Ruh-u Revan |bxb|

By menteur0

374 35 38

Geçmişini bilmeyen Alaz' ın tüm hayatını önüne seren, Oğuz. •Eşcinsel konulu bir hikayedir. More

1.Bölüm "KABUS"
2.Bölüm "YARA"
4.Bölüm "REVİR"
5.Bölüm "NOT"
6.Bölüm "Ruh-u Revanım"
7.Bölüm "KAMBUR"
8.Bölüm "TABLO"
9.Bölüm "SON ŞANS"

3.Bölüm "YALAN"

40 4 0
By menteur0

"Çocuklar uyanın kahvaltı hazır" yorganı üzerime çekip, diğer tarafıma döndüm "Oğlum uyan diyorum sen daha çok uyuyorsun" mızmızlanarak "Birazcık daha"

Oflayıp "Göktuğu da uyandırıp aşağıya gelin. Bugün okula ben sizi bırakacağım" dediği şeyle anında kalktım, normalde asla okuluma gelmezdi annem, zaten bunca zaman hepi topu iki defa gelmiştir.

"Nedenmiş o, bir şey mi oldu ha?" bir kaşını kaldırıp "Görücez onu. Bir şey olmuş mu, olmamış mı?" tehditkar haline yutkunarak baktım. Ne yapmış olabilirim diye düşündüm, bi kaç olayı saymazsak hiçbir şey yapmamıştım. Onlarında epey bi zaman geçmişti üzerinden. Annemin gülme sesiyle ona baktım.

"Şaka yapıyorum Alaz, korkma. Bugün veli toplantın var ona geleceğim" kaşlarımı kaldırdım, tamamen onu unutmuştum. Annem odadan çıkarken, yan tarafımda götü başı dağıtmış, uyuyan Göktuğu dürttüm.

"Uyansana oğlum, geç kaldık" mırıltılı bi şekilde "Kızım..bi dur" anlık şok geçirdim, gözlerimi aşağılara indirmemle küfürler çıktı ağzımdan.

"Ulan oruspu, benim yatağımda olmaz. Kalk lan" bi ayağımla onu itip yere attım, sertçe düşmesiyle sonunda uyanmıştı. "Napıyorsun oğlum ya?" endişeli sesine, kahkaha attım "Asıl sen napıyorsun ha? yok kızım bi dur falan"

Hatırlamış olmalı ki anında yüzü güldü "Sorma ya, rüyalarım bu aralar çok arsız" yastığı alıp kafasına attım, "Kalk lan annem kahvaltıya bekliyor" ayaklanırken kendi kendine "Canım İpek teyzem benim yerim, yerim" şebeklik yapıyordu yine.

Hızlıca yataktan kalkıp dolabıma ilerledim o sırada Göktuğ da banyoya girmişti. Onun için bi kaç kıyafet ayarladıktan sonra üzerimi giyindim. Banyoyadan çıkan Göktuğa, yatağa bıraktığım giysileri göstererek

"Kanka denesene şu kıyafetleri, sana olucak mı bakalım" yanıma gelip, "Sen git banyoya bende şimdi denerim" başımı sallayıp banyoya gittim. Ellimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçaladım. Gözüme çarpan parfümümü alıp bi kaç fıs sıkıp banyodan çıktım. Boy aynasının karşısına geçip üstümü başımı düzelttim.

Üzerime, gözlerimle aynı tonda olan yeşil sweetimi giymiştim, altımada siyah düz bi pantolon vardı. Ayakkabı olarak ise siyah uzun postallarımı giyecektim. Askılıktan deri ceketimi alıp üzerime geçirdim. Telefonumu ve cüzdanımı cebime tıkıştırdım.

"Yakıyorsun ortalığı kardeşim" dediği şeye gülümsedim "Sende az değilsin oğlum" kıkırdayıp, "Eyvallah canım" demişti.

Onun da üstünde krem rengi sweet ve altında da bol kahverengi pantolon vardı. Hemen odadan çıkıp mutfağa indik, yemek masasında ki krepi görmemle "Yes be!"  diye bağırmıştım.

Çayları dolduran annem "Hadi geçin masaya" hızla sandalyeleri çekip oturduk "İpek teyzem benim ya döktürmüş yine" kahvaltıya gömülmüş Göktuğa, annem göz kırpıp "Afiyet olsun oğlum alt tarafı kahvaltı"

Başımı sağa sola sallayarak "Bu kadar mütevazi olma, annecim" dedim krebime çikolata sürerken, sesli bi şekilde gülerek "Eşşek sıpası" demişti.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra annemin zorla ağzıma tıkıştırdığı ilaçlarımı içtim. Antidepresan hapları artık canımı sıkmaya başlamıştı. Neredeyse 2 aydır kullanıyordum ama bundan öncede sürekli kullandığım ilaçlarım vardı.

Okula vardığımızda hepimiz arabadan inmiştik. Annem önde biz arkasından onu takip ettik. Müdürehanımın kapısına geldiğimizde yutkundum, Göktuğa baktığımda o da gerilmişti. Bu kadın bizi çok korkutuyordu. Annem kapıyı tıklayıp içeri girdi, arkasından bakarken içerisinin kalabalık olduğunu fark ettim.

"Alaz gel, sınıfa çantalaramızı bırakalım" başımı sallayıp, sınıfa çıktık. Sınıfta bi tek Bade ve Kayra vardı, sanırım biraz erken gelmiştik. Sırama çantamı fırlatıp kızların yanına adımladım, gözlerin bana dönmesiyle "Günaydın Alaz" demişti ikiside, "Günaydın kızlar, dersimiz ney?"
dedim, masalarına yaslanırken.

"İlk iki dersimiz edebiyat" Badenin verdiği cevaba anında ağlama moduna girmiştim "Hüseyin hocaya cidden katlanamam bugün" dedim. Kızlar kıkırdasa da bu biz erkeklerin derin yarasıdı.

"İlk ders toplantıdan dolayı gidiyor" Kayranın söylediği şeyle oh çektim, Hüseyin hoca abartısız çok çirkef bir insandı "ikinci derste gitsin abi ya Hüseyin'i görmek istemiyorum "Kayranın dediği şeye başımı sallayarak katıldım "Allahın ülkücüsü" dedi Bade.

"Sibirya kurduna benziyor adam anasını satayım" Göktuğun dediğine hepimiz kahkaha atmıştık. Kömür gibi siyah saçı, sakalı vardı, açık teni ve mavinin soğuk tonlarında gözleri ise, ayrı ayrı güzel gibi dursada, hepsi bi araya toplanınca sibirya kurdu ortaya çıkıyordu.

"Günahım kadar sevmiyorum bu adamı" dememle, Bade araya girerek "Sınıfta Elif dışında kimse bu adamı sevmiyor"
"Bide Şule" dedi Kayra, gülerek "Hüseyin ve haremi" dedim. Göktuğ "Elif ile Hüseyin midemi bulandırıyorlar" dedi yüzünü ekşitip "Evet ya" dedi Bade.

Elifle Hüseyin hocanın arasındakileri tüm sınıf biliyordu, zaten yeni patlak veren bir olay değildi bu. Geçen sene dersimize girmeye başlayan bu hoca başlarda pek gözüme batmasada, zamanla özellikle kızlarla olan yakınlığı ve saçma samimiyeti gözümden kaçmamıştı. Her ne kadar kötüyü düşünmek istemesemde, Elif ile tüm sınıfın ortasında flörtleşmesi tek benim değil, tüm sınıfın dikkatini çekmişti.

Sınıf yeni yeni dolarken toplantıyı merak ettim. Acaba ne konuşuyorlardı. Cebimden telefonumu çıkarıp biraz oyalandım. Lavabomun gelmesiyle sınıftan çıktım, koridordan dönüp merdivenlerden indim tam karşımda kalan tuvalete gidecekken, annemin sesiyle kafamı sağa çevirdim, yeni hocayla konuşuyordu. Duvarın arkasına saklanarak dinlemeye başladım

"Anladım...peki" uğutulu çıkan sese yoğunlaştım "Oğuz lütfen, rica ediyorum" başını salladı "Merak etmeyin İpek hanım elimden geleni yapacağım" annem bi elliyle Oğuzun koluna dokunarak "Çok teşekkür ederim" dedi, sonrasında arkasını dönüp gitti.

Duyduklarıma anlam veremedim, bedenimi geriye çekip duvara yasladım. Aklım şuan çok bulanıktı. Biraz durduktan sonra, duvardan ayrıldım. Sınıfa gitmem şuan en iyisiydi.

Bir adım atmamla sertçe birine çarptım, görüşüm kapanırken, sendeledim. Belimdeki ellerle yere düşmekten son anda kurtulmuştum. Gözlerimi omuz hizasında olduğum bedenden yukarı çıkardım, Oğuz hocayı görmemle kasılmıştım. Sertçe bakıyordu

"Sen bizi mi dinliyorsun?" dediği şeyle kafamı anında sağa sola salladım "H-hayır, yok öyle bir şey" gözlerini kısıp yakınımda olan gözlerini yüzümde gezdirdi "Demek öyle"

Sırıtarak ellerini gevşetmesiyle, hemen geriye çekildim. Kokusu başımı döndürmüştü.

"Çok merak ettiysen anlatayım" yutkunup konuştum "Öğrenmek istemiyorum" alaycı bi şekilde "O yüzden mi dinledin bizi?" dedi, sinirden güldüm.

"Farkındaysanız konuştuğunuz kişi annem. Dinlemem kadar normal olan nedir?" eğilip yüzlerimizi aynı hizaya getirdi "Bu kadar hızlı yalanını itiraf etmeni beklemiyordum açıkçası, Alaz"

Gülümsemesi genişlerken derin bir nefes aldım, ismimi ağzından duymak tuahf hissettirmişti.

"Komik mi geliyor bu durum size" dedim dişlerimin arasından, bir kaşını kaldırıp bedenini doğrulttu. "Sınıfına geç çocuk daha fazla seninle uğraşamam" dedi, düz bir sesle.

Yol verdiği gibi yanından hızla geçip gittim. Yakalanmanın verdiği utancın yanında konrtol edemediğim sinirim vücudumu sarıp sarmalamıştı. Dudaklarımın arasından küfürler mırıldandım. Sınıfa girdiğimde hâlen hoca gelmemişti, zaten zil az sonra çalacaktı.

...

"Biraz ısınmaya ne dersin?" Ademe, göz kırpıp "Bana uyar" dedim. Meydan okurcasına topu sertçe göğsüne attım, anında tutmuştu. "Küçükler önden" dedim yarım ağız gülerken.

Her sene düzenlenen turnuvaların bu sefer benim için sonuncu olanındaydık. Bir dahaki sefere bu okulda olmayacaktım. 12.sınıf olmama bu kadar üzülceğim hiç aklıma gelmezdi.

Yerlerimizi aldıktan sonra hakem düdüğünü çalmıştı, maç başlamıştı. Karşı takımın smaçörü topu dikemesiyle nefesimi tutum, gelen topu zıplayıp fileden karşı tarafa gönderdim.

Karşı takımın oyuncuları uzun pas yaptıktan sonra tekrar topu bize göndermişti, orta oyuncumuz topu kurtararak hücum etti, fileyle sıfıra sıfır geçen topu kurtaramadılar "Bingo!" dedim hırsla, ilk sayıyı almıştık. Maçı izleyenlerin tezahüratlarıyla keyfim yerine gelmeye başlamıştı. Alayla Ademin suratına baktım, kaşları çatılmıştı.

Öğle arasının bitmesine on dakika kalmıştı ve oyunun bitmesine de bir skor vardı, iki takımda eşit skordaydı. Kan ter içinde kalmıştık, belime koyduğum ellerimle sahanın içinde volta attım.

Kenardaki sulardan alıp içtim, bir tane daha alıp bu sefer başımdan aşağı döktüm, boş şişeleri çöpe atıp saçlarımı karıştırdım.

Maçı izleyenlere baktım, okulun hepsi buradaydı, hocalarda öyle. Gözlerimi üzerlerinde gezdirirken bazıları ıslık çalıp, alkış tutmuştu.

Yeşillerim bi kaç saniye Oğuzda durdu, ellerini göğsünde kavuşturmuş dikkatli bi şekilde bu tarafa bakıyordu. Bakışlarımı çevirip, takıma döndüm.

"Hazır mıyız?" anında ayaklanarak hep bir ağızdan "Hazırız kaptan" demişlerdi. Hakemin uyarısıyla yerlerimizi aldık ve düdük son kez çaldı.

"Kazanan Kırmızı takım!" sevinçle çığlıklar attık, kazanmıştık. Üzerimize doğru gelen arkadaşlarımızla birbirimize sarıldık. Birden beni omuzlarına almalarıyla kahkaha attım.

"Lan oğlum düşücem" Göktuğ bağırarak "Üç diyince havaya atıyoruz tamam mı?" demesiyle "Hayır, hayır yapmayın" dedim telaşla "3,2,1" bedenimin havaya fırlatılmasıyla gülmekten ağladım, sonunda yere indirildiğimde midem bulanmıştı.

"Alaz iyi iş çıkardın tebrik ederim" sesi yorgun çıkan Ademe baktım, uzattığı eli es geçip sarıldım. Ardından çekilip "Dişli bir rakipsin Adem" dedim, su ve ter içinde kalmış formamı göstererek "Sende öyle" dedi gülerek.

Giyinme odasına giderken halen oldukça mutluyduk. Takımdan Arda "Akşam kutlama yapalım, ne dersiniz?" çoğu anında olur demişti.

"Alaz geliyor musun akşam?" kafamı arkamdan gelen Ardaya çevirdim "İnan hiç halim yok" bi kaç hızlı adım atıp yanıma geldi "Sen yoksan iptal o zaman" oflayıp "Bensiz yapın" dedim, inatla tekrar "Yok sen olmadan olmaz" derin bi nefes verdim.

"Peki, ayarlayın siz nerede, kaçta olacağını sonradam katılırım ben size" gülerek "Adamsın" diyip yanımdan geçip, gitti "Akşam kutlama yapıyoruz gençler" diye bağırdığını duymuştum.

Duşa girip güzelce yıkandım, havluma sarınıp dolabıma ilerledim yerdeki spor çantamdan anahtarımı çıkarıp dolabın kilidini açtım temiz kıyafetlerimi alıp tekrardan kapatıp kilitledim. Giyinip, kirli kıyafetlerimi çantamın içine tıkıştırdım. Odadan çıkarken halen giyinenlerin olduğunu gördüm.

Okul yerine direkt eve geçme kararı aldım, telefonumu çıkarıp Göktuğa haber verdim. Evin kapısına vardığımda oh çektim. İçeri geçtiğim gibi çantamı yere attım. Mutfağa gidip kendime tost hazırladım, dolaptan kola çıkarıp bardağıma doldurdum. Keyifle yerken telefonuma gelen bildirimle cebimden çıkarıp baktım.

Arda; Alaz kanka saat akşam 07.30 gibi Baron bara gel.
(14.40)

Sohbetten çıktım, Göktuğu arayıp kulağıma götürdüm telefonu, hemen açmıştı "Efemdim canım" tostumdan ısırık alırken "Napıyon?" dedim "Napim öyle kantinde oturuyom" lokmamı yutkunup "Sana bir şey diycem" hm gibi bi ses çıkardı.

"Akşam geliyor musun?" dedim, ses vermedi "Şşt sana diyorum" boğazını temizleme sesini duydum ardından "Biliyorsun Alaz içkili mekanlara gelmiyorum"

Başımı eğip masadaki kırıntılarla oynadım "Biliyorum" nefes sesini duydum "Hangi bar?" şaşkınlıkla "Ne?" dedim.

"Davete icabet etmek gerekir" kıkırdayıp "Baron bar, saat yedi gibi gel bana, berber geçeriz" kolamdan bi yudum aldım "Tamamdır hadi görüşürüz" üzerine kapatıp bi parça kalan ekmeğimi ağzıma attım.

Bu gece uzun olacaktı anlaşılan. Saatin altıya yaklaşmasıyla yerimden kalktım, dolabımı açttım içinden oversize bi tişört ve bol kot pantolonumu çıkardım. Üzerime geçirip saçlarıma ellerimle şekil verdim.

Son olarak takı kalmıştı, bi kaç kolye ve küpe taktıktan sonra tekrar koltuğa uzandım, hazır sayılırdım.

Yarım saat sonra kapının çalınmasıyla koşar adımlarla kapıyı açtım. Göktuğu görmemle gülümseyerek, sesli bi şekilde "Oo agam gelmiş, hoş gelmiş" kollarını iki yana açıp sarıldı.

"Hoş bulduk canısı. Hazır mısın?" ondan ayrılıp, havaya öpücük attım "Ben her zaman hazırım" kahkaha attıp "Aynen, aynen. Hadi o zaman çıkalım" elimle durdurup "Bekle ışıkları söndüreyim"

Hızla odaların ışıklarını söndürüp, üzerime ceketimi aldım. Botlarımı giyinirken Göktuğ tam önümde durmuştu "Motorla mı gideceğiz?" kafamı kaldırıp yüzüne baktım "İstersen dolmuşla gel sen" omuzlarını silkip "Ya kaza yaparsak" hasbinallah çekip, konuştum.

"Bak yavrum, anladım korkuyorsun ama kullanan kişi ben iken korkmana gerek yok" doğrulup omuzunu sıvazladım "Okay?" Başını sallayıp "Okay" dedi.

Continue Reading

You'll Also Like

7 Numara By Beril Sancar

Mystery / Thriller

7.9K 731 6
Sevdiği adamla geçirdiği bir gece sonucu hamile kalan Umay Uzel, Yiğit Ali'yle evlenir. Kocasının da onu sevdiğini düşünerek sürdürdüğü evliliğini ve...
+18 Hikayeler By Ahu

Mystery / Thriller

33.3K 237 4
Bölümler birbirinden bağımsızdır. Her bölümde cinsel içerikli sahneler fazlasıyla mevcuttur.
64.4K 2.3K 17
Kitap düzenlemeye girmiştir anlam hatları olabilir düzenleme bitene kadar başlamamız önerilir "Ada abla biraz gezelim mi Babam sen ben üçümüz " dedi...
TUTSAK By Elsa

Mystery / Thriller

81.8K 2.9K 38
"Ben; kışı yaşadığım bir akşam beni yakan rüzgarı da çok iyi tanıyorum, bir cehennem akşamı beni üşüten alevleri de"