| - KARIŞAN İKİ HAYAT - | T...

By geceninsarhosu0

1.1M 46.4K 8.4K

Sıradanlaşmış olan Gerçek Aile kurgularının en SIRADIŞI olanını okumak istiyorsanız, ee buyurun o zaman! 06.0... More

"İkra'nın Hatası"
"Hayatta olan bir kız"
"Son defa"
"Demirtaş Ailesi"
"Bal hamileymiş"
"Ferhat Karahan"
"Kaçıyor Musun Mustafa Demirtaş?"
"3 Eylül 2005"
"Aşk Karşılık Bekler"
"11 Numaralı Masa"
"Kız Çocuk Başka"
"Ailen Olduğuna Sevinmedin Mi?"
"Küçük Olaylar, Büyük Sebepler"
"Gitmem Gerek"
"Veda Etmek Bu Kadar Zor Muydu?"
"Korkulu İlk Adım"
"Siz Her Şeyi Halletmişsiz Zaten"
"Adın Ne Demiştin?"
"Her Şey Yeni Başlıyor"
"Seni Büyüten Bir Aile Varmış"
"Her Daim, Koşulsuz Şartsız Yanındayım"
"Kaybetmekten Korkma"
"Şerefsiz Ne?"
"Ne de olsa elin oğlu değildi, Abimdi"
"Tanışma"
"Torun Sahibi Olmak"
"Gözümü Yaşarttın"
"Aklımız Hep Sende"
İphone 14 Pro Max 1Tb
"Korkma, Ölmem"
"Getir, Sevdiğimi De Bana Getirir Misin? "
"Şimdi Okullu Olduk, Sınıfları Doldurduk"
"Pamuk Prenses"
"Sonunda Sen Varsan"
"Hakettin"
"Orhan Bey'in Mekanı"
"Ben Varım"
"Kırmızı Ruj"
"Olmayan Güven"
"Abi Olmak Kolay Değil"
"Sürpriz"
"Efekan İle Emrah"
"Bu Sefer Hatayı Biz Yaptık"
"İnanmıyorlar Bana Deniz"
"Sarılayım Mı?"
"1 Nisan"
"Ya Şimdi Ya Da Hiç"
"Şuan Olsa Yine Öperim"
"Oğuz'dan Hiçbir Şey Olmaz"
"İftira"
"Ben Yapmadım"
Toprak Demişti, Dersin
"Ceza"
"Kimse Hata Yapmak Zorunda Kalmaz"
"Sırası Değil"
"Kumarda Kaybeden Aşkta Kazanır"
"Kardeşinize Sahip Çıkın"
"Dikkat Et Rana"
"Ankara'ya Dönüş"
"Aşığım"
"Özet"
"BİLSEYDİM..."
"FARKLI"
"Çünkü Oğuz..."
"Tutuklu"
"Seni Çok Özleyeceğim"
"11,14,15"
FİNAL
BİTTİ

"Öz Babam Bile Beni İstememiş"

14.4K 626 103
By geceninsarhosu0

26.01.2023

Anca bölüm atabildim kusura bakmayın bebeklerim. Sizleri seviyorum!

✨ İyi Okumalar ✨

RANA DEMİRTAŞ;

Ben kötü bir şey olmasını beklerken yaklaşık yarım saat sonra hava tekrardan eski haline dönmüş, elektrikte gelmişti.

" Heh sonunda elektrikte geldiğine göre hadi kalk bakayım Poyraz. Yiğit gel annem sen de yardım et bana."

" Yaa anne, abim sana yardım etsin valla benden olmaz olmaz."

" Hadi Poyraz hadi."

Elinden gelse kaçıp gidecekti. O derece yani.

" Ben geleyim mi? " Rana'dan hiç beklenmedik hareketler.

" Kızım yormayayım seni, sen otur. "

" Yormazsınız. "

" Eh hadi madem. Poyraz ellerini hiçbir yere sürmeden çabuk banyoya."

Elini hiçbir yere sürmese de mutluluktan ellerini birbirine vurması ile bütün kiri pası salonda ki halının üzerine boşaltmıştı.

Dilek Hanım, Poyraz'a kızarken o çoktan yukarı çıkmıştı.

Bizde mutfağa geçmiştik. Tatlı ile başlamış olsalar gerek ki tezgahın üzeri hep undu. Mikseri alıp kekin içinİ biraz daha karıştırdıktan sonra Dilek Hanım'ın yağladığı tepsiye döküp fırına koydum.

Yiğit de en sevdiğim pirinç pilavını yapıyordu. Pirinç pilavı varsa kesinlikle yayla çorbası da olmalıdır.

" Çorba da yapayım mı çocuklar?"

" Yap annem yap."

" Kızım hangi çorbadan yapayım?"

" Yayla olabilir."

" Sen de Oğuz'um gibisin vallahi. O da çok sever."

İlk ortak yanımız yayla çorbası mıydı yani? Tamam.

_____________________________________

Sonunda yemekleri bitirebilmiştik. Saat de epey geç olmuştu.

Mustafa Bey de gelmemişti. Bir, bir buçuk saate gelirim demişti ama uzun sürmüştü galiba. Bir kimlik çıkartmak ne kadar uzun sürebilirdi ki?

Yorulmuş, üçümüz de sandalyelere yayılmıştık.

Çok geçmeden salondan bir telefon sesi yükselmişti. Birinin telefonu çalıyordu. Keşke bu çalan telefon benim olsaydı (!)

" Oğlum, Oğuz telefonumu getirecek misin yavrum?"

" Getiriyorum."

Oğuz, telefonu getirip vereceği sırada biraz ekrana bakmıştım ama görmemiştim kim olduğunu. Dilek Hanım telefon kapanmadan açtı.

" Efendim Mustafa?"

M: Babamla karşılaştım Dilek.

" Ne diyorsun Mustafa? "

M: Yolda gördü beni. Şimdi babamlardayım. Herkes burada toplanacakmış ve Rana ile tanışacakmış. "

" Ne olmuş anne?"

" Deniz yok."

" Babam konuştu onunla. Sizi alıp gelecek. Hazır olun hadi. "

Telefon kapanmıştı.

" Dedeniz, Rana ile tanışacakmış. Tabii bir de bütün sülale!"

Dilek Hanım pek sevmiyordu anlaşılan kocasının ailesini.

" Dedem seni çok sevecektir, eminim."

" Umarım."

" Ne sever, ne sever. " Oğuz'un sessiz bir şekilde bu cümleyi kurması beni birazcık korkutsa da çok umursamadım. Yani yaşlı başlı adam beni sevse nolur sevmese nolur?

" İkra'yla arası hiç iyi değildi. Kötü bir şey derlerse eğer kızım sen hiç umursama onları. Eskiler işte. "

" Peki."

" Yemeklerimiz de boşa gitti. Artık başka bir güne çocuklarım. Hadi sen git üstünü başını temizle oğlum ben de Rana'yı götüreyim."

Yiğit mutfaktan çıktıktan sonra Dilek Hanım son defa ocağı kontrol edip geldi.

" Hadi kızım, gel. "

Biz de Yiğit'in ardından çıkmıştık. Yiğitle yukarı çıktığımızda merdivenin hemen karşısında olan odayı es geçmiştik. Oranın Dilek Hanım ve Mustafa Bey'in olduğunu öğrendim.

Odalarına çok yakın olmayan ama koridorda ki odalar içinde en yakın olan odanın önünde durmuştuk. Burasının da İkra'ya ait olduğunu söylemişti Dilek Hanım.

İçeri girdiğimizde gözüme ilk ilişen kocaman yatak olmuştu. Duvarların rengarenkliği ve üstüne yapıştırılmış bir sürü sanatçı beni baya sıkmıştı.

Hadise, Murat Boz, Yusuf Güney, Aydilge... Daha bir sürü pop sanatçısı. Eski şarkıları baya seven biriydi anlaşılan.

" Şarkı dinlemek ve söylemek onun en sevdiği şeydi."

Ben de severdim şarkı dinlemeyi ve söylemeyi, ben de eskileri dinlerdim ama Müslüm Gürses'ini, Orhan Gencebay'ını, Ferdi Tayfur'unu...

Dedem sağolsun çocukluğum onlarla geçmişti.

" Ben de severim."

Tekrar etrafı süzmeye odaklandığımda yatağın yanında ki komodin de aile fotoğrafları yanın da kendisinin olduğunu düşündüğüm bebeklik fotoğrafı vardı.

Odanın içinde bir kapı daha vardı.

" Herkesin odasında banyo ve tuvalet var kızım. "

Yani bu evde tuvalet sırasının olması imkansızdı.

Her ne kadar altı, altı buçuk aydır bu oda kullanılmasa da baya temizdi. Benim tarzıma uymasa da kötü görünmüyordu.

" Bu odayı tekrar dizayn edeceğiz. Sen nasıl istersen öyle olacak güzel kızım."

Bu kadar eşya en önemlisi hatıralar nereye gidecekti?

" Benim için sor-"

" İkra çok cıvıl cıvıl bir kızdı. Benim her şeyimdi gerçi hala öyle. İstediği her şeye hatta istemediği şeylerede sahipti. Şimdi de sen nasıl istersen öyle olacak. "

" Teşekkür ederim."

" Sen şimdi banyoya gir. Banyodaki her şey tertemiz, hiçbiri kullanılmamış kızım. Ben de bavulunu buraya getireyim. "

" Tekrardan teşekkür ederim. "

'Kızım benim.' diyerek alnımı öptükten sonra odadan çıktı.

Banyoya baktığımda çok küçük değildi çok büyükte değildi. Ama güzeldi. Tarağı, bornozu, duş jeli... Gerçekten de hiç açılmamışlardı.

Üstümü tamamen çıkardıktan sonra jet hızı ile değişen hayatımdan biraz uzaklaşmak için kendimi ılık değil de biraz daha sıcak olan suya teslim ettim.

Dedemin her banyodan sonra saçlarımı acıtmadan, yavaşça taramaya çalışması aklıma gelmişti. En sevdiği şey saçlarımdı.

Benim ise onda en sevdiğim şey bıyıklarıydı. Küçükken onu öptüğüm zaman dudağıma gelen sakallarından rahatsız olduğumdan beri sadece bıyık bırakmaya başlamıştı.

Belki benim her istediğim ya da istemediğim şeyler elimin altında değildi ama ben yetinmeyi, bir oyuncakla değil de dedemin saf sevgisiyle öğrenmiştim.

Dedem, kızı mutlu olsun diye beni ailemden mi ayırmış? Kızı beni istememiş, dedeme mi bırakıp gitmiş?

Eğer tekrar dedemle birlikte yaşayacaksam, güleceksem varsın tekrar ayırsın.

Umarım Toprak, dedemin yanına gitmeyi unutmazdı.

Kısa olduğunu düşündüğüm ama kesinlikle uzun süren saç ve vücut temizliğinden sonra bornozumu üstüme sarıp banyodan çıktım.

Aynanın önünde ki açılmamış diş fırçasını paketinden çıkarıp diş macunundan biraz sürdüm.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra saçlarımın ıslaklığını biraz da olsa alıp taradım ve açık bıraktım.

Odaya giriş yaptığımda bavulum yatağın üstünde duruyordu.

Açıp içinden kıyafetlerimi çıkardıktan sonra artık ne kadar hızlı olabileceksem hızlıca giyinmeye başladım. Banyodan sonra gelen o mayhoşluğu başka hiçbir şey vermiyordu...

Havanın ılık olmasına kanmayıp siyah uzun kollu ve siyah geniş pantolonomu giydim.

Uzun kollu giymiştim ama saçlarımı kurutmamıştım, o da ayrı bir salaklıktı tabii.

Odadan çıkıp aşağı indim. Bu merdivenleri daha çok inip çıkacaktım anlaşılan.

Benimle birlikte yukarı çıkan Dilek Hanım ve Yiğit yoktu. Bizden önce çıkan Poyraz da yoktu. Salonda üstünü başını değişmeye gerek duymamış Oğuz ve sabah bir hışımla çıkan Deniz vardı.

Abi olduğu o kadar çok belliydi. Ağır ağır takılan, sözünü geçiren, istediği olmayınca kırıp döken birine benziyordu.

Sabah gitmesi beni kırmamıştı ya da üzmemişti. Ama anne ve babasının bu olaylardan haberdar etmemesi benim suçum değildi. Ben nasıl bir anda çıkıp geldiysem hayatlarına onlar da aynı hızda çıkıp gelmişlerdi.

Birbirimize alışmak için birlikte olmamız gerekiyor, kaçıp gitmemiz değil.

Oğuz'un yanına oturduğum da ikisi de telefonlarından başını kaldırıp bana bakmıştı.

" Kalk hazırlan Oğuz."

" Gelmeyeceğim ben."

" Ne demek gelmeyeceğim?"

" Gelmeyeceğim işte."

" Lafımı ikiletme Oğuz. Herkes orada olacak, senin keyfin istemiyor diye gelmemezlik yapamazsın."

Oğuz çok ruhsuz bir çocuktu gerçekten. Hani nasıl diyeyim, hayattan bıkmış, tüm umudunu yitirmiş, öleceği günü iple çeken biri.

Neden böyle olduğunu her geçen saniye daha çok merak ediyordum ve bence biraz da olsa bu tanışma gününde bir şeyler öğrenebilecektim.

Oğuz da oflyarak yukarı çıktığın da beni biraz ürküten biriyle baş başa kalmak zorunda kalmıştım.

" Eveet, gel gelelim sana. Sana kızmadım ya da senin yüzünden gitmedim. Gerçekleri bilmek senin de hakkın. İkra öldükten sonra biz senin varlığından haberdar olmuştuk zaten. Ama babam sadece tek bir kızı olduğunu söyleyip konuyu geçiştirmişti. Şimdi bir anda tutup getirince ve haber vermeden gidince, ha bir de üstüne üstlük yalan söyleyip gidince sinirlendim. "

İstememek benim kaderimde vardı anlaşılan. Öz babam bile beni istememiş, sahtesi ne yapsın?

Ama doğru eğilip doğru konuşmak gerekirse ben de onları istememiştim. Mahallemden, ailem gibi gördüğüm insanlardan, Toprak'tan vazgeçememiştim.

Kendi açımdan bakmak gerekirse: Onlar anne-babaydı. Düşünmeleri ve umursamaları gereken, bu kız ne halde ne yapıyor diye düşünmeleri gereken onlardı. Üstelik bir kız çocuğu kaybetmişlerdi. Altı ay boyunca geçiştirmeleri çok saçmaydı. Ama o an ki psikoloji anlamak da çok zordu.

Dedemi kaybettikten sonra ben de kabullenememiştim bu aileyi. Bunca sene annesiz babasız büyümüşüm şimdi yanımda olsalar ne olur diye düşünmüştüm.

Ne diyeceğimi bilemiyordum açıkçası.

Benden bir şey duyamayacağını anlayınca tekrar telefonunu aldı eline.

Daha sonra da yavaş yavaş ev halkı aşağı inmeye başladı.

Önce Dilek Hanım geldi. Acaba o da mı istememişti beni? Dilek Hanım güzel bir kadındı. Arkadan topuz yaptığı siyaha kayan kahverengi saçları, kahverengi gözleri vardı. Kollarına baktığım da bir sürü altın bilezik taktığını görmüştüm. Tekrar baktığım da sadece kollarında değil parmaklarında altın yüzük, boynun da altın kolye, kulağında altın küpe olduğunu gördüm.

Bu kadar altın beni boğardı.

Dilek Hanım'ın arkasından Yiğit ve Poyraz inmişti. Yiğit sanki damatmış gibi takım elbise giymiş, kravat takmadığı için damat değil de yerine göre giyiniyorum imajı bırakmıştı.

Poyraz da aynı benim gibi simsiyah giyinmişti. Üstüne yapışan siyah tişörtünden spor yaptığı bariz belli oluyordu.

Oğuz da sonunda aşağı inmişti. Kendine biraz daha çeki düzen vermiş fakat eşofman tişört kombininden vazgeçmemişti.

" Hadi çocuklar çıkalım."

Hepimiz ayaklandığımız da bir kere daha erkeklerin boyunun neden bu kadar uzun olduğunu sorguladım. 'Abi' lerime bakarsak en uzunu Denizdi. Ardından Poyraz, Yiğit ve Oğuz geliyordu.

Dışarı çıktığımızda başka bir araba çıkmıştı karşıma. Bu da çok güzeldi. Büyük ihtimalle Deniz'in arabasıydı. Arabası Deniz kadar siyah değil aksine bembeyazdı. Öne Dilek Hanım oturunca, biz de arkaya dizilmeye başladık. Araba da en sevdiğim şey cam kenarında oturmaktı ve şuan Poyraz ve Yiğit geçmişti. Oğuz ve ben kalmıştık. Umarım Oğuz geçerdi.

" Geçsene."

" Önce sen genç."

" Manyadın mı kızım, geçsene işte."

" Sen geçsen ölür müsün?"

" Ölürüm."

Kolumdan tutup beni arabanın içine sokmasın diye daha fazla üstelemedim. Her şeye de ölüyordu. Nolurdu yani geçseydin!

Biz de bindikten sonra araba çalışmıştı.

Arabanın içi de dışı kadar güzeldi. Deri kahverengi koltukları ve hoparlör sistemi ile beni çoktan cezbetmişti.

" Dedem annemin bahsettiği gibi biri değil. Endişelenme."

Bunu söyleyen tabiki de Yiğitti.

" Yiğit, haklı kızım. Daha sülalede ki kimseyi görmeden büyük, büyük, büyük Orhan Bey'i  kötülemem saçma oldu."

Orhan...

Sonunda uzun yolculuklar bitmiş koskocaman bir ev- bir dakika ne evi sarayın önünde durmuştuk. Kocaman kapılar bizim için açılmış ve arabayla sarayın bahçesine giriş yapmıştık.

Çok güzel görünüyordu ve içini tahmin bile edemiyordum.

Hayat bana maddi anlamda epey gülmüştü, umarım manevi anlamda da gülerdi.

Continue Reading

You'll Also Like

580K 17.4K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
654K 29.5K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
445 81 5
Hayatını İslam'a adamış iki genç ve bu gençlerin hayatlarının aileleri sayesinde birleşmesi daha birbirlerini görmeden daha birbirlerini tanımadan çı...
679K 42K 46
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*