Güneşten;
Offf çok havalıyım yaa.
Kapıyı nasıl da çarptım ama
Hihihi.
Şoför zaten kapıda bekliyordu. Bende binip eve doğru yol almaya başladım.
O değilde bu şoför niye beklioki la ben şoför olsam beklemem amk banane.
Hihihi.
Yol da biraz şoför beyciğim ile konuşayım dedim.
"Pist adın ne?" Dediğimde şaşkınca bana baktı.
"Hiç mi adını sormadılar niye şaşırdınki?"
"efendim genelde adımı sormazlar işimi yapar paramı alırım irtibatımız bu"
"Ayh valla hayat zor size, neyse adın ne?"
"Kerem"
"Bende güneş"
"Evlimisin?"
"Evet bir tane oğlum var adı umut 4 yaşında"
Bide tc verseydin amk.
Hihihi.
"Tanışmak isterim oğlunuzla sorun olmazsa"
"İş e çocuk getirmemiz yasak efendim. Bundan dolayı sanmıyorum. Bir kere getirdiğimde emir beyden azar işittim. Birdaha da getirmedim."
"Yarın getir olurmu? Söz veriyorum kimse birşey diyemeyecek"
"Söz mü?"
Söz dedikya amk.
"Söz" dedim gülümseyerek.
"Tamam yarın getiriyorum o zaman. Bu arada efendim yaşınız kaç?"
"17 yaşındayım ben"
"Hm büyükmüşsün"
"Yess" dedim gülerek.
Biz sohbet ederken çoktan evin önüne gelmiştik bile.
"Tamam o zaman hadi baybay" dedim gülerek.
"Baybay efendim"
"Ya efendim değil ya güneş de yeter"
"Tamam güneş" dedi o da gülümseyerek.
Hemen evim önüne gelip kapıyı açtım.
Salon bomboştu fakat mutfaktan bağırış sesleri geliyordu.
"tamam sakin ol birsey yok bakma buraya" diyordu burak.
Emre nin titrek sesi ile "tamam" dediğini duydum.
YA AGA NOLUYOR AMK AMA YA.
BİR GÜNÜMÜZ OLAYSIZ GEÇSİN YA.
Hemen mutfağa koştum. Mutfakta burak ve emre vardı.
Emrenin elinden bâyâ kan akıyordu. Parmağını kesmişti sanırım.
"Burak çekil bakmam lazım" dedim hemen koşarak.
Burak anında geri çekildi.
Hızla eline bakıp kanın nerden aktığını bulmaya çalıştım. Elinin her tarafı kan olmuştu ve kanın nerden aktığını göremiyordum.
Annemler olsa belki müdahale ederdi ama evdekiler gezmeye gideceklerini demişti.
Burak ve Emre de kalmayı tercih etmişti tabiki.
"Nereni kestin hızlı söyle!" Dedim.
"İ-işaret parmağımı" dedi titreyen sesiyle.
"Onu kan tutuyor" dedi burak hızla.
Çantamdaki parfümü çıkarıp etrafa fazlası ile sıktım. Kanın kokusu çok ağırdı.
Demek bu yüzden kötüydü.
Sadece eli olsa bu kadar olmazdı biliyordum bu kadar korkmazdı çünkü.
"Burak hemen peçete getir bana hemen!" Dedim bağırarak.
Burak anında elinde peçete ile yanıma geldi.
"Al"
"Git toz şeker getir birazda" dedim.
Şaşırmıştı.
"BIRAK ŞAŞIRMAYI HIZLI OL!" Dedim bağırarak.
"T-tamam"
Emrenin elini peçete ile iyice temizleyebildiğim kadar temizledim.
Biraz derin kesmişti.
Dikiş gerekebilirdi ama sanmıyordum.
Burağın elinden şekeri aldım hızla.
"Biraz açılabilir dayan tamammı?" Dedim gözlerine bakarak emin olmak istercesine.
"Tamam" dedi tek düz bir sesle.
Elimdeki şekeri kanayan yere döktüm.
Toz şeker kanı durdururdu.
Gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Acımış olmalı.
Ama yapacak birşeyim yoktu.
"Burak şu peceteyi eline bastır ben gelene kadar sakın kaldırma." Dedim uyarırcasına.
Kafasını anında tamam anlamında salladı.
Hızla koşarak 2 kat çıktım.
Astımım vardı ve bu beni ciddi anlamda zorluyordu. Yavaş yavaş nefesim kesilmeye başlıyordu.
İlacım yanımda değildi eski evimde unutmuştum. Yeni almaya da vaktim pek olmamıştı.
Hızla çantamda ki yardım çantasını alıp koşarak aşağı indim.
Ay valla hığk diye gidecem.
Nefesim kesiliyor aga ölüyom.
"Çekil Burak" dedim hızla.
Anında çekilirken pamuğa batikon döküp yarayı yavaşça temizlemeye başladım.
Kan durmuştu. Ama açıkta durursa mikrop kapardı.
Nefesim kesilmeye devam ediyordu. Ama şuan Emre daha önemliydi.
Benim için hiç kendim önemli olmamıştım.
Hep başkalarının iyiliğini düşünmüştüm.
Şimdi olduğu gibi.
Yarayı sargı bezi ile yavaşça ve dikkatlice sardım.
Sargının sonuna bant yapıştırıp geri çekildim.
Ellerim hep kan olmuştu. Boyun bölgemde de kanlı ellerimle ellediğim için kanlar vardı.
Biri göre cinayet fln işledim sanar amk.
Yavaştan gözlerim kaymaya başlamıştı.
Ama bu benim umrumda değildi.
Hayır aga belki ölürdüm.
Hadi inşallah.
Emre eline bakıyordu. Elleri baya titriyordu. Korkmuştu.
Burak yanıma gelip kolumu tuttu.
Bedenim buz kesmişti.
"Sen iyimisin?" Dedi yüzüme bakarak.
Yüzümün solduğuna emindim. Hep böyle olurdu.
"İ-iyiyim" deyip hızla mutfaktan çıktım.
Gözlerim nefessizlikten kararmaya başlamıştı.
Hiç bir zaman bu kadar gecikmemiştim. İlaç içmek için.
Ve şuan ölümü iliklerime kadar hissediyordum.
Dizlerimin üstüne düşüp boğazımı tutmaya başladım.
Ölmek istiyorum diyordum.
Ama şuan ölmekten korkuyordum.
Bu nasıl iş amk?
Gözlerim kararıyor... kararıyor...
Bilincim kapanmadan önce bildiğim tek şey; kapının açıldığı ve emirin beni o halde görünce "güneş!" Diye bağırmasıydı. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Tutamıyordum. Tutmakta istemiyordum zaten.
Mutfaktan anında Emre ve burak da gelip korku dolu gözlerle bana baktığını gördüm.
Sonrası karanlık...
Biri beni kucağına almıştı. Ve gerisi yok.
Sonsuzluk... karanlık...
Bu bölüm de bu kadardı.
Bilerek heyecanlı yerinde bırakim dedim.
Hihihi.
Biliyorum çok şerefsizim
Jxhxjxvxjxbx.
Hadi baysss.
Yorum ve oy verin aga valla ya.