos bile.

Lucas'a haber vereyim demek isterdim ama geldikleri gibi tek bir hareketiyle öldürebilir.

Bir olaysız günümüz de geçse şaşarım zaten ya.

"Birinin sana aklını okuduğumu söylemesi lazım." dedi Vampir.

Birinin de sana Güneş Tanrıçası'nın varisi olduğumu söylemesi lazım.

"İmkansızlarla vaktimizi boşa harcamayalım güzelim." dedi kafasını boynumdan kaldırıp yüzüme bakarak.

Yüzüm artık ne şekildeydi bilmiyordum ama yüzümü görünce  bıçağı biraz çekmişti.

En azından daha rahat nefes alabiliyordum.

Vampirler, ateşte vampirler yanmaz mıydı? Yanardı.

"Deneme bile!" dedi sesini yükselterek.

Sıkılmıştım bu aklımı okuma işinden.

Lanet olsun hayat.

Lanet olsun Vampirler.

Lanet olsun hiç bir halta yaramayan güçlerim.

Son bir kez.

Son bir şans.

Son bir deneme.

Olmazsa pes edecektim.

Ayağımı bir kere yere vurdum. Bir kere daha ve bir kere daha.

Vampirin ayaklarını bastığı zemin bir anda içe çöktü. Düşüyordu, düşmek üzereydi ama sağa doğru hızlı bir şekilde koşarak kaçtı.

En azından bu sayede bıçağı boynumdan çekmek zorunda kalmıştı.

Aramızda bir kaç adım vardı.

Hızla gelmesine karşı bir önlem alarak etrafıma görünmez bir kalkan oluşturdum.

"İyi hamleydi Varis, şaşırttın." dedi.

"Ama çok geç yaptın bunu, boynunu kesmeden önce yapman lazımdı." dedi ve bir anda üstüme atıldı.

Kalkan demiştim değil mi? Kalkan falan olmamıştı.

Hayır olmuştu, ama kalkanı geçmişti.

Bıçak elinde değildi ama ikimiz birlikte yere düşmüştük ve bir kaç yuvarlanmadan sonra üstümdeydi.

"Ben senin varya ta-" derken boynumu sıkmasıyla nefesim kesildi ve susmak zorunda kaldım.

Sonra ne oldu.

Ne halt oldu bilmiyordum ama bir anda çekilmek zorunda kalmıştı.

"Seni sürtük yanıyorsun!" diye bağırdı.

Buna özellik mi deniliyordu ne deniliyordu bilmiyorum ama seviyordum.

İstemeyerek yapıyordum ama hoşuma gidiyordu.

"Ateşten mi korkuyorsun?" dedim alaya vurarak.

Sinirlenmişti.

Hızla birden fazla Ateş küresi oluşturdum ve Vampirin etrafını o kürelerle sardım.

Kaçmak istese bile kaçamayacaktı artık.

Sonra bir alkış sesi duyuldu.

Birden fazla alkış sesi duyuldu.

Görevi tamamladın. Aferin sana.

Ne!

Amos başlatma görevine bir tane çakarım sana şuradan.

Bir kaç saniye sonra etraf değişti ve aslında mutfakta değil de ring de olduğumu fark ettim.

Karşımda da Profesör Nicole vardı.

Salaksın Lenora gerçekten, mutfak nasıl o kadar uzak olabilirdi.

Ve pasta.

Kim senden pasta yapmanı istesin.

İlk günden ders işlemeleri, hiç bir program ayarlı değilken.

Yalan.

Varisler de bu yalana dahildi. Lucas'da.

Ve şimdi oturdukları yerden beni izliyorlardı.

Ring'in kapısına bir Ateş küresi fırlattım ve kapı yanarak açıldı.

Hızla ringden çıktım ve bu binanın kapısına yöneldim.

"Lenora bekle!" dedi Lucas.

Bak bekledim şu an ya.

Boynuma elimi deydirdim, tek gerçek olan buydu sanırım.

Cidden kesmişlerdi.

O kesen elleri kırmasını da bilirdim.

Bana acı çektirmeyi düşünen beyinlerini patlatmasını da bilirdim.

Lucas hızla gelerek kolumu kavradı ve durmamı sağladı.

"İnan bana şu an kimseyle konuşmak istemiyorum, özellikle de değer verdiğim kişilerle." dedim ve kolumu ondan kurtarıp yürümeye devam ettim.

Odama gidecektim.

Yatacaktım. Uyuyamazdım ama yatıp tavanla bakışmak istiyordum.

"Lenora bekler misin?" diye bağırdı arkadan Bronte.

"Konuşmak istemiyorum tamam mı?" dedim yürümeye devam ederek.

Koşarak yanıma geldi ve benimle birlikte yürümeye başladı.

"Bak ne olduğunu bizde anlayamadık tamam mı? Bir şekilde biz de oraya gittik ve bir süre sonra senin ringde olduğunu gördük. Biliyorsun ringe kimse dokunamaz. Kimsenin gücü yetmez. Lucas bağırdı, yıktı ortalığı. Her yeri yaktı. Ama kimsenin elinden bir şey gelmedi." dedi Bronte hızlıca konuşarak.

"Bak sadece odama çıkıp biraz dinlenmek istiyorum tamam mı?" dedim ona bakarak.

Kafasını salladı ve geri döndü.

Bu kadardı işte.

Gerisi huzur.

Sessizlik.

Yanlızlık.

Merdivenlerden hızla çıktım ve odama geldim.

Kapıyı açıp odaya girince kilitledim ve kendimi hızla yatağa attım.

Gözlerimi tavana diktim.

Ah canım beyaz tavan.

Neler yaşamıştım ben şu bir hafta da, belki daha çok olmuştu, gün tutmamıştım.

İlk başta okula geldim, mor küre çıktı. Amos Ruh hayvanım oldu. Sonra bir şekilde Ateş Krallığında saraya gittim.  İdam kararım verildi, Amos geldi beni kurtardı. Ordan Element okuluna döndüm, Dünya'ya gittik cadıları bulmaya. Lucas bileğimi tuttuğu gibi alev gibi yandığımı söyledi. Annesinin yanına geldik.

Düşünürken yorulmuştum.

Bunları yaşayacak biri miydim ben?

Odamın kapısı önce açılmaya çalışıldı, sonra kilitli olduğu fark edilince tıklatıldı.

Kimdi bu birini istemediğimi söylediğim halde gelen varlık.

Yavaşça yataktan kalktım ve kapıyı açtım.

Lucas.

Ay varlık mı demiştim ben ona.

"Lenora boynun çok kanıyor." dedi hemen.

Hiç fark etmemiştim.

Yatağa baktığımda yastığın tamamen kan olduğunu gördüm.

Of.

Off.

Offf.

Yeter ama ya gerçekten.

Su Elementini kullanarak yastıkta ki kanı Lucas görmeden hızla temizledim.

"Ben cidden iyiyim." dedim ona bakarak.

"Ama çok kanıyor." dedi boynuma bakarak.

Sonra odada ki lavaboya gitti ve içeriden ilk yardım malzemeleri getirdi.

Bende kapıyı kapatıp kilitledim ve yatağın üstüne oturdum.

Lucas da yanıma oturdu ve boynuma bir şeyler sürmeye ve temizlemeye başladı.

"Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun." dedi bana bakarak.

"Ne alaka ya?"

"Ayrıca hanfendi birisi sizinle konuşmaya çalışsa siz de hiç problem etmeden kabul mü edeceksiniz." dedi resmi bir tonda.

"Ya o öyle değil, ben öylesine şey ettim. Öylesine şey edip konuştum. Çok şey etmişim." dedim baya saçmalayarak.

"Güzelim bak be-" diyordu ki lafını böldüm.

"Güzel miyim cidden ya." dedim sorarcasına.

Güzel olduğumu biliyordum.

Tanrıçalar vermişti yani güzellik.

Canım kendim.

Canım ben.

Canım yüzüm.

"Aynaya bakmak ister misin?" diye sordu bana bakarak.

Boynumu ne ara sarmıştı bilmiyordum ama sargı beziyle sarmıştı.

"Aman be, onla mu uğraşacağım şimdi." dedim bir anda.

Arada bir konuşma tarzın değişiyor senin de neyse.

Ne var ya.

Sen sus zaten.

Asıl suçlu sensin.

Konuşma benimle.

Peki.

Bir de peki diyor ya.

Sus Amos sus.

Susuyorum zaten Lenora.

Sus Amos.

Tanrıçam sen bana sabır ver.

Bana versin o sabrı bana.

"Uyuyalım mı?" diye sordum Lucas'a bakarak.

"Olur."

Hızla yorganın altına girdim ve yana kaydım. Sonra da o tarafa iki kere vurdum ve gelmesini bekledim.

"Üstüne atlamayı bende isterdim ama boynun pek müsait değil gibi." dedi ve yanıma sakince yattı.

"Seni gıdıklayarak çatlatmayı bende isterdim ama boynum pek müsait değil." dedim ve sonra tekrar konuşmaya başladım. "Bunun benim boynumla alakası yok ki."

Düştün elime Lucas.

"Ben gıdıklanmam boşuna uğraşma."

"Emin misin canım?" diye sordum.

"Eminim Lenora. Ayrıca hani uyuyacaktık biz." dedi ve yorganı ikimizin de üstüne örtüp bana arkasını döndü.

Bana bana.

Arkasını döndü.

Parmağımla hemen Lucas'ın omzunu dürtmeye başladım.

"Şştt aslan parçası bana dön bana."

"Şştt peri kızı uyu hadi uyu."

"Lucas valla çıkar yatakta zıplarım uyutmam seni." dedim.

Yapacağımı çok iyi biliyordu.

"Lütfen dur, dönüyorum. Boynunu zorlama." dedi.

"Nasılda sevgilisini düşünürmüş."

Daha sonra yine kapı tıklatılma sesi geldi.

Tanrıçam yeter.

Ne çok sevenim varmış.

"Elvis değilse beni şurada yatırıp kesin ya." dedi Lucas sinirle ayağa kalkarak.

Hızla gitti ve odanın kapısını açtı.

Elvis gelmişti.

"Gelmeyeceksin demedim mi oğlum ben sana." dedi Lucas, Elvis'e.

"Ya en sevdiğim Varis arkadaşımı görmeye geldim suç mu oldu." dedi Elvis masum masum bana bakarak.

"Lucas bırak çocuğu gelsin ya." dedim bende.

"Ayıp ettin nerem çocuk benim." dedi Elvis kırılmış gibi.

"O anlamda demedim."

"Neyse benden bu kadar, huzursuzluk verdim. Rahatınızı bozdum ve şimdi de gidiyorum." dedi ve ikimize de bakmadan çıktı gitti.

Bu çocuk harbi manyaktı.

Ben daha çok manyaktım tabii.

"Sabır." diye diye yanıma geldi Lucas.

"Seviyorum he seni sınırlı şey." dedim Lucas'a bakarak.

"Nerem sinirli benim ya, ben gayet tatlı ve minnoş birisiyim." dedi kafasını yana yatırarak.

"Ay öyle mi?" dedim ve yüzünü tutup yanağını öptüm.

"Şımartılıyorum ne güzel."

"Şımarık."

"Bir de öbür taraftan öp eşit olsun, kıskanmasınlar birbirlerini." dedi masum masum.

Ama ben buna kıyamam ki.

"Yat uyu hadi şımarma." dedim anın içine ederek.

"Ya tabii Lucas anca uyusun zaten." diyerek yattı yatağa.

Normalde mesafesini koruyan Lenora'ya ne oldu?

Sevgilim ya hani o benim Amos.

Aman kıçımın kenarları, sevgililermiş.

Kıskanma sen de Ruh hayvanımsın.

Ne kıskanacağım ya.

Lucas geldi ve benim belime sarıldı.

Gerisi uyku.

Gerisi huzur.

Gerisi kıçımızı dönüp yatmaktı.

°°°

"Merhaba, gelecekteki Tanrıçam." dedi karşımda ki insan.

"Ay dur, başlamayın yine. Ben biliyorum o merhabaları, merhabayla başlıyor ölümle bitiyor. Sus sus, konuşma sen." dedim hemen.

Dedim ki iki dakika mutlu mutlu bir uyuyayım ya, hemen gelin zaten. Hemen girin rüyama.

"Önemli olmasa biz de gelmeye çok meraklı değiliz."

"Aynen o yüzd-" derken lafımı böldü.

"Tamam ya tamam. Sus iki dakika gideceğim zaten." dedi.

"Ne diyeceksen de ve kaybol."

"Cadılar, Elfrad'a gelmeleriyle birlikte bir savaş planı yapmaya ve Valencia'ya işgence uygulamaya başladılar." dedi.

Ne.

İşgence mi?

"Benden bu kadar, günaydın gelecekteki Tanrıçam." dedi ve gitti.

°°°

"Lenora." diyerek birinin beni sarsmasıyla uyanmak zorunda kaldım.

Gözlerimi açtığımda karşımda Lucas vardı, rengi atmış bir halde.

"Neyin var senin?" dedim bir anda kalkarak.

"Valencia," dedi ve derin bir nefes aldı.

Valencia mı?

Biliyor olamaz değil mi?

"Valencia yaşıyor, diye mırıldanıyordun." dedi Lucas.

Bir sırrın daha sonuna gelmiştik.

Mükemmel.

Ne diyecektim ben şimdi?

Lucas senden kardeşini sakladık mı?

"Lenora doğru mu? Yaşıyor mu?" diye sordu Lucas.

Çalıştır şu beynini Lenora.

Bazen durma noktan gelir Lenora, tıkanma noktan gelir. Ve o an sadece doğruları söylemen gerekir. Söyle gerçekleri, zaten Cadılar savaş açacak. Savaş iki gün önce çıksa ne olur.

Ama Amos.

Ondan sakladığımı öğrenince, benimle konuşacağını sanmıyorum.

Aması falan yok söyle, sende rahatla o da rahatlasın.

"Hani şu Dünya'dayken Rüya Bekçileri beni bir anlamda kontrol etmişlerdi ya, o zaman öğrendim." dedim sessiz bir şekilde.

"Ne diyorsun ya sen?!" diye bağırdı bir anda.

Haklıydı.

Sonuna kadar hemde.

"Eskiden yaşadığınız her şey ilizyonmuş, Valencia şu anda görünmezmiş. Amos'a sordum yalanlamadı." dedim hızlı bir şekilde.

Dedim ve kurtuldum.

Anlattım ve kurtuldum.

Lucas'a baktığımda ise gördüğüm tek şey gözlerinin içindeki alevlerdi.

Bunu bildiğim için belki de Lucas'la aram bozulacaktı.

Belki suratıma bile bakmayacaktı.

Haklıydı.

Hiç bir şey diyemezdim ki.

Hayatta en değer verdiği kişi ile ilgili bir bilgi biliyordum ve bunu ondan saklamıştım.

Ama o an beklemediğim bir şey yaptı.

Beni sakince kendine çekti ve sarıldı.

Gerisi ise boynumda hissettiğim ıslaklık ve hıçkırık sesleriydi.

Ağlıyordu. Ağlatmışlardı, ağlatmıştım.

Ağlamamalıydı.

Gidip intikam almalıydı, yakıp yok etmeliydi her yeri. Ama ağlamamalıydı.

"Yıllar sonra ilk defa üstümdeki o çaresizlik kalkmış gibi hissediyorum Lenora." dedi Lucas.

°°°

Merhaba.

Bölüm nasıldı?

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 98.2K 50
Zengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde...
33.5K 396 55
MARVEL UNIVERSE hakkında genel bilgiler ve karakterler hakkında geniş bilgileri buradan edinebilirsiniz.
5.9K 1.3K 35
Saray ve saray ötesi... Hepsi onun bir kız olarak doğmasından dolayı sevinmişti. Yeni bir veliahtın gelmemesi onları rahatlatmıştı ama bilmedikleri b...
246K 30.2K 25
jisung: manit borek ister misin annem yapmis {texting}