MODEL | +18 ( Yarı Mesajlaşma)

By OjoTelTigro

3.4M 84.2K 19.6K

Bir fotoğraf gönderdin. Bir fotoğraf gönderdin. Ahu: Merhaba Mert Bey bu fotoğrafları atmışsınız menajerime... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Sezon Finali 35
36
37
38
39
40
41
42
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
Gezinti 👀
55 /Final
Özel Bölüm 1

43

22.8K 836 166
By OjoTelTigro

Yorum ve beğeni atmayı unutmayın...

Sanırım en uzun bölüm bu oldu ahhaha

İyi okumalar ...

///

Hayat bu muydu? Her güzel şeyin önüne çıkan engellerle baş etmeye çalışmaklama geçecekti hep? Zaman iyiye aktıkça kötünün izleri gözükecek miydi?

Biz: ailevi sorunları olmayan, mutluluğun, sevginin, huzurun içinde büyümüş iki insandık. Birbirinden haberi olmadan, birbirlerini seven iki yabancıydık hatta. Yollarımızı birleştirmek adına ilk adımı atmıştım. İyi ki de yapmıştım bunu.

Zaman hızla akıp gitmiş şimdi ise sadece fotoğraflarını görüp hoşlandığım kişiden çocuklarım olacaktı. Çocuklarımız, bebeklerimiz...

Hayatımda bu zamana kadar fark etmediğim ama içimde bir yerlerde olan o boşluk dolmuştu. Kartal sayesinde.

Ben tamamen aç gözlü biriydim, doyumsuzdum da aynı zamanda. Kartala doyamıyordun. Onun sevgisinden, ilgisinden besleniyordum.

Sanki bir çiçekmişim de, o bana her baktığında,güldüğünde, öptüğünde toprağıma daha sıkı sarılıyor, köklerime can suyuna kavuşuyordu.

Evet, tam anlamıyla buydu. Biz birbirimizin can suyuyduk. Canımdı benim, en değerlim, zaafım. Bende onun için böyleydim. Aksi düşünülemezdi zaten.

İnsanların zaaflarımızı bilmesi, bizi onlarla tehdit etmesi ne kadarda acıydı,acımasızcaydı.

Kartalın karnımdaki sıcacık elini hissetmek çok hoştu. Uyanalı tahminimce dört ya da beş dakika olmuştu. Mesajları okuduğum gibi Kartala ekran görüntüsünü atmıştım. Sakin olmamı, hiçbir sorunun olmayacağını sadece bizi korkutmak istediklerini söylemişti. Cevap verememiştim.

Korkumdan, Kartala ağzımı açıp 'tamam' bile diyememiştim. Cevap alamayınca 'yola çıktığını ve koltuğa uzanıp onu beklemem gerektiğini' söylemişti. Bende öyle yapmıştım hatta uyuya kalmıştım.

Kartal ne zamandır yanımdaydı bilmiyordum. Ne kadar süredir uyuduğumu bilmediğim gibi. Gözlerimi açtım usulca. İlk başta gözlerim: eli karnımda, alnı koltuğa yaslı, yerde dizlerinin üzerinde oturan sevgilimi radarına aldı. Daha sonra koltukta bilgisayarla uğraşan Oğuzu.

Elimi kaldırıp saçlarını okşadım. Saniyesinde kaldırdı başını. Boşta olan eli yüzümün sol tarafını kavradı. Gülümsedim, elimden geldiğince en içten şekilde gülümsedim.

"Bebeğim..."Kısık ve telaşlı sesiyle konuşmaya başladı.

"İyisin di mi?" Omzumu öptü.

"İyiyim, sen nasılsın?" Diye mırıldandım. Bu ses tonuma inanması imkansız bir şeydi. Alnını koluma yasladı bu sefer.

"Yengesu iyisin di mi? Bak bir sorun varsa şimdi söyle yoksa sonsuza kadar sus." Oğuz, cümlesinin sonuna doğru gözlerini ve sesini kısmıştı.

"İyiyim diyorum ya, içim geçmiş." Dedim gülerek. Oturduğum yerde doğruldum. Kartala yanıma yatması için gözlerimle işaret verdim. Hemen ama hemen kalktı oturduğu yerden. Sanki bunu dememi bekliyordu. Koltuğun üzerinde bütün yastıkları Oğuza doğru attı. Hatta birkaçı Oğuza çarpıp yeri boyladı. Gülümseyerek kaydım ve yer açtım. Uzanıp başını göğsüme yasladı. Sıkıca sardı kollarını.

"Yengelerin yengesi, korkmana hiç gerek yok. Bu ilk tehdit mesajımız değil öyle düşün."

"Yalnız bu benim ilk tehdit mesajım." Dedim, sakin bir tavırları.

Oğuz avuç içleri yere bakıcak şekilde ellerini açtı. Ardından başını hafifçe yatırdı.

"Calm down, calm down." Ritimle söylemeye başladı.

Ben kahkahalara gülerken Kartalın göğsümde gülümsediğini hissettim. Gülüşlerimize Oğuzda dahil oldu. Şu durumda bile nasıl böyle olabiliyordu şaşırıyordum açıkçası.

"Bakın biz zenginiz."

"Ne alakası var şimi?" Oğuza cevap veren Kartal olmuştu bu sefer. Oğuz arkasına yaslandı.

"Öyle bir içimden geldi. Hatırlatmak istedim."
Açıklamasına ben gülerken Kartal hiçbir tepki vermedi. Saçlarını okşamaya başladım.

"Bu mesajlar geçen gün dondurma yerken bahsettiğin konudan kaynaklı mı?" Soru sorma sırası bendeydi artık.

"Evet bebeğim, bu arada sana bu mesajı atan kişi büyük ihtimalle Arzu'nun amcası."

Kaşlarım çatıldı hemen. Bedenim kasıldı. Adını duymaya bile tahammül edemiyordum.

"Arzu benden intikam almak için amcasına söyledi. O'da hem büyük bir projenin sahibi olmak istedi hemde yeğeninin isteğini yerine getirmek. Doğru mu anladım?" Dedim, sinirim göz kapaklarıma tırmanmıştı bile.

"Tekte anladı. Gerçekten müthiş birisin."Alkışladı birkaç kez, yüz ifadesiyle bile tebrik ediyordu beni. Oğuza yandan bir bakış atıp sorumun cevabını almak için Kartala döndüm.

"Evet, öyle. Bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Tabii ki mümkün değil böyle bir şey."

"Neden mümkün değil söyler misin? Projeden mi çekiliyorsun?."

Kartal yüzünü buruşturdu. "Asla," dedi bütün hırsıyla. "Asla böyle bir şey yapmayacağım."
Başımı salladım alayla.

"Proje için bizi riske atman süper plan." Gülerek konuştum.

"Saçmalama istersen Ahu. İtin teki için sizin bir saç telinizi bile kurban etmem!" Ellerimi, ellerinin arasına aldı.

"Sinirlisin, korkuyorsun anlıyorum ama beni bir daha sakın sizi ikinci planda bulunduruyor muşum gibi bir suçlama yapma." Sesi kızgın olsada güven verici türdendi.

Gözlerimi kapattım. Ağlamak istemiyordum. Stres yapmak hiç istemiyordum. Bazı şeyler elimizde olmadan gerçekleşiyordu işte.

"Benim hayatımda önem sırası bile yok. Orada sadece sen varsın. Tek bir kelime, tek bir satır. Sadece: Ahu."

Kollarımı boynuna doladım. Elleri sırtımdaki ezeli ve ebedi yerini aldı. Göz yaşlarım firar etti, gözlerimden.

"Iy kusacağım şimdi. Aile dramı öğ."

Oğuza baktım, buğulu gözlerimle. Elini göğsüne yaslamış kusuyor gibi yapıyordu.

"Oğuz!" Kartal dişlerini sıka sıka söyledi adını. Başımı tekrar yasladım boynuna.


🧿

"Her şeyi planladık bebeğim. Sen sadece kendini ve bebeklerimizi düşün." Sabah yolladığı çubuk krakerden yiyorduk şu an. Paketten aldığı 3-4 krakeri ısırdı peş peşe.

"Hatta bizi düşün. Bende bu ailedenim sonuçta." Dedi, sırtını gere gere. Kendi kendine konuşuyor gibiydi şu an. Oldukça da tatlı görünüyordu.

Oğuz çoktan gitmişti. Bizde duş alıp biraz odada oyalanmıştık. Daha sonra ise yemek yiyip tekrardan koltuğa geçiş yapmıştık. Her şeyi uzunca konuşuyorduk,- çubuk kraker eşliğinde. Midem, tekrardan varlığını hissettirmekle meşguldü çünkü.

"Bu arada annemlere yarın her şey kesinleştiği gibi söyleyeceğim." İşaret parmağını bana doğru uzattı. Bende taklitini yapıp parmağımı ona doğru uzattım.

"Söyle." Gözlerimi kıstım. Kartal söyleyecekti ama ben nasıl söyleyecektim? Babam ne tepki verecekti tam olarak kestiremiyordum. Aynı eve taşındığımızı duyduğunda annemin söylediğini göre kızmıştı. Bana her ne kadar belli etmesede hoşuna gitmemişti.

"Oğuza gidelim mi bugün? Sen görmedin daha evini."

"Süper olur. Çıkalım artık evden."

Hızla ayaklanıp odaya çıktık. Dişlerimizi fırçaladık dakikalar içinde. Kartal saçlarını fönlerken bende içeriye geçip göz altlarımı kapattım. Şeffaf, kokusuz lip gloss'umu da sürdüm.

"Ahu, aşkım sweat-tişört ayarlar mısın üzerimize." Kartal bas bas bağırıyordu.

"Tamam hayatım!" Hiç duymuyormuş gibi bende ona bağırdım.

Giyinme odasına geçip ikimizede kahve rengi sweat ayarladım. Şortumu çıkartıp mom jean giydim. Üzerimede uzun kollu bir crop giyip sweati omuzlarıma attım.

"Bebeğim, giy istersen üzerine."

"Arabayla gideceğiz zaten bir şey olmaz."

🧡

Sabah gördüğüm o korumalar artık iki katına çıkmıştı. Önümüzde ve arkamızda bize eşlik eden üç adet araba vardı. İçi koruma dolu arabalar!
Bu iş bu kadar büyükken Kartalın hiçbir sorun yokmuş gibi davranmasına her ne kadar sinir olsam da düşünmem gereken bebeklerimiz vardı.

Siteden çıkalı yaklaşık on beş dakika olmuştu. Evimizin en sonuda ve müstakilmiş gibi herkesten uzak olması bu konuda oldukça iyi olmuştu. Kimseyi rahatsız etmiyorduk en azından. Oğuzu aramamıştık, gitmeden Kartala bu fikri kendisi sunmuş zaten. Kartal da bakarız demiş sadece. Benimde  iyi olduğuma kendince kanaat getirince söylemiş beyefendi.

"Evine bayılacaksın gibime geliyor." Kartal konuşunca ona doğru döndüm.

"Umarım bizimkiler annelerine sorun yaratmazlar." Dedim gülerek.

Kartalın yanakları kulaklarına tırmandı. Gözleride kısılmıştı.

"Neylerine neylerine bir daha söyle." Kulağını tamamen bana doğru çevirip biraz yaklaştı. Kahkaha attım. Delinin tekiydi.

"Annelerine."

Gülerek direksiyona vurdu birkaç kez. Dudağını ısırdı.

"İşte bu, işte bu! Karım." Diye bağırdı. Karım derken ı' harfini de uzattı.

"Bağırma ya." Dedim, kıkırdamayı ihmal etmemiştim.

😂

Oğuzun evine gelmiştik.Asansördeydik şu an. Her zamanki gibi ilk çocuğum Kartalla uğraşıyordum.

"Bak zaten bütün yol bağırıp durdun. Dur artık ya lütfen." Kartalın başımı göğsüne sıkıştırmış, sürekli yüzümü öpüp duruyordu. Kollarını itmeye çalışsamda başarılı olamıyordum bir türlü.

"Bak kocamansın zaten boğuluyorum," koluna vurdum peş peşe. Ensemi ısırdı.

"Aşkım, inanamıyorum sana." Başımı kaldırdım yüzüne doğru. Dudaklarıma kapandı gülerek. Tırnaklarımı ensesine sürttüm.

"Şş, sakın." Dudaklarımın üzerinde konuşmasına karşılık alt dudağını ısırdım.

"Oh iyi oldu sana. Bırak diyorum ya, yoruldum resmen." Sonunda kurtulmuştum. Asansörün aynasından dudağına bakıyordu. Saçlarımı düzelttim. Gerçekten hırpalamıştı beni.
Asansörün kapısı açıldı. İkimizde hiç konuşmadan uzun koridora çıktık. En üst katta oturuyordu. Şaşırmış mıydım? Hayır.

En sondaki kapıya vardık. Zile bastım iki kez. Saniyeler sonra elindeki kahvesiyle kapıyı açtı, Oğuz.

"Fener alayı şu mübarek
Aşk dünyamız duman altı
Yanan yanana ama pişen yok
İki lafın arası aşk acısı..."

Ellerini iki yana açıp bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Evde bangır bangır Hande Yener dinliyordu. Kapıyı biraz daha açıp kenara geçti. Gülerek girdik içeriye.
Evi gerçekten harikaydı. Kocaman bir salonu vardı.
İçeriye doğru ilerledim biraz daha. Piyanosu bile vardı. Manzarasını bu kadar iyi beklemiyordum.

Oğuza Kartalında eşlik ettiğini duyduğum an onlara döndüm. Birbirlerine parmaklarını uzatmış şarkıyı söylüyorlardı. Telefonumu çıkartıp kayıt altına almaya başladım.

"Pişmeyene söyle ne denirdi?" Oğuz, Kartala kaşlarını çatarak söyledi. Aynı anda durdukları yerde oynamaya devam ediyorlardı.

"Çiğ mi?" Dedi, Kartal.

Aynı anda "Hı hı." Diye bağırıp kahkaha attılar. Sarıldılar ardından. Birbirlerinin sırtlarına vura vura. Gülerek bitirdim videoyu. İkiside yanıma geldi. Sıkaca sarıldık Oğuzla.

"Evine bayıldım!" Dedim, tekrardan süzdüm her yeri.


"Sana beğeniceğini söylemiştim.Koltukları çok rahat." Kartal koltuğa uzandı. Bende gidip onun üzerine uzandım.

"Bir şey içer misin?"

"Su alabilirim." Oğuz başıyla beni onaylayıp gitti. Kartal Bey cevap vermemişti.

"Oğuzlayken farklı bir enerjin var."

"Benim için özel biri çünkü. Bana çok iyi gelen biri aynı zamanda, senin gibi yani." Gülümsedim. Yanağında gezdirdim parmaklarımı. Başımı göğsüne yasladım, manzarayı izlemek - Kartalın göğsünde, kalp atışlarını dinleyerek manzara izlemek çok keyifli bir aktiviteydi benim için. 

Dakikalar geçti. Kartal parmaklarını saçlarımda gezdirmeyi durdurdu. Oğuzun sesi doldurdu kulaklarımı. Elinde koca bir tepsiyle geliyordu.

"Hamile kadın ve yeğenleri için bu yakışıklı amca neler neler hazırladı." Kartalın üzerinde doğruldum. Bağdaş kurup oturdum karnının alt tarafına doğru. Dizlerini kendisine doğru çektiğinde sırtımı yasladım. Kocaman bir sevgili harika bir şeydi!

Oğuz elindekini orta sehpaya bıraktı. Tuzlu şeyler, meyveler, taze sıkılmış meyve suyu - birde bardağı süslemişti, kuruyemiş.

Berjeli çekti yanımıza kadar. Kartalın dibindeydi. Hatta oturduğu gibi Kartalın alnını öptü. Kartal otuz iki diş sırıtıp öpücük attı. Ağzım açık kaldı ilk başta. Dayanamayıp seslice güldüm.

"Gerçekten başımızda bir bela varken bu kadar iyi olmamız hayır mı şer mi kestiremiyorum. Sizi de böyle görmeyi hiç beklemiyordum."

"Aşkım, özel anlarımız sır bunlar." Diyip, göz kırptı Kartal. Oğuzda meyve suyunu uzattı.

"İç bakıyım şunu yeğenlerime şifa olsun şifa!" Bas bas bağırdı cümlesinin sonuna doğru. Koca bir yudum aldım.

"Neden sürekli bağırıyorsunuz siz ikiniz?" İkisini de elimle gösterdim.

"Valla alışkanlık oldu. Önceden böyle değildik. Yani bir iki sene önce daha sakindik." Dedi Oğuz. Kuru yemişlerden alıp ağzına attı.

"Ayrıca şu olayı da düşünme sen boşver." Diye ekledi. Arkasına yaslanıp bacak bacak üzerine attı.

"Belli etmek istemiyorum ama aklımdan çıkmıyor. Tedbirleri arttırdınız, bana mesajlar gelebiliyor, Arzu bana oldukça kinli amca-" Kartal sözümü kesti.

"Ahu lütfen, düşünebilirsin tabi ki ama kafanda kurma. Olaylar yaratma hiçbir şey olmayacak diyorum." Kaşları çatık konuşuyordu. Demesi kolaydı. Düşünmemesi zordu. Onun içinde zordu elbette. Hemde her şey. Üzerine gitmek istemiyordum. Meyve suyumdan bir yudum daha aldım.

"A-a," meyve suyumu Kartala uzattım. Alıp masaya bıraktı.

"Oğuz, yarın bizimle çocukları görmeye gelmeye me dersin?" Ellerimi birbirine kenetledim. Oğuzun anında gözlerinin içi parladı.

"Gerçekten mi?" Diye sordu. Gözlerimi devirdim. Soruyordu bir de.

"O nasıl soru olum. Gerçekten tabii." Dedi Kartal. Düşüncelerime tercüman oldu.

"Gelirim tabi ki. Çok sağ olun lan." Ağlayacaktı neredeyse.

Kartalım üzerinden kalktım. Oğuzda anlmış olacakki o da ayaklandı. Sıkıca sarıldık. Çocuklarım gerçekten çok şanslıydı. Sadece benim ve Kartalın değil; Oğuz, Leyla,Yağmur,Aslan,Batu, Karsu, Mert.. Hepimizin çocukları olacaktı. Çok iyi biliyordum.

"Bana kimse sarılmayacak mı?" Diye mırıldandı Kartal. Oğuzla aynı anda ona döndüğümüzde yüzünü buruşturmuş bize bakıyordu. Kolumu ona doğru uzattığımda 'cık cık'ladı. İkimizede sarıldı.

"Aşkım ya." Dedim, kedi gibi yanağımı omzuna sürttüm.

"Bebeğim benim." Dedi.

"Iy kusacağım." Oğuz ayrıldı,bizden. Hiç oralı olmadık. Sıkıca sarılmaya devam ettik.

Bölüm sonuuu

Merhabalarrrrr

Bölüm nasıldı??

Neler bekliyor sizce biziii

Hayır mı şer mi?

Kötüyü anmayalım efendim ahahaahaks

Oğuz ve Kartal gerçek hallerini daha çok göstermeye başladılar ben çok beğendim siz??

Beni takip etmeyi unutmayınnnn

Yorum ve vote atmayı unutmayalımmmm

Continue Reading

You'll Also Like

534K 35.9K 40
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
25.2M 899K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
Eftalya By esmaa

Teen Fiction

350K 16.4K 22
Eftal: Hamileyim Dora. Eftal: Cidden hamileyim.