abin sevgilim dedim || chanba...

By cbdahlia

40.4K 4K 2.3K

sehun: chanyeol knk bi şey dicem benden duymuş olma ama senin kardeşi götürüyorlar galiba chanyeol: siktie pu... More

1∆
2∆
3∆
4∆
5∆
6∆
7∆
8∆
9∆
10∆
11∆
12∆
13∆
14∆
15∆
16∆
17∆
19∆
20∆
21∆
22∆
23∆
24∆
25∆
26∆
27∆
28∆
29∆
30∆
31∆
32∆
33∆

18∆

1.2K 114 45
By cbdahlia

(Baekhyun)

Ben daha altı yaşındayken büyük büyük dedem, hayatında ilk defa paraya kıymış ve bize yatıya geldiği zaman hediye olarak üstünde çiçek desenleri olan beyaz, küçük bir vazo almıştı. Küçük derken gerçekten küçüğü kastediyordum çünkü ilk gördüğümde bardak sanmıştım. Bardak olmadığını da annemin içine koyduğu çiçeklerden -sadece iki tane çiçek tek sığdırabilmiştik- anlamıştım. İki günün ardından dedem evine geri dönmüş ve büyük ihtimalle o daha evine bile varamadan o vazo kırılmıştı, ben kırmıştım. Annem ve babam dedemi uğurlamak için gitmişlerdi, yakın mesafe olduğu için evde yalnız kalmıştım ve bunu fırsat bilip evin içinde top oynamıştım o gün. O top da denk gelmemesi gereken bir yere gelmiş ve vazoya değmişti.

Şimdi bir elimde Jongin'in marketten istedikleri diğer elimde de bilgisayar çantamla onların evine giderken hissettiklerim o günle aynıydı, o zamanlar sadece giyebileceğim bir görünmezlik pelerinim olsun ve beni göremesinler istemiştim. O günkü isteme sebebim annemin o vazoyu görüp bana kızma ihtimaliydi, bugünkü sebebim ise yalnız Chanyeol'dü. Chanyeol'le karşılaşma ihtimalimiz beni çok geriyordu, onu görmekten deli gibi korkarken aynı zamanda görmek için bi o kadar da can atıyordum. Zaman gereğinden fazla hızlı akıyordu, son konuşmamızın üstünden çoktan dört beş gün geçmiş olsa bile konuşmanın etkisi hiç geçmemişti. Gerçi bunda, o dört gün boyunca Chanyeol'ün kendini ara ara hatırlatmasının da etkisi büyüktü.

İki gün önce instagramdan attığım fotoğrafı beğenmiş ve yorum yapmıştı. Fotoğrafımı beğenmesi alışkın olduğum bir şeydi- her seferinde iki saat Jongin'in başının etini yememi saymazsak- ama yorum yapması ilkti. Üstümün yakıştığını söylemiş ve yanına şirin bir emoji koymuştu. Yorumunu Jongin'le beraberken görmüştüm, çığlık atarak onun üstüne atlamam ve Jongin'in ameliyatlı yerine denk geldiğimi iddia edip- daha önce hiç ameliyat olmamıştı- saçımı çekmesiyle bir günü daha geride bırakmıştık böylece . Hepsi dilimi tutamamın intikamıydı biliyorum, bilerek çekmişti saçımı.

Kalbim geri, beynim ileriyi işaret ede ede Jongin'in, aynı zamanda ilkgözağrım hayatım Chanyeol'ün, evinin önüne geldim. Hayat daha ilk saniyeden bugün yüzüme gülmeyeceğinin sinyallerini vermiş ve ben daha zili çalamadan kapı açılmıştı. Elim havada karşımdaki adama bakarken ne diyeceğimi bilemez halde kalakaldım. Onun da bu karşılaşmayı beklemediğini, ismimi şaşkınca söylemesinden belliydi.

"Selam," gergince gülümseyerek konuştuğumda aynı şekilde karşılık verdi.

Siyah pantolonları, siyah montu ve içine giydiği bordo kazağıyla sıradan gibi gözükse de değildi. Ateş ediyordu yemin ederim. Alnına dökülen siyah saçları bile tenine o kadar çok yakışıyordu ki Chanyeol'e her baktığımda ona dokunmamak canımı çok sıkıyordu.

"Geleceğinden haberim yoktu," dedi içeri geçmem için kenara çekilirken. Anladığım kadarıyla dışarı çıkıyordu ve buna hem sevinip hem üzülmüştüm. "Jongin, geleceğini söylemedi."

"Önemli değil diye söylememiştir." İçeri geçip ayakkabılarımı çıkarırken bir eli kapı kolundayken kapıyı bile kapatmadan bakışlarını üzerimde gezdirdi. Elim ayağım birbirine dolanmasın diye aşırı dikkatli bir şekilde ayakkabılarımı çıkarıp doğruldum.
O sırada "Önemliydi." diye mırıldanışını zar zor duymuştum, uydurmuş bile olabilirim.

"Baekhyun, geldin mi kuzum?" Koridorun başından seslenen annesini görünce gülümseyerek selam verdim. Chanyeol ise anlayamadığım bir şekilde isyanlardaydı.

"Senin de mi haberin vardı?"

"Neyden?" Başıyla beni işaret ederken "Onun geleceğinden," diye bildiğiniz mızmızlanarak konuştu. Koca bir bebekten farkı yoktu şu an. Gülümsememi saklamadım.

"Vardı..Niye ki?"

"Bana niye söylemedin?" Kapının önünde, açık kapının önünde, dakikalardır dikili olduğumuz bilgisini es geçmek istemiyorum.

"Niye söyleyeyim oğlum, Baekhyun yabancı mı?" haklı isyanına fazlasıyla hak verdim. Niye söylesindi, ben yabancı mıydım?

"Hem hani senin acelen vardı? Sabahtan beri başımın etini yiyorsun o nerde bu nerde diye, şimdi de kapının önünde dikilmiş gitmiyorsun."

Chanyeol, azarlanmayı zerre takmadan dikilmeye devam etti, gitmeye niyeti yok gibiydi. Göz göze geldiğimizde bana anlamadığım bir şekilde bakmıştı ve bu bakışmayı koluma giren annesi bölmüştü.

"Koşuşturup duruyor iki saattir.. Artık kimle buluşacaksa baya heyecanlı." Kadındaki bakışlarım söyledikleriyle saniyesinde Chanyeol'e dönünce o da aynı anda bana baktı. Gözleri kocaman açılmış ve ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Öyle bir şey yok," dedi ellerini panikle havada iki yana sallarken. Ona gülerek elimdeki poşeti alıp içeri geçen annesini görmüyor gibi sadece bana bakıyordu. "Ders çalışmaya gidiyorum o yüzden acele ettim. " Tepkisizliğime karşılık varlığını yeni fark ettiğim elinde duran kitabı kaldırarak bana gösterdi. "Bak kitabım da var."

"Chanyeol, ya git ya içeri gir..Ev buz gibi oldu, kapat artık o kapıyı." İçeriden bağıran annesiyle beraber az önceki konuşmayla ilgili tek kelime etmeden, "İyi çalışmalar," diyerek cevap vermesine bile izin vermeden yanından ayrıldım. Sinirim bozulmuştu. Artık kimle çalışacaksa en güzel parfümünü sıkmıştı.

Direkt yukarı Jongin'in odasına geçtim, geçmeden önce odanın tam karşısındaki Chanyeol'ün kapısına tekme atmış öyle diğer odaya girmiştim. Chanyeol'e vuramıyorsam kapısına vururdum ben de.

"Kapıyı mı tekmeledin?" Odaya girdiğimde Jongin, uzandığı yerden başını kaldırıp şaşkınca bana bakıyordu.

"Evet, abin sinirimi bozdu."

Ben yanına kurulurken, "Kapının ne suçu var salak?" diyerek başıma vurmuştu bir tane. Vura vura aptal olmuştum zaten.

"Buluşmaya gidiyormuş."

"Ders çalışmaya gidiyordu, ne buluşması?"

"O da öyle dedi ama annenin dediğine göre baya heyecanlıymış hazırlanırken.. Kimin yanına gidiyorsa artık." Yanına uzanırken homurdandım. Oysa benim aksime doğruldu.

"Cipsim nerde?"

"Derdin o mu geri zekalı?" Bacağımı karnına doğru savursam da hızlıca kaçtı.

"Mutfağa mı bıraktın?" Hala aklı midesindeydi pisliğin.

"Jongin ya!" Doğrularak sinirle bağırdığımda suç işlemiş çocuk gibi yanıma oturdu, elleriyle yanaklarımı kavrayarak bir sağ yanağıma bir sol yanağıma hafif öpücük kondurdu. Yüzüme ciddi bir şekilde bakarken elleriyle yanaklarımı sıkıştırdığında bana sevgi göstereceğini düşünüp sakinleştim.

"Sakit ol evlat." Ciddi sesine aldanarak anlamlı bir konuşma yapacağını sanarak  dikkat kesildim ve söylediği tek şey ,"Cips bütün dertleri çözer." demek oldu.

Benim " Şerefsiz," diye çığlık atmam ve onun ayağa fırlaması ardı ardına gerçekleşti. Koşarak odadan çıkarken yastığa yüzümü gömüp bir çığlık da öyle attım. Abisi ayrı kardeşi ayrı dertti. İkisine de gıcık olup aynı anda canımdan çok seviyor olmam ayrı mesele tabii ki.

Chanyeol'ün başkalarıyla göz göze diz dize ders çalıştığını hayal edip geçirdiğim krizlerin ardından Jongin, elinde tepsiyle kapıda belirdi. "Minnoşum bak sana neler getirdim." Az önceki pisliğini şirinlik yaparak unutturmaya çalıştığını farkında olsam da gülümsemeden edemedim. Jongin, insanı tek bakışıyla manipüle edebilirdi. Abisi Chanyeol'dü, genler aynıydı.

"Sana bir şeyler anlatmam lazım..Gel ye şunları." Ağzıma soktuğu keki çiğnedim, annesi yatakta bir şeyler yememiz için her seferinde kıçımızı pataklasa da yine yatağına oturmuş getirdiği kekleri ve cipsleri yiyorduk. Birazdan odaya ani baskın olacağını ve yiyeceğimiz terlikleri bile bile hem de.

Ağzım dolu dolu "Ne anlatacaksın?" diye sorarken yüzünü buruşturup " Sehun'un beni almaya geldiği geceyle alakalı," dedi duraksayarak.

Çok takmadım aslında aklım bütünüyle Chanyeol ve beraber çalışacağı arkadaşındaydı. Bütün sinirimi önümdeki yiyeceklerden çıkarmak ister gibi nefes bile almadan iki elimle kekleri ağzıma tıkarken Jongin konuştuğunda keki çiğnemeden direkt yuttum.

"Sehun'u öpmüşüm," dedi sadece ve ben boğuldum. Ağzım kocaman açıldığında Jongin, "Kapat ağzını," diye bağırsa da deli gibi öksürmeye başladığımda müdahale etmezse öleceğimi anlayıp arkama geçip sırtıma vurmaya başladı. Son vuruşu baya sert olsa gerek yatağın kenarında olduğum için elim boğazımda yataktan yere düştüm bu sefer de. "Baekhyun, senin gibi arkadaşın ağzına sıçayım...Ağız tadıyla dert bile anlatılmıyor bu nedir arkadaş."

Ölü gibi yerde yatmaya devam ettiğimde söve söve yataktan inip kolumdan tutarak beni kaldırmaya çalıştı, " Kalk çabuk yoksa çakarım ağzına " diye tehdit etmeyi de ihmal etmedi tabii ki. Karşıma geçmiş, yıllardır her gün kavga ettiği ve adını zamanında bize kötü örnek olduğu için sehonsekiz koyduğumuz, abisinin en yakın arkadaşı olan çocuğu öptüğünü söylüyordu ve benim buna normal tepki vermemi mi bekliyordu? Küfür sevmem ama buna ben bile 'siktir' derdim.

"Yanaktan mı?" Umutla sorduğumda sinirle tısladı. "Yok elini öptüm Baekhyun.. Salak salak sorular sorma."

Zar zor düştüğüm yerden kaldırdı beni ve kaldırırken bütün sülaleme selamlarını iletti. "Otur şuraya doğru düzgün dinle."

"Dur, biraz nefesleneyim."

"Ben bile öğrendiğimde böyle tepki vermedim." dediğinde ağzıma götürdüğüm bardağı geri indirdim. "Öğrendiğimde derken?"

"Sarhoşken öpmüşüm, hatırlamıyorum."

"O mu söyledi?"

Başını salladı, " Beni ekip abimle buluştuğun gün konuştuk.. Evine gittim, orda söyledi." Yaşadıklarını her zaman başı dik anlatan arkadaşım, bu sefer bakışlarını çoğunlukla kaçırarak anlattı. "Aslında anlatmadı, davranışları fazla garip olduğu için ben tahmin ettim, sordum onayladı."

Sehun'un Chanyeol'e olan bağlılığını düşünerek "Kızgın mıydı?" diye sordum. Chanyeol'ün karşısında garip bir konuma düşeceği için yaşananlardan dolayı memnun olmadığından emindim. Jongin'le pek iyi anlaştıkları söylenemezdi, çoğunlukla kavga eder, vakitlerini birbirlerine laf atarak geçirirlerdi. Jongin, Sehun'a katlanılmaz olduğunu söylerken Sehun ise, onunla olacak kişinin önce kendinden vazgeçmesi gerektiği söylerdi. Zıt kutuplardı işte ve ben bu öpücüğün onları nasıl bir yere götüreceğini tahmin edemiyordum.

"Abime söyleyemememin ağırlığını taşıyordu daha çok." Onun da aynı şekilde hissettiğine emindim. Hatta öpen kişi olduğu için daha kötü halde olduğunu anlayamamak imkansızdı.

"Sen nasıl hissediyorsun?" Dudak bükerek yatakta yanıma doğru kaydı, başını omzuma yaslayıp ayağını bacaklarımın üstüne doğru bıraktı.  "Bok gibi," dedi üzgün çıkan sesiyle. "İkimizi de çıkmaza sokmuş gibi hissediyorum. "

Saçlarını okşadım yavaşça, "Sarhoşken yaptığın bir şey için kendine neden yükleniyorsun ki?" Jongin'in kendindeyken böyle bir şey yapmayacağını biliyordum, yaptıklarının önünü arkasını düşünerek hareket eden biriydi genelde. Gerçi bakıldığında çoğunlukla yapmak istediği şey yanlış olsa bile yapardı ama ucu Chanyeol'e dokunan bir şeyi yapmayı kolay kolay göze almazdı. Sırf canı istediği için bile birini öperdi evet ama o biri Sehun'sa öpmezdi. En azından ben böyle düşünüyordum.

"Abim öğrenirse ne yapacağım?" Buna ne cevap vereceğimi bilemedim. Sessiz kalıp bir süre düşünsem bile verecek bir cevap bulamadım. "Kızar mı sence bana? Ya da Sehun'a?" Başını omzumdan kaldırdı. "Onun hiçbir suçu yok aslında ama söylemediği için kızar kesin. Benim yüzümden araları bozulacak." Kendi kendine konuşmaya başladığında saçını çektim durması için. Laflarla teselli edemezdim.

"Bi susar mısın?"

"Sustum, konuş."

Susacağını tahmin etmediğim için ağzım açık kalakaldım. Susmayacağım diye tutturması ve benim üzerine atlayıp onu dövmem gerekiyordu. Susması planlarım arasında yoktu. "Niye susuyorsun be?"

"Dengesiz dengesiz davranmak yerine akıl ver bana."

"Benden akıl alacak kadar düşmüş olamazsın, kendine gel aptallık etme." Kollarından tutarak sarstığımda kötü oyunculuğuma başta yüzünü buruştursa da sonrasında gülerek kaçtı benden. Onu  güldürebildiğim için içten içe kendimi tebrik edip tabaktaki son dilim kekimi ağzıma attım. Çok güzeldi.

Geçen zamanı Jongin'in endişelerini dinleyip elimden geldiğince teselli ederek geçirdim. Dertleşme ve tıkınma zamanımız bittikten sonra dersin başına yeni geçmiştik ki Jongin'in kapısı tıklanmış ve içeri gelmesini istediğimiz en son kişi olan Sehun girmişti.

"İyi insan lafın üstüne gelir." ağzım asla durmazdı. Olur olmadık yerde saçma sapan konuşurdum, ondan bahsetmemizin üstünden bir saatten fazla geçmemiş gibi kurduğum saçma cümleyi Jongin'in karnıma attığı dirsek yüzünden sonlara doğru nerdeyse inleyerek bitirmiştim. Canım yanmıştı.

Sehun, söylediğimi hiç takmadı. "İyi dersler, Chanyeol yok mu?"

"Bize mi soruyorsun bunu?" Jongin, şaşırmamı sağlayacak bir şekilde her zamanki gibi davrandığında Sehun elini ensesine götürmüştü. Şüpheli bir hareketti.

"İşimiz vardı da, haber vermeden geldim." Hemen sonrasında cebinden telefonunu çıkardı. "Arayayım gelsin."

"Ders çalışmaya gitti, rahatsız etme bence." Sesim birazcık tripli çıkmıştı. Kim bilir kimlere uygulamalı dersler veriyordu.

"Sizden önemli değ-" cümlesini tamamlamadan önce duraksadı. "Yani sizden derken benden demek istedim. Dil bilgim biraz kötü maalesef... Siz çalışın Chanyeol gelsin bi tur da bizi çalıştırırsınız. Zeki bıdıklar sizi. İçerdeyim ben, görüşürüz sonra." Konuşa konuşa kapıyı kapatıp çıktığında Jongin'le 'bu neydi şimdi' der gibi birbirimize baktık. Hatta yetmedi Jongin dile geldi.

"Bu neydi şimdi?"

"Seni görünce heyecandan dili tutuldu bence," dedim sanki Sehun az önce saniyede 10 cümle kurmamış gibi. Jongin, cevabıma yüzüme tükürerek karşılık verdi. Medeniyet denilen şeyin yanından bile geçmiyordu. İlkgözağrım buna hiç terbiye vermemiş anlaşılan.

Aklımın %99,99999999'luk kısmı Chanyeol ile doluyken yarım saat boyunca boğaz patlatan Jongin'i dinliyormuş gibi yaptım. Yakalanma anım ise Jongin'in sorduğu soruya, 'yol çarpı kafe' diye cevap vermemle gerçekleşmişti. Çünkü tam o sıra kafelerde milletle oynaşan Chanyeol hayal ediyordum. Ciddi bir tedaviye ihtiyacım vardı.

Sonrasında Jongin'in beni boğma girişimi, benim çığlıklarım, Sehun'un bir şey oldu sanıp odaya dalışı ve tam o sırada Jongin'in elinden kurtulup kaçakken onun bana attığı kalemliğin Sehun'un tam alnının ortasına denk gelmesi sadece birkaç dakika içinde yaşandı. Hiçbir anımız normal değildi, hep bir kaos hep bir olay. Rahat durmak fıtratığımızda yoktu.

İkisinin arasının eskisi gibi olmadığını idrak ettiğim ilk an Sehun'un hiçbir şey demeden odadan çıkıp gitmesiyle gerçekleşti. Normal zamanlarda Sehun, o kalemliği Jongin'e yedirmeden asla çıkmazdı o odadan ama hiçbir şey yapmadı. Sadece ağzının içinden anlayamadığımız şeyler geveleyerek çıktı gitti.

"Öpücük bunda büyük etki yapmış anlaşılan.. Kediye dönmüş baksana."

"Hayal gücün rengarenk," Benle uğraşmak istemedi, sandalyesine oturup önündeki test kitabını karalamaya devam etti. Ders çalışma aşkıyla dolup taşmıştı bugün.

"Abin gelecek mi sence?" Konuyu Chanyeol'e getirmeme zerre şaşırmadı ama yılgınlıkla verdiği nefese bakılırsa benden ciddi anlamda bıkmıştı. Ya da sürekli Chanyeol'ü anmamdan. İkisinden biriydi işte.

Benim mızmızmalanmalarım onun beni susturma girişimleri merdivenlerden gelen seslerle son buldu. Chanyeol'ün sesini duyduğumda mutluluktan çığlık atmamak için kendimi zor tutarken kapı çaldı ve benimki kapıda belirdi.

"Selam," dedi önce. "Müsait misiniz?"

Başımı öyle hızlı sallamıştım ki Jongin durmam için bacağıma çaktırmadan vurmuştu bir tane. Her hareketim rezildi.

"Müsaitiz abi, niye sordun?" Jongin, soruyu bizim yerimize cevaplandırdığında gülümsedi. Gamzeli yarim ne de güzeldi.

"Aşağı inin o zaman. Annem dışarı çıktı bir şeyler hazırlayıp yeriz."

"Dışarda yeseydin." Ne dediğimi onlarla aynı anda fark ettim, ağzımdan çıkanı kulağım duyduğunda yani. Hakkım varmış gibi çocuğa trip atmam aşırı saçma olsa da dilimi tutamamıştım, kıskanıyordum elimde değildi. "Sizinle yemek daha cazip geldi, " dedi, tripli çıkan sesimi zerre garipsemeden. Sırıtıyor desem inanır mıydınız? Bence inanın çünkü sırıtıyordu, bu halim hoşuna gitmiş gibi imalı imalı sırıtıyordu bi de. Zaten ondan sonrası bende yoktu.

Gülüşüne takılı, dünyadan habersiz kaldım.

"Aşağıda bekliyoruz." Başka bir şey demeden kapıyı kapatarak çıkıp gittiğinde Jongin kapıdan ayırmadığım bakışlarımı gördüğünde kolumu dürttü.

"Bu şerefsiz bildiğin flört ediyor seninle." Ellerimle kulaklarımı kapatırken, "Sus sus öyle deme." diye hızlıca konuştum.

Umutlanırsam yere çakılırdım. Umutlanırsam yere çakılırdım.
Umutlanırsam yere çakılırdım.

"Baekhyun?"

"Konuşursan umut bana çakar."

"Ne diyorsun amına koyim ya?" Bana bağırdığında ben de ona bağırdım.

"Dengemi bozuyor, bana bağırma."

"Sen niye bağırıyorsun?"

"Ses tellerinizi siksinler." Alt kattan bağıran Sehun'un sesine "Küfür etme," diye bağıran Chanyeol'ün sesi de eklenince günün geri kalanı için fazlasıyla endişe duymaya başlamıştım.

Dördümüzün beraber vakit geçireceği ilk sefer değildi belki ama bakışlar, tavırlar, duygular değişmişti ve bunun bize neyi getireceğini kimse bilemezdi.

**********

2'de sınavım var millet yanımda harıl harıl ders çalışıyor ben de bölüm yazıyorum işte

kontrol etmedim yanlış varsa görmezden gelin lütfeen

7k olmuşuz okunma sayısı arttıkça stres yapıyorum inşallah daha fazla okunmaz xksşpdkelfodkd

Continue Reading

You'll Also Like

379K 34.7K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
23.4K 2.3K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
2.4M 214K 33
okumayın for vanilla baby
207K 20.6K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.