Bol bol yorum ve oy bekliyorum.
İyi okumalaaaarrr <33
İki günün sonunda doktorun son kontrolleri yapması sonucu eve
geçebilmiştik.
Yarın için ise Ayberk beyle bir görüşme ayarlamıştık. Yarın gidecek, detaylı bilgi verecektim. İmza ve adres bilgisi ardından çocuklar oraya yerleştirilecekti. Burada olduğum sürece sık sık ziyaretlerine gidecektim.
Umarım her şey yolunda ilerlerdi. Birden babası ortaya çıkarsa fena zort olurdum çünkü.
Bebek uyuyordu, şimdilik benim odamdaki yataktaydı. Etrafına düşmemesi için yastıkları dizmiştim. Çocuk yeni kurtulmuşken yere yapışma şokunu kaldıramazdı.
Abisi ise sessizdi. Her şeyden çekiniyordu. Zorunda olmasa yemek yemeyecek, su bile istemeyecekti. O dereceydi. Her ne kadar onun suçu olmadığını söylesem de, kardeşini koruyamadığı için büyük bir yük hissediyordu omuzlarında. Anlayabiliyordum onu.
İki gün önce, gözlerini açtığı günün sabahı Hande'yi aramıştım ve abisi bebeği görmüştü. O kadar çok ağlamıştı ki... Anlatılamazdı.
Hande iki gün daha benim evde kalacaktı. Çocukları bahane ederek bizde bu sayede iş dışı bol bol vakit geçirmiş olacaktık.
Hande, mutfaktan çıkt ve koltukta yanıma kuruldu.
Eren, yani bebeğin abisi de yorgun olduğu için bebeğin yanında uyuyordu. Biz de olabildiğince sessiz konuşuyorduk. Bebeği geçiyordum artık, Eren fazla yorgundu. Biraz daha uyumasa bayılacak gibi duruyordu.
Hande, Eren'in kardeşi hastanede olduğu süreç boyunca günde yalnızca 3-4 saat uyuduğunu söylemişti. Ondan da kabusla uyanıyormuş.
Onlar adına fazlasıyla üzgünüm ve elimden geleni yapacaktım.
Hande kolumu dürttü ve göz kırptı, hayırdır anlamında.
"Nasıl gidiyor komutanla?" diye sorduğunda göz devirdim.
"İki gündür eskisi gibi olamıyorum, anlamış mıdır?" diye mırıldandım zorlukla. Umarım anlamamıştır.
"Şimdi canım karşında aptal biri olmadığı belli. Aptal olsa neden komutan yapsınlar adamı?" dedi Hande. " Tek yapabileceğimiz anlamamasını ummak ve çaktırmamaya çalışman. "
Kafamı salladım.
Umarım anlamazdın komutan, umarım.
Hande yeniden kolumu dürttü.
"Yazsana bi' konuşun az," dedi sırıtarak. Götüne bir çarpacaktım o olacaktı!
Ama itiraz etmeden en ters bakışlarımı atarak ayağa kalktım ve televizyon ünitesindeki telefonumu alıp geri koltuğa oturdum.
Hande hemen dibime girdi ve ekrana bakmaya başladı.
Mesajlaşma uygulamasına girdim ve Özgür'e yazmaya başladım.
Siz: Nasılsın
Hande bana iğrenir bir bakış attı.
"Hep böyle mi başlatırsın konuşmayı?" diye sordu çekinerek. Cevabımın hayır olmasını istediğinin farkındaydım. Güldüm. O da cevabını aldığı için derin bir nefes alarak tekrar ekranda baktı.
Baktı, baktı, baktı...
Baktım, baktım, baktım...
Bir Özgür bakmadı anasını satayım. Beş dakika kadar ekrana baktık. Görüldü bile olmayınca işi vardır diye düşünüp, mesajlaşma uygulamasından çıktım ve tiktoka girdim.
Keşfetim bu sıralar çok boktandı ve ulan hayat diye bir kız karşıma çıkıp duruyordu.
Onun yüzünden alışkanlık olmuştu ve ev boş olduğunda ulan hayat diye bağırıyordum.
Allah'tan apartmanın ses yalıtımı iyiydi. Yoksa mal gibi ortada kalırdım.
Yarım saat boyunca tiktokda gezdikten sonra, Hande kalktı ve duş almaya gitti.
Yaklaşık yirmi dakika sonra geldi. Üzerinde siyah bir sweatshırt ve siyah bir eşofman vardı. Ayağındaki pembe pompon terlikleri bütün havasını bozuyordu. Saçlarını tepeden bir topuz yapmıştı. Güzel karıydı şimdi hakkını yemeyelim.
Kıvıra kıvıra geldi ve balkonun kapısını kapattı, üşüyor olmalıydı. Yavaştan sonbahar geliyordu.
Tekrar bildirimleri kontrol ettim. Onca boş bildirim arasından, benim için sadece tek bir bildirim önemliydi. O da ortalıklarda yoktu.
Umarım bir şey olmamıştır diye geçirdim içimden. Olmasındı. Biz daha evlenip futbol takımı kuracaktık.
Birkaç saat o şekilde oturduk. Televizyondaki saçma haberleri izledik, yaz dizilerine göz attık falan derken zaman çok hızlı geçmişti.
Dört saat on yedi dakikadır yazmıyordu. Toplam 257 dakika, 15 bin 420 saniye ediyordu. Cevap yoktu!
Erken saatlerde bastıran uykuyla ayağa kalktım. Hande tekli koltuğa oturmuş, izlediğimiz saçma yaz dizisine dalmıştı. Kalktığımı görünce gözleri birkaç saniye üzerimde dolandı.
Yanına gittim ve yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Aynı şekilde o da yanağımı öptü.
"Erken değil mi uyumak için?" dedi bir gözü dizideyken. Sanki çokta umurundaydı götüme bak.
"Uyku tuttu ," dedim yalnızca. Başının üstündeki topuzuna yavaş bir şekilde vurdum ve salondan çıkarak odama girdim.
Aynanın karşısına geçtim. Elimdeki ojeleri aseton ve pamuk yardımıyla sildim. Tırnaklarımı son kez kontrol ederken, telefonumun ışığı yanıp döndü.
Telefonu elime aldım ve bildirime baktım.Komutancığımdan gelmişti.
Kocam: İyiyim sen
Siz: Hiç iyi değilim
Siz: Beyefendi 4 saat 26 dakika sonra yazsın ve direkt cevap verelim
Siz: Peh
Kocam: Öncelikle dakika sayacak kadar beni önemsemen hoşuma gitti
Kocam: Sonrasında ise birkaç gündür adam akıllı uyuyamıyorum. Yarım günüm boş diye uyumak istedim, endişeleneceğini düşünmemiştim.
Siz: Ben mi endişelendim
Siz: Senin için mi
Siz: Gülüp geliyorum bekle
Kocam: Göreve gittiğime arkamdan ağlayan kız dedi...
Siz: O başka!
Siz: Beni oradan vuramazsın
Kocam: Öyle ama
Siz: Kes çeneni kes kes kes
Siz: Ee napıyorsun
Kocam: Şarkı bakıyorum
Kocam: Bildiğin şarkı varsa önerebilir misin sürekli aynı şarkıları dinlemekten sıkıldım
Siz: Hoşuna gider mi bilmem ama benim için özel bir şarkı var
Siz: Duman-Yürek
Kocam: Açıyorum bir saniye
Siz: Bekliyorum (21.56)
Kocam: Güzelmiş ama tam benlik değil (22.00)
Kocam: Ama sen önerdiğin için dinlerim arada
Siz: Ben neredeyse her gün dinlerim
Kocam: Özel bir yeri var sanırım
Siz: Öyle, güzel bir hikayesi var
Kocam: Anlatmak ister misin
Siz: Anlatırım tabii
Siz: Lise de bir arkadaşım vardı. Severdim kendisini, eğlenirdik baya. Kafa çocuktu. Şarkının ilk çıktığı zamanlar tabii o zamanlar, lise son sınıfız. O kadar çok dinlerdikki zamanla bizim şarkımız oldu. İşte böyle yıl boyunca dinledik bu şarkıyı. Sonra liseden mezun olduk. Biz Eskişehir'e taşındık babamın işleri yüzünden. Başta böyle konuşurduk sürekli ama sonra numarasını değiştirdi, instagram hesabını falan kapattı ulaşamıyorum.
Siz: Özlüyorum bazen kendisini çok iyi arkadaştık, çok severdim onu
Siz: O beni "çok" sever miydi orasını bilmiyorum
Kocam: Yani sen, seni sevdiğine emin olmadığın biri için üzülüyorsun öyle mi?
Siz: Öyle değil işte
Siz: Özgür ben bir duyguyu abartırım, sevgiyi abartırım, nefreti abartırım, kardeşliği abartırım, aşkı abartırım
Siz: Yani ben birini sevdiysem abartı severim çok çok severim bunu da yansıtırım
Kocam: O kadar da kötü bir şey değil aslında
Siz: Kötü işte
Siz: Birini sevdim mi bir daha nefret edemiyorum ondan
Kocam: Kişiden kişiye değişir
Siz: Özgür bir şey söyleyeceğim
Kocam: Tabii
Siz: Hani sürekli ben sana bir şeyler anlatıyorum da
Siz: Sen bana hiç anlatmıyorsun
Siz: İlla vardır senin de içinde tuttuğun bir şeyler, anlatmak istersen dinlerim
Kocam: Emin ol ki kendi içimde halledemeyeceğim bir şey olursa ilk geleceğim kişi sensin
Siz: Söz ver ilk bana anlatacağına
Kocam: Söz, ilk sana anlatacağım
Siz: Aldım sözünü :)
Kocam: Al bakalım sözümü :)
Siz: Eee
Kocam: Ee
Siz: Özgürrr
Kocam: Efendim
Siz: Geçen sonra yaparız demiştin
Siz: Arayayım mıı
Kocam: Bir dakika bekler misin
Siz: Tabii bekliyorum
Derin bir nefes aldım. Sesini duyacağım için heyecanlıydım.
Söylediği gibi birkaç dakika sonra ekranda adı gözükünce elim ayağıma karıştı.
GÖRÜNTÜLÜ ARIYORDU CANIM!
Eveett, büyük ihtimalle bölümü burada bitirdiğim için büyük küfür yiyeceğim.
Yapacak bir şey yok devamını en kısa sürede yazmaya çalışacağım. İyi günler.
İnstagram: hasan.bunlar.ciddimi